Ölümcül Saplantı (+18)

由 KIZILWings

316K 6.6K 2.5K

Günahlar ateşe dönüştü diye aşk özgürlükten vazgeçer miydi? O halde hangi bedende olduğunun ne önemi vardı... 更多

UYANIŞ/kökenin Dönüşü - 1
İçerik (ÖNEMLİ)
Karşılaşma Bölüm 1
Merak Bölüm 2
Ruhsuz Bölüm 3
Gösteriş Bölüm 4
EREN
oyun Bölüm 5
saklı kalan Bölüm 6
shakespeare Bölüm 7
TİMUÇİN
karmaşa Bölüm 8
tehlikeli çağrış Bölüm 9
AYAZ
Tutku tohumu Bölüm 10
Günah Tohumu Bölüm 11
ARSIZ Bölüm 12
ALPER
DönüşüM Bölüm 13
Arzu Bölüm 14
KAAN
Düş Bölüm 15
"Yasak Anılar" Bölüm 16
Şeytan ve Ayrıntı Bölüm 17
Öfke Bölüm 18
Saklı Hisler Bölüm 19
Büyülenmiş Bölüm 20
Bekleyiş Bölüm 21
Tehlikeli sezgiler Bölüm 22
Heves ve İhtiras Bölüm 23
Sarıl Bana Bölüm 24
Kader Çıkmazı Bölüm 25
Geçmişin İzleri Bölüm 26
Sevgisiz Bölüm 27
FeveraN Bölüm 28
Değişim Bölüm 29
Oyna benimle Bölüm 30
Ateşler içinde Bölüm 31
Çelişki Bölüm 32
Aşk kalır Bölüm 33
Korku Bölüm 34
Trajedi Bölüm 35
Kayıp Bölüm 36
Gitme Bölüm 37
Kaçış Bölüm 38
Arayış Bölüm 39
Aşk-ı Hüsran Bölüm 40
Serzeniş ve aşk Bölüm 41
Saplantı Bölüm 42
Günahkar Bölüm 43
Esaretin Sonu Bölüm 44
Sözler Bölüm 45
Çırpınış Bölüm 46
Rüyalar ve Gerçekler Bölüm 47
İkinci Hal Bölüm 48
Susma Bölüm 49
Kalbin sesi Bölüm 50
Rüya Bölüm 51
Zaman Bölüm 52
Galibi sen Bölüm 53
DUYURU...:P
KARANLIK SEVGİLİ(Tanıtım)
"SOLUKSUZ"
Çıkarsız Bölüm 65
imza günü
davetsiz Bölüm 66
Hisler ve Gerçekler Bölüm 67
Gerçeğin yüzü Bölüm 69
Yüzleşme Bölüm 70
Yeni Dünya Düzeni
Final Bölüm 71

Yeni kız Bölüm 68

882 33 9
由 KIZILWings

Selam arkadaşlar yeni bölümle karşınızdayım..:) paylaştığım parçayla okuyabilirsiniz.. resimde ki yeni kız: Esel...:) 
keyifli okumalar..:)

***************

Aradan üç gün geçti. Timuçin'le tartışalı tam üç gün. Işıklar kapalıydı ve odayı aydınlatan küçük bir ışığın yansımasında aynadan kendisini izliyordu Eren. Üzerin de ki beyaz gecelikleri kadar solgun görünüyordu. Üç gündür daha da şiddetlenen ağrıları durumuna hiç yardımcı olmuyordu. Kendini kapana kısılmış gibi hissettiği bir sırada eliyle yüzünü okşadı ve gözlerini kıstı. Bir dakika içinde duyduğu sese başını çevirdi. Kapı açılmış ve içeriye mavi saçlı güzel bir kız girmişti. Ne olduğunu anlayamadan yüzüne bakarken o, kız gözlerini kaçırdı.

"ıhıım... Şey, afedersin rahatsız etmiyorum değil mi?"
"Hayır." Derken durumu anlamaya çalıştı Eren.
"Aslında buraya geldiğimi Ayaz bilmiyor. Yani söylemezsen harika olur. Bilirsin biraz aksi."

Bu da ne demekti? Ayaz'ı tanıyor muydu? Ne zamandır? Buraya, bu canavar yuvasına elini kolunu sallayarak girebileceği kadar izin verdiğine göre Ayaz, tanınmaya değer olabilirdi bu kız. Usulca gülümsedi Eren ve başını sallarken perçemleri yüzüne düştü.
"Oldukça aksidir." Dedi.

O vakit başını çevirip Eren'in yüzünü inceledi kız. İlginçti. Oldukça güzel görünüyordu bu çocuk. Dışarıda yürürken rastlayacağınız biri gibi değildi. Hatta bu ülkeden değilim dese inanıdı belki. Zira dikkatli bakmasa bu görünüşüyle biri onu kız zannedebilirdi. Ancak biraz solgun görünüyordu.

"Çok garip bir görünüşün var." Deyiverdi birden. Gülümsemesini sürdürdü Eren:
"Nasıl yani?" Dedi yumuşak bir sesle.
"Narin. Şey gibi..." Derken onun sözlerini Eren tamamladı.: "kız gibi mi?"
"Ah hayır, yani öyle demek istemedim. Öyle değil tabi."
"Dert etme." Derken oturduğu yerden kalkarak kızın önüne geldi. Yakından yüzünü incelemeye başladığında, diğeri gözlerini hiç kırpmadı. Başını sağa eğerken usulca fısıldadı Eren: "Biraz garip bir yapım var doğru."
Yutkundu. "Ben." Dedi. Kısa bir tereddütten sonra: "Ayaz senden çok bahsetti. Bende gelip görmek istedim. Merak ettim biraz." Diyerek gözlerini kaçırıp başka bir yöne bakarken dudaklarını büzdü.
"Demek boş vakitlerinizde dedikodumu yapıyorsunuz?" Diye sorarken tek kaşını kaldırdı.

"Nasıl? Yoo" Deyip yeşil gözlerini kocaman açtı. "Yok öyle laf arası bahsin geçti. Bende merak ettim.." Dedi panikle ve birden gözlerini devirdi. "Ah tamam. Ne kasıyorum ya. Bunun için muhtemelen vurulacağım.? Ölmeye meğilliyim zaten."
Kıkırdadı Eren:" Eee, merak ettiğin gibi miyim?"

Başını çevirip tekrar yüzüne baktı:"Bilmem. Biraz." Deyip ellerini oynatarak birden komidinin yanına geçti. Ya hiperaktifti yada oldukça heyecanlı. Gülümserken başını eğdi, sırtı ona dönükken:
"Ne zamandır Ayaz'I tanıyorsun?" Diye sordu. Bu sorunun cevabını merak etse de tuhaf bir his oturdu derinlerine ve gülen yüzü soldu.
"Oldu biraz." Dedi kız birden.
"Ne kadar biraz?"
"Bir kaç hafta. Belki bir ay" derken kollarını birbir içine attı. Yüzüne ne zaman bakacak merak ediyordu.
"Sanırım öğrencisin." Diye konuyu değiştirirken yatağına oturdu Eren.
Algılayamadı kız ama yinede cevap verdi:"Evet. Ama siz zengin bebelerin gittiği kolejlerden birinde değilim. Benim ki daha mütevazi. " Derken gözlerini kıstı. Tek kaşını kaldırırken Eren, kızda doğrulup derin bir nefes aldı. "Devlet lisesi işte." Diye dudak büzdü.
Tekrar gülümserken: "İlginç." Diye mırıldandı Eren. Kız onun gülümsemesinin oldukça içten ve güzel olduğunu fark ettiğinde iğneleyici sözlerini boş verip başını çevirdi. Düşündüğü gibi iki yüzlü değil miydi yoksa rol mü yapıyordu karar veremedi. Belki biraz daha konuşmalıydı.
"Peki ya sen?" Diye sordu.

"Ben. Benim durumum biraz karışık. Hakkımda konuştuğunuza göre anlatmıştır Ayaz. "
"Hakkındaki tüm detayları bildiğim söylenemez. Beni ilgilendirmez de zaten. Damdan düşer gibi hayatına damlamış birine her şeyini anlatacak değildi ya." Derken sıkıntılı bir ifadeyle başının çevirdi. "Ben vurulmadan gitsem iyi olacak."
"Yanıma gel sana bir şey söyleyeceğim." Dedi Eren elini uzatarak. Önce ona sonra eline baktı Kız. Yutkunarak bir iki adım yaklaştı ve yanına oturdu. "Resmi olarak tanışmadık ben Eren." Dedi. Kız tereddüt ettiyse de daha fazla yabani görünmek istemediğinden karşılık verdi. "Bende Esel."
"Memnun oldum Esel." Derken yaslandı ve dudaklarını ısırıp yüzünü izledi. "Ayaz gibi kendini dış dünyadan soyutlamış biriyle tanışman ve ona bu kadar yaklaşabilmen, aslında onun sana kendini bu kadar yaklaştırması beklenmedik bir şey."
"Garip." Diye mırıldanırken kız Eren'e bakmadı. "Evet. Öyle."Dedi. "Oldukça garip. Tıpkı göründüğü gibi, kendi sınırları içinde buzdan bir şatosu vardır. Korkutucu, ürkütücü, karanlık ve tehlikeli. Ama içine ulaşabilirsen, en derinlerine dokunmayı başarabilirsen kışın en soğuk anında bile üşütmez seni. Üşüyemezsin çünkü bir süre sonra o buzlar senin ısı kaynağın olurlar. Ayaz için bir tasvirde bulunsaydım eğer, Tıpkı beyaz gülleri anımsatan soğuk bir ölüm meleği derdim."
Esel, anlayamadığı bir lisanı konuşuyormuşcasına yüzünü izlerken başını eğdi.
"Bana niye anlatıyorsun bunları?" Başını kaldırıp Eren'e baktı tekrar. "Ondan uzak dur demeyecek misin?"
"Hayır."
"Yaklaşma o tehlikeli demeyecek misin?"

"Hayır."
"Her şeyin sonu var ama bu işin bir sonu yok..." Derken sözlerini tamamlamadı ve Eren'in gözlerine baktı. "Neden? neden susuyorsun? Korkuyor musun?"

"Hayır." Derken dudaklarını ısırdı.
"Seni anlamıyorum. Ciddi misin? Kafa mı buluyorsun? İyi misin kötü müsün? Kimsin sen?"
Kısa bir kahkaha attı Eren. Sahi, belkide başından beri kendine sormak istediği en önemli soruydu?

"Kimim ben?" Diye mırıldandı. "Haklısın. Şuan verebileceğim tek cevap geçici bir misafir olur sanırım." Dedi ve gözlerine baktı. "Neden?" Diye sordu.

"Ne, neden?"
" Bana kızgın gibisin. Tanımadığın birine neden bu kadar kızgın olabilirsin?" Diye sorduğunda irkildi Esel. Haklıydı sahiden. Ona neydi, neden öfkeli hissediyordu ki.

"Değilim. ben sadece anlamıyorum. Birinin hayatına girip sonrada hiç bir şey olmamış gibi giden insanların, işleri düştüğünde sebep oldukları insanlara tekrar gelip böyle yumuşak davranmalarını anlamıyorum. " Derken yutkundu. İleri mi gitmişti.Bekledi ve usulca gülümsedi Eren. "İkiyüzlü olduğumu mu düşünüyorsun?"Yutkundu Esel. "Tanımıyorum seni." Dedi.
"Açık sözlüsün. Öfkelisin. Bu bazen hata yapmana neden olabilir. Kimin neden gittiğini yada neden döndüğünü her zaman bilemezsin. Bazen öyle olmak zorundadır."
"Yalnız kalmanın ne demek olduğunu bilmiyorsun sen? Bilmeyen birinin böyle söylemesi doğal." Derken kaşlarını çatarak başını çevirdi. Onu izledi Eren. Başını usulca eğerken ona yaklaştı.
"Yalnız mısın? Ailen yok mu?"

İrkilirken gözlerini kocaman açtı kız ve tekrar başını çevirdi: "Ne ilgisi var?"

"Söyle hadi" Dedi. Bekledi ve mırıldandı kız.
"Yok."
Eren'in gözlerinde acıma belirtisi aradı Esel. Herkesin sergilediği o bakışı... Ancak yoktu. Yumuşak bakışlarıyla onu izledi Eren. Yeşil gözlerini, küçük burnunu sivri çenesini ve dudaklarını. Uzun kıvırcık mavi saçları ve üzerinde oluşturduğu o asi havasına bakarken dudaklarını ısırdı. "O halde, ona hayatında hiç kimseye sarılamayacakmışsın gibi sarıl. Onu hiç bırakmayacakmışsın gibi bekle."
Şaşırmıştı Esel. Ne dediğini anlamak ister gibi yüzünü inceledi. Öyle keskin ve hoş bakışları vardı ki, birini büyülemek istese zorlanmayacağını düşündü. Bakır saçları, yüz hatları, oldukça çekici bir aurosu vardı. Deli gibi kızsanız bile tuhaf bir sakinleştirici gibiydi. Ona baktıkça Ayaz'ın neden ona bağımlı olduğu anlaşılıyordu. Fark etmeden sesi çatladı Esel'in:
"Neden böyle söylüyorsun? O senin sevgilin değil mi? Sana deli gibi aşık. Bak ben, bu tür konulardan çok anlamam. İki erkeğin birbirine aşkını yada birlikte olmasını. Doğrusunu yada yanlışını bilmem. Ama o sana, senin bir sözünle ölebilirmiş gibi bakıyor. Ben bir başkasında daha böyle bir bakış görmedim."
Gözlerini kapadı Eren ve tekrar açtığında Esel'İn öne dökülen buklesini kulağının arkasına geçirdi.
"Biliyorum." Dedi. "Bu da bizim aşmamız gerek bir sorun. Vermemiz gereken bir sınav. İnsanlar birbirlerini sevip aşık olabilirlerler Esel. Bu elimizde değil, ama bazı kurallar vardır. Dokunmamız gereken insanlar vardır. Biz bunu başaramadık. Bu dediğin karanlık bir aşk. Ama sen durumu düzeltebilirsin."

"Nasıl?"
"Biraz bekle. Eminim seni en içten duygularıyla sevecektir. O yalnız bir çocuk Esel, tıpkı senin gibi. Birbirinizi tamamlayabilirsiniz. Onun aradığı şey bir beden değil, bir ruh. Yalnızca aşık olacağı değil aynı zamanda sevileceği bir ruhu arıyor. Benim ruhumu paylaşıyor. Ne yaparsa yapsın onun yalnız kalmasına izin verme."
"Böyle söyleme. Gidecek mişsin gibi konuşuyorsun. Eğer yalnız kalmasını istemiyorsan asıl sen yanından ayrılma."
Yüzünü tutarak Esel'in alnına küçük bir buse kondurdu Eren.
"Anladım ben. Sevgi dediğin böyle birşey işte. Sen sakın vaz geçme. Onun ruhunu kurtaracak tek kişi sensin."

Kapının dışında sırtını duvara yaslamıştı Ayaz. İki çocuğun sohbetini dinlemek bu kadar yakabilir miydi insanın canını? Yakmıştı işte. Derinlerinden gelen bir damla yaşı yanağına doğru süzülürken yutkundu. Vazgeçmek, unutmak. Nasıl yapardı insan? Sevdiği birinin acı çektiğini izlerken, ölüme adım adım yürüdüğünü bilirken ve düşünceleri böylesine içine işlerken bu duruma nasıl son verirdi?

                                                                                                  &

继续阅读

You'll Also Like

YUVA 由 _twclr

青少年小说

522K 27.3K 49
Amelya 20 yıl sonra aslında ailesinin gerçek olmadığını intikam için bebeklerin karıştırılmasına nasıl bir tepki verecek gelin hep birlikte okuyup öğ...
126K 8.9K 89
Öğretmen ama AŞKA ÖĞRENCİ (Texting) • Anaokulu öğretmeni olan Beyza yoğun bir sene geçirdiği için yeni dönemde dinlenmek için görev değişikliği yapmı...
TAKINTI 由 asranixa

青少年小说

1.6M 28.4K 34
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
1.4M 54.7K 26
(18+ cinsellik ve şiddet içerir.) Başımızın üstünde ki elçilik binasının içinde bir ses yankılandı. "Şuandan itibaren; Onun tek bir saç teline zarar...