Mavi'nin Gurur tonu (TAMAMLAN...

By bayandiilKadin

147K 5K 1.6K

Aşk başıma geldiğinde, anlayamamaktan korkardım hep. Ya anlayamazsam, ya elimden kaçırırsam bu fırsatı diye... More

Tanıtım 🎉
Aşık olduğun adamın düğününe katılmak
Öfkeyle, kıyamamak arasında bir yerde
"Ben senin hiçbir şeyin değilim."
"Bir geceliğine her şeyi unutamaz mıyız?"
"Seviyorum lan seni. Bir gün ölücem bak öyle seviyorum."
"Aşk, insanı dengesizleştirir."
Gün doğumu (Geçiş bölümü)
Yeni bölümden sahne :)
"Sana başkasının dokunmasına dayanamam."
"Beni istiyor musun?"
"Gurur mu, gururun mu?"
"Mavi benim her şeyim."
"Seninki aşk değil, aşkın çok daha üst seviyesi."
-Yeni bölüm- "Gurur'u, sevdiğim adamı, Aydan'a bırakmayacağım!"
"Oyunu kurallarına göre oynamaya karar verdim."
"Eğer Gurur'a aşık olmasaydın, benimle olur muydun?"
"Sana söz Gurur Bayraktar! Seni unutacağım."
YENİ BÖLÜMDEN SAHNE :)
-YENİ BÖLÜM- "Sen benimsin oğlum! Ne demek azad etmek?"
"Mavi'nin en güzel tonu sensin."
"Belki de biz, birbirimizin kaderi değiliz."
"Karımın yeri, benim yanım."
YENİ BÖLÜM: "Hiçbir şey beni bu sevdadan vazgeçiremez."
"Bitti sevgilim, özgürüm artık."
-FİNAL- "Güneş hepimiz için, her gün yeniden doğuyor..."
Yeni hikaye tanıtımı

"Kabul ediyorum."

6.3K 256 32
By bayandiilKadin


Herkese merhaba, bence bu bölüm çok keyifli oldu. :) Umarım sizler de okurken keyif alırsınız. Yorumlarınızı ve oylarınızı benden esirgemeyin.🙏🏽💙

Bacağımın yanmasıyla beraber, anında ayağa fırladım. Yağız ve Gurur da aynı anda benimle fırladılar ve ikisi bir:

"İyi misin?" diye sordular.

"Sakin olun bir şeyim yok. Silverdin olacaktı çantamda. Sürerim şimdi, geçer." dedim ve arkamı döndüm.

Arkamı döndüğüm an, gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı.

Bacaklarım yanmıştı, canım acıyordu evet. Ama duyduklarım kadar değil. Aydan'ın yüzsüzce Gurur'u nasıl elde ettiğini anlatmasına mı yansaydım, yoksa benim hakkımda kurduğu cümlelere mi? Ben miymişim aciz? Ben miymişim intihar edecek tip? Bunların hiçbiri, kurduğu son cümle kadar sarsmadı ama beni. Buna emindim. Ben her şeye rağmen Gurur'un bana olan sevgisinden bir kez bile şüphe etmedim ki. Sevdiğim adamı elimden alan bu sürtüğün "Zaten sevmiyormuş." cümlesine de zerre inanacak değildim. Ya da hâlâ kendimi kandırıyordum. Bilmiyorum.

Öfkelenmeye başladım. Hepsini geçtim, her şeyi geçtim, çocuğumun olmama ihtimalinden nasıl bahsederdi Aydan'a? Ne hakla? PCOS hastasıydım doğru. Doktor sadece tedaviyle çocuk sahibi olman mümkün demişti. Gurur benim özelimi ne hakla bu sürtükle paylaşırdı? Gücüme gitti, o kadar üzüldüm ki, içimden bir şeyler koptu resmen. Bir kadının en hassas noktasıydı annelik. Bana nasip olmayacak mı düşüncesi bile beni mahvetmeye yeterken, bir de Aydan'ın bu cümleleri kurması hepten delirtti beni.

Odaya girdiğim an yere çöktüm ve ağlamaya başladım. Kendimi çok aciz hissediyordum. Tarif edemeyeceğim kadar aciz. Canım yanıyordu. Sürekli ağlarken güzel günlerimiz geliyordu aklıma. 1 yıl önce bu zamanlarda düğün hazırlığı yapıyordum ya ben. Gelinlik bakıyordum, nerede oturalım diye araştırma yapıyordum. Şimdi bir otel odasında yere çökmüş ağlıyorum.

Aldatılan tek kadın sen değilsin Mavi kendine gel! Elbette değilim. Hem annem gibi bir kadın bile aldatıldıysa, pekâlâ ben de aldatılabilirdim.

Madem bunun farkındasın, niye üzüyorsun hâlâ kendini?

Bir acıyı milyonlarca insanın yaşamış olması, normalleştirir mi, azaltır mı acıyı?

Mesela kanser çok fazla yaygın diye, kanserli bir hastaya üzülmeyelim mi?

Yine kendi kendine konuşmaya başladın Mavi.

Onu hâlâ seviyor musun?

Bilmiyorum.

O zaman sevmiyorsun?

Bilmiyorum.

Ona geri döner misin?

Dönmem. Neticede "Piraye aşkından öldü, yine de dönmedi Nazım'a." değil mi?

Bu konuyu kapatıp, artık yeni kararlar alma zamanın sence de gelmedi mi?

Geldi.
-------------------------------------- 💙
Kaç dakika yerde ağladım bilmiyorum. En son duşa girdim, bir posta da orda ağladım. Bacağımın yanan yerine Silverdin sürdüm. Sonra da bornozumu giydim, saçımı havluya sardım ve banyodan çıktım.

Bilin bakalım kim var odamda? Öfkeyle bağırmaya başladım.

"Eeee yeter ama artık! Sen yine nasıl girdin buraya? Bak yemin ediyorum sana kim yardım ediyorsa, bir daha aynı şeyi yaparsan, sana yardım ve yataklık eden o kişinin de işine son veririm haberin olsun."

Oturduğu yatağın üstünden kalktı, birkaç adım attı yanıma yaklaştı.

"Gurur odamdan hemen çık."

Hafifçe koluma dokundu.

"Açıklamama izin ver."

Sesim yükselmeye başladı.

"Neyi açıklayacaksın ya neyi? Ben seni dün akşam dinledim. Yok vicdan yaptım yok ilki oldum yok acıdım bilmem ne. Gidip dert mi yandın karına? İyi ki ayrıldım iyi ki kafesledin beni zaten onun çocuğu olmuyordu mu dedin? Nefret ediyorum senden Gurur Bayraktar! Duydun mu bana yaşattıkların için senden nefret ediyorum!"

Gurur da oldukça yüksek bir ses tonuyla karşılık vermeye başlamıştı."

"Öyle bir adam mıyım ben? O kadar şerefsiz bir herif miyim senin gözünde? Ben gidip öyle bir şey söyler miyim? Beni hiç mi tanımadın?"

Kahkaha attım.

"Eğer seni tanıyabilmiş olsaydım, şimdi bu halde olmazdım."

Kolumu tuttu.

"Yapma Mavi yapma!"

Kolumu çektim.

"Senin saçmalıklarını dinlemeye hiç niyetim yok. Bir daha da bu odaya sakın girme!"

Sanki ben hiç dinlemek istemiyorum dememişim gibi, konuşmaya devam etti.

"Aydan bana hamile olduğunu söylediğinde, ya eski sevgilin de hamileyse ne yapacaksın diye sordu. Ben de ancak tedaviyle çocuk sahibi olabilirdik hamilelik ihtimali yok dedim. Hepsi bu kadar."

Omzumu silktim.

"Bunun yerine, ona elimi bile sürmedim diyebilirdin."

Başını salladı.

"Aklıma o gelmedi o anda."

Arkamı döndüm.

"İlgilenmiyorum."

Omzumdan tutup beni kendine doğru çevirip, gözüme baktı.

"Bana inanman için ne yapıyım? Söyle!"

Uzunca gözlerine baktım.
"Hiçbir şey... Artık gerçekten her şey için çok geç. Ve sana yemin ederim bugünden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak."

---------------------------------------------------------------------------------------- 💙

Bacağımın acısı hafiflemişti de, ya kalbimin acısı ne olacaktı? Kalbinin acısını hafifletmek için, başka şeyle meşgul olacaksın. Kafa dağıtacaksın ve seni gerçekten seven insanlarla mutlu olacaksın.

Aşağıda Yağız beni bekliyordu. Bir an önce hazırlanıp inmem lazımdı. Ama kimseyi görecek halim de yoktu. Farklı görünecek makyaj yapacak takatim de yoktu. O yüzden kendim gibi giyindim. Beyaz kot pantolonum, spor ayakkabılarım ve lacivert askılı bluzumu giydim. Saçımı yana alıp bir güzel ördüm. Çantamı da omzuma taktım işte şimdi hazırdım.

Aşağıya indim. Gurur ortada yoktu. Ferhan gözlerimin içine bakıyordu, Aydan'ın yanında ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Geçmiş olsun dileklerini iletiler hepsi. Yağız panikle

"Bacağın nasıl? İyi misin? Doktora gidelim mi?"

Tebessüm ettim.

"Hayır canım iyiyim."

Yağız "Bir yere mi gidiyorsun çantanı falan almışsın?" diye sordu.

Başımı salladım.

"Evet çok acil bir işim çıktı. Gitmem gerekiyor. Sana da iki gündür çok ayıp oluyor biliyorum. Defalarca kez özür dilerim. Ama söz telafi edeceğim."

Tebessüm etti.

"Ne özürü? Sen iyi ol da ben hiçbir şey istemiyorum. Ben bırakıyım mı seni?"

Hayır anlamında başımı iki yana salladım.

"Arabam burada. Sonra görüşürüz olur mu?"

Oyalanmadan, arkamı döndüm ve çıktım.

Eğer moralim çok bozuksa, kendimi iyi hissetmiyorsam ve yeni kararlar alacaksam, Beykoz'da Yoros kalesinin orada bulurdum kendimi. Yine öyle oldu. Kalenin aşağısındaki çay bahçesine geldim ve her zamanki yerime oturdum. Bir açık çay söyledim.

Oturduğum çay bahçesinin tam karşısında, Gurur'la geldiğimiz, Çam Vadisi Cafe vardı. Karadayı'da Mahir'le Feride'nin çay bahçesiydi orası. Hep geldiğimiz için, diziyi de birlikte oturur izlerdik. Evet benimle oturup dizi bile izleyen bir sevgilim vardı. Her şeyimi paylaştığım, yanında kendim olduğum.

Gurur bambaşka bir adamdı. Beni ben olduğum için seven bir adam. Buluşacağımız zamanlarda yüzüne tek bir şey bile sürme, ben seni en doğal halinle seviyorum derdi. Kilo da aldım, kilo da verdim, ergenliğimde sivilcelerle de savaştım, ama kendimi çirkin hissettiğim zamanlarda bile, bana kendimi şahane hissettiren bir adamla beraber olduğum için, her gün şükrettim.

Aydan hayatımıza girmemiş olsaydı, biz şimdi evliydik. Mutluyduk ve belki de ben hamileydim. Belki kızımız olacaktı. Serra katılacaktı aramıza. Ona gerçekten bir evlat verebilir miydim bilmiyorum ama, elimden gelen her şeyi yapmaya hazırdım, onu biliyorum.

Birlikte oturduğumuz çay bahçesini izledim uzun uzun. Kışın iç tarafta, yazın dışarda otururduk. Saatlerce sohbet ederdik, eğer Galatasaray o haftaki maçı kazandıysa, keyfimiz yerinde olur, dakikalarca maçları konuşurduk. Ne güzeldik biz. Hayatımı Gurur'un sevgilisi olmadan önce ve olduktan sonra diye rahatça ikiye ayırabilirdim. Yaşadığımız her gün, birbirinden güzeldi. Ta ki, Gurur'un 25.yaş gününe 1 gün kalana kadar.

Dalmışım, Akın'ın sesiyle irkildim. Akın 17-18 yaşlarında çok tatlı bir gençti. Burada çalışıyordu. Beni de tanıyordu. Kolumdaki saate baktım. Buraya geleli 1 saati geçmişti.

"Abla çayın soğudu içmedin, tazeliyim mi?"

Kafamı salladım.

"Olur."

Akın'ın çayı getirdiğine bile bakmadım. Gözüm sürekli karşıdaki çay bahçesine bakıyordu. Derin bir nefes aldım.

Sahi ben ne diyordum?

10 Temmuz 2016 günüydü. 11 Temmuz Gurur'un doğum günü olduğundan, gece ilk kutlayan ben olayım diye evde hazırlık yapıyordum. Balattaki eski evi hazırlamıştım. Annemlere de, bu gece Ferhan'larda olacağım diye yalan söylemek zorunda kalmıştım. Gurur'a saat "23:55'te bizim eski evde ol." diye mesaj atmıştım. Cevap olarak, "Sen iste, dünyanın öbür ucunda olurum be sevgili. Ama öncesinde şu veda partisine katılacağım. Çok ısrar ettiler biliyorsun."

"Tamam, geç kalma ama. Çok seviyorum!"

"Ben daha çok! Deli gibi... " demişti.

İşte bu yüzden kaybediyorsun Mavi. Attığı mesajlara kadar hatırladığın için kaybediyorsun. Başkasıyla evlendi hâlâ kıyamıyorsun ona. Aptalsın aptal!

"Burada olduğunu tahmin etmiştim."

Kafamı bir kaldırdım Gurur.

"Ne işin var senin burada?!"

Yanımdaki sandalyeye oturdu. Elini kaldırdı,

"Koçum bana demli bir çay."

Sinirle yüzüne baktım.

"Çayını başka yerde zıkkımlan. Hem sen nerden buldun beni?"

Tebessüm etti.

"Üç seçeneğim vardı. Eğer keyfin yerinde olsaydı, Galata'ya giderdin ve muhakkak kuleye çıkar, şehri izlerdin. Eğer kalabalığa karışmak ve kafa dağıtmak istiyorsan, Üsküdar'a gider Kız Kulesi'nde ya da Fethi Paşa korusunda olurdun. Aydan'ın saçmalıkları yüzünden canın sıkkın olduğu için, Yoros kalesine saklanacağını biliyordum."

Sağ işaret parmağıyla karşıyı gösterdi.

"İnadından, biz gidiyorduk diye gitmezdin oraya. Burada olacağını anladım işte."

Uzun uzun yüzüne baktım. Hiçbir şey konuşmadan dakikalarca baktım. Kalbim sızlıyordu. Gurur'u kalbimden sökmek için adımlar atmamın zamanı geldi de geçiyordu. Böyle hayatıma devam edemezdim.

Ben sessiz kalınca Gurur konuşmaya devam etti.

"Aydan kendi kurduğu dünyada yaşıyor. Uydurup uydurup kendini inandırıyor. Son zamanları diye, ölecek diye vicdan yaptım ama yeter. Her şeyi anlatacağım. Sevdiğim kadının sen olduğunu söyleyeceğim ona."

Telaşla "Sakın, sakın yapma böyle bir şey!" dedim.

Başını hayır anlamında iki yana salladı.

"Yoruldum Mavi yoruldum! Her gece seni hayal edip, uyuyakalmaktan yoruldum. Yaşadıklarımızı düşünmekten yoruldum. Sen gittiğinden beri ben mutlu değilim. Anlıyor musun değilim! Hayatım karardı benim."

Yüreğim titredi. Yüzüne bakıyordum hâlâ. Gözlerini gözlerimden ayırmıyordu.

"Yapamam Gurur. Ölmek üzere olan bir kadına bunu yapamam." diyebildim sadece.

Net bir ifadeyle yüzüme baktı.

"Biz ölüyoruz farkında değil misin?!"

Cevap veremedim. Ne yapacağımı bilmiyordum. Gurur'u affedemezdim. Niye affedemiyorsun? Sevmiyor musun onu? Seviyorum. Allah kahretsin ki, seviyorum. Ama yapamam. Ailemin yüzüne nasıl bakarım bundan sonra?

Her şeyi geçtim, ölmek üzere olan bir kadının ahını alamam. O senin ahını aldı ama? O Mavi değil, Mavi benim.

------------------------------------------- 💙

Telefonum çaldı. Ablam FaceTime'la arıyordu.

Gurur'a dönüp "Sakın sesini çıkartma." dedim.

"Yağız piçi mi arıyor?" diye sordu sinirle.

"Yağız'a piç deyip durma! Deniz arıyor."

Yüzüme bir tebessüm kondurup kamerayı açtım.

"Efendim abla."

"Mavişimm ne yapıyorsun? Nasılsın? Çok özledik seni. Babaannemle arayalım dedik."

Tebessüm ettim.

"İyi yaptınız canlarım. Ben iyiyim siz nasılsınız? Keyfiniz yerinde mi?"

Bence ben dışında bu hayatta herkesin keyfi yerinde.

"Yerinde yerinde. Babaannem bir Arnavut büreği yaptıı yok böyle lezzet." dedi ablam.

Babaannem lafa karıştı.

"Aaa çektırma kızçemin canını. Gelince una da yaparım em."

Dudağımı büzdüm.

"Yaaa vicdansız ablam neler deyi nine görey misın?"

Babaannem çok ciddi konuştu.

"Atla gel sen da. Em akşam yemegıne yetişırsın."

Tebessümle karşılık verdim.

"İş güç babaannem gelemem ki."

Ağabeyimin sesi duyuldu arkandan.

"İş mi diyor o?"

Telefonu eline aldı.

"Geldiğinden beri şirketin önünden bile geçmemişsin. Ne işi? Yoksa o dallamayla mı görüşüyorsun?"

Bir an panikledim. Yalan söylemekten nefret ediyordum ama bu aralar o kadar çok yalan söylemek zorunda kalıyordum ki; ipin ucu kaçmıştı.

"Ne alakası var abi? Pardon da o ispiyoncu ceona ayda 35 bini boşuna mı ödüyorum ben?"

"Hakan ispiyonlamadı. Ceyda söyledi Mavi Hanım gelmedi diye."

"Keyfimin kahyası mıymış? İster giderim ister gitmem."

Ağabeyim güldü.

"Çemkirme kız abine!"

Ben de güldüm, sonra da konuyu değiştirdim.

"Yarın toplantım var zaten. Şu pastane reklamı için görüşeceğiz."

"Tamam haber verirsin bana. "

Başımı salladım.
"Selam söylerse herkese. Babaannemle ablamı da öp yerime. Görüşürüz."

"Üperim üpeer." deyip güldü ve telefonu kapattı.
---------------------------------------------
"Bulut'un bahsettiği dallama benim galiba. Neyse, canı sağ olsun. Ben bu akşam konuşacağım Aydan'la."

Gurur kaldığı yerden devam ediyordu.

"Hayır istemiyorum. Sen onla konuşsan bile ben seninle olmayacağım." dedim.

"Neden Mavi neden? Sana kendimi affetirmek için ne yapıyım onu söyle."

Keşke o kadar kolay olsaydı...

"Hiçbir şey yapmana gerek yok. Artık her şey çok daha zor Gurur farkında değil misin? Ölmek üzere olan bir kadın, yaşadıklarımı görüp senden nefret eden bir aile. Ben nasıl yüzüne bakarım onların? Benim bunlarla savaşacak gücüm yok." dedim.

"Ben ikimiz için de savaşarım. Gerekirse bütün sülaleyle tek tek konuşurum. Yeter ki sen ol yanımda."

Kafam karışmamış gibi, yüreğim onu istemiyormuş gibi

"Olmaz..."  dedim sadece.

Hesabı istedim, ayağa kalktım ve Gurur'u orada bırakıp çıktım.

-------------------------------------------------------------------------- 💙

Otele dönene kadar yol boyunca Gurur'un söylediklerini düşündüm. Yüreğim her şeyi bırak, ona koş diyordu. Ama mantığım bunu asla yapmamam gerektiğini söylüyordu. Ve oğlak burcu olduğuma göre, tabii ki kalbimin sesini değil, aklımın sesini dinleyecektim.

Otele geldiğimde kıyafetlerimi bile çıkartmadan, hemen uyudum. Telefonun sesine uyandığımda saat 7'ye geliyordu.

"Efendim Yağız."
Yağız üzgün bir ses tonuyla, "Pardon ya uyuyor muydun?" dedi.

"Evet uyumuşum."

"Ben aşağıdayım da, seni görmeye gelmiştim. Gurur'la Aydan beni masalarına davet etti. Seni de bekliyorlar."

Telaşla fırladım yataktan. Gurur ya her şeyi anlatırsa?  Elimi yüzümü zor yıkadım. O arada telefonuma mesaj geldi.

"Her şeyi anlatmanın zamanı geldi. Bence sen de yanımda ol."

"Hayır Gurur sakın." yazdım ve asansöre koştum.

Niye gelmiyor ya bu asansör? Zamanın aleyhine işliyor Mavi koş!

Nefes nefes indim, masaya oturdum. Gurur gayet keyifle bir şekilde,

"Koştun mu sen?"

"Yoo hızlı yürüdüm biraz."

Gurur arkasına yaslandı.

"Mavi geldiğine göre, artık her şeyi açık açık konuşabiliriz."

Aydan,
"Neyi konuşacağız aşkuşum?"

Aşkuşum mu?

Yağız, Gurur'un yüzüne bakıyordu.

Ben de gözlerine hayır dercesine bakıyordum.

"Mavi'yle biz..."

"Bir dakika Gurur. Senden önce benim söylemek istediğim birkaç şey var." dedim. Dedim ama zaman kazanmaya çalışıyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum.

Yağız'ın yüzüne baktım. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu garibim.

"Yağız, evlenme teklifin hâlâ geçerli mi?"

Gurur "Ne diyorsun sen Mavi?" dedi, umursamadım.

Yağız bana döndü.

"Tabii ki geçerli Mavi bu ne biçim soru?"

Başımı salladım.

"Kabul ediyorum." dedim ve yaklaşıp, Yağız'ın dudağına öpücük kondurdum.

Continue Reading

You'll Also Like

86.5K 3.4K 35
Ali diyorum... Ali bakmıyor yüzüme suçlu çocuklar gibi eğmiş başını. Bakamıyor... Ali diyorum yine sesim kalbimden mütevellit kırık dökük... Ali anl...
4.9M 229K 52
"Ulan bari Polat de." dedi. Sesi yalvarır gibi çıkmış gözleri beklentiyle doluydu. "Mirza demiyorsan deme ama en azından Polat de." "Sen yengeye Eli...
987K 54.7K 24
"Benim adım yok Narin, gölgem yok, ayak izim yok." dedi umutsuzca. "Olsun!" dedim omuz silkerek. Onun aksine umarsız çıkıyordu sesim. "Adını dilim...
613 74 8
İstenmeyen bir berdel ve düşman çiftler... Tozlu çarşaflara sarılmış sırlarla dolu onca hayatı berdel ile kurtarabileceğini bilseydi Meral, o gün yin...