Prince And Commander

By maivuluan

15.2K 1.8K 870

On yedi yaşında Jungkook, neredeyse her şeyin yasak olduğu, herhangi birine yanlış şekilde bakmanın ölümle so... More

PAC ⚔ 1.Bölüm
PAC ⚔ 2.Bölüm
PAC ⚔ 3.Bölüm
PAC ⚔ 4.Bölüm
PAC ⚔ 5.Bölüm
PAC ⚔ 6.Bölüm
PAC ⚔ 7.Bölüm
PAC ⚔ 8.Bölüm
PAC ⚔ 9.Bölüm
PAC ⚔ 10.Bölüm
PAC ⚔ 12.Bölüm
PAC ⚔ 13.Bölüm
PAC ⚔ 14.Bölüm
PAC ⚔ 15.Bölüm
PAC ⚔ 16.Bölüm
PAC ⚔ 17.Bölüm
PAC ⚔ 18.Bölüm

PAC ⚔ 11.Bölüm

522 67 65
By maivuluan

Kurguyu nasıl kelimelere dökeceğime karar veremiyorum. Bu da beni üzüyor ve sanırsam kitap sizi sıkıyor ilk beş bölümden sonra herkes okumayı bırakıyor. :(

PAC | 11.Bölüm

Hizmetçiler ellerinde yiyecek dolu tabaklarla geldiler. Bu dikkatleri masadan uzaklaşmasını sağladı. Tepsilerde iki tür balık, patates, sebze ve ülkede ki en pahallı kırmızı şarlar vardı.

"Sakin ol Jungkook, eğer sinirle onların yanına gidersen seni hedef alırlar."

İştahı olmadığı için getirilen yemekleri yemeği reddetti. Etrafa baktığında çoğu insanın yemek yiyip birbiriyle konuşmakla meşgul olduğunu gördü. Jungkook bütün bu yiyeceklere ne olacağını merak ediyordu. Çöpe mi atılacak yoksa ihtiyaç sahiplerine mi verilecekti? Bunu yoklaması gerekiyordu.

HiJi'nin durumunun diğer hizmetçilere karşı olacağını düşündü onlar burada doyasıya yemek yerken hizmetçiler aç olarak onlara bakıyordu. Jungkook tüm cesaretini toplayıp Yoongiye gizlice baktı. Yoongi kolları bağlı bir şekilde oturuyor, hiçbir şey yemiyor, gözlerini tavana dikmiş öylece bakıyordu.

Deliye dönmüş gibiydi. Jungkook onunla ilgili her ayrıntıyı bilmek istiyordu ama şuan bunun yeri ve zamanı değildi.

Namjoon yemeğini bitirdikten sonra müzisyenlerden biri, dansın bitişik odada başlayacağını duyurdu. Kral, Jungkoooka dans etmek istediğini söyledi, içerideki diğeri insanlar çoktan dans salonuna gitmişlerdi.

"Prens Jeon bu dansta bana eşlik etme onurunu bahşeder misiniz?"

Jungkook yüzünü ekşitti ve NamJoon'un elini geri çevirdi. Yoongi'nin meraklı bakışlarını üzerinde hissediyordu.

"Üzgünüm Kral NamJoon bu nazik teklifiniz için fakat insanlar bir Kral'ın erkekle dans etmesine ne diyeceğini hiç düşünmediniz mi? Ne de olsa siz saygın bir kralsınız insanların sizin Gay olmanıza neder bence bunu düşünmelisiniz!"

Yoongi sırıttı. Hepsi yavaşça ilerlerken, müzisyenler basit, zarif bir melodi tutturdular. Sahneye ilk olarak Kral NamJoon ve bir prenses çıktı. Jungkook kimseye göstermeden elini Yoongi'nin koluna doladı. Yoongi gülümseyip birinin onları izleyip izlemediğine odaklandı.

"Prens Jeon bu akşam oldukça zarif görünüyorsunuz."

Küçük olan kıkırdadı salona geldiğinden beri Yoongi ile konuşma fırsatı yakalayamamıştı.

"Teşekkürler Komutan Min. Sizde oldukça yakışıklı görünüyorsunuz, kızların gözleri sizin üzerinizden ayrılmıyor."

Yoongi yavaşça elini Jungkook'un kolunda olan elini tutmak için hareketlendirirken Jungkook'un yanakları kıpkırmızı oldu.

"Prens Jeon..."

"Buyrun prenses...."

"Birlikte dans edebilir miyiz?"

Jungkook yanına gelen prensesi kırmamak adına teklifini kabul etti. Yoongi'nin ifadesiz bakışlarıyla sahneye çıktı. Dans boyunca Jungkook, kıza pek ilgi göstermeden, onu bir kol uzaklığında tuttu. Kız konuşmak istesede Jungkook konuşma teşebbüsü bile göstermedi.

Bu durum Jungkook için hiçbir sakıncası yoktu ve fırsattan istifade kızı sürekli ters tarafa çevirip Yoongi ile bakışlarını buluşturuyordu.

Müzik sona erdiğinde Jungkook elini onun belinden ayırdı ve geri selam verme gereği bile bulmadan yanından ayrıldı. Jungkook bu rahatsız durumun sona ermesinden gönül rahatlığı duydu.

Kendi sarayındaki davetlerde prensesler ona bunun gibi dans istekleri sunuyordu fakat Tae bir şeyler yapıp bu istekleri nazikçe reddediyordu ama şuan yanında o yoktu.

Jungkook sıvışıp Yoongi'nin yanında kimsenin onları göremeyeceği  bir yer aradı.

"Çok güzel dans ettin Jungkook."

Kral NamJoon, Jungkook'u odanın diğer tarafında,Yoongi'nin kolları  bağlı bir şekilde duvara dayandığı yere doğru götürdü. Jungkook tereddüt etti çünkü her serefinde NamJoon'un yanına geçtiğinde Yoongi sinir küpüne dönüyordu.

Komutan Min kesinlikle sinirli görünüyordu ama Jungkook onun kendisine zarar vermesinden korkmuyordu. İçinde onunla konuşma isteğini harekete geçiren bir şey vardı ve anlamlandıramadığı bir histi bu.

Kral resmi bir ifadeyle, "Yoongi." diye hitap etti Kraliyet Komutanına. "Çok yanlız görünüyorsun neden bir  kızla dans etmek..."

Müzik tekrar başladı ve sıradaki dans açılışı yapıldı. Yoongi hızlıca Jungkook'un kolundan tutup herkesin gözlerinin eşliğinde küçüğünü salonun ortasına götürdü.

Yoongi'nin gözleri Jungkook'un gözleriyle kenetlenmişti. Onlara dikkatle bakan insanları umursamıyorlardı bile. Herkes ne olup biteceğini merak ediyordu, bazıları onları umursamadan sevdikleri ile dans etmeye devam ediyordu.

"Prens Jeon.." dedi gülerek Yoongi hafifçe önünde eğildi bir elini karnına diğer elini Jungkook'a uzattı. "Bu dansı benim gibi gönlünü size kaptırmış sıradan bir komutana lütfeder misiniz?"

Jungkook'un yüzünde bir çok ifade belirdi. Utanç ve heyecanın çok tuhaf bir karışımıydı bu. Yoongi onun ruh halini çözümlemeye çalıştı ama karmaşık halini çözmedi.

Jungkook elini Yoongi'nin eline koymasıyla Yoongi gözlerini kısarak, kendi etrafında döndü. Yoongi'nin mutlu bir hali vardı ve Jungkook bunu kimsenin bozmasına izin vermeyecekti. Yoongi elleri ona belli belirsiz dokunduğunda sırıttı.

Jungkook etraftaki insanların düşüncelerini önemsemeden, kendi etrafında kısa süreli dönerek onun yüzünü inceledi. Bu adamın yanında olmak onu rahatlatıyordu ve tuhaf bir şekilde huzur veriyordu, tıpkı sert rüzgarlar esen bir kış sabahındaki sıcaklık gibi...

Sessiz bir şekilde dans ettiler. Dudakları konuşmamak için mühürlenmişti bunun yerine gözleri birbirlerinde üstünlük kurmaya karar vermişti.

Jungkook sonunda, "Sizinle vakit geçirmek çok güzel." diye ortaya bir sohbetin başlangıcını açmak için cümle kurdu. Yoongi onunla tek kelime etmediği için kafası karışmıştı. Jungkook'un sesinin nazikliği, samimi bir sözcük duymanın özlemini tek bir sözcükle geçiştirdi.

"Sizin yanınızda olmak ve sizinle konuşmak benim için anlatamayacağım bir duygu." dedi Yoongi onun bir şey, herhangi bir şey söylemesini bekledi.

Yoongi gözlerini kapatıp tekrar açmadan derin bir nefes aldı. Jungkook onun sıkıldığını düşündü.

"Burada çok sıkılıyorsun değil mi?" diye karşılık verdi acımış bir şekilde.  Jungkook cevap vermedi, Yoongi kendisiyle muhatap olmak istemediğini düşündü sonuçta Jungkook bir prensti ve kendinden üstündü.

"Fazlasıyla sıkılıyorum, sarayda olduğu gibi burada da dört duvar arasında zaman geçirmek can sıkıcı."

Dansın ikinci dakikasından sonra, Yoongi öne eğilerek. "Acaba bana kendi sarayınızda neden dört duvar arasında kaldığınızı söyleyebilir misiniz?"

Jungkook bu konu hakkında konuşmak istemiyordu, rahatsız olduğunu öne sürüp yatmaya gitmek için izin istemeyi düşündü fakat bu saygısızlık olurdu.

"Babam asla saraydan dışarı çıkmama izin vermezdi, odamda kalıp kitap okumama izin verirdi. Eğitimimi bile kendisi verdi. Arada kuzenim Tae ile ondan habersiz dışarı çıkardım fakat bu çok az olurdu."

Sesi oldukça yumuşak ve kulağına yakındı. Yoongi'nin aklına Jungkook ile ilk tanıştığı zaman gelmişti. Gömleğinin bedenine yapışması ıslanan saçının eşliğinde göğüsünün kalkıp inmesi o anın tekrar yaşamasına neden oldu.

"Seni ilk gördüğümde sanırım bu kaçamaklardan birini gerçekleştiryordunuz."

Bir ürperti hissi Jungkook'un bedenini baştanbaşa dolaştı. Komutanın yakınlığı, kalbinin ritimsiz atmasını heyecanıyla beraberinde getirmişti.

"Yakalandım sanırım."

Jungkook gözlerini onunkilere dikti. Gözleri sıcak ve değişik bir duyguyu ifade ediyordu. Kısa bir süreliğine gözlerini salonda gezdirdi.

Yoongi anlayışla başına salladı. "Sana şehri dolaştırmak istiyorum." dedi. Yoongi, Jungkook'u etrafında döndürüp onu kendine çekti ve öncekinden daha fazla bedeni kendine yasladı. Aralarında sadece santimler vardı. Jungkook'un içinde birden, başını Yoongi'nin göğsüne dayayıp onun kokusunu içine çekme isteği belirdi.

"Kral NamJoon şato muhafızlarına her an seninle olmalarını emretti ve bende kabul ettim."

Jungkoom kendini gülmekten alıkoyamadı  "O halde bir korumaya ihtiyacım var."

"Silahlı bir korumaya " diye açıkladı Yoongi.

NamJoon onlardan çin uzakta olmayan bir yerde, bir kızla dans ediyordu. Kızın kulağına bir şeyler fısıldarken elleri de rahatça arkasına kayıyordu.

"Kralın kaçamaklarından biri." dedi Yoongi, Jungkook'un bakış açısını takip ederek. Jungkook, gözlerini Jimin'e dikmiş, tepkisini ölçmeye çalışıyordu. Jungkook onun yüzünde açığa vurduğu şeyin ne olduğundan emin değildi ve Yoongi kısık sesle güldü.

"Onlar neden böyle, Jimin her an Kral Namjoon'u dövmeye hazırmış gibi." dedi Jungkook. Yoongi hala gülüyordu.

Jungkook onun gülerken ki sesini seviyordu. Gerçek bir gülüştü bu. Jungkook diğer dans edenlere baktı. "Sizcede herkes bizim şuanki halimizi garipsemiyormudur?" diye sordu.

Yoongi gülümseyi kesti. Yüzü kaskatı kesilmişti. "Onların ne düşündüğü ya da garipsemeleri beni ilgilendirmiyor." sesinde onu korkutan, sert bir ifade vardı.

"Emin misin?" diye sormaya yeltendi Jungkook.

Sorusunu bitirmeden, müzik sona erdi ve birbirlerinden ayrılmadan önce son kez birbirlerine baktılar.

⚔⚔⚔⚔

NamJoon sinirle çekiştirdiği bedeni odasına soktu ve sinirle üzerine doğru yürümeye başladı.

"Sana kendine gel demiştim!"

Jimin sinsice gülümsedi hiçbir şey umurunda değildi. Daha fazla bu şekilde karasız davranmak istemiyordu.

"Herkesin önünde bir prensesi öpmekte nedir kafayı mı yedin sen? Eğer Yoongi olayı örtbas etmeseydi rezil olabilirdik! Akılsızsın... Kafanın içindeki beyni kullanamıyorsun!"

Jimin omuz silkti NamJoon'un onu takmaması, onu bir yabancıdan farksız görmesi kalbini sızlatıyordu.

"Gelip seni mi öpseydim?"

"Gerçekten aklımı kaçırtıyorsun seni gördükçe deli gibi hissediyorum sırf sana olan saygımdan söz etmiyorum... Ben senin kralınım sözümde..."

Jimin daha fazla konuşmaması için kendine doğru döndüğünde dudaklarını birleştirmişti. Tüm vücudu bir anda alev almış gibiydi, bu hissi özlemişti. Alt dudağını bir daha asla bırakmayacak gibi emdiğinde karşısındaki bedenin unuttuğu tadını tekrar hafızasına kazımıştı.

NamJoon geri çekildiğinde bedenini sertçe yerde buldu. Gülümsedi.

"Ne yaptığını sanıyorsun!"

Jimin ayağa kalkarak karşısındaki öfke dolu bedeni kollarının arasına aldı ve karşılık beklemeden ona sarıldı.

"Jimin.." dedi NamJoon. Sıkıntıyla soludu elleri yumruk halini alırken.

"Neden böyle davranıyorsun?"

"Nasıl davranıyorum NamJoon-ahh." diye kulağına fısıldadı Jimin. Aralarındaki soğukluğun bitmesini istiyordu.

"Senin sevgilinmiş gibi biz artık eskisi gibi olamayız Jimin.."

"Neden!" diye bağırdı. Namjoon'un yanında tüm her şeyden sıyrılıyordu. Güçlü bir komutan olsada duygusal bir insandı.

"Çünkü bizim ilişkimizi sen bitirdin ve hiç bir şey olmamış gibi davranıyorsun.. Seni öylece affetme mi bekleme herkes tarafından reddedilirken beni yüz üstü bırakıp gittin hala daha neden diyorsun!"

Namjoon sinirle soluyup kendine asla bırakmayacak gibi sarılan bedeni yatağa itip ona iğrenerek baktı. "Senden nefret ediyorum."

NamJoon sessizce odadan çıkıp Jimin'i tek başına bıraktı. Jimin o an kendinden bir kez daha nefret etti. Pişmanlıkların her şeyi eskisi gibi yapmayacağını da biliyordu.

.
.
.
Bölümde bazı yerlerde eksiklikler olduğunu hissediyorum umarım kötü bir bölüm olmamıştır.

-MinApJeon

Continue Reading

You'll Also Like

betty By ︎ ︎

Fanfiction

2.4M 213K 33
okumayın for vanilla baby
173 60 8
Tek bölümlük hikayeler... Her bölüm ayrı hikayeden oluşmaktadır... Ship kitabı değildir... ⭒⭒⭒⭒⭒₍ᐢ⑅•ᴗ•⑅ᐢ₎⭒⭒⭒⭒⭒ Kısa süreliğine bu kitabıma ar...
207K 8.4K 38
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!
34K 1.4K 32
!!Smut içerir!! "Bembeyaz tenin bu gece kırmızıya bürünecek güzelim" "Seni arzuluyorum babacık" "Böyle devam et! Adımı inle!" Gözü korkmuş olan kedic...