ZİNCİRSİZ

By motorlubilge

2.8K 404 198

Zincirsiz....Çok sevenler.. Nefretle büyüyenler.Korkaklar...Gözü karalar...Ötekiler, sistemin çarkı içinde ez... More

YAZARDAN
1-EŞBER
2- R-GUAN
4-AVUKAT

3- ZÜRAFA SOKAK

418 45 22
By motorlubilge

Gülriz son müşterisinin giyinip çıkmasını beklerken aklında kedisi İskender vardı. Zorlasa da bir türlü sabah evden çıkmadan önce hayvanın yemini koyup koymadığını hatırlayamıyordu.

Eğer unuttuysa başı belada demekti Gülriz'in. Zira hayvan aç kalınca agresifleşiyor ve karnını doyurduğu ilk andan sonra 'yaptığını unutmadım ' dercesine tırmalıyordu Gülriz'i.

Canının çok acıdığı söylenemezdi ancak kedi yüzünü çizerse işin rengi değişiyordu. Zaten gençliğine dair güzelliğinden hiç eser kalmamıştı bedeninde; bir de üzerine yara bere eklenince işleri hepten azalıyordu.

Oysa en azından 1 sene daha çalışmak istiyordu. Sonra tıpkı diğer kadınlar gibi o da bırakacaktı bu işi, emekli olacaktı. Aslında çoktan ayrılması gerekti bu genelevden ancak herkes gibi değildi Gülriz.

Önceki yıllarda sık sık bir adamın kapatması olup aylarca ortalarda görünmemiş; adamlar ondan sıkılınca da yeniden yuvasına dönmüştü.

O sıradan bir fahişe değildi elbette. Vergiye tabi, belgeli, izinli ; devlet tarafından korunan yasal bir işçiydi.

Bu yüzden ansızın çekip gidişleri sorun oluyor yüzüne iğrenerek bakıyormuş gibi görünürken salyasını akıtmaktan geri durmayan resmi kişilere hesap vermek zorunda kalıyordu.

Aylarca evlerin birinde bir boşluk açılmasını bekliyordu. Elindeki üç kuruş da bitene dek amaçsızca geziyor en sonunda.

Parası bitince mecbur kalıp kendi adına çalışıyordu. Gülriz sevmiyordu serbest iş yapmayı.

Evden çıkmak zordu, başka bir eve gitmek de...Pazarlık yapmak, yeni neslin hiç öğrenemediği tuhaf fetişleri, tüm gecesini ondan isteyen alemciler, keşler, kafası dumanlılar ...Oteller desen çoğu basık ve pislik içindeyken. Yanında geldiği çoğu iktidarını yitirmeye başlamış adamları uğraşsa da memnun edememek de zordu işte.

O buraya aitti. Bu sokağın insanıydı. Başka yerlerde ne çalışmak ne yaşamak istemezdi . Bir çoğuna tuhaf gelse de bir zamanlar ünlü Mama Matild'in kızlarından biri olmak ona yetiyor da artıyordu bile.

Kedisi İskender, Cibali Kapı'nın ardındaki yeşil boyalı eski evi ve cüzdanındaki hayat garantisi vesikası Gülriz'in sahip olduğu ve korumak istediği yegane şeylerdi. Fazlasını hiç istememişti. Hiç düş kurmamıştı. Aslına bakılırsa Gülriz bu işi yapmadan önce bile hayal kurduğunu hatırlamıyordu.

O kendini bildiğinden bu yana hayatın ona sunduklarına razı olmuştu. Bir tek isteği olmuştu bunca sene içinde. Tek bir istek,tek bir hayal! O da gerçek olmamıştı ki; istediği anda bile geri çevrileceğini biliyordu.

Dün gibi aklındaydı isteği . Eski patronu Tonyalı Reşit çok sert çıkmıştı ona. Adamın nefesi sigara ve mentol kokardı hep. " Kerhanede bebek mi olur! Babası belli mi? Değil! Dostun olsa neyse! Al götür ver diyeceğim. Aklını başına al." demişti ona. "Her piçi beslemeye kalksak!.."

Gülriz mecburen devlete vermişti yavrusunu. Ona göre babasının kim olduğunun önemi yoktu ki! Güzeldi bebek. Güzel kokuyordu içinde doğduğu pisliğe rağmen ve sadece bir kaç kez görebilmiş olmasına rağmen çok güzel gülümsüyordu.

3 gün tutabilmişti onu kollarında. 3 gün neredeyse hiç uyumadan ezberine katmaya çalışmıştı yüzünü. Nişastalı su vermişti acıktığı zamanlarda.Aslında süt versin isterdi ama evin eskilerinden Sümer ablası izin vermemişti." Daha zor olur böylesi, bırak o seni tanımasın sen de onu ." diye engellemişti onu.

Sıkkınlıkları yüzlerinden okunan 2 memur gelmişti sonra Zürafa Sokaktaki eve. Ellerinde dosyalar ve siyah kaplı çantalar vardı. Uzun uzun bir şeyler anlatmışlardı ona. Sanki bilmiyormuş gibi içinde bulunduğu şartların bebek için ne kadar tehlikeli olduğunu söylemiş ve durmaksızın 'En doğrusu bu 'demişlerdi .

Bebekten vazgeçmeli ve hiç aramaya kalkmamalıydı Gülriz. Tonyalı Reşit ve Sümer ablası da yanındaydı. "Hadi." dediler ona. "Bu en doğrusu."

İmza atamıyordu Gülriz. Parmak bastı önüne konan kağıtlara. Devlete devretti 3 günlük bebeğinin tüm haklarını.

"En azından isim versem." dedi tam kapıdan çıkmak üzerelerken.Kadın olanı döndü içlerinden. Sesinde anlayış vardı. Ayırt edebiliyordu genç kadın. "Versen bile güvenlik gereği değişecek adı. Yeni kimliği olacak oğlunun." dedi.

"En azından isim versem." dedi yine.

"En doğrusu bu." diye tekrarladı .Bebeği kucağında sımsıkı tutuyordu. Kapının önünde onu bekleyen siyah bir araba vardı ve sabırsızdı kadın.

Gülriz'in sesi değişti konuşurken. İlk damla gözlerinden süzülürken oğlunun adını fısıldadı kadına.

Kadın onu duymuştu ama "Üzgünüm." dedi başını sallayarak. "En doğrusu bu."

Bir daha bebeğinden haber alamamıştı Gülriz. Almak için de uğraşmamıştı aslında. Nereye gideceğini kime soracağını bilmiyordu ya; bilse bile ona kimse bir şey anlatmazdı.

Aptal değildi, sadece savaşmadan vazgeçenlerdendi. Yine de oğluna dilediği ismi vermeyi başarmış olduğunu bilse her şey farklı olabilirdi hayatında.

Oğlu elinden alınınca Tonyalı Reşit cebine para koyup Sümer ablası ile doktora yollamıştı. Bir daha gebe kalmamalıydı. 'Hayır kurumu değil burası.'diyordu sürekli. 'Kaç aydır ben besliyorum boğazını.!"

O gün sadece kadınlığı değil ruhundaki yaşam barındıran her zerre de sökülmüştü genç kadından.Günlerce memesinden süt akarken çalışmış hatta sırf bu yüzden müşterisi bile artmıştı.

Tonyalıya borcunu ödemesi 2 seneye mal olmuş, hiç onun olmayacak bir çocuk için 2 sene tam mesai yapmıştı.

Sonra tabi olduğu evi değiştirdi ve ünlü genelev patroniçesi Matild Mama'nın yanına girdi Gülriz. 22 yaşındaydı ve ona söylendiğine göre çok güzeldi.

Sonraki 7 sene Matild'in kızlarından biri oldu.Siyah saçlarını kemik beyazı memelerinin üzerine sarkıtıp cama çıkar ve bildiği tek işi yaptı.Az konuştu az dinledi az yedi az güldü Gülriz. Silik bir hayalet gibi dolaştı evlerde.

Gazetelere çıktılar bir gün. Vergi rekortmeni olmuşlardı ona söylendiğine göre. Devlete en çok para kazandıran kurumdu artık onlar. Gülriz bu işlerden pek anlamazdı, diğer kızlar başarıdan kendilerine pay çıkarırken o omuz silkip işini yapmaya devam etti.

Akşam kurslarına gitti mamasının isteği üzerine. Bindiği minibüsün adını okuyacak kadar okuma yazma öğrendi. Matild'in manşet olduğu gazeteleri okudu.

İçlerinden birinde mamasının "Ben namusumla kadın satıyorum." dediği yazıyordu.Namus kavramının içeriğini sorgulayacak kadar bilgi sahibi değildi o. Dahası ahlaklı ya da ahlaksız hiç bir olgu onun için bir diğerinden önemli değildi.

Matild 'i seviyordu ama diğerleriyle aynı nedenlerden değil. Başkaları gibi kurnaz ya da riyakar değildi maması.İstediğini alana kadar ona hayvan muamelesi çeken sonra da vicdanın temizlemek için haline üzülüyormuş gibi yapan sahtekar müşterileri gibi hiç değildi.

O adamlar ki, şehvetleri dinene kadar Gülriz'in gençliğini sömürür işleri bitince de " Neden düştün buraya?" sorusu zihniyetindeki sözde kalender yaratıklara dönüşürlerdi. Aptal değildi o, sadece kendi hayatı için hiç uğraşmayı bırakmış bir korkaktı.

Maması da fark etmişti ondaki bu noksanlığı. Bir gün onu pencerenin önünde otururken görmüş ve yanına gelmişti. Bir süre onunla aynı boş duvara bakıp "Ah kale."demişti ona. " Yüzemeyen balik gibisin. Sana bir in bulalım barim."

Ertesi hafta Gülriz'e bir anahtar göndermişti. Sonraki 27 sene boyunca yaşayacağı , Cibali kapısının hemen ardındaki yeşil boyalı ahşap evi satın almıştı ona. Gülriz azar azar ödeyecekti ona borcunu. Ödedi de. Müşterilerinden kazandığı paranın bir miktarı doğrudan mamasına aktarıldı uzun zaman.

O evde 7 yıl çalıştı ve sadece pencerede durarak herkesten çok müşteri çekti. Gözlerine yansıyan ruhsuzluğu masumiyet ve hüzün sandı erkekler. Oysa çoğu gün sadece göründüğü gibiydi o. Hisleri alınmış hatta hiç olmamış gibi...

Göğüslerinin altına kalem koyarak ölçmeye çalıştıkları bir test vardı kızlar arasında . O kalem hep yere düşerdi Gülriz'de. Bedeni onca hırpalanmaya eskimiyor yıpranmıyordu güya. Ne var ki yıpranmak için yaşıyor olmak gerekirdi.Gülriz sadece nefes alıyordu işte.

Bir gün Matild'in ölüm haberi geldi eve. Kızlardan biri ağlayarak aşağı iniyordu. Sanki bağırarak herkese haber verirse mamaları geri gelecekti. O gün tıpkı oğlunu alıp götürdükleri gün gibi boğazı düğümlendi Gülriz'in.

Diğerleri kendini paralarcasına ağlarken o sadece bir damla akıttı gözlerinden. Hayatın ona hiç bir şey vermediği gibi onun da hayata ya da ölüme dair vereceği hiç bir şey yoktu.

O günden sonra kapandı Zürafa Sokak'taki evlerin çoğu. Gülriz bir süre işsiz kaldı. Yeni bir ev bulana kadar hazırda olanı tüketti. Güzeldi hala. Çok oluyordu ona ev açmak isteyen. Olur dedi içlerinden birine.

Aptal değildi o, sadece kolaya kaçandı. Bir kaç yıl yaşadı şimdi görse yüzünü dahi hatırlamayacağı o adamla. Sonra sokağa döndü. İstanbul hızla göç alıp çehresi değişirken ayak uydurmaya çalıştı yeni düzene.

Sık sık basıldı kaldığı evler.Olmadık zorluklarla yıllardır var olan düzenleri değiştirilmeye yahut hepten ortadan kaldırılmaya çalışılıyordu.

Ülkenin yaşadığı ekonomik krizler onları da vuruyordu bir şekilde. Bir kaç kez daha kabul etti ona yapılan teklifleri. Tek bir erkek onlarcasından çok daha kolaydı elbette.Üstelik geçim derdi olmuyordu o zamanlar.

Gülriz yanında kaldığı erkeklerin bir süre sonra ona olan heyecanlarını yitirdiğini o günlerde fark etti. Nedeni artık altında kalem durabilen sarkık memeleri de olabilirdi tabi.Sorgulamadı.

Sadece ona sunulanlar arasında seçim yapmak zorunda kaldığı zamanlar sesini çıkardı. Diğer tüm zamanlarda sustu ve Zürafa Sokaktaki evin ona ayrılan odasında oturup müşteri bekledi.

Ne aptal olduğunu söyleyenlere aldırdı ne güzel olduğunu söyleyenlere. Rol yaparak hoş görünme zahmetine bile katlanmadı. Maması Matild olmasa da mertti o da. Olduğu gibiydi. Ne eksik ne fazla.

Son müşterisi ona seslendiği sırada camdan dışarı bakıyor ve kedisine yemek koyup koymadığını hatırlamak için dudaklarını kemiriyordu mesela. Oysa adam ona uzun yola çıkacağını 3 ay gelemeyeceğini söylemişti. Diğer kızlar olsa adamı uğurlar ve daimi olmasını garantilemek için olmadık şirinlik yapardı. Gülriz uykudan uyanmış gibi şaşkın "Ne ?" dedi adama.

Adam onun bu hallerine alışkın olduğundan alınmadı.Yüzündeki gülümsemeyi büyütüp pantolunun önündeki kabarıklığı gösterdi.

"10 dakikam var daha. Bir kez daha?"

Gülriz başını sağa eğip düşünüyormuş gibi yaptı. Ardından "Gideceğim ben." dedi ruhsuz bir tonda.

İtiraz edecek oldu adam.Gülriz konuşmadan çantasını açıp adamın ödediği paranın yarısını geri iade etti.

"3 ay sonra görüşürüz."

Eski müşterisiydi uzun yol şoförü iri adam. Kızacak gibi olduysa da tuttu kendini. Gülriz'in uzattığı parayı avucuna koydu tekrar. Döndüğünde hoş karşılanmak istiyordu zira.Henüz kabul etmek istemiyorsa da tutuluyordu Gülriz'e.

"Öyle olsun." dedi.

Gülriz adam orada değilmiş gibi çantasını koluna takıp evden çıktı. Adam peşinden indi telaşla. Onu kendi arabası ile bırakmayı teklif etti . Kabul etmedi kadın. Köşe başında onu bekleyen taksiye bindi ve evinin adresini söyledi.

Taksi bir zamanlar şehir koruyan yıkık surları geçip Altınboynuz'a doğru ilerlerken yine bir şey unuttuğu hissine kapıldı ancak adama radyonun sesini kıstırsa da hatırlayamadı zihnini kemiren şeyi. Haliçe vuran parlak ışıkları izledi.

Bir süre bir şey unuttuğunu da unuttu zaten. Taksi Cibali Kapı'sını geçip sağa dönünce durmak istedi Gülriz. Biraz yürümek istiyordu eve girmeden önce.

Az ilerde Ciğerci Roni'nin seyyar lambalarla aydınlamış dükkanına takıldı gözü. Aç olduğunu o zaman fark etti. Yönünü dükkana çevirip adımlarını hızlandırdı.

Roni'nin çok müşterisi vardı o gece. En kıyıda bir masa bulup oturdu ve sessizce fark edilmeyi bekledi. Son 1 yıl dedi kendi kendine. 1 yıl daha çalışacak ve tıpkı diğer kızlar gibi emekli olacaktı o da. Aslında çalışsa da olurdu. Fark etmezdi onun için. Sadece herkes öyle yaptığı için yapıyordu bazı şeyleri. "En doğrusu bu." dedikleri için.

Siparişinin alınmasını beklerken kasıklarında keskin bir sızı hissetti sonra. Masadaki plastik kutuyu açtı ve bir küp şeker alıp plastik yağdanlıktan bir kaç damla yağ akıttı üzerine.

Roni müşterileri için koştururken 1 gece önce Artis'in saçına briyantin sürdüğü lavaboya girdi. Kapıyı ardından kapatıp dizlerini kırdı ve yağlı küp şekeri kadınlığının derinlerine itti.

Sümer ablasından öğrenmişti bunu da. Rahmindeki sızıyı alıyordu geceden sabaha. Dışarı tekrar çıktığında Roni ile karşılaştı.

"Oooo." dedi Roni." Gece çiçeğim gelmis . Söylesene Gülriz ne saman bırakcasin su isi. Gel derim sana, Bak ben yetisemiyorum islere. "

Roni Gülriz'in gözlerine bakarak konuştuğu tek kişiydi. Gülümsedi ve " Yemek yemeyi unutmuşum ." dedi.

"Hazırlarım şimdi,sen geç."

Gülriz tıpkı Roni gibi, ona acıdığı için iş teklif eden çok insanla karşılaşmıştı. Namuslu iş diyorlardı hep. Oysa Gülriz namusu hakkında düşünecek kadar bile önemsemiyordu kendini ya da hayatı.

Ayrıca birilerinin kapatması olmak neyse ama başka bir işte çalışmak zor geliyordu ona. Aptal değildi Gülriz,sadece alışkanlıklarına tutunmayı seviyordu.

Kedisi İskender, Cibalideki yeşil evi ve çantasındaki vesika..Bunlar yetiyordu ona.

Roni masasını doldurduğunda etrafında olup bitenlere bakmadan yemeğini yedi.

Oğlu kucağından alındığından beri kabullenmiş olduğu , değiştirmek için hiç bir gayret göstermediği hayatının en büyük günahının , belki de bedenini satmak değil de tembelliği olduğunu bilmeden karnını doyurdu.

Bol yorum bekliyorum sizden.Geri dönüşler sadece motivasyon için değil sevgili okuyucu, ağır bir semt hikayesi ZİNCİRSİZ. Kritiğinize her zamankinden çok gereksinim duyuyorum. Yarın Balat Fener ve Haliç kıyılarında olacağım:) Eşber, Cengiz , Gülriz ve Roni... Gerçek mekan tasvirleri ile canlı kılalım hikayemizi ,degil mi?

Continue Reading

You'll Also Like

TAKINTI By ❦

Teen Fiction

2.4M 44.5K 44
Efsan zorla evlendirilmekten kurtulmak için Mardin'den İstanbul'a kaçar. Ama yağmurdan kaçarken doluya yakalanacağını nerden bilebilirdi. İstanbul'u...
93.9K 10K 35
053*: Senin kedin mi bu? Doğuhan: Evet, rica etsem atacağım konuma getirebilir misin? Ya da sen at ben geleyim. 053*: İşte o imkansız. Doğuhan: Ne...
734K 39.3K 52
En candan gördüğün insanlar en çok canını yakanlardır...🥀🍂 -Mübrem ●●●Ferman Miroğlu ve Jiyan Miroğlu'nun hikayesine hoş geldiniz:)●●● Çoğu sahne...
408K 21.8K 69
Anneannesini görmek için gittiği şehirde üsteğmen Göktürk ile karşılaşan Efsun hiç beklemediği gerçeklerle de karşılaşır ___ " sen benim hayatımda h...