Arıza tespit

By BookGanstas

1M 54.5K 6.2K

Gümüş rengindeki gözleri beni ilgiyle süzerken, "Neden tamircilik?" diye bir soru yöneltti. Birkaç saniye öl... More

👉1. Akü
👉2. Tamirci Kız🔧
👉3. Yüzleşme
👉4. Sözleşme📃
👉5. Yavuz
👉6. Yeni iş
👉7. Baskın
👉8. Tamirhane🛠
👉9. İş tulumu
👉10. Le petit palais🍽
👉12. Arabaya bin🚘
👉13. Yangın🔥
👉14. Kısır
👉15. Tapu📄
👉16. Garaj
👉17. İmza✍
👉18. Game over☠
👉19. Açıklama
👉20. Emre
👉21. Bar🔮
👉22. Küçük oyun🤝
👉23. Tanışma🙋
👉24. Benimlesin
👉25. Sırılsıklam âşık💕
👉26. Gece ve gündüz
👉27. Aşk mı illüzyon mu❓
👉28. Kutu kutu pense💃
👉29. Ne hissetmeliyim❓
👉30. Söz
👉31. Sarışın kaplan🐯
👉32. Saf mısın❓
👉33. Kaç kaç🏃
👉34. Merak ediyorum
👉35. Paintball🔴
👉36. Paintpall🔵
👉37. Tabu
👉38. Belçıka çikolatası🍫
👉39. Aylin nerede❓
👉40. Çok güzelsin
👉41. Psycho🔫
👉42. Bırakma beni
👉43. Zıt kutuplar
👉44. Günaydın prenses👸
👉45. Çiçek💐
👉46. Uyuyalım💤
Yeni hikaye!
👉47. Korkak
👉48. Origami
👉49. Kaslı prenses
👉50. Şekerli mısır
👉51. Küçük prens
👉52. Sen kimsin❓
👉53. Sana aşığım💗
👉54. Sıyah gerbera
👉55. Masal🏰
👉56. Saat 12🕛
👉57. Korkuyorum sevmekten
👉58. Teslim ol
👉59. Biberli buluşma
👉60. Krep🥞
👉61. Seni seviyorum🖤
👉62. Kavga
👉63. Umut
👉64. Sevimsiz
👉65. Aile
👉66. Bana aşık mısın❓
👉67. Güzel bir gün🎀
👉68. Gelecekten bir gün - SON
Özel bölüm

👉11. Arkanlar

19.5K 1K 103
By BookGanstas

Zeyd

Restorandan fırlayıp çıkmıştı. Masaya para bırakıp peşinden koşturdum. Ne kadarda asabi bir kız bu. Hem söylemediği laf kalmıyor hem de masayı terk ediyor. Zaten garsonla resmen flört etmişti, hem de benim yanımda.

Yanında Zeyd Arkan varken garsonlara bakmak da nedir?

"Hey dursana!" diye seslendim arkasından. Birde beni yok sayması yok mu. Sinirime dokunuyor resmen. Ben yok sayılacak adam mıyım?

Onu durdurmak için kolundan tuttum ve sonunda bana doğru döndü. "Elini kolunu sallaya sallaya gidemezsin, bu sana verdiğim ikinci şanstı," dedim ukalaca. Önce iş tulumuyla gelir, sonra garsonla flörtleşir, üstüne birde masayı terk eder. Mis gibi yemeğimde kaldı orada.

Birde kızınca gözleri parlıyordu. Işıl ışıl hem de. İlginç bir kız işte.

Kolunu elimden çekmek için hamle yapınca bıraktım. Bileğim bir kere gazabına uğramıştı zaten. "Ben sana ikinci şans falan vermem, defol git başımdan," diye çıkıştı. Yine sinirle parladı karamel rengi gözleri.

Biraz daha ileri gitsem ne tepki verirdi?

Yavaşça ona doğru yaklaştım. "Yemekten sonra bana gideriz diye düşünmüştüm," dedim küstahça. Sesimdeki imayı fark etmemesi imkânsızdı. Ve anında gözlerinde öfke belirdi, biraz koyulaştı karamel gözleri. Sonra bana doğru yaklaştı oda. Şaşırdım bu yaptığına. Tam da bir anlam veremedim.

Sonrası çok hızlı gelişti.

Bir ara sol bileğimi tutmuştu, sonra kendimi yerde buldum. O son sözlerini "Bu sondu Arkan. Bundan sonra ne sesini duymak nede yüzünü görmek istiyorum!" söyleyip giderken ben daha durumu yeni yeni kavrıyordum. Bu şimdi beni yere mi sermişti? Bunu düşünür düşünmez ayağa fırlayıp etrafa bakındım. Etrafta kimse gözükmüyordu. Bir kız tarafından alt edildiğimi kimse görmemişti, bu iyi bir şeydi.

Sonra kuyruk kemiğimdeki acıyı hissettim.

Bu ne cesaret yakışıklı, her şeye rağmen beni yere sermişti. Hem tamirhanesini kurtarmak için benimle yemeğe çıkmıştı, sonrada beni etkisiz hale mi getirmişti. Ben ona yaptıklarını ödetmeye çalışırken o her defasında daha fazlasını yapıyordu. İnanılır gibi değil. Şimdi benim tamirhaneyi almam gerekmiyor muydu, sırf ona ders vermek için. Ama nedense öfkeli değildim.

Karizmamı çizmişti evet, Zeyd Arkan yere serilecek adam mı?

Ve kuyruk kemiğim gerçekten çok acıyor ama o öfke ve intikam hissi eksik.

Neden?

Tamirhaneyi almayı düşünüyorum evet ama sırf tepkisini merak ettiğim için, yani onu zor durumda bırakmak istiyor muyum tam bilemiyorum. Tüm bunları düşünürken hala beni düşürdüğü yerde dikilip durduğumu fark ettim.

Arabama döndüm. Şoför koltuğuna oturup arkama yaslandım. Çok farklı görünmüştü bu aksam gözüme, ama aslında çok da faklı değildi. Onu elbiseyle gördüğüm ilk an şaşırmıştım evet, sanki o gitmişte başkası gelmişti. Tamam, itiraf ediyorum güzel olmuştu. Baya güzel olmuştu hem de.

Şimdi böyle düşününce, güzel kızdı, fark ettirmeden güzel olabiliyordu. Ben mesela yeni fark etmiştim.

Oysa o hep güzeldi.

Ne diyorum ya ben? Saçma sapan. Güzel olsa ne yazar, sevimsiz bir tamirci işte. Sırtım ağrıyor ya. İç çektim. Hayır, kaba kuvvete başvurmaya gerek var mıydı ki sanki?

Alt tarafı bana gidecektik dedim, ne var yani, ben sana gelmiştim ama.

*****

Aylin

Araba sesi gelince camdan baktım. Abim gelmişti, tam geri işime dönecekken arabadan inişini gördüm. Bir tuhaflık vardı. Perdeyi kenara ittirip iyice baktım. Evet sırtı tutulmuş gibi bir hali vardı. Ya da sırtına darbe almış. Bunu düşününce hemen aşağı koşturdum.

Kapıyı açtığında merdivenlerin yarısındaydım. Alelacele indim. "Ne oldu? Yaralı mısın?" diye sordum telaşla. "Nerden çıkardın onu?" diye sordu kaşlar çatık bir halde. "Sırtında bir şey var görebiliyorum," dedim ona yaklaşıp sırtına bakmaya çalıştım ama benden uzaklaştı. "Yok bir şey, yanlış görmüşsün," diye geçiştirdi beni.

"Nereden geliyorsun?"

"Yemek yediniz mi?"

İkimizde cevap bekleyerek birbirimize baktık ama ikimizde cevap vermeye tenezzül etmedik. Zaten önce ben sormuştum, önce o cevap versin. "Baş belası," deyip mutfağın yolunu tuttu. "Burada mı kalacaksın?" dedim arkasından. "Eve gideceğim, yemek yemeye geldim."

"Neden bu saate kaldın?" diye sordum peşinden giderken. "Ayrıca evinde yemek yok mu?"

"Çok soru soruyorsun," diye karşılık verdi. İlle de pislik yapacak.

"Sırtına ne oldu?" diye sordum tekrardan. Bana ölümcül bir yan bakış attı. "Kavga mı ettin?"

"Aylin Allahına bi sus ya." E cevap ver sende, ben burada eşekbaşı mıyım?

"Peki şirkette, masanın çekmecesindeki fotoğraflardaki kız kim?

Telaşla bana döndü. "Sen yine benim odamı mı karıştırdın?" Kötü kötü baktı. "Ne var, benden gizlin saklın mı var? Şöyle bir baktım," dedim. "Eğer eşyalarımı karıştırmaktan vaz geçersen senden saklamak istediğim bazı şeyler var evet," dedi azarlarcasına.

"Alya Yiğit gibi mi?" diye sordum ukala ukala. Kız hakkında her şeyi dosyaladığına göre, bu kesin ilgimi çekecek bir konudur. "İşine bak," diye kestirip attı. "Yaa, söylesene kim bu kız? Niye hakkında dosya yaptın. Yengem olma potansiyeli var mı?" diye sordum heyecanla.

Artık onunda âşık olma vakti gelmişti. Şöyle cicisinden bir yengem olsa hayır demezdim. "Saçmalama baş belası. Bir daha da odamı karıştırma." Sen zaten ser ver sır verme.

"Neden? Sarıldığı çocuk sevgilisi mi? Sana yüz vermedi mi? Tipin mi değil? Uhm... ama çok tatlı bir kıza benziyor. Ya beni de tanıştırsana."

Gözlerini devirdi. "Kızım sen manyak mısın? Ne kurdun sabahtan beri kafanda. Bütün senaryoları tek tek sorgulayacak mısın şimdi?" Şimdi bütün dikkatini bana vermişti. "Ee anlat sende. Merak ediyorum," dedim dürüst bir şekilde. "Anlatacak bir şey yok. Kurcalama."

Hii oldu tabi. Zaten şimdi hiç daha fazla merak etmedim çünkü. "Anneme yaralı olduğunu söylerim," diye tehdit ettim. Tek kaşını kaldırdı. "Yaralı değilim dedim. Sakın annemleri rahatsız etme. Dünyanın öbür ucundan getirme onları başıma."

"Ben tıp okuyorum unutma. Ayrıca kızı sevdim, güzel kız, yani iş tulumundan ayrı düşünürsek." dedim. "Sen harbi manyaksın, hırsız o hırsız. Arabamın aküsünü ve jant kapağını çaldı," diye çıkıştı. "Ama bizimle çalışıyormuş, sözleşmeyi iptal etmişsin. İptal ettin diye mi çaldı?" dedim ilgiyle.

"Aferin Aylin, odama girdiğin yetmedi birde oturup dosyalarımı mı okudun utanmadan?" diye azarladı ama takmayarak omuz silktim, şu an önceliğim başkaydı. Ayrıca ne var okuduysam, senin dosyan benim dosyam sonuçta. "Konuyu değiştirme, bana anlatmazsan gider ona sorarım biliyorsun."

İç çekerek elini saçlarına daldırdı. "Biliyorum evet," dedi huzursuzca. "O zaman önce bana sandviç yap," deyip sırıttı sonra. İstediğin sandviç olsun abisi, yeter ki beni bilgisiz bırakma. Sabahtan beri asistanı İrem'di, çalışanı Okan'dı stalklamadığım kalmadı, kimsede hiçbir şey anlatmadı.

"Sırtına ne olduğunu da anlatacak mısın?" diye sordum ekmekleri kutudan çıkartırken. "Tamirci kız beni yere serdi," deyince, çekmeceden aldığım bıçağı elimden düşürdüm. Ayağımın tam yanına gelmişti.

"Oha."

"Dikkat et." Bıçağı yerden aldı. "Ayrıca bunu kimseye söylemeyeceksin. Zaten karizma denen bir şey kalmadı." Oyşş kıyamam sana.

"Söz konusu olan benimde karizmam, abim bir kız tarafından yere serilmiş. Bunu kimse bilmemeli, rezillik."

Ters ters baktı. "Ağzın çalışmasın, elin çalışsın. Açız burada," diye söylendi. "Anlatsana nasıl yaptı. Ah görmek için neler vermezdim. Acaba bana da öğretir mi?" dedim hülyalı hülyalı. "Ne biçim kardeşsin kızım sen, canım acıdı ya."

Ya yazık ama abiciğime, nasıl kıymış ki.

Bu kadar rahat söylemesi komikti, çünkü sadece benim yanımda söylerdi. Asla kimseye karşı itiraf etmeyeceği bir şeydi, canım yandı demesi. Tabi karizma meselesi, sadece birbirimize yapmadığımız bir şey. Başkalarının yanında asla çoolluğumuzdan ödün veremezdik.

Ve de biz Arkanlar yenilgiyi asla kabul etmeyiz.

"Ya sen çok mu tatlısın?" diyerek saçını karıştırdım. "Çek," diyerek eğildi.

"Daha az önce domates doğruyordun, ne dokunuyorsun saçıma."

"Seni sevende kabahat, beter ol. Kim bilir kıza da ne dedin. Durduk yere dövecek değil ya."

Saçını düzeltirken bana göz devirdi. "Abart istersen, dövmekmiş. Hem sen ne kadar dönek bir insansın." Gülerek yaptığım sandviç tabağını önüne koydum.

"Ben her zaman haklının yanındayım bilirsin, anlat bakalım ne haltlar yedin."

*****

Yeni maceraların kraliçesi olarak bunu denemem lazımdı. Arabayı durdurdum ve etrafıma bakındım. Kesinlikle bunu denemeliydim. Lütfen kimse neden diye sormasın. Yeni açılan 'self car wash' Avrupa usulüydü. Yani herkes kendi arabasını kendi yıkıyordu. Farklı müşteriler için garaj gibi bölmeler yapmışlardı. Herkes arabasını kendi bölmesine sokuyordu.

Sol tarafımda üç makine vardı. Biri süpürge, biri fırça, diğeri ise su hortumu. Makineleri çalıştırmak için jeton lazımdı. Abim aptal olduğumu söylemişti, Ece is manyak demişti. Bence çok ilginç bir şeydi. Arabayı kilitleyip jeton almaya gittim. Benzinlikten jetonlarımı aldıktan sonra arabama dönerken birinin beni izlediğini hissettim.

Etrafıma bakındığımda arabamı koyduğum bölmenin yanındaki bölmede biri gözlerini bana dikmiş bakıyordu. Kayıtsız bir tutumla elleri cepte arabaya yaslanmıştı. Etrafa yaydığı ilgisizlikle, gizemli bir havası vardı. Saçları asker tıraşı misali kısacıktı ve bu yüzden tam rengini belli etmiyordu ama gözleri şüphesiz masmavi ve tutumu kadar gizemliydi.

Aha Micheal Scofield diye düşündüm.

Hayalimdeki adam. Saçmalama Aylin. Kimse Scofield olamaz! Ama çocuktaki hava hoştu tabi. Esrarengiz. İlgi çekici. Ve hala bana bakıyordu. Hatta kafasını hafifçe yana eğmişti. Göz ucuyla son bir kez baktıktan sonra arabamın yanına geçtim.

Eveet macera şimdi başlıyor.

Arabayı açıp, arka koltuğa koyduğum, mutfaktan yürüttüğüm bulaşık deterjanını aldım. Jetonlarımdan birini hazır olsun diye su hortumu makinesine attım. Deterjanın kapağını açtım ve arabanın önüne geçtim. En önden başlamak en mantıklısı gibiydi. Deterjandan motor kapağına dökmek için şişeyi kaldırdım.

Sonra bir anda şişe elimden kayboldu.

"Nolu..." Arkamı döndüğümde az önceki çocuk şişeyi havada tutmuş bana inanamayarak bakıyordu. "Oha"

O kadar yaklaşmıştı ki, onun ve arabanın arasında kalmıştım. Biran afalladım. Gözleri gerçekten etkileyiciydi. "Salak mısın sen? Bununla mı yıkamayı düşünüyorsun o güzelliği?" Kaşlarım çatıldı. Bu ne üslup arkadaş. Hayır sana ne, neyle istersem onla yıkarım.

Ayrıca burada ben dururken arabaya güzellik demek de ney?

"Aynen öyle," dedim ve elindeki deterjana ulaşmaya çalıştım. Uzanamam için daha yukarıya kaldırdı. Ve ben neredeyse klişe bir şekilde onun üstüne düşecektim. Ama neredeyse. Düşmedim yani. Allah korusun, dizileri o kadar eleştirdikten sonra yapılacak hareket değil zaten.

Gözüyle makineleri işaret ederek, "O fırçalar köpüklü zaten. Ayrıca o arabayı bununla yıkarsan kaportayı ve boyayı mahvedersin." Ağır hareketlerle öne doğru eğilip, deterjanı motor kapağının üstüne koydu. Bu hamleyle bana iyice yaklaşmıştı. Ve bunu özellikle yapmıştı, suratındaki alaycı gülümsemeden, ve gözlerindeki ifadesiz parıltıdan o kadar belliydi ki. Ama nefesim kesilmedi, yüzümde kızarmadı. En fazla kalbim hızlanmıştır biraz.

Sen kime şekil yapıyorsun acaba?

Sonuçta elimden aldın deterjanı, geri elime versene. "Bununla saçını yıkarsın, o arabaya dokunma," diye fısıldadı kulağıma. Sonra aynı ağır hareketlerle tekrar uzaklaştı, arkasını döndü ve gitmeye yöneldi.

Hızla arkamdan deterjanı kaptım ve öne doğru atılıp kafasının üstünde ters çevirdim.

O bana doğru dönüp kolumu tutana kadar en az üçte birini boşaltmıştım saçına. "Ne yapıyorsun manyak!?" sesi yüksek çıkmamıştı ama ince bir öfke vardı. "Boşuna mı getirdim ben onu, bari bir işe yarasın. Saçını yıkarsın gerçekten iyi bir fikirdi," dedim neşeyle.

Saçlarından akan deterjan aşağı damlıyordu. Bakışları sert ve kurnazdı. Bir şey yapacaktı. Kaçmalı mıyım? Su hortumuna uzandı ve hortumu bana çevirip düğmeye bastı. Buz gibi suyu üzerime püskürtünce çiğlik attım. "Napıyorsun!? Kapatsana dondum!"

Ben sırılsıklam olunca hortumu astı ve ağır hareketleriyle yan bölmedeki arabasına gitti. "Geri zekâlı!" diye bağırdım arkasından. Pislik ya. Donmuştum. Hem de iliklerime kadar. Vinnn diye gaza basarak gitti. "Öküz," diye söylendim. Yontulmamış odun nolacak!

Bide ben bunu Scofielde benzetmiştim. Scofield kim, bu kendini beğenmiş, kayıtsız manyak kim. Galiba abim ve Ece haklıydı, ben ya aptaldım ya da manyak.

Araba yıkamak senin neyine.

Continue Reading

You'll Also Like

1.5K 411 9
''-Kızlar ismini soruyor canım dalmışsın?'' dedi ''-Haa şeyy ben özür dilerim, Ben Dürre'' Kızlar etrafımızda halka şeklinde oturmuş, etrafımızı ade...
9.9K 175 44
"Bana kendinle ilgili kimsenin bilmediği bir şey anlat." "Peki bunu neden yapayım?" "Makul soru," dedi koyu yeşil gözlerini içkisine dikerek. "Eğer...
5.4K 745 14
"Peki ya sonrası? Hikâye böyle bitmiş olamaz. Kim böyle bir masalı dinlemek ister ki?" Elinde paspasla odadan çıkacakken kapıda birini görmüş gibi du...
204K 1.1K 19
Hikayede sık sık +18 ve şiddete yer verilecektir! Yaş sınırını göz önünde bulunduralım.