Kapımdaki Damat

By PoseidonunOgluu

303K 19.6K 3.6K

Aradığı aşkı asla bulamamış ve üstüne üstlük bulduğunu sandığım gibi de terk edilmiştim. Evrende aşk konusund... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
O Malum Gece
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
O Malum Geceden Sonra
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Final Bölümü

Bölüm 14

7.3K 531 112
By PoseidonunOgluu

Hemen arkama bile bakmadan odama gittim ve odamın kapısını kapattıktan sonra ne yapacağımı bilmeden etrafa bakınmaya başladım. Az önce yaşadığım şeyin bir anlamı olması gerekiyordu ama ben buna bir anlam yüklemek istemiyordum daha doğrusu bir anlam yükleyemiyordum. Çünkü adam evlenecekti yani hem cinsen falan hoşlanıyor olsa bunu benim cinsel kimliğimi öğrendikten sonra söylerdi her halde değil mi? Peki öyleyse, neden eski sevgilime laf sokup bir de elini yanağıma uzatmıştı? İşin içinden çıkamayacağımı anladığım zaman hemen dolabı açtım ve birkaç parça giyecek bir şeyler çıkardım. Daha sonra dolaptan da yastık ve yorgan çıkarıp elime aldım. Salona girdiğimde Seymen, üzerindeki gömleğinin düğmelerini çözmekle meşguldü.

Öksürdükten sonra: "Üzerine giymen içi bir şeyler getirdim gerçi sen çoktan üzerini çıkarmaya başlamışsın." Dedim ve elimdekileri koltuğa bıraktım.

"Teşekkür ederim." Dedi ve gömleğini çözmeye devam etti.

"Ben odama gideyim o zaman bir şey olursa seslenirsin, mutfak ve lavabo şu tarafta. Kendi evinmiş gibi rahat ol." Dedim elimle lavabo ve mutfağın yerini göstererek.

Kafasını bana çevirdikten sonra: " Hemen yatıyor musun?" Diye sordu.

Daha sonra gömleğini tamamen çıkardı ve bir tablo gibi duran vücudunu gördüm. Geniş omuzlar, kaslı kollar ve daha da fenası sanki bana bakıp göz kırmıyormuş gibi duran karın kasları... Başımdan aşağı dökülen kaynar sularla ateş bastığını hissedince elimle kendime yelpaze yaptım. O ise hiçbir şeyden habersiz gömleğini diğer koltuğun üzerine koymakla meşguldü. Daha sonra ayağı kalktı ve bana doğru döndü. İşte o zaman az önce hissettiğim şeylerden on kat daha fazla hisle boğuşmak zorunda kaldım. Yutkundum ve gözlerimi ondan çekmek için kendimi zorladım ama başarılı olamıyordum yani duygularım buna izin vermiyordu. Testosteron seviyem git gide daha da yükseliyordu ve bu gecenin nasıl biteceğini az çok tahmin etmeye başlamıştım bile.

"Kalacak mısın?" Diye sordu Seymen tekrardan.

Ben yine hiçbir şey söylemeden onu izlemeye devam ettiğim sırada Seymen yüzüne kondurduğu hafif gülümsemeyle ellerini kemerine doğru götürdü ve kemerini bir çırpıda çözdü.

Bir an sonraki sahne gözlerimin önünde belirince hemen kendime geldim ve: " Gitsem iyi olacak, sana iyi geceler." Dedim ve hemen arkamı döndüm.

Çünkü Seymen Saran, salonumun ortasında üzerindekileri tek tek çıkarıyordu ve ben daha fazlasını görmeye dayanamayacakmış gibi hissediyordum. Daha fazlasına kalbim dayanamayacakmış gibi...

"Peki öyleyse..." Diye fısıldadı arkamdan ben hâlâ salondaydım.

Tam adım atmış salondan ayrılıyordum ki: "Giderken şarabı da götürebilirsin, yeteri kadar içtim." Dedi Seymen.

Şarabı almak için arkamı döndüğümde Seymen'nin sadece boxerla salonda dikildiğini gördüm. Üzerime üzerime gelen duygular, haz ve daha bir sürü şeyle zorlukla yutkundum. Adam edata bir heykel gibi karşımda dikiliyordu ve bana bakıyordu. Ve bense içimde hissettiğim ve kendimi zor tuttuğum hazlarla baş başa kalmış ona bakmaya devam ediyordum. Biraz daha ona bakmaya devam etsem kendimi tutamayacağımı hissettiğim için gözlerimi hemen onun bedeninden çektim.

Koltuğun kolunda duran şortu ve tişörtü elime aldım ve: "Bunları giysen iyi olur üşütmeni istemem." Dedim ve eşofmanları üzerine doğru fırlattım.

"Şey ben yatarken bir şeyler giymeyi sevmem. Böyle yatsam daha iyi tabi senin için sorun olmazsa?" Diye sordu gözlerimin içine bakarak.

Ne demek böyle yatacağım?

Yutkundum, ne diyebilirdim ki yatma bana bir şeyler oluyor akıl sağlımı kaybediyorum mu deseydim? Ya da eğer üzerine bir şeyler giymezsen birazdan olacaklardan ben sorumlu değilim mi?

"Sorun değil, istediğin gibi yatabilirsin." Diyebildim ve hemen masanın üzerinde duran kadehi tepsinin üzerine koydum.

"İyi geceler o zaman." Dedim ve bakışlarımı ona çevirmeden tepsiyi alıp mutfağa doğru yürüdüm.

Tepsiyi masanın üzerine bıraktığım zaman ellerimi masanın üzerine uzattım ve derin derin nefesler aldım. Ben az önce ne yaşamıştım öyle, neler görmüştüm? Kalbim eskisinden daha hızlı atıyordu ve birazdan göğüs kafesimi kırıp oradan Seymen'nin bulunduğu tarafa doğru koşacağını hissediyordum. O yüzden sakinleşmeliydim. Mutfaktan çıkmak için arkamı döndüğüm de birden Seymen'nin bedenine çarptım. Refleks olarak ellerimi kaldırdığım için iki elimde Seymen'nin göğüsleri üzerinde duruyordu. O kaslı, tatlı bir kurabiye gibi duran şişkin göğüslerinde...

"Su içmek için gelmiştim de." Dedi Seymen, nefesi yüzüme çarpıp gittiği için az önce tuttuğum nefesi zorlukla geri bıraktım.

Daha sonra ellerimi yavaşça çektim ve: "Bardaklar şurada..." Dedim elimde dolabı göstererek.

Ama o hâlâ önümde dikilmeye devam ediyordu, Seymen Saran ve aşılmayan bir sur gibi olan bedeni!

"Çekilirsen, odama gideceğim." Dedim zorlukla gülümseyerek.

"Ah pardon." Dedi ve hafifçe geriye doğru çekildi.

Hemen kafamı eğdim ve koşar adımlarla mutfaktan çıkarak odama girdim. Kapımı kapattıktan sonra hemen yere çöktüm ve derin derin nefesler alıp vermeye başladım. Az önce içeride olan şeylere bir anlam yüklemeli miydim diye yine düşündüm. Bilmiyordum, ne olduğunu ve ne olacağını ya da Seymen'nin ne yapmaya çalıştığını... Gecenin bu saatinde evime gelmişti, tamam bu dostane bir şey olabilirdi ama sonra elini yanağıma uzatması, imalı imalı cümleler kurması, birden üzerindekileri çıkarması o da yetmiyormuş gibi ben mutfaktayken tam arkamda dikilip ona çarpmamı sağlaması... Bu olanlar bana çözülmesi zor bir denklem gibi gelmeye başlamıştı ve ben oldum olası matematikten nefret ederdim. O yüzden ne yapacağımı bilmeden yerde oturmaya devam ettim. Bakışlarında bir şeyler olduğunu sezmiştim yani bir şeyler vardı bundan emindim ama ne söylemeye çalıştığını anlamamıştım. Hem zaten kaç kadeh şarap içmişti yani bunları yapmasının sebebi kesinlikle şaraptı! Eğer ben de içsem neler olacağını düşünmek bile istemiyordum. Yavaşça kalktıktan sonra ışığı kapattım ve yatağıma girdim. Bunları düşünmeyecek ve uyuyacaktım. Tabi içeride sadece iç çamaşırıyla yatan bir Seymen Saran vardı, uyumam pek mümkün durmuyordu.

Bütün gece bir o tarafa bir bu tarafa dönüp durdum, durmadan aklıma Seymen'nin salonda üstsüz bir şekilde dikildiği geliyordu. Kendimi salona gitmemek için zor tutmuştum hatta bir ara ayağı kalkıp gitme kararı bile almıştım ama sonra olacaklardan korktuğum için vazgeçmiştim. Aptalca şeyler yapabilirdim ve bu yaptığım şeyler daha sonra Seymen'le aramdaki ilişkiyi zora sokabilirdi. Sonuçta artık onlar için çalışıyordum ve ister istemez aramızdaki mesafeyi korumamız gerekiyordu. O saatten sonra kendimi durduracak bir şey bulmuştum. İş etiği... Kendimi durdurmam gerekiyordu çünkü her gün onunla yüz yüze bakacaktım ve birlikte çalışacaktık o yüzden aramızda bir şeyin olmaması gerekiyordu. Bunu düşündükten sonra sonunda uyuyabilmiştim. Sabah gözüme çarpan ışık yüzünden mızmız bir şekilde gözlerimi açtım ve gözlerimi açtığımda tepemde bana doğru bakan Seymen'i gördüm.

"Günaydın." Dedi gülümseyerek.

Şaşkın olduğum için zorlukla gülümsedim ve doğrulduktan sonra: "Günaydın." Dedim.

Hemen geri çekildi ve: "Yeliz Hanım aradı bir saat sonra seninle görüşmek istiyor."Dedi.

Gözlerimi ovuşturduktan sonra: "Saat kaç ki?" Diye sordum.

"1'e geliyor." Dedi.

"1 mi kaç saat uyudum ben böyle..." Dedim ve hemen yataktan çıktım.

"Evet, uyandırmak için odana geldim ama öyle masum masum uyuduğunu görünce uyandıramadım." Dedi, bu bir iltifat mıydı?

İş etiği Deniz, iş etiği...

"O zaman ben bir duşa gireyim sonra üzerimi değiştireyim ve çıkalım." Dedim.

"Tamamdır ben salondayım." Dedi ve odadan ayrıldı.

Ben de hemen odadan çıktım ve banyoya girip duş aldım. Daha sonra üzerime bir şeyler geçirdim ve salonda Seymen'nin yanına oturdum geçtim.

"Dün gece için teşekkür ederim, gerçekten iyi geldi. Ara sıra bunu tekrarlamalıyız, içimdekileri birine dökünce rahatladım." Dedi Seymen.

Birden dün gece aklıma geldiği için yine başka bir âleme geçiş yapmıştım çünkü dün gece benim için çok tuhaf ve bir o kadar zor geçmişti.

"Evet haklısın, tekrarlayalım." Dedim ama tekrarlamamak için elimden ne geliyorsa yapacaktım çünkü bir daha Seymen'i o şekilde salonumda görürsem bu sefer beni hiçbir kuvvet tutamazdı, ne iş etiği ne de başka bir şey!

"Aç mısın bir şeyler hazırlayayım?" Diye sordum gözlerini bana dikmiş dikkatli dikkatli baktığını fark edince.

"Yok hayır, şu imzaları atalım daha sonra bir şeyler yeriz." Dedi.

"Birlikte?" Diye sordum.

"Evet, yoksa başka planın mı var? Unutma bana hâlâ bir yemek sözün var." Dedi.

"Haklısın..." Dedim, unutsa şaşardım.

Ayağı kalktım, o da benimle birlikte ayağı kalktı.

"Bu arada menajerin gelecek mi?" Diye sordu, ah yine menajer konusu.

"Şu menajer konusuyla ilgili sana söylemem gereken bir şey var." Dedim ve hemen olup biteni anlattım.

Seymen, gayet şaşırmış bir şekilde kahkahalar attıktan sonra: "Bak sen Nesrin'e hepimizi kandırdı. Acaba onu da mı bizim reklamda oynatsak?" Diye sordu.

"Ah onu hiç bulaştırma zaten dünden razı..." Dedim ve hemen kapının yanından anahtarı alıp kapıyı açtım.

Ona gerçeği anlattığım için rahatlamıştım, en azından bir daha menajerlik konusu açılmayacaktı.

Kapıyı kilitledikten sonra birlikte merdivenlerden inmeye başladık, sessiz sessiz adımlar atıp bir an önce dışarı çıkmak istiyordum çünkü Şerife Teyze'yle karşılamayı göze alamazdım.

Apartmanın kapısına ulaşmamız için tam bir kat kalmıştı ki bulunduğumuz kattaki kapılardan biri açıldı.

Ben de ayıp olmasın selam vereyim diye kafamı çevirdiğim zaman Şerife Teyze'nin bana doğru baktığını görünce: "İyi insanda lafın üzerine..." Diye fısıldadım kendi kendime.

"Nereye böyle, bu delikanlıda kim?" Diye sordu Şerife Teyze ve Seymen'i boydan süzmeye başladı.

"Ay bu Seymen Saran değil mi? Saran Alışveriş Merkez'lerinin kurucusunun oğlu?" Dedi Melek Abla bir başka meraklı komşum...

Allah için Melek Abla Seymen Saran'ı nereden tanıyordu? Ah bu her şeyi bilen ev hanımları...

"Evet, ta kendisi..." Dedi Seymen ve gülümseyerek kadınların yanına gitti.

Seymen gayet nazik bir şekilde Melek Abla ve Şerife Teyze'yle tokalaştıktı.

"Siz arkadaş mısınız?" Diye sordu Şerife Teyze.

"Evet arkadaşız." Dedim ben de hemen konuya girerek çünkü bizi birazdan soru yağmuru tutacaklardı.

"Ay Deniz, sen Seymen Saran Bey'i nereden tanıyorsun?" Diye sordu Melek Abla, ağzı açık bir şekilde.

Geçen akşam kapıma dayanıp beni öptü oradan tanışıyoruz, demek isterdim tabi ki ama bir şey diyemedim.

"Birlikte iş..." Seymen tam konuşmaya başlamıştı ki hemen onu susturdum ve: "Acelemiz var daha sonra laflasak." Dedim ve Seymen'nin kolundan tutup çektim.

"Bu arada Deniz temizlikçi parasını verecektin?"i Ben de Melek'ten onu almaya gelmiştim. Aklıma gelmişken söyleyeyim dedim." Dedi Şerife Teyze, şimdi temizlikçi parası istemenin sırası mıydı?

"Veririm Şerife Teyze'cim şimdi sırası mı?" Dedim ve hemen merdivenlere doğru yöneldim.

Kafamı çevirdiğimde ikisinin de bize doğru baktığını gördüm, Allah bilir ben gittikten sonra ne tür dedikodular apartmanda yayılacaktı. Düşünmek bile istemiyordum.

"Dedikoducu Kadıköy teyzeleri desene..." Dedi Seymen kapıyı açıp dışarı çıktığımızda.

"Hiç sorma..." Dedim ve gülümsedim.

"Gel araba şu tarafta..." Dedi eliyle sokağın sonunu göstererek.

Birlikte arabayı park ettiği tarafa doğru yürürken birden arkamızdan bize doğru yaklaşan bir motor sesi duydum. Bu motor sesi bana bir yerlerden tanıdık geliyordu ama nedense o anda çıkaramamıştım. Hiçbir şey olmamış gibi yürümeye devam ettiğimizde motorun daha da çok yaklaştığını duyunca kafamı hafifçe çevirdim ve beyaz bir motorun bize doğru yaklaştığını gördüm.

Bu o motor!

Hayır kesinlikle onun olamazdı, o olamazdı. Yani başkasının motordur, Kadıköy'de sadece onda bu motor yok değil mi? Hemen önümü döndüm ve yürümeye devam ettim. Ama motorun sesi daha da yaklaşmıştı ve birkaç saniye sonra tam arkamda olduğunu anladım.

"Neden bu kadar uzağa park ettim acaba?" Seymen kendi kendine söylenip arabanın kapısını açtığı sırada ben de korkarak arkamı döndüm.

Motor kıyafetli adam, motoru durdurdu ve kafasındaki kaskı yavaş yavaş çıkarmaya başladı. O anda hayatım yavaş çekimde ilerledi ve kask yavaş yavaş çıkarken önce dudakları, sonra burnu ve en son da beni kendine âşık eden o gözler ortaya çıktı. Yutkundum ve ona doğru bakmaya başladım. Neden şimdi, neden o kadar zamandır değil de şimdi karşımda dikiliyordu?

"Selam Deniz, eski sevgiline bir selam vermeyecek misin?" Diye sordu Anıl bana doğru bakıp gülümseyerek.

Ne diyeceğimi bilemeden hemen kafamı Seymen'e çevirdim, Seymen' de en az benim kadar şaşkın bir şekilde Anıl'a bakıyordu.

Continue Reading

You'll Also Like

733K 30.5K 48
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
719 34 2
"Hastaymış çocuk." "Deli işte." "Ben yapmadım diyor bir de, yüzsüz." "Çocuğun yüzünü parçalamış resmen, yüzü kanlar içindeydi ama hâlâ inkar ediyor."...
1.4K 223 12
Yunanca bir sözcük: "Nepenthe" (νηπενθές). Acı, sıkıntı ve dertleri unutturduğu veya yok ettiği düşünülen ilaca deniyormuş. ーScaramouche × Fem!reade...
915 117 11
"Ben bir alfayım" Diğer adı ise "Ben bir sebzeyim" "Başkan Shen'in karısı öldü" "Büyük Kardeş benden daha fazla varlığa sahip" Bir alfa olmaktan daha...