Siyahın Çırağı

By beyzazaydin

201K 12.4K 9.5K

"Sevgisiz büyüyen her çocuk, 'Seni seviyorum' diyen herkese inanabilecek kadar çocuk." derler. Hayatım geniş... More

-1- YAŞANAMAYAN MUTLULUKLAR
-2- Tek Çare
-4- İnat
-5- Anlamsız
- 6- Neden?
- 7 - Başlangıç
- 8 -

-3- Karar

15.9K 1.7K 599
By beyzazaydin

Kahvesini neredeyse yüzüme püskürteceği sırada gülmemi zar zor durdurdum ve bu sefer peçeteyi ona uzattım. "Ve bu yüzden var peçete." diye ona laf atmamı umursamadan dudağını sildi.


"Kafası demire çarptırılan benim diye hatırlıyorum."  


Sadece hırsızlık çetesine beni de almasını istiyordum, nedir yani? Çatık kaşlarından, boynundaki belirginleşen damarlarına kadar her şeyiyle kabul etmeyecekmiş gibi görünüyordu ama eninde sonunda edecekti. Ne benim başka yolum vardı, ne de onun başka cevabı olabilirdi. 


"Beni de çetene almanı istiyorum. Çoğu hırsızlığınızı planlı bir şekilde yapıyorsunuz ve planlarınızda eminim bir kadına da ihtiyacınız oluyor..."


"Asya sana daha iyi bir iş bulabilirim derken, 'Gel hırsız yapayım' demiyordum!" diyerek sözümü kesti. Kafesten daha iyi bir iş olduğu kesindi. 


Sıra ölümcül kozumu kullanmaktaydı. "Her istediğimi yapacaktın!"


Çatılan kaşları gevşedi ve zaferle gülümsedim. "Tamam, peki. Yarın gel işe başla." Gel işe başla mı? Masa başı hırsızı mı olacaktım, o ne demekti? Oturduğu yerden kalktı ve yaklaştıktan sonra elimden bardağı alıp tepsiye koydu. Kaşlarım çatılırken ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. Beni kaldırdıktan sonra odanın kapısına yönlendirdiğinde sinirle ona döndüm.


"Dalga mı geçiyorsun?"


"Tabi ki de dalga geçiyorum!" diye sesini yükselttikten sonra beni tekrar çıkarmaya çalıştı. Normalde çıkarması birkaç saniyesini alacakken kibar olmaya çalıştığı için direnebiliyordum. Kollarından kurtulduktan sonra odanın içine geri döndüm. Çocukluğunda verdiği bu söz için hayatımdan çıkmayı bile kabul etmişti ama görünüyordu ki benim hayatımı gözden çıkarmayı kabul etmiyordu. Tamam, bir kozum daha vardı.


"Canan teyzenin kafeste dövüştüğünü bilmesini istemezsin diye düşünüyorum."


Bana boş boş baktı. Sanırım bir anda korkup "Tamam, kabul ediyorum." demesini falan bekliyordum. Asya lütfen, sen her seferinde ölüm tehlikesi yaşadığın bir kafeste çalışıyorsun. Gerçekten  böyle mi tehdit ediyorsun? Yutkunduktan sonra bakışlarımı kaçırdım. Ee? Başka kozum kalmamıştı ki.


Uzun süre sessiz kaldığımda yorgunlukla üfledi. Ona baktım. Yüzünü ovuşturuyordu. Çok halsiz görünüyordu. Ayakta durmakta zorlanıyor gibiydi. Aldığı darbelerden sonra bu kadar durması bile şaşırtıcıydı zaten. Ellerini yüzünden çektikten sonra bana döndü ve yaklaşmaya başladı. Önümde durduktan sonra eli bir an koluma gider gibi oldu ama geri çekti. O da benden uzak durmak istiyordu. Bir gün gerçekten uzak durabilecekti. Kimse batan bir gemiyi sonsuza kadar beklemezdi. İçinde sevdiği varsa durum biraz değişebilirdi ama Barlas'ın da durduk yere hayatından çıkan ve hayatına sokmak istememesi için bu kadar sebep veren bir kızı sevemeyeceğini düşünürsek, bir gün uzak durabilecekti. 


Yumuşayan sesiyle "Eğer paraya ihtiyacın varsa bir şekilde ayarlarım." dediğinde hızla "Hayır." dedim. Ona durumu açıklarsam bir şekilde çözebileceğini biliyordum. Büyük ihtimalle başını büyük belaya sokarak o parayı bulurdu ama ona hayatımda yoksun, dediysem öyle davranmalıydım. Bir kenarda parayı bulmasını bekleyip sonra tekrar hayatından çıkamazdım. Bu kadar bencillik yapamazdım ona artık. 


"Ben hırsı..." 


'Hayır' dememle artık cevap verme tenezzülü göstereceği bir konu kalmadığı için beni dinlemeden yatağına uzandığında sinirden gözlerim kısıldı. Yastıklarına gömülüp bana da sırtını döndü. "Ben uyuyorum, kabul etmediğim gerçeğini kabullendiğinde gidersin." Ellerim saçlarıma giderken saç kalmayana kadar yolmak istiyordum. Bir şekilde o çeteye girecektim, girmek zorundaydım. Parayı başka türlü bulabileceğimi sanmıyordum. Ata'dan isteyebilirdim ama karşılığında isteyebileceklerini hayal bile edemiyordum. Belki de zengin babasına "Oğlunun peşini bırakmamı istiyorsan altı yüz bin ateşle moruk." diyebilirdim. Oğlunu yavaş yavaş sömürmem yerine bir anda sömürmem mantıklı gelir miydi bilmiyordum.  


Bu iş burada bitmemişti ama yeterince yorgun görünüyordu. Bugünlük bu kadardı. Odadan çıkmak için yöneldim. "Asya?"


'Bir umuttur yaşamak' düşüncesiyle ona döndüm. Belki 'hayır' cevabından vazgeçerdi. Hala sırtı dönük bir şekilde uzanıyordu. "Işığı kapatmayı unutmuşum."


Sinirden gülerken yatağının yanındaki komodinde duran masa lambasını yaktım. Odadan çıkmadan önce gece lambasını prize taktım ve koridorun ışığını da yaktım. "Tamam ben kapattım Barlas, iyi geceler." dedikten sonra evden çıktım. Şimdi uyusun! Çıkarken kapıyı da çarpacaktım ama Canan teyze uyanırsa benim sinirimin pek numarası kalmazdı. 

-----

Radyodaki şarkıyı mırıldanırken direksiyonda ritim tutmaya başladım. Şu an yapıyor olduğum tam bir delilikti ama Barlas'ı başka türlü ikna edemiyordum. Günlerdir ha bire karşısına çıkıp her şekilde tekrar sormuştum ve o da her şekilde tekrar reddetmişti. Artık konuşma tenezzülünde bile bulunmuyordu. Sessizce yanımdan uzaklaşıyordu. Bana başka bir yol bırakmamıştı. Kardeşim her geçen gününü evlat edinilme tehlikesiyle geçiriyordu ve ben sadece Barlas'ın başının etini yiyerek onu kurtarmaya çalışamazdım.


Barlaslar'ın şuan hırsızlık yapıyor olduğu malikanenin önünde arabanın içerisindeyken çevreyi izlemeye başladım. Gecenin getirmiş olduğu huzurlu sessizlikte başımı koltuğa yasladım ve gözlerimi kapattım. Şu an sessizdi ama birkaç dakika sonra polis sirenlerinin sesi bütün sokağı dolduracaktı. Delirdiğim kısım da tam bu noktada başlıyordu. Polislere ben ihbar etmiştim.


Sirenlerin sesi uzaktan duyulmaya başlandığında gözlerimi araladım ve malikaneye baktım. Yüzümde delirdiğimi kanıtlayan bir sırıtışla beni pek de istemeyen çetenin çıkmasını beklemeye başladım. Ben de gururluydum ama hayat "İstenmediğim yerde de dururum." dedirtiyordu işte. 


Çete farklı çıkışlardan neredeyse aynı anda çıktıktan sonra aynı arabaya doğru hızla ilerlemeye başladı. Karanlığın verdiği rahatlıkla koşmuyorlardı ama birazdan koşmak zorunda kalacaklardı. Barlas sürücü koltuğuna oturdu ve diğerleri de arabaya doluştu. Polis geliyordu ama bu durumdan çok kurtulmuş olacaklardı ki ellerinde muhtemelen para dolu çantalarla gülerek binmişlerdi. O çantalarla herkes gülerdi tabii.


Arabanın motorunun sesi geldikten sonra gülümsemem genişledi. Sadece birkaç saniye sonra arabadan hızla inmişlerdi. Hadi şimdi de gülün.


Barlas tekerleklerin patlak olduğunu fark ettikten sonra bir tekme savurdu. "Çağrı şakaysa komik, şaka değilse daha komik kardeşim."


Sarı saçlı, adının Çağrı olduğunu öğrendiğim çocuk para dolu çantasını elinden düşürdükten sonra hızla bagaja yöneldi. "Ben bir şey yapmadım." Yedek tekerlek olduğunu tahmin etmiştim ve onları da ortadan kaldırmam için bagajı biraz hurdaya çevirmem gerekmişti. Çağrı'nın ağzı şaşkınlıkla açıldı ve ellerini yanaklarına götürüp tekerleklere yaklaştı. "Zalim. Arabamı ne hale getirmiş. Tekerlekleri de çalmış kalpsiz pis hırsız." Sanırım arabasını gerektiğinden fazla seviyordu. Bana değil, Siyah dediği Barlas'a kızmalıydı. En başında kabul etseydi bunları yapmama gerek kalmayacaktı. 


Hırsıza söven Çağrı'ya "Kardeşim biz de hamburgerci çalışanı değiliz farkındaysan." diyen adını henüz bilmediğim esmer çocuğa aldırmadan hüzünle arabasına bakmaya devam etti. Barlas "Boş boş oyalanmayın, hadi." dedikten sonra yerden düşen çantayı alıp Çağrı'ya fırlattı. Çağrı çantayı tuttuktan sonra arabaya baka baka ilerlemeye başladı.  Bu sıra esmer olan çocuk bir hayli küfür yaratıyordu. Siren sesi iyice yaklaşmıştı. Kornoya bastığımda hepsinin bakışları bana döndü. Camı araladıktan sonra kolumu dışarı çıkardım. Havalı olmaya çalışırken yolda karşılaşılan akraba gibi görünmüyordum umarım.


"Tekerlekler için üzüldüm. Koşun diyeceğim de..." dedikten sonra duvarlarla çevrilmiş geniş arazinin arkasına yansımaya başlamış siren ışıklarına döndüm. "Yetişemezsiniz. Keşke çetenizde şu an sizi arabayla bekliyor olan biri olsaydı, değil mi?"


Arabayı Ata'dan almıştım. Biraz gezintiye çıkacağım, demiştim. Ben de böyle malikanelerde hırsızlarla gezintiye çıkmayı seviyordum, ne yapalım. 


Barlas elini saçlarına geçirirken sinirle güldü.  "Tertemiz delirmişsin." 


"Şş." diye susturdum. "Buna vaktimiz yok. Şimdi bir karar ver. Yakalanacak mısın, yoksa beni çetene alacak mısın?"

Continue Reading

You'll Also Like

2.9M 102K 66
"Hiç boşuna çabalama sen benimsin!" diye tıslayınca utanmasam oturup ağlayacaktım. Neden bu bana aşık oldu ve başıma bela oldu. "İstemiyorum anlamıy...
124K 8.9K 25
Kızının varlığından bile haberdar olmayan iki baba ve babasının kim olduğunu bilmeyen bir kız.
61.8K 5.7K 67
Asi ve Alaz Twitter üzerinden tanışırlar.
213K 18.5K 35
Alışılmadık bir aile kurgusudur💥 Bol kahkaha garantilidir💃🏻 Kitaptan küçük bir alıntı⤵️ 🪷 Gözlerime bakmaya devam ederken sordu. "Sen benim kim o...