Arıza tespit

By BookGanstas

1M 54.5K 6.2K

Gümüş rengindeki gözleri beni ilgiyle süzerken, "Neden tamircilik?" diye bir soru yöneltti. Birkaç saniye öl... More

👉1. Akü
👉2. Tamirci Kız🔧
👉3. Yüzleşme
👉4. Sözleşme📃
👉6. Yeni iş
👉7. Baskın
👉8. Tamirhane🛠
👉9. İş tulumu
👉10. Le petit palais🍽
👉11. Arkanlar
👉12. Arabaya bin🚘
👉13. Yangın🔥
👉14. Kısır
👉15. Tapu📄
👉16. Garaj
👉17. İmza✍
👉18. Game over☠
👉19. Açıklama
👉20. Emre
👉21. Bar🔮
👉22. Küçük oyun🤝
👉23. Tanışma🙋
👉24. Benimlesin
👉25. Sırılsıklam âşık💕
👉26. Gece ve gündüz
👉27. Aşk mı illüzyon mu❓
👉28. Kutu kutu pense💃
👉29. Ne hissetmeliyim❓
👉30. Söz
👉31. Sarışın kaplan🐯
👉32. Saf mısın❓
👉33. Kaç kaç🏃
👉34. Merak ediyorum
👉35. Paintball🔴
👉36. Paintpall🔵
👉37. Tabu
👉38. Belçıka çikolatası🍫
👉39. Aylin nerede❓
👉40. Çok güzelsin
👉41. Psycho🔫
👉42. Bırakma beni
👉43. Zıt kutuplar
👉44. Günaydın prenses👸
👉45. Çiçek💐
👉46. Uyuyalım💤
Yeni hikaye!
👉47. Korkak
👉48. Origami
👉49. Kaslı prenses
👉50. Şekerli mısır
👉51. Küçük prens
👉52. Sen kimsin❓
👉53. Sana aşığım💗
👉54. Sıyah gerbera
👉55. Masal🏰
👉56. Saat 12🕛
👉57. Korkuyorum sevmekten
👉58. Teslim ol
👉59. Biberli buluşma
👉60. Krep🥞
👉61. Seni seviyorum🖤
👉62. Kavga
👉63. Umut
👉64. Sevimsiz
👉65. Aile
👉66. Bana aşık mısın❓
👉67. Güzel bir gün🎀
👉68. Gelecekten bir gün - SON
Özel bölüm

👉5. Yavuz

21.5K 1.1K 41
By BookGanstas

Olaydan sadece birkaç gün sonra bir mektup gelmişti. Sözleşmenin iptal olduğunu belirten bir mektup. Artık Arkan holdingle çalışmıyorduk ama ben bunu kimseye söylememiştim. Nasıl söylerdim? İki gündür düşünmeme rağmen bu meseleyi nasıl çözeceğimi bilmiyordum.

Galiba çözemeyecektim de.

Elimde 4 tane daha şirketle sözleşme vardı, hepsi Arkan holdingle anlaştıktan sonra yapılmıştı. Ara sıra gelen ufak tefek başka işlerle birlikte aslında sözleşmenin iptali pek de sorun yaratır gibi gözükmüyordu. Hem o kendini bilmez Arkan'dan da kurtulmuştum. Belki de böylesi daha iyi olmuştu.

"Yine kara kara neyi düşünüyorsun?" Selim yanıma oturdu ve gözlerini bana dikti. "Hiç, her zamanki şeyler. Bitti mi onun işi?" Kafamla az önce uğraştığı arabayı işaret ettim. "Evet, sanırsam arızayı çözdüm." Gülümsedim. Hayat felsefeme gönderme yapmıştı. Arabalar mantık üzere çalışırlar. Eğer bir sorun varsa üç aşamada çok kolay çözülebilmeliydi.

Arızayı tespit et, arızayı tanımla ve arızayı gider.

Hep aslında hayatta böyledir derdim onlara. Hayatta karşımıza çıkan sorunları tespit edip, sonra tanımlayıp, sonrada çözebilmeliydik. Ama tabi insanlarla olmuyordu işte bu. Mesela karşında bir Zeyd Arkan düşün, adamın var oluşu arıza, nasıl çözeceksin. 'Sende az arıza değilsin' diyen içimdeki sese suikast düzenleyebilirim. Hayır, sen bir her şeye karışma. Gel sen uğraş istersen.

Keşke insanlar da arabalar gibi olsaydı, hayat çok daha kolay olabilirdi.

"Aferin. Girdin gözüme," deyip göz kırptım. "Hadi be ordan," diye saçımı karıştırdı. Harekete bak. İltifat etmeye de gelmiyor.

"Niye kaytarıyonuz lo?" diye bağırdı Emre arabanın içinden. "Ben kaytarabilirim, ben patronum," diye artistlik yaptım bende. "Patron çalışmayınca işler yürümüyor... Şey gibi de düşünebilirsin," deyip çenesini sıvazladı. "Hazır olun geliyor." Selim elini kalbinin üstüne koydu. "Hani düğünde gelin ve damat oynamayınca kimse oynamıyor ya onun gibi."

"Ve kalp krizinin başlangıcı, sol kolum tutmuyor şu an," deyip elindeki anahtarı yere attı Selim. "Bence güzel bir benzetme," dedi Emre yüzünü buruşturarak. "Hem bak bu araba seni istiyor," diye arabayı gösterdi.

"Ah bir şeyi de bensiz becer," diye söylendim tabi ona doğru giderken. "Ego da hemen tavan yaptı yine," diye yapıştırdı oda. "Egomaa ters düşüyorsun, çek git buradaaan," diyerek bir Mustafa Sandal şarkısıyla cevap verdim bende.

Gri renkli bir Volkswagen Golf 5'di. "Bunu bilgisayara bağladık mı?" diye sordum. "Evet, ama daha önce arızalandığında beynini sildikleri için, hiçbir şey çıkmıyor." "Yani sorun çıkaracak başımıza öyle mi?" Zaten bu günlerde sorun çıkaran çıkarana.

Tam o esnada çalan telefonun da sorun çıkaracağını düşünmeliydim. Ya da en azından Kaya şirketler grubu olduğunu görünce düşünmeliydim. Ya da belki içimi kaplayan huzursuzluktan. "Efendim?" telefonu kulağıma tutarken arabadan ve Emreden uzaklaştım. "İyi günler efendim. Alya hanımı aramıştım," diyen kadının sesiyle dejavü oldum bir an.

"Evet?" dedim tereddütle. "Kaya Grup'un şirket arabaları için yapılmış olan anlaşmanın iptal edildiğini belirtmek istedim. İki güne kadar resmi olarak bir mektup elinize ulaşacaktır. İyi günler dilerim." Uzun bir süre telefon kapandıktan sonra çalan sesi dinledim.

Bedenim taş kesilmişti sanki. İşte bu çok kötü oldu. Kaya Grup fark yaratabilirdi, diğer sözleşmelere göre daha fazla şirketi kapsıyordu çünkü. Kaya şirketler grubunun bütün iş arabaları bizdeydi, ki nerdeyse bütün çalışanlarının iş arabası vardı.

Nasıl olur böyle bir şey. Tesadüf mü yoksa ardında başka bir şey mi aramalıyım? Zeyd Arkan'ın 'Bundan sonra belayım başına. Kork benden' diyen sesi çınladı bir an kulağımda. Yok ya, bu kadarı da biraz fazla. Değil mi?

Yani kendisi sözleşmeyi geri çekmişti zaten, diğer şirketleri çektirecek değil ya. Asıl soru şimdi ne yapmalı? İki şirket birden kaybetmiştik. Bir an önce bir çözüm bulmalıydım. Yeni bir iş almalıydık ki, kaybettiklerimizin yerini doldurabilelim. Şu aşamada Kaya Grup'a gidip hesap sormanın pek de faydası olmazdı.

*****

"Tamadır, şimdi çalıştır bakalım," dedim elimi motordan çekip arkaya doğru yaslandım. Ufak bir homurtu ile araba çalıştı ve memnuniyetle bakıştık. "Süper, demek ki marş motorunda temassızlık varmış," diyen Ali'yi başımla onayladım. "Biraz çalışsın böyle."

"Kolay gelsin gençler," diyen bir hayli tanıdık sese döndüm. Kapıda takım elbiseli, buralara hiç de yakışmayan jantı biri belirmişti. Yavuz.

Kardeş gibi büyümüştük biz onunla. Sonra ikimiz de hayallerimizin peşinden koşmuştuk, ben tamirci olmuştum, o da bilgisayar mühendisi. Bu jantı kişilik şimdi Arkan holdingin Sistem Analisti ve Tasarımcısıydı. Çok afilli değil mi? Hele de İngilizce adıyla System analyst & System Designer. Gayet etkileyici. E kimin kardeşi?

Ama tabi gözü biraz daha yükseklerde. "Yavuz!" dedim coşkuyla ve boynuna atladım. "Şirine," dedi o da. Gülümsedim. Bir başkası söylese olmazdı ama o söyleyince hoşuma gidiyordu. "Naber?" dedim biraz uzaklaşıp. Bir hoş geldin hoş bulduk faslından sonra bana döndü.

"Aslında sözleşme meselesi için geldim." Gözlerim büyüdü ve göz ucuyla diğerlerini işaret edip hafifçe başımı olumsuz anlamda salladım. Daha söylememiştim. "Ne sözleşmesi?" diye sorunca Hamza, anladı ne demek istediğimi. "Önemli bir şey değil." diye atıldım hemen.

"Biraz dışarı gelsene benimle," dedi Yavuz, gözlerinde kaygı vardı. Bir 'sorun yok' bakışı fırlattım çalışanlarıma. Bu yalan sayılır mıydı? "Siz devam edin, gelirim birazdan," dedim. Yavuz'un arkasından dışarı çıktım.

Kapının önünde bana doğru döndü. "Neler oluyor, sözleşme neden iptal oldu?" diye sordu, yüzündeki kaygı sesine yansımıştı. Bu işi o ayarlamıştı iki sene önce. Lojistik şirketinde tırlar ve şirket arabaları için servis aradıklarını duymuştu. Sonra bizi önermişti ve onun referansı sayesinde işi almıştık.

Ardından iyi bir özgeçmiş sahibi olarak, diğer şirketlerle anlaşmıştık. "Sorma, uzun hikâye," deyince bana ters bir bakış fırlattı. "Vaktim var." Dudağımı ısırdım. "Peki nerden başlasam, dahice fikrimden mi..." dedim düşünceli düşünceli, sonra ona hikâyeyi anlattım.

"Gerçekten de dâhiceymiş. Aferin," dedi alayla. "Dimi ya. Valla ne tarafından bakarsam bakayım, o an neden öyle bir karar aldım bilemiyorum. Nasıl bir ruh halindeydim muamma. Ama gerçekten dâhice gibi gelmişti." Kendi kendime gözlerimi devirdim. 'sende az manyak değilsin' dedim içimden.

"Sen nasıl öğrendin?" diye sordum gözlerimi ona dikip. Bitter çikolata -en bi sevdiğim- gözleri benimkilerle buluştu. "Senin referansındım unuttun mu?" Bir an afalladım ve ardından gözlerim büyüdü. "Ya ben bunu niye hiç düşünmedim. Sorun oldu mu?"

"Hayır, sorun yok. Sadece iptal hakkında bilgilendirdiler," dedi. "Ya! Niye korkutuyorsun o zaman?" diye söylendim. "Kovuldun sandım. Aptal."

"Bir akü hırsızına kefil olmuşum sonuçta, olabilirdi değil mi," dedi kızarak ama sesinde ufak bir eğlence de vardı. "Abi Aston Martin diyorum yaa, ellenmez mi?" dedim dalgın dalgın. O etkileyici araba belirmişti gözlerimin önünde. "Elleme tabi, el âlemin arabasına elleme, Aston Martin de olsa. Sonra böyle sözleşmeden olursun işte," diye azarladı.

Muzip bir bakış attım ona. Bu kızış nasıl ciddiye alınırdı ki. "Kafandaki tilkileri görebiliyorum. Ne geçiyor yine aklından?" diye sordu kafa sallayarak.

"Hı, süper bir plan geçiyor. Bak şimdi dinle. Ben gitsem, bunun arabasına öyle bir şey yapsam ki sadece ben çözebilsem. Sonra da desem sözleşmeyi geri yürürlüğe koy, halledeyim desem efso olmaz mı? Ama sorun şu, bir Arkan için bi Aston Martin nedir tam olarak? Yani mesela bizim için bir arabanın oluğu gibi mi, yoksa bizim için bir evin olduğu gibi mi? Değeri ne bunun? Bir Arkan hayatında sadece bir kere mi alır bir Aston Martin, yoksa üç kere mi, yoksa her sene yenilese bile koymaz mı? Orayı tam çözemedim daha," dedim düşünceli bir şekilde.

"Nefes al nefes!" Kaşlarını çattı. "Hem düşünme şöyle şeyler, sonra kafayı bozuyorsun uygulamaya kalkıyorsun bir de." Bana attığı ciddi büyük abi bakışından etkilenmeyerek - ben senin ciğerini bilirim, artistliğin kime- "Ama kabul et baya iyi bir plan," diye ısrar ettim.

"Hayır değil, sadece senin kafanda iyi, pratikte yürümez öyle şeyler. Kaş yaparken göz çıkarma otur oturduğun yerde. Sözleşme şurada dursun bir de mahkemelik olursun." Bu defa bildiğin azarlamıştı.

"Aman ii be, sen de hayat dersi vermeye mi geldin. Zaten fantezi yapıyorum. Tövbe ettim ben," dedim uslu uslu. "Şu sinirlendiğinde kelimeleri yutman yok mu. Ayrıca ben yer miyim? Senin aklında başka bir şeyler var, sen onları da söyle bakıyım bana bir."

Ee tabi gözümün içine içine bakınca görüyordu her zamanki gibi. "Yok başka bir şey ne olcak, tövbe ettim diyorum," diye karşılık verdim. Jant kapağı fantezimden ona bahsetmek pek akıllıca gelmedi bana. "Bak uslu dur, sakın daha da kışkırtma adamı. Boş ver sen Arkan holdingi falan, kendi kaybeder. Kolay mı senin gibi şıp diye arızayı tespit eden tamirci bulmak. Elindeki işlere bak, size yeter onlar."

Gülümsedim. "Hm öyle yapıyorum," diye geçiştirdim. "Noldu?" dedi hemen. Yine anlamıştı. Çok fazla da tanımamak gerekiyordu bir insanı.

"Yok bir şey," desem de "Var bir şey, görüyorum. Ne oldu? Yok mu? 4 tane daha şirket olmalı elinde." Yine kaşları çatılmıştı. "Evet öyle." Karşı kaldırımda yerinden oynamış ve eğri duran taşlara diktim gözlerimi. Konuyu değiştirecektim ama fırsat bırakmıyordu.

"Alya!" Derin bir nefes alıp yine ona baktım. "Üç tane," dedim. "Bir hafta içinde Kaya şirketler grubu ve Erez holdingden de iptal geldi. Galiba o yapıyor. Yani tesadüf olamaz değil mi?" dedim sorudan çok tespit olarak. "O kadar ciddi mi ya? Niye uğraşıyor ki bu kadar?" Şaşkın ve düşünceli bir şekilde elini saçlarında gezdirdi. Çünkü ben elinden geleni ardına koyma diye meydan okudum ona...

"Adam kendisi arıza çünkü. Araba olsa pert, mezarlığı boylamıştı o cinsten," diye söylendim. "Hangi aşamada kaldı?" meraklı bakışlarla, felsefeme gönderme yapmıştı. "Arızayı tespit ettim de işte tanımlayamıyorum. Bildiğin manyak."

"Arızayı tespit et, arızayı tanımla, arızayı gider. Tanımlayamayınca gideremiyorsun yani?"

"Aynen" diye onayladım. "Konuşmamı ister misin?" "Hayır!" dedim aceleyle kolunu tuttum. "Sakın, sakın öyle bir şey yapma. Halledeceğim ben," diye ekledim. "Nasıl? Yine aptalca bir şey yapmayacaksın değil mi?" Neden bu kadar endişeliydi ki sesi? Bugüne kadar neleri halletmiştim.

"Düşünüyorum bir şeyler... Sen şimdilik kimseye bir şey söyleme, çözmeye çalıştığım için söylememiştim, ben sonra uygun bir dille anlatacağım." Sol elimi iki eli arasına aldı. "Kendini suçlu hissettiğin için söylemedin ama öyle düşünme. Sen de böyle olsun istemezdin," diye rahatlatmaya çalıştı beni.

"Ya benim yüzümden hepimiz işsiz kalırsak?" Sonunda içimdeki sıkıntıyı sesli olarak dile getirmiştim. Konuşabileceğim tek kişiye. "Yok ya, o kadar ileri gitmez," dedi kendinden emin ses tonuyla.

"İşte ben de bundan pek emin olamıyorum." diye mırıldandım sadece.

Continue Reading

You'll Also Like

Buz By gece__

Teen Fiction

323K 11.2K 43
Amerika'da araba hırsızlığı yapan bir kız. Türkiye'ye döner ve düşmanıyla karşılaşırsa; Neler mi olur? " Buz " gibi bir kızın hikâyesi.
8.9K 419 23
Hayallerimi gerçekleştirmek zordu. Özellikle de işin içine vicdanım girince bunu hak etmediğimi sanmıştım. Umutlarımın bir bir, tek tek ve acımasızca...
9.9K 175 44
"Bana kendinle ilgili kimsenin bilmediği bir şey anlat." "Peki bunu neden yapayım?" "Makul soru," dedi koyu yeşil gözlerini içkisine dikerek. "Eğer...
68.3K 27K 52
Asker, vatan; aşk ... kitabıdır.🌾❤️ 🌾"Ben, seni acılarım yüreğimi döverken tanıdım." dedi kadın, öfkeli bir ses tonuyla . Adamı, uzun bir sessizlik...