Sevdakeder

Por limonkokuluyagmur

145K 9K 1.7K

"Partnerini almamda bir sakınca var mı?" Gülümseyerek başını salladıktan sonra yavaşça Oktay'ın kollarının ar... Mais

Yağmur kalan kadınlar
1/Kendi Halimde
3/Bu bir yağmur mu?
4/Nilüfer
5/Çiğdem çiçek
6/Sırık
7/Günebakan
8/İzle ve gör.
9/İdil
10/Neon ışıklar
11/Narin su çiçeği
12/Buna tutun.
13/Söz ver.
14/Sen çoktan düşmüşsün. (1. Kısım)
14/Sen çoktan düşmüşsün. (2. Kısım)
15/İncelen ışık
16/Nil (1. Kısım)
16/Nil (2. Kısım)
17/Güz geçer.
18/İçimde bir çocuk çığlık çığlığa
19/Bataklıklar ve çiçekler
20/Bir cevabım var mı?
21/Günaydın
22/Sevda değil, ruhumun kumarı bu.
23/Kül bunun kanıtı.
24/Rüzgârgülü

2/Tunaboylu

7.5K 457 71
Por limonkokuluyagmur

Huzursuz bir ruhum var benim. Bu dünyada yersiz, yurtsuz kalmak belki. Hikayeler anlattıkça ruhum sükunet bulur sandım. Olmadı. Anlatmaya devam ediyorum. Kulak veren içten bir kalp bulabilmek, hikayene bir ortak bulabilmek insanı umutlu kılıyor çünkü. Yaşamak güzel şey. Yaranı gösterdiğinde birilerinin "Çok mu acıyor?" demesi yeter.

Tarık Tufan

***

“Ezel! Ezel, sakın yapma!”

Bahçenin içinde ilerlerken adımlarını hızlandırarak sesin geldiği tarafa yöneldi. İki kızın kahkahası bütün bahçede yankılanıyordu. Büyük adımlarla eve ulaştığında gördüğü manzara karşısında gülümsemeden edemedi. Bahçenin bir tarafında kahvaltı masası hazırlanırken diğer köşesinde Ezel’le Feza su savaşı yapıyordu. Gözlerini kısarak kızların ne yaptığını anlamlandırmaya çalıştı. Su savaşı yapmaktan ziyade geniş bahçeyi sulamak için kullanılan hortumu paylaşamıyorlarmış gibi duruyordu. Başını geriye atarak şen kahkahalarla birbirini ıslatmak için uğraşan kızlara seslendi. “Gazanız mübarek olsun!”

İki kız aynı anda şaşkınca bakışlarını Kartal’a çevirirken, Feza elindeki hortumu bir an boş bulunarak adamdan tarafa tuttu. Adam üzerine çevrilen soğuk suyun şaşkınlığıyla “Feza!” diye atılırken arkadan gelen üçüncü kız -Defne- üzerinin ıslanacak olmasını umursamadan Kartal’ın üzerine atladı. Adam kardeşini sıkıca kavrayarak havaya kaldırırken üzerine hala yağmur gibi yağmaya devam eden suya aldırış etmeden kendi etrafında bir tur döndü. Dördü de ıslanmıştı. Kızların çıngıraklı sesleri, adamın gür kahkahasına karışıp çoğalıyordu. Evin bahçesine çok gürültülü bir kuş sürüsü doluşmuş gibiydi. Sonunda kollarını gevşeterek Defne’yi yere indirirken “İn bakalım,” diye mırıldandı. Kızın çıplak ayaklarını çimenlerin üzerine bastığını görmesine rağmen “Dikkat et,” diye uyarmayı da ihmal etmedi.

Kartal, Feza’dan devraldığı hortumla terör estirmeye devam eden Ezel’e dönmüştü ki aralık dudaklarını suyun kesildiğini fark ederek kapattı. Annesi gelmişti. Suyu kapatmak için eğilen kadının doğrularak söylenmeye devam ettiğini duyduğunda elini ıslak saçlarının arasından geçirdi. Islandığı için üzerine yapışan gömleği rahatsız hissetmesine neden olsa da kadına gamzesini genişleten bir gülüşle karşılık vererek omuz silkti. “Çocuğum siz hiç mi büyümeyeceksiniz?” Bakışlarını Kartal’dan çekerek kızlarının üzerine çevirdi. “En büyüğünden en küçüğüne hepsi aynı!” Dört çocuğu da aralarında kıkırdayarak annelerine kaçamak bir bakış atarken kadın devam etti. “Haydi içeri! Şu kıyafetlerin haline bak.”

Aradan geçip giden dakikaların sonunda tüm aile, en azından kıyafetleri kuru bir şekilde kahvaltı masasında oturduğunda Nazenin Tunaboylu gözlerini devirmekten kendini alamadan dikkatini Kartal’a yönlendirdi. Adamın sağ bileğini ve elinin baş parmağını saran siyah bilekliği fark ederek başını isyanla omzuna eğdi. “Atıf...”

İlk ismini sadece annesinden duymanın alışkanlığıyla bandajlı elini havaya kaldırarak diğer dört parmağını oynatırken sakin bir gülüşle kadına baktı genç adam. Hafif nemli duran karışık saçlarıyla hala yaramaz bir oğlan çocuğu gibi görünüyordu. “Boks yaparken oldu.” Kaşlarını hafifçe çatarak dudaklarını, yüzüne muhteşem bir ifade oturarak hafifçe büktü. “Önemsiz bir şey.”

Kadının cevap vermek için aralanan dudakları Defne’nin “Ağabey,” diyerek araya girmesiyle hızla kapandı. “Her toplantıya yüzünde bir yarayla girmene ihtiyarlar ne diyor?”

Kartal çayından büyük bir yudum alarak keyifle omuz silkti. Koltuğu babasından devralalı iki yılı birkaç ay geçmişti. Çoğunluğu Mithat Tunaboylu’nun akranı olan adamlara emir vermek, onlara söz geçirmek düşündüğü kadar kolay olmuyordu. Adamların her biri, teker teker iş dünyasının eski kurtlarıydı ama Kartal da yabana atılacak bir adam değildi. Öyle veya böyle, onlar üzerinde hakimiyet kurmayı başarmıştı. Üstelik bunu, soyadının sağladığı ayrıcalıkla değil, onların saygısını kazanarak yapmıştı. Şüphesiz ki Kartal, adamların çalışmaya alışık olduğu patronlar gibi değildi. Gerçekten de her yönetim kurulu toplantısına – en azından hatrı sayılır bir kısmına – yüzünün muhtelif yerlerinde en az bir yarayla katılıyordu. Boks maçlarının yüzünde kalıcı hasara neden olacak kadar set geçmesi Kartal’ın suçu değildi. Adam ekstrem sporları, birkaçını birlikte yapacak kadar çok seviyordu. Çok da iyi silah kullanırdı, arada kafa dağıtmak için poligonda atış talimi yaptığı da oluyordu. Gündelik kıyafetleri daha çok sevse de plazadan içeri bir kez bile takım elbisesiz girmemişti. Sakallarından ve sık sık toplu kullandığı uzun saçlarından ise, bir türlü vazgeçememişti.

Aynı anda Ezel’in “Bence ihtiyarlar ağabeyimi sakallı görmeye alıştıkları gün,” diye mırıldanan sesi Kartal’ın düşüncelerini haklı çıkarıyordu. “Mağlubiyeti kabul ettiler.”

“Adamlara ihtiyarlar deyip durmayın!”

Mithat Tunaboylu’nun tatlı sert bir serzenişle söylediği cümle, Kartal’ın neşeli bir kahkaha atmasına neden oldu. “Alınıyor musun yoksa baba?”

Yaşlı adam, oğlundan tarafa ters bir bakış atarken dudağının ucundaki gülüşle “Haydi oradan, hergele!” diye söylendi. “Senin gibi kaç tane yeni yetmeyi cebimden çıkarırım ben.”

Kartal yüzündeki gülümsemeyle başını sallayarak babasını onaylarken cevap ikizi Ezel’e hiç benzemeyen Feza’dan geldi. “Ağabeyimi hafife alıyorsun baba.”

“Alın, kıymetli ağabeyiniz sizin olsun kızım.”

Feza, babasının cevabı üzerine yüzünde ışıldayan saadet dolu bir gülümsemeyle başını Kartal’ın omzuna yaslarken Ezel diğerlerine göz kırparak masanın üzerinden uzanıp yaşlı adamın yanağına kocaman bir öpücük kondurdu. “Kıskandın mı babacığım?”

Mithat Tunaboylu genişçe gülümseyip Ezel’in yanaklarını sıkarak karşılık verirken Defne, muzipçe Kartal’a kaçamak bir bakış attı. İkizlerin büyüğü, Kartal’ınsa küçüğüydü; yirmi dört yaşındaydı. Çalışanlarına sürekli ihtiyar demesinden de anlaşıldığı üzere şirket işleri sıkıcı geldiğinden olsa gerek, konservatuar okumuştu; balerindi. “Kıymetli ağabeyimiz...” Çayından bir yudum alarak devam etti. “...bize de kalmıyor ki babacığım.”

İkizler kıkırdarken Kartal, keyifle arkasına yaslanan Defne’ye sessizce göz devirmekle yetindi. Aynı anda, masada sürüp giden muhabbete müdahale etme ihtiyacı hissederek Nazenin Tunaboylu araya girdi. “Atıf, kahvaltıdan sonra seninle konuşmak istediğim bir konu var.”

“Olur, anne.” Kadının temkinli sesi gözlerini kısmasına neden olsa da gülerek devam etti. “Konuşalım.”

Kahvaltıdan sonra, salona geçerek karşılıklı oturduklarında merakla bakışlarını annesine dikti Kartal. Kadın derin bir nefesle omuzlarını geriye iterek konuşmaya başladı. Nilüfer’den, kızın vakfın burs verdiği öğrencilerden biri olduğundan, üniversiteyi onur derecesiyle bitirdiğinden ve son olarak da iş aradığından bahsederek gözlerini oğlunun gözlerine dikti. “Nilüfer için, şirkette uygun bir pozisyon olduğunu umut ediyorum.”

“Yok.”

Genç adamın saniye sektirmeden itiraz etmesine aldırmadan sakin bir sesle “Atıf,” diye mırıldandı. “Nilüfer’e söz verdim.”

“Anneciğim...” Oturduğu yerde kıpırdanarak saçlarını kulak arkası etti adam. “Sözünü tutacağına eminim. Ama gerçekten boş pozisyonumuz yok.”

Nazenin Tunaboylu hiçbir itirazı kabul etmeyeceğini açıkça ortaya koyan kararlı bir sesle “O zaman,” diye karşılık verdi. “Nilüfer’e bizimle çalışacağı uygun bir pozisyon bulman gerekiyor, Atıf.”

“Anne, yeni mezun olmuş tecrübesiz bir kızı hangi ihtiyarın başına sarmamı bekliyorsun?” Annesinin itiraz etmek için araya girmesine fırsat tanımadan devam etti. Onca işinin gücünün arasında, yeni mezun bir çaylak, uğraşmak isteyeceği son şey bile değildi. Üstelik adam iki yıldır inatla kendisi için kişisel bir asistanı işe almamak için direnirken... Hayatına, o kadar yakınına, yeni insanlar sokmak konusunda takdire şayan bir başarısızlığı vardı. Etrafı kalabalıktı, evet, ama en yakınındaki insanların sayısı bir elin parmaklarını geçmezdi. Bir kişisel asistan demek, bir yabancıya hayatının pin kodunu vermesi demekti. Bu düşüncelerle başını iki yana sallayarak sabırsızca mırıldandı. “Kim bebek bakıcılığı yapmak ister?”

“Kimse kimseye bebek bakıcılığı yapmayacak, Atıf. Kızın özgeçmişini gördün, değil mi?”

“Bu özgeçmişle bana mı kişisel asistanlık yapsın anne?” Kadını ikna etmesi gerektiğini hatırlayarak ekledi. “Lütfen.”


Nazenin Tunaboylu, yüzünde istediğini aldığını belli eden bir gülüşle yerinde kıpırdandı. “Neden olmasın? Hayatını programlayacak, sana her anında yardım edecek biri; ne dersin?”

Kartal sıkıntıyla bakışlarını kaçırdı. “Anne, bunları Tilbe yapıyor zaten.”

“Ben daha fazla konuşmamızı gerektirecek bir durum görmüyorum, Atıf. Yarın Nilüfer’e zaman ayırırsın, değil mi?”

Genç adam sessizce dudağının kenarını ısırırken, annesine daha fazla karşı koyamayacağını fark ederek durumu kabullendi. “Tamam, anne. Ayırırım, tamam.”

***

Evet, Kartal'ın kalabalık ailesiyle de tanıştık. Defne, Ezel ve Feza. Kızlar, ağabeylerine aşık ama Kartal'ın bu kızlarla işi zor bence. ♡♡♡ Hayır, şimdi bu kızların sevgilileri falan da vardır kesin. Yalnız bizimki, epey diretti kızı işe almamak için. Ben bu kadar karşı koymasını beklemiyordum şahsen. Bence bu durum gelecek bölümler için bize bir ipucu veriyor. Sizce? Bu arada Kartal hakkında da birkaç şey öğrendik. Adrenalin seviyor bizim oğlan. ♡♡♡ İlk adı da Atıf'mış. Atıf Kartal Tunaboylu. ♡♡♡ Umarım beğenerek okuduğunuz bir bölüm olur.

Sevgilerimle. ^_^

***

Kartal TUNABOYLU

Continuar a ler

Também vai Gostar

97.8K 1K 9
"Abin bu söylediklerini duysa ne olur biliyorsun değil mi Mavi?" "Şimdilik duymayacağına göre bence sorun yok Feyyaz." "Bana Feyyaz Abi demelisin Mav...
52.3K 721 5
İnanamaz bir şekilde karşımdaki adamı süzdüm. Canlı, sapasağlam bir şekilde karşımda dikiliyordu. "Sen..." Aldığım nefes bana diken gibi batarken şok...
389K 1.7K 4
YENİDEN YAZILIYOR 🍷⛓️🌓 Enemies to lovers... ⛓️ ~mafya İyi kalpli ama yaşadığı ilişkiler yüzünden kırık olan Ahu ablası evlenince onunla aynı evde...
3.3M 119K 65
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum. İkiz erkek kardeşim yerine ben hayatta kalmıştım, ben yaşamıştım...