Gaia

By ercanercig

141K 13.5K 1.5K

GAIA #Wattys 2018 yarışmasında "Hikaye Ustaları" kategorisinde ödül almıştır. Akıcı, sürükleyici, heyecan dol... More

GAIA Tanıtım
1. Kısım GAIA Bölüm 01
1. Kısım GAIA Bölüm 02
1. Kısım GAIA Bölüm 03
1. Kısım GAIA Bölüm 04
1. Kısım GAIA Bölüm 05
1. Kısım GAIA Bölüm 06
1. Kısım GAIA Bölüm 07
1. Kısım GAIA Bölüm 08
1. Kısım GAIA Bölüm 09
1. Kısım GAIA Bölüm 10
1. Kısım GAIA Bölüm 12
1. Kısım GAIA Bölüm 13
1. Kısım GAIA Bölüm 14
1. Kısım GAIA Bölüm 15
1. Kısım GAIA Bölüm 16
1. Kısım GAIA Bölüm 17
1. Kısım GAIA Bölüm 18
1. Kısım GAIA Bölüm 19
1. Kısım GAIA Bölüm 20
1. Kısım GAIA Bölüm 21
1. Kısım GAIA Bölüm 22
1. Kısım GAIA Bölüm 23
1. Kısım Sonu GAIA Bölüm 24
2. Kısım NEXA Bölüm 01
2. Kısım NEXA Bölüm 02
2. Kısım NEXA Bölüm 03
2. Kısım NEXA Bölüm 04
2. Kısım NEXA Bölüm 05
2. Kısım NEXA Bölüm 06
2. Kısım NEXA Bölüm 07
2. Kısım NEXA Bölüm 08
2. Kısım NEXA Bölüm 09
2. Kısım NEXA Bölüm 10
2. Kısım NEXA Bölüm 11
2. Kısım NEXA Bölüm 12
2. Kısım NEXA Bölüm 13
2. Kısım NEXA Bölüm 14
2. Kısım NEXA Bölüm 15
2. Kısım NEXA Bölüm 16
2. Kısım NEXA Bölüm 17
2. Kısım NEXA Bölüm 18
2. Kısım NEXA Bölüm 19
2. Kısım Sonu NEXA Bölüm 20
3. Kısım GAIA Bölüm 01
3. Kısım GAIA Bölüm 02
3. Kısım GAIA Bölüm 03
3. Kısım GAIA Bölüm 04
3. Kısım GAIA Bölüm 05
3. Kısım GAIA Bölüm 06
3. Kısım GAIA Bölüm 07
3. Kısım GAIA Bölüm 08
3. Kısım GAIA Bölüm 09
3. Kısım GAIA Bölüm 10
3. Kısım GAIA Bölüm 11
3. Kısım GAIA Bölüm 12
3. Kısım GAIA Bölüm 13
3. Kısım Sonu -FİNAL- Bölüm 14
Sizin Düşünceleriniz

1. Kısım GAIA Bölüm 11

2.5K 287 24
By ercanercig


Annem kapıyı açıyor ve karşısında beni gördüğü gibi sıkıca sarılıyor -belli ki çok merak etmiş-, ancak kavuşma faslı uzun sürmüyor ve Dr. Sophie, gelirken de tahmin ettiğim gibi, ejderha alevlerini üzerime kusuyor "Saat neredeyse gece yarısı oldu. Nerelerdesin sen? Çok merak ettim seni. Telefonun da cevap vermedi. Gece boyu her kanaldan insanlara evlerinde kalmaları söylendi haberin var mı senin? Gaia'yı yok etmek istedikleri düşünülen Mavi Özgürlük adında bir organizasyon varmış. Koruyucular peşlerindelermiş. Başına bir şey geldiğini sandım. Bir daha bana..."

Sonunda annemin korumacı tarafı beni çıldırtıyor. Ayrıca sanki hiçbir şey bilmiyormuş gibi ağzımdan laf almaya çalışması, benim için bardağı taşıran son damla oluyor "Anne yeter! Bir çocukla beraber dışarıdaydık. Benim de bir özel hayatım var tamam mı?" Belki biriyle yakınlaştığımı düşünmesi onu susturur. Annemle aramızdaki tartışma kavgaya dönüşmek üzereyken küçük şapşal yanımızda beliriveriyor. O kadar birbirimize odaklanmışız ki, Lena'nın geldiğini her ikimiz de görmemişiz. Kardeşim, suratı ekşimiş, neredeyse ağlayacak bir halde "Kaaaga etmeyinnn! Ablaaaa kaaaga etmeyinnn!" dedikten sonra sanki içimden bir şey kopuyor. Onu üzmek, kesinlikle hayatta isteyeceğim en son şey ve anlaşılan farkında olmadan bunu başardım. Hemen Lena'yı kucaklayıp onu yatıştırmaya çalışıyorum "Kavga etmiyoruz güzel prenses. Sadece anneyle aramızda küçük bir anlaşmazlık oldu o kadar. Değil mi annesi?" Annem, ufaklığın daha fazla üzülmemesi için istemeye istemeye de olsa, beni onaylamak zorunda kalıyor "Evet prenses. Sadece küçük bir anlaşmazlık o kadar. Ablanla biz hiç kavga eder miyiz?" Kardeşimin zorlamasıyla olay tatlıya bağlanırken, küçük şapşalın yanağına kocaman bir öpücük konduruyorum ve yorgunluktan olduğum yere yığılmadan önce odamın yolunu tutuyorum.

Sabah olduğunda, okula gitmek herhalde aklımdan geçen en son şey. Deliksiz uykuyla geçen bir geceye rağmen, uyandığımda sanki bütün enerjim tükenmiş gibi hissediyorum. Kendimi toplamam gerek. Bir gayret sabah rutinlerimi tamamlayıp bedenimi adeta kapıdan dışarı atıyorum. İnsanların içinde gizli konuları konuşmama kararı aldığımız için, arkadaşlarımla akademide geçirdiğim zaman diliminde havadan sudan şeylerden bahsediyoruz. Ancak onların meraklı gözleri beni adeta yiyip bitiriyor. Öğlen yemeğinden sonra sınıfa gittiğimde, en çok beklediğim ders daha başlamadan bitiyor. Öğretmenimizin rahatsız olduğu ve günün geri kalanında tatil olduğumuz bilgisi, suratsız bir müdür yardımcısı tarafından bize veriliyor. Nasıl yani? Yoksa Christina'nın başına bir şey mi geldi. Yoksa başaramadı mı?

Akademi'den ayrıldıktan sonra soluğu Büyük Park'ta alıyoruz. Jake'te diğerleri gibi, bir an önce olanları anlatmaya başlamam konusunda sabırsız "Hadi Lara. Çatlatma insanı!" Onlara en ince detayına kadar her şeyi anlatıyorum. Sözlerim bittikten sonra hepsi kaskatı kesildiğinden, anlattıklarımın arkadaşlarımda eksi yirmi derecelik suda duş alma etkisi yarattığını düşünüyorum "Hey, Lara'dan merkeze! Sesim geliyor mu? Bir şey söyler misiniz lütfen." Tahmin ettiğim gibi, sessizliği bozan yine Mert oluyor "Uzaylılar, Gaia, Dünya Sağlık Örgütü başkanı, bir şey unuttum mu? Ne söylememizi bekliyorsun? Bütün bunlara inandın mı sen Lara? Aklından zorun mu var senin?"

Gerçekten de bütün bunlara inandım mı ben? "Mesele inanıp inanmamak değil Mert! Ya Bay Lowen'ın söyledikleri doğruysa? Böyle bir ihtimali tamamen göz ardı mı edeceksin?" Ben Mert'i mantık yoluyla alt etmeye çalışırken, Jake söze girip başka bir soruyu gündeme getiriyor "Dün akşam sürekli insanları uyardıkları için, artık bu insanların Mavi Özgürlük diye adlandırıldığını biliyoruz. Peki gerçekte kim bunlar Lara? Diyelim ki söyledikleri her şey doğru. O zaman amaçları ne? Açıkçası ben de, söyledikleri gibi Gaia'yı yok etmeye falan çalıştıklarını düşünmüyorum."

Cevabını bilmediğim soruların bana yöneltilmesinden bıktığım için sesim istemsizce sertleşiyor "Ben de en az sizin kadar merak ediyorum biliyorsunuz. Ama şu anda beni en çok Christana'ya ne olduğu ilgilendiriyor. Onları uyaran çocuk, ölmeden önce bazı arkadaşlarının isimlerini saydı ve onlara işkence ettiklerinden bahsetti. Acaba Christana'yı da yakaladılar ve ona da işkence mi ediyorlar? İşte bu soru beni gerçekten çok korkutuyor." Irinda, sanki kendi sırası gelmişçesine bana dönüyor ve sakin bir ses tonuyla "Koruyucuların onların peşinde olduğunu söylemiştin. O zaman anlattıklarından, babamın da bu olayın içinde olduğu anlamı çıkıyor. Arkadaşlar, Mavi Özgürlük Lara ile iletişim kurana kadar bana biraz zaman verin. Belki bu süre içerisinde babamdan bir şeyler öğrenebilirim."

Teklif ettiği şey çok riskli olsa da, eğer böyle bir şansımız varsa onu kullanmamız gerektiğini düşünüyorum "Bence çok mantıklı. O zaman..." Mert çılgına dönmüş bir şekilde sözümü kesiyor "Lara, seni bazen tanıyamıyorum. Nasıl böyle bir şeye onay verirsin? Çok riskli, çok riskli..." Bu sefer de Mert'in sözünü Irinda kesiyor "Beni korumak istediğini anlıyorum ama şu anda, belki daha farkına varmamış olabilirsin diye söylüyorum; hepimiz risk altındayız. Az ya da çok olması pek bir anlam ifade etmiyor. Eğer gerçekten saklamak istediklerini öğrenenleri bir şekilde yok ediyorlarsa, o zaman hepimiz zaten yok olma tehlikesiyle karşı karşıyayız. Bu nedenle, hala elimizde fırsat varken bu fırsatı kullanalım. Sence de doğru değil mi söylediklerim?"

Kız, Mert'e bakıp onay beklerken, Jake Mert'ten hızlı davranıp araya giriyor "Evet haklısın. Yapacağın şeyin çok cesurca olduğunu düşünüyorum. Umarım hepimiz adına başarılı olursun." Sanki bir anda roller tersine dönmüş gibi. Jake'in Irinda'dan etkilendiği ve nihayet kızın farkına vardığı çok açık olmasına rağmen, bu sefer de sarışın kız sanki Jake'e pas vermiyor "Ben bu teklifi takdir beklediğim için yapmadım. Bu işte ortak olduğumuza göre herkes üzerine düşeni yapmalı ve ben de sadece bunu yapıyorum. Senin de sıran gelecek Jake!" Akademinin yakışıklı ve popüler genci, birden kıpkırmızı oluyor. Her şey normal olsa, onun şu anki görüntüsüne çok gülerdim. Ancak bunu yapmak, şu anda hiç içimden gelmiyor...

Aradan geçen iki güne rağmen hala elle tutulur bir bilgiye ulaşabilmiş değiliz. Ayrıca, her an benimle iletişim kurmasını umduğum bay Lowen'dan da henüz herhangi bir ses çıkmadı. Elim kolum bağlı oturmak bana adeta cehennem azabı yaşatıyor. Christina'nın kayıp oluşu ve bay Lowen'ın ortalıkta görünmeyişi, kesinlikle bir terslik olduğu anlamına geliyor ve bu konuda elimden hiçbir şey gelmiyor. Mavi Özgürlük belki de her şeyin anahtarı ama zaman geçtikçe, sahip olmak üzere olduğum bu altın anahtarın ellerimden kayıp gitmesini izlemekten başka bir şey yapamıyorum. Irinda araştırmasını yaparken Mert, Jake ve ben de, en azından Mavi Özgürlük hakkında bilgi toplamaya çalışmamıza rağmen, öğrendiklerimiz dedikodulardan öteye geçemiyor. Gaia'yı yok etmeye çalışan bir topluluk olarak insanlara lanse edilseler de, eminim bizim gibi bu duruma şüphe ile yaklaşan birçok insan vardır. Bir topluluk neden Gaia'yı, dolayısı ile insanlığı yok etmek istesin? Hiç inandırıcı değil... Hiç değil...

Yeniden Kız Kardeşlerdeyiz ve en azından ortamın beni biraz rahatlatacağını umut ediyorum. En azından Irinda lafa damdan düşer gibi girmeden önce öyle düşünüyordum "Christina yaşıyor. Onu nerede tuttuklarını biliyorum." Hepimizi rahatlatan bu haberi vermek için neden bu kadar bekledi acaba? Belki de yeni öğrendi. Aslında şu anda bu çok da önemli değil; önemli olan altın anahtara yeniden ulaşabilmek için belki bir şansımızın daha olması "Nerede tutuyorlarmış? Nasıl öğrendin?" Irinda sorduğum soruları cevaplarken, hepimiz neredeyse kızın ağzına düşüyoruz "Babam bugün yönetimden onur madalyası aldı haberiniz var mı?"

Bu ne saçma soru şimdi? "Sen söylemezsen nereden haberimiz olacak?" Mert ve Jake benden daha sakin ve ikisi de kıza bunun konumuzla ne ilgisi olduğunu soruyorlar. Irinda da sakinmiş gibi görünmeye çalışıyor ama konuşurken yüzü kızarıyor ve bedeni zangır zangır titriyor "Mavi Özgürlükle ilgili Christina'dan başka yakalamalar da olmuş. Bu konudaki başarılarından dolayı şehrin onunla gurur duyduğunu söylemişler ve onur madalyasına layık görmüşler. Şimdiye kadar bunu size söyleyemedim; çünkü ondan ve bu durumdan çok utanıyorum. Her ne kadar daha önce kabul edemesem de, sanırım benim babam yönetimin en değerli maşalarından biri. Bu konuyla ilgili onu çağırdıkları telefon konuşmasına kulak misafiri olmasam, kendisine madalya verileceğini bana kim bilir ne zaman söyleyecekti. Sonra ben üsteleyince anlatmak zorunda kaldı. Gözlerimin içine baka baka, her bir kelimesinin nasıl gurur duyarak ağzından çıktığını görmeliydiniz. Lafını bitirdikten sonra, yönetimin bu konuda çok hassas davrandığı ile ilgili beni uyarmayı da ihmal etmedi. Yani ulu orta konuşmamam gerekiyormuş. En azından onu tebrik etmek için ofisine uğrayabileceğim konusunda anlaştık. Planım da burada başladı ve tamamen doğaçlama yaparak gelişti. Onu görmeye özellikle erken gittiğim için, oradaki diğer koruyucularla konuşma fırsatım oldu. Geçmişte, babamın yanına uğradığım zamanlarda fark ettiğim ve benden hoşlandığı çok bariz olan genç bir koruyucuyu bulmayı umut ediyordum. Her şey istediğim gibi gittiği için şanslıydım ve çocukla havadan sudan muhabbet edip bana kur yapmasına izin verdim. Tam zamanı olduğunu düşündüğüm bir anda, Mavi Özgürlük konusunu açtım ve onlardan birini görsem, yüzüne tükürerek lanet okumak istediğimi söyledim. Çocuk, önce biraz çekinse de, sonrasında istersem bana birini gösterebileceğini söyledi. Anladığım kadarıyla genç memurun bu davranışı, ciddi bir risk aldığı anlamına geliyordu. Çünkü bana, yapacağımız şeyin tamamen aramızda kalmasını özellikle rica etti. Çocukla beraber binanın derinliklerine doğru ilerlerken, üstlerinden biri bizi gördü ve orada ne yaptığımızı sordu. Bundan sonrasını tahmin edebilirsiniz herhalde. Neyse ki o sırada suçlanacağımız bir şey yapmıyorduk ama yine de, yolculuğumuz o an son buldu ve babamın gelmesini bekleyip, onu tebrik ettikten sonra, soluğu sizin yanınızda aldım. Bugün akademideki derslere girmeme nedenim de buydu."

"Vay canına..." Irinda'nın sözleri bittikten sonra, Jake bu sözleri kendi kendine birkaç defa mırıldanıyor. Mert ise her zamanki sonuca odaklı tavrıyla "Peki şimdi ne yapacağız? Bir fikri olan? Christina'yı Koruyucuların binasından kurtarmak aklınızdan geçmiyor değil mi?" Aslında tam olarak aklımdan geçen buydu ama nasıl yapacağımız konusu benim için asıl sorundu "Onu kaderine mi terk edelim yani? İstediğin bu mu?" Mert içindeki canavara teslim oluyor "İsterseniz gitmişken oldu olacak bütün binayı da ele geçirelim. Ondan sonra da yönetime gider -hadi ikileyin, asıl yöneticiler geldi. Siz bundan sonra çocuk bakıcısı olarak görev yapacaksınız- filan deriz. Uzun süredir bir rüya görüyoruz ve artık bu rüyadan uyanmamız gerek. Yaşam süremin şu anki yaşımla sınırlı olmasını gerçekten istemiyorum." Bu çocuğun ölüm korkusunu ne yapacağız? Bir bilsem... "O rüya artık gerçek oldu. İstesen de istemesen de..."

Oturduğumuz masanın anılarındaki huzur, şimdi yerini kaosa bırakıyor. Geçmişin sıcak arkadaşları, bugün korkunun soğuk yüzünü iliklerinde hissediyor. Yaşadığımız karmaşa ve çözümsüzlük nedeniyle içine girdiğimizi tartışma ortamı uzayıp gidiyor. Tam gerginlikten bitap düşüp "Yeter!" diye bağırmak isterken, oturduğum sandalyeye yirmili yaşlarda bir genç erkek yaklaşıyor "Özgürlük için..." Mavi Özgürlüğün parolası olduğunu hemen anlıyorum. Ne demem gerekiyordu benim? Fedakarlık... Hah "Fedakarlık gerek." Çocuk gülümsüyor "Sen Lara olmalısın. Arkadaşlarınla birlikte beni takip edin. Bay Lowen'ın selamı var."

Continue Reading

You'll Also Like

490K 13.3K 42
"Han ne tarafta? Umarım doğru tarif edersin büyücü." Gözlerini devirdi. "Benim ismim Desina, büyücü değil." "Ne fark eder? Sen büyücü değil misin? Ak...
149K 7.3K 61
İNSANIN RASTGELE SALLADIĞI NUMARA HAYAT DEĞİŞTİRİR Mİ Kİ BENİMKİ DEĞİŞTİ...
6.5K 428 33
Büyük görev kod adı :platinyum nedir ? Kahramanlarımız bunun ne olduğunu çözmeye çalışırken başlarına gelecek maceraları , entirakaları,o karanlık ge...
251K 16.1K 33
Topraklar ikiye ayrıldı; Karanlık ve Aydınlık Taraf olmak üzere. İki krallıkta, birbirlerine yasaktı. Anlaşmalar, kan ile mühürlenmişti. Vera Storm...