FIRATIN GELİNİ (TAMAMLANDI)

Da HAZALLYAZARR

2.2M 88K 19.5K

Başkasını sevdiğini düşünen bir adamın intikam uğruna evlendiği kadını gördüğü andan beri hissettiği duygunun... Altro

TANITIM
1. Bölüm YALAN.
Alıntı
2. Bölüm Berdel
3.Bölüm Vazgeçtim
4.Bölüm Arıza Arıyor...
5.Bölüm Yıkılan Duvarlar
ALINTI
6. Bölüm Hemen
7.Bölüm Gelme
8.Bölüm Sinirli
Alıntı
9.Bölüm Asla
ALINTI
DAHA 18
10. Bölüm İlk Vuruş
Alıntı
11. Bölüm Fazlasıyla
12.Bölüm Sonunda!
13. Bölüm Kurtuluş
14. Bölüm Gitmem Nişanlı!
15.Bölüm Biz Oluruz!
16. Bölüm Kaybolmak İstiyorum
17. Bölüm Son Söz
ÖNEMLİ!
18.Bölüm Mutlu Olayım
19. Bölüm İlk Kadın Sensin!
20. Bölüm İstersen
21.Bölüm Kandırdı!
22. Bölüm Yapamıyorum!
23. Bölüm Söz Verir misin!
24. Bölüm Boşanmak İstiyorum!
25.Bölüm Öldü!
26. Bölüm Paramparça
27. Bölüm Tüm Dünyam
28. Bölüm Zor Günler
29. Bölüm Ayrılık!
30. Bölüm Hem Yakın Hem Uzak
31.Bölüm Hasret
32. Bölüm Affet Ne Olur!
33. Bölüm Karanlığa Adım
34. Bölüm Doğru Kişi
35.Bölüm Ne Oluyor
36. Bölüm Kimsesin!
37. Bölüm Deli Kadın
38. Bölüm Mutsuz Son
39. Bölüm Çığlıklar
40. Bölüm Adil Oynamıyorsun
41. Bölüm Nasıl Gideyim
42. Bölüm Korktum
43. Bölüm Küçük Kız
45. Bölüm Anne
46. Bölüm Doğuruyorum
47. Bölüm Korkmuştur
48. Bölüm SON(Final)
Özel Bölüm ❤️

44. Bölüm Kardeşiz

19.8K 1K 582
Da HAZALLYAZARR

Aradan bir hafta geçmiş ve Sibel kendisi ile konuşmayan annesi ve babasıyla barışmıştı.

Hep bir yanı hüzünlü olan Sibel son bir hafta içinde oldukça yorgun bitkin hissediyordu kendisini.

Fırat hep yanındaydı en büyük şansı kesinlikle kendisini bu kadar çok seven bir eşe sahip olmaktı.

Katladığı kıyafetlerini dolaba güzelce yerleştiren Sibel açılan odanın kapısı ile başını içeri girene çevirmişti.

Fırat elinde ki poşet ile kendisine bakarken Sibelde gülümseyip kocasına doğru yürümüştü.

Beline dolanan bir çift kol bedenini Fırat ile daha da yakın olmasını sağlarken dudaklarına bırakılan ufak öpücüğün ardından adamın dudakları bu kez saçlarında olmuştu.

"Fırat"

İçinde ki kocaman mutluluk ile konuşan Sibel Fıratın gözlerine bakmıştı.

"Sana en sevdiğin kurabiyelerden aldım"

"Yemin et"

Dudaklarını açlıkla ısıran Sibel hemen Fıratın elinden poşeti alıp kurabiye kutusunu açmıştı.

Koltuğa geçip kurabilere gömülen Sibel çoktan Fıratı unutmuşcasına kurabiyleri yemekle meşgul olmuştu...


"Çok güzeldi kurabiyeler"

Kutuda kalan iki kurabiyeyide yemek isteyen Sibel artık yiyecek yeri kalmadığı için kutuyu yan tarafa bırakmıştı.

"Afiyet olsun benim güzel karıma"

Fıratın söyledikleri ile gözlerini kocasının aşık olduğu gözlerine bakarken kollarını adamın beline dolamıştı.

İkiside konuşmadan öylece birbirlerine sarılmışlardı...

Son zamanlarda olduğu gibi karısı yine kolları arasında uyuya kalmıştı. Fırat karısını kucağına alıp yataklarına yavaşça yatırmıştı.

Karısının saçlarını usulca okşarken o da farkındaydı karısının durgunluğunun. Kendi içinde savaşıyordu ve bunu söylemiyordu.

Ne kadar konuşmuş olsalarda karısı yine kendi içine kapanıp gidiyordu. Eskisi gibi neşeli değildi. Sesinde ki mutluluk bir hafta önce yok olup gitmişti. Fırat ne yaparsa yapsın karısına yardım edemediğinin farkındaydı. Eli kolu bağlı bekliyordu.

Sibelin sesini duyması ile kaşlarını çatan Fırat uyandırmak için harekete geçecek iken duydukları ile durmak zorunda kalmıştı.

"Anne gel..."

Demiş ve sonra sayıklamayı keserken Fırat ne yapacağını bilememişti.

Karısı acı çekerken elinden hiçbir şey gelmiyordu...


##############

Aylar geçip giderken Sibelin karnı iyice çıkmıştı. Bebeğinin cinsiyetini öğrenmek için heyecanla Fıratı beklemeye koyulmuştu.

Zilin sesi ile yerinden kalkan Sibel yavaş adımlarla kapıyı açmış ve nefes nefese kalan kocasına bakmıştı.

"Fırat ne bu halin?"

"Çok heyecanlıyım ben"

Demiş ve nefes alıp verdikten sonra karısının elinden tutup evden çıkarmıştı.

"Ayakkabılarımı giymedim"

Fırat karısına dönmüş ve Sibel'in kapatmadığı kapıdan içeri girip karısının spor ayakkabılarını almıştı.

Bağcıklarını bağladıktan sonra karısının şiş karnından öpen Fırat tekrardan Sibel'in elinden tutmuştu.

Arabaya binen çiftten en çok konuşan Fırat olmuştu.

"Kesin kızımız olacak"

"Bende öyle hissediyorum"

"Cinsiyetini öğrendikten sonra hemen alışverişe çıkalım"

Sibel Fırat'ın heyecanlı haline gülümserken başını cama çevirmişti.

Gerçek aileside acaba hiç sevinmişmiydi. Annesi hiç sevmiş miydi onu. Babasını hiç tanımamıştı bile. Bırakıp gitmişti hemde öyle bir anneye. Dayak yediği anlar hep gözünün önüne gelirken hiç sevildiğini hatırlamıyordu. Annesinin kokusunu bile bilmemişti.

Onu tek başına bırakıp giderken merak ediyordu içi hiç mi sızlamamıştı.

Duran araba ile emniyet kemerini çıkaran Sibel arabadan inmişti...


Doktorun kendilerine bakması ile Fırat yine heyecanla konuşmuştu.

"Cinsiyeti ne doktor hanım?"

Doktor heyecanlı baba adayına bakarken konuşmuştu.

"Bir kızınız olacak"

Fırat sevinçle karısının alnına öpücük bırakmış ve elini tutmuştu. Gözleri dolu dolu bakan Fırat konuşamamıştı.

"Teşekkür ederim"

Diyen Sibel gözlerinden akan yaşlara mani olamamıştı.

Sibel gözlerini tavana dikerken gözlerini sıkıca kapatıp açmıştı.

"Kızımız olacak. Sana benzeyen bir kızımız olacak"

Sibel gülümserken bile ağlamaya devam etmişti...


Alışveriş işinide halleden karı koca evlerine dönerken ikiside sesiz kalmışlardı. Sibel uyumamak için kendisiyle savaşırken uykuya yenik düşmüştü.

Fırat uyuyan karısına ara ara bakıp yola devam etmişti.

İlk olarak karısını uyandırmadan kucağına alıp eve götürmüştü.

Sibel gözlerini açtığında Fırat yatağa yatırmak üzereydi. Sibel yatağa bırakıldıktan sonra yatakta oturur hale geçmiş ve Fıratta yanına oturmuştu.

"Uyandırsaydın Fırat, nasıl taşıdan beni?"

"Kocan çok güçlü güzelim"

Göz kırptıktan sonra karısına yaklaşan Fırat öpmek için dudaklarına yaklaştığı sırada içeri giren Büşra'nın sesi ile hemen yataktan kalkmıştı.

Büşra bir anda odaya girdiği için utanmış çıkmak için arkasına dönmek üzereyken Sibel çağırmıştı.

"Büşra gelsene"

Utana utana yengesine doğru giden Büşra yatağın kenarına oturup merakla sormuştu.

"Cinsiyetini öğrendiniz mi yenge?"

Gülen gözlerle kendisine bakan Büşrayı daha fazla merakta bırakmak istemeyen Sibel konuşmuştu.

"Kız"

Dedikten sonra Büşra bir anda kendisine sıkıca sarılmıştı.

"Çok sevindim yenge"

Diyen Büşra gözleri dolu dolu geri çekilirken yataktan kalkıp abisine sarılmıştı.

"Ağlıyormusun Büşra?"

"Yok abi ne ağlaması"

Kardeşinin yaşlarını silen Fırat sakince konuşmuştu.

"Senin gibi mükemmel bir halası olacak kızımın. Ama inşallah şu ağlama huyu sana çekmez pis sümüklü"

Tekrardan kardeşini kolları arasına alırken Sibel ile Büşra kahkaha atarken üçüde mutluydu...

########

Akşam televizyon izlerken çalan zilin sesi ile ayaklanan Büşra yengesine bakmıştı.

"Yenge annenler mi gelecekti?"

"Hayır canım"

Büşra gidip kapıyı açtığında karşısında üç erkek bir kız görmüştü.

Sibelde Büşra'nın arkasından gidip seslenmişti bir yandan da.

"Büşra kim gelmiş?"

Sibel kapıda duran yabancılara bakarken karşısında duranlarda öylece bakmışlardı.

"Kime bakmıştınız?"

"Sibel'e bakmıştık."

Genç kadın daha konuşamadan Fırat'ın sesini duymuştu. Kapıdakilerin arasından geçip yanına gelen kocası önüne geçmişti.

"Hayırdır birader Sibel'i niye soruyorsunuz?"

"Konuşmamız gereken bir konu var"

"Benim karımın sizinle ne işi olur? Bana söyle sen konuyu"

Sibel daha fazla dayanamayıp Fıratın yanına geçip kolunu tutmuştu.

"Sibel benim"

Hepsinin bakışları kendisini bulurken içlerinden isimlerini bile bilmediği orta boylu olanı konuşmuştu.

"İçeri girebilir miyiz? Ayak üstü konuşulacak bir konu değil"

Sibel cevap veremeden Fırat konuşmuştu.

"Ne söyleceksiniz söyleyin içeri falan giremezsiniz"

Sibel Fırat'ın niye sinirlendiğini anlamasa bile kapıda duranları içeri davet etmişti...


Fırat karısının yanında oturmuş dört kişide karşılarında oturmuştu.

Sibel merakla kendisine bakanların konuşmasını beklemişti.

"Biz Adem'in çocuklarıyız"

Sibel anlamadığını belirtmek için konuşmuştu.

"Adem kim?"

"Babamız"

"Kusura bakmayın ama ne demek istediğinizi anlamıyorum"

"Biz kardeşiz."

Duydukları ile şaşkınlıkla bakan Sibel kocasına dönüp baktıktan sonra adama çevirmişti bakışlarını.

"Neyiz ne?"

"Senin için ne kadar zor ise bizim içinde zor. Babamın ilk evliliğinden olan çocuğuymuşsun. Bizde yeni öğrendik."

Sibel oturduğu koltuktan kalkıp konuşan adama cevap vermişti.

"Benim babam falan yok! Şimdi gidin evimden"

Dedikten sonra gitmelerini beklemiş ve hepsi ayağa kalkmıştı.

"Biliyoruz çok şaşkınsın, kızgınsın..."

Sibel sinirle gülerken cevaplamıştı karşısında durup konuşanı.

"Benim kimsenin malında gözüm yok. O adamın tek kuruşunuda istemiyorum. Bunun için korkuyorsanız içiniz rahat olsun malınız bölünmeyecek!"

Genç adam gözlerinde ki yaşı saklayamazken bir müddet sonra konuşabilmişti.

"İstersen tüm servet sana kalsın. Bizim isteğimiz..."

"Ne istediğiniz umrumda değil gidin evimden"

Geldiğinden beri hiç konuşmayan genç kızın sesini duyan Sibel bakışlarını kıza çevirmişti.

"Abla... Kovma bizi."

Öyle bir abla diyişi vardı ki Sibel hayretle kıza bakmıştı.

Kendisine doğru yürüyüp elinden tutan kıza şaşkınlıkla bakarken kız tekrardan konuşmuştu.

"Hiç birimizin senden haberi yoktu... Olsa gelirdik..."

Genç kızın sözünü kesen Sibel elini çekmiş ve geriye doğru bir adım atmıştı.

"Gidin evimden! Sizinle abla kardeş olmak istemiyorum."

Sesi öyle acımazsız çıkmıştı ki genç kız gözyaşları ile Sibelden bakışlarını çekip abisine bakmıştı.

Genç adam kardeşinin yaşlarını silip Sibel ile konuşmuştu.

"Babama kızgınsın ama bizim suçumuz yok..."

Sözünü kesen Sibel sinirle konuşmuştu.

"Kim suçlu! Size babalık yapıp beni iki yaşında terk eden adam mı suçlu? Siz mutlu mesut yaşarken babanızla..."

Dedikten sonra susmuş devam etmemişti edememişti boğazında ki sertliği yutmaya çalışmıştı.

"Gidin dedim size! Dinlemek istemiyorum. Benden size kardeş ablalık beklemeyin!"

Dördüde Sibel'in dedikleri ile yıkılırken Serhat daha fazla dayanamayıp sinirle konuşmuştu.

"Sen kızgınsan bizde kızgınız! Ayaklarına kapanıp kardeşlik yap diye gelmedik! Tek isteğimiz vardı o da ablamızı tanımaktı. Keşke hiç tanımasaydık"

Sibelde sinirlenirken gözlerinden akan yaşları durduramamıştı. Kardeşine doğru adım atıp sinirle cevap vermişti.

"Keşke bende sizi hiç tanımasaydım. Belki o zaman canım bu kadar yanmazdı!"

Sibel kardeşinin omzuna bir tane vurup devam etmişti.

"Sen babanla gülüp eğlenirken ben babasız büyüdüm. Sen babanla oyunlar oynarken ben dayakla büyüdüm. Sen babanla yaşarken ben kimsesizdim. Şimdi karşıma geçip ablalık yapmamı bekliyorsunuz. Kusura bakmayın ben hiç birinize ablalık yapmam!"

"Bizim... Suçumuz yok ki"

Ağlayarak konuşan genç kıza dönen Sibel derin bir nefes aldıktan sonra konuşmuştu.

"Benim suçum neydi? He neydi!"

Sinirleri altüst olan Sibel daha fazla ağlamamak için kendisini o kadar sıkıyordu ki defalarca yutkunup durmuştu.

Serhat Gül'e bağıran Sibel'in karşısına dikilmişti.

"Ne desen haklısın ama bizi yok sayma. Bak kalkıp geldik yanına. Tamam istemiyorsan bile bir kez olsun Gül'ün sana sarılmasına izin ver olur mu?"

Artık tüm gücü çekilen Sibel kocasına dönmüştü. Sevdiği adama doğru adımlar atarken Fırat ondan daha hızlı davranıp yanına gelmişti.

İkiside karşı karşıya gelirken Sibel bir eliyle Fıratın koluna tutunmuş ve bedeni adama doğru hızla düşmüştü.

Fırat bayılan karısını hemen koltuğa uzandırmış ve kolonya koklatmıştı. Sibel bir türlü uyanmazken Fırat korkmaya başlamıştı. Bir kez daha kolonya koklatan

Fırat uyanmaya başlayan karısının gözlerini açması ile hemen konuşmuştu.

"Güzelim iyi misin?"

Sibel gözlerini zor açarken yaşadıklarının hayal olmasını istemişti ama hayal olmasını istediği herrşey tüm gerçekliği ile karşısında duruyordu.

"Gönder onları Fırat"

Dedikten sonra başını çeviren Sibel gözlerini kapattığı anda genç kızın sesini duymuştu.

"Tamam... Sen yeter ki iyi ol biz gideriz... Üzülme..."

Sibel gözlerini açmış ve kıza baktığında kızın ağladığını görmesi ile kaşlarını çatıp bakmıştı.

"Sen ne sulu gözsün."

Dedikleri hepsini şaşırtsa bile devam etmişti Sibel.

"Birde çok eziksin"

Fırat karısının dedikleri ile anlamıştı kendisini soğutmaya çalıştığını.

"Sibel yapma"

Sesi kısık çıkmış ve karısı duymamazlıktan gelmişti.

"Biri beni evinden kovsa ölse dönüp bakmam ama hepiniz yüzsüzlük yapıyorsunuz."

Dört kardeşte Sibel'in dedikleri ile kalırken Serhat sinirden öfke ile gülmüştü.

"Sende çok acımasız kalpsizin tekisin!"

Sibel uzandığı yerden doğrulup oturur hale geçmişti.

"Ne işin var halen benim karşımda?"

"Sen ne..."

Diye devam etmesine engel olan abisi Recep olmuştu.

"Serhat yeter! Gidelim artık kimseyi zorla hayatımıza alacak değiliz!"

"En iyisini yaparsınız!"

Ayağa kalkan Sibel gidişlerini izlerken genç kızın kendisine dönüp koşarak sarılması ile kaskatı kesilmişti. Genç kız öyle bir sarılmıştı ki Sibel ne olduğunu anlamamıştı.

"Bir kez sarıl lütfen"

Sibel kızın ellerini indirmek için harekete geçmek üzereyken Gül tekrardan konuşmuştu.

"Abla... Lütfen"

Sibel zorla yutkunurken kollarını kaldırıp genç kıza sarmıştı.

Ağlamamak için kendisini sıkan Sibel sarılmaya son veren Gül ile kendisine gelmişti.

"Teşekkür ederim... Birde bebeğini hayırlısı ile kucağına al"

Kapıda bekleyen abilerine giden Gül bu kez gülümsüyordu. Sibel kapıdan çıkan kardeşlerinin ardından öylece bakmıştı.

Hiç tanımadığı babasının çocukları yıllar sonra karşısına çıkmışlardı. Onlara bakarken Sibel acı çekmişti kendisine babalık yapmayan adam onlara babalık yapmıştı. Onları sevmiş, korumuş kendisi ise aklına bile gelmemişti.

Kırgındı genç kadın onların suçu ise o adamın çocukları olmalarıydı...


Sibel koltukta otururken Fırat elini tutmuştu.

"Sibel onlar senin kardeşlerin. Onların suçu yok..."

"Benimde suçum yoktu! Biraz da onlar ağlayıp sızlasınlar."

Oturduğu yerden yavaşça kalkan Sibel kendisine şaşkınlıkla bakan Büşra'nın bakışlarını umursamadan odasına gitmeye başlamıştı.


"Abi yine gelirlerse"

"Sanmıyorum Büşra gelmezler."

Büşra o kızda kendisini görmüştü. Abisi de onunla konuşmadığında o kız gibi yalvarmıştı.

"Gelecek abi. O kız yine gelecek. Yengeme bakışlarında özlem vardı. Ablasına tekrar gelecek"

Demiş ve abisini tek bırakıp salondan ayrılmıştı...


Sibel üzerine geceliğini geçirdikten sonra yatağa geçip Fırat'ın gelmesini beklemişti.

Bir anda hayatı tanımadığı insanlarla dolmuştu. Kızın kendisine sarılışını halen unutmazken gözleri dolmuştu. Eğer babası biraz olsun kendisine babalık yapmış olsaydı gider kendisi bulurdu kardeşlerini.

Yanına oturan Fırat'ı yeni gören Sibel parmakları ile oynamaya başlamıştı.

"Çok kötüyüm... Onları hayatıma alamayacak kadar da kırgınım"

Konuşması kendisine sarılan Fırat ile son bulmuştu.

"Kimseyi hayatına almak zorunda değilsin. Bizim tüm hayatımız senin karnında ki mucize. Onlarıda düşünme!"

"İstemiyorum Fırat, onların hayatıma girmesini istemiyorum! Ben seninle kızımızla mutluyum"

Fırat karısının çenesinden tutup kendisine çevirmişti. Dudaklarına dudaklarını değdirmiş usul usul öpmeye başlamıştı.

Dudaklarının dansına son veren Fırat karısının gözlerinin içine bakıp konuşmuştu.

"Seninle ufak bir tatile çıkalım mı?"

"Çok isterim ama Büşra ne olacak?"

"Koca kız oldu evde tek başına kalabilir."

Sibel Fırat'ı kızdırmak için konuşmuştu.

"Biz yokken Sinan eve gelirmiş birde"

Fırat hemen kaşlarını çatıp karısına bakmıştı.

"Hele bir gelsin gebertirim onu!"

"Niye kızıyorsun ki kızın nişanlısı"

"Başlarım nişanlı olmalarına! Evli değiller birşey değiller. Büşra zaten konaktan gelecek olan kızlarla kalacak. Kapıda da korumalar olacak Sinan eve adım dahi atamıyacak!"

Fırat'ın tepkisine kahkahalarla gülen Sibel kocasına cidden inanamıyordu.

"Oldu olacak kapıya Sinan giremez yazdır"

Karısını tekrardan kolları arasına alan Fırat kokusunu içine çektiği karısına cevap vermişti.

"Güzel fikir"

İkiside birbirlerine sarılırken Sibel huzurla gözlerini kapatmıştı. Onun kocasından başkasına ihtiyacı yoktu. Hep yanında olacak hep onu koruyacak kişi Fırat bir başkası değil...

##############

Tatil için tüm hazırlıklarını yapan karı koca kapıda Büşra ile vedalaşırken bir anda bahçe kapısının gürültü ile açılmasıyle arkalarına dönmüşlerdi.

İçeri giren Sibel'in erkek kardeşlerinden birisiydi.

Fırat içeri koşarak giren adama sinir olmuş ve merdivenden hızla inmişti.

"Ne oluyor!"

Genç adam Fırat'ın sorusunu es geçip Sibel'e bakmıştı.

"Gül çok hasta... Seni sayıklayıp duruyor ne olur onu görmeye gel."

Koşmaktan nefes nefese kalan genç adam Sibel'e biraz daha yaklaşmıştı.

"Sana söz veriyorum bir daha asla seni rahatsız etmeyeceğiz. Yeter ki gel"

Sibel ne yapacağını bilemediği için öyle durmuştu. Karşısında duran kardeşi öyle bir muhtaçlıkla bakıyordu ki kendisine bu bakışları daha fazla görmek istememişti.

"Gelemem!"

Sesi beklediğinden daha soğuk çıkan Sibel kocasına doğru yürümüş ve genç adamın dediklerine kulaklarını tıkamıştı.

Kapıdan çıkmak için adım atması ile kardeşinin sesini duymuştu.

"Bu kadar acımasız olamazsın!"

Sibel öfkeyle arkasını dönmüş ve konuşmuştu.

"Ben sizin ablanız kardeşiniz değilim! Senin kardeşini görmek zorunda da değilim! Hastaysa hastaneye götürün!"

Genç adam dudaklarını hırsla ısırırken bir elini ensesine götürmüştü.

Kapıdan çıkan Sibel'in ardından Serhat da koşar adımlarla kapıdan çıkmıştı. Kardeşinin görüntüsü gözlerinin önüne gelen Serhat asla yapmam dediği şeyi yapmak üzereydi. Arabaya binmek üzere olan Sibel'i yakalayıp hızla boğazına kolunu dolamış ve diğer eliylede başına silahı dayamıştı.

Fırat hemen karşılarına dikilirken delirmek üzereydi.

"Bırak lan!"

Sesi sokakta yankılansa bile Serhat umursamamıştı.

"Yürü!"

Sibel korksa bile belli etmemek için adım atmamıştı.

"Bırak beni!"

"Sana yürü dedim!"

"Hayır gel.."

Devam edemeyen Sibel silanın soğukluğunu iyice hissetmiş ve zorla yürütülmüştü.


Sibel tanımadığı kardeşi olduğunu bile yeni öğrendiği adamın arabasında korkarken Fıratın arkalarından gelmemesi için Serhat arabanın lastiğini patlatmıştı.

"Fırat senin canına okuyacak"

"Bir halt edemez"

"Sen benim kafama silah dayayıp zorla götürüyorsun bunun senin yanına kalacağını mı sanıyorsun?"

"Kalmazsa kalmasın! Benim tek derdim kardeşim. Kocanın yapacakları değil!"

"Yol yakınken bırak beni. Bak başına bela alıyorsun"

"Sen anlamadın galiba! Benim kardeşim hasta kardeşim! Başıma ne geleceği umurumda bile değil."

"Senin kardeşin hasta diye beni zorla eve götürüyorsun öyle mi?"

"İster kabul et ister etme Gül seninde kardeşin!"

Cevap vermek için dudaklarını kıpırdatmak üzere olan Sibel çalan telefon ile konuşamamıştı...


Ne dediyse adamı vazgeçiremeyen Sibel yirmi dakika sonra başka bir köye gelmişti. Konağın önünde duran arabadan ilk inen Serhat olmuştu.

Bileğinden tutulan Sibel kendisini çekiştirerek yürüten kardeşinin hızına yetişememişti.

"Canımı yakıyorsun"

Demesi ile duran kardeşi sinirle bakmıştı.

"Banane!"

Tekrardan yürümek için harekete geçen Serhatı durdurmuştu Sibel.

"Gelmiyorum ben!"

Bileğinide kendisine çekip ovmaya başlayan Sibel daha ne olduğunu anlamadan tekrardan yürütülmüştü.

Avlunun içine büyük gürültü ile giren abla kardeş tüm dikkatleri üzerlerine çekerken Serhat kimsenin sorusuna cevap vermeden Sibel'i yürütmeye devam etmişti.

Sibel kasıklarına giren sancı ile olduğu yerde durmak zorunda kalırken Serhatın çekiştirmesine izin vermemişti.

Canı git gide daha fazla yanmaya başlarken olduğu yerde iki büklüm olmuştu.

Serhat kadının yalandan yaptığını düşünmüş ve tekrardan bileğini sertçe kavrayıp kendisine bağıran kadını umursamamıştı.

Sibel her adım atışısında acısının katlandığını hissetmiş ve odanın kapısını açmak üzere olan kardeşini durdurmuştu. Dişlerini arasından öfkeyle konuşmuştu.

"Eğer bebeğime birşey olursa seni gebertirim"

Sibel açılan kapı ile içeri girmiş ve yatakta yatan kıza doğru yine zorla yürütülmüştü.

Kendisini gören kız yataktan hemen doğrulup elini uzatmıştı. Sibel hem sancıyla hemde kızın uzattığı eli tutup tutmamak arasında kalırken acısı daha baskın gelmişti. Olduğu yerde iki büklüm olurken can acısıyla dudaklarından kaçan çığlığa engel olamamıştı.

Kendisine yardım etmek isteyenleri tersleyip yanına bile yaklaştırmadan gidip sandalyeye oturmuştu.

Elini karnının üzerine koyan Sibel kimsenin duymayacağı şekilde kızı ile konuşmaya başlamıştı. Acıdan gözleri ara ara sulansa bile zaman geçtikçe acısı son bulmuştu.

Gözlerini kapattığı sırada elini tutan kişiye bakmış ve elini hemen çekmişti.

"Dokunma"

Sert sesle yanına geleni kovan Sibel yataktan kalkmaya çalışan kızı görünce oturduğu yerden yavaşça kalkmıştı.

Gül'ün yanına giden Sibel kıza bakmış ve elini tutmuştu.

"Abla"

Diyen genç kız ağlamaya başladığı anda Sibel gözlerini bayıp konuşmuştu.

"Allah aşkına beni gördüğünde ağlamayı kes"

"T...tamam ağlamam. Sen geldin ya bana yeter"

Ayakta durmamak için kardeşinin yatağının kenarına oturup odadakilere bakan Sibel Serhata gözlerini kısıp bakmıştı.

"Kardeşini gördüm telefonunu ver!"

Serhat cebinden telefonu çıkarıp Sibel'e vermişti.

Sibel kocasının numarasını çevirip aramaya başlamıştı.

"Fırat"

Diyen Sibel kocasının korkusunu buradan bile hissederken hemen konuşmuştu.

"Merak etme iyiyiz biz. Evet evet iyiyiz. Adres mi dur bir sorayım"

Demiş ve kendisine çatık kaşlarla bakan Serhata sormuştu sinirle.

"Adresi ne buranın?"

"Ver ben tarif ederim!"

Demiş telefon ellerinin arasından hızla çekilmişti...


Merakla bakanlara iyice sinir olan Sibel alayla konuşmuştu.

"Hayatınız da hiç mi insan görmediniz?"

"Senin gibi çirkefini görmedik"

Duyduğu ile ayaklanan Sibel zaten baştan beri anlaşamadığı Serhata sinirle cevap vermişti.

"Ağzını topla! Senin karşında çocuk yok"

Serhat cevap veremeden bir başkası engel olmuştu...

Sibel iyice sıkılmaya başladığında uyuyan kıza bakmıştı. Hiçte bir birlerine benzemiyorlardı. Kız zayıf, uzun yüz hatlarına sahipti. Erkek kardeşlerine zaten hiç benzemiyordu.

Odaya giren yaşlı kadına bakan Sibel kadının onu odadan çıkarması ile oturma odasına geçmişlerdi.

Odada yine kardeşleri birde yaşlı kadın vardı.

"Otur şöyle kızım"

Kendisine kızım diyen kadına dönen Sibel konuşamadan içeri tepsi ile giren kıza bakmıştı.

Her ne kadar aç bile olsa tanımadığı bilmediği insanların yemeklerini yiyecek değildi.

"Acıkmışsındır."

"Hayır!"

Sibel iyice sıkılmaya başlamıştı Fıratta halen gelmemişti. Aklına gelen şey ile Serhata dönmüştü.

"Sen adresi verdiğine emin misin?"

"Başka yerin adresini verecek halim yok ya!"

"Senden herşey beklenir!"...


İçeri giren Fırat'ı gören Sibel göz göze geldikten sonra Fırat Serhatı görmüş ve hızla yanına gidip yumruk atmıştı.

"Lan it! Sen benim karımı nasıl zorla getirirsin!"

İkinci yumruktan sonra Serhat da sinirlenmiş ve diğerlerinin yardımı ile Fırattan kurtulmuştu.

"Siz karı koca tam manyaksınız!"

"Sen birde konuşuyor musun?"

Üzerine yürümek üzereyken vazgeçen Fırat karısının yanına gidip yüzünü avuçlamıştı.

"İyisin dimi güzelim."

Fıratın birde alnından öpmesi ile kızaran Sibel kocasını kendisinden uzaklaştırıp konuşmuştu.

"İyiyim Fırat. Gidelim artık"

Karısının elini sıkıca tutan Fırat çıkmak için adım attıkları anda yaşlı kadının dediği ile Sibel durmuştu.

"Babanı merak etmiyor musun?"


Bölüm sonu...

Sibelin yerinde siz olsanız ne yapardınız?


Oy ve yorumlarınızı bekliyorum canlar❤

Hatalarım varsa affola🙏 Wattpadden instagramdan takip etmeyi unutmayın 😊


Continua a leggere

Ti piacerà anche

2.8M 149K 17
Maça Kızı 8 serisinin devam bölümlerini içermektedir.
8M 374K 65
"İkimizde biliyoruz ki, er ya da geç benimle evleneceksin. Ve bu zorunluluktan olmayacak!" "Başlangıç: 12 HAZİRAN 2016 Bitiş: 18 EKİM 2019" ...
58.3K 2.5K 33
Klâsik gerçek aile kurgusuna benzer ama daha olası bir kurgudur; Kızımız eski ailesinden gördüğü baskılar sonucu 18 yaşında ayrı bir eve taşınır ora...
422K 22.3K 49
Her sonun başlangıcı olduğu gibi, benim de biten sonumun başlangıcıydı bu olay... Şans verip, okumadan geçmee:) Hikayedeki karakterler ve ismi geçen...