SADECE SEN

By smokeweedbitcjh

129K 973 184

Ansızın tanıştığı biri.... Hayatını ne kadar değiştirebilir. Tehlikeli biri olsa bile ondan vazgeçemez. Arka... More

SADECE SEN
GÖZLERİNİ KAPAT
4. BÖLÜM " BEKLE" DEN KESİT
KURAL
YALAN
DOKUNUŞ
ÖLÜRKEN BULDUM SENİ

HİPNOZ

15.1K 140 6
By smokeweedbitcjh

"TOPARLAN!" dedim kendime. Yavaşça ve derin nefesler alarak ayağa kalktım. Bir süredir yerde oturuyor ve kapıdakinin gitmesini bekliyordum. Ama o bıkmadan, usanmadan kapıyı yumrukluyordu. Dayanamadım ve öfkeyle bende kapıya yumruk attım. Saniyelik bir elektriklenme hissettiğime yemin edebilirdim. Kapıya dokunduğum anda olmuştu. Kapının arkasındaki hissetmişti bunu sanki. Çünkü artık kapıyı yumruklamıyordu. Nefes alış verişini duyabiliyordum. Fazlasıyla derin ama çokta sakin. Aklımda sadece bir kişi vardı. Acaba o muydu? Bu yüzden mi beni uyarmıştı. Ben bunları düşünürken kulağıma ritmik bir ses gelmeye başladı. Kapıdaki kimse artık, ayağıyla kapıya vurarak ritmik bir ses çıkarıyordu. Uzun bir süre o sesi dinledim. Benim için bir kaç dakikalığına hayat durmuştu. Anlamını yitirmiş, arkasında sadece o sesi bırakmış gibiydi.

"Kapıyı aç Özge." dedi. Sese itaat ettim. İçeri girdi. Beni omuzlarımdan tuttu ve yatağa kadar götürüp yatırdı. Gözümün önünden saçlarımı çekti ve yanağımı okşamaya başladı. Kim olduğunu farkındaydim. Aklımda bir sürü soru vardı. Ama transa geçmiş sadece ona itaat ediyordum.

"Seni korkuttuğumu farkındayım. Daha ilk günden böyle bir olay yaşandığı için üzgünüm. O kız için üzgünüm ama benimde sınırlarım var. Ona ne kadar çok benziyorsun. Belki onun yerini doldurabilirsin. Ama umarım sonun onun ki gibi olmaz. Her neyse şimdi bu yaşadıklarımızı unutalım ha?" dedi ve cebinden tütsü gibi bir şey ve çakmak çıkardı. Tütsüyü yaktı ve başımın üstünde sallladı. Burnuna dolan kokuyla kendimden geçmek üzereydim.

"Bugün gece olanları unut. Herşeyi. Bırak bilinç altında bir yerlerde kalsın. Ve bir de...Gözlerini kapat olur mu?" dedi. O kulübemden çıkarken görüntü iyice bulanıklaştı. Bi ara Akın'ın sesini duydum. Ama daha fazla dayanamadım. Kendimden geçtim.

   

                     Uyandığımda bir kulübede yatıyordum. Ama kendi kulübem değildi. Hatta bir kız kulübesi bile değildi. Karşımda 4 oğlan durmuş beni izliyordu.

"Uyandı." dedi bir tanesi. Ah o bir tane... Ne kadar da yakışıklıydı. Kıvırcık saçları, yeşil gözleri...

"Merhaba ben Ediz ve sende..."

"Özge."

"Peki Özge. Akın birazdan burada olur. Sana neler olduğunu biliyor musun?"

"Ben... Hayır hatırlayamıyorum."

"Çok şanslısın. Akın'a mesaj attığın sırada bizde yürüyüş yapıyorduk. Yanına geldiğimizde baygındın. Ama tam zamanında gelmişiz. O garip koku yüzünden zehirlenebilirdin."

"Koku?"

"Evet odanda çok garip bir koku vardı. Az daha bizde bayılıyorduk. Seni oradan çıkarıp hemen revire götürdük. En azından bir şeyin yok."dedi. Ne kadar kibardı. Ben onun yerinde olsam ossurmuşsunda kokutmuşsun etrafı diye şaka yapardım. Harbi ya o koku nasıl oldu acaba? Hem ben mutlaka kapımı kilitleyip yatarım, onlar içeri nasıl girdi? Kapı açık mı kalmıştı yoksa?

                     Hemşire gözlerime tuttuğu ışığı çekti. Akın sedyeden kalkmama yardım etti.

"Geçici bir hafıza kaybı gibi görünüyor. Gün içerisinde kafanı hiç bir yere vurmuş muydun?"dedi doktor.

"Hayır vurmadım."

"Peki. Olay tekrarlanırsa eğer mutlaka haberim olsun. Ayrıca bir daha ki sefere seni hastaneye gönderebilirim, tehlikeli bir şey olabilir sonuçta." dedi. Hastaneye gitmek mi? Bu şehre inmek demek ve bu da annemin hastalanmamdan korkması ve beni kurstan alması demek. Asla!

"Peki koku?"dedi Akın.

"Onu tam olarak açıklayamam ama yazın kendini yenileyen çiçek ve ağaçların salgıladığı koku ya da fazla sıcaktan çürüyen bitkilerin yaydığı koku olabilir. Sonuçta kulüben ormana çok yakın. Yani bu olağan." dedi doktor bana.

"Peki teşekkürler." dedim ve revirden çıktık.

"Tüh ossurduğundan şüpelenmiştim." dedi Akın. Güldüm ve koluna hafifçe yumruk attım.

"Neden beni kendi kulübene götürdün ki? Gece boyunca onca erkeğin arasında yattım."

"Alt tarafı 3 kişiydik. Hem benim yanımdaydın bir şey olma§"

"Doğru senin başın bağlı."

"Kimle?"

"Damlayla."

"Of saçmalama Özge. Damladan hoşlamıyorum."

"Nye be?"

"Ben sarışınları beğeniyorum. O ne ole kara kuru bi kız."

"Ben Nasılım?!!"

"Alınma hemen. Sen kumralımsı esmersin bi kere. Hem gözlerinde renkli." Biz konuşmaya devam ederken birden bi gürültü koptu. Hemen sese koştuk. Kalabalık hemen toplanmıştı. Zar zor aralarından geçip ne olduğuna baktık. Bakmamla birlikte gözlerimi kapatmam bir oldu. Bir kız yerde boğazı kesilmiş bir şekilde yatıyordu. Öğretmen Thomas geldi ve kalabalığa bağırdı.

"Bu kim bilen var mı?"

"Adı Buse." dedi kalabalıktan bir ses.Kızı tanıyordum. Damlayla çok benzerlerdi. Hatta arkadan resmen oydu. Bunu ona kim yapmıştı?

               Polis çağırılmıştı. Çoğu öğrenci evine gitmek istiyordu ama polis izin vermiyordu. Suçluyu bulabilmek için herkes gözaltındaydı

"Bu çok çok kötü." dedi Damla.

"Kim neden yapsın ki bunu?" dedi Ayça.

"Neyi?" Çınar yanımıza geldi.

"Birisi dün Buse adında bir kızı öldürmüş." Dedi Damla. Çınar anlığına ona baktığında resmen şaşırdı. Damlayı baştan aşşagı süzdü.

"Yaaa. Kim yapmış?" dedi.

"Polis araştırıyor." diye cevapladı Akın. Çınar resmen telaşlanmıştı. Arkasını döndü ve gitti.

"Neyi var bunun böyle?" dedi ayça.  Ayağa kalktım ve Çınar'ın peşinden gittim. Ormanın derinliklerine doğru giderken söyleniyordu. Tam ona seslenecektim ki

"Bu polisler nerden çıktı ki şimdi? İşimi mahvedicekler." dedi.  Sustum ve onu gizlice izlemeye başladım. Bir ağaca yaslanmış oturuyordu.

"O kızı benim öldürdüğümü kimse öğrenmemeli." dedi. Neyi? Buseyi o mu öldürmüştü? Nasıl olur? Neden? Telaşa kapîlmıstım ve çok hızlı nefes alıyordum. Hemen oradan uzaklaşmalıydım. Hızlaca ayağa kalktım tam gidecekken

"Kim var orada?" diye bağırdı. Koşmaya başladım. Nereye gittiğimi bilmeden koşuyordum. Birden beni omuzlarımdan yakaladı. Anlık elektriklenmeyle irkildim ve çığlık attım. Beni hızla kendine çevirdi ve ağzımı kapattı. Diğer eliyle de bileklerimi tutuyordu. Çırpınmaya başladım.

"Dur, dur sakin ol lütfen!" dedi ama telaşlanmıştım. En sonunda bana bir tokat attı ve yere yığıldım. Yanağımı tuttum.

"Özge ben... Vurduğum için özür dilerim." dedi. Dizlerinin üzerine çöktü ve elini yanağıma koydu. Hemen geriledim ve elini ittim.

"Bak sakin ol ve beni dinle. Sana zarar vermek istemiyorum." dedi ve elini tekrar yanağıma koyup okşamaya başladı. Omuzlarımı tutuşu, elektriklenme, yanağımı okşayışı. Bunları biliyordum ama hatırlayamıyordum. Sanki bir şey onu hatırlamamı engelliyordu.

"Şimdi iyice sakinleş." dedi ve cebinden bir tütsü ve çakmak çıkardı. Bunları daha önce görmüştüm.

"Dün gece!" diye çığlık attım.

"Hatırlıyor musun?" dedi şaşkınca.

"Evet. Beni hipnotize ettin!" dedim.

"Aferin sana. Şimdi sakin dur ve yine yapıyım . Bunları unutman gerek.''

"Hayır! Uzak dur benden! Sen....Sen bir katilsin!" dedim ve hızlıca ayağa kalkıp koşmaya başladım. Peşimden gelip gelmediğine bakmak için kafamı çevirdiğim sırada biri kollarımdan yakaladı. Bu Edizdi.

"E-Ediz yardım et o o bir-”

"Katil biliyorum Özge."dedi.

"Ne?" dedim. Ediz kollarımı daha sıkı tuttu.

"Bi işi de doğru düzgün yap. Simdi onuda öldürmek zorunda kalıcaz." dedi. Çınar yanımıza geldi ve

"Belki de buna gerek kalmaz." dedi ve burnuma bir mendil bastırdı. Yavaş yavaş bedenim ağırlaşırken bilincim kayboldu ve kendimi Ediz'in kollarına bıraktım.

        SELAM HERKESE! UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR. MULTİYE EDİZ'İN RESMİNİ KOYDUM;)

Continue Reading

You'll Also Like

61.3K 477 16
Şehvet ve tutku için aşık olmak mı gerekliydi?Atlas Kuzey bekarlığa veda partisinde hiç sevmediği bir kadına dokunarak aslında şehvet ve tutku için s...
224K 10.1K 71
Tamamlandı Bir binbaşı en fazla ne kadar takıntılı ola bilir? Barlas binbaşı Efese ne kadar takık olabilirse...
52.8K 4.8K 24
"Delibal, hem şifa hem zehir."
181K 9K 36
Aşkın barut kokan hâli... UYARI! → İncelemekte olduğunuz kitap 16 yaş ve üzeri için uygundur. Olumsuz örnek oluşturabilecek unsurlar içermektedir. →...