Anadolu Efes

By beyazibeklerken

50.4K 1.4K 113

Türkiye'nin en ünlü basketbolcusu Kerem Sayer, bir zamanlar kalbini paramparça ettiği kadını geri kazanabilec... More

1. Bölüm - Anadolu Efes ∞
2. Bölüm - Cinli Vasfiye ∞
3. Bölüm - Sherlock & LeBron James ∞
-Kesit
4. Bölüm - Eyvah, babam! ∞
5. Bölüm - İngiliz Kraliyet Ailesi ∞
Duyuru
8. Bölüm - Ağaç Ev ∞
Üzgünüm.
Fısıltı

7. Bölüm - Okyanus ∞

2.1K 168 19
By beyazibeklerken

Bedenimin isteğini yerine getirdiğim de ne yaptığım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Sadece acı vardı. Başımda, ayağımda;  yakıcı bir acı. Başımı çevirmeye çalıştığım anda ağzımdan fısıltı şeklinde birkaç sözcük çıktı. Bütün çabalarıma rağmen gözlerimi açamıyordum. Acıdan ve yorgunluk hissi, göz kapaklarımın açılmasını istemiyordu. Sahi,  neredeydim?

Boğazımı temizledikten sonra başımı oynatmayı kestim ve acıyla yüzleşmeye çalıştım. Ağzımdan çıkan fısıltılar, daha güçlü bir hal almaya başlamıştı.

‘’Nerdeyim ben?’’ dedim fısıltıdan daha yüksek bir sesle.

Her yerim sızlıyordu. Göz kapaklarım, başım, ayağım, avuçlarımın içi… Göz kapaklarım hala açılmamak için direniyorlardı.

Sonunda göz kapaklarımla olan savaşımı yendiğimde, ellerimle gözlerimi ovaladıktan sonra buğulu görüntünün gitmesini bekledim.

‘’Kimse yok mu?’’ dedim daha sesli bir şekilde.

Odanın kapısı hızlı bir şekilde açıldığında gözlerimi kapıdan giren Kerem’e diktim. Yalnız değildim.

‘’Zeynep, güzelim.’’ Dedi yanıma gelirken.

Yüz hatları gergindi, kaşları kalkık, dudak kıvrımı keskindi.

‘’Neredeyim ben?’’ dediğimde yanıma gelmiş, yatağımın kenarına oturmuştu.

‘’Hastanedeyiz.’’ Dedi fısıltılı bir şekilde.

Stresli ve sinirli olduğu zamanlarda yaptığı gibi dudaklarını kemirmeye başlamıştı.

‘’Neden buradayım?’’

‘’Been.. Bilmiyorum. Benim ismimi haykırdıktan sonra merdivenlerden yuvarlandın ve bayıldın..’’ yutkunduktan sonra gözlerini kırptı ve devam etti; ‘’Senin güvendiğini ben sağlamalıydım. Tek başına gitmeni engellemeliydim. Çok özür dilerim Zeynep. O odadan da çıkacağım. Bütün eşyaları benzin döküp boğaz köprüsünde yakacağım. Tamam mı? Yeter ki sen iyi ol.’’ Cümlesini bitirdiğinde ellerimi avucunun içine alıp, yanağına götürdü.

Odanın kapısı tekrar açıldığında ellerimi aniden Kerem’in yanağından çektim. Kapının dibinde beliren kişi babamdı.

Babam sesli bir şekilde boğazını temizledikten sonra Kerem yanımdan kalktı ve başımın ucunda dikilmeye başladı.

‘’Hoş geldiniz Cihan Amca.’’ Sesi sıkıntı ve ızdırap doluydu.

‘’Kızımı bir gece evden evleneceğiz diye çıkartıyorsun ve ben soluğu hastanede alıyorum.’’ Dedi babam sinirli bir şekilde.

‘’Baba, Kerem’in bir suçu yok. Merdivenlerden aşağıya beni itmedi herhalde, ben kendi sakarlığımın kurbanı oldum. Sakarlıkta ve salaklıkta bir numarayım. Biliyorsun.’’

‘’Eş seçiminden dolayı salaklığını daha iyi bir şekilde anlıyorum artık.’’

‘’Baba.. Lütfen. Hiçbir şey bildiğin gibi değil.’’ Dedim ellerimi saçlarımın arasından geçirirken.

Eğer Kerem’in ailesi bana Kerem’in yanında salak muamelesi yapsaydı, kesinlikle ağzıma geleni söyler ve orayı terk ederdim. Kızgınlıktan okyanusta tsunami yaratır, Kerem’lerin evine kadar suyun taşmasını filan sağlardım. Ancak Kerem bütün beyefendiliğiyle hala yanımda kalıyordu ve üstelik tepki bile göstermiyordu. Kaşını bile oynatmamıştı.

‘’Kerem beni aldatmadı.’’ Dedim bir anda.

Cümlemi bitirdikten sonra babamın yüzü değişik bir hal aldı. Ağzını açtı, gözlerini bir aşağı bir yukarı oynatmaya başladı. Biraz daha böyle hareketler yapmaya devam ederse muhtemelen gözünü kaybedecekti.

‘’Ne demek o? Kızım sen değil miydin haftalarca Kerem beni aldattı diye ortalıkta dolanan?’’ dedi ve yatağımın karşısında ki teli koltuğa oturup, bacak bacak üstüne attı. Nihayet gözüne işkence yapmayı bırakmıştı.

‘’Böyle bir aşk yaşıyorsanız, her an tehlikedesiniz demektir. Bende bana karşı takıntısı olan bir kadın tarafından oyuna getirildim. Alaska benim çocuğum değil. Annesi psikolojik bir hasta. Halen tedavi görüyor ve aramızdakilerin gerçek olmadığı ispatladım. Babamın eve yerleştirdiği gizli kameralar sayesinde.’’  Nazik bir şekilde olanları özetlerken bile babama karşı en küçük bir kaş göz hareketi olmamıştı.

‘’Merhaba, Zeynep Hanım.’’ Diyerek içeriye giren doktor, hızlıca bana ve elindeki kağıtlara baktı.

‘’Zeynepcim, bu doktorumuz Beyza Hanım.’’ Dedi Kerem kulağıma fısıldayarak.

Aman sanki anlamadım doktor olduğunu. Alt tarafı düştük, bilincimizi yitirmedik ya.

‘’Çok biliyorsun sen.’’ diye söyledim kendi kendime.

‘’Ne?’’ dedi Kerem tekrar bana doğru eğilerek.

‘’Yok bir şey.’’ Dedim ve doktora doğru baktım.

Elinde ki kağıtlardan kafasını kaldırdığında bana baktı ve tekrar gülümsedi.

Babam oturduğu tekli koltuktan kalkarak bizim yanımıza gelmişti.

‘’Kızımın durumu nasıl? Bugün çıkabilir mi?’’ dedi babam endişeli bir şekilde.

‘’Kızınız buraya düşmeye bağlı bayılma vakasıyla gelmişti. Nöbetçi doktor olarak onunla ben ilgilendim. Bayılmasının kafasını çarpmasıyla bir ilgisi olduğunu düşünüyordum ancak yaptığım tetkikler sonucu bu yüzden olmadığını anladım ve uyumasında bir problem görmedim. Ve endişelendiğim şey Zeynep’in sağlığı değildi.’’ Dedi ve bize bakarak derin bir nefes aldı.

Kafamı kaldırıp buklelerim arasından Kerem’in şaşkın suratıyla karşılaştım.

‘’Ne demek istiyorsunuz?’’ dedi Kerem hızlıca.

O sırada derinlerden bir müzik sesi duyulmaya başladı ve bütün gözler babamın üstünde toplandı.

‘’Pardon, çok pardon. Bunu açmam gerek.’’ Dedi ve cebinden çıkarttığı telefonuyla birlikte odanın dışına adımını attı.

‘’Sizi dinliyoruz.’’ Dedim bu defa.

‘’3 haftalık hamilesiniz Zeynep Hanım. Kadın hastalıkları konusunda bir bilgim olmadığı için sizi burada tuttuk ve doktorumuz Murat Bey’in gelmesini bekledik. Birazdan sizi ultrasona götürmek için gelecekler. Hazır olun lütfen.’’

Ne? Hayır hayır hayır.

Ağzım bir karışık açık halde karşımdaki doktora bakarken, babam kapıdan içeri girdi ve sessiz çığlıklarımızla karşılaştı.

Bir bebek. Bir bebek. Benim içimde bir bebek. Benim bebeğim. Sayer’in bir parçası. Bizim bebeğimiz.

Kerem’in tepkisi şu an belirsizdi. Hiçbir tepi göstermiyordu. Şok geçiriyor olabilir miydi?

Yatağın içinde kendimi topladıktan sonra sırtımı dikleştirdim ve Kerem’in koluna bir cimcik attım.

Hiçbir tepki yoktu.

Utangaçlıktan yerin dibine girmek istemiyorsam önce babamı göndermek zorunda olduğumu fark ettikten sonra Sayer’i bir anlığına boş verip, babama döndüm.

‘’Babacım, duyduğun gibi bir şeyim yokmuş. Sen işine git istersen, geç kalma. Kerem beni eve bırakır, akşam geldiğinde de her şeyi sana anlatırız, olur mu?’’ dedim ve ürkek bir şekilde kaşlarımı çatarak cevabının gelmesini bekledim.

Babam derin bir nefes aldı ve ‘of’ladıktan sonra;

‘’Peki, dediğin gibi olsun.’’ Dedi ve yanıma gelerek alnıma bir öpücük kondurduktan sonra; ‘’Kızıma iyi bak delikanlı, bir dahakine hiçbir bahane kabul etmem.’’ Dedi ve arkasını dönüp, yürümeye başladı.

Babam odadan çıktıktan sonra kaşlarımı eski haline getirdim ve komidinin üstündeki sürahiden bardağa su doldurmaya başladım.

‘’Su içmezsen iyi olur, ne olur ne olmaz.’’ Dedi Kerem sakince.

Alacakaranlık: Şafak Vakti Part 2’de Marcus’un yaptığı gibi ‘’Sonunda!’’ diye bağırmak istedim.

Sürahiyi sakince bıraktıktan sonra aklıma Kerem’in bebeği istemiyor olma fikri geldi.

‘’3 hafta uzun bir zaman değil.. Hala aldırma şansım var.’’ Dedim titrek ses tonumla.

Kerem kafasını bana çevirdikten sonra şaşkınlığını gizleyemeden ağzından bir iki hırıltı çıkarttı. Daha sonra derin bir nefes aldı ve eğilerek yatağımın hizasına geldi, ellerimi avuçlarının içine aldı.

‘’Sen ve ben. Ben ve sen. Biz bu hayata birlikte olabilmek için gelmişiz. Ve eğer birlikteliğimiz bir bebekle devam edecekse, devam etmesini dilerim. Ben bir katil değilim Zeynep. Sende olmayacaksın. Biz çocuğumuzu ne olursa olsun öldürmeyeceğiz, yaşatacağız.’’ Titrek ses tonunu düzeltmek için durdu ve gözlerini kapatarak boğazını temizledi.

‘’Annen ve babanın torun fikrine evlenmeden sıcak bakacaklarını düşünmüyorum. Eminim seninde dert ettiğin şey buydu.’’

Hayır, değildi. Sen istemezsin diye korkuyordum ben.

‘’Ben seninle birlikte gelebilecek her şeye razıyım. Karanlık, aydınlık.. Her şeyim seninle olmalı. Ben seninle bir bütün olmak istiyorum Zeynep Yılmaz.’’

Avuçlarının içindeki elimi okşadı daha sonra gözlerimin içine bakarak; ‘’anne olmak sana çok yakışacak.’’ Dedi.

‘’Bana aşık olmak sana çok yakışıyor, Sayer.’’ Diye mırıldandım ve beni öpmesine izin verdim.

Dudaklarıma hafif bir öpücük kondurduktan sonra geri çekildi ve saçlarımı öperek derin bir nefes aldı.

‘’Benimle flört mü ediyorsun?’’

‘’Kesinlikle.’’ Dedim ve bu defa ben onun dudaklarını dudaklarımla örttüm.

‘’Öhhö öhhö.’’

Babam dudaklarımızın buluşmasını böldükten sonra utancımdan yerin dibine girmek istedim. Utangaçlıktan midem bulanmaya filan başladı, saçlarımı kökünden kopartasım geldi!

Şimdi kalkıp babamla gitsem, araba da kendimi öldürme hayalleri kuracağım. Dudaklarımı ısırıp ısırıp tuza bandırasım gelecek, kendimi biliyorum. Gitmemek için bir bahane bulmak zorundayım ama ne olduğunu bilmiyorum.

Bir dakika ya, hamile değil miydim ben?

Heh, tabi bir de bunu söyleyeyim de utançtan kendimi okyanuslara atayım, akıntılarda kaybolup gidelim. Ancak o paklar çünkü beni!

‘’Ceketimi unutmuşum da, onun için geldim. Geç kalmayın.’’ Sinirli bir sesle istediklerini söyledikten sonra ceketini kolunun altına alarak Krem’e ters bir bakış attı ve ‘’Ya sabır..’’ diye söylenerek odadan çıktı.

Sessizce kıkırdadım.

‘’Beni gerçekten öldürmek istiyor. Babanın Dexter olma olasılığı yok değil mi?’’

‘’Kesinlikle var. Konu sen isen, Dexter değil, Joe Carroll bile olabilir.’’ Dedim ve yine kıkırdadım.

‘’Ayağa kalkmama yardım eder misin?’’ dedim.

Kerem hiç düşünmeden olduğu yerde bana doğru döndü ve tek hareketle beni kucağına aldı.

‘’Keremi ne yapıyorsun ya indir beni. Hastanedeyiz!’’ dedim ama nafile.

Kolları arasındaki çırpınışım, gülümsemesinin tüm yüzüne yayılmasına sebep oldu.

‘’Ayağın yüzünden yürürken acı çekecek durumdasın. Senin acı çekmek, bebeğin acı çekmesi demek. İkinizin de acı çekmesini istemem.’’

‘’Doğumda bunu sana hatırlatacağım.’’

‘’Hahahaha Zeyno ya.’’ Dedi ve beni çabucak öptü.

Kapı tekrar yavaşça açıldı ve uzun boylu, sarışın, gözleri okyanusun yanı başımızda olduğunu anımsatan bir doktor girdi.

Kerem’in dirseğime vurmasıyla yere bakmaya başladım. Gözlerimi doktordan ayırabilmem mümkün değildi. Hem hamileyim ben, duygularımı daha uçlarda yaşıyorum artık.

‘’Siz kimsiz?’’

‘’Ben Zeynep Hanımın hamileliği için görevlendirilen doktorum. Vakit kaybetmeden ultrason odasına geçelim isterseniz?’’ dedi ve bana bir gülümseme gönderdi.

Yunan tanrısına benzeyen erkek böyle oluyormuş demek.

Doktoruma kesinlikle o gözle bakmıyorum. Kerem varken başkasına bakmam. Attan inip eşeğe binmiş dedirtmem adama. Doktoruma Yağmur için bakıyorum. Esra Erol olasım geldi de birden.

‘’Tabii gidelim.’’ Dedi Kerem ve ilerlemeye başladı.

‘’Hamileliğin boyunca görebileceğin tek erkek doktor. Hatta bundan sonra hayatında görebileceğin tek erkek doktor buydu.’’

‘’Ama-‘’

‘’Konuşma istersen Zeynep.’’ Dedi Kerem keskin ses tonuyla.

‘’Hormonlar yüzünden.. Hem ben ona Yağmur için baktım.’’ Diye mırıldandım.

Elimle yüzünü avuçladım ve; ‘’Benim hayatım sensin.’’ Dedim.

Hormonsa hormon, tek gerçek Kerem sonuçta!

Yazım hatalarım varsa affedin. Sizleri seviyorum.  

Continue Reading

You'll Also Like

3.5M 200K 36
Kız kardeşinin hatası yüzüden ceza alan ve ailesinden veto yiyen Rojbin, parasız pulsuz bilmediği bir şehre sürgün edilir. Tabi bu sürgüne ek deli do...
297K 22.2K 52
WATTYS 2018 KAZANANI! (KAHRAMANLAR KATEGORİSİ) Hreak ayağa aheste bir şekilde kalktıktan sonra kenarda yayılmış geniş postları eğilerek aldı. Geniş...
3.9M 112K 73
Lamia: Ayrılık ay dönümümüz kutlu olsun. Mirza: Lamia şaka mısın? Mirza: Sen terkettin beni.
2.8M 153K 51
✔️ TAMAMLANDI✔️ Siz: Canım sıkılıyorrrrrrrr. Siz: Güzelim nasılsın? Siz: Banu bir bomba var anlatsam var ya ortalık fena karşırrrr... Siz: Uyudun muu...