macarons // kray

By queenofkray

22.4K 1.8K 1.1K

[Tamamlandı] Yifan her gün pastaneye gelen bebeğe makaronlar verdi, bebeğin babasına ise kalbini. Mpreg Kray... More

十一
十二
十三
十四
十五
十七 [m] - final

1.3K 107 63
By queenofkray

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız~!

Wattpadciğim, düzeltir misin kendini?

Luhan iğrenç kokan hastane odasında otururken telefonuyla uğraşıyordu. Son bir kaç ayı kalmıştı ve doktorlar yüzünden bu günlerini hastanede geçirmekten nefret ediyordu. Kemoterapi görmeyi şiddetle reddediyordu.

Ellerini içtiği ilaçlardan dolayı sertleşmiş saçlarına attı. Alt dudağını ısırıp telefonunu kenara bıraktı, kendi saçlarını okşamaya başladı. Başını okşayacak, kendisine refagatlık edecek kimse yoktu. Bu hayatta tek başınaydı, bir tek dostu ve sevgilisi Lei vardı. Gerçi Lei 16 aylık bir bebekti.

Kapının tıklanmasıyla dolan gözlerini kırpıştırdı ve başını kapıya doğru eğdi. "Girin?" Seslendi.

İçeriye tanıdık olduğu doktoru ve yanında da stajyer doktorlardan biri girdi. Geçen gece kendisine bağıran doktor.

Luhan gördüğü yüzle göz devirip doktoruna baktı. "Stajyer doktor istemiyorum, lütfen odadan çıkar mısınız?"

Uzun burunlu, uzun boylu somurtkan adam göz devirdi.

"Luhan, Sehun burada eğitim görüyor ve benim asistanım olduğu için seninle de ilgilenecek." Kır saçlı, yaşlı adam konuştu.

Yaşlı adam, kırışmış ellerinde tuttuğu gözlüğü gözüne taktı ve asistanının uzattığı dosyayı aldı. İncelerken yüzü pek keyifli görünmüyordu. Derin bir nefes aldı. "Luhan, sürekli bayılıyorsun, kan şekerin düşüyor, başın dönüyor. Tek başına tuvalete bile gidemiyorsun. Ameliyat tüm virüsü temizlemeye yetmedi, kemoterapiye başlamamız gerek."

"Kemoterapiye başlarsam acı içerisinde öleceğim, böyle yatağa bağlı yaşamak daha iyi." Luhan omuz silkti.

Yaşlı doktor derin bir iç çekti. "Luhan, çok gençsin." Onu ikna etmeyi çok istiyordu, onu yaşatmayı çok istiyordu.

Luhan kendisini merakla izleyen stajyere nefretle bakıp göz devirdi ve doktoruna döndü. "İkna olmayacağım!"

Doktor Luhan'ın omzunu pat patladı. "Madem öyle, Sehun benim asistanım olduğuna göre o seni ikna etmeye çalışsın. Olur mu Sehun?"

Stajyer saygıda kusur etmemeye çalışırken eğildi ve adamı onayladı. Eğilirken aynı zamanda ana dilinden bir kaç kelime mırıldanmıştı.

Luhan gözlerini oğlandan doktoruna döndürdü. "Doktor Meng! Onu istemiyorum ben!"

Doktor Meng, sabırla oğlanın omzunu tutmaya devam etti. "Eğer kendine inanırsan, kanseri yenersin. Burada tıkılı kaldığın zaman, mutlu olmuyorsun Luhan. Son günlerimi mutlu geçirmek istiyorum diyorsun, ama mutlu değilsin. Daha önünde koca bir hayat var. Kendine güvenmelisin, çok şey kaçırıyorsun."

Adam doğruldu ve odanın dışına yürümeye başladı, stajyer ise onu takip etti. İkisi dışarıya çıktığında, Luhan taşmaya hazır bir musluk gibi ağlamaya başladı. Yılların ona öğrettiği gibi, sessizce..

Kapısı tıklatıldığında panikle yattığı yatağında düzeldi ve göz yaşlarını sildi. Boğazını temizleyip titremediğine emin olduğu bir sesle, "Girin!" dedi.

Salak hemşirelerden birinin gelmesini beklerken içeriye bebek arabasıyla birlikte yakın arkadaşı girdi. Yüzüne yerleşen gülümsemeyle onları selamlarken gözleri inci gibi parlayan dişleriyle ona gülümseye bebekte takıldı.

Anne olamadan öleceğim diye düşündü. Aşık olamayacağım, sevişmeyeceğim, yükseklik korkumu birinin ellerini sıkı sıkı tutarak yenemeyeceğim.

"Biz geldik!" diye şakıdı en yakın arkadaşı, ama kendisi düşünceleriyle boğuşuyordu. Gözleri bir noktada takılı kalmıştı, az önce sarışın stajyerin durduğu noktada.

"Dün gece Yifan bizdeydi, aksilik ya uyumadı bir türlü! Yarım saat ağladı!"

Gözlerini o noktadan çekip arkadaşının gözlerine baktı. "Seviştiniz mi?"

Yüzüne munzur bir ifade yerleşmişti ama heyecanlı değildi, içindeki kötü histen ötürü nefesi kesiliyordu.

"Hayır tabikide!" Yixing utanarak ona karşı çıktı. "Sen muhtemelen onun bana blowjob yaptığını düşündüğün saatlerde, Zhang Lei için süt ısıtıyordu."

Lu Han kıkırdadı. "Aferin Zhang Lei, annenin iffetini koru." Uzanıp izinsizce yatağına, kucağında bebeğiyle oturan arkadaşının saçlarını okşadı. "Onun güvenine tüm Çin ikna olana kadar sana dokunmasına izin vermek yok, tamam mı!"

Yixing arkadaşının korumacılığına karşı gülümsedi. "Flört ediyoruz sadece, merak etme."

Luhan yüzüne oturan tebessümle arkadaşını izliyordu. "Ee, nasıldı?" diye sordu, morali biraz olsun düzelmişti.

Yixing derin bir nefes aldı ve utanarak başını geriye attı, giydiği gri swatshirtin kollarını parmak uçlarına kadar çekti ve kıvırcık saçlarını karıştırdı. Anlatması biraz utandırıcıydı, zaman kazanmaya çalışıyordu.

"Pekala, öncelikle saçlarını sarıya boyatmış ve afet gibi olmuş!" Kendini tiki bir kız gibi hissetmesine rağmen söze başladı. "Dün Lei'yi sana bıraktıktan sonra pastaneye gittim ve kıyafetlerini ona bıraktım, sonra onu çağırdım işte."

Luhan yanaklarını şişirip göz devirmeyi tercih etti. "Ee?"

"Sonra, eve gelirken bana çiçek, Lei'ye makaron almış..." Yixing 'çiçek' kısmını söylerken utandığını hissetti.

"Biliyor musun, bir kızı varmış! O da benim gibi yalnız bir ebeveynmiş! Kızı seneye okula başlayacak."

Luhan şokla arkadaşına baktı. "Oha!"

Yixing kafasını salladı. "Bende duyunca çok şaşırdım. Ama benim için sorun olmaz, benim Lei'm varsa, onun Shang'ının olması benim için önemli değil." Kafasını eğip kendini izleyen oğluna gülümseyerek baktı ve ardından oğlunun minik dudaklarını öptü.

Bebek huylandırıcı hisle kahkaha atarken Yixing gülümseyerek oğluna sarıldı. Luhan onları imrenerek izliyordu, yüzünde bir gülümseme vardı.

"Ona böyle zamanlarda minnet duyuyorsun değil mi?" dedi Luhan, dalgındı.

"Her zaman söylüyorum, o olmasaydı şimdi bu kadar mutlu olamazdım. Oğlum da kucağımda olmazdı." Yixing oğlunun kendi elini yemesine izin verirken konuştu.

"Ama seni bırakıp gittiğinde yıkılmıştın?"

Yixing eline batan dişlerle inleyip elini çekti, acıyla eline doğru üfledi. "Karnımda babası tarafından istemeyen bir bebek vardı ve bebeğin babası tarafından terk edilmiştim, yıkılmasam daha garip olurdu Luhan." Oğlunun kendini tekrar yemesini engellemek için telefonun kilidini açarak telefonu bebeğin eline tutuşturdu.

Luhan kıkırdadı. "İyi ki onu aldırmamışsın, baksana iki kişilik ailemize neşe oldu resmen."

Yixing kendi oğlunu seven adamın yüzünü izlerken söylediği şeyle kendini kahkaha atmaktan alı koyamadı. "Kocammışsın gibi hissettim!"

Luhan sinirle onun omzuna geçirdi. "Kardeş gibi olmamızdan bahsediyordum, salak!"

Telefonundan yükselen bildirim sesiyle yalandan da olsa acıdan inlemeyi bıraktı ve Lei'nin hırsla elinde tuttuğu telefonu zorla da olsa almayı başardı.

Bildirimlere baktığında yüksek sesle küfür etmişti. "Siktir Luhan, Zhang Lei Yifan'a mesaj atmış."

Luhan eğilip telefon ekranına bakmak yerine Zhang Lei'ye döndü. "Lei-yah, hani annenin iffetini koruyorduk?!"

Yixing telaşla parmağını dişlerken anlamsız sayılar ve kelimelerden okuşan metni arkadaşına okuttu, araya bir kaç noktalama işareti de karışmıştı.

Luhan acı içerisinde arkadaşına döndü, "Özür dile bence, 'özür dilerim, Lei atmış' falan?"

Yixing kızarmış bir şekilde arkadaşının dediklerini yazdı ve oğlana gönderdi. Zhang Lei anlamış gibi annesinin sweatshirtünün kapşonundan asılan ipleri çekiştirdi.

"Hayır Zhang Lei, ben sana küstüm."

Bir kaç dakika sonra tekrar mesaj geldi:

"Aslında bende sana mesaj atmak istiyordum, özrün kabul edilmedi. Belki çocuklarla bir yere gidersek kabul ederim, belki."

Yixing mesajı okuduğu anda gözlerini şaşkınlıkla attı ve heyecanla mesajı arkadaşına uzattı. "Beni bir yere davet etti!"

Luhan mesajı okudu ve arkadaşına baktı, "Kabul et salak!"

Yixing dudağını ısırarak kabul edeceğine dair bir mesaj yazdı:

"Madem çok ısrar ettin, kabul o zaman."

"Luhan bu olmadı galiba?" Telefonu arkadaşına uzattı.

Luhan göz devirdi, "O şerefsize göndereceğin kasetleri 900 kere dinlediğim zamanlar aklıma geldi Yixing, gönder gitsin işte. Liseli misin sen?"

Yixing'in yüzü düştü. "Tamam tamam, gönderdim işte."

"Cidden çok romantik~" Luhan başını yastığa koyup aegyolu bir sesle konuştu. "İkinizin de başka insanlardan çocuğu var ve siz bugün çocuklarınızı parka götüreceksiniz. Ah~ Cumartesi günlerini seviyorum~"

Yixing gülerek oğlunu kucağına aldı. "Pekala affettim seni Zhang Lei, artık küs değiliz." Oğlunun dudaklarına minik bir öpücük kondurdu.

Zhang Lei kıkırdayarak annesinin yüzünü tuttu ve annesinin kendine yaptığı gibi onun yüzünün rastgele bir noktasına dudaklarını bastırdı. Yixing kahkaha atarak salya bulaşmış çenesini sildi. Luhan onları hüzünlü bir mutlulukla izliyordu.

Telefondan tekrar bildirim sesi geldiğinde, Luhan heyecanla doğruldu. "Ne yazdı?!"

Yixing yüzünde gülümsemeyle mesajı okuduktan sonra arkadaşına baktı. "Nerede olduğumuzu soruyor, birazdan beni alacakmış."

Yixing ona adresini mesaj atarken hala gülümsüyordu. Daha sonra gülümsemesi soldu. "Luhan ben çok çirkin giyindim bugün!" Telaşla ayağa kalktı.

"Hayır, güzelsin işte. Doğalsın falan, sonbahardayız zaten nasıl özenle giyinebilirsin ki? Biraz makyaj yapabiliriz belki..." Luhan arkadaşını iyi hissettirmek için konuştu.

"Makyaj mı? Abartılı olmaz mı?" Yixing endişeyle dudağını ısırdı.

"Gece makyajı yapmayacağız salak, belki biraz dudaklarını renklendiririz? Biraz göz makyajı?"

Yixing pes ederek kafasını salladı ve ayağa kalkıp arkadaşının dolabından makyaj malzemelerini çıkarıp tekrar yatağa oturdu.

Luhan arkadaşının yüzündeki kusurları kapattı, anneliğin vergisi olan göz altı morluklarını kapattı, gözlerinin etrafına şeftali tonlarında far sürdü ve en sonunda dudaklarına çilekli bir dudak lipbalmı sürdü. "Hazırsın~" Luhan arkadaşına gülümsedi. "Birazdan gelir zaten."

Uzanıp komidinin üstünden naneli şeker kutunusunu ona uzattı. "Öpüşürseniz lazım olur ama bence öpüşmezsenizde kullan, ağız sağlığı önemli."

Yixing utanarak onun omzuna vurdu. "Yah! Sapık!"

Telefonundan gelen bildirim sesiyle doğruldu, "Geldiler sanırım."

Ayağa kalkıp trençkotunu giyindi ve sonra Luhan'ın saçlarını öptü. "Çok teşekkür ederim~"

Luhan kucağında Zhang Lei'yi tutarken kıkırdadı ve arkadaşının kendisine uzattığı hırkayı bebeğe giydirdi, bu sırada Yixing, Zhang Lei'nin çantasını toparlıyordu. "Sana dün yaptığım mantılardan ve sebzeli pilavdan kalanları getirdim." Bebek çantasından çıkardığı beslenme kutusunu komidinin üstüne bıraktı.

"Ah~ Teşekkür ederim, tuzsuz hastane yemeklerinden çok daha iyi." Luhan arkadaşına gülümsedi.

Zhang Lei'yi bebek arabasına yerleştirip arkadaşıyla vedalaştıktan sonra odadan çıktı, Yifan'dan hastanenin dışında beklediğine dair bir mesaj almıştı. Bebek arabasını asansöre doğru sürerken heyecanlıydı.

Bu sıkıcı geçiş bölümü için özür dilerim, ancak yeni bölümü yazmaya başladım bile! Umarım yeni bölümü akşama kadar bitirebilirim.

Oy ve yorum yapmayı unutmayın!

#1377 Kelime

Continue Reading

You'll Also Like

346K 18.6K 33
Evren: Bana aşkını itiraf et artık Motorcu: Sen bana ettin mi? Evren: Nabzım seksenle kalbim tek senle atıyor bebeyim Motorcu: Neyin neyin? Evren:...
665 87 6
Kısa hikaye / tamamlandı Shounen ai tadında çerezlik webtoon Kurnaz bir ev kedisi ve ciddi bir hamsterın başına gelen talihsizlikler hakkında yazarı...
385 90 8
2001'den 1932'ye, Karanlık Lord'un kaderini değiştirmek için 47 gün. *47 days to change //// Tom Marvolo Riddle × Harry James Potter •|Hikayenin orji...
84.9K 6K 31
*Klişelerle dolu bir aşk hikayesi.*