YARDIMCI

By lug_ck

633K 6.2K 1.1K

Hayatın sana iyi, kötü ne getireceğini bilmeden, yürürüz yollarımızda. Bazen tehlike kanımızı dondurur bazen... More

2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
Kapak Resmi?
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm

1.Bölüm

89.1K 574 83
By lug_ck

"Ben giriş yaptım, olumlu bir gelişme olursa haber veririm." telefonu Derin'in yüzüne kapattım ve başvurduğum iş yerine giriş yaptım.

Asansör 52.katta durunca derin bir nefes alıp Derin'in çantama sıkıştırdığı naneli şekerlerden bir tanesini ağzıma atıp asansörden indim. Birçok iş yerine CV'mi bırakmıştım. Döneceklerini söyleyip dönmemişlerdi. Günümüz şartlarında eskisi kadar, maalesef iş bulmak pek kolay olmuyordu. İndiğim asansörden dışarı çıkınca danışman tarafına doğru ilerledim.

"Merhaba." dedim, bilgisayar ve birkaç dosya yığınının başında duran kadına.

"Merhabalar. Nasıl yardımcı olabilirim."

"İş başvurusu için geldim 'SERTOĞLU Holding' "formu kadına uzattım. Kadın kısa bir telefon görüşmesi yaptıktan sonra konuştu.

"Maalesef hanımefendi Sarper Bey'in bugün toplantısı var ve çok yoğun yarın gelmenizi istediler."dedi.

"Peki kendisine bildirirsiniz." deyip geldiğim yöne doğru ilerledim. İndiğim asansörden çıkan kadınlar dikkatimi çekmedi değil. Ellerindeki dosyalar ile anladığım kadarıyla onlar da yardımcı başvurusu için gelmişlerdi. Tanrım resmen üstlerini evde unutmuş gibiydiler. Danışmanın masasından ayrılan kadınlar suratları beş karış yanıma doğru geliyorlardı. Hafif asansörde kenara kayarak onlara yer açtım. Boyları benden 4-5 cm uzunluğundaydı.

Karamel rengi saçlara sahip olan kadın, " Adam çok yakışıklı." Diye yanındaki sarı saçlı kıza konuştu.

Sarı saçlı kız kıkır kıkır gülümseyip karamel saçlı kızın kulağına eğilip bir şeyler fısıldadı. İkisinin gülüşleri arasında asansörün geldiğimize dair çalan zil sesi çaldı. Adam onların dediği kadar var mıydı? Aşırı merak ediyordum. Sosyal medya aracılığıyla fotoğraflarına ulaşmaya çalışmıştım, maalesef hiç bir şey bulamamıştım. Tek bir fotoğraf bile yoktu.Çıkış tarafındaki banktan birine oturup onu beklemeye karar verdim. Onu daha yakından görmek istiyordum. Formu doldurduğum zaman aklıma gelmişti. Çok fazla başvuran olduğundan giriş yapmakta zorluk çekiyordum.

...

Saat geç olmuştu. Derin aramamış ve mesaj atmamıştı.

"Ne yapıyorsun." yazıp Derine gönderdim. Bir şeyler yemediğim için açtım. Kahvaltı ile duruyordum. Midemin guruldama sesini net duyuyordum. Bir başkasının bile bu sesi duyacağından oldukça emindim.Baş ağrısı hissediyordum. Biraz mide bulantısı da içindeydi.Asansör zilinin çalındığını duyunca direkt ayağa kalktım. Derinin yoğun ısrarlarına dayanamayıp giydiğim ayakkabılar canımı yakmaya başlamıştı. Asansöre doğru ilerledim. Her yer kararıyor gözlerim ağırlaşıyordu. Bir elim ile duvardan destek aldım. Gözlerimdeki karanlığın arasından seçebildiğim kadarı ile uzun boylu, takım elbiseli ve elinde telefonu ile konuşan birini gördüm. Bu o olmalıydı. Göz göze geldik. Bana bakıyordu. Sen de kimsin dercesine.Bedenim, ayaklarımın altındaki soğuk zemine hapis oldu.Gözlerim ise karanlığa...

...

Gözlerimi açtığımda Derin yanımdaydı. Hastanedeydik. Cam pencerenin arkasında ayakta duran o heybetli, geniş omuzlu, takım elbiseli adam duruyordu. Yine telefonla konuşuyordu. Sanırım başımı vurmuştum. Bana baktığını görünce utandım. Hemen yüzümü başka yöne çevirdim. Kızların söylediklerinden daha dikkat çekici ve yakışıklıydı. Tekrar göz göze geldik. Tekrar gözlerimiz ayrıldı. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu. Alanı ona dar gelmiş olacak ki dışarı çıkar beni diye haykıran kalbime elime atıp onu sakinleştirmeye çalıştım. Derine döndüğümde gülüyordu.

"Seni görmüş hastaneye getirmiş. Haberi aldığım gibi geldim." Dedi.

"Başım zonkluyor midem bulanıyor." Dedim.

"Açsın bir şeyler yemelisin." Dedi. Derine tamam anlamında kafamı salladım.Kapının açılma sesini duyunca gözlerimi kapıdan içeri giren bedene çevirdim.

"Çıkış işlemlerini hallettim, ben çıkıyorum. Tekrardan geçmiş olsun."dedi.

Derin " Teşekkür ederiz. Sarper bey." Demesi ile tekrar gözlerimiz buluştu. Bir an ruhum çekilecek gibi oldu. Tırnaklarımı elimin altındaki çarşafa geçirdim. Konuşamıyordum. Benden bir şeyler duymak istercesine bakıyordu. Tuttuğum nefesi biraz daha vermezsem içimde patlayacaktı. Gözlerimi ondan devirip, kapının hemen yanında duran çöp kutusuna götürdüm. Kalan gücümü toplayıp gözlerimizi tekrar buluşturdum. O gözündeki parıldama da neyin nesiydi.

"Teşekkür...ederiz."

Nefes ver. Nefes al. Nefes ver. Gözlerimizdeki büyü hala bozulmamıştı. Göğüs kafesim yükseliyordu. Bunu fark etmiş olmalı, gözlerini bir an göğüslerime çevirdi. Bakışları tekrar gözlerimi bulunca sürat ifadem de şaşkınlık vardı. Göz kırpıp gitmişti.Ayağa kalkıp üzerimi giyinmeye çalışırken derin'in bana yardım etmesi için tuvalete seslendim. Derin bir taraftan konuşup diğer taraftan benimle ilgileniyordu.Ben hala onun etkisindeydim. Onun sesini duyuyordum. Bir insan ne kadar kusursuz mükemmel olabilirliğin kanıtıydı. Ben böylesini ne gördüm ne duydum. Benim 5 duyu organımı etkisiz hale getirebilecek kadardı. Tekrar görmek, tekrar sesini duymak istiyordum.

Hastaneden çıkmıştık. Karşıya geçip bizi beklediğini işaret eden araca yöneldik.
Takım elbiseli bir adam arabanın kapısını açarken, bu adam cidden merhamet sahibi biri olmalı diye geçirdim. Hastane masrafını ödeyip bizi bu saatte eve bıraktırması oldukça mütevazi bir davranıştı. Bunun için ayrıca teşekkür etmem gerek diye düşünüyordum.

Eve geldiğimizde derin bir bardak ile birlikte vitamin ilaçlarımı getirmişti. İlaçlarımı alıp kendimi kanepeye uzattım.

Derin bardağımı mutfakta bulaşık makinesine atarken " Bu adam kartını verdi. Sen uyurken bir şey olursa falan diye. Sen ne dersin bu duruma." Dedi.Beynimde türlü renklerde tilkiler cirit atıyordu.

"Yarın görüşme için tekrar gideceğim. Kalsın numarası şimdilik gerek yok" dedim.

Derin " Adam çok yakışıklıydı gördün mü?." Dedi.

"Çok güzeldi." dedim.

İzlediğim tavanda bir an onun yüzünü görür gibi olunca gülümsedim.Aşırı uykum vardı. Sanki haftalardır uyumamıştım. Derin çantasından kartı çıkartıp bana gösterdi. Ufak bir not kağıdı üzerinde numara ve isim soy isim yazıyordu.Şahsi numarası olmalı.Telefonuma uzanıp kâğıttaki numarayı tuşladım.Bir anlığına.Derinin şaşkın bakışlarına dilimi çıkartıp ufak bir gülücük attım.Arama düğmesine bastım. Aradığınız kişi şuan bir başkası ile görüşüyor lütfen hattan... devam etmeden telefonu kapattım.Derine masumane bir bakış atıp. Telefonu yanıma bıraktım. Telefonumun titreşimi ile hemen aldım.

Arıyordu.

Derine gösterince tebessüm etti.
Telefon daha fazla çalmadan hemen aramayı açtım.Duyduğum ses tüylerimin diken diken olmasına sebep olmuştu.

"Alo".

Sesi beni ele geçirmeden cevap verdim.

"Umarım rahatsız etmiyorum." dedim.Derine bakarak.Derin sabırsız şekilde kafasını bana uzatmış, konuşulanları iyi anlamak istiyordu.

"Hayır. Bir problem mi oldu?" Dedi.

Ona karşılık. Sevecen ve yaptığı davranıştan çok memnun ve mahcup kalmışcasına konuştum.

"Hayır. Bir problem yok şimdi daha iyiyim. Sayenizde." dedim.

"Kim olsa yapardı. Değil mi?" Gülümseyen sesine karşılık,

"Sizin gibi insanlar pek yok maalesef." Dedim.

Ufak bir gülümseme, sonra sessizlik oldu.Telefonu kapatacağımı bildirmek amacı ile söze atılacağım sırada konuştu.

"Başvuru formuna bakıyordum. UMAY KARAHANLI. Bugün görüşmemiz ertelenmiş. Yarın müsaitseniz görüşme için beklerim." Dedi.

"Olur." dedim.

"Şoförüm seni almaya gelecektir." Dedi.

"Teşekkür ederim." Dedim.

"Saati mesaj atarım.Tekrar geçmiş olsun. İyi geceler." Dedi.

"İyi geceler, Sarper bey." Dedim. Konuşma sonlanır sonlanmaz saat mesaj olarak gelmişti. Derin anlamamış gözlerle bana bakarken, umursamazca tek kaşımı havaya kaldırıp, omzunun birini bana ne gibi yapıp telefonu derine uzattım. Telefonu benden alıp yanına indirdi.

"Oha seni evin önünden aldıracak." Dedi. Derinle yaptığımız koyu sohbetten sonra kendimi arkamdaki kanepeye uzattım.Yaptığımız dedikoduların sonu gelmeyecek gibiydi.

"Dedikodudan öleceğiz."dedim.

Derin, "Sorma sonumuz ne olacak. Yarın alışverişe çıkacağım, yiyecek bir şey kalmamış."

"Bende alırım bir şeyler dönüşte unutmazsam." Dedim.

Uzandığım kanepeden havalanıp merdivenlerden çıkıp odama girmeden konuştum.

"Ben uyuyorum öptüm seni, iyi geceler."dedim.

Derin " İyi geceler. Bir şey olursa seslen." Dedi.

"Tamam". dedim uzatarak.Odama geçip üzerimi değiştirip, sıcacık yatağıma girdim. Kendimi gelen uykunun kollarına beklemeden attım.

Alarmın sesi ile gözlerimi tavana açtım. Hiç kalkmak istemiyordum. Yumuşacık ve sıcacık yatağımda mutluydum. İçimden biraz isyan edip, hızlıca yataktan çıktım. Tuvalete gidip ihtiyaçlarımı giderdim. Dişlerimi fırçalamayı unutmadan, diş macununu alıp fırçama sıkıp dişlerimi fırçaladım. Derler ki iki tür diş fırçalayan insan tipi vardır. Biri gezerek fırçalar diğeri ise olduğu yerde hareket etmeden fırçalar. Kesinlikle ben ilki değildim. Siz hangisiydiniz?

Derine bakmaya gittiğimde hala uyuyordu. Uyanmaması için sessiz davranıyordum. Onu güzellik uykusundan uyandırıp deli etmeyi istemezdim. Derin benim için bambaşka biriydi. Bazen annem olmuştu. Bazen ablam. Bazen ise baba gibi sahip çıkmış.Onu çok seviyorum. Saate baktığımda şoförün gelmesine 40 dakika kadar vardı. Üzerime uygun şeyler alıp giydim. Biraz feminen görünüyordum. Kıyafetlerim oldukça çekici duruyordu.Moda'dan anlıyordum. Renkleri uydurmayı, kompozisyon oluşturmayı. Saçlarıma ufak dokunuşlar yaparak su dalgasını daha canlı tutmasını sağladım.Makyaj pek yapan biri değilim. Özel günler haricinde hatta hiç kullanmazdım.Derin'in parlatıcısını çok beğendiğim için geçen hafta ondan arakladığım parlatıcısını kullandım. Kaşımın ince boş araları doldurup, kaş kalemimi çantama attım.

Eye-liner çekmesini pek bilmiyordum. Şuan bunun için derin'i uykusundan alıkoymak istemiyordum. Eye-linersız bir makyaj ile devam ettim. Rimelimi da sürdüm. Her sabah oluşan hafif şişmiş göz altlarıma çok az göz kapatıcısı uygulayıp makyajımı sonlandırdım. Aynaya baktığımda oldukça düzgün duruyordum. Bir çok parfüm arasından özel günlerde kullandığım nadir kokularımdan birini 3 fıs sıkıp onu da çantama attım.Telefonuma gelen bildirim ile yönümü ona çevirdim. Ekranda onun numarasını görmem ile telefonu elime aldım.

"Hazırsan şoförüm aşağıda. Seni bekliyor."

Gelen mesajı cevapsız bırakıp çantam ile aşağıya indim. Vestiyerden evin anahtarını da çantama atıp ayakkabılarımı giyip çıktım. Arabaya bindiğimde, dünkü bizi evimize bırakan şoförün olduğunu gördüm. Araba durmuştu.Gelmiştik. Açılan kapıdan inip, kafamı yukarı doğru kaldırıp 52. Kata bakmaya çalıştım. Güneşin vuruşundan gözlerim daha fazla sulanmadan yüzümü kapıya çevirdim.

Dönen kapıdan geçip asansörlerden birine yöneldim. Boş olan asansöre binip 52. Kata bastım. Ne olacağı hakkında fikrim yoktu. İnşallah güzel gelişmeler olur. Bu iş benim için
çok önemliydi. Burada çalışmak deli gibi istiyordum. Çok araştırdığım bir iş yeriydi. Oldukça yoğun çalışanları vardı. Ne olursa olsun burada olmak istiyordum.











Hepinize merhaba arkadaşlar bu benim ilk hikâyem olmakla birlikte, kafamdakileri ilk defa bir sayfaya aktarıyorum. Seveceğinizi düşünüyorum. Hikâye hakkında yorumlarınızı ve beğenilerinizi bekliyorum. Unutmayın ki, ilham kaynağım sizlersiniz. Umarım hiç bir zaman ayrılmayız. Hep birlikte daha güzel yerlere geliriz. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere yeni bölüm için takipte kalın.

Continue Reading

You'll Also Like

20.1K 1.1K 20
Bir araba kazası her şeyi değiştirir. Tıpkı Bulut Akın'ın hayatını değiştirebileceği gibi. Araba kazasından sonra Bulut hastaneden kaçma girişimind...
515K 37.7K 16
Çimlerin kralı, Fenerbahçe'nin göz bebeği Kuzey Karahanlı. Hayatını kariyerine adamış, tek amacı daha da başarılı olmak olan bir adam. Buz patenine...
44.9K 3.9K 34
Psikolojik hasta olan bir asker ve psikiyatristin hikayesi...
9K 257 6
yaş farkı + cinsellik bulunmaktadır ona göre okuyunuz...