yürüyorum,
her organımın bir tohumunun yanına gömülmesini istediğim otların üzerinde,
biraz acımasızca ve biraz da havailiğim üzerimde yürüyorum
aynı şiiri dinliyorum
aynı şiir kulaklarımda
gözlerimin üzerinde neşe yaşları var
dökülemeyecek kadar az olduklarından değil
yoğunlar, fazlasıyla
yaşamaya dair dedikçe kanım kaynıyor
kuşlar daha da sesli cıvıldaşlıyorlar
andromeda'yı düşlüyorum
sevdiğim ruhun yanı başımda olması
ah ne güzel hayaller onlar
ve üzerimde çevremdekileri markasını sordurmaya itmeyen bir elbisem var
pazardan aldığım,
kefene benzeyen
sırf şu elbiseyi bulabilmek için ölümümü geciktiren ben!
ancak bu otlarla ve gökyüzündeki düğmeyle paylaşabilirim bu anıyı
ayaklarımda kesin birileri tarafından bir isim konulmuş çorap çifti
beyaz ama pembe pandalar var
pamuk şekeri rengi
tam olarak seninle oturduğumuz, senin kırmızı gömleğimi üzerinde kokuttuğun yer gibi burası!
ismini vermeyeceğim,
nasıl sözlerimi tutamaz isem
öyle de ismini vereceğim belki
seni sevmeyeceğim
ah şu kalbim, şu güzel ilkbahar gününde
şu çayır böylesine ölüm
ve öylesine huzur kokarken
dökmeyecek sararmış yeşil yapraklarını
sevmemeliyim seni
-
pamuk şeker ve sahlep gibi
dokunsanız uyanacağınız
hisler
ght