Merkezden çıktıktan sonra Fırat'la üstümüzü değiştirip her zamanki mekanımıza geçtik. Amcamlar memlekete taşındıktan sonra İbrahim ustanın yanına gelir burada yalnızlığımıza içerdik hep, şimdi ilk defa kutlama için geldik. Neyi kutluyoruz bilmiyorum. Sıkıcı ekip arkadaşlarımızdan kurtulduğumuzu mu yoksa Celal abiyle bir daha çalışacağımızı mı?
Celal abi bizim aile dostumuz bize çok yardımı dokundu. Silah tutmayı ondan öğrendik en önemlisi de her ne olursa olsun gülmeyi öğrendik. Bir ara bizim ekip amirliğimizi yapmıştı. Belki de bu işi sırf o var diye kabul ettim ve şuan Fırat'la buna içiyoruzdur...
Saat on bir de eve döndük duşa girip hemen yattım sabah yine Fırat'ın sesiyle uyandım.
Fırat: Hadi oğlum geç kalıyoruz. Senin bu uykun var ya bir gün bizi öldürecek.
"Kalktım lan kalktım."
Fırat: Bir zahmet.
Fırat kendi kendime söylenirken ben nerden kalma bilmiyorum ama herhalde ailemi unutmak için kurduğum o cümleleri bir yandan tekrarlayıp bir yandan da giyinip aşağı indim. Biraz atıştırdıktan sonra merkeze geçtik. Yine itişe kakışa merkeze girdik. Sadece bize ayrılan kata geldiğimizde Fırat'ın uyarısıyla durdum.
Fırat: Oğlum ne yapıyorsun?
"İyiyim sen ne yapıyorsun? Tövbe Ya Rabbim yaa içeri gireceğim müsaade var mı?"
Fırat: Yok.
"Niye laa?"
Fırat: Besmele çek oğlum işler iyi gitsin diye daa. Öyle bakma yüzüme aval aval.
"Hay Allah'ım ya! BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM oldu mu?"
Fırat: Gel çocuğum gidelim hadi tut elimden sonra kaybolursun filan uğraşmayalım bi de senle.
"Bari bugün yapma be oğlum. Yine rezil ediyorsun bizi." Dedim ve arkamdan Celal abinin sesini duyduk;
"Eee oğlum Fırat bu huyundan vazgeçer mi?"
Fırat: Abi.
"Ooo amirim tekrar sizi görmek ne güzel hiç uğramıyorsun darılıyorum valla."
Celal Amir: Hadi lan oradan benim değil sizin gelmeniz gerekiyor oğlum.
Fırat: Ulan şu kuralı bozamadık ya hadi neyse.
Celal Amir: Ee hadi yürüyün işimiz var.
Fırat'la birlikte birbirimize bakıp aynı anda bir asker gibi" Emredersiniz amirim." dedik. Celal abi o ters bakışıyla;
Celal Amir: Hadi lan oradan yürüyün.
Kapıdan içeri girdiğimizde diğerlerini oturmuş bizi izlerken bulduk. Onların yanına gidip tanışmak için Celal abiyi bekledik.
Celal Amir: Merhaba arkadaşlar. Hepiniz beni zaten tanıyorsunuz o yüzden kendimden bahsetmiyorum... Şimdi ben çıkıyorum siz tanışın bakalım.
Celal abi çıktıktan sonra aralarından sarışın bir kız bir adım öne çıkıp bize kim olduğunu söyledi.
Derya: Ben Derya. Derya AKAN bundan sonra sahadayken sizi ben idare edeceğim.
Ulaş: Yani teknoloji çılgınımız sensin.
Derya: Eh öylede denebilir.
"Ne alaka?"
Ulaş: Şu alaka biz sahadayken bizi buradan idare edeceğini söyledi öyle değil mi?
Arkadaş açıkladı açıklamasına da benim jeton hala düşmedi sanırım."Eeee"
Ulaş: Ne eee oğlum bu kız sahaya çıkmayacaksa bilgisayar başında duracak demektir. Öyle değil mi Deryacım.
Derya: Evet.
Sonunda anladım olayı. "Haa."
Ulaş: Bu arada ben Ulaş, narkotikten.
Ali: Ali PARLAR, organize şube.
Ulaş: Çok mu parlıyorsun oğlum yapma bunu.
Ali önündeki dosyayı bırakıp;
Ali: Sen ne kadar hız alıyorsan ben de o kadar parlıyorum oğlum.
Ulaş: Hadi yaa.
Dicle: Eee ben Dicle çocuk şubeden.
Fırat: Çocuk şube mi? Kızım sen herhalde yanlış yere gelmişsin.
Ulaş: Arkadaşa katılıyorum biz çocuk değiliz dimi ama?
Ali: Öyle mi sen pek belli etmiyorsun da.
Dicle: Arkadaşlar daha yeni tanıştık hemen tartışmaya gerek yok. Eskiden ben de narkotikte çalışıyordum.
Ulaş: Valla mı kankam benim bundan sonra benim bir numaralı adamım sensin.
Ulaş'ın bu çıkışına hepimiz güldük hatta Ali bile güldü. Daha sona Fırat bir adım atarak;
Fırat: Ben Fırat bu da kuzenim...
Cümlesini bitirmesine fırsat vermeden;
"Ben Hakan sağ ol kuzen ama ağzım var. Kendimi tanıtabilirim."
Fırat: Dur bakıyım.
"Lan çek şu elini."
Fırat: Bu mu?
"Fıraaat."
Ulaş: Anlaşılan bu ekipte üç şebek, iki fıstık, bir asabi ve de bir patron var haa.
Fırat: Şebek derken?
Ulaş: Eee oğlum siz ikiniz hep böyleyseniz benimde sizden geri kalır bir yanım yok hani, gördünüz. Ben de buna ancak şebeklik derim. Ha siz ne dersiniz bilmem, o ayrı.
Fırat: Ver elini öpeceğim aga kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi.
Ulaş: Estağfurullah abicim ne demek?
"Höst lan kıskanıyorum ama kuzen bu kadar samimilik ne oluyoruz?"
Bu son dediğime yine herkes güldü. Aramızdan Ulaş'ın teknoloji çılgını dediği kız neydi adı, hah Derya söze girdi.
Derya: Eee ayakta mı duracağız bu arada kahve isteyen?
"Olur. Benimki orta olsun."
Derya: Peki başka isteyen?
Celal Amir: O zaman hepimize bir orta kahve getirirsen iyi olur Derya. Yalnız bol köpüklü hakiki Türk kahvesi olacak ona göre.
Derya: Emredersiniz amirim.
Celal Amir: Bazı kurallar koyalım birincisi bana amirim demenize gerek yok Celal abi diyebilirsiniz, ikincisi her ne olursa olsun siz şu andan itibaren bir ailesiniz ve üçüncüsü hani kahveler?
Derya: Hemen geliyor abi.
Dicle: Ben sana yardım edeyim tek başına zor olur.
Derya: Çok iyi olur.
Fırat: Kızlar hadi ama ne uyuşuksunuz.
Ulaş: Bir de bizi burada idare edecekti bu ne yav.
"Kızların üstüne gelmeyin beyler bu kadar yakışıklıyı bir arada görünce elleri ayaklarına dolaştı baksanıza."
Celal Amir: Bak yav oğlum alt tarafı bir kahve içeceğiz bekletmeyin kızları. Eee hadi siz hala burada mısınız? Bu arada bu akşam mangal partisi yapıyoruz herkes saat altıda benim evde olacak gelmeyen gözüme gözükmesin. Derya evin adresini...
Derya: Merak etmeyin siz, adres telefonlara gitti bile.
Ali: Oha ne ara?
Derya: Eee o da benim işim neyse biz kahveleri getirelim hadi Dicle.
Dicle: Hadi.
Birkaç dakika sonra Derya ve Dicle kahvelerle yanımıza geldi. Onların gelmesiyle Celal abi söze girdi.
Celal Amir: Bu arada şu ofise bir çaycı gerek hep kızlara yüklemeyelim öyle değil mi kızlar?
Derya: Estağfurullah amirim biz hallederiz.
Celal Amir: Bak yine.
Derya: Unuttum abi kusura bakma eski ekibimde hep amirim dediğim için alışması biraz zor oluyor.
Celal Amir: Neyse şimdilik affettim ama bir daha olmasın.
Derya: Peki abi söz bir daha olmayacak.
Celal Amir: Neyse, biraz da iş konuşalım öyle değil mi? Bizi boşuna buraya koymadılar. Derya aç bakalım şu projeksiyonu da başlayalım.
Derya: Hemen abi. İlk cinayetimiz 10.07.2016 da başladı. Maktul Mustafa İNCİ. 29 yaşında evli iki çocuk babası. Yatay bir şekilde göbeğinin üstünden ve de her iki bacağından boynuna kadar kesilmiş. Asıl ölüm sebebi şah damarının kesilmesi.
Ali: Bu ne ya, böyle adam mı öldürülür.
Dicle: Adamın böyle öldürülmesini geç neden bu şekilde işaret bıraktı?
"Katilin baş harfi olabilir mi sizce?"
Ali: Mantıklı.
Ulaş: Derya şu ikinci resimde adamın sağ ayak bileğini yaklaştırır mısın?
Derya: Tabi.
Fırat: Bu ne böyle be ne ilginç bir cinayet bu. Önce adamı" H" harfine benzer bir şekilde kes sonra ayak bileğine yıldız çiz herhalde katilimiz şekil vermeye bayılıyor.
Derya: Daha bitmedi katil her kimse adamın sağ kulağını da kesiyor.
Ali: Adam baya uğraşmış baksanıza.
Celal Amir: Peki olay yerinde hiçbir ize rastlanmamış mı? Ne biliyim bir parmak izi, kıl, ayakkabı veya lastik izi gibi.
Derya: Hayır amirim hiçbir iz yok. Ayrıca diğer kurbanlarda aynı şekilde öldürülmüş.
Dicle: Bütün bunları yapmak kaç saat alır ki hiç gören olmamış mı veya da bir ses duyan?
Derya: Hayır.
"Cinayeti başka bir yerde işlemiş sonra olay yerine bırakmış olabilir."
Celal Amir: Büyük olasılıkla öyle yaptı zaten. Olay yerine baksanıza halka açık bir yer.
Ulaş: Nereden başlayacağız abi?
Celal Amir: Kaç cinayetimiz var?
Derya: Sadece üç tane abi.
Celal Amir: İyi o zaman bu işte herkes sahada olacak Derya senin bizim yanımızda çalışman için uygun bir araç ayarlanıyor.
"Olay yerlerinden mi başlıyoruz abi?"
Fırat: Ailelerle de konuşmak lazım.
Ali: Ayrıca telefon kayıtları en son kimlerle konuşmuşlar ne biliyim ortak yanları var mı hepsine bakmamız lazım.
Celal Amir: O zaman Derya sen kurbanların telefon kayıtlarını, hesaplarını filan incele. Dicle, Ali ve Fırat siz ailelerle konuşun çok zaman alacak ama üç kurbanın da anne babası ve eşleriyle konuşun. Hakan ve Ulaş siz benimle olay yerlerine geliyorsunuz. Bu arada diğer kurbanlarımız kim?
Derya: İkinci cinayet 17.07.2016 da gerçekleşiyor. Maktul Ayhan GÖKOVA 32 yaşında o da aynı şekilde öldürülüyor ve son olarak üçüncü kurbanımız 24.07.2016 de öldürülüyor. Adı da Kemal ÇELİK o da 32 yaşında. Bu arada her üç cinayet arasında bir hafta var. Adresleri de burada.
Dicle: Yani yeni kurban için dört günümüz var.
"Veya da hiç vaktimiz yok belki birini daha öldürmüştür ya da öldürüyordur."
Celal Amir: Hadi o zaman dağılalım yeni bir ceset istemiyorum. Derya bu arada soruşturmayla bizden önce ilgilenen şubeyle de konuş.
Derya: Tamam abi.
Fırat: Abi bu arada biz hangi arabalarla gideceğiz?
Celal Amir: Güzel soru.
Ulaş: Güzelde bir cevabı vardır herhalde abi.
Celal Amir: Şimdilik herkes kendi arabasıyla en geç yarına kadar ekip arabamız gelecek. Eee hadi dağılın.
Fırat: Hakan biz benim arabayla gidelim siz de Ulaş'la gidersiniz.
Ulaş: Olur. Ne bekliyoruz duymadınız mı yürüyün hadi.
Ali: Adresler kim de?
Dicle: Bende. Ceketimi alıp geliyorum siz inin.
Fırat: Hızlı.
Dicle: Tamaaam. Derya görüşürüz.
Derya: Kolay gelsin.
Dicle: Sana da.
Herkes araçlarına binip emniyetten çıkarken bizi çok zorlu günlerini beklediği belli oluyordu.