aporia あ vmin

Galing kay Ss_Green

116K 12.4K 8.5K

"Şirketin geleceği için sormak mecburiyetindeyim." Minik adımlarla odasını turlarken ellerini dar kesim kumaş... Higit pa

aporia
1
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31

2

6K 632 379
Galing kay Ss_Green

Odada yalnızca ikimiz bulunsakta karşımdaki bedene bakmıyordum. Sadece neden o kadar kişinin içerisinden benim burada kalmamı istemişti, merak ediyordum.

Toplantı esnasında yanlış bir şey mi yaptım acaba diye düşünürken bir anda oturduğu sandalyeden kalkmasıyla dikkatim dağılmıştı.

"Şirketin geleceği için sormak mecburiyetindeyim." Minik adımlarla odasını turlarken ellerini dar kesim kumaş pantolonunun ceplerine sokmuştu. "Cinsel yöneliminiz nedir?"

Sorusunun ardından tam karşıma dikildiğinde gülmemek için yanaklarımın iç kısmını dişlemiştim. Tanrı aşkına benim cinsel yönelimim şirketin geleceğini nasıl etkileyecekti ki?

"Üzgünüm.." Diye mırıldandım. Tam olarak dudaklarımı aralayamıyordum. Her an kahkaha atacakmışım gibi hissediyordum. Ve eğer öyle bir hata yaparsam beni kovabilirdi. "Fakat sormak istiyorum, benim cinsel yönelimim şirketin geleceğini nasıl etkileyecek?"

Dudaklarına alay dolu bir gülüş yerleştirdiğinde dudaklarım düz bir çizgi halini almıştı. Ukala ve aynı zamanda uyuz biriydi. Surat ifadesi ise her zamanki gibi 'bugün de gıcığım çok şükür' der gibi olmuştu bile.

"Patronunuzun sorularını ne zamandan beri sorguluyorsunuz, öğrenmek isterim." Bir şey dememek için dişlerimi birbirine bastırdım. Patronluk moduna hemen girmesi ve böyle azarlar nitelikte konuşması ondan çekeceğimizin göstergesiydi. "Soruma cevap verirseniz sevinirim."

"Şirketle alakalı bir soru değil." Sinirlenmiştim. "Özel hayatımı ilgilendiren bir soruyu cevaplamak zorunda değilim. Şimdi izin verirseniz işimin başına döneceğim."

Her ne kadar izin alırmış gibi konuşsam da bir şeyler demesini beklemeden odasından çıkmıştım.

***

"Neden çağırmış?"

Dudaklarımın arasından içime çektiğim sigaramın dumanını dışarı saldığım sırada Jungkook'un bu sorusuyla yeniden sinirlenmiştim. Ben buraya kafamı dağıtmak için geliyordum, adam şerefsiz patronumu hatırlatarak yeniden sinirlenmeme neden oluyordu.

"Ben de anlayamadım." Omuz silktim ve sigaramı dudaklarımın arasına koymadan önce konuştum. "Saçma sapan nedenler işte."

Jungkook yanımda bir süre telefonuyla uğraşmış, ardından anlamsız bakışlarını üzerime dikmişti. "Nasıl yani, ne dedi?"

Ofladım, beni bunaltıyordu çünkü. Ona bakmak yerine güneşin batışını izlesem bile bir türlü zihnimde ki gereksiz ayrıntıların gitmesine izin vermiyordu. Lanet olsun senin o çenene Jeon Jungkook. "Şirketin geleceğiyle alakalı şeyler sordu."

"Sana mı sordu bunu?" Başımla onu onayladım ve yeniden sigarayı dudaklarımın arasına koydum. "Sanırsam zeki görünümlü bir salak kendisi."

"Kör falan mısın?" Sinirle sigarayı dudaklarımın arasından çekip konuşmaya çalışmıştım. "Adamın tipi zaten haykırıyor "ben salağım" diye. Bildiğin süzme salak işte."

"Tamam ya niye kızıyorsun?" Gözlerini kırpıştırdı. "Biz de ondan memnun değiliz zaten."

"Şu işle alakalı konuları kapatabilir miyiz artık, cidden sinirden başım ağrımaya başladı." Ağzımın içinden homurdanıp sigarayı aşağı fırlattım ve arkamı döndüm.

Bir an önce odama gidip işlerimi bitirmek istiyordum. Daha sonra da eve gidebilir ve rahat bir uyku çekebilirdim.

Tabi Seol Mi bana izin verirse..

***

İşlerin yoğun olduğu dönemleri sevmiyordum. İncelemem gereken onlarca dosya birikiyor ve ben eve geç gitmek zorunda kalıyordum. Fakat yine de memnundum işimden. Patronum anlayışlı bir insandı, işler bitmese de eve gitmemize izin veriyordu. Ama bugün felaket bir gündü. Anlayışlı patronum gitmiş, yerine hala üvey olduğunu düşündüğüm oğlu gelmişti.

Resmen adam babasının tam zıttıydı. Babası ne kadar anlayışlıysa bu bir o kadar anlayışsızdı. Babası ne kadar mütevaziyse bu bir o kadar egoistti. Yani aralarında bir kan bağı bulunsaydı bir yönden benzemeleri gerekirdi ama o da yoktu işte.

Derin bir nefes verip telefonumdan saate baktığımda geç olduğunu henüz algılayabilmiştim. Jungkook ve diğerleri çoktan gitmiş olmalıydı. Sanki işime çok bağlıymışım gibi bu koltukta oturmam garibime gitmişti. Normalde saati dakika başı kontrol ederdim ben.

Ağrıyan boynumu hareket ettirip önümdeki dosyayı ittirmiştim ki bir anda açılan kapım yüzünden refleksle gelen kişiye bakmıştım.

"Çalışma şevki mi geldi sana?" Alayla mırıldandım, çatık kaşlarının nedenini sormak gibi bir niyetim yoktu. "Neden hala şirkettesin?"

"Keyfiye duracağım, para vermeseler de olur ben işime aşık oldum. Sabah akşam buradayım artık."

Sinirliydi ve nedense siniri Park Jimin dangalağını da kapsıyordu. Ya da direkt nedeni bizim patronumuz olacak o kişiydi. Son düşüncem oldukça mantıklı da olsa istemiyordum, Jimin yine bir şeyler yapmış olmamalıydı.

Yine de sordum, hata yaptığımın bilincindeydim. "İzin vermiyor değil mi?"

"Geceye kadar buradaymışız, kadın çalışanları bile yeni gönderdi."

Daha şirketin başına geçeli saatler oluyordu ama ondan beklenildiği gibi de canımıza okumaya başlamıştı. "Sikerim işini de patronunu da, böyle iş mi olur ya?"

Dediğim an sanki hemen bir üst katımda bulunan kişi hissetmiş gibi odada bulunan telefon çalmıştı. Ya 6. hissi kuvvetliydi, ya da bilmiyorum odama kamera falan koymuş olmalıydı. O olduğunu nereden anladığımı merak ediyorsanız eğer söyleyeyim. Sekreterim Jungkook'tu ve hemen yanımda duruyordu. Bu şirkette beni ya Jungkook ya da patron arardı. Bu yüzden Jungkook'a 'benim günahım neydi?' temalı bakışlarımdan atıp telefonu açtım.

"Telefon neden geç açılıyor?" Konuşmadan önce derin bir nefes almak istemiştim ama o buna bile izin vermemişti. "İşten mi kaytarıyordunuz yoksa?"

"Hayır, Bay Park." Diye konuştum, dişlerimin arasından. "Sadece dosyalara fazla dalmışım."

Ne diyebilirdim ki? Sizi sikeceğimi söylediğim an beni aramanızı anlayamadım, hissettiniz mi yoksa odamda kamera mı vardı acaba diye düşünüyordum mu demeliydim? Yani Jungkook'un 'tabi tabi öyledir' bakışlarından atmasına hiç mi hiç gerek yoktu.

"Ben de tam dosyalarla alakalı bir şey söyleyecektim size." Evet, bekliyordum. O bir şeyler yapacaktı, benim de ağzıma bir güzel sıçılacaktı. "Bir kaç dosya var, bilgisayara geçirilmesi gerekiyor. Bu işi size veriyorum."

"İyi de bu sizin sekreterinizin işi." Sinirlenince ister istemez çıkışıyordum. Her ne kadar hak etse de o lanet çeneme dur demeliydim.

"Bakın bu iki oldu, açıklama yapmak zorunda değilim fakat bilmek istiyorsanız söyleyeyim. Sekreterimi kadın olduğu için eve gönderdim. Bu işi de sizin yapmanızı istiyorum." Alt dudağımı dişledim, beni delirtiyordu. "Bir kez daha dediklerimi sorgularsanız sizin sonunuz olur. Şimdi bir dakika içerisinde dosyaları almak için odamda olun."

Daha sonra telefon yüzüme kapanmıştı. Ben ise o telefonu sinirle sıkmakla meşguldüm. "Buna ne oldu böyle?"

"Ne olmuş, her zaman ki Park Jimin işte emir verip duruyor." Jungkook haklıydı, ama ben bu konudan bahsetmiyordum.

Bu yüzden başımı belli belirsiz iki yana sallamıştım. "Hayır, normalde emir verirken sizli bizli konuşmazdı. Şimdi benimle sizli bizli konuşuyor."

"Patronluk moduna girmiştir."

Yine haklı olabilirdi. Başımla onu onaylayıp yerimden kalktım ve yürümeye başladım. "Neyse benim almam gereken dosyalar var, başladı yine emirlerine."

***

Jungkook'a en son almam gereken dosyalar var demiştim değil mi?

Kesinlikle yanılacağımı bilmiyordum. Çünkü patron bozuntusu gitmeme izin vermemiş, gözümün önünde duracaksın demişti. Ben de işime son vermesin diye hemen karşısında ki koltuğa oturup önceden odaya getirmiş olduğu diz üstü bilgisayara dosyadakileri geçirmeye başlamıştım.

Soracaktım, işimi yapmadığımı düşündüğünden mi beni burada tutuyor diye soracaktım. Fakat bu sorgulamam üç olacaktı ve ben şansımı zorlamak istememiştim.

"Gerçekten.." Bir anda odadaki o garip sessizliği bozan Park Jimin hem düşüncelerimden arınmama neden olmuştu, hem de bakışlarımı ona çevirmeme. "..cinsel yönelimin ne?"

Bu soruya neden bu kadar takılmıştı? Ayrıca bir anda sizli bizli konuşmayı bırakması da garibime gitmişti. "Niye soruyorsunuz? Cinsel yönelimim yüzünden beni yargılayacak mısınız?"

"İnsanları cinsel yönelimi yüzünden yargılamam, Taehyung." İsmimle hitap etmesi bir yana, gayet düzgün konuşuyordu. Alaylı konuşmasına alışıktım ben bir kaç saniye afallamıştım doğal olarak. "Sadece merak ediyorum."

Düzgünce sorduğu için saçma sapan 'özel hayatım kimseyi ilgilendirmez' triplerine girmeyip onu cevapladım. "Biseksüelim."

"Biliyordum." Ben de alaycı ifadesine geri döneceğini biliyordum, ne tesadüf.

Bu yüzden onu umursamama kararı alıp önümde ki dosyaya verdim dikkatimi. Ama Jimin yine dayanamamış, ağzıma sıçma eylemine devam etmişti.

"Ve bu arada.." Gıcıklık yaparken gülümserdi, aynı şuan olduğu gibi. "Dosyalar bitmeden bu şirketten çıkamazsın."

Daha dakikalar önce Jungkook'a dediklerimi tekrar ediyorum.

Sikerim işini de patronunu da!

Ipagpatuloy ang Pagbabasa

Magugustuhan mo rin

82.1K 11.2K 15
taehyung'un en yakın arkadaşına karşı duyguları vardı.
29.4K 1.7K 15
Oynanılan her oyun er ya da geç bitmeye mahkumdur..
22.5K 1.4K 35
Jungkook; Dolabımın şifresini değiştirip üstüne bir de içini prezervatiflerle dolduran orospu çocuğu sendin değil mi? Jungkook hoşlandığı kıza çok ya...
162K 21.6K 22
taehyung'un ilk defa görmüş olduğu mercedes'in yıldız pilotu jeon jungkook'a verdiği tepkiler viral olur ve sonrasında jungkook tarafından fark edili...