Kihyunie: Sunbae
Lee_mh: Efendim?
Bir saniye
Yoo Kihyun
Bana mesaj mı attın?
Kihyunie: Evet, sadece
Bugün okulda olanlardan sonra iyi misin diye merak ettim.
Lee_mh: Ha, o olay mı?
Tabii ki iyiyim.
Ufak bir şeydi sadece.
Kihyunie: Sunbae
Neden birden Hyunwoo denen çocukla kavga etmeye başladın?
Yemekhanenin ortasında hem de.
Lee_mh: Şey, hiç hoşuma gitmeyen bazı cümleler kurdu.
Damarıma basınca kavga büyüdü.
Kihyunie: Küfür mü etti?
Yoksa sevdiğin birine mi bulaştı?
Birkaç kişi, bir çocuk hakkında güzel bir yorumda bulunduğu için sinirlendiğini söylüyor da.
Lee_mh: Evet, onun gibi bir şey işte
Sen nasılsın?
Kihyunie: Ne?
Ben mi nasılım?
Lee_mh: Evet, merak ettim.
Olamaz mı?
Kihyunie: Ben iyiyim sunbae.
Şu an sen iyi misin asıl?
Lee_mh: Evet, şey ben biraz dinlensem iyi olur.
Kihyunie: Peki sunbae.
**
Kihyun fakülteye girdiği anda gözleri sarışın bir kafayı aramaya başlamıştı bile. Üç gündür böyleydi.
İyi olup olmadığını bilmediği, son gördüğünde yaralı olan, sunbae dediği o çocuk, 3 gündür okulda yoktu.
Kafeteryaya giderek oraya bakındı. Hatta, en yakın arkadaşı Shin Hoseok'a bile sormuştu fakat aldığı tek yanıt bilmiyorum'du.
Nasıl bir arkadaşlık diye düşündü Kihyun. Güya, en yakın arkadaşı olacaktı.
İlk dersten sonra da gözleri okulda sarışın çocuğu arasa da, gelmediğinden ve gelmeyeceğinden emin olunca günlük rutinine devam etti. Minhyuk'u unutmuş gitmişti.
Kafeteryaya girip, yemekten bıkmadığı alman pastasından bir tane almak için sıraya girmişti ki, önünde arkası dönük olan çocuğun kim olduğunu fark etmesiyle yumruğunu sıktı.
"Bundan sonra benimle uğraşmaması gerektiğini anlar. Hiçbir şeyi olmayan bir çocuğa laf yedirmeyeceğim derken, kendi canına yazık etti.."
Kihyun, duyduklarına inanamayarak bir adım geriledi. Neden o çocuğun anında kendisi olduğunu düşünmeye başlamıştı?