Psychopath+Angel (JARLEY)

By HarleyXxXQuinn

22.8K 1.5K 10.3K

Delilerin delisi, psikopatların kralı... Gotham'ın Palyaço Katili.. Tamamen psikologların ''Umutsuz Vaka'' ol... More

1- Tanışma
2- İlk Öpücük
-3 Kaçış ve Yakalanış
-4 Ceket ve Aşk Mevzuları
-5 Kaçış!
-6 J'nin Elektro Şoku
-7 Asit Tankları ve Öpücük
-8 ''Seni delirteceğim.''
-9 Delirtme Operasyonu Başarılı
-10 Temizlikçi
-11 Harley'in İstekleri
12- Dönüm Noktası
13-Tatlı Küçük Psikopat
14- Çalışma Odası
-15 Şimdilik
16- ''Beni asla sevmeyeceğine söz ver.''
17- Nefret
-18 Geçmişin Hatırası
19- Yeşil Ateş
20- İntiharımsı
21- Fotoğraf
22- Zorunlu Davet
-23 Yeni Oyuncak, Şişeyi Tekmeledi
-25 Gökyüzüne Doğru Gözyaşı
-26 Siyah Araç
-27 Gerçekten Sevmek
-28 İyilerin Cinayet Planı
-29 Telefon
30- 13 Metre
-31 Yeraltı Kaynağı
-32 Alexis
-33 Sahte Haber
-34 Gazete
-35 Yeşil'in Nefreti
-36 Dürüstlük Timsalinin Başlangıcı
-37 Hançer
-38 Uykuda İhanet
-39 Acı
-40 "Bay J. seni bekliyor."
-41 Aşk Ruleti
-42 Verilmiş Sözler
-43 Kader
-44 Yakalayabildin mi?
-45 Kanca
-46 "Beni tanıştığımız geceye geri götür."

-24 İlaç

394 28 107
By HarleyXxXQuinn

Medya; Cat Woman (Selina)

       Joker'in Ağzından

    Punchline bu görevin üstesinden gelebilecek mi diye iyice meraklanmıştım. Ona verdiğim bu görev aslında hayli zordu. Hiç tanımadığı ve sadece fotoğrafını gördüğü bir genci Gotham boyu arayacaktı... ona acımıyordum. Yanımda olmak istiyorsa bu zorluklara göğüs germesi gerekiyordu ve bu gerçekten Harley'in yaptıklarının yanında hiçbir şey kalırdı... İşte yine düşüvermişti aklıma o, güzeller güzeli Harley.

Ondan tek bir haber dahi almamıştım çünkü almaya çalışmamıştım. Vazgeçmiştim... oyuncağımdan vazgeçmiş ve onu eski hayatına geri bırakmıştım. Tabii yaşadığına hayat denilirse! Sıkıcı, sıradan bir hayat. Belki de yeniden doktorluk yapmanın bir yolunu bulmuştur? Pek sanmıyordum ama bir ihtimal yapmış olabilirdi çünkü yanıma geri dönmemişti. Oysa Harley hep yanıma dönerdi... "Harley, harley, harley... kıçımın kenar orospusu! Şundan bahsetmeyi kes. Kaç defa daha söylemeliyim kalın kafalı? Harley yok!" dedi Yeşil. Söylediği şeyler ona yeniden elektroşok vermek istememi sağlıyordu ama bunu son yaptığımda pekte bir şey farketmemişti.

O büyük acının karşılığında sadece birkaç saatliğine susmuştu şu geveze. Geveze... evet, Yeşil tam bir geveze. Ona uyan sıfat bu, belki de yeni bir takma isim? "Punchline nerede kaldı? Seninleyken sıkılıyorum." dedi bu kez de. Benden şikayet eden Yeşil sadece Punchline'ı beğeniyordu. Buna anlam vermek imkansız. Punchline'dan kat kat daha iyiydim ama onu istiyor. "Punchline'ı hayatımızın merkezine koymalıyız. Onu gerçekten sevmelisin." dedi. Hadi ama! Harley'i sevemeyeceğimi, kötülerin aşık olamayacağını söyleyen Yeşil şimdi gelmiş bana birilerini gerçekten sevmekten bahsediyor! Bu hiçte iyi bir şaka değil.

İçeri giren Robert'a baktım. Robert, Punchline hakkında bilgi edinmek üzere görevlendirdiğim bir grup adamımdan yalnızca bir tanesiydi. "Ah, umarım bana güzel bir bilgi getirmişsindir." dedim ve kahkahamı serbest bıraktım. Karşımda ayakta durarak ellerini önünde birleştirdi ve beni bekletmeden söze girdi. "Punchline'ın akrobasi üzerine yetenekleri olduğunu öğrendim, efendim. Bir ek bilgi daha vermek gerekirse çok uzun süredir bir suçlu olmalı çünkü Cat Woman'ı daha öncesinde yaralamış." dedi.

Selina... nereden bilebilirdim ki Batman'in ölü kız arkadaşının yine hayatımdaki bir konuda adının geçeceğini? Selina'nın neden ve nasıl öldüğüyle hiç ilgilenmemiştim... belki de ilgilenmeliydim? "Onu... Selina'yı aldığı bu yara mı öldürmüş?" diye sordum. Eğer öyleyse ölüm sebebi Punchline idi. Ki bu onu yanımda tutmam için yeterli bir sebep olurdu. Düşmanımın canını yaktığı sürece en yakınımda olmayı hak ederdi. Ama Robert'ın verdiği cevap ona bu şansı kaybettirdi. "Hayır." dedi Robert.

"Ne yazık..." diye mırıldandım ve elimle çıkmasını işaret ettim. Robert çok geçmeden uzaklaşmış ve odadan çıkmıştı. Karşımdaki duvara bakarak düşünmeye başlamıştım. Harley'i kaybetmiştim ama yeni bir oyuncağım vardı, Punchline. Ve eğer o kız görevinde başarılı olursa bir oyuncağım da olacaktı, o da Jerome. Daha önce hiç görmediğim, adını dahi duymadığım o genç adamın beynini kendi isteğime göre doldurmayı, beynine hükmetmeyi çok istiyordum. Nedenini bilmediğim bir şekilde fotoğrafta görmem bile yeterli olmuştu onu yanımda istemeye. Gözlerindeki karanlık mı çekmişti böylesine? O an yine kahkahasını duydum. Harley'in kahkahasını... arada bir beni yoklamaya gelir gibi kulağımda beliriyordu sesi.

Onu özlemiş miydim? Hemde çok... Ama özlemiş olmam hiçbir şeyi değiştirmeyecekti. Yeşil haklıydı bir yandan, Harley artık yoktu. Ben ondan vazgeçmiştim ve o da bu kez bana geri gelmemişti. O da benden vazgeçmiş olabilir miydi? Vazgeçtiği için mi geri gelmemişti? Onu bırakmış olmamı kurtuluş mu bellemişti? "Her ne yaptıysa yapmış işte, isabet olmuş." dedi Yeşil. Bunu istemiyordum... Harley'in benden vazgeçmesini istemiyordum. O küçük canavar, benden vazgeçemez. Çünkü onu ben yarattım. "Sen Harley'i yarattığın gibi öldürdün. Harleen Quinzel seni çoktan unuttu." dedi Yeşil. Yalan söylediğine inanmak istiyordum.

Belki de hiç düşünmediğim bir şekilde kendine zarar vermişti? Ondan bu şekilde vazgeçmemi kaldıramamış ve intihar etmişti? Harley bunu yapar mıydı? Evet... benim canavarım bunu yapardı. Onu yalnız bırakmamalıydım. Alfie beni duyabilsin diye yüksek sesle konuştum. "Arabayı hazırlayın. Harley'i görmeye gideceğim." dedim.

          Harley'in Ağzından

     Eve geldiğimiz andan itibaren Ivy vakit kaybetmeden bacağımdaki sarmaşıkları değiştirmiş ve durumun iyiye gittiğine dair konuşmuştu. Şimdi ise o koltukta uyuyakalmışken ben elimde tutmaya devam ettiğim diplomama bakıyordum. Ben bu diplomayı değil, aşkı seçmiştim ama o beni diplomamı geri vererek kovmuştu. Hayır! Daha fazla düşünmek istemiyordum. Elimdeki diplomayı görmeyeceğim bir yere bıraktım. Bay J. bana ne yaptıysa yapmıştı, artık bunları düşünüp üzülmek istemiyordum çünkü bitmişti.

Bundan sonra bana iyi yada kötü hiçbir şey yapamayacaktı, yapmayacaktı. Yollarımız çoktan ayrılmıştı. Onsuz... onsuz da yapabilirdim, iyi olabilirdim. Dünya üzerinde umutları tükenmiş, kalbi kırılmış ve terk edilmiş tek kadın ben değildim ya? Üstesinden geleceğime emindim. Perdeyi biraz daha araladığımda havanın çoktan kararmış olduğunu görmüştüm. Ancak Jerome hala söylediğini yapıp bizi bulmamıştı? Oswald'ı uyarmış olduğum halde bir şeyler yaptığını düşünüyordum sebepsizce. Ivy'e baktıktan sonra ne yapacağımı düşündüm.

Aklım Jerome'a takılmışken burada böylece oturmak hiçte faydalı olmazdı. Yolu hatırladığım kadarıyla yeniden o bara gitmeye çalışacaktım... tabii kaybolmazsam. Yinede Ivy'i uyandırmak istemeyip ona küçük bir not bıraktım. Notu görebileceği şekilde kapıya yapıştırmıştım. "Beni merak etme. Jerome'u bulup geleceğim." yazıyordu notta. Bacağımın biraz daha iyi olmasına güvenerek çaldığımız arabanın anahtarını almış ve evden çıkmıştım. Kapıyı ardımdan çekip arabaya bindim ve çalıştırdım. Yol hala az-çok hafızamda sayılırdı ama umarım ki karıştırmazdım.

Gotham'da kaybolmak hiçte akıllıca bir hareket olmazdı, ben de akıllı değildim ama olsun... bile bile ladeslemeye gerek yok. Hatırladığım şekilde sürmeye devam ediyordum ve pekte fena gitmiyordum sanki? En azından hala hatırladığım yollardaydım. Belki de birazdan o bara varmış olacaktım. Hatırladığım kadarıyla bu yol ayrımından sağa doğru dönmüştük, bu yüzden ben de öyle yaptım...

           Jerome'un Ağzından

      Garip bir isim... bundan işkillenmediğimi söylemek yalan olurdu. Bu tarz bir isim yalnızca takma isim yada lakap olabilirdi. Bozuntuya vermeyecektim çünkü bu kızdan kurtulmak istiyordum. Kısa süreliğine elini sıkıp bıraktım ve yanından geçip yürümeye devam ettim. Aniden kolumu tutmuştu. Bu kadarı fazla oluyordu, bu yüzden kolumu hızla çekip ona baktım. Hata yaptığını anlamış gibi bir adım geriye gitmişti.

"Pekala, temas etmiyorum." dedi beni yatıştırmak istercesine. Bu hareketlerinden hoşlanmamıştım. Amacının ne olduğuyla ilgili de bir fikrim yoktu, açıkçası merak ettiğim de söylenemezdi. Beni rahat bıraktığı sürece istediği haltı yapabilirdi. "Beraber biraz zaman geçiremez miyiz?" diye sordu. Meşgul olduğumu söylediğim halde neden buna devam ediyordu? Sadece bir kaltak...

İç çektikten sonra başımı olumlu anlamda sallayıp omuz silktim. "Dediğin gibi olsun. Ne yapıyoruz o halde?" dedim. Cevap vermekte gecikmemişti. "İleride bir bar var, oraya gitmeye ne dersin?" diye sordu. Roman'ın barını biliyordu... Buraların pekte yabancısı olmadığını daha iyi anlarken başımı salladım. Bu onunla gideceğim anlamına geliyordu bu yüzden beraber bara yürümeye başladık.

Yolun geri kalanı beklediğimin aksine sakin ve sessiz geçmişti. Ben sorular sormasını bekliyordum oysa. Bu kez beni şaşırtmayı başarmıştı. Bara geldiğimizde beraber içeri girdik ama bizi gören herkes gözlerini irileştirip birde üzerine aralarında fısıldaşıyorlardı. Bunun sebebini elbet merak ediyordum. Yinede çok umursamamaya çalıştım. Belki de bu kadar çirkin bir kızın benim gibi bir karizmanın yanında ne aradığını sorguluyorlardı ve eğer öyleyse bunda çok haklılardı. Kızla barmen tezgahının yanına gittik. Barmene bakarak konuştu. "Ben bira istiyorum." dedi. Ardından da bana döndü. "Sen ne içersin?" diye sordu. "Bana votka." dedim. Ardından da ileriyi işaret ettim. "Lavaboya gidip döneceğim, beklersin değil mi?" diye sordum. Başını anlayışlı bir şekilde sallamıştı. Anlaşılan o ki, benim ılımlı yaklaşımım onun da ılımlı yaklaşmasına sebep oluyordu.

            Punchline'ın Ağzından

      İstediğim olmuştu... her zamanki gibi. Joker bu aptal çocukla ne yapacaktı bilmiyordum... ben de bulmamı istediği çocuğun gerçekten tehlikeli, zorlu birisi olmasını bekliyordum oysa. Bu tam anlamıyla sazan gibi bir şeydi. Bana kolayca av olmuştu ve ben bu kolaylıktan dolayı eğlenememiştim bile. Sevindiğim tek yanı, Joker'e istediği şeyi erkenden götürecek olmamdı.

Barmen bardakları önüme bıraktığında ortamı kolaçan ettim. Jerome hala lavaboda olmalıydı çünkü etrafta görünmüyordu. Bunu fırsat bilerek hızlıca tişörtümün alt tarafında sakladığım küçük şişeyi çıkardım. İçindeki şey sersemletici bir ilaçtı... onun kendisini bana bırakmasını sağlayacaktı ve bu sayede onu rahatlıkla Joker'e götürebilecektim. Votkasına şişedeki ilacın tamamını dökerken mırıldandım; "Bu biraz uyuşturacak, Turuncu."

        Ve... bölüm sonu. Bölümler iyi gidiyor bence. Kitabın gidişatından memnunum, sizler de memnunsunuzdur umarım. İlk kez Punchline'ın da ağzından yazdım size, her ne kadar Punchline karakterini günahım kadar sevmiyor olsam bile. Bir daha yazar mıyım orasından ben de emin değilim. Bu son da olabilir, belli olmaz. Medyada sizlere Cat Woman'ın da görüntüsünü verdim bölümde söz edildiği için ama kitapta zaten belirtmiş olduğum gibi Cat Woman öldüğü için onu göremeyeceğiz... kafanız karışabilir diye bunu da belirtmek istedim. Bu arada, size bir sır vereyim. Bu bölüm aslında 1 Aralık Salı günü yazıldı ama sizinle 3 Aralık Perşembe günü paylaşmış olacağım sanırım. Şu sıralar ilham geldiğinden olsa gerek daha kolay ve hızlı bölüm yazabiliyorum, bunu değerlendirmek lazım. :D Şuraya birkaç GIF bıraksam mı diye düşünüyorum... bırakacağım. O zaman gelsin GIF fırtınası!

Bitti! Punchline için GIF yok çünkü internette de onun için GIF yok. Ayrımcılık olmasın diye aradım gerçekten ama bulamadım, şansına küssün... ;) Evet, yorumlarınızı bekliyorum yine. Sizleri çok çok çok seviyorum, yeni bölümde görüşmek üzere!

Continue Reading

You'll Also Like

110K 12.8K 33
değişiyorsun, dayanamıyorum
9.5K 791 54
"Para için aşkından vazgeçer miydi bir insan? Elbette geçerdi Ama ben geçmedim..." Hayatı yanlış seçimler üzerine kurulmuş, hayatın onu kötü biri yap...
120K 6.8K 89
İki yakın arkadaş, Burcu ve Derin. Burcu bir umutla Güney Kore müzik yarışmasına arkadaşının haberi olmadan Derin'i de içine alarak yarışmaya katılır...
4.1K 261 13
"görebiliyordu, bloom ona nefretle bakıyordu. gözlerinde yanan kor ateşi körükleyen valtor'dan bir başkası değildi."