GECENİN GÖLGESİ

By AlminaPinarr

254K 8.7K 2.9K

GECENİN GÖLGESİ ADIYLA YAYINLANMIŞ İLK KİTAPTIR. Bu kitap herkes için değildir. Diziyle bir alakası yoktur. More

TANITIM
1."GÖZYAŞI"
3."YENİDEN DOĞUŞ"
4."GİZEMLİ KİŞİ"
5."MASKE"
6."ÇIKMAZ"
7."TEHLİKE"
8."ÖLÜM"
9."KATİL!"
10."GİT(ME)"
11."FALEZ"
12."KAYIP"
13."SOĞUK"
14."AŞK"
15."HAMİLE (!)"
16."KALP"
17."İNTİHAR"
18."KİRLENMEK"
19."İNTİKAM"
20."SİYAHIN MAVİYLE VUSLATI"
21."OTEL"
22."STRİPTİZCİ ROMEO"
23."ALDATILAN JULİET"
24."AŞKTAN ÖTE"
25."SÜRPRİZ!"
26."TEKLİF"
27."SARHOŞLAR TAKIMI"
28."MEU AMOR"
29."ANNE"
30."BAĞIMLI"
31."TUTUK"
32."HİS"
33."CAM KIRIKLARI"
34."BİR GECE"
35."VENÜS"
36."KAZA"
37."RÜYA"
38."DAVET"
39."ANLAMSIZ ANLAM"
40."BOŞLUK"
41."ÇIĞLIK"
SON KEZ GECENİN GÖLGESİ
TEŞEKKÜRLER!
ÖZEL BÖLÜM
"YENİ KİTAP"
BİR SORU?
YENİ KİTABIM YAYINDA!

2."SOKAK LAMBASI"

11.7K 409 101
By AlminaPinarr


"Sen eve gelmiyor mu?"

"Hayır, sen git. Ben biraz dolaşacağım."

"Dikkatli ol." Ashley yolunu değiştirip gittiğinde Hande kendisiyle baş başa kalmıştı.

Hande bu gece, aklındaki soruların cevabını bulmak için uğraşacaktı. Bunu yapabileceğini biliyordu. İçine kapanıp kendini sorgulamaya ihtiyacı vardı.

Sokaklar oldukça sessizdi. Kafasını toparlamasına izin veriyordu.

Hande nereye gittiğini bilmeyerek ara sokaklara dönüp duruyordu. Gözünden bir damla yaş düşünce kendi kendine sinirlenerek saçını koparırcasına çekti. Şuan da ağlamak yoktu!

Yine de kendine engel olamayarak gözleri dolmuştu. Etrafı flu görüyordu. Burnunun ucu da soğuktan sızlıyordu.

Bir anda ürperdi, arkasında ayak sesi duyunca önüne bakmadan yan sokağa girdi. Başına bir şey gelse, bu saatte orda ne işi var olacaktı. Ama sadece kafa dinlemek, şehrin sokaklarında kaybolmak istiyordu.

Gözyaşları yanaklarını gıdıklayınca, silme ihtiyacı duyarak elinin tersiyle sertçe sildi.

Geçmişi düşünerek yaşayan insanlar depresyona, geleceği düşünerek yaşayan insanlar da strese çok yatkındı. Hande geçmişte yaşıyordu, oradan kurtulamıyordu. An yaşamak nedir, bilmiyordu. Tüm sorunu buydu aslında, hayatına yeni sayfayı açamıyordu bir türlü.

Şu an önünü görmesini sağlayan tek şey bir sokak lambasıydı. Diğerleri yanmıyordu.

Tek yanan sokak lambasının altında bir siluet duruyordu. Erkek olduğu kesindi. Belki tehlikeli biriydi, ama Hande kötü biri olduğunu hissetmedi.

Hande aklına gelen korkulu düşünceleri kafasından atarak, sokak lambasının altında oturan yabancıya doğru yaklaştı. Hiçbir tepki yoktu. Belki de bir cesetti. Korku içine işledi. Ama yine de gidip yanına oturdu. Ne yaptığını şuan kendisi de bilmiyordu. Ayakları onu oraya götürmüştü.

Yanında duran adam yaşam belirtisi vererek kafasını Hande'ye çevirdi. Upuzun kirpikleriyle şaşkınca ona bakan bir adam vardı.

İki yabancı sokak lambasının altında birbirlerinin gözlerine baktılar. İkisinin de gözleri ıslaktı. Hande hiçbir şey konuşmadan garip bir şekilde karşısında ağlayan adama baktı. Adam da ona baktı. Ve anlamış olacak ki,

"Sen de mi mutsuzsun?" Diye soruverdi Hande'ye.

Adam kafasını karşıya çevirip elindeki sigarasından bir nefes çekti. Sorulabilecek en mantıklı soruydu şu anda.

Hande cevap vermemişti. Niye buraya oturduğunu da bilmiyordu zaten. Derin bir sessizlikten sonra adam tekrar genizden gelen sesiyle konuştu.

"Konuşmadığına göre, durum benden de vahim."

Genç adam Hande'ye tekrardan dönüp baktı. İkisi de gecenin bir saatinde bir ara sokakta oturmuş sessizce ağlıyorlardı. Hande'nin gözlerinden düşen birkaç damlayı silmek isteyince Hande dehşete kapılmış bir şekilde geri çekildi.

"Benden korkmana gerek yok. Sana zarar vermem. Hem unuttun mu sen yanıma oturdun?"

Hande hala daha ağzını açamamıştı. Korkuyordu. Ama gidip adamın yanına oturmuştu. Belki de içten içe tanımadığı birine dertlerini anlatıp sonra bir daha o kişiyi görmeyeceğinden emin olarak hayatına devam etmek istiyordu.

"Benden korkarak beni incitiyorsun. Seni tanımasam bile üzülüyorum."

Adamın sesi gittikçe çatallaşmıştı. Hande'ye göre hiçbir erkek kadınlara saldırmadan duramazdı. Ama bu adam sevgiye muhtaç kedi yavrusuna benziyordu. Sanki güçlü olmaktan yorulmuş gibi bakıyordu...

"Konuşmuyorsun benimle anladım. Peki sana içimi döksem beni dinler misin?"

Hande kafasını salladı. Elbette dinlerdi. O kadar katı kalpli değildi. Ve açıkçası, karşısındaki adamı çok masum bulmuştu.

Adamın sesi aniden titremeye başlamıştı. Ağlayacak gibi konuşuyordu.

"Şey, sadece bir kere sarılabilir miyim? Buna gerçekten çok ihtiyacım var. Kötü bir niyetim yok, lütfen."

Hande ne diyeceğini bilemeyerek duraksadı. Adamın ona zarar vermek gibi bir niyeti yok gibi gözüküyordu.

Hande korkak bir şekilde adama sarıldı. Genç adamın ağlaması sessiz ama yürek yakıcıydı. Hayatında ilk defa bir erkek ona sarılarak ağlıyordu. Çok, çok garip bir histi... Hande düşündü. Ne yapabilir de teselli edebilirdi?...

Aklına söyleyecek hiçbir şey gelmeyince tek eliyle adamın saçını okşadı. Hayatında böyle birşey olacağını söyleselerdi kahkaha ile gülerdi. Bulunduğu an, durum çok anlamsızdı.

Adam geri çekildiğinde Hande gözlerinin içine baktı. Gerçekten bir erkek nasıl bu kadar masum ve duygulu bakabiliyordu?...

Hande, adamın yüzünü inceledi. Gözyaşları tüm yüzünü nemlendirmişti. Ve dudakları titriyordu.

Hande elini adamın yüzüne koyup, baş parmağı ile yüzünden aşağı akan damlaları sildi. Hiçbir şey söylemedi. Henüz adam onun sesini duymamıştı bile. Aralarında garip bir çekim vardı. Evinin yakınlarında bir ara sokakta, tek başına oturup ağlayan bir adama dokunuyordu.

Hande bilerek yüzlerini iyice yakınlaştırdı. Adamın harika yüz hatları vardı ama burnu biraz iriydi. Kirpikleri muhteşem bir şekilde kıvrıktı. Gözleri suluydu, ağlamaktan şişmişti. Hande'nin kalbi çok hızlı atıyordu, ne yaptığını bilmiyordu sadece huzurlu geliyordu her şey. Garip bir huzur vardı içinde. Genç adam, sadece on iki saniye sonra olacakları biliyormuşçasına Hande'nin yüzünü okşadı.

Hande ve ismini bilmediği yabancı adam dudaklarını iyice yakınlaştırdığında ılık nefeslerini dudaklarında hissedebiliyorlardı.

Yarı karanlık ara sokaktaki tek ses, diplerindeki çam ağacındaki ateş böceklerinin sesiydi. Onun dışında iğne atsan sesi duyulacaktı.

Sokaktaki iki kişinin kalbi güm güm atıyordu. Ve her ikiside bunu duyabiliyordu. Bir de bu sese derin bir yutkunma sesi eklendi.

Hande iki elini adamın soğuktan üşümüş ensesine koyup dudaklarını karşısındaki yabancının dudaklarına sürttü. Adam, Hande'nin dudaklarına kendininkileri bastırdı.

Sokaktaki ateş böceklerinin sesi durmuştu. Sanki her şey, birbirini tanımayan iki yabancının tanınmadık tutkusuyla bir olup susmuşlardı. Onlar da sessiz. Onlar da...

Sadece dudaklarını birbirine bastıran iki yabancı gözlerini kapatmıştı. Genç adam karşısındaki kadının belinden tutup iyice kendine çekince dudakları aralanmıştı. Hande'nin dudaklarının sıcaklığı, adamın üşümüş ve kurumuş dudaklarıyla bir olmuştu.

Sadece tek bir şey vardı.

Birbirini tanımayan iki insan, birbirine hapsolmuştu...

*****

"Saat kaç biliyor mu sen!? Sabahın 5'i oldu nerdeyse!"

Hande elindeki anahtarları mecalsizce yere attı. Konuşmaya hâli yoktu.

"Sen iyi mi?"

Hande Ashley'den tutunarak odaya girdi. Hem muhteşem şekilde uykusu vardı hem de..

"Anlatacak mı neyin var?"

Hande yatağına yatınca daha iyi hissettiğini düşündü.

"Çok değişik bir şey oldu."

Ashley sabırsızca gözlerini devirdi.

Derin bir nefes aldı, anlatmaya başladı. Hande öpüşme dahil her şeyi anlatınca Ashley'nin gözleri açılıyor, ağzı her seferinde 'O' şeklini alıyordu.

"Sen şaka mı yapıyor?"

"Hayır. Hepsi gerçek. Rüya olmadığına eminim."

Ashley gözlerini ovuşturdu, yerinden kalkıp baş ucunda duran ılık sudan bir yudum aldı.

"P-peki sonra?"

"Sarıldık. Öyle sarıldık. Nerdeyse yirmi dakika. Devriye gezen polis arabasının sesini duyunca kalktık. Ama gözlerindeki hüznü asla unutamam Ashley. Yollarımız ayrılmadan önce bana uzun uzun baktı."

"Eeeee?"

"Seni bir gün bulacağım gibi birşey söyledi tam anlamadım. Sonra da gitti."

Ashley ikinci bardağını da bitirdikten sonra ellerini kendine yelpaze yaparak mimiklerini garip bir şekilde oynattı.

"Böyle diyeceğine numaranı isteyebilirdi, salak biriymiş. Ayrıca, sen nasıl öptün onu? Anlayamadı ben."

Hande derin bir nefes çekti.

"Önce korktum ondan. Sonra sana zarar vermem dedi. Ağlıyordu zaten, kalbime dokundu. Bilmiyorum, sanki bir şey beni ona itti. Birde sarılıp ağlayınca içim parçalandı. Ne yaşamış olabilir bu kadar anlayamadım. Belki hoş olmayabilir ama içimden geldi öpmek. Ama başka bir adam olsaydı ölürdüm ama öpmezdim. Bu çok garip bir şeydi. İnan bilmiyorum."

Ashley ani bir şekilde şaşkınlığı kenara atıp gevşekleşti. Şakaya vurarak,

"Kesin kaderindeki kişiyi buldun." Dedi.

****

Hande geç yatmasına rağmen dinç bir şekilde kalkmıştı. Ve hatta şuan da o kahve yapıyordu. Sadece iki saatlik bir uyku insanı nasıl böyle yapabilirdi ki?

Hande kahvelerine kaynamış suyu doldurup içine şeker atıp karıştırdı. Salona gidip Ashley'ye fincanı uzatıp koltuğa oturdu.

Kahvenin kokusunu derin derin içine çekerek bir yudum aldı.

"Dün gece dediğin şeye kararlı mısın? Aklından çıkacağını pek sanmıyor ben."

Hande Ashley'ye sinirli bir şekilde baktı. Eğer sussaydı aklına gelmeyecekti. Yada anca kendini kandırırdı

"Eğer bu konu hakkında konuşmazsan dün gece olanları unutmaya kararlıyım. Tekrar söylüyorum o adamla karşılaşmam
imkansız. Bu yüzden bir anlık hoşlantı için bütün hayatımı onu düşünerek geçiremem."

Ashley kahvesinden hüpürdeterek bir yudum aldığında gülümsemişti. Hande artık gerçekten güçleniyordu.

İkisi de kahvelerini aynı anda bitirdiklerinde mutfağa gittiler. Tezgaha bırakıp robot gibi tekrar aynı anda odalarına girdiler.

Hande çantasını ve gerekli belgeleri alıp çıktığında Ashley'de aynı anda çıkmıştı.

"Ne o robotçuluk mu oynuyoruz?"

"Kes sesini pis sürtük . Asıl sen beni taklit ediyor."

"İyi madem öyle olsun."

Hande öne geçerek botlarını ve montunu giydi. Kapıdan sırayla çıkıp yürümeye başladılar. Şanslarına teşekkür edip ileride durdukları taksiye bindiler.

"Bugün sen geçen hafta gelen kitabı denetle. Ben de yenilerine bakarım."

"Tamamdır. Zaten o yeni kitaplar hiç hoşuma gitmemiydi."

Hande bilmiş şekilde konuşup Ashley'ye baktı.

"Gitmemiydi değil gitmemişti. Öğren Türkçeyi öğren."

Ashley Hande'nin saçını nazikçe çekip ayağına vurdu. Yayınevine gelince ücreti ödeyip taksiden indiler.

Hande'nin aklına istemsizce dün gece gelse de şuan da işine odaklanması gerektiğini gayet iyi biliyordu. Yoksa yayınevinin kalitesini düşürecek kitaplara evet diyebilirdi.

"Hoşgeldiniz." Gülfem, yayınevinin çevirmeniydi. Ve oldukça sıcakkanlı ve işine düşkündü.

"Hoşbulduk Gülfem."

Ashley ve Hande birbirlerine bakmadan odalarına girdiler.

Hande montunu asıp, masanın üstünde duran belgelere göz ucuyla baktı.

Masasına oturduğunda üç tane belge olduğunu gördükten sonra ilk hikayenin konusuna baktı.

"Kötü çocukla masum kızın aşkı."

Hande gözlerini devirerek belgeyi çöpe attı. Haftada en az bir tane böyle klişe bir hikaye gelmesi zorunda mıydı? Ayrıca bu hikayelerin bir kalitesi yoktu.

İkinci dosyayı açtığında konusunun korku olduğunu gördü. İşte bu ilgi çekici olabilirdi.

Daha ayrıntılı bir şekilde okurken fosforlu kalemle kurguları çizip not alıyordu.

Kapısı tıklatılınca refleks olarak gel dedi ama işi başından aşkındı.

İçeri giren kişi çekingen bir ses tonuyla,

"Hikayem için size yönlendirildim de. Bakabilir misiniz?"

Hande kafasını kaldırdığında boğazının kuruduğunu hissetti. Karşısındaki kişi de aynı şaşkınlığı yaşıyordu.

"Tabi oturun şöyle bakayım bir."

Karşısındaki uzun boylu, kısa saçlı kadın, dün karakolda çarpıştıkları kişiydi.

"Siz dün..."

"Ah, evet. Kusura bakmayın moralim bozuktu o yüzden size biraz ters davrandım."

"Aa, yok sorun değil. İnsanlık hali. Hepimizin ters tarafı olabilir."

Hande gülümseyip karşısındaki kadının elindeki dosyayı aldı. Kapağı açtığında isminin "Zincirleri Kırdım" olduğunu gördü. Marjinal bir ismi vardı.

"İsminiz nedir acaba?"

"Büşra Uymaz."

"Hande Erçel bende memnun oldum."

İki geç kadın el sıkıştıktan sonra Hande tekrardan belgeyi incelemeye koyuldu. Ama baktıkça hiçbir şey anlamıyordu.

"Okumam biraz uzun sürebilir. Siz bana özetler misiniz?"

"Tabii. Hikaye bir aile arasında yaşanıyor. Psikopat bir babanın eşi ve çocuklarına yaptığı eziyet anlatılırken kızlarından bir tanesinin bu esaretten kurtulmak için verdiği mücadeleyi yazdım."

Hande etkilenmiş görünüyordu. Daha önce böyle bir kitap karşısına gelmemişti.

"Benim gerçekten hoşuma gitti. Ben bu kitabı bugün iyice inceleyeceğim. Çok yüksek ihtimalle anlaşma sağlanabilir."

"Gerçekten çok mutlu oldum. Ne zaman haber verirsiniz?"

"En geç yarın akşama kadar. Size vereceğim formu eksiksiz doldurun."

Hande, Büşra'ya form uzatırken hikaye aklında tur atıyordu. Sanki biraz kendi hikayesine benzediği için mi etkilenmişti bu hikayeden? Büyük ihtimalle.

"Teşekkür ederim. İyi çalışmalar."

"Sağolun."

Büşra odadan çıkınca, Hande işinin başına geri döndü.

*****

"Kaldır elleri kaldır. Sen geç şuraya! At lan silahını!"

Ashley elindeki tabancayla içerideki pisliklerin yere yatmasını söylüyordu. İçlerinden birisinin tabancasını çıkartmak için hamle yaptığını görünce nişan almadan vurdu. Adam yere yığılınca kurşunun göğsünün bir parmak yukarı isabet ettiğini gördü.

Hande yere yatan adamların üstlerini arıyor ceplerinden çıkan küçük zehir paketlerini oluşturdukları çembere fırlatıyordu.

Arkasında hissettiği ayak sesleriyle hızlıca dönerek karşısındaki adama sıkı bir tekme geçirdi.

"Bunları dünyanın bir ucunda da satsanız sizi bulur, orayı yakarız!"

Hande'nin ses tonu cızırtılı televizyon gibi çıkmıştı. Bunu tanınmamak için, bilerek yapıyordu.

Arka cebinden çıkarttığı kırmızı tahta kalemini yerde kelepçelediği adamın alnına sürerek birşeyler yazdı. Bunu hepsine yaptığında herkesin alnında bir kelime yazıyordu.

"K3R1"

Ashley'de oluşturdukları çembere uyuşturucu maddeleri attıktan sonra kibriti çaktı. Şimdi milyonlarca insanın öldüğü bu maddeyi yakıp kül edecekti.

Adamlar birbirine kelepçelenmiş yalvarır gözlerle o kibriti oraya atmaması için bakarken, deponun demir kapısının gıcırtısı geldi.

Hande ve Ashley panikle ne yapacağını bilemezken polisler içeri doluşmuştu. Kızlar tabana kuvvet kaçarken bir polis peşlerini bırakmayarak arkalarından koşuyordu.

"Teslim olun! Adaletten Kaçamazsınız! Adaletten kaçsanız bile benden kaçamazsınız!"

Ashley Hande'yi motosikletin yönüne götürmeye çalışınca Hande bağırarak koşmaya devam etti.

"Sen git, ben bu polisi hallederim."

Ashley hızlı bir şekilde yön değiştirince polis saliselik şekilde karar vererek Hande'yi takip etmeye başlamıştı.

"Dur dedim sana yoksa sıkmak zorunda kalacağım!" Dedikten sonra havaya bir el ateş açarak Hande'yi korkutmaya çalıştı.

"Ben bu numaraları yemem! Yakalayabilirsen yakala!"

Hande tekrardan ara sokaklardan birine girecekken ters yöne gidip polisi atlatmaya çalıştı. Bir viraj daha döndükten sonra polisi atlattığından emin oldu.

Acayip biçimde soluk soluğa kalmıştı, nefesini düzenlemeye çalışıyordu. Soğuk ciğerlerinin en derinlerine işlemişti.

Oradan uzaklaşırken kafasında soğuk bir metal hissederken arkadan sinsice gelen sesi duymuştu.

"Sana benden kaçamayacağını söylemiştim!"

Almina Şahin

Continue Reading

You'll Also Like

585K 24.7K 44
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...
3.3K 1K 4
Bir yandan töre yüzünden hiçbir suçu olmadığı halde kan bedeli olarak Aslandağ ailesine verilen, aslında üvey olan hayatı çalınan ve yaşadığı her şey...
396K 10.8K 33
Olduğum yerde hareketsizce yerde yatan adama bakıyordum. ''Hayır...hayır...hayır b-bu...bu olamaz'' dedim. Ne diyeceğimi bilmez halde şaşkınca yerde...
3.3M 119K 65
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum. İkiz erkek kardeşim yerine ben hayatta kalmıştım, ben yaşamıştım...