❝first see❞|jjk¹

By ohmythalia

151K 7.7K 4.3K

''Ne yapıyorsun?'' ''Parmaklarınla oynuyorum'' ''Ellerini tutmak istiyorum demiyorsun da'' More

première
deuxième
troisième
quatrè
cinquième
sixième
sèpt
huitième
neuvième
dixième
onzième
douzième
treizième
quatorzième
quinzième
seizième
dixseptième
dixneuvième
vingtième
vingtunième
vingtdèux
vingttrois
vingtquatre
vingtcinq
vingtsix
vingtsèpt
vingthuit
vintneuf
trente
trenteun
trentedeux
trentetrois
trentequatre
trentecinq─[finâle]
spécial
first love

dixhuitième

2.9K 172 252
By ohmythalia

Jungkook

Babamın ısrarları sonucunda bu gereksiz davete gelmek zorunda kalmıştım. Sıkıcı olması bir yana bir de Hye-Bin ile uğraşıyordum, Ji-Eun'un bir nişanlımın olmasını öğrenmesinden bahsetmiyorum bile.

''Babacığım bugün nişanlımın evinde kalabilir miyim?''

''Tabik-''

''Hayır kalamazsın''

''Neden kalamıyormuş, sen gelsene bir yanıma''

Bütün akşam boyunca zaten zorla Hye-Bin ile ilgilenmiştim, bir de aynı evde kalamazdım.

''O kız senin nişanlın Jungkook ona düzgün davran''

''Hye-Bin'i sevmediğimi biliyorsun baba neden zorluyorsun?''

Umursamıyormuşcasına suratıma bakmaya devam etti, daha fazla burada kalmak istemiyordum.

''Bir an önce evlenip o şirketin başına geçeceksin Jungkook!''

Emrin olur tabii..

''Ben gidiyorum size iyi eğlenceler''

Mekandan ayrılırken sinirle bana yaklaşan Hwan Hyung'un sesi ile arkamı döndüm.

''Jungkook hala burada mısın?''

''Evet Hyung''

''Nişanlı olduğun doğru mu?''

''Hyung bu doğru ama-''

''Bu nasıl oluyor Jungkook?''

''Konuşacabileceğimiz bir yere gidelim Hyung, anlatacağım''

Onu hiç bu kadar sinirli görmemiştim, tabi haklıydı da..

''Umarım bu olanların mantıklı bir açıklaması vardır, seni dinliyorum''

''Hyung o kız ile babam yüzünden nişanladım''

''Nasıl yani?''

''Babam o kız ile evlenmemi istiyor''

''Kardeşimden ne istiyorsun o zaman?!''

Sen koskoca Jeon Jungkook'sun korkmanın zamanı mı lan

''Hyung ben Ji-Eun'u seviyorum''

''Sen benimle dalga mı geçiyorsun?''

''Hayır, ciddiyim''

''Ben burada mantıklı bir açıklama göremiyorum?''

''Hyung, sadece bana güven Ji-Eun'u gerçekten seviyorum''

''Kardeşimi sevmen nişanlı olduğun gerçeğini değiştirmiyor''

''Evet ama-''

''O kızla nişanlı olduğun sürece Ji-Eun'un yanına yaklaşmayacaksın!''

''Ondan (nişanlımdan) kurtulacağım Hyung''

Zar zor biten bir günün ardından eve gidip yatağıma yattım. Aklım hala Ji-Eun'daydı bir de gidip ona açıklama yapacaktım, my life is hard..

~~~

jeonkook: Günaydın

jieun98: ✔✔

jeonkook: Tekrar günaydın

jieun98: ?

jeonkook: Sadece günaydın demek istedim

jieun98: Bu saatte?

jeonkook: Her neyse, napıyorsun?

jieun98: Yatıyorum

Sen napıyorsun?

jeonkook: Ben de yatıyorum

jieun98: Neyse uyuyacağım

Sonra konuşuruz

jeonkook:Uyuma

jieun98: Neden

jeonkook: Konuşmak istiyorum

jieun98: Davette yorulmuşsundur ama:(

jeonkook: Bu akşam olanlar için üzgünüm

jieun98: Bu akşam öğrenmeseydim ne zaman söyleyecektin?

ya da söylemeyi düşünecek miydin?

jeonkook: Söylemeyecektim, çünkü nişanı atacaktım

Keşke benden öğrenseydin

jieun98: Nişanı atman bu kadar kolay mı?

jeonkook: Kolay olmadığı için böyle oldu ya zaten

jieun98: Yarın konuşalım

jeonkook: Seni seviyorum

jieun98: ✔✔

Belli ki yarın da bütün gün trip yiyecektim, ama sen bunu hakettin Jeon Jungkook.

Yatağımda bir sağa bir sola dönerken gelen guruldama sesi ile acıktığımı farketmem zor olmamıştı. Tae Hyung'u uyandırmamak adına yavaş adımlarla mutfağa gittim. Saate bakmak için telefonumu elime aldığımda gelen mesajlar ile bütün gece tuttuğum sinirlerim tavan yapmıştı

binniehye: Jungkookiee

jeonkook: ✔✔

binniehye: Bana yazmak zorundasın!

jeonkook: Ne var?

binniehye: Nişanlını çok üzüyorsun, sen önceden böyle değildin

jeonkook: Nişanlımda önceden böyle değildi

binniehye: Jungkook neden bana karşı bu kadar uzaksın?

jeonkook: Uyuyacağım Hye-Bin iyi geceler

binniehye: Nişanı bozamayacağını biliyorsun değil mi?

jeonkook: Sen öyle san

binniehye: Jungkookie~ bunun çocuk oyuncağı olmadığını bilmen gerekir

İki şirketi birleştiren şey evlenmemiz

jeonkook: ✔✔

binniehye: Seni seviyorum, şirkette görüşürüz nişanlım<3

~~~

''Jungkook-ah dün davette ne yaptınız?''

''Her zaman ki şeyler işte Hyung''

''Güzel kızlar var mıydı?''

''Ne dedin sen?''

Tae Hyung Ji Min Hyungtan gerçekten çok korkuyordu ama onu sinir etmek daha da hoşuna gidiyordu belliki.

''Hem de nasıl Hyung''

''Yaa keşke ben de gelseydim''

''Tae ne diyorsun sen?''

''Benim minik civcivim beni kıskanır mıymış~''

''Minik civciv?''

''Hyung o minik civciv her gece seni-''

''Sabah sabah ne çok konuştunuz başım ağrıdı''

''Ji Min haklı git üzerini değiştir seninle işlerimiz var bugün''

''Hyung ben babam ile görüşeceğim daha sonra halletsek işlerimizi''

''Neden baban ile görüşeceksin?''

''Özel bir mesele var da''

Kahvaltı masasını öylece bırakıp odama çıktım, bugün gerçekten çok işim vardı. Önce babam ile görüşecek sonra da Ji-Eun'a beni affetmesi için yalvaracaktım, dedim ya işte my life is hard..

Taksiden inip büyük binanın önünde durdum, buraya ait olmayı sevmiyordum. Neden bilmiyorum ama okumak daha da cazip geliyordu, ya da ben öyle olmasını istiyordum. Düşüncelerim içersinde koca binanın kapısından girip danışmaya doğru yürüdüm.

''Hoş geldiniz küçük bey''

''Bay Jeon'a benim geldiğimi haber verin''

''Hemen efendim''

Kapatılan telefonun ardından yavaş adımlarla asansörün önüne geldim, burası bana fazlasıyla boğucu geliyordu. Kapıyı çaldığımda kalp atışlarım da hızlanmaya başlamıştı

''Sizinle konuşmaya geldim Bay Jeon''

'' Dinliyorum Jungkook''

''Hye-Bin olan birlikteliğim hakkında, ben nişanı bozmak istiyorum''

''Ne demek nişanı bozmak istiyorum!''

''Neden?!''

Çatılan kaşları ve yüksek çıkan sesi susmam için işaret veriyor gibiydi, ama buraya bütün cesaretimi toplayıp gelmiştim.

'' Sevmediğim birisi ile evlenemem''

'' Şirketin başına geçmen için bu evlilik gerekli, zamanla sevebilirsin''

''Onunla evlenmek zorunda değilim, Beni zorlayamazsın''

''Şirketin başına geçtikten sonra arkanda destek olmadan ne yapmayı düşünüyorsun?! ''

''Bu evlilik son anda konuşulan bir şey değildi, zaten biliyordun bunu''

''Baba ben şirketin başına geçmeyi de Hye-Bin ile evlenmeyi de istemiyorum, Abim geçse ne olacak sanki ''

''Hayır Jungkook! Abinin şirketin başına geçmesini istemiyorum''

İyice sinirlenmeye başlamıştı, ama şuan da korkup susarsam gelecekte pişman olacaktım.

''Artık çıkabilirsin toplantım var''

''En azından sevdiğim kişi ile evlenmeme izin ver''

''Jungkook geleceğin için fedakarlıklar yapmalısın, gelip geçici heveslerini bırak''

Masada duran telefonun çalması ile bakışlarını yumuşatıp beni odanın kapısına sürükledi.

''Sen ne dersen de bu evlilik olmayacak''

Biraz fazla emin konuşmuş olabilirdim evet ama kendimi savunmam gerekiyordu. Hye-Bin'i seviyordum, zor zamanlarımda yanımda olmuştu. Babam eş olarak onu uygun görmüştü, küçüklükten beri bana aşık olması da bunun sebebiydi. Çocukluk arkadaşım ile evlenmek ne kadar kötü olabilir ki diye düşünsem de hayatımda başka birisi vardı, ayrıca sadece hayatımda değil kalbimdeydi de.

Sevmediğim birisi ile nasıl evlenebilirdim ki? Üstelik başkasını severken, bu hem bana hem sevdiğime acı verirdi. Hye-Bin'i üzmeyi de hiç istemiyordum, ama kendimi de üzemezdim sonuçta. Her ne olursa olsun bu evliliğe izin veremezdim. Hiç olmazsa gidip Ji-Eun'u kaçırır evlenirdim. O zaman Hye-Bin konusu tamamen kapanmış olurdu. Fena fikir değil aslında bir düşüneyim ben bunu.

Sinirle merdivenlerden inerken karşımda gördüğüm beden ile duraksadım.

"Sen buralara gelir miydin?"

"Sevgili abiciğim! Bu şirket sadece sana ait değil"

"Yakında tamamen bana ait olacak"

"Hayal dünyasında yaşamamanı öneririm abiciğim!"

"Göreceksin"

Omzuma çarparak geçerken yüzünü yumruklamamak için kendimi zor tuttum.

Abimden nefret ediyordum, küçüklüğümden beri anlaşamıyorduk. Bu nefretim üvey olduğu için değildi, bana her zaman kötü davrandığı içindi. Bu beni üzse de zamanla bende ona kötü davrandım.

Babamla konuşmam pek başarılı geçmesede bu konuyu erteleyebilirdim. Şimdilik tek sorun Ji-Eun'un bana olan kızgınlığıydı. Telefonlarımı dahi açmıyordu, kendimi nasıl affettirecektim.

kimtae97: Neredesin?

jeonkook: Cehenemin dibinde

kimtae97: Konum at buluşalım, Hyung'nun yanında ağlarsın;D

jeonkook: *Konum*

kimtae87: Geliyorum bekle

5-10 dakika beklemem sonucunda elinde kahveler ile karşımda duran Tae Hyung'u görmüştüm.

"Ne işimiz var Hyung?"

"Gidince görürsün"

"Beni kötü bir yere götürmüyorsundur umarım"

"Kötü mü iyi mi bilemeyeceğim artık"

Tae Hyung'un arabasına doğru ilerlerken tereddütte kalmıştım, onunla gitmeli miydim? Ya beni gerçekten kötü bir yere götürüyorsa? Bu yaştan sonra namusumu kaybedemezdim.

Arabadan iner inmez gözlerim led ışıkların kapladığı büyük kapının önünde duran güzel kadınlara kaymıştı.

"Hyung neden buraya geldik?"

"Kafanı dağıtman için"

"Böyle şeylere gerek olduğunu sanmıyorum"

Beni arkasında bırakan Tae Hyung'a yetişmeye çalışıyordum. Etrafta bana sapık sapık bakan kadınları aldırmamaya çalışarak boş olan masaya oturdum.

"Ji Min Hyung buraya geldiğimizi biliyor mu?"

"Hayır, ben içecek bir şeyler alacağım"

Kafamla onaylayarak beklemeye başladım. Etrafımdaki kadınların bakışları beni ürkütüyordu.

"Burası boş mu?"

"Hayır"

"Ama buradan bakınca boş görünüyor~"

Karşımda oturan kadını umursamadan önüme döndüm.

"Sen reşit olduğuna emin misin?"

Dediklerini duymazdan gelirken tekrar konuştu

"Dikkatini çekemedim sanırım"

Tae Hyung kurtar beni!

"Birazdan arkadaşım gelecek kalksanız iyi olur"

Onu umursamadığımı anlayıp yanımdan kalkmıştı, çantasından çıkardığı kağıdı masaya bırakıp başka bir masaya oturdu

Kâğıtta bulunan numara ve "beni ara yakışıklı" yazısını görünce midemin bulanmasına engel olamamıştım.

Elinde bardaklarla yanımda dikilen Tae Hyung'u öldürmemem için hiç bir sebep yoktu.

"Nerdesin sen Hyung?"

"Sıra bekliyordum ayrıca yeni arkadaşın ile aranıza girmek istemedim"

"Yeni arkadaşım mı? Az önce tanımadığım bir kadın tarafından tacize uğradım"

"Böyle şeylere alışmalısın Jungkook"

Dediklerine göz devirip önümde duran kokteylimden yudum aldım.

"Hye-Bin'den nasıl kurtulacağını buldun mu?"

"Şimdilik hayır ama bulacağım"

"Ji-Eun için şirketi bırakacak mısın?"

"Şirketi bırakmayı düşünmüyorum ama Ji-Eun'u bırakmam söz konusu bile değil"

"20 yaşında veletin uğraştıklarına bak ben de mezun olmaya çalışıyorum işte"

jeonkook: Ji-Eun biraz konuşabilir miyiz?

jieun98:Dinliyorum?

jeonkook: Burdan olmaz yüzyüze konuşmamız lazım

jieun98: Şimdi abimleyim

Yarım saat sonra olur

jeonkook: Tamam hayatım


"Ji-Eun ile mi mesajlaşıyorsun?"

"Ona kendimi affettirmem gerekiyor"

"Küçük bir hediye alsan"

"Ji-Eun'un bir hediye ile beni affedeceğini sanmıyorum Hyung"

"İşin zor o zaman karşim, ama bence tek taş alsan affeder"

"Evlilik teklifi için daha erken değil mi?"

"Ne kadar da masumsun, hemen de ciddiye aldın" diyerek gülmeye başlamıştı. Komik değil, Ji-Eun'la evlenmeyi istiyordum ama tabii ki şimdi değildi.

"Hyung ben artık gideyim, Ji-Eun'un abisi beni korkutuyor"

"Tamam geç kalma"

Sonunda başımı ağrıtan gürültülü mekandan çıkıp derin bir nefes aldım.

jeonkook: Nereye geleyim?

jieun98: Parkta buluşalım

Parka gidip önüme ilk gelen banka oturdum.

Ne yapsam beni affederdi? Hye-Bin olmasaydı direkt olarak Ji-Eun ile evlenirdim. Telefonuma baktığımda 10 dakika geçmişti hâlâ ortada yoktu acaba beni kandırmış mıydı?

Umutsuz bir şekilde otururken önümde duran gölge ile başımı kaldırdım.

"Çok mu beklettim mi?"

"Evet"

"Ne konuşacaktık?"

"Bana hâlâ kızgın mısın?"

"Evet"

"Seni özledim"

Tabii ki cevap vermeyerek benim tekrar konuşmamı bekliyordu.

"Hye-Bin ile ayrıldık"

"Gerçekten mi?"

"Hayır, beni umursuyor musun diye merak ettim"

"Şirketlerin birleşmesi için mi evlenmeniz gerekiyor?"

"Biri ile evlenmem gerekiyor ama babam benim için onu uygun görmüş"

"Onunla evlenmek istiyor musun?"

"İstesem seninle olmazdım"

"Eğer gerçekten şirketin başına geçmek istiyorsan ayrılmalıyız Jungkook"

"Sanırım öyle olmak zorunda"

"O zaman.. ayrılalım"

"Önce eve atsaydım seni"

"Ne?"

"Eve bıraksaydım demek istedim"

"Gerek yok, ben giderim"

"Peki"

Yüzüme bakmadan son sözlerini söyleyip yanımdan uzaklaştı. Yavaş adımlar ile evin yolunu tuttum.

"Erken gelmişsin beklemiyordum"

"Hyung, Ji-Eun'la... ayrıldık"

"Üzülme sana kız mı yok be"

"Baya iyi teselli ettin Hyung"

"Biliyorum, yeni arkadaşını aramanın vakti geldi sanırım"

Tae Hyung'u umursamadan odama gittim, Ji-Eun'a mesaj atmak için bahane bulmalıydım. Onu sevmeme rağmen ondan ayrılmam gerekiyordu.

jeonkook: Hırkamı sizde unutmuşum almaya gelebilir miyim?

jieun98: Hırkan ben de mi?

jeonkook: Sanırım öyle

jieun98: Gelebilirsin

"Hyung yarım saat içinde geleceğim"

Cevap vermesini beklemeden evden çıktım. Ji-Eun'u yeniden görebilmek için sadece bahanelere ihtiyacım vardı. Bu bahanemi kullandıktan sonra ne yapacaktım acaba?

Ji-Eun'a giden bu uzun yolu son gidişim bile olabilirdi.

Sonunda evin önüne gelmiştim.

jeonkook: Kapıda bekliyorum

Biraz bekledikten sonra aşağıya indi. Dağılmış topuzu ve ev hali ile yanıma geldi.
Bu hali bile onu sevmeme engel değildi.

Bana doğru uzattığı hırkayı elinden alıp teşekkür ettim.

"Biraz daha durabilir misin?"

"Buna gerek olduğunu sanmıyorum"

"Ama ben öyle istiyorum"

"Görüşürüz"

Arkasını dönüp kapıdan içeri girecekken kolundan tuttum.

"Ben git demeden gidemezsin!"

Bana bağırmasıyla, olduğum yerden adeta sıçramıştım.

"Ne var?!"

"Gidemezsin diyorum duymadın mı?"

"Ne istiyorsun Jungkook?"

"Seni"

"Ayrıldığımızın farkında mısın?"

"Evet, ama bu seni istediğim gerçeğini değiştirmiyor"

"Senin iyiliğin için ayrıldık"

"İsteyen sendin"

"Nişanlın olmasına rağmen benimle olman haksızlık olur"

"Bir yandan sen de haklısın ama ben sensiz yapamam Ji-Eun!"

"Sonra konuşalım, Jungkook"


Continue Reading

You'll Also Like

528K 36K 27
Kalbim keşke her zaman gülse dedi. Ama beynim elindeki hançer ile kalbimi headshotladı.
102K 6.5K 57
Bu gece bitince bir daha seni görememekten korkuyorum...
174K 14.2K 29
Yoğun, çok yoğun bakıyordu Prens Taehyung'un gözleri. Yutkundum, devam ettim usulca. "Soğuk görünüyorsunuz bir Ay gibi, ama bilmezdim bir Ay'ın bu ka...
160K 14.8K 29
"belki de ikimizin kaderini çocuklarımız yazmıştır?" tamamlandı.