Flatmate

By wonderhell

451K 32.6K 17.8K

"Yarısı benim, yarısı senin." Ellerini kaldırdı. "Bir sorum olacak, eğer evin sana ait olan tarafına geçersem... More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
27,5
28
29
30
31
Bonus
32
33
34
35
Bonus
37
38
39
40
41
42
Bonus (kaçıncı bonus bilmiyorum ve bakmak için üşendim)
Final
Epilog
Aniden gelen epilog
Gönüller bir olsun
Mevsim rüzgarları ne zaman eserse o zaman hatırlarım
Şimdi burayı ingilizce yazıp hikayeyi havalı yapacağım
Değer verdim yeteri kadar artık herkes ederi kadar
Ebru POLAT- zirvedeyim sesin duyulmuyor
ÜNİVERSİTELİ OLDUM LEENNN
Cal ve Fish'i özledim
Calum'un sarhoş olduğu ilk zaman

36

7.2K 553 189
By wonderhell

"Fish?"

Gülümseyerek, ona doğru döndüm. Parmakları kalçamdan belime doğru ince bir yol izledi. Yukarıya doğru çıkarken dudağımı dişledim.

"Ne hissediyorsun?"

Ona doğru yaklaştım. Sanki daha fazla yakın olmamı istermiş gibi elimi tuttu. Elimi tutup, kulağının arkasındaki saçlarına doğru yöneltti. Elimi bıraktı ve parmaklarımı onun saçlarına geçirdim. Bana biraz daha yaklaştı ve nefesini yüzümde hissettim.

"Tenimin altında çok fazla hareket eden şeyleri hissediyorum."

Gözlerini bana çevirdi. Kocaman dudakları ve burnu o kadar uyumluydu ki, daha onunla kalmaya başladığımda bu yüzün bana büyük acılar çektireceğini anlamıştım. Yüzüne yavaşça indiğimde avucumun içini gıdıklayan yeni çıkmış sakalları tebessüm bıraktırdı.

"Bana ne yapıyorsun Calum?"

Çenemin altını öptü ve yanağını elime sürttü. "Hak ettiğin gibi bakıyorum."

Gülümsedi.

Gözlerimi acıyla açtım. Karanlık ve sessiz odada nefes alışverişlerimi kontrol ettim. Elimi yatak örtüsüne geçirdim. Odamı aydınlatan sokak lambasına güvenerek sağa döndüm.

Bir umut. Yoktu.

Boğazıma sarılan hıçkırığı itmek için kafamı kaldırdım. Gülümsemesi ne zamandır bana bu kadar acı verir olmuştu? Bedenimde bıraktığı izden dolayı mı acıyordu her yerim? Dudaklarım esaretten mi kurtulmak istiyordu? Gözlerim ondan başka herkese buğuluydu. Kalbimi söylemiyordum bile.

İhtimal vermediğin o kişi tüm ruhuna oynar ya, kahrolmayı rüyanda bile yaşardın.

Dizlerimi kendime doğru çektim. Onun yanında olabildiğince iğrenç biri olmuştum. O da bana karşı öyle. Zerre kadar etkileme düşüncesi yokken, birbirimizi çok iyi tanımıştık. Bir kişinin beni her şeyimle kabul edeceğini gördüğümde, beni bu kadar kolay bırakması kırıyordu.

Calum yapmaz dediğim, her şeyi yapmıştı. Onu affetmek istemiyordum. Çünkü bundan sonra asla beni seveceğine ikna olmazdım.

Yataktan kalktım. İçeriye yalpalayarak girdim. Salondaki loş ışığı görünce kaşımı çattım. Vince elinde kahvesi ile koltukta oturuyordu. Hızlı bir şekilde gözyaşlarımı sildim. Vince dağınık sarı saçları arasından bana baktı.

"Uyku tutmadı mı?"

"Korkarak uyandım."

Vince gülümsedi. Elini koltuğa doğru vurarak yanına gelmemi söyledi. Ellerimi göğüsümde birleştirip kahküllerimi savurdum. Onun yanına oturduğumda boş televizyon ekranını izledik.

"O aptalı nasıl sevebildin anlamıyorum.  Choun bile bir kadını nasıl seveceğini biliyor."

Omuz silktim. "Sanırım her şey onun mutluluğu için karşılıksız bir şeyler yapmaya başladığın zaman oluyor."

Bana doğru döndü. "Evlilik geçerli bir neden tabii."

Kıkırdadım. "Biraz fazla abartmış olabilirim."

İkimiz de kıkırdadıktan sonra derin bir nefes alıp koltuğa yaslandım. "Sence beni umursuyor mu?"

"Neden bunu kendi gözlerinle görmüyorsun?"

Gözlerimi televizyondan çektim. "O zaman neden bana bir kere olsun mail atmadı? Neden?"

"Çünkü o Calum. Zekasını kullandığı tek an şirket adına alınan kararlar."

Gözlerimi devirdim. "Canımı o kadar acıtıyor ki onun da beni anlamasını istiyorum."

Vince bana doğru döndü. "Gerçekten seviyorsun ha?"

"Vince, ödüm kopuyor. Onu gördüğüm anda dizlerimin üzerine çöküp ağlayacağım diye ödüm kopuyor. Bana dokunduğunda titrerim diye çekiniyorum. Sonra çok korkuyorum. Ellerimden gidişine izin vereceğim diye. Onun kalbine başka biri ulaşacak diye."

Vince elindeki kahveyi masaya bıraktı ve ayaklarını masaya doğru uzattı. "Felisha, sana bir şey söyleyeceğim. Aphrodite ile lisedeyken, o zamanlar iki yıllık sevgilim vardı. Hatırlıyorsan söylemiştim. Ondan ayrıldıktan birkaç ay sonra Aphrodite artık benimle yürümeye başladı. Lise birden beri tanışıyorduk ama sevgilim olduğunu bildiği için benimle konuşmazdı. O zamanlar çok güzeldi. Genç ve mutluydu. Makyaj yapmazdı. Uykusuz gelirdi. Ders aralarında kalkardı, dudakları şişmiş bir vaziyette. O yeşil gözleri kıpkırmızı olmuş göz çevresine o kadar çok yakışırdı ki yağlı boya tablosu gibi olurdu. Her zaman saçlarını dağınık topuz yapardı. Her zaman yüzünü görebilirdim."

Durdu. Yutkundu. "Calum onu kurtardıktan sonra Aphrodite aramıza girmeye başladı. Kendimi çok zor tutuyordum Felisha. Yanımda oturuyordu, genç bedenim vardı. Kalbim hızlı atıyordu. Onu görmem yetiyordu. Odama kitap almak için geldiğinde özellikle gözlerine bakmıyordum. Beni yanlış anlamasın diye ondan hep uzakta yaşadım."

"Neden?"

Vince mavi gözlerini boşluk arar gibi bir aşağıya bir yukarıya çevirdi. "Çünkü omuzumda ağladı Felisha. Lisede Aphrodite güçlü bir kadın değildi. İnsanlar ona çirkin şeyler söylüyorlardı. Annesi yeni ölmüştü. Babasının yakın bir arkadaşı, Aphrodite'ın güzelliğini fark etti. Onun fotoğraflarını çekmeye başladı. Babasının sarholuğunu kullanıp onun odasına girmeye bile kalkıştı."

"Aman Tanrım!"

Vince usulca kafasını salladı. "Korkan bir kıza beni sev diyemezsin Felisha. Kimseyi tanımıyordu. Okuduğu kitaplardaki gibi insanlar yoktu. Babasına söyledi. Babası arkadaşına güvenmeyi tercih etti. Zaten maddi durumları kötüydü, o adam onlara yardım ediyordu. Bana bunu söylediğinde gençlik cesareti ile Choun, Calum ve ben bu adamın ağzını yüzünü yamulttuk."

Gülümsedim. "Çete kuzenler."

Kafasını salladı. "Aphrodite'ın başını derde sokacağımızı hiç düşünmemiştik. Zaten sessizleşmişti. Bir gün bana döndü. 'Gideceğim' dedi. Onu durduramazdım. Çünkü ben İngiltere dışına çıkamazdım. Amcamın şirketi ve üniversitem vardı. İzin verdim. Buradan kaçmasına, her şeyi görmesine, kendi içindeki karamsarlıktan kurtulmasına izin verdim. Uçak biletini ben aldım Felisha."

Saçlarını arkaya doğru yatırdı ve dudaklarını yaladı. "Korku nedir o zaman anladım. Ona bakanlar olacaktı. Onun için kapısında yatanlar olacaktı. Onun kalbine sahip olmak için birbirleriyle savaşan adamlar olacaktı. Sevgimi hep geride tuttum. Her İngiltere'ye gelişinde buradan kurtulduğuna dair o gülümsemeyi gördükçe doğru şeyi yaptığımı gördüm. Tabii Aphrodite'ın zengin avcısı oluşunu kesinlikle onaylamıyorum ama hayatını en kolay bu şekilde yaşayabilirdi."

Bana doğru döndü. "Demek istediğim Felisha. Çok acı çekeceksin ama bir gün bakışlarınız ikinizin de kalbini hızlandıracak. Aphrodite'ın benim için geldiğini biliyordum."

Birden mutfaktan başka bir ses geldi. "Senin için gelmiştim."

Vince gözlerini ona doğru çevirirken neredeyse gözlerinin içi parlamıştı. Aphrodite kalçasını tezgaha dayadı ve kollarını göğüsünde birleştirdi. "Seni daha fazla başka kadınların kollarına atamazdım."

Vince gözlerini devirdi. "Şimdi tüm hafta Bayan Gevoni'nin 'Benim için kahroldun değil mi?' cümlelerini çek."

Aphrodite kahkaha atarak Vince'e doğru koştu. Vince geleceğini anlamış gibi ayaklarını masadan çekti. Aphrodite'ın belinden tutup kucağına oturttu. "Bana deli oluyorsun."

"Hayır yanımda iyi duracak bir kadın arıyorum."

Onlara gülümseyerek baktım. Aphrodite boğazını temizledi. "Açık kart oynamayacaksın Felisha."

"Ne?"

"Vince beni sevdiğini nasıl belli etti biliyor musun?"

Kaşlarımı çattım. "Nasıl?"

"Bana bakmayarak. Özellikle orada yokmuşum gibi davranarak. Böyle şeyler gerçekten çok çekiyor."

Vince bir anda kahkaha attı. "Sürünmeyi seviyorsan ben ne yapabilirim?"

Aphrodite tek kaşını kaldırıp ona baktı. "Vince, küçük laf sokmalar. Lütfen, 80'lerden beri gördüğümüz filmler. Zekamı işin içine katarsak, aptal kız olmamı bekleyemezdin herhalde."

"Tamam yapıcam. Lanet olası İngiltere'ye gidip, dünyanın en güçlü kadını olacağım."

Aphrodite gülümsedi. "Elbette olacaksın yanında en büyük rol model var."

Vince derin nefes aldı. "Aslında Joy gelmen için benimle anlaşma yaptıysa o eve her şekilde dönmelisin."

"Ne?"

"Joy davetlilere ayrıldığınızı söylemedi ve haftaya biliyorsun her zaman yaptığı o toplantı var. Oraya gelmeni istiyor."

Aphrodite kafasını salladı. "Bir hafta Felisha! Bir haftada çok şey yapılabilir."

Ellerimi yüzüme doğru kapattım. "Bana sadece Calum'u gördüğüm anda bayılmayacağım formülünü verin."

Vince ve Aphrodite gülmeye başladılar. Birbirlerine acı çektirerek sevdiklerini söyleyen iki psikopat ikiliden isteyebileceğim tek normal şeydi.

Aphrodite gülümsedi. "İste, nasıl karşında jigolo gibi soyundurtacağını da söyleyim."

Vince, Aphrodite'ı o esnada kucağından attı. Aphrodite kahkaha atarak yerde otururken Vince kızgınlıkla bana baktı.

Tanrım gülmek istiyordum!

"Felisha eğer gülersem, Calum'un yanında 'Felisha tekilanın etkisinde kapıyı Calum sandı ve onunla öpüştü.' derim. "

Aphrodite'e döndüm. "Özür dilerim ama bu benim sosyal hayatımı bile bitirir."

Aphrodite gülmeye devam ederken, Vince ayağı ile yerde onu itti. Tanrım gerçekten gülmek istiyordum!

&

1 Hafta Sonra İngiltere

Asla giymeceğim dediğim etem ile arabada oturuyordum. Düğün geçen hafta idi. Joy'un erteleneceğini söylemişti. Bugün aile toplantısı olduğu için Calum'un hala 'nişanlısı' olarak gidecekim. Biliyordum ki Joy asla ayrıldığımızı bildirmezdi.

Aphrodite arabada bağırdı. "Tanrım heyecandan ölmek üzereyim!"

Birkaç kilo vermenin verdiği o özgüven ile taşıyordum. Calum'a biraz uzun bir fatura takmanın verdiği mutluluğu saymıyorum bile. Hayatımda hiç bu kadar pahalı kıyafetler almamıştım.

Bir kadının kalbini kırmayacaktın, aptal.

Arabadan indiğimde, omuzları düşük kazağımı ve eteğimi düzelttim. Sağ tarafında yırtmaç vardı. Kısa bir etek ve yırtmaç! Topuklu çizmeleri tıklatarak, garaja doğru girdim.

Amacım, Calum'u yere devirmek üzerinden geçip üstünde tepinmekti.

Evin kapısına doğru geldiğimizde Vince ve Aphrodite önüme geçtiler.

"Gösteri başlıyor Felisha."

Kapıyı çaldıklarında kırmızı rujumu yememek için kendime savaş verdim. Kapıyı hizmetli açtığında bacaklarım titremeye bile başlamıştı. Joy içeriden bağırdı.

"Felisha gelmedi mi?!"

Vince ve Aphrodite eve doğru girdiğinde ikisinin açtığı aradan faydalanarak öne doğru adım attım.

"Tanrı'ya şükür!"

Eve yavaşça girerken, Mali ve Choun yüz felci geçirmiş gibi bakıyorlardı. Günlük hayatımda evsiz gibi dolanmayı bırakmalıydım.

"Seni zor durumda bırakmak istemem Joy."

Joy sevinçle yemek masasında otururken, gözümü masanın diğer ucuna çevirmeyi başaramıyordum. Biraz daha öne doğru çıktım. Herkes masadan kalkıp beni selamlamak için gelirken Calum'un sesini duydum.

"Felisha?"

Kafamı hızlıca kaldırdım. Merdivenlerin orada duruyordu. Mizacımı bozmadım.

Sümsük! Beni ağlattırma! Aylardır bana arabasının kısaltması ile seslenir sonra canımı daha çok acıtacak ya adımı söylemeye başlar! Piç! İç sesim ile yine kendimi sinirlendirmeyi başarmıştım.

"Senin için gelmedim. Korkma."

Calum aceleci bir tavırla merdivenlerden inerken gülerek Joy'a sarıldım. Ardından Mali'ye sarıldım. Mali kulağıma doğru fısıldadı.

"Sonunda!"

Gülümseyerek ondan ayrıldım. Choun üzgün yüzüne karşılık bana olan saygısını hiç değiştirmedi. O da kulağıma fısıldadı. "Evet, Calum'u süründürmek için güzel seçimler."

Gülümseyerek göz kırptım. Choun'dan ayrıldım. Calum bana doğru yaklaştığı anda masaya doğru yürümeye başladım.

Ama Calum'un yüzsüzü olduğunu unutmuşum.

Kolumdan tuttuğu gibi beni kendine çevirdi. "Seninle konuşmama gerek."

Kolumu ondan kurtarıp kaşlarımı çattım. "Sonra konuşuruz Calum. Bir yere kaçtığım yok."

Calum sert nefes verdi. "Özür dilerim Felisha. Gerçekten."

Onun yüzüne mimiksiz baktım. Bu çok zor çünkü bana bakan o yüze hayır demek imkansız. "Bunları duymak isteseydim, eşyalarımı almak için gelmezdim Calum."

Evdeki herkes telaşladı. "Gidecek misin?"

Kafamı salladım. "Ayrıldığımızı benim söylemem daha doğru olur. Joy'u bu yükten kurtarmak istedim sadece."

Calum'un birden yüzü düştü. Tek kaşını kaldırdı. "Güzel. Hoş geldin Felisha."

Bunu Fishter'ı hurdaya çevirdiğimde de  söyle gerizekalı.

Sahte bir gülümseme yapıp tekrar masaya döndüğümde Calum hızlı adımlarla evden çıktı.

3

Kapı kapanmak üzereyken herkes birbirine baktı.

2

Choun elini 'bekleyin' der gibi kaldırdı.

1

Calum, çıktı ve kapı kapandı.

Hepimiz birden kahkaha attık. Mali heyecanla bağırdı. "Şampanyaları getiriyorum."

Aphrodite kalçama vurdu ve bağırdı. "Çok iyidin kızım!"

Vince gözlerin devirdi. "Açım!"

Choun şaşkınlıkla baktı. "Ben hayatımda böyle acı çektiren bir eve dönüş görmedim."

Calum dışında herkes intikam için işin içindeydi. Joy sevinçle konuştu. "Ben ona kadınları ağlatma dedim. Beni dinleyecekti. Soysuz!"

Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. "Tanrım, çok zor olacak."



Bonus olarak Aphrodite, Mali, Choun, Vince, Joy ve Felisha'nın telefondaki mesajlarda calum ile ilgili plan yaparken ki mesajlarını yayımlayacağım ajdkfövövövöö

Çünkü komedi benim işim ahdjckvççb

Continue Reading

You'll Also Like

214K 8.8K 38
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!
masquerade By vcora

Teen Fiction

1.5K 252 7
❧ Roseanne, katıldığı maskeli baloda okulda en anlaşamadığı kişi olan Jeongguk ile öpüşür. ❧ texting|düzyazı
343 101 5
"ne olur olsun Kayla Dives" dedi bana şefkatli gözlerle bakarak."Ne olursa olsun iki elimiz kanda bile olsa birbirinizi ve kardeşlerimizi bırakmıyaca...
3.9K 588 13
karalama, tamamlandı. gözlerimi kapattım, müziği kestim, sesimi yuttum- ansızın bir infilâk./23