fire and blood • malik

By carmenfkahlo

158K 12.4K 6.4K

Yüzyıllardır güney toprakları ve ejderhalara hükmeden, ilk insanların soyundan gelen Malikler kuzeydeki krall... More

I| northern fugitive
II| dinner at sunset
III| the sadness of winter roses
V| hot beauties
VI| night escape
VII| mercy and betrayal
VIII| little cabin in the woods
IX| the dragon prince
X| price
XI| brownland
XII| the king is back
XIII| love is weakness
XIV| city rumours
XV| red
XVI| we always alive
XVII| cruel man
XVIII| gods
XIX| blind eyes
XX| snowflakes
XXI| north is here
XXII| you're a wolf
XXIII| peace, feast and dance
XXIV| powerful women
XXV| first day of the tournament
XXVI| down the cliff
XXVII| the queen of love and beauty
XXVIII| pride
XXIX| between fireflowers
XXX| dream syrup
XXXI| dead message
XXXII| dance of dragons
XXXIII| falling snowflake
XXXIV| king in the north
XXXV| cold death
XXXVI| betrayal
XXXVII| the lion's claw
XXXVIII| first judicial
XXXIX| kissed by fire
XL| green eyes
XLI| changing game
XLII| the dragon always comes for you
XLIII| poverty
XLIV| survivor
XLV| shame
XLVI| life and death
XLVII| love is sacrifice
XLVIII| new toys
XLIX| where is your god
L| together
LI| tattoo
LII| taste of ashes in your mouth
LIII| snake and black wolf
LIV| uri
LV| fighting to death
LVI| the price of the facts
LVII| three months
LVIII| fear
LIX| plans on azul island
LX| fire and blood [I]
LXI| fire and blood [II]
LXII| ashes of burning bodies
LXIII| preparations for the new war
LXIV| political behavior
LXV| towards the tear river
LXVI| burn them all
LXVII| victory or defeat
LXVIII| immortal man

IV| bloody gift

3.8K 296 70
By carmenfkahlo

RHOSLYN

Rhoslyn her gün olduğu gibi yine kırmızı güllerin yanında oturup o tatlı çiçekleri izlerken bugün, burada ne yaptığını düşünüyordu. Günlerdir -günleri saymayı bırakmıştı- bu kalede tıkılı kalmış ve neredeyse hiç görmediği prensin kendisini neden kale dışına çıkarmadığını anlamaya çalışıyordu. Sonuçta bu topraklarda kalmasına izin vermişti ve bu da özgürlük demek değil miydi? Neden dilediği yere gidemiyordu? 

Bugün kalede inanılmaz büyüklükte bir hazırlık vardı. Sör Liam' a bunun nedenini sorduğunda Lord Styles ve ailesinin bir ziyarette bulunacağını söylemişti. Styles ailesi, Maliklere yemin eden hanedanlardan birisiydi sadece. Ve yalnız bir aile için neden bu kadar telaş yapıldığını anlayamadı.

Sör Liam ve Sör Louis artık yanında cellat gibi de dikilmiyorlardı üstelik. Kendisinin bir problem yaratmayacağına ve kimsenin prensin korkusundan ona yaklaşamayacaklarına inanmış gibiydiler. Bundan memnundu açıkçası.

Güllerin yanında ne kadar kaldığını bilmiyordu. Ancak kaleden bahçeye açılan kapıdan ağlayarak çıkan Prenses Safaa' yı görünce Rhoslyn merakla ayağa kalkıp prensesin gittiği yola yöneldi. Prensesi ilk kez iki gün önce görmüştü. Yine güllerin yanında otururken Prenses Safaa ve arkasındaki iki muhafız Rhoslyn' in biraz ötesinden ihtişamlı bir şekilde geçerken... Prenses başını Rhoslyn' in olduğu tarafa çevirip ağabeyi kadar donuk gözlerle yüzüne, sonra ise yanında oturduğu güllere bakmıştı. Annesinin çok sevdiği güllere. Yüzünde oluşan tiksintiyi çok iyi hatırlıyordu. Sonra zaten prenses başını çevirmişti. Şimdi ise, prenses büyük bir ağacın dibinde oturmuş, bacaklarına sarılmış bir halde ağlıyordu. Rhoslyn' in yaklaştığını gördüğünde gözyaşlarını silmeye ve daha güçlü görünmeye çalıştı.

"Yalnız bırak beni."

"Rahatsız ettiysem üzgünüm. Yardım edebileceğim bir şey var mı?"

Prenses alayla göz devirdi. "Kimse bana yardım edemez."

"Neden?" Prenses daha fazla sert olmayı beceremeyince yeşil mavi gözlerinden tekrar yaşlar akmaya başladı ve yüzünde çocuksu bir ifade oluştu.

Prensese doğru tereddüt dolu adımlar atıp yanına oturdu. "Elimden geldiğince yardım etmeye çalışırım. Bana anlatabilir-"

"Sen mi bana yardım edeceksin? Kuzeyli bir kaçak?"

Rhoslyn sessizce önüne döndüğünde konuşmamaya karar vermişti. Kendisi asla bir insanı ırkı yüzünden yargılamayı seçmezdi çünkü bu alçakça bir davranıştı. Ve buraya geldiğinden beri herkes onun 'kuzeyli bir kız' olmasına göre davranışlar sergiliyordu. Sadece prens. Kendisine karşı anlayış gösteren sadece oydu.

"Üzgünüm. Biraz kaba davrandım." dedi bir müddet sonra. "Babam beni Lord Styles' ın oğlu ile evlendirecek. Onunla evlenmek istemiyorum."

Rhoslyn bu küçük kıza aniden büyük bir merhamet hissedip adeta onda kendini görmüş ve istemsiz bir şekilde ona yardım etme sorumluluğu duymuştu.

"Benim de buraya gelme sebebim evlilik, biliyor musun?"

Prenses kızarmış şaşkın gözlerini Rhoslyn' e çevirdi. "Gerçekten mi?"

"Evet, kaçmak zorunda kaldım."

"Yani ben de mi kaçmalıyım?"

Rhoslyn gülümsedi. "Elbette hayır. Bunu sana asla önermem."

Prenses de gülümsemişti.

"Lord Styles' ın oğlu ile hiç tanıştın mı?"

"Hayır, anlatılanları biliyorum sadece."

"Onunla tanışmadan nasıl biri olduğunu bilemezsin. Örneğin ben, beni evlendirmek istedikleri adamın nasıl bir canavar olduğunu kendi gözlerimle görerek bunu istemedim. Fakat sen onu tanımıyorsun bile." Rhoslyn elini prensesin omzuna koydu. "Bence onu tanımalısın. Belki gerçekten iyi birisidir."

"Değilse?"

"Değilse ağabeyin ile konuşabiliriz."

"Çoktan denedim. Zayn babamla konuştu ama babam bu evliliği fazlasıyla destekliyor."

"Erkeklere dediğini yaptırmak istiyorsan biraz baskı uygulaman gerekir. Üstelik Zayn' in fazla çabaladığını düşünmüyorum."

Prenses Safaa gözyaşları arasından kahkaha attı. "Farkında mısın bilmiyorum ama umursamazca bahsettiğin Zayn bir prens."

"Zayn benim prensim değil."

"Bunu duysa seni öldürür."

"Yüzüne karşı iki kere söyledim ve hala yaşıyorum."

Safaa şaşırdı. "İlginç."

"Evet, öyle. Senin için sınırlarımı sonuna kadar zorlayabilirim."

"Teşekkür ederim Leydi Rhoslyn."

"Leydi demene gerek yok. Kendime yakıştıramıyorum." dedi gülerek.

Prenses Safaa da gülümseyip gözyaşlarını elleriyle sildi ve ayağa kalktı. "Teşekkür ederim Rhoslyn. Sanırım haklısın. Tanımaktan hiçbir zarar gelmez."

"Gelmez." Rhoslyn de ayağa kalktı.

"Gidip misafirlerimizi karşılasam iyi olur." Prenses Safaa başıyla hafifçe selam verdikten sonra arkasına döndü ve kaleye doğru ilerledi. Rhoslyn ise kırmızı güllerin yanına geri dönmüştü.

*

Adım sesleri duyan Rhoslyn başını kaldırdığında kendisine doğru gelen Zayn Malik' i gördü. Günlerdir onu görmüyordu ama hala aynıydı. Sadece yüzündeki sert ifade, yerini daha yumuşak bakışlara bırakmıştı. 

Rhoslyn ayağa kalkma zahmetinde bulunmadı. Neden ayağa kalksındı ki?"

Karşısına geçip "Benimle yürü." dediğinde Rhoslyn kaşlarını çattı.

"Rica edebilirsin Zayn Malik."

"Benimle yürü." Rhoslyn gözlerini devirerek ayağa kalktı ve güllerle çevrili yolda yavaşça yürümeye başladılar.

"Nasıl yaptığını bilmiyorum ama kız kardeşim şu an Harry ile zaman geçiriyor."

"Onu anlayabiliyorum. Bu yüzden yardımcı olmak zor olmadı." Rhoslyn prensin belindeki büyük kılıca baktı. Sonra üzerindeki koyu bordo renkli kumaşlara... Yakasına takılmış gümüş bir ejderha broşu ne kadar da çok parlıyordu. Ejderhanın gözleri için kullanılmış küçük yakut parçaları ise adeta ateşi anımsatmıştı.

"Sanırım teşekkür etmeliyim."

"Evet, etmelisin."

Prens gülümsedi. "Tüm gün burada oturarak ne yapıyorsun?"

"Gülleri izlemek hoşuma gidiyor. Çok güzeller."

"Annemin en sevdikleriydi." dedi sessizce Zayn. "Gülleri seviyorsan ateş çiçeklerini de çok seversin."

"Ateş çiçekleri mi? Daha önce hiç duymadım bile."

"Odamda biraz var. Onları Anghrist ile gittiğim bir adada bulmuştum."

"Adalar gerçekten denizle mi çevrili?" diye sordu merakla. Adaları her zaman çok merak ederdi.

"Evet, öyle. Benim gittiğim adada kimse yok. Her şey tanrının yarattığı gibi ve öyle güzelliklerle dolu ki... Burada gördüğün her şeyden çok daha güzel orası. Ateş çiçeklerinden oluşmuş kocaman bir alanı var."

"Gerçekten merak ettim."

Prens heyecanla bir şey söyleyecekmiş gibi oldu ancak sonra vazgeçti ve önüne döndü.

"Buradan gitmek istiyorum."

"Nereye gideceksin?" diye sordu Zayn.

"Özgür olmak istiyorum. Dünyada özgür bir diyar var mıdır sence?"

"Hiçbir yerde özgürlük yok."

Rhoslyn derin bir iç çekti.

"Gerçekten kaleden gitmek istiyor musun?"

"Evet, kendi başımın çaresine bakabilirim."

Prens bir süre cevap vermedi. "Akşam yemeğine katıl."


Rhoslyn çok şaşırdı. Böyle bir teklifi beklemiyordu.

"Benim orada olmam doğru olmaz." dedi biraz düşündükten sonra.

"Neden? Gelmeni ben istiyorum."

"Ben... Bilmiyorum."

"Bu gece eğlenceli bir akşamın yaşanacak olmasının sebebi sensin. Yemeğe katıl."

"Sanmıyorum." Zayn Malik yürümeyi kesti ve Rhoslyn' e bakınca mecbur Rhoslyn de durmak zorunda kalmıştı.

"Leydi Rhoslyn, akşam yemeğine benimle birlikte katılır mısınız?"

Rhoslyn kahkaha attı. "Kibarlığı öğreniyorsun Zayn Malik. Gördün mü? O kadar da zor değilmiş."

Prensin yüzünde oluşan tebessümün sebebi olduğu için kendisiyle gurur duydu. Bu taş suratlı adamın gülmesi çok nadir bir şey olmalıydı.


*

Rhoslyn, Darra' nın kendisi için getirdiği kırmızı ipek elbiseyi görür görmez rengine hayran kalmıştı. Kırmızının rengi öyle çarpıcı ve asiydi ki bunu üzerinde olması gerektiği gibi taşıyabilir miydi emin olamadı.

Darra' nın ısrarları üzerine kırmızı elbiseyi giydi ve Darra saçlarını doğal dalgalar elde edene kadar fırçaladı, boynuna ve bileklerine buradaki çiçeklerden yapılmış hoş kokular sürdü. Hazır olduğunda kendisini götürmek üzere gelen Sör Liam ile beraber büyük yemek salona yürüdüler.

Kapıdan girdiklerinde Rhoslyn' in gördüğü ilk kişi kıvırcık saçlara sahip soylu bir adamla konuşan prens oldu. Gösterişli siyah pelerini ve siyah elbiseleri onu nasıl da güçlü gösteriyordu koca odada... Ateş gibi parlayan gözler Rhoslyn ile buluşunca zaman durmuş gibi öylece birbirlerine bakakaldılar. Gözlerini ilk kaçıran Zayn olmuş, karşısındaki adam ile konuşmaya devam etmişti.

"Rhoslyn!" dedi neşeyle yanına gelen Prenses Safaa. Sör Liam prenses için selam verdi ve yanlarından uzaklaştı. "Harika görünüyorsun."

"Teşekkür ederim. Sen de çok güzel olmuşsun."

Prenses, Rhosyn' in koluna girdi ve birlikte duvar dibine doğru yavaş adımlarla yürüdüler. "Sana nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum açıkçası."

"Neden? Ne oldu?"

"Harry ile tanıştım!" diye fısıldadı heyecanla. Duvarın dibine varmışlardı ve böylece hala konuşmakta olan Zayn ile Harry' e rahatlıkla bakabilmişlerdi.

"Ne düşünüyorsun? Ondan hoşlandın mı?"

"Bana karşı çok kibar davrandı. Hiç... Düşündüğüm ve duyduklarım gibi değilmiş. Ayrıca çok yakışıklı Rhoslyn. Ona bir baksana."

Rhoslyn Harry' e bir saniye kadar baktıktan sonra gözleri siyahlar içindeki prense kaydı. Tekrar.

ZAYN

Tüm misafirlerinin büyük salona gelmesi üzerine, babasının misafirlere özel olarak yaptırdığı devasa büyüklükteki masaya yerleştiler. Zayn, babasının oturması gereken yere, en başa, oturdu. Sağ taraftaki yerlere kendi konsey adamları, sol tarafta ise Lord Styles, Sör Harry, Leydi Anne, Leydi Gemma ve Styles Hanesi' nin diğer soylu bireyleri oturuyordu. Masanın diğer başında ise Prenses Safaa ve diğer leydiler.

Hizmetçiler herkesin tabağına servis yaparken Zayn, kardeşinin sağ yanında oturmuş ve meraklı gözlerle tabağına konulan yemekleri izleyen Rhoslyn Clifford' a bakmıştı. Ne kadar da güzeldi bu gece. O ateş kırmızısı kıyafetin içinde, parlayan sarı saçları ve asiliği ile birlikte bir ejderhayı anımsatıyordu. Yemeklere olan düşkünlüğü ve bunu utanmadan sergilemesi ise aşırı gülünçtü.

Kabullenmek istemese de kuzeyli kıza olan yoğun ilgisini içten içe hissediyor ve bunun için gittikçe daha da endişeleniyordu. Günlerdir Rhoslyn' in karşısına çıkmamaya çalışma gayreti de bu yüzdendi fakat bazı şeylere engel olamıyordu elbette.

"Bu güzel akşamda, soframda bana eşlik etmeniz çok onur verici Lord Styles, Sör Harry, leydilerim... Afiyet olsun." Kadehini kaldırıp başıyla selam veren Zayn şarabının yarısını tek seferde içti.

"Keşke babanız da burada olsaydı prensim. Kendisi ile görüşmeyeli epey oldu." dedi Lord Desmond Styles.

"Sizin de bildiğiniz gibi, babam çok yakında dönecek."

"Düğünün en kısa zamanda olması için yarından itibaren hazırlıklara başlayacağız. Sanırım güzeller güzeli prensesin de düşünceleri değişti." Gözler masanın diğer başındaki prensese döndü. Kız kardeşinin güzelliği karşısında Zayn' in yüzünde istemsiz bir tebessüm oluşmuştu. Kardeşinin de Harry' nin cazibesine kapıldığını görmemek imkansız olurdu. Uzun zamandır onu bu kadar mutlu görmemişti.

"Sör Harry gerçekten kibar birisi ve onu yakından tanıdıkça her şeyin daha güzel olacağına inanıyorum. İlginiz beni mutlu etti lordum."

"Elbette ilgileneceğim. Yakında sen de benim kızım sayılmış olacaksın." Prenses tekrar teşekkür etti. Aynı zamanda Zayn, yakın arkadaşı Harry' e baktığında mutlulukla sırıttığını ve yeşil gözlerinde çocuksu ışıltıların olduğunu görmüştü. Kardeşinin onunla mutlu olabileceğine her gün biraz daha inanıyor gibiydi.

Biten şarabını doldurması için hizmetçi kıza işaret yaptı. Bu sırada Lord Styles, Rhoslyn Clifford' a bakarak "Misafiriniz ile tanışmayacak mıyız prensim? Güzel leydiyi daha önce hiç görmedim." dediğinde Zayn, Rhoslyn' in yüzündeki gergin ifadeyi hemen fark etti.

"Leydi Rhoslyn kuzeyin Clifford Hanedanı' ndan ve bundan sonra benim topraklarımda yaşayacak."

Lord Styles' ın yüzündeki çok kısa süren karanlık ifadeyi yakalamakta zorlanmadı. Annesinin savaşta öldüğünü biliyordu. O zamandan beri kuzeyli insanlara karşı nasıl bir nefret duyduğu da bilinirdi.

Babasının aksine Harry Styles gülümseyerek Rhoslyn' e baktı ve "Tanıştığımız için memnun oldum leydim." dedi kibarca. Rhoslyn' in gergin yüzü biraz olsun yumuşadı.

"Ben de memnun oldum Sör Harry."

"Kralımızın böyle bir karar verdiğinizden haberi var mı prensim?"

Zayn gülümseyerek ağzındaki lokmayı uzunca bir süre çiğnedikten sonra yuttu. Tüm masa sabırla onu beklemişti. 

"Leydi Rhoslyn tamamen benim sorumluluğumda. Babamın sorun çıkartmasına izin vermeyeceğim."

"Kral Yaser-"

"Kral Yaser benim isteklerime saygı duyacaktır. İlginizi buna yormanıza gerek yok. Büyük bir düğün yaklaşıyor lordum."

Harry dirseği ile babasını dürtmüştü. Zayn, onun bu gergin andan memnun olmadığını rahatlıkla görebiliyordu. Şarabından tekrar içerken Rhoslyn' e baktı. Önündeki yemeği izliyor ve muhtemelen olumsuz düşünceler içinde boğuluyordu. O sırada büyük salonun kapısı açıldı. Sör Liam Payne' nin yüzü olması gerekenden çok daha sert bir haldeydi. Bir sorun olduğunu hemen anladı Zayn.

"Prensim." dedi birkaç adım daha yaklaşarak. "Biliyorum, böyle güzel bir akşam yemeğini bozmak istemezdim ama konu önemli."

"Ne oldu?" dedi Zayn bıkkınca.

"Clifford Hanedanı' nın baş muhafızı burada. Sizinle görüşmek istiyor."

Zayn öfkeyle ayağa kalktığı sırada yüzü kar beyazı olmuş Leydi Rhoslyn de ona eşlik etti.

"Yerine otur." dedi Zayn kapıya doğru büyük adımlar atarken. Elbette Rhoslyn onu dinlemedi. Ne zaman dinlemişti ki?

Kapıdan çıkacakken leydinin önüne geçip durmasını sağladı. 

"Sana yerine oturmanı söyledim."

"Bu beni de ilgilendiriyor." Rhoslyn yanından geçtiğinde gözlerini devirerek Zayn de salondan çıkmıştı.

"Öğrendiler. Burada olduğumu biliyorlar." demişti Rhoslyn telaşla.

"Biliyorlarsa ne olmuş?"

Rhoslyn cevap vermedi.

Taht odasına girdiklerinde Zayn seri adımlarla obsidiyen tahta oturdu, Louis ve Liam tahtın yanlarındaki yerlerini aldılar. Rhoslyn ise hemen Louis' in yanında endişeyle olacakları bekliyordu.

"Getirin." Taht odasının devasa kapıları açıldı, içeri iki muhafızın arasında olacak şekilde yürüyen orta yaşlı bir adam girdi. Adamın bakışlarının ilk olarak Rhoslyn ile buluşması ve gözlerindeki iğrenti ve nefret Zayn' i daha da öfkelendirmişti.

Kuzeyli muhafız karşısında durdu, yanlarındaki muhafızlar iki adım yanından uzaklaştı. Ayrıca, kuzeyden gelen diğer iki muhafız da kapının bitişiğinde duruyordu.

"Kralı görmeyi bekliyordum." dedi muhafız.

"Sana yeteceğime eminim... Diz çök." Muhafız sadece gülümsedi.

"Diz çök." Yanındaki muhafızlar adama zorla diz çoktürttü ve tüm bu süre boyunca muhafız sadece Rhoslyn' e baktı.

"Leydi Rhoslyn, sizi burada görmek beni gerçekten şaşırttı. Çoğumuz öldüğünüzü bile düşünmüştük. Babanız duyduğunda öyle hayal kırıklığına uğradı ki, gerçekten ölmenizi daha çok isterdi sanırım."

Zayn gözlerini Rhoslyn' e çevirdi. Sarı saçlarının arasındaki yüzü kızarmış ve ağlamak üzere gibi görünüyordu.

"Böyle olması benim suçum değil." demişti çatlayan bir sesle.

Muhafız güldü. "En acısı ise geride bıraktığınız aşkınız, leydim. Sör Ashton kalbi kırıkken kimseye karşı kibar olamıyor. Ve birkaç gün önce ise... Sizin burada olduğunuzu öğrendi. Canavarların arasında."

Zayn hiddetle tahttan ayağa kalktı. Bu sırada kuzeyli muhafızın yanındaki kendi muhafızı adama bir yumruk geçirmişti.

"Sözlerine dikkat et. Nerede olduğunu unutuyor gibisin."

Muhafız tekrar ayağa kalktı. "Elbette nerede olduğumu biliyorum."


"Tüm bu saçmalıkları anlatmak için mi geldiniz Sör Yue?"

Sör Yue sırıttı. "Hayır, leydim. Ön konuşma yapıyorduk sadece. Fakat dilerseniz asıl meseleye gelebilirim."

"Konuş." dedi Zayn.

"Kuzeyin Clifford ve Irwin Hanedanları adına buradayım. Clifford ailesinin kızı, Irwin ailesinin ise müstakbel gelinlerine el koymanızdan suçlanıyorsunuz. Kuzey sizden Rhoslyn Clifford' u teslim etmenizi istiyor. Yoksa Sör Ashton' ın da dediği gibi: Kuzeyin gazabı güneyi bulur."

Zayn büyük bir kahkaha atarken Rhoslyn korku ve şaşkınlıkla karışık bakışlarını prensten alamadı.

"Kuzeyin gazabı? Öyle mi diyorsunuz bu saçmalığa?" Birkaç adım daha ilerleyip Sör Yue' ye doğru yaklaştı.

"Kuzeyin gazabı-"

Beklenmedik bir hızla kınından çıkardığı kılıcı ile Sör Yue' nin başını bedeninden ayırdı. Rhoslyn' in çığlığını, kendi muhafızlarının şaşkınlığını ve Sör Yue' nin kapının oradaki diğer iki muhafızının nefeslerini çekişini duydu. Kılıcından damlayan kan damlalarıyla o iki muhafıza bakarken adamlar korkudan donup kalmış, muhtemelen buradan sağ çıkıp çıkamayacaklarını düşünüyorlardı.

"Kuzeyli lordlarınıza bu güzel hediyemi ileteceğinize eminim. Ve lütfen... Kuzeyin gazabı güneyi bulsun. O gazabın canavarlarımın ateşini tatmasını çok istiyorum."

Continue Reading

You'll Also Like

194K 18.5K 27
010 ***: hamileyim jungkook: sen kimsin
137K 12.4K 22
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. there is no other universe then, stay with me texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedic...
761K 63.2K 13
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar taekook
218K 21.2K 24
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...