Sevdakeder

By limonkokuluyagmur

145K 9K 1.7K

"Partnerini almamda bir sakınca var mı?" Gülümseyerek başını salladıktan sonra yavaşça Oktay'ın kollarının ar... More

Yağmur kalan kadınlar
1/Kendi Halimde
2/Tunaboylu
3/Bu bir yağmur mu?
4/Nilüfer
5/Çiğdem çiçek
6/Sırık
7/Günebakan
8/İzle ve gör.
9/İdil
10/Neon ışıklar
11/Narin su çiçeği
12/Buna tutun.
13/Söz ver.
14/Sen çoktan düşmüşsün. (1. Kısım)
14/Sen çoktan düşmüşsün. (2. Kısım)
15/İncelen ışık
16/Nil (1. Kısım)
16/Nil (2. Kısım)
18/İçimde bir çocuk çığlık çığlığa
19/Bataklıklar ve çiçekler
20/Bir cevabım var mı?
21/Günaydın
22/Sevda değil, ruhumun kumarı bu.
23/Kül bunun kanıtı.
24/Rüzgârgülü

17/Güz geçer.

5.4K 377 64
By limonkokuluyagmur

***
Gürültüsüz sözcükler bulalım
Yeni sevinçlere benzeyen.

Ahmet Telli

***

Bir dizini altına alarak oturduğu koltukta heyecanla kıpırdanırken iskambil kartlarının üzerinden Kartal'a kaçamak bir bakış attı Nilüfer. Adamın, durumdan memnun olmadığını anlamak için özel bir çaba harcamaya dahi gerek yoktu. Yüzüne yapışıp kalan ifade, her şey için fazlasıyla açıklayıcıydı. "Gerçekten bunu yapmak zorunda mıyız?"

Adamın huysuzca homurdanarak söylediği cümleyi işittiğinde kaşlarını çatıp karşı konulması güç, sevimli ve masum bakışlar atarken "Lütfen," diye rica etti Nilüfer.

Vakit geçirmek için epey eğlenceli bir yol bulduğunu düşünüyordu. Kuru kuruya soru, cevap yapmaktan daha iyiydi en azından. Kartal'ı daha yakından tanımak için bulduğu her fırsatı değerlendirmek istiyordu sadece. Zira adamın ağzından lafları kerpetenle almak zorunda kalıyordu ve Nilüfer'in ikna olmak için bir şeyleri duymaya ihtiyacı vardı. Gördüğü, dokunduğu, konuştuğu adam ancak ince bir bakışla, ayrıntılarda anlam bulan karakteriyle Nilüfer'i derin bir tedirginliğe sürüklüyordu. Kartal'ın tavırlarında, bakışında, gülüşünde, hatta göz kırpışında dahi onulmaz bir yaranın izlerini görüyordu kız. Aralarında tahammül edilmesi zor, çirkin bir ses gibi yankı bulan her neyse, Nilüfer'in korkudan yapılmış duvarların arasına hapsolmasına neden oluyordu. Şifa bulmaz bir yaraysa eğer adamın beraberinde getirdikleri, kız nefesinin biraz olsun serinlik vermesinden başka ne umabilirdi? Ruhunun her köşesine bir karabasan gibi tutunan kara pençeler Kartal'ı ondan alacak olursa...

Düşüncelerinin devamını getirmeye güç yetiremeyeceğini bildiğinden derin bir nefesle yarım yamalak gülümsedi. "İskambille oynamasını bildiğim tek oyunun pişti olması, üstlenmem gereken bir suçmuş gibi hissetmeye başladım, Kartal." Söylediklerinden sonra irileşen gözleriyle araya girmek için dudaklarını aralayan adama küskün bir bakış atarak devam etti. "Biraz makul olamaz mısın?"

Yenilgiyi en başından kabullenmesi gerektiğini ancak şu anda fark edebilmiş gibi derin bir nefesle iç geçirirken "Tamam," diyerek teslim oldu Kartal. "Tamam, Nilüfer. Haydi pişti oynayalım. Sonra ben sana diğer oyunları öğretirim, oldu mu?"

"Tamam," derken omuzlarını hazır olduğunu göstermek istercesine geriye atarak gülümsedi kız. "Başlayabiliriz."

Oyunun kuralına göre pişti yapan, diğerine bir soru sorma hakkına sahip olacaktı. Oyun bittiğinde ise daha fazla puan toplayanın son bir soru sormak hakkı daha olacaktı ve karşı taraf, soruya kesinlikle bir cevap vermek zorundaydı. Kirpiklerinin arasından Nilüfer'i izlemeye bir an bile ara vermeden kartları karıştırdıktan sonra kesmesi için desteyi kızın önüne bıraktı Kartal. Nilüfer'in ne tür sorular soracağını önceden kestirememek, ruhunda kocaman bir delik açılmış gibi tedirgin hissetmesine neden oluyordu. Yine de bununla başa çıkabileceğine inanmak istiyordu. En fazla İdil'le ilgili bir soru olabilirdi, kadından bahsederken onunla ilgili sorularla muhatap olmayı çoktan göze almıştı. Nilüfer'in kestiği kartları dağıttıktan sonra "İyi olan kazansın," diyerek oyunun başladığını ilan etti.

İlk pişti, Nilüfer'den geldi. Bir an durup karar vermeye çalışıyormuş gibi gözlerini kısarken Kartal'a bakmayı sürdürdü kız. İlk sorudan adama yüklenmemesi gerektiğine karar verdikten sonra "En sevdiğin yemek?" diye sordu.

Kartal, Nilüfer'e çapkın bir bakış atarken göz kırparak gülümsedi. "Yapacak mısın?"

Kızın cevabı gecikmedi. "Bir keki bile kabartamadığımı söylemiştim, değil mi?"

Kartal gülümseyerek ne eğdiği başını sallarken, izlenesi bir manzara oluşturduğundan habersiz saçlarını geriye atarak Nilüfer'e tatlı bir meydan okumayla kaçamak bir bakış attı. "Kuru biber dolması."

"Ağzımızın tadını biliyoruz."

Söylediklerinden sonra, adamın bakışlarının birden değiştiğini fark ederek dudaklarını ısırdı Nilüfer. Elindeki kartlara sıkı sıkıya tutunurken adamın derinden gelen bir sesle "Hiç şüphesiz," diye mırıldandığını işiterek nefesini gürültüyle bıraktı.

Kartlar peş peşe açılırken ikinci pişti de Nilüfer'in oldu. Bu sefer fazla düşünmeden yine cevaplanması kolay bir soru sordu kız. "En sevdiğin şehir? Yurt dışında ama..."

"Paris..." Üçüncü piştiyi de Nilüfer yaptığında Kartal isyan etmeden duramadı. "Yeter ama!"

Kız gülümserken umursamazca omuz silkti. "Bildiğim tek oyunu en iyi şekilde oynarım." Adamın çatık kaşlarıyla tamamladığı huysuz surat ifadesine bakarken iç çekmemek için kendini zor tutarak "Hiç mızıkçılık yapma," diye uyarmadan edemedi.

"İyi, sor."

Kelimeler dudaklarının arasından sıyrılırken utanarak bakışlarını kaçırdı Nilüfer. Adamın duygularını o kadar çok merak ediyordu ki utanmasa sabaha kadar anlatmasını isteyebilirdi. Onun bazı şeyleri dile getirirken zorlandığını fark ettiği için zorlamak ya da bunca zaman o yokmuş gibi davrandığını hatırlatarak suçlu hissetmesine neden olmak istemiyordu ancak içinde uyanan bir his, Kartal sürekli onu ne kadar sevdiğinden bahsetsin istiyordu. Buna alışması zaman alacak gibi duruyordu. İçinde uçuşan kelebeklerle tekrar etti; Atık Kartal Tunaboylu ona âşık olmuştu. "Benimle ilgili sevdiğin ya da hoşuna giden herhangi bir şeyi söyleyebilir misin peki?"

Kartal yumuşak bir gülümsemeyle öne eğilerek parmağının ucuyla kırmaktan korkarcasına Nilüfer'in yere eğdiği kirpiklerinin ucunu okşadı. Kızın nefesini tutarak ne yaptığını anlamaya çalıştığını fark ederek kısık sesle mırıldandı. "Kirpiklerinin ucunu seviyorum mesela." Devam etmeden önce parmaklarının tersini nazikçe çenesine yerleştirerek kızın yüzünü kaldırmasını ve göz göze gelmelerini sağladı. Nilüfer'in yeşilin en derin tonuna sahip gözlerine bakarken derin bir nefes alarak durakladı. "Göz bebeklerinin etrafını çevreleyen ince hareyi..." Yavaşça öne eğilerek aralarındaki mesafeyi burunlarının birbirine değmesine neden olacak kadar kapatırken uzun uzun gözlerini kamaştıran güzelliği seyretti. "Teninin aydınlığını... Bir melek tasvirine benzeyen gülümsemeni seviyorum."

Nilüfer bir an ciğerlerinin ne işe yaradığını unutmuş gibi nefessiz kalarak dudaklarını açıp kapattı. Adamın, üzerindeki derin etkisini şaşkınlıkla karşılıyordu. Kartal'ın gözleri tesadüfen üzerine çevrilse elini, kolunu nereye koyacağını bilemiyordu bir de adam böyle şeyler söylediğinde... Hala nasıl tastamam durabildiğine akıl sır erdiremiyordu. Omurgası, Kartal'a ulaşmak için gövdesinde kıvranan bir akarsu gibi gürültüyle çağlarken, şiddetiyle ruhunu ezen arzuya kulak vererek ondan tarafa eğilmemek için kalan son gücüyle mücadele ediyordu. Titreyen kirpiklerini aralayarak kendini geri çektiğinde ellerinin sırtıyla ısınan yanaklarını kontrol etti. Utanıp kızardığına yemin edebilirdi. Bakışlarını kaçırıp "Böyle şeyler duymaya pek alışkın değilim," diye mırıldandı.

Kartal onaylayarak gülümserken elini uzatıp Nilüfer'in yanağındaki ellerinden birinin üzerine yerleştirdi. "Kızardın."

Kız fısıldayarak itiraf etti. "Utandım."

Nilüfer'i daha fazla utandırmak istemediği için geri çekilerek "Tamam," diye karşılık verdi. "Haydi devam edelim. Bakalım, bu sefer pişti yapmayı becerebilecek miyim?"

Kız, adamın anlayışlı tavırlarına duyduğu minnetle gülümserken oyuna katılarak kaşlarını meydan okurcasına havalandırdı. "Hiç sanmıyorum."

Kartal sonunda pişti yapmayı başarabildiğinde hiç düşünmeden sorusunu dile getirdi. "Seni öylece öptüğüm için bana kızdın mı?"

Nilüfer'i utandırmaması gerektiğini biliyordu ancak bu sorunun cevabını her şeyden çok önemsiyordu. O gün, kızın kapısına gitmek onun için epey zor olmuştu. Nilüfer'in de neler hissettiğini merak ediyordu, duymaya ihtiyacı vardı. Kız bir süre çatık kaşlarıyla düşündükten sonra başını kaldırarak gözlerinin birbirini bulmasını bekledi. Az önceki utangaç tavırlarından sıyrılmış gibi doğrudan Kartal'ın gözlerine bakarken "Öylece çekip gittiğin için kızdım," diye cevap verdi. "Pişman olduğunu düşündüm."

"Söylediğim gibi, seni o şekilde..."

"Biliyorum, biliyorum," diyerek Kartal'ın devam etmesine izin vermedi. "Daha önce de söyledin."

"Devam edelim mi?" Nilüfer'in sessizce onayladığını gördüğünde elindeki kartlardan birini yere attı. Geçen dakikaların sonunda Kartal bir kez daha pişti yaparken, bu kez soracağı soru için düşünmesi gerekmişti. Nilüfer'in henüz hisleri hakkında konuşmaya hazır olmadığının farkındaydı, Kartal'ın da onu zorlamaya niyeti yoktu ama yine de kızın ağzından bir, iki güzel söz duyması fena olmazdı. Aklına gelen fikirle çapkınca dudağını ısırırken Nilüfer'e kaçamak bir bakış attı. "Geçen gün, ofisin kapısında dalıp gittiğinde ne düşünüyordun?"

Kız, adamın neyi kastettiğini biliyordu. Utanacak olmasını göz ardı etmeye çalışarak omuz silkti. "Seyirlik bir manzara olduğunu..."

"Daha önceden de beni öyle gizlice izlediğin zamanlar oldu yani?"

Kartal'ın keyifli sesi kulaklarına ulaştığında başını kaldırıp gözlerini kibirle kıstı Nilüfer. "Senin kadar değil."

"Hemen yüzüme vur."

Aldığı cevap adamın alındığını düşünmesine neden olurken "Şaka yapıyorum, Kartal," diye atıldı. "Yoksa, yani, neden... İzlemişimdir, bilemiyorum. Yani, peşinden koştururken falan boyuna posuna bakıyordum arada, ne yalan söyleyeyim. Çünkü neden bakmayayım? Gayet yakışıklı, yani, hoş..." Derin bir nefes alarak sessiz bir gülümsemeyle onu dinleyen adama baktı. "İşte, neyse... Yüzüne vurmak için söylemedim yani. Alınma, lütfen."

Kartal muazzam bir gülüşle karşılık verdiği dakikaların sonunda "Haydi," diye cevap verdi. "Bunu kim alırsa son soruyu sorma hakkın onun olacak."

Ve son soruyu sorma hakkı Nilüfer'in oldu. Kız bir süre ortadaki iskambil kartlarına baktıktan sonra yavaşça başını kaldırdı. Başından beri sormak istediği tek bir şey vardı. Onu dile getirmeden önce derin bir nefes alarak oturduğu yerde kıpırdandı. Eliyle saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdıktan sonra Kartal'a kaçamak bir bakış attı. "İdil'e onu kız kardeşlerinden farklı görmediğini net bir şekilde söyledin mi hiç, Kartal?"

Adam sıkıntıyla ensesindeki saçları karıştırırken başını yere eğerek Nilüfer'e kaçamak bir bakış attı. "Onu kırmadan anlatmaya çalıştım ama..."

"Net bir şekilde hiç söylemedin?"

Nilüfer'e karşı çıkmayı hiç düşünmedi Kartal. Sessizce kabullendi. "Söyleyemedim."

***

İz&Sare ve Serbay&Buket çiftlerinin hikayeleri ilerleyerek belli bir yere gelene kadar Sevdakeder'e yeni bölüm gelmeyecek. Kehribar'a da beş bölüm sonra ara verip bu iki hikayeye yoğunlaşacağım. Multimediada Mahmut Çınar, Güz Geçer var. Dinlemek isterseniz bakabilirsiniz.

Sevgilerimle.

Continue Reading

You'll Also Like

52.3K 721 5
İnanamaz bir şekilde karşımdaki adamı süzdüm. Canlı, sapasağlam bir şekilde karşımda dikiliyordu. "Sen..." Aldığım nefes bana diken gibi batarken şok...
62.6K 5.1K 6
Hiç kapanmamak üzere açılan yaralar, kanamaz. İz bırakır. Ve o iz sonsuza dek geçmez, Yanı başında kalır.
581K 24.4K 44
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
1.4M 43.1K 38
Üzerime doğru yürümeye devam etti. Gelip tam karşımda durdu. Gözünü kırpmadan yüzümü inceliyordu. Gözlerini gözlerime dikti. Soru dolu bakışlarla y...