Pamuk Prenses Bir Katil

By oziwuzhere

53.1K 5.9K 2.1K

"Kötü Kalpli Kraliçe öldüyse bile, bu kimin umurunda? Kötü adamlar öldüklerinde çocuklar bile el çırparlar." ... More

Bölüm1°Bir Varmış, Bir Yokmuş
Bölüm2°Kaptan Kanca
Bölüm3°Kırmızı Başlıklı Kız
Bölüm4°Sindirella
Bölüm5°Yakışıklı Prens
Bölüm6°Sihirli Orman
Bölüm7°Wonderland
Bölüm8°Rumpelstiltskin
Bölüm10°Cüce'nin Baltası
Bölüm11°Katil, Prenses olabilir
Bölüm12°Çay Partisi
Final°Sonsuza Kadar Mutlu Yaşadılar
Final°"Sonsuza Kadar Mutlu Yaşadılar"

Bölüm9°Kötü Kalpli Kraliçe

2.6K 370 221
By oziwuzhere

(Şiddetten ötürü +16 özelliğini taşıyan bir bölümdür.)

Sisli bir bahar akşamı, yine şansını denemek için üvey annesinin evine gidiyordu. Ona komik gelen Sude Hanım'ın çığırışlarını tekrar dinleyebilirdi. Bunun için sabrı olmasaydı, hayatı nasıl bir cehennem içinde olurdu kendisi bile bilemiyordu. Pera, en çok sakinliği ile tanınan birisiydi sonuçta. Bazıları onun patlayacağı günü sabırsızlıkla beklese de o sakin birisiydi ve zaten bu çizginin dışarısına sadece Su ile konuştuğu o gece çıkabilmişti.

Sokaklar arasında yürüyor ve ne diyeceğini iyice düşünüyordu. Yanlış bir kelime seçiminin onu kapı dışarı edeceğinden emindi. Yani yine..

"Fazla mı gerginiz ne?" Rumpelstiltskin'in sesi kulaklarını doldurdu Pera'nın. Sesin kaynağı arkasından geliyordu. Hızla arkasını döndü ve yine kendi halisünasyonu ile karşılaştı. Adam sandığından daha yakınında olduğu için şaşırıp gerilemek zorunda kaldı. Şaşkınlıkla kaşlarını çattı. "Bir şeyden korkmuyorum. Ne diye buradasın?" Pera'nın kendisininde fark ettiği bir gerçek vardı. Yavaş yavaş Rumpelstiltskin'e alışıyordu.

Kadının yanağından bir makas aldı ve bir yılan gibi etrafında dolandı. "Benimle asla konuşmamalıydın Pera." tek eli kadının omzunda ensesine yaklaştı. "Artık sen yoksun Pera. Artık biz varız, ve benimle yaşamayı öğrensen iyi edersin. Tıpkı eski günlerdeki gibi.." kıkırdadı ve tam karşısına geçti. Pera, söylediklerinden bir anlam çıkaramamıştı.

"Beni rahat bırak!" diye bağıran Pera, gözlerini ve kulaklarını kapattı. Sokağın ortasında dizlerinin üzerine çöktü ve Rumpelstiltskin'in gitmesini diledi. Dileğini her tekrar edişinde fısıltılar daha da fazla yükseldi ve kıkırdamalar devam etti.

İzlendiğini bilmiyordu. Şüpheyle ve merakla kısılmış bir çift gözün ona baktığını bilmiyordu. Bilse bile umurunda olur muydu ki? Gözleri kapalıyken ayağa kalktı. Ceketinin yakalarını düzeltti ve dik durdu. Gözlerini açtığında, Rumpelstiltskin gitmemişti. Hala orada, onunla alay edercesine sırıtıyordu.

Umursamadan yürümeye devam etti. Akıl sağlığı konusunda, artık her zamankinden daha endişeliydi. Çoktan kaybettiğinin farkında değil miydi? Delirdiğini, ve bunun bir geri dönüşü olamayacağını bilmiyor muydu?

Biliyordu. Hatta Rumpelstiltskin'den de iyi biliyordu.

Evin önünde bekledi ve yol boyunca yanında yürüyen Rumpelstiltskin'e son bir kez daha baktı. Merdivenlerden çıkıp evin kapısına ulaştı. Yavaşca tıklattı kapıyı. Kendi yatağında uyuduğunu hayal etti bir an. Tatlı ve güzel bir uyku, huzur dolusu kitaplarını ve yeşil kupasını. Her şey iyi gitsin istedi. Yorgundu ve otel odalarından hoşlanmıyordu. Sadece bir gün.. sadece bir gün, izin istiyordu.

Kapının tıklatılma sesini duyan Sude Hanım, parçalara ayırdığı tavuğu bırakıp elindeki bıçakla kapıya yanaştı. Delikten baktığında karşısında Pera'yı göreceğini biliyordu. O yüzden deliğe bakmadan anahtarı çevirip, tüm kilitleri açtı. Kapıyı yarıya kadar aralayıp ifadesiz suratıyla üvey kızına baktı. Ondan nefret ediyordu. Ancak onun nefreti asla boşuna değildi. Her ne kadar herkes öyle sanıyor bile olsa, değildi. Geçerli bir sebebi vardı. Ona göre Pera tehlikeliydi. Kendisi bunu bilmiyordu ama Sude Hanım biliyordu. O da herkesin yapacağı gibi, canavarı kendinden uzak tutuyordu.

"Sadece bir gün." dedi Pera. Kızının yorgun halini görebiliyordu, ama Sude Hanım yine de emin değildi. Pera'yı her eve alışında, uyuyamıyordu kadın. Yatağının yanında bir sopayla yatıyor ve odasını sürekli kilitliyordu. "Tamam." dedi ve Pera'nın mutlu haline bakarak devam etti. "Ama odandan hiç çıkmayacaksın. Arkadaşlarım gelecek." yalan söylemişti. Hiç kimse onunla arkadaş olmazdı. Çünkü insanlar Pera'yı sever ve ondan da nefret ederlerdi. Sonuçta kim kendi -üvey- kızını dışarı atan biri ile arkadaş olurdu ki?

Pera şartı onaylayıp ayakkabılarını çıkardı ve kapıdan içeri girdi. Odasına girip kapısını kapattı. Odasının duvar bitişiğinde aşırı rahat bir yatak ve yatağının yanında da pencere vardı. Yatağın karşısında duvara yapışık birde aynası bulunuyordu. Diğer köşede ise, çalışma masası ve bilgisayarı vardı. Onun yanında da kahverengi bir dolabı..

Gri kaprisini ve beyaz t-shirtünü giyinip pikesinin altına kıvrıldı. Yanındaki karaltının kim ya da ney olduğunu bildiği için sadece tavana odaklandı. Bir süre sonra uyuya kalmıştı. Yani.. Kendisi öyle zannediyordu.

🍎

Nefes nefeseydim. Yanağımın sızladığını hissediyordum ve etrafıma bakıp birilerini bulmayı umuyordum. Odayı ikinci tarayışım sırasında gözlerim, karşımdaki aynada takılı kaldı. Siyah ve uzun olan saçlarım kesilmişti. Omuzlarıma kadar gelen saç, karışık ve eski berraklığını kaybetmiş gibi görünüyordu.

Ayağa kalkıp ışığı yakmaya çalıştım. Düğmeye birkaç kere bassam bile, hâla karanlıktaydım. Aynanın karşısına geçip saçlarımı incelediğim sırada, şaşkın gözlerim başka bir şeyde takılı kaldı. Üzerimde, giydiğim gri kapri ya da beyaz t-shırt yoktu. Onun yerine Rumpelstiltskin'in tımarhane kıyafetleri vardı. Siyah, yatay çizgili kirli bir takım.

Panikleyerek odadan fırladım ve salona çıktım. Etrafta panikle dolaşmaya başlamadan hemen önce, ışığı açık olan tek odaya girdim. Mutfak kapısında durup, bekledim.

Gördüğüm görüntü karşısında ses çıkaramazdım. Sadece durdum. Dilim, midemin derinliklerinde ve beynim kulağımdan akıyor gibiydi. Düşünmekte zorlanıyor ve etrafa boş boş bakıyordum.

Karşımda, elindeki bıçağı Rumpelstiltskin'e doğrultmuş korkmuş bir yüz vardı. Üvey annem saklayamadığı korkusu ile tehditkar tutmaya çalıştığı mimiklerini sergiliyor, ama gözünden düşen damlalarla başarısız oluyordu. Rumpelstiltskin ise sırıtarak kendi bıçağını yere doğru tutuyordu. Üvey annemin korkulu ve yaşlarla dolu olan gözlerinden zevk alıyor gibiydi.

Ve birden, omzunun üzerinden bana döndü. "Gerçek olmamak nasıl hissettiriyor Pera?"sesi soğuk ve ürperticiydi. Üvey annem şaşkınlıkla Rumpelstiltskin'e bakıyordu. Sanki ben hiç orada yokmuşum gibi sadece ona ve elindeki bıçağa odaklanmıştı.Bense.. bu duruma odaklanmakta pek iyi değildim.

Rumpel'ın arkasına bakmasını fırsat bilen üvey annem, elindeki bıçağı saplamak için bir hamle yaptı. Rumpel hâla bana bakarken, üvey annemin bileğini kavradı ve yavaşca o tarafa döndü. Kadının bıçağını elinin üzerinden kavrayarak tuttu. Ardından kadını sertçe duvara fırlattı.

Korkuyla gözlerimi kapattım. Tekrar açtığımda ise tam karşımda üvey annem ile karşılaştım. Az önce mutfak kapısının oradayken, nasıl buraya geldiğimi anlayamamıştım. Elimdeki bıçağı fark edip onu hızlıca yere fırlattım.

"Babana yaptığın gibi beni de öldüremeyeceksin!" şaşkınlıkla yüzüne baktım. "Ne?" sesim soğuk çıkmıştı ve onun biraz gerilemesine sebep olmuştu. "Trafik kazasından önceki gece, babanın frenlerini kestiğini görmüştüm!" git gide daha da ağlamaya başladı. Hıçkırıkları arasından "Anlamamıştım! O lanet otomobil kitaplarını neden okuduğunu anlamamıştım!" sözlerinden bir anlam çıkaramadığım sırada devam etti. "Sen bir katilsin! Ama benim katilim olmana izin vermeyeceğim!"

Yere fırlattığım bıçağını tekrar eline aldı.

Bıçağın arkasını duvara dayadı. Ucu boynuna bakacak şekilde tutuyordu. Kaşlarımı çatarak n'apacağını izledim.

Boynunu, duvara dayadığı bıçağa vurdu. Boynundan kanlar fışkırıyor ve buna karşın acıyla inliyordu. Yine de boynunu bıçaktan kurtarıp, ardından tekrar bıçağa vuruyordu. Aynı hareketi devam ettirdi.

Dudaklarım aralanmış, yaptığı şeyi şaşkınlıkla izliyordum. O'nu durdurmak için herhangi bir hamlede bulunmamış ya da durmasını söylememiştim. Sadece öylece ona bakıyordum. Kendini öldürüşünü, boynuna bıçağı batırıp çıkarışını izliyordum. En sonunda, ölümünü hızlandırmayı hedefler gibi bıçağı gözüne batırarak.. hedefine ulaştı.

Bedeni yere yığıldı ve bir daha asla hareket etmedi. Üvey annemin kıymetli kanı parkeler arasından süzülüp çıplak ayaklarıma bulaştı. Onun hedefsizce bakan gözü, bir dakika öncesine kadar diğer gözüne saplanan bıçağa bakıyordu. Şimdi ise boştu, hedefsiz ve boş. Ve bence çok hoş.

Kahkaha sesi doldurdu tüm bu sessizliği. Rumpelstiltskin'in kahkahaları arasından söylediği kelimelerle yere çöktüm. "O frenleri kesme fikrini sana ben vermiştim. Ne kadar mükemmelim değil mi?" Ve tüm kaybolan hatıralarım, yerine geri oturdu. O her zaman yanımdaydı. Bebekliğimde, çocukluğumda, ergenliğimde, babamın öldüğü gün ve hayatımın her saniyesinde. Rumpelstiltskin beşiğimden bana bakan ilk kişiydi belki de. Ya da çok daha öncesinden.

O öylesine bir hayal değildi. O benim, çok farklı bir yanımdı..

Continue Reading

You'll Also Like

Orova By Ali Kerem

Science Fiction

186K 9.2K 15
Eran on yedi yaşına kadar büyük bir sır saklamıştı. Öyle bir sırdır ki bu; açığa çıkarsa hayatı ellerinden çekip alınacak, bundan sonraki yaşamını bi...
2.4K 88 12
Korku Dolu güne hazırmısınız
3.5K 621 28
ISTEK ALIMLARI AÇIKTIR !Diğer tasarım kitapları istek alımına kapalıdır! Şartlar gerçekleştiği sürece tasarıma başlanır! Alımlar kısıtlıdır! Bölüm...
KUZGUN By Filiz Puluç

Mystery / Thriller

667K 46.6K 21
Corvus geceleri, kendi doğrularına ters düşen suçluları avlayan, kendi yöntemleriyle kanıt toplayan, failleri polise teslim eden ve sonuca ulaştırdığ...