KIRIK ŞARAP +18 |TAMAMLANDI|

Por yaramazkedii

339K 21.8K 10.7K

Tüm insanlık yalan üzerine kurulu. Bastığımız toprak, soluduğumuz nefes. Aldığım her emanet nefes onu anıms... Más

|Bölüm 1|
|Bölüm 2|
|Bölüm 3|
|Bölüm 4|
|Bölüm 5|
|Bölüm 6|
|Bölüm 7|
|Bölüm 9|
|Bölüm 10|
|Bölüm 11|
|Bölüm 12|
|Bölüm 13|
|Bölüm 14|
|Bölüm 15|
|Bölüm 16|
|Bölüm 17|
|Bölüm 18|
|Bölüm 19|
|Bölüm 20|
|Bölüm 21|
|•|
|Bölüm 22|
|Bölüm 23-Sezon Finali-|
|Bölüm 24|
|Bölüm 25|
|Bölüm 26|
|•|
|Bölüm 27|
|Bölüm 28|
|Bölüm 29|
|Bölüm 30|
|Bölüm 31|
|Bölüm 32|
|Bölüm 33|
|•|
|Bölüm 34|
|Bölüm 35|
|Bölüm 36|
|Bölüm 37|
|Bölüm 38|
|Bölüm 39 Kesit|
•Bilgilendirme•
|Bölüm 39•Birinci kitap sonu•|
•2. Kitap bilgilendirme•
|2. Kitap 1.Bölüm|
|2. Kitap 2. Bölüm|
|2. Kitap 3.Bölüm|
|2. Kitap 4. Bölüm|
|2. Kitap 5. Bölüm|
|2. Kitap 6. Bölüm|
Ölüm Girdabı
|2. Kitap 7. Bölüm|
|2.Kitap 8.Bölüm|
|2. Kitap 9. Bölüm|
|2. Kitap 10. Bölüm|
|2. Kitap 11. Bölüm|
•FİNAL•
özel duyuru

|Bölüm 8|

8.8K 815 597
Por yaramazkedii

selam, bölümü okumadan önce bir şey söylemek istiyorum kitabı yakın bulduğunuz kişilerle paylaşıp büyümemize yardım eder misiniz?🥺 daha fazla tutmayayım sizi o zaman.

keyifli okumalar...



Uçurumun kenarında kalmış yavru hayvan düşünün. İlerlese ne yapacağını bilmez, geriye gitse nereye kaçacağını. Gözünün önünde iki seçenek vardır, ya olduğu yerde kalıp ölümü beklemek ya da ilerleyip ölmek. İkiside ölüme çıkar belki ama, yaşama süreniz seçtiğiniz maddeye  göre artar.

"Tunanın da dediği gibi, yakında yengeniz olacak." Barutun söylediği şey adamların ilgisini çekmiş, aralarında uğultu etmelerine sebep olmuştu.

Ne diyeceğimi, ne söylemem gerektiğini bilmiyordum. Bu kadar insanın içerisinde konuşmaya cesaretim olduğunuda sanmıyordum.

Barlas, Barut'a çevirdi gözlerini usulca. "Ve evet," Dedi Barut'un yanına ilerlerken. "Tunanın da dediği gibi," Kulağına eğilerek bir şeyler fısıldadı sonra.

Barut duyduğu şeyle kaşlarını çattı. Gözlerini bana çevirdi usulca. Bakışları sertti, onu ilk kez bu kadar sert görüyordum.

Bakışlarını benden çekmeden iki adım ilerledi ve dibimde durdu. "Benimle gelir misin?"  İleriye doğru adımlayıp salondan ayrıldı.

Peşine adımlarken Barlas'ın yanında durdum. "Ona ne söyledin?"

Barlas omzunu umursamazca silkip ellerini cebine koydu. "Sadece ip ucu verdim."

Daha fazla bekletmemek için salonun büyük kapısından çıktım. Salonun hemen sağ tarafında dev balkona açılan bir kapı vardı. Balkona daha önce çıkmamıştım ama kaldığım odadan yeterince gözüküyordu.

Balkonun tam hapı hizasında duran Barut'un yanına adımladım. "Dinliyorum."

Barut ellerini cebinden çıkartıp balkon tezgahına dayadı belini. "Dinle Manolya," Gözlerini gözlerime sabitledi. "Daha önce kimseye hissetmediğim şeyleri sana hissediyorum." Bu sözleri sarf ederken kendinden fazla emin duruyordu. "Belki karşılıksız olabilir ama," Belini doğrulttu. "Karşılıklı bir hale getirebilirim."

Hissettiği şeye saygı duyabilirdim ama bana zorla bir şeyler hissettirme imasına asla saygı duymazdım. Bir adım daha yakınlaştım. "Bak, hislerine saygım sonsuz ama zorla bir şey hissettirme iman çok çirkince."

Benim gibi kendiside bana bir adım attı. Artık daha yakın duruyordu bedenlerimiz. "Demek istediğim o değil." Önüme düşen saç tutamımı kulağımın arkasına itti nazikçe. "Beni tanısan sende bir şeyler hissedersin demek istiyorum."

Anlamış gibi kafamı salladım. Diyecek bir şeyim yoktu çünkü onu tanımıyordum, haklıydı. "Akışına sal ki tanıyayım o zaman Barut." Bir adım geriledim. "Mesela tanımadıklarıma bu kadar yakın durmam."
Kulağımın arkasına attığı saçı kendim düzelttim. "Kendimi ifade edebildiğimi düşünüyorum." Balkondan uzaklaşıp asansörlere adımladım.

Ne yanlış bir şey söylemiştim ne de doğru. Daha yeni tanıdığım birisinin labali ya da gereksiz samimiyet kurması bana tersti. Asansörün çağırma düğmesine bastım. Kalabalık olan asansör çevresi, benim gibi bir çok bekleyen insanlarla doluydu.

Yanımda duran adım sesleriyle kafamı oraya çevirdim. Barlas yanımda durmuş, doğrudan asansör düğmesine bakıyordu. "Kaçıncı katta odan?"

Gözlerini bana çevirdi hafifçe, sonra yumdu gözlerini. "Sana ne söyledi?"

Gelen asansörle önde olan insanlar bindi önce, biz bir sonrakini bekleyecektik. "Sen ona ne söyledin?"

Önümüz boşaldığında, Barlas düğmeye uzanıp bastı. "Bunu ona sormadın mı?" Yüzüme baktı tepkimi ölçmek için. "Cidden mi?"

Omuzlarımı düşürüp bıkkınlığımı belli edecek bir nefes saldım dışarıya. "Sormadım, sana soruyorum işte." Gelen asansör ile içeriye adım atıp odamın olduğu kata bastım.

Peşime ilerleyip bir düğmeye basladan yanımda durdu sadece. "Ona, Manolya senden haz etmiyor dedim o kadar." Asansörün en arka kısmında duran aynaya yaslandı.

Onun yaptığını yapıp yanına yaslandım. "Neden böyle bir şey dedin peki?"

Son bir kat kala asansörün ucuna ilerledi, inmeye hazırlanıyordu. "Çünkü ondan haz etmeni istemiyorum." Asansörden indi. Kapanan kapıyı son anda yakalayıp asansörden çıktım bende. Odamın yanındaki odaya kartı okuttu. Yan odamda kalıyordu... Odaya girmeden gözünü hafifçe bana değdirdi, ona baktığımı gördüğünde kafasını sallayıp odasına girdi.

Kendi odama adımladım, kartı okutup içeriye girdim. Beyaz yatağımın dağılmış çarşafını dahada dağıtıp içerisine sarındım. Ne hissediyordum, ne hissetmem gerekti bilmiyordum. Ya da nasıl bir olayın içerisinde bulunduğumu. Tek bildiğim, Barlas'ın çok garip olmasıydı. Gözlerimi kapatıp çarşafa daha sıkı sarındım. Öğlen saatte uyumak...

-----

"Manolya, açsana kızım şu kapıyı."

"Kış uykusuna mı yattın ayı sarışın?"

Gelen gürültülü sesleri kulağımı kapatarak bastırdım. Komidinde duran saate çevirdim uyku mahmuru gözlerimi, 23.56. Nasıl o kadar uyumuştum bilmiyordum ama hâlâ uykum vardı.

"Kız öldün mü yoksa? Öldüysen öldüm de sarı yelloz."

Tunanın sesini daha fazla kaldıramayacağımdan ayaklarımı seri adımlarla kapıya yönelttim. Kapıyı açtığımda Gazel ve Tuna üzerime düşeceklerdi neredeyse. "Ne istiyorsunuz be, uyuyoruz şurada."

Tuna poposunu kıvırtarak içeriye girdi ve yatağımın karşısında ki koltuğa oturdu. "Biz değil canım, patron seni istiyor."

Peşinden giren Gazelden sonra kapıyı kapattım. "Patron?" Kapının hemen yanındaki lavaboya ilerleyip yüzümü yıkadım.

"Ay sarı yelloz buraya gelmeden dizi izledimde şivem kaydı."

Lavabodan çıkıp yatağın ucuna oturdum tekrar. "Şive değil aksanın kayar."

Dudaklarını büzdü. "Çok biliyorsun sen."

Gazel yanıma oturdu. Üzerine siyah dar elbise giymişti. "Hadi kalk hazırlan, bar kısmına gidelim."

Yanağıma yapışmış saçlarımı düzelttim. "Kıyafetim yok Gazel."

Gazel yanındaki poşeti gösterdi. "Bu bahaneyi bulacağını bildiğimden getirdim zaten." Poşetin içerisini açtı, ten renginde deri elbiseyi kucağıma attı. "Giyin gel hadi, çabuk."

Elbiseyi tuttum elimde. "Tuna sen çıksan ya ben giyinsem?"

Tuna poposunu koltukta yaydı. "Bu popomu yayarken çok enerji sarf ettim, kalkmıyor şekerim. Git lavaboda giyin."

Sıkıla sıkıla banyoya yöneldim. Kapıyı arkamdan kapatıp saçlarımı açtım ve üzerimi çıkarttım. Getirdiği ten rengi elbise, fazla dardı. Elbiseyi üzerime geçirdim. Kalçamın hemen altında biten elbiseye aşık olmuş olabilirdim. Saçlarımı sert at kuyruğu yapıp poşette olan kırmızı rujla hem allık yaptım hemde dudaklarıma sürdüm. Güzel olmuştum işte tamam, abartmaya gerek yoktu.

Banyodan çıkıp kapıya yöneldim direk. "Çıkın hadi, çabuk gidip, gelelim."

Gazel ve Tuna ayaklanıp yanıma geldiler. Tuna kolunu ikimize de attı ve odadan çıkarttı. "Memem kapıda kalacak diye sizi kalkan yaptım kendime kızlar, bu memeye çok silikon harcandı." Kollarını bizden çekti sonra.

Gazel suratını bozup bizden önce ilerleri asansörün oraya. Tuna kolumu dürttü. "Kız sarışın, bu benimkinin şeyi olabilir mi?"

Kaşlarımı çattım. "Neyi Tuna?"

Dudaklarını ısırdı. "Ana vatan kan ağlıyor derdi annem hep, siz her ay oluyormuşsunuz."

Regl... Söylediği tabire kahkaha atarak kızarana kadar güldüm. "Salak, ana vatan kan ağlıyor ne demek." Asansöre vardığımızda Gazel bize tip tip bakmaya başladı.

Tuna, Gazel'e kolunu attı. "Benim biricik meleğim kan mı ağlıyormuş?"

Kahkaha attım ve gelen asansöre bindim.

Gazel ve Tunada bindi. Gazel Tunaya baktı. "Ne saçmalıyorsun sen yine? Küsüm sana konuşma benimle."

Gülmemi keserek kulağına eğildim Gazel'in. "Regldan bahsediyor."

İneceğimiz katta duran asansör, otelin en alt katında olan bara açılıyordu direk. Bar nasıl tarif edilirdi bilmem ama, fazla sesliydi işte. Ter ve alkol kokusu birbirine karışmış ayık olan insanların midesini bulandırıyordu.

Tuna sanki nereye gideceğini biliyormuş gibi localara ilerledi. Barlas ve Barut... Tabii ya. Barlas'ın yanında ki sarışın kıza kaydı gözlerim. Altına yarım ama poposunu belli eden bir şort, üzerineyse yarım büstiyer giymiş güzel bir kızdı. Boş olan Barut'un yanına oturdum.

"İçki içmez misin?" Barut'un sesiyle ona döndüm. Elinde şat bardağı ve dolu bir şişeyle bana bakıyordu.

Gülümsedim. "İçerim tabii."

Tuna ortaya atıldı. "Hadi oyun oynayalım. Herkes birbirine soru sorsun ve cevap vermek istemeyen bir şat atsın?" Oldukça heyecanlı gözüküyordu. Sarışın olan kız heyecanlanmış olacak ki ellerini birbirine çarptı.

"Olur." Dedi Barut.

Aynı şekilde, "Olur." Dedi Barlas.

İçime sinmesede, itiraz etsem çoğunluk oynamak istiyordu.

Gazel bardakları doldurdu ve sarışın olan kısa döndü. "Adın neydi?"

Kız itici bir şekilde gülümsedi. "Gizem tatlım ismim."

Yüzümü ekşitip kimsenin beni duyamayacağı şekilde mırıldandım. "Kertenkele suratlı iguana boklu kız." Gülümseyip bir şey olmamış gibi döndüm sonra kıza. "Manolya bende."

Gazel de kendisini tanıtıp dolu şat bardağını eline aldı. "Sorum Tunaya."

Tuna olduğu yerde doğruldu. "Sor sevgilim."

Gazel gözlerine baktı iyice. "Beni hiç aldattın mı?"

Tuna kendisinden o kadar emin cevap verdi ki, ben bile tatmin oldum. "Değil seni aldatmak sen hayatımda olduğun sürelerde kapat dergisinde ki sarışın hatunlara bile bakmadım sevgilim."

Duraksadım ve güldüm. "Sarışın olduklarını nereden biliyorsun o zaman?"

Tuna gözlerini büyüttü. "Cevap vermek istemiyorum." Bardağı kafasına dikledi.

Seslice gülerek önüme döndüm. Tunaya sorulduğu için şimdi o soruyordu. "Barlas'ım haşin erkeğim, beni hiç aldattın mı?"

Barlas umursamazca cevap verdi. "Evet, gece gündüz başka erkeklerle yatıyorum Tuna. Kahrından geberirsin umarım." Güldüm.

Barlas, bana çevirdi gözlerini. "Sana soruyorum," Yutkundum. "İlgini çeken birisi var mı?"

Kendime bile cevaplayamadığım soruyu burada nasıl cevaplayabilirdim ki? "Cevaplamak istemiyorum." Bardağı kafama diktim.

Gizem'e çevirdim gözümü. "Peki sen," Kız ellerini birleştirdi. "Sen ve onun arasında ne var?"

Kız gülümseyip Barlas'a döndü. Barlas ona döndüğünü fark ettiğinde ifadesizce kıza baktı. "Biz, takılıyoruz işte öyle."

Anlamışçasına kafamı salladım. Gizem, Barlas''a bakarak sordu. "Barlas, burada en çok kimin bedenini hissetmek isterdin?" Durdu ve gülümsedi. "Buna bende dahilim." Dedi vurgu yaparak.

Barlas, kıza kısa bir bakış atıp önüne döndü. "İçinizden,"

Tuna güldü. "Beni saymaz çünkü hissetti benimkini." Göz kırptı Barlas'a.

Barlas, yanında ki içki şişesi kapağını Tunaya fırlattı. Tuna gülüp sustu.

"Manolya." Dedi.

Kaşlarımı çattım. "Ne ben?" Anlamadığım için sordum.

Koltukta öne doğru eğildim. "Senin tenini hissetmek isterdim."

ellerim acıdı yazmaktan🥺 en sevdiğiniz bölüm hangisiydi? okuduğunuz için teşekkür ederim.. kendinize cici bakın, sizi çok seviyorum (:

instagram hesabım; cemre.u3
parodi hesabı; manolya_safkan

Seguir leyendo

También te gustarán

1M 14.3K 36
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...
617K 27.6K 17
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...
1M 62.4K 42
Ayağa kalkıp göz yaşlarımı sildim. Gözlerim son kez baktı ardından. Son kez seslendim adını. Bana öyle bir yara bırakmıştı ki, asla affetmeyecektim o...
256K 14.6K 34
17 yıl önce annesi tarafından ölü olarak bildirilen Neva... Yıllardır onun hasretiyle yanıp tutuşan Akay ailesi... Ama... Ortada bir sorun vardı.Neva...