Arıza tespit

By BookGanstas

1M 54.6K 6.2K

Gümüş rengindeki gözleri beni ilgiyle süzerken, "Neden tamircilik?" diye bir soru yöneltti. Birkaç saniye öl... More

👉1. Akü
👉3. Yüzleşme
👉4. Sözleşme📃
👉5. Yavuz
👉6. Yeni iş
👉7. Baskın
👉8. Tamirhane🛠
👉9. İş tulumu
👉10. Le petit palais🍽
👉11. Arkanlar
👉12. Arabaya bin🚘
👉13. Yangın🔥
👉14. Kısır
👉15. Tapu📄
👉16. Garaj
👉17. İmza✍
👉18. Game over☠
👉19. Açıklama
👉20. Emre
👉21. Bar🔮
👉22. Küçük oyun🤝
👉23. Tanışma🙋
👉24. Benimlesin
👉25. Sırılsıklam âşık💕
👉26. Gece ve gündüz
👉27. Aşk mı illüzyon mu❓
👉28. Kutu kutu pense💃
👉29. Ne hissetmeliyim❓
👉30. Söz
👉31. Sarışın kaplan🐯
👉32. Saf mısın❓
👉33. Kaç kaç🏃
👉34. Merak ediyorum
👉35. Paintball🔴
👉36. Paintpall🔵
👉37. Tabu
👉38. Belçıka çikolatası🍫
👉39. Aylin nerede❓
👉40. Çok güzelsin
👉41. Psycho🔫
👉42. Bırakma beni
👉43. Zıt kutuplar
👉44. Günaydın prenses👸
👉45. Çiçek💐
👉46. Uyuyalım💤
Yeni hikaye!
👉47. Korkak
👉48. Origami
👉49. Kaslı prenses
👉50. Şekerli mısır
👉51. Küçük prens
👉52. Sen kimsin❓
👉53. Sana aşığım💗
👉54. Sıyah gerbera
👉55. Masal🏰
👉56. Saat 12🕛
👉57. Korkuyorum sevmekten
👉58. Teslim ol
👉59. Biberli buluşma
👉60. Krep🥞
👉61. Seni seviyorum🖤
👉62. Kavga
👉63. Umut
👉64. Sevimsiz
👉65. Aile
👉66. Bana aşık mısın❓
👉67. Güzel bir gün🎀
👉68. Gelecekten bir gün - SON
Özel bölüm

👉2. Tamirci Kız🔧

28.5K 1.5K 213
By BookGanstas

Bu yakışıklıdan kendi arabama kablo atabilirdim tabi ama bunun için arabayı çalıştırmalıydım ve bu da yanlış anlaşılabilirdi.

Biraz düşündüm. Eğer biri gelirse aküyü çalmakla itham edilmek, arabayı çalmakla itham edilmekten makuldü galiba. İşte ikinci dâhice fikrim de buydu. Sadece 10 dakikada arabaların akülerini değiştirdim ve sonra oradan uzaklaştım.

*****

Zeyd

"Gel," dedim tıklayan kapıya doğru. Kenan elinde ufak bir dosya ile içeri girince imzaladığım dosyaları İrem'e verdim. Bu onun çıkması için bir işaretti. İrem kapıyı ardından kapatınca Kenan konuya girdi.

"Efendim plakayı araştırdım fakat bahsettiğimiz araba şu an tamirdeymiş. Sahibi neredeyse iki hafta önce garaja bıraktığını belirtti. Galiba dün arabayı kullanan kişi de tamirciydi."

Tek kaşımı kaldırdım. "Tamirci mi? Tır için gelen mi yani?" diye sordum ufak bir şaşkınlıkla. "Evet efendim, ilginç olan da bu zaten. Tır için gelen tamirci zaten şirketimizin iki senedir çalıştığı bir tamirci. Yani böyle bir şey yapması çok garip. Siz dün onunla görüşmediniz mi?"

Derin bir nefes alıp arkama yaslandım. Bu iş oldukça garipti. Elimle alnımı ovdum ve gözlerimi tekrar Kenan'a diktim. "Hayır, bana gözükmeden çıkmış. Ama tır şoförünün kızı bana ilginç bir şeyler söyledi. Galiba tamircimizin benimle bir sorunu varmış. Tabi arabamı kurcalayacak kadar derin olduğunu hiç düşünmemiştim," dedim düşünceli bir şekilde.

Kim bu adam ve benimle derdi ne? Ama anlayacaktım, önce ona güzel bir ders vermeliydim.

Zeyd Arkan'ın arabasından akü çalmak ha? Kiminle dans ettiğinden haberi var mıydı acaba. "Tamam, sen çıkabilirsin. İrem'e söyle, bana Okan'ı yollasın," dedim düşünceli bakışlarımı baktığım noktadan hiç ayırmadan. "Peki efendim."

*****

Alya

"Ya bu anahtarların sırasını kim bozdu yine?" diye haykırdım. Ben her defasında numaralarına göre diziyordum fakat benim simetrik ruhuma ters düşen birileri vardı burada.

"Çemkirme. Çemkirince çok çirkin oluyorsun." Selim arkamdan geçerken kafamı öne doğru ittirdi. "Gerçi normalde de güzel olduğun sayılmaz ama..." "Hadi be oradan. Çirkinmiş. Bikere benim çirkin gözükmem imkânsızzz..." dedim ve omzumun üstünden ona mağrur bir bakış attım.

"Evet, mütevazılığınla birlikte çok hoş bir kombin oluyor doğrusu," diye dalga geçti. Tam ona laf yetiştirecekken, dışarıdan gelen seslerle arkamı döndüm.

Kapıda adamlar vardı. 8 kişi kadar içeri girdiler. Tiplerine tepki olarak anca 'noluyoruz lan' denebilirdi. Ama ben: "Kimi aramıştınız?" dedim sadece.

Beni aramıyorlardır inşallah, çünkü biraz kaba kuvvet için gelmiş gibiydiler. Selim bana doğru yaklaştı ve şaşkınca bakıştık. "Yiğit hanginiz?" dedi en öndeki gözlerini tehditkârca kısarak. Bu soruya gülebiliyor muyduk? Çünkü gülmemek elde değildi.

"Duruma göre değişir," dedim adamlara. Onların gözü daha çok Selim'deydi, tabi burada Yiğit olabilecek bir o vardı. "O Selim yalnız..." diye ekledim. Yoksa Selimciğimi harcayacaklardı burada.

"Yiğit nerede?" diye sordu adam bu defa. "Bu Yiğit'in tam ismi neydi? Böyle bilemedim çünkü ben," dedim düşünceli bir tavırla. Düşünceli olduğumdan değil, maksat bir gizem yaratmak.

Selim bana sorarcasına bir bakış attı. E tabi o anlamıştı aslında beni aradıklarını. Sakin ol dostum, her şey kontrolüm altında.

Adam arkasına baktı. İki isim ezberlemek zor geldiyse demek ki. "Alya dedi birisi, Yiğit Alya." Bu defa güldüm. "Neden aramıştınız ki?" diye sordum. "Ufak bir akü meselemiz var," dedi adam tek kaşını alayla havaya kaldırarak.

"Ne aküsü?" diye sordu Selim aslında umursamaz bir tonda. Soruyu daha çok bana yöneltmişti. Tabi onun akü hikâyesinden haberi yoktu, o gün burada değildi. Sen yine ne yaptın bakışları ile bakıyordu bana.

"Patronun aküsünü yürütmüş kendisi?" deyince adam, tek kaşını havaya kaldırarak bana baktı. "Sen akü mü çaldın?" diye sordu ufak bir şaşkınlıkla. Adamlar da aynı şaşkınlıkla bana baktılar. "Ama çalmak demeyelim şimdi ona, çalmak yok, değiştirdim sadece."

Ellerimi havaya kaldırdım. Vay be Arkan, demek bir akünün hesabını yapıyorsun ha? "O zaman gençler Yiğit Alya'yı bilmiyorum ama, Alya Yiğit ben oluyorum. Fakat dövmeye geldiyseniz, o işlere müessesemizde Selim bey bakmakta. Dayağınızı kendisine takdim edebilirsiniz."

Selim bana ters bir bakış fırlattı. O sırada Emre, Ali ve Hamza girdi tamirhaneye. Kapıda şaşkın şaşkın durakladılar bir müddet. "Neler oluyor?" diye sordu Emre, gözleri adamlar ve bizim aramızda gidip gelirken.

"Beyler Arkan aküsü için gelmişler," dedim onlara. "Oradan yedek akü ile birlikte getirebilir misin?" diye ekledim. Ali çantasını bir kenara bıraktıktan sonra rafların birinden iki aküyü de alıp yanıma geldi. Aküleri ondan alırken 'ne geçiyor aklından?' bakışını umursamadım.

Önce Zeyd Arkan'ın aküsünü verdim adama. "İşte aradığınız akü," sonra onun üstüne diğerini koydum, "bu da müessesemizin ikramıdır," diye ekledim. Adam bir elindeki akülere bir bana baktı ama ne yapacağını kestiremedi.

Tabi aküyü çalan tamircinin kadın olması hesapta yoktu. "O zaman ortayı açarsanız beyler. İşimiz var çünkü," dedim kimseden hareket çıkmayınca. Adamlar önce bakıştılar ama bir çözüm bulamayınca akülerle birlikte çıktılar. Onlar gidince bizimkiler karşıma geçip gözlerini bana diktiler.

"Şu an üzerimde büyük bir psikolojik baskı var," dedim huzursuzca. "Arabanın neden çalışmadığını bile anlamaz değil mi?" dedi Hamza benim sözlerimi tekrarlayarak. "Adam senin yaptığını bile çözmüş." gözlerimi devirdim. "Şaka gibi, düşün ben bile, bak üstüne basa basa söylüyorum, BEN bile o verdiğim ikinci aküyle iflas edecek değilim."

Gerçekten buraya kadar geleceklerini hiç düşünmemiştim. "Mesele akünün fiyatı mı sence gerçekten? Çünkü sen çaldın sonuçta o aküyü," dedi Selim bir süre bizi dinledikten sonra. "Ama çalmak demiyorduk ona..." diye başladım fakat bakışlarıyla beni susturdular.

"Bazen sonuçlarını düşünmeden hareket ediyorsun..." dedi mantık abidesi Hamza. "Aman iyi tamam..." Ellerimi teslim olurcasına havaya kaldırdım. "O zaman öyle gerekti ben de yaptım." "Her istediğini yaptığını, seni otomotiv bölümünde gördüğümüzde anlamıştık zaten. "

"Hem verdik işte aküsünü geri." Hala ciddi bakıyorlar. Tabi Emre hariç. O kaçırdığı adrenalin patlamasının pişmanlığını atlatamamıştı. "Sen vermedin, almaya geldiler," diye yılın tespitini yaptı Hamza.

Hadi canım?

"Teknik olarak dayak atmaya gelmişlerdi yalnız," diye düzelttim dayanamayarak.

Selim omuz silkti. "Ben buradayken ne kimse dayak atar ne de kimse dayak yer," dedi kollarını bağlarken. "Ses tonundan bile ürperdim Selim abi," dedi Ali ufak bir hayranlıkla. "Dayak mayak yok," deyip Ali'ye döndüm. Burada sadece ben dayak atabilirim. "Sen onlara bakma Aliş, güzel güzel dersini yap, uyma onlara emi."

"Sen de beladan uzak dur emi," dedi Selim sesimi taklit ederek. Emre incinmiş gibi baktı. "Taklit işini bana bırak istersen Selim." Konunun dağılması işime gelmişti. "Sana günahımı bile bırakmam Emre," dedi ifadesiz bir ses tonuyla.

"Vermem değil miydi o?" diye kendi kendime mırıldandım. Duvardaki saate baktıktan sonra, "Bu kadar azarlamaca, laf dalaşı yeter, hadi herkes iş başına, bu hafta çok yoğunuz," dedim. Selim her zaman ki gibi lafını söyleyip çoktan işinin başına geçmişti. Diğerleri de dağılırken Emre yanımda durdu.

"Bir daha böyle şeyler yapma." Yüz ifadesini olduğunca ciddi tutmaya çalışıyordu. Sonra birden göz kırptı ve gülümsedi. "Yani bensiz."

İçimdeki kahkahayı bastırdım. "Az önce dayak yeme şerefine nail olacak olan sen değildin ama..."

*****

Zeyd

Önümdeki dosyalara bir türlü odaklanamıyordum. Onlar bana bakıyor ben onlara, beraber flörtleşiyorduk. Biraz daha baksam galiba birine çıkma teklifi edebilirdim. Of ne saçmalıyorum ben?

Aklım hala şu tamircideydi. Ama şimdi karşılaşacaktım ve neden akümü çaldığını öğrenecektim. Kapım tıklandığında "Gel," dedim. Arkama yaslandım ve ellerimi göğsüme bağladım. Evet, bakalım şu tamirci kimmiş. Hesap sorma vakti.

Elinde peçete kafasını tutarak girdi Okan içeriye, galiba kaşı patlamıştı. "Okan bu ne hal?" Ayağa kalktım ve yanına doğru yürüdüm. "Zeyd Bey, tamirci gelmek istemedi, 'Benimle konuşmak isteyen kendisi gelebilir, ben kimsenin ayağına gidemem' dedi. Ve üstüne ben kolundan tutup götürmek isterken ayakkabıyı kafama fırlattı efendim."

O acıyla inlerken ben de onu şaşkınlıkla dinliyordum. "Ne yani şimdi bir adamla başa çıkamadınız mı? Hem kim dedi sana zorla buraya getir diye? Ben demedim mi sadece ikna edeceksin diye?" Kelimeler ağzımdan sinirle çıkmıştı. Masaya gidip ceketimi aldım. "Bir işi beceremediniz. Kendim hallederim."

Okan stresli gözüküyordu. "Yalnız sandığınız gibi değil..." İyice sinirim tepeme çıkmıştı. "Ne geveliyorsun sen?" Bir şey söyler gibi oldu sonra durdu. "Kendiniz görseniz daha iyi olacak." "Neyi görmem laz..." sabrım taşmaya başlamıştı "Boş ver," deyip kapıdan çıktım.

Bu tamirci gerçekten de çok enteresan çıktı. İlk hatasını beni beklemeden gitmekle yaptı zaten o cepte. İkinci ve daha da sayamadığım hatalarını da şimdi arka arkaya dizmiş oldu. Hem akümü çal, hem adamımı döv -hala sinirleniyorum- hem de konuşmak istediğimde yanıma gelme. Koskoca adam neden müdahale etmemişti orasını da anlamış değilim zaten. Bekle tamirci, elimden çekeceğin var.

Şu meşhur tamirciyi tanımak için sabırsızlanıyordum.

*****

Tamirhaneye ulaştığımda arabayı müsait bir yere park edip kapıya doğru ilerlemeye başladım. İçeriden arı vızıltısı gibi tartışma sesleri geliyordu ama tam olarak ne dediklerini anlamamıştım. Tamirhanenin kapısına doğru yaklaştım ve ellerimi göğsüme bağlayarak ilerde duranları izlemeye başladım.

Kimse beni fark etmemişti. Dört erkeğin de üzerinde iş tulumu vardı ve arkaları dönüktü. Karşılarındaki biriyle konuşuyorlardı ama yüzünü göremiyordum. "Bir de ayağına kadar çağırıyor beyefendi! Deli mi ne!" diye bir kız sesi duyduğumu sandım. Diğerleri sen Zeyd beyi tanımıyorsun keşke gitseydin gibi bir şeyler söylüyorlardı.

"Zeyd bey kim ya? Herkes bi Zeyd bey, Zeyd bey tutturmuş. Kim bu Zeyd bey?!" Sesin tanıdık gelmesini umursamadan atıldım öne. Ellerimi pantolonun cebine soktum ve ismimi bağırdım.

"Zeyd bey benim!"

Şimdi herkesin odak noktası ben olmuştum. Kenara doğru çekilirken konuştukları kişinin önünü açtılar. Hepsi gözlerini pörtletip bana bakıyordu. Biri hariç. Mavi gözlü biraz kaslı tamirci hiç etkilenmemiş bir tavır sergiledi.

"Yiğit hanginiz?" diye sordum.

Biri, "Haydaa, baştan başlıyoruz," derken mavi gözlü çocuk kafasını sallamakla yetindi ve ben yokmuşum gibi ilerdeki arabaya doğru yürüdü.

"Bir bitmediniz ya, sizi bana sayıyla mı gönderiyorlar?" Diğer ikisinin arasından sinirle sarı saçlı bir kız çıktı ve bana doğru yürümeye başladı. İki elini yumruk yapmış hızlı hızlı ilerlemeye devam ederken önüne gelen uzun örgüsünü arkaya attı.

"Benim adım Alya! Tamam mı, Al.ya!"

Her şey o kadar hızlı gelişti ki şaşırmaya bile fırsatım kalmadı. İçeri girdiğimde gözüm dört tamirciden başka birini görmemişti. Fakat buraya gelirken tamircinin, buraya hiçbir şekilde uymayan uzun sarı saçlı, üstü kir, pas ve yağ içinde olan bir kız olduğunu hiç düşünmemiştim.

Ben bunları düşünürken omuzumdan tutup hafif yan çevirdi. Sinirli yüz hatlarını şaşkınlık aldı ve ateşe dokunmuş gibi geri çekti ellerini. Geri geri giderken sağ elini kaldırdı ve işaret parmağıyla beni gösterdi.

"Beyaz atlet!"

*****

Hikâyenin daha fazla okuyuculara ulaşması için yorum atmayı ve oy vermeyi unutmayın 😊

Continue Reading

You'll Also Like

753K 31.4K 49
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
5.4K 745 14
"Peki ya sonrası? Hikâye böyle bitmiş olamaz. Kim böyle bir masalı dinlemek ister ki?" Elinde paspasla odadan çıkacakken kapıda birini görmüş gibi du...
192K 15.8K 76
"Kuyruklu yıldızlar vardır; yetmiş yılda bir yaklaşır dünyaya... İnsan ömrü boyunca ya bir defa görür ya hiç... Ben o kuyruklu yıldızı gören şan...
3.5M 129K 71
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...