The Good Girl's Bad Boys: The...

By badboysofgoodgirl

79.7K 7.1K 4.2K

TGGBB Serisinin İkinci Kitabı. Eskiden ya da hala İnek Naomi olarak bilinen Naomi Lorraine, zorbalık görme... More

İyi Kızın Kötü Çocukları
Birinci Bölüm: Sanırım Kendini Anlatıyor
İkinci Bölüm: Artık Kurtarılmaya İhtiyacım Yok
Üçüncü Bölüm: Biriyle Tanıştım
Dördüncü Bölüm: Otome Oyunu Mu?
Beşinci Bölüm: Hayır, Onların Bir Önemi Yok
Altıncı Bölüm: Her Zaman Bir Ablam Olmasını İstemişimdir
Yedinci Bölüm: Ona Bunu Sen Mi Yaptırdın?
Sekizinci Bölüm: Ee, Okulda ne kaçırdım?
Onuncu Bölüm: Eve Gidiyorum
BU DA NE?!
On Birinci Bölüm: Adil Olmak İçin?
On İkinci Bölüm: Declan'ın Söylediği...
Selam
On Üçüncü Bölüm: Hastanedeyim

Dokuzuncu Bölüm: Kurabiyecik Ne Güzel Bir İsim

4K 381 124
By badboysofgoodgirl




"Çok dramatik olabiliyorsun, Naomi," dedi Lynn yatağına biraz kurabiye koyarak. "Gerçekten beni korkuttun. Bir anlığına kefalet ücretini ödeyebilmek için domuzcuk kumbaramı kurban etmem gerekeceğini sanmıştım."

"Böyle olma," dedim gülerek. "Ama bizim biraz kalmamıza izin verdiğin için teşekkürler."

"Bizim dediğin zaman şaşırmıştım," dedi Lynn yere oturarak. "Diğer arkadaşlarından birisidir sanmıştım ama bu olacağını bilmiyordum-" eliyle dramatikçe Brennan'ı gösterdi.

Brennan dönen koltuğuyla yatağa yanaşıp kurabiyelerden aldı. Kurabiyeden bir ısırık aldıktan sonra çikolatanın görkemini övdü. "Beni gereğinden fazla takdir ediyorsun."

"Ah, hiç de bile," dedi Lynn. "Hem sen olmak hem de seninle çıkmak istiyorum. Bu nasıl işe yarayacak ki? İşe yarayabilir mi?"Diye ümitle sordu.

Brennan güldü. "Üzgünüm aşkım, ama erkek arkadaşım var. Ama şunu oynamaya ne dersin: bir model seç, hangisini istersen-"

Lynn ciddi ciddi bir kağıdı Brennan'ın önüne koydu. "Bu listeyi yapmaya değeceğini biliyordum."

Brennan kurabiye tabağını kendisine aldı ve muhtemelen iletişime geçeceği kişileri zihnine not alırcasına listeyi okumaya başladı.

Ona sordum, "Senin oyunun nasıl işe yarıyor? Ya da yarıyor mu?"

"Aşkı sorgulama, tatlım," dedi Brennan, odağı hala listedeydi.

Lynn geri geri yatağına atladı. "Burada yapacak fazla bir şey olmadığı için üzgünüm."

"Üzülme," dedim, Brennan beni durduramadan kurabiye tabağını aldım. "Kurabiyeler cidden çok iyi olmuş. Hamurdan mı yaptın?"

Lynn kahkaha attı. "Hayır, dükkan yaptı. Hamurdan yapacak kadar iyi değilim. Hazır olması gerek ki fırına atayım."

"Çok tembelsin," dedi Brennan. "Kardeşim her zaman hamurdan yapar."

"Bennett, gizemli çocuk," diye açıkladım Lynn'e.

"Onu böyle mi tanıyorsun? Gizemli çocuk?"

"Onu siyah saçlı ve mavi gözlüden başka nasıl tanımlarım bilmiyorum," dedim. "Ve Lynn de en iyi onu böyle biliyor."

"Ah, benim bebek kardeşimi tanımlayacak bir sürü şey var," dedi Brennan bize. "Size liste vermeli miyim?"

"Evet," derken Lynn ben de aynı zamanda "Hayır," dedim.

"Arkadaşlarını daha iyi tanımalıyım," dedi Lynn. "Teknik olarak artık senin arkadaşların benim de arkadaşlarım. Ne derler bilirsin, düşmanımın arkadaşı düşmanımdır. Dur öyle değil-"

"O laf öyle gitmez, hem de söylediğinle alakalı da değil," dedim gülerek.

"Bennett'ın ablasından öğreneceklerimizden korkuyorum," dedim. "Ona asla aynı şekilde bakamayabilirim."

Brennan karanlık bir şekilde kıkırdadı. "İnan bana, bakamayacaksın."

Konuyu değiştirmek için kurabiye tabağını Brennan'dan aldım ve Lynn'e uzattım. "Al biraz, Brennan'a ve bana kilo aldırırken öylece izleme."

"Sizin şimdiki halinizi ve yedikten sonraki halinizi çekip, öncesi sonrası yapmalıyım," dedi Lynn gülerek.

"Metabolizmam asla bana kilo aldırmaz!" diye iddia etti Brennan.

"Birkaç yıl ver ona," diye mırıldandım.

Brennan şaşkınlıkla ağzını kapattıktan sonra kurabiyeyi ısırdı ve listeye geri döndü.

Tabağı Lynn'e uzattığımda kafasını iki yana sallayarak reddetti.

"Şu an diyetteyim o yüzden..."

"Lillian, diyette olmana gerek yok," dedi Brennan başka bir kurabiyeyi daha yerken.

"Dedi güzellik tanrıçası," Lynn mırıldandı.

Brennan iki kurabiye yedikten sonra bana başıyla onay verdi. Birden kurabiyeleri avuçladım bir elimle ve Lynn'in ağzına tıkarak ona yedirmeye çalıştım.

"Bizimle birlikte kilo al!" Diye ağladım.

"Asla!"

Birkaç dakika mücadele ettikten sonra vazgeçtim ve yatağa geri yattım. Utançla teker teker kurabiyeleri yemeye başladım.

"Vazgeçiyorum."

"Lynn..." dedi Brennan şarkı söyler gibi. "Senin gibi tatlı bir kız arayan arkadaşlarımı aramazsam utanç olurdu."

Lynn yatağa kaydı ve yastığa yüzünü bastırarak çığlık attı. Sonra duygusuz bir ifadeyle geri kalktı.

"Bana şu lanet kurabiyeyi ver."

İsteksiz bir ısırık aldı, ama yüz ifadesi tadının hoşuna gittiğini gösteriyordu.

Lynn kurabiyelere utançla baktı. "Biriyle çıkmaya başlamadan önce birkaç tane daha alabilirim."

"Tabi ki," dedi Brennan gülümseyerek.

Lynn kurabiyeleri yemeye devam etti. Alt kattaki fırından ses geldiğinde Lynn diğer tepsiyi almak üzere aşağıya gitti. Geri döndüğünde Brennan ve benim yüzlerimiz aydınlanmıştı.

"Seni özledim!" diye bağırdım.

Lynn'in kafası karışmış görünüyordu. "Sadece birkaç dakikadır yoktum..."

"Bana kurabiyeleri ver."

"Bunları bana camdan attırtma."

Neyse ki atmamıştı. Lynn kurabiye ve süt ile izleyelim diye ilginç bir film izlemek için televizyonu açtı. Filmin yarısındayken Brennan son kalan kurabiyeyi almaya çalıştı ve ölümüne savaştık.

Tadı çok lezzetliydi.

"Neden romantik komedi diye bir şey var ki?" Diye sordu Lynn.

"Sana sahip olabileceğin ama sahip olamadığın bir şeyi göstermek için," dedim. "Bir ilişki."

Lynn dramatikçe kalbini tuttuktan sonra yatağa düştü. "Ah, zalim gerçeklik."

"Sevgilim olmadığı zamanları hatırlıyorum da," dedi Brennan gülerek, ardından ölü bakışlarla baktı uzağa. "O zamanlar karanlıktı."

"Ama en azından şimdi bir erkek arkadaşın var," diye mırıldandım. "Vur yüzümüze vur. Ama cidden, anlatsana."

"Anlatmamayı tercih ederim," dedi Brennan bizi savuşturarak. "Sizin zavallı ruhlarıza yardım etmek daha çok ilgimi çekiyor."

"İyi şanslar," dedim.

"Biz umutsuz vakalarız," dedi Lynn ve onaylayarak başını salladı.

"Deneyin beni."

Lynn ilk başlamam için bana baktı.

"Siz ikiniz de zaten biliyorsunuz benim durumumu," dedim. "Gerçekten konuşmak istemiyorum-"

"Bu bir kızlar gecesi," dedi Lynn. "Anlatman gerek. Kural kitabından yazıyor."

"Bundan bahsetmek çok tuhaf, düşünmek daha da tuhaf."

"O zaman onunla başa çık," dedi Brennan. "Yüzleşmek daha az tuhaf olmasını sağlar."

"Sizi de yanlış hissettirmiyor mu?" Diye sordum. "Animelerde ya da kitaplarda bu çok normal ama gerçek hayatta..."

"Afet olmak senin suçun değil," dedi Lynn.

"Bu sadece..."

"Evet...?" Lynn diretti.

"Onların benden hoşlandığını ya da benim onlardan hoşlandığımı sanmıyorum," diye itiraf ettim.

"Ne demeye çalışıyorsun?"

Başımı iki yana salladım. "Sanırım bu duyguları tecrübelerimizden dolayı birbirimize karşı olan hayranlığımız ve arkadaşlığımızla karıştırıyoruz."

Diğerleri bir süre sessiz kaldı.

Brennan başladı, "Gerçekten böyle mi-"

"Bazen bu düşünceler, ya öyleyselerle karşıyor," dedim. "Ama gerçekten onları düşündüğümde, gördüğümde, bu sadece saygı ve romantik olmayan sevgiden ibaret."

Brennan yeniden bana sarıldı.

"Ama onların sebeplerini asla tam olarak bilemezsin," dedi Lynn yavaşça, kelimelerini düşüne düşüne. "Belki haklısın. Ama aynı zamanda duygularının hoşlantı, aşk ve şehvette derecesini bilmiyorsun."

"Lynn haklı," dedi Brennan. "Bu evrenin seni içine koyduğu zor bir konum, ama bu bunun için savaşman gerektiği anlamına da gelmiyor."

"Bir ilişkiye hazır değilim," dedim. "özellikle de onlarla."

"O zaman onlar buna saygı duymalı," dedi Lynn. "çünkü eğer saygı duymazlarsa..."

Brennan ve Lynn sorgulamaya korktuğum karanlık bakışlar attılar.

Kırık bir gülümseme yaptım. Onlarla bunu konuştuğum için biraz daha iyi hissetmiştim. Ama yine de bunun yalnız başıma taşıyacağım bir şey olduğunu biliyordum.

"Tamam, senin sıran Lynn," dedim.

Lynn utanmış görünüyordu. "Seninkini konuşmak çok daha iyi. Ben pek-"

"Lynn."

Bir süre sessiz kaldı. "Her zaman böyle olduğumu... biliyordum," dedi kendini göstererek. "Sonunda aileme söyleyecek cesareti bulma sürecindeyken, ilk kız arkadaşımla olduğumu öğrendiler. Mesele ilişki değil ailemdi."

"Lynn durdu ve bize baktı, devam edip etmemesini sorarcasına. Gözlerimizde kaygı gördüğünde bize güvenebileceğini biliyordu.

"Hayal ettiğim rüya gibi kabul edilme değildi. Açık kollarla gözlerden akan yaşlarla ve yüzlerinde sevgi ve kabul yoktu." Titrek bir nefes bıraktı. "Aylarca görmezden gelindim. Odaya geldiğimde sessizleşir ve uzaklaşırlardı. Kendi yemeğimi almam için masaya para bırakırlardı. Birbirleriyle kavga edip birbirlerini suçluyorlardı. Sonunda yeniden benimle konuşmaya başladılar, bununla yaşamaya benimle yaşamaya çalıştılar. Sonra mektup aldım."

"Mektup?" Diye sordu Brennan.

"Kabul mektubu, ama onlardan istediğim değildi," dedi Lynn. "Riverside Akademisi içindi. Onların karşısına çıktım ve beni cennetime mi yollayacaklarını sordum. Ama aksine, diğer kızlar etraftayken nasıl bir leydi gibi davranacağımı öğreneceğimi söylediler."

"Bu çok-"

"Aptalca? Delice? Zarar verici?" Diye sordu Lynn ve gülmeye başladı. "Ah evet, anladılar onlar da. Ama şimdiye bununla yaşamayı kabullendiler. Bunu sevmediklerini biliyorum ama..." omuz silkip geçiştirmeye girişti.

Brennan ve ben ona istediği, ihtiyacı olduğu sarılmayı vermek için harekete geçtik. Hiçbir şey söylemedi, geri sarılmadı, ama sonunda bunu birine açtığı için vücudu rahatlamıştı.

"Cinsel yönelimim açısından açık biriyim çünkü daha kötülerini duysam da olabilecek en kötü tepkiyle karşılaştım," dedi Lynn. "Atmosferi böyle kötüleştirdiğim için-"

"Unut bunu," dedim. "Bize hikayeni anlatabildiğin mutluyum."

"Evet, bunu anlatabildiğim tek siz varsınız," dedi Lynn. "Online ya da offline topluluk gruplarının gerçek yakın arkadaşlarla kıyaslandığında işe yarayacağını düşünmek istemiyorum."

"Sadece seni kabul ettiğimizi bil, ve eğer birileri kabul etmezse-"

Brennan ile karanlık bakışlar attık.

"Bunu içinde tutmak ya da yabancılara bakmak zorunda değilsin," dedi Brennan. "Bize sahipsin. Ve bize her şeyi söyleyebilirsin."

Lynn üzgünce gülümsedi. "Tabi ki." Birden yüzü aydınlandı. "Ama benim geçmiş hikayem bu kadar yeter. Önemli olan şu anki aşk hayatım. İkinizin aksine, benim kimsem yok."

"Hiç hoşlandığın birisi yok mu?" Diye sordum.

Lynn model listesini işaret etti.

"Daha önce ilişkilerin oldu ama."

Omuz silkti. "Bazıları tecrübeydi. Diğerleri yalnızca yaz aşkı arayanlardı. Okuldaki herkes benim durumumu biliyor ama kimse ilgilenmiyor."

Lynn bize baktı ve nefesini bıraktı. "Bana doğru kişiyi beklememi söyleyeceksiniz."

"Şey, yani..." Brennan başladı.

"Kendinize saklayın, anlaşıldı. Kesinlikle doğru kişiyi bekliyorum. O listedeki her kimse."

"Bana numaranı ver," dedi Brennan elini uzatarak. "Bir şey olduğu gibi seni arayacağım."

Lynn numarasını verirken bana göz kırptı. "Bana bak, numaraları seçiyorum. Kesinlikle oyunu aldım."

Buna kahkaha patlattım. Lynn ile tanıştığım için mutluydum. Ona yardımcı olamadığım için hayal kırıklığına uğramıştım. Yardıma ihtiyacı olduğunda ve bunu yapabileceğimde her zaman ona destek olmak isterdim.

Lynn homurdandı. "Yemekten bir bebek doğuracağım ve adını Kurabiyecik koyacağım."

"Kurabiyecik ne güzel bir isim," dedim başımı sallayarak onaylarken.

"Babası kim?" Diye sordu Brennan.

"Nestle," diye cevapladı Lynn. "İndirimdeydi. İlk görüşte aşk."

"Bu muhabbet daha fazla çirkinleşmeden duralım."

"Zaten yeterince çirkinleştik."

Karnına ve dudaklarına dokunan ve hasta gibi görünmeye başlayan Lynn'e baktım. Ben de aynı şekil hissettiğimden geçiştirdim. Şimdiden sonra tadacağım her şey damla çikolatalı kurabiye gibi tadacak.

Telefonuma baktım ve çocuklardan gelen cevapsız çağrıları gördüm. "Çocuklar bizim için kayıp ilanı vermeden bence gitsek iyi olur."

"Ya öyle olacak ya da ben döndüğümde Bennett eşyalarımı dairesinden atacak." Dedi Brennan ve uzun bir süre sustu. "Evet, artık gitmeliyiz."

Bütün boş tabakları ve bardakları alarak mutfağa doğru ilerlemeye başladık. Lynn bulaşıkları hallettiğimiz için bize karşı çıkıyordu ama her ne kadar ev sahibi o olsa da biz misafirler olarak yeterince müteşekkirdik."

Lynn veda ettikten sonra odasına muhtemelen biraz daha düzenlemek için geri çıktı. Ceketimi Lynn'in odasında unuttuğumu fark ettiğimde Brennan çoktan arabayı çalıştırmak için gitmişti. Lynn'i şaşırtma yolları düşünerek üst kata geri çıktım ama birden durdum.

Odasına giden yoldaki banyodaydı. Tabi ki insanlık namına ona biraz kişisel alan vermek isterdim ama bir his içimi tırmaladı. O zaman onu duyabilmiştim: öksürüyor, tıksırıyor, öğürüyor ve küfür ediyordu. Banyo kapısı yarım açıktı ve biraz daha ilerleyip Lynn'in tuvalete diz çöktüğünü gördüm. Parmakları ağzından çıktıktan sonra yemekli sıvı tuvalete vurmaya başladı. Vücudundan ürperti dökülüyor gibiydi. Kendi kendine cesaret sözcükleri mırıldandığını gördüm: son bir kez daha, neredeyse bitecek.

Sesler kalbime batıyor ve kalbim daha da hızlı atıyordu. Ne yapacağımı bilmiyordum. İçeri girip onu nasıl kurtaracağımı bildiğimi mi söylemeliydim, ondan daha iyi bildiğim için durması gerektiğini mi? Ve eğer beni reddederse, girişimlerime öfkelenir ve onu küçümsediğimi düşünürse? Ben de bu duyguyu biliyordum, ilk defa onlarla tanıştığımda içimde olan duyguydu...

Hiçbir şey söyleme ya da yapma hakkımın olmadığını biliyordum. Ama istiyordum, ona yardım etmek, bir şey yapmak. Ama bana ve Brennan'a söylemediğini hatırladım. Tabi ki söylememişti. İyi bir muhabbet başlangıcı sayılmazdı. Peki bunu utandığı için mi bilmemizi istemiyordu ve bu yüzden yalnız kalmak istiyordu yoksa bize anlatmak mı istiyordu ama konuya giremiyordu?

Altımdaki yerin gıcırdadığını hissettim ve Lynn birden sessizleşti.

Bir anlığına tereddüt ettim. Sonra her zaman yaptığımı yaptım.

Kaçtım.

Continue Reading

You'll Also Like

3.8M 67.9K 21
[Bir ömür uçsam ufkun ötesine, Bazen yalnız bazen birlikte] *Olamayan Hayalin Karekteri bu kitap senin için. "Aynı yeryüzünde değil,aynı gökyüzündeyi...
2.2M 149K 57
Bilinmeyen: Biz evlendiğimizde bir futbol takımı kurunca Rusya mı olacaz Türkiye mi? Bilinmeyen: Bence ortada buluşalım Karadeniz Milli takımı olsun ...
1M 105K 41
İngilizceden nefret eden Han Jisung ve onun ingilizce ögretmeni Lee Minho.
88.9K 6.8K 42
Polen Bal 24 yaşında kariyerinin zirvesinde bir mankendir ve oldukça süslü bir hayat yaşamaktadır. Sevgilisi tarafından dolandırılıp hapse attırılma...