Emma

By ClassicsTR

44.9K 3.1K 773

Jane Austen, 1815'te, 39 yaşındayken tamamladığı Emma'nın en sevdiği romanı olduğu söyler. Aşk ve Gurur ve Ma... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
38. Bölüm
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm

37. Bölüm

447 44 5
By ClassicsTR


Kısacık bir süre düşünüp kendini tartmak Emma' nın, Frank Churchill'in geleceğini duyunca kapıldığı heyecanın niteliğini anlamasına yetti. Duyduğu kaygı ve sıkıntı kendi adına değildi, Frank adınaydı. Kendi hisleri gerçekten sönükleşip yok olmuştu, düşünmeye bile değmez! Zaten baştan beri Frank'in aşkı onunkinden güçlü olmuştu. Eğer genç adam şimdi gene gittiği zamanki sıcak duygularla geri dönecekse durum çok üzücü olacak demekti. İki aylık bir ayrılık onun aşkını küllendirmemişse Emma'yı tehlikeler ve sıkıntılı görevler bekliyor demekti. Kendisi ve Frank adına dikkatli olması şarttı. Yeniden aşka kapılmak istemiyordu ve bu halde Frank'in duygularını körüklememek de kendisine düşerdi.

Onun kesin bir açıklama yapmasını önleyebilmeyi istiyordu. Zamansız, tek yanlı bir aşk açıklaması şimdiki ilişkileri için öyle acı bir son olurdu ki! Ne var ki Emma bu kez mutlaka kesin bir şeyler olacağını hissediyordu. Bahar mevsimi, bir bunalım yaşanmadan sona ermeyecekmiş, ileriki günler onun şu sıradaki huzurunu kaçıracak bir şeyler getirecekmiş gibi geliyordu.

Frank Churchill'in duygularını tartmak fırsatına kavuşması, Mr. Weston'ın sandığı kadar çabuk olmasa da uzun sürmedi. Enscombe'dakiler Londra'ya ilk önce umulduğu kadar erken gelemediler ama Frank Churchill gene de kente varmalarından kısa bir süre sonra, atla Highbury'ye geldi, yani birkaç saatliğine uğradı. Şimdilik daha uzun kalamayacaktı ama Randalls'tan sonra hemen Hartfield'e geldiği için Emma hızla gözlemde bulunmayı, onun durumu ve kendisinin nasıl davranması gerektiği konusunda çabucak karar vermeyi başardı. Büyük bir dostlukla selamlaştılar. Genç adamın Emma'yı gördüğüne çok sevindiği kuşku kaldırmazdı. Gene de genç kız neredeyse ilk anda, onun sevgisinin aynı biçimde ve aynı ısı derecesinde kalmamış olduğu duygusuna kapıldı. Onu dikkatle gözlüyordu. Frank'in eskisi kadar âşık olmadığı açıkça ortadaydı. Ayrılık, belki de Emma'nın ilgisizliğinin etkisi, genç adamın hislerinde bu çok doğal (ve çok sevinilecek) değişimi yaratmıştı.

Frank Churchill'in tüm neşesi üzerindeydi; her zamanki gibi gülüp söylemeye hazır, geçen gelişine dair konuşmaktan, o zamanki olup bitenleri anmaktan keyif duyar gibiydi. Gene de tam huzurlu sayılmazdı. Emma' ya onun aşkındaki azalmayı anlatan şey sakinliği olmadı, çünkü genç adam sakin değildi. Bir huzursuzluk vardı üzerinde. Neşeliydi, evet ama bu neşe sanki onun kendisini neşelendirmiyordu. Sonunda Emma'nın ilk inancını kesinleştiren şey, Frank'in yalnızca çeyrek saat kaldıktan sonra Highbury'de başkaca ziyaretler yapmak için acelece veda etmesi oldu. "Yolda birkaç eski dostunun yanından geçmiş, ama durmamış, bir merhaba deyip geçmiş: kendini beğenmişlik gibi olmasın ama, gidip onları görmezse üzüleceklerini sanıyormuş. Bu yüzden, Hartfield'de daha uzun kalmayı çok istemesine karşın gitmek zorundaymış."

Emma onun aşkının azaldığından şüphe etmiyordu, gene de bu aşkın bütünüyle sönmemiş olduğu, Frank'in o huzursuz halinden ve hemencecik gitmesinden belliydi. Galiba genç adam gene Emma'nın etkisine kapılmaktan, kendisine hâkim olamamaktan korkuyordu ve bu yüzden onun yanında uzun kalmamaya içten içe karar vermişti. Emma durumu böyle yorumlamaya eğilimliydi.

Bu, Frank Churchill'in on gün içinde yaptığı tek ziyaret oldu. Her zaman gelmek niyetindeydi, gelmeyi umuyor ama her seferinde engelleniyormuş. Yengesi onun yanından ayrılmasına dayanamıyormuş. Randalls'a yazdığı mektuplarda böyle diyordu. Eğer içtenlikli yazıyorsa, gerçekten gelmeyi istiyor da izin alamıyorsa, Mrs. Churchill'in Londra'ya taşınması o buyurgan, sinirli huylarına iyi gelmemiş demekti. Hanımın gerçekten hasta olduğu kesindi: Frank bundan emin olduğunu yazıyordu. Geçen yıla baktığında yengesinin sağlığının bu yıl daha bozuk, gücünün daha az olduğunu görebiliyordu. Tedavi ve bakımla iyileşmeyecek şeyler değildi yengesinin yakınmaları, gene de gerçektiler. Babasının tüm kuşkucu tutum ve sözlerine karşın Frank bu yakınmaların baştan sona hayal ürünü ve Mrs. Churchill'in aslında sapasağlam olduğuna inanmıyordu.

Çok geçmeden Londra'nın da Mrs. Churchill'e göre yer olmadığı anlaşıldı. Kentin gürültüsüne dayanamayan sinirleri sürekli perişan durumdaymış. On günün sonunda Frank'in Randalls'a yazdığı mektup bir plan değişikliğini bildiriyordu. Derhal Richmond'a taşınıyorlarmış. Mrs. Churchill'e oradaki çok tanınmış bir hekim salık verilmiş, zaten kendisi de o yöreyi pek severmiş. Gözde bir semtte döşeli bir ev tutulup hazırlanmış. Bu değişikliğin hastaya çok iyi gelmesi bekleniyormuş.

Emma'nın duyduğuna göre Frank Churchill bu taşınma konusuna çok olumlu bakıyormuş. Tam iki ay boyunca çok sevdiği birçok dostunun bu denli yakınında yaşayacak olmayı gerçek bir mutluluk sayıyormuş çünkü taşındıkları evi mayıs ve haziran ayları için kiralamışlar. Şimdi artık sık sık, nerdeyse kendi gönlünün istediği kadar çok, onlarla birlikte olabileceğinden kesinlikle eminmiş.

Mr. Weston'ın, oğlunun bu sevincini nasıl yorumladığının, Emma'yı bütün bu mutlulukların kaynağı olarak gördüğünün Emma farkındaydı. Ve, bunun doğru çıkmamasını diliyordu. Şu iki ay her şeyi ortaya çıkaracaktı.

Mr. Weston'ın kendi özel mutluluğu tartışma kaldırmazdı. Adamcağız sevincinden uçuyordu. Her şey tam onun istediği gibi gerçekleşmişti. Frank'le aynı mahallede oturmak gibi olacaktı bu. Bir genç adam için 14 kilometre neydi ki? Atla bir saatçik. Frank sık sık gelirdi artık. Bu açıdan Richmond'la Londra arasındaki fark, onu her zaman görmekle hiç görmemek arasındaki fark gibiydi. 25 kilometre... hayır, Manchester Sokağı'ndan buraya en az 28 kilometre çekerdi herhalde... ciddi bir engeldi. Frank evden kopabilse bile gidip gelmek tüm gününü alırdı. Londra'da olması sevinmeye değmezdi, neredeyse Enscombe'da olmasıyla birdi. Oysa Richmond tam kolayca görüşülebilecek uzaklıktaydı, daha yakında olmasından bile iyi!

Bu olayın hemencecik, başka bir güzel olayı da kesinleştirdiği görüldü: Crown Hanı'ndaki balo! Bu balo önceden de unutulmuş değildi, ama kesin bir gün kararlaştırmanın olanaksız olduğu sonucuna varılmıştı. Ama şimdi mutlaka ve kesinlikle gerçekleşecekti artık. Tüm hazırlıklar yeni baştan ele alındı. Churchilllerin Richmond'a taşınmasından kısa bir süre sonra Frank yazdığı kısa bir mektupta değişikliğin yengesine daha şimdiden iyi geldiğini bildiriyor ve kararlaştıran herhangi bir tarihte, hiç değilse yirmi dört saat için onlara katılabileceğine inandığını söylüyordu. Bunun üzerine ellerinden geldiğince erken bir tarih kararlaştırdılar.

Mr. Weston'ın balosu bu kez gerçek olacaktı. Highbury gençleriyle mutluluğun arasında sayılı "yarın"lar kalmıştı artık.

Mr. Woodhouse kaderine razıydı. Mevsim onun korkularını azaltıyordu. Mayıs ayı her şey için şubattan iyiydi. Mrs. Bates'in o geceyi Hartfield'de, onun yanında geçirmesi sağlanmış, uşak James'e her konuda talimat verilmişti. Mr. Woodhouse, sevgili Emma'sı evde yokken küçük Henryciğe ya da küçük Johncuğa bir şeyler olmaması için dualar ediyordu.

Continue Reading

You'll Also Like

20K 906 25
Roman, Martin'in aşkı uğruna eğitimsiz genç bir işçiden başarılı ve rafine bir yazara dönüşüm mücadelesini anlatır. Kahramanı hedefine ulaştığında is...
9.4K 422 21
Babalar ve Oğullar, klasik Rus edebiyatının unutulmaz yazarı İvan Sergeyeviç Turgenyev'in en önemli eseridir. Kitabın basımından sonra, "Avrupalı bir...
8.5K 309 61
Dumas klasik romanın kilometre taşlarından biri olan bu yapıtında, Doğu'ya, klasik mitolojiye ve insan psikolojisine duyduğu tutkulu ilgiyi coşkun bi...
70.8K 5.5K 55
On yaşında öksüz kalan Jane Eyre, kendisini hiçbir zaman sevmeyen, ancak kocasının vasiyeti üzerine bakımını üstlenen yengesiyle zor bir yaşam sürmek...