Arıza tespit

Por BookGanstas

1M 54.5K 6.2K

Gümüş rengindeki gözleri beni ilgiyle süzerken, "Neden tamircilik?" diye bir soru yöneltti. Birkaç saniye öl... Más

👉1. Akü
👉2. Tamirci Kız🔧
👉3. Yüzleşme
👉4. Sözleşme📃
👉5. Yavuz
👉6. Yeni iş
👉7. Baskın
👉8. Tamirhane🛠
👉10. Le petit palais🍽
👉11. Arkanlar
👉12. Arabaya bin🚘
👉13. Yangın🔥
👉14. Kısır
👉15. Tapu📄
👉16. Garaj
👉17. İmza✍
👉18. Game over☠
👉19. Açıklama
👉20. Emre
👉21. Bar🔮
👉22. Küçük oyun🤝
👉23. Tanışma🙋
👉24. Benimlesin
👉25. Sırılsıklam âşık💕
👉26. Gece ve gündüz
👉27. Aşk mı illüzyon mu❓
👉28. Kutu kutu pense💃
👉29. Ne hissetmeliyim❓
👉30. Söz
👉31. Sarışın kaplan🐯
👉32. Saf mısın❓
👉33. Kaç kaç🏃
👉34. Merak ediyorum
👉35. Paintball🔴
👉36. Paintpall🔵
👉37. Tabu
👉38. Belçıka çikolatası🍫
👉39. Aylin nerede❓
👉40. Çok güzelsin
👉41. Psycho🔫
👉42. Bırakma beni
👉43. Zıt kutuplar
👉44. Günaydın prenses👸
👉45. Çiçek💐
👉46. Uyuyalım💤
Yeni hikaye!
👉47. Korkak
👉48. Origami
👉49. Kaslı prenses
👉50. Şekerli mısır
👉51. Küçük prens
👉52. Sen kimsin❓
👉53. Sana aşığım💗
👉54. Sıyah gerbera
👉55. Masal🏰
👉56. Saat 12🕛
👉57. Korkuyorum sevmekten
👉58. Teslim ol
👉59. Biberli buluşma
👉60. Krep🥞
👉61. Seni seviyorum🖤
👉62. Kavga
👉63. Umut
👉64. Sevimsiz
👉65. Aile
👉66. Bana aşık mısın❓
👉67. Güzel bir gün🎀
👉68. Gelecekten bir gün - SON
Özel bölüm

👉9. İş tulumu

19K 1.1K 47
Por BookGanstas

Akşam sekizde tamirhaneden çıktım. Çocukları erken göndermiştim. Bu manzarayı görmeleri hiç de hoş olmazdı. Arabada beni bekliyordu. O arabaya bineceğim için biraz heyecanlandım doğrusu.

Acaba onu tehdit etsem bana sürdürür müydü?

Bahsettiğimiz Zeyd Arkan, tabi ki de sürdürmez. Sevimsiz. Arabaya yaklaşıp kapıyı açtığımda, "Sakın oturayım deme!" dedi sert bir ses tonuyla. Dudaklarım yukarı doğru kıvrıldı. Nolduu Arkan, hayal ettiğin gibi olmamış mı?

"Hangi akla hizmet onu giydin?" Üzerimdeki iş tulumuna baktım. En kirli olanı seçmiştim, birçok yerinde siyah yağ lekeleri vardı. "Ne var, ben bütün gün bunu giyiyorum," diyerek omuz silktim. Hayır yani bir tamirciyle yemeğe çıkmak isteyen sendin.

"Sen daha önce de mi o şeyle bindin benim arabama?" diye sordu inanamayarak. Abartma beybisi o zaman sadece motor kapağını açmıştım, oturmadım bile. "Kim bilir..." dedim ona pis pis sırıtarak. "Gittiğimiz yerde rezil mi olmak istiyorsun? Orta sınıf bir yerde bile giyilmez o. Sen Zeyd Arkan'la yemek yiyeceksin kızım," diye söylendi.

"Kızım ne ya?" diye mırıldandım. Sinir bozucu. "Ben rezil olsam ne yazar, kimse adımı sanımı bilmiyor ama tabi Zeyd Arkan yanında ne getirmiş demelerinden rahatsız olmazsın umarım." Ona şirince sırıttım, o ise gözlerini dikip bana öyle bir baktı ki, geri geri gitmemek için ayaklarımı sıkıca yere bastım. Ama bu kadar kızacak ne var Arkan'ciğim?

Elini saçlarına götürdü ve derin bir nefes aldı. Bir süre düşündü. Sonra birden muzip bir gülümsemeyle bana döndü ve bu hiç hayra alamet değildi. Yine ne yumurtlayacak bu adam? "Söylesene yakışıklı sen yemek yapmayı biliyor musun?"

Gözlerim irileşti ve hala tuttuğum arabanın kapısını bırakıp bir adım geriledim. "Aklından bile geçirme. Öyle bir şey asla olmayacak," dedim ona tehdit edercesine. Ama pek tınladığı sayılmaz. Arabadan indi. "Kapıyı kapat." "Ya dur tamam, çıkarıp geliyorum bekle," dedim aceleyle. Bu adam cidden manyaktı, ben galiba uğraşamayacaktım.

"Yok hayır, benim bu yeni fikir daha çok hoşuma gitti sanki," dedi sırıtarak. "Hayır Arkan, öyle bir şey olmayacak!" Kapıyı kapatmadan hızlı hızlı tamirhaneye gittim ve o gelmeden kapıyı açıp girdim ama tam kapıyı kapatacakken çıkageldi. Ayağını tam da klişe bir şekilde kapının arasına koydu.

Ya bu hangi ara arabanın etrafında dolanıp açık bıraktığım kapıyı kapatıp yetişmişti bana? "Seni evime asla almayacağım Arkan. Unut onu," dedim ve kapıyı ayağına doğru ittirdim. "Senin evinin benim evim olmasını istemiyorsan bence o kapının arkasından çekilmelisin." Şimdi bu adama hiçbir küfür laik olmazdı ki.

"Ayrıca, benim adım Zeyd yakışıklı, artık evine aldığın adama ismiyle hitap edebilirsin bence."

Yok abi, bu manyak beni hiç mi hiç takmıyor. Sanırsın ben burada Çince konuşuyorum. İçimden gerizekalliiii diye bağırmak geldi. "Bana bak seni şuracıkta boğarım. Kimsenin ruhu duymaz," diye tehdit ettim.

"Artık çekil şu kapının önünden, bütün akşam burada mı bekleyeceğim. Daha yemek yapacaksın ki bu konuda zaten çok güvencem yok. Zehirlenmem değil mii?" Muzip bir sırıtma yayıldı suratıma. "İşte bu günün altın fikriydi Arkan. Ben neden seni boğmaya uğraşayım ki, biraz fare zehri de işimi görür." "İstersen işini ben de görebilirim."

"O ayağını çek kapının arasından yoksa birazdan kapının bu tarafında kalacak!" Bu savurduğum kaçıncı tehdit ya? "Yavuz da şirketin dışında kalırsa yazık olur ama..." diye yapıştırdı hemen. Hiç altta kalma sen zaten.

Bir müddet ona kötü kötü baktım sonra derin bir nefes aldım. "Sen tam bir pisliksin. Peki, tamam ama herhangi bir terbiyesizliğinde bu oyun biter ona göre."

"Sana dokunmamdan mı korkuyorsun? Merak etme o kadar da pislik değilim."

"Zaten sen bana dokunamazsın..."

"Zaten sana dokunmak isteyen kim?"

Zeyd

Sonunda kapının önünden çekildi ve ben arkasından tamirhaneye girdim. Üstündeki tulumu çıkardı ve kapının ilerisindeki askıya astı. Altında sabah da giydiği kıyafetler vardı. Skinny kot bir pantolon, uzunluğu ayak bileklerinin biraz üstündeydi ve sade gri bir tişört. Ayaklarında ise beyaz spor ayakkabılar. Bu şekilde en azından normal bir kız gibi görünüyordu. Tabi gözlerindeki o ölümcül bakışı saymazsak.

Sarı saçlarını tepeye toplamıştı. Tamirhanenin solunda bulunan kapıya yöneldi. Kapı kilitli değildi ve arkasında üst kata çıkan bir merdiven bulunuyordu. Demek ki üst katta yaşıyordu. Bir an tamirhanede yaşıyor sanmıştım. Öyle de olsa çok şaşırmazdım herhalde, böyle bir kızdan ne beklenirdi ki?

Peşinden üst kata çıkarken, ne kadar gergin olduğunu hissedebiliyordum. Tamirci kız böyle şeylere alışık değildi galiba. Bunu düşününce sırıttım.

Üst katta tekrar bir kapı vardı ama bu defa bildiğimiz ev kapıları gibi bir kapı. Elindeki anahtarı kilide soktu, sonra durakladı. 'Ne yapıyorum ben?' der gibi bana baktı omzunun üzerinden. Bir heyecana kapıldım, açacak mı açamayacak mı diye düşündüm. Sağı solu da pek belli olmuyordu. Beni merdivenlerden aşağı atar mıydı acaba?

"Hiç misafirperver değilsin ve çok fazla düşünüyorsun, galiba evinde ilk ağırlayacağın insan ben olacağım," dedim. "Çok konuşuyorsun ve çok kibirlisin, galiba evimde ilk zehirleyeceğim insan da sen olacaksın," diye laf çarptı anında.

Fazla hazır cevaptı, ama benim de planlarım var. Bu kıza dünyanın kaç bucak olduğunu göstermeyi kafama koydum. "Nihayet beni içeri alırsan belki," diye söylendim. "Beni sevdiklerimle tehdit etmesen bırak seni evime almayı, kapının önünden bile geçirmezdim."

Sonunda kapıyı açtı ve ayakkabılarını çıkarıp girdi. "Biliyorum." Kozlar benim elimde olduğu sürece onunla başa çıkabilirim. İçeri doğru hamle yaptım fakat karşıma dikildi. "Ayakkabılarını çıkar." Eliyle ayaklarımı işaret etti. "Ben böyle girmeyi düşünüyorum."

"Seni deşmem için beni zorluyorsun, zaten aklım çekmecedeki büyük bıçaklarda," derken gözleri uzaklara daldı. Galiba bıçaklara.

Eğilip ayakkabılarımı çıkardım. Onunla insan içinde zıtlaşmak daha güvenliydi belki. Şimdi böyle yabancı bölgede falan, hiç belli olmaz yani.

İçeri girince durakladım. Gözlerimi etrafta gezindirdim. Kapıdan direk salona girmiştik ve ben bir hayli şaşırdım. Yani direk salona girdiğimize değil de beklediğimden çok farklı oluşuna. Boğuk ve dağınık değildi. Açık renkler kullanmıştı ve bu ferah bir hava yaratmıştı. Düzeyliydi de, belki de en çok buna şaşırmıştım. Ortalıkta iş tulumuyla gezen tamirci kıza bu düzeni hiç yakıştıramamıştım.

Büyük bir kitaplığı vardı ve kitaplarla doluydu. Bir de entelektüel takılıyor demek ki. Hiç de bunları okumuş gibi davranmıyor oysaki.

Kitaplığın üstünde küçük araba koleksiyonu vardı. Beklentilerime uyan tek şey belki de o arabalardı. Sol tarafta salon mutfağa dönüşüyordu. Yani salonla mutfak iç içeydi işte. Aynı sadelik orada da kendini gösteriyordu. "Yeterince incelediysen artık gidebilirsin," deyince ona baktım. Gözlerini bana dikmiş tepkimi ölçüyordu.

"Daha yatak odanı görmedim," dedim muzip bir şekilde sırıtarak. Şaka bir yana merak da etmiyor değilim.

"Seni buraya gömerim," dedi. Gömerdi inanırım, hatta her an gömecek gibi bakıyordu. "Eee ne pişiriyorsun?" diye sordum hiç etkilenmemiş gibi.

"Zıkkımın kökü var, yersen?" dedi. "Beceremiyorum desene sen ona." Davet etmediği halde, ben istediğimi yaparım edasıyla, geçip koltuğa oturdum. Ne var, canıma susamış olabilirim.

Kıvransın şimdi tamirci kız. Beni buradan nasıl çıkaracağını düşünsün. Aslında ne kadar ileri gidebileceğini merak ediyordum. Sırf onu tehdit ettiğim için evine girmeme izin vermişti. Sevgilisini ve tamirhanesini korumak için neler yapardı?

Ama tabi bunu şu an denemeli miyim emin olamıyorum. Hele de az önceki tehdidinden sonra. Her ne kadar gözükmese de evin her yerine kesici ve delici aletler saklamış olabilirdi. Özellikle de tamirci olmasını ve şiddete eğilimli olmasını göz önünde bulundurursak.

Şirkete ikinci kez geldiğinde intikam arzum geçmişti aslında, ama tuhaf bir şekilde ilgimi çekiyordu. Hep bir sonraki hamlesini merak ederken ne kadar ileri gidebileceğimi zorluyordum. Bir de galiba onunla uğraşıp onu kızdırmak hoşuma gidiyordu.

İlginç tepkiler veriyordu.

Mesela şu an hala kapının biraz ilerisinde dikiliyordu ve gözlerini geldiğimden beri bir saniye benden ayırmamıştı. Beni zihin gücüyle göndermeye çalışıyordu galiba. "Merak ettiğim bir şey var. Sevgilin şu an burada olduğumu bilse ne tepki verir?" diye sordum.

Gözlerini devirdi ve, "Artık defolup gitsen diyorum?" dedi. "Bu soruma bir cevap değildi, ayrıca ben buraya yemek yemeye gelmiştim, beni aç mı göndereceksin?"

"Senin için kolumu kıpırdatmaya niyetim yok, git nerede istiyorsan orada ye," diyerek omuz silkti. "Çok ayıp ama, bari bir sandviç falan verseydin," diye homurdandım. "Eğleniyor musun bu durumdan çok?" Sinirlenmeye başlamıştı sanki. Gülümsedim. Evet eğleniyordum ve en az onun kadar inattım.

O sırada bir mesaj geldi telefonuma. 'Abiciğim şirkette misin? Taksi bulamıyorum beni alsana.' İç çektim ve elimi saçlarıma daldırdım. Tam zamanını bulmuştu, şurada iki eğlenecektim.

"Numaranı versene bana." Gözlerimi telefondan kaldırıp ona baktım. "Ne?" dedi şaşkın şaşkın. "Numaranı diyorum."

"Niye verecekmişim?" diye sordu inatla.

"Sana ulaşabilmem için."

"Bana ulaşmanı isteyen kim."

Zaten bir kere de söyleneni yapsan şaşardım tamirci kız. "İyi verme, ben şirketten alırım," dedim umursamazca. Gözlerini belertti. Bu fikirden hoşlanmamıştı. "Gidiyorum yakışıklı, ama bunu saymıyorum tabi ki, benimle yemeğe çıkmalısın."

Kapıyı açtım. Bir an boş boş baktı yüzüme. "Mal mısın! O zaman evime niye geldin?" diye çemkirdi sonra.

"Bu kadar kitap okumuş birine hiç yakışıyor mu böyle konuşmalar?" diye cıkladım.

Gözlerini devirdi. "Saygıdeğer Bey efendiciğim zekânız geri mi sizin acaba?" Öyle bir ses tonunda söyledi ki bir an saygıdan önümde eğilecek sandım.

"Aferin, çabuk öğreniyorsun," dedim ukala bir şekilde. "Sen hiç çabuk öğrenmiyorsun ama," dedi tehditkarca. "Kapasite meselesi tabi," diye ekledi sonra arkasına.

Ayakkabılarımı giyerken, "Yeri ve zamanı bildiririm," dedim sanki 'ah tabi ki ne demek' demiş gibi. Sonra merdivenleri inmeye başladım.

"Avucunu yalarsın!" diye bağırdı arkamdan ama tepki vermedim. Onu göreceğiz bakalım tamirci kız.

Aşağı inince Aylin'i aradım. Planlarımın içine eden canım kardeşim. "Neredesin baş belası?"

Seguir leyendo

También te gustarán

207K 16.4K 39
"Neden bana soğuk davranıyorsun? Bilmiyorum, aklında ne var ama kırıcı oluyor. Benimle yan yana olmaktan hoşlanmıyor gibisin. Ben sadece güzelce şiir...
6K 740 16
"Seni seviyorum." "Bir daha söyle." "Ece, seni seviyorum lan!" "Elinin körü!" Bir hışım önüme dönüp ayağımı sertçe yere vurdum. "Kestik!" Gürkan hoca...
709K 29.5K 47
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
1.6K 98 1
❝Belki birazdan ölürüm, sen her yazdığımı veda say..❞ Hiç hesapta olmayan bir şey olmuş. Ve aşk.. Onları pençesine alıvermişti.. 05. 01. 2022 #hayvan...