Gizemli Kasaba

By kitapkokusu02

12.1M 516K 282K

Jenna Collins Gizemli Kasaba'ya taşındığında olacaklardan habersizdir. Birçok yeni insan tanıyacaktır. Peki y... More

-1-
-2-
-3-
-4-
-5-
-6-
-7-
-8-
-9-
-10-
-11-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-
-18-
-19-
-20-
-21-
-22-
-23-
-24-
-25-
-26-
-27-
-28-
-29-
-30-
-31-
-32-
-33-
-34-
-35-
-36-
-37-
-38-
-39-
-40-
-41-
-42-
-43-
-44-
-45-
-46-
-47-
-48-
-49-
-50-
-52-
-53-
-54-
-55-
-56-
-57-
-58-
-59-
-60-
-61-
-62-
-63-
-64-
-65-
-66-
-67-
-68-
-69-
-70-
-71-
-72-
-FİNAL-
-DUYURU VE TEŞEKKÜR-
-ÖZEL BÖLÜM-

-51-

119K 5.7K 2.4K
By kitapkokusu02

Duyuru: Sevgili okuyucu.. Bir kitabın en güzel özelliği hayal etmektir belki de. Karakterlerin görünüşünü, bakışını, konuşmasını, ses tonunu, davranışlarını..

Ve benim bu hayallere müdahale etmek gibi bir hakkım olamaz. Olmamalı da. Aslında karakter yayınlamak istemiyordum ama yorumlarda sıkça sorulan bir soru da karakterleri kimlerin canlandırdığıydı. O yüzden pek istemesem de karakter işini size sordum ve genelde olumlu yorumlar geldi. Karakterleri yayınladığımdaysa, gören kişiler hayal kırıklığına uğradı diye tahmin ediyorum. Çünkü hayallerindeki çok daha farklıydı. Zaten çok kişi de görmedi. Bölümü hemen sildim.

Kısacası karakterler olmayacak. En güzel karakterler, hayallerinizdekidir. O karakterler bölümünü görenler de lütfen o fotoğrafları unutsun ve hayallerindekiyle devam etsin.

Bir de Teog sınavına giren okuyucularım.. İnşallah sınavınız güzel geçmiştir. Geçmemişse de kendinizi yıpratmayın. Bunun ikincisi de var. Hiçbir şey sizden daha önemli değil.. 💐

Bu uzun duyurudan sonra bölüme geçsem iyi olacak.. 😄

İyi okumalar.. ☄

---


David geri çekilerek şaşkınlıkla bana baktı.

Evet. Söylemiştim işte. Sonunda söylemiştim.

"Ne?" dedi hâla şaşkın bir biçimde.

"Dönüştür beni."

"Şu an içtiğin için pek kendinde değilsin herhalde. Eve götürebilirim istersen seni?" dedi soru sorarcasına.

Bu da ne demekti şimdi? Kaşlarımı çatarak ona baktım.

"Ne söylediğimin farkındayım David. Vampir olmak istiyorum." dedim.

David ayağa kalktı.

"Hayır. Hayır." dedi. Bu sefer ben ona şaşkınlıkla baktım.

"Ne demek hayır?"

"Vampir olamazsın. Olmamalısın."

"Asıl vampir olmam gerekiyor. Farkındasın değil mi? Sen ölümsüzsün. Benim ise ne zaman öleceğim bile belli değil. Eğer vampir olmazsam nereye kadar devam edecek?" diye sordum ben de ayağa kalkarak.

"Ne yani sadece birlikte olabilelim diye mi vampir olacaksın. Bunun için mi kendini feda edeceksin?" dedi David bana bakarak. Feda etmek mi? Bu da ne demekti şimdi? Biraz daha ikna edici olmak için konuyu bizden başka yerlere de çekmeliydim belki de.

"Sadece o da değil. Şans eseri yaşıyorum resmen. Bir olay olduğunda sizlerden biri olmadan başımın çaresine bakamıyorum. Biraz önce sen gelmeseydin bana neler yapabileceklerini düşünebiliyor musun? Ve ben kendimi koruyamayacaktım David. Güçsüz olmaktan, güçsüz hissetmekten yoruldum. Anlıyor musun? Yoruldum." dedim. David biraz üzüntüyle bana baktı. Ama cevap vermedi.

O sırada Nina, Mandy, James ve Michael bizi görmüş, bize doğru gelmeye başlamışlardı. Yanımıza geldiklerinde ortamdaki gerginliği hissetmiş olmalıydılar.

"Neler oluyor burda?" dedi Mandy meraklı ve şaşkın bir biçimde.

"Hiçbir şey." dedi David.

"Ne demek hiçbir şey?!" dedim sinirle. Ne yapmaya çalışıyordu? Neden bu kadar tepki göstermişti? Anlayamıyordum.

"Hey hey hey.. Sakin olun." dedi James.

Öne adım atacakken dengemi kaybederek koltuğun üstüne düştüm.

"Jenna. Sen içtin mi?" dedi Nina.

"Bunun şu an ne önemi var?" dedim. Öfkeliydim. Ama bu öfkem David'eydi. Tekrar ayağa kalktım ve hemen David'in önünde durdum.

"Ne düşündün ki? Ben insan sen de vampirken bunun yürüyeceğini mi? Bir hoşlantı yüzünden bir süreleğine takılacağın bir kız gibi mi görünüyorum? Söylesene?" dedim. Kalbimde büyük bir acı vardı. Sağ yanağımdan bir gözyaşı süzülürken hâla David'e bakıyordum. Anlayamıyordum. Gerçekten ne düşünmüştü? Şimdi beni neden dönüştürmek istemiyordu? Ben insan olduğum sürece bunun yürümeyeceğini bile bile reddediyordu teklifimi.

"Ne?" dedi Nina, Mandy, James ve Michael aynı anda. Onlar da oldukça şaşırmış gibiydi.

David'in de gözlerinde hüzün vardı. Eliyle yavaşça kolumdan tuttu.

"Şu an iyi değilsin. Bunları sonra sakin kafayla konuşsak?" dedi. Tanrım.. Beni delirtmek mi istiyordu?

"İyi olmadığımı söyleyip durma artık. Ne söylediğimi, ne istediğimi biliyorum. Şu an asıl mantıksız davranan sensin." dedim gözyaşlarıma yine engel olamayarak. Bir şey demeyince devam ettim.

"David.. Belki o kadar belli edemiyorum hislerimi. Belki sen belli ettiğimi düşünüyorsun. Ama hayır. Sana hissettiğim o yoğun duyguları anlatamıyorum. Öyle bir his ki.. Kelimelere dökemiyorum. Yanımdayken hissettiğim huzuru sana anlatamıyorum. Söylemek istediklerimi nedensizce içime atıyorum. Belki utanıyordum söylemeye. Belki de korkuyordum. Beni bırakıp gidersin diye. Şimdi beni geri çevirme. Seni seviyorum işte. Seviyorum." dedim. Nina, Mandy, James ve Michael şaşkın bir biçimde bana bakıyorlardı. Belki de içkinin verdiği cesaretle söyleyebilmiştim bunları. Önceden duygularımı hiç bu kadar belli etmemiştim herhalde. Özellikle bunu bizimkilerin önünde hiç yapmamıştım.

En az onlar kadar David de şaşırmış gibiydi. Ama yüzünde şaşkınlıktan çok üzgün bir ifade vardı.

"Ben de seni seviyorum. Her zaman da seveceğim. Ama güven bana. Vampir olmamalısın." dedi. Duyduklarımın şaşkınlığıyla birkaç saniye bir şey diyemedim.

"Ne yani? Tüm o söylediklerime söyleyeceklerin bu kadar mı? Vampir olmazsam bunun elbette biteceğini biliyorsun değil mi?" dedim direterek.

David birkaç saniye bana baktı. Yüzündeki hüzünlü ifade.. Tarif edilemezdi. Ağzından çıkan cümle, kalbime hançer gibi saplanmıştı:

"Belki de bitmeli."

Hızlıca koltuğun üstündeki çantamı alarak koşmaya başladım.

"Hey Jenna!" Bu Nina'nın sesiydi.

Koşmaya devam ettim. Aynı zamanda dengemi sağlamaya çalışıyordum.

Canım yanıyordu. Ama bu fiziksel değildi. Hâla inanamıyordum. Vampir olmamdansa bitirmeyi mi tercih ediyordu yani?

Gökyüzünden damlalar ilk başta yavaş yavaş indi aşağıya. Ardından hızlandı. Yağmur şiddetini arttırmıştı. Nereye gittiğimi de bilmiyordum. Rastgele koşuyordum.

Bayağı uzaklaşmıştım. Ayağımın kaymasıyla diz üstüme yere düştüm. İçimde hissettiğim o büyük acı tarifsizdi. Yere oturdum. Hıçkırıklarıma engel olamıyordum. Kalbim en son ne zaman bu kadar kırılmıştı? Hatırlayamıyordum. Başımı ellerimin arasına aldım.

Omzumda hissettiğim elle korkarak başımı kaldırdım. David de karşıma oturmuştu.

Ondan uzaklaşmak için ayağa kalkmaya çalıştığımda ellerimden tutarak beni kendine çekti.

Hâla gözyaşlarıma ve hıçkırıklarıma engel olamıyordum.

"Özür dilerim. Öyle demek istemedim. Lanet olsun! Ağlama artık. Seni seviyorum tamam mı? Seni seviyorum." dedi David üzüntülü ve pişman bir ses tonuyla.

Soğuk yağmur damlaları her tenime değdiğinde ürpermeme neden oluyordu. Yerde kar yoktu. Yalnızca ıslak bir yoldu.

"Söz vermiştin." dedim sesim titrerken.

"Beni bırakmayacağına söz vermiştin."

David beni kendine çekerek sıkıca sarıldı.

"Bırakmayacağım. Aptalın tekiyim. Özür dilerim. Seni bırakmam Jenna. Bırakamam." dedi. Ben de ona sıkıca sarıldım.

Ne kadar süre öyle kaldık bilmiyordum. Zaman kavramını yitirmiş gibiydim. Ama o anın sonsuza dek sürmesini istemiştim.

David hafifçe geri çekilerek yüzüme baktı. Yüzümdeki yaşı eliyle temizledi. Ama yağmur damlaları yine ıslatıyordu yüzümü.

Yanağıma oldukça yavaş olacak biçimde bir öpücük kondurdu. Hıçkırıklarım kesilmişti. Ona baktım. Beni vampir yapıp yapmayacağını sormak istiyordum aslında. Ama aynı zamanda istemiyordum da. Neden bu kadar büyük bir tepki verdiğini öğrenmeden bunu sormak istemiyordum.

Biraz önce öyle demek istemedim demişti. Ama yine de kalbim kırılmıştı. Büyük bir acı hissetmiştim. Aslında o kırıklık hâla üzerimdeydi.

"Eve gidebilir miyiz?" dedim. Hafifçe gülümsedi.

"Gidelim."

---

Aşağıdan gelen sesler duyuyordum. Büyük ihtimalle bizimkiler de gelmişti.

Eve gelir gelmez duşa girmiştim. David de salonda beklemişti. Hâla salonda olmalıydı. Ama şimdi yalnız değildi.

Dişlerimi fırçaladım. Üstümü giyinip saçımı taradım. Saçlarımı kurutup açık bıraktım. Saçım zaten düz olduğundan kötü durmuyordu.

İçkinin etkisiyle partideyken yaşananları unutabileceğimi düşünmüştüm. Ama öyle olmamıştı. Her ayrıntıyı hatırlıyordum. Birkaç kişinin beni kıstırmasını, David'le konuşmalarımızı, David'in söylediği şeyden sonra kaçarcasına koşmaya başladığımı, yağmurda yere düştüğümü ve ardından David'in gelmesini.. Öyle demek istemedim derkenki üzgün yüz ifadesini..

Her şeyi hatırlıyordum.

Aşağıda pek neşeli şeyler konuşuyor gibi değillerdi. Eğer öyle olsaydı Mandy'nin kahkahalarını duymamam imkansız olurdu. Ama hayır.

Kahkaha felan yoktu.

Kalbimdeki kırık, hâla geçmemişti. Unutamıyordum işte. Belki de bitmeli demesini aklımdan çıkarakıyordum. Ben onun için vampir olmayı göze almışken, o bunu nasıl söylerdi? Ayrıca neden vampir olmayı, kendini feda etmek olarak tanımlamıştı?

Odamdan çıkıp yavaşça merdivenlerden indim. Tahmin ettiğim gibi hepsi salonda oturuyordu. Hepsi de partideki kıyafetlerini değiştirmiş, günlük kıyafetlerini giymişlerdi.

Ben salona geldiğimde hepsi bir anda sustu. Böyle bir anda susmalarına biraz sinir olsam da bir şey demedim.

"Selam. Şimdi nasılsın?" dedi Mandy.

"İyiyim." dedim. Aslında David'in yanına oturmak istemiyordum. Ama tekli koltuklara Nina ve Michael geçmişti. James ve Mandy de bir çiftli koltukta oturuyordu. Geriye sadece David'in yanı kalmıştı. Ona biraz uzak olacak biçimde koltuğa oturdum.

Sessizlik devam ederken, bu durum gitgide canımı sıkmaya başlamıştı.

"Sessizliği bozmak için, ben odaya gelmeden konuştuklarınıza devam etmeye ne dersiniz?" dedim. Direkt James konuştu:

"Senin vampir olmak istemeni konuşuyorduk." dedi. Konuya hemen girmesinden dolayı hepsi aynı anda James'e ters bir biçimde baktı.

"Ne var?" dedi James her zamanki garip haliyle. O sırada Mandy ve James'in gerçekten de uyumlu olduğunu düşündüm. İkisi de değişik ve komikti. Aynı zamanda zeki. Birbirlerine çok yakışıyorlardı.

Normalde James'in bu hallerine gülerdim. Ama şu an kendimi mutlu hissetmiyordum. Hem de hiç. Gergindim. Ayrıca biraz da kırılmış..

"Vampir olmam mantıklı. Neden istemiyorsunuz bunu?" dedim. Birkaç saniye sessizlikten sonra Nina konuştu:

"Bence gerçekten istiyorsan vampir olmalısın." dedi. Biraz şaşkınlıkla ona baktım. Ama bunu söylemesinden memnun olmuştum. Onaylayan biri çıkmıştı sonunda. Peki diğerleri ne düşünüyordu?

"Bence iyi düşünmelisin Jenna. Sadece istiyorsun diye vampir olmamalısın. Bunun sonuçlarını da düşünmelisin." dedi Mandy. Nina cevap verdi:

"Şu an mantıksız davranıyorsunuz. Mantıklı davranan Jenna. O sadece David'in sevgilisi değil. Aynı zamanda bizim de dostumuz. Ne yani o ölene kadar onunla olup sonra hayatımıza devam mı edeceğiz? Oldu olacak yaşlandığında yürümesine felan yardım ederiz." dedi Nina. Ona gülümseyerek baktım. İçimdekileri söylemişti resmen.

"Herkes senin gibi değil Nina." dedi David. Nina David'e baktı.

"Hangi konuda?"

"Kan konusunda. Sen ilk dönüştüğünde de kana bizden daha çok dayanıklıydın. Şu an da kana en dayanıklı olanımız sensin. Ama bu herkeste böyle olmuyor. Özellikle yeni vampire dönüşmüş birisinin kendini kontrol edebilmesi.. Biz bile kendimizi zor kontrol ederken Jenna'nın bunu birden yapmasını nasıl bekleriz?" dedi.

"Zaten birden öğrenmeyecek. Biz nasıl öğrendiysek o da öyle öğrenecek." dedi Nina. David sinirleniyor gibiydi.

"Biz deyip durma Nina. Biz deme. Çünkü hepimiz bunu aynı şekilde öğrenmedik." diye cevap verdi David. Nina cevap vermedi. James konuştu:

"Eğer ileride Jenna'yı kaybetmeyi göze alabiliyorsanız vampir yapmayın. Ama şu an konuştuklarınız.. O kadar saçma ki. Ne yani biz kalbimize kazık saplanmadıkça, yanmadıkça veya başımız koparılmadıkça sonsuz bir hayat yaşayacağız ve bir yerden sonra Jenna olmayacak öyle mi? Sizi bilmiyorum ama ben artık Jenna olmadan bizi düşünemiyorum. Vampir olmalı." dedi James. Gülümseyerek James'e baktım.

David aniden ayağa kalktığında şaşkınlıkla ona baktım. Herkes David'e bakıyordu.

"Demeyin şunu artık. Yeter. Jenna'sız bir yaşam ben de düşünemiyorum." dedi. Çaresiz ve gergin gözüküyordu. Üzgündü. Hem de çok. Bunu görebiliyordum. Bakışlarını bana çevirdi.

"Seni seviyorum. Gerçekten. Ama sırf seninle birlikte olabilmek için, senin hayatını karartacak kadar bencil biri olamam Jenna. Bunu sana yapamam." dedi. Ben de sinirleniyordum.

"Neden ya neden? Şu çok önemli nedeni bana da söyle de bileyim. Neden bu kadar tepkilisin? Neyi bana yapamazsın? Vampir olmak hayatımı nasıl karartacak? Söyle!" dedim sinirle.

"Bunu senin için yapıyorum. Seni düşündüğüm için seni dönüştürmek istemiyorum. Sadece bunu bil." dedi. Bu kadar yeterdi. Sinirden kafayı yemek üzereydim. Ayrıca kalbimdeki kırık, anlatamayacağım bir boyut almıştı.

Beni dönüştürmezse David ve ben diye bir şey olamazdı. Ve o beni dönüştürmeyeceğini söylüyordu. Hissettiğim bu acı, kalbimi paramparça ediyordu.

Gözlerim dolmaya başlamıştı. Hem sinirden hem de hissettiğim o acıdandı bu yaşlar. Hızlıca ayağa kalktım. Merdivenlere yönelirken David beni iki kolumdan tuttu.

"Gitme."

Sinirle kollarımı çekmeye çalıştım. Ama başaramadım.

"Bırak beni!" dedim büyük bir öfkeyle.

"Jenna..."

"David. Yeter. Artık bana engel olamazsın. Beni dönüştürmezsen biz diye bir şey olmayacağını biliyorsun. Bunu bile bile beni dönüştürmemeyi tercih ediyorsun. Artık bitti. Şu son bir ayımı gerçekten eğlenceli ve güzel geçirmiştim. Ama senin için geçici biri olduğumu yeni öğreniyorum. O yüzden şimdi. Bırak beni." dedim. David üzgün olduğu kadar şaşkın da gözüküyordu. Belki biraz sert konuşmuştum. Ama onun biraz önce söyledikleri yanında bu bir hiçti. Resmen az önce bizi bitirmişti.

David ellerini gevşetirken sertçe kollarımı geri çektim. Merdivenlerden büyük bir hızla çıkıp odama geçtim. Kapıyı çarparak kapatarak kilitledikten sonra yatağa oturdum.

Gözyaşlarım istemsizce akarken, boğuluyor gibi hissediyordum. Bu tarif edilmez acı, bana işkence ediyordu. Henüz birkaç saat önce "Seni bırakmam. Bırakamam." demişti. Ne yani bu sözleri öylesine mi söylemişti? Ben vampir olmazsam birlikte olamayacağımızı biliyordu. Beni bırakmak istemiyordu. Biliyordum. Bakışlarından anlıyordum. Ben de ondan ayrılmak istemiyordum. Hatta belki de bu en son isteyeceğim şeydi. Ama neydi bu kadar korktuğu?

Yatağa yan bir şekilde uzandım. Bacaklarımı kendime doğru çektim ve gözlerimi kapattım.

Hayır. Uyumayacaktım.

Sadece bu acının hafiflemesini bekleyecektim.

---

Saatlerdir yatakta uzanıyor olmalıydım. Gözyaşlarım durmuştu. Ama acı..

Acı geçmemişti. Belki de geçmeyecekti. Bu gerçek, kalbimde bir iz olarak kalacaktı.

David olmadan yarım kalacaktım. Ona öyle bağlanmıştım ki.. Onsuz bir yaşam düşünemiyordum. Onsuz nasıl yapacağımı bilemiyordum. Gerçekten ne yapacaktım? Yine mi kasabadan gidecektim? Eğer beni dönüştürmezse burada kalıp ona, onlara daha da bağlanmanın anlamı neydi?

Ama gitmek istemiyordum. Bilmek istiyordum. Neden beni dönüştürmekten bu kadar çekiniyordu? Korktuğu neydi?

Kapım tıklatıldığında korkuyla yataktan sıçradım. Odaya geldiğimden biraz zaman sonra dış kapının açılıp kapanma sesini duymuştum. Yani bizimkiler gitmiş olmalıydı.

O zaman evdeki kimdi?

"Kimsin?" dedim biraz korkuyla.

"Benim. David." dedi. Anlaşılan o gitmemişti.

"Git lütfen." dedim. Şu an ona olan kırgınlığım, anlatamayacağım bir düzeydeydi. Şu an onu görmek veya onunla konuşmak istemiyordum.

"Jenna. Kapıyı aç." dedi net bir ses tonuyla.

"Açmayacağım. Git."

"Kırarım." dedi. Ne desem bilemiyordum. Gerçekten kapıyı kırar mıydı ki?

Evet. David'di bu. Kesinlikle kırardı. Sonra ben anne ve babama hesap vermek zorunda kalırdım.

Aman ne güzel.

Kilidi açıp yavaşça kapıyı araladım.

"Ne var?" dedim sinirle.

"Böyle yapma." dedi David.

"Önce bizi bitiriyorsun, sonra böyle yapma mı oluyor yani?!" dedim yine aynı sinirle.

"Anlatacağım." dediğinde öfkem aniden gitmiş ve yerini şaşkınlık almıştı.

"Neyi?"

"Seni neden vampir yapmak istemediğimi."

Birkaç saniye ona bakakaldıktan sonra kapıyı iyice açtım. Belki şu an onunla konuşmak istemiyordum ama aynı zamanda bilmek de istiyordum.

David odaya girdi ve yatağa oturdu. Ben de kapıyı kapatarak onun tam karşısına oturdum.

Masmavi gözleriyle birkaç saniye bana baktı. Odaya sessizlik hakimdi. Bakışlarındaki o yoğun duyguyu hissedebilmiştim. Bu duygu neydi tam olarak neydi ben de bilemiyordum. Ama büyük ihtimalle benim şu an ona baktığımdaki hissettiğim duyguların aynısıydı. Hüzün, korku, sevgi..

Aşk.

"Seni dinliyorum." diyerek sessizliği bozdum. Bunu derken bakışlarımı ondan kaçırmış, ellerime kaydırmıştım.

David yutkundu.

"Gerçekleri bilmek istediğinden emin misin?" dedi. Ama bunu öylesine sormuş gibi değildi. Gerçekten merak ederek soruyordu. Bakışlarımı tekrar ona çevirdim:

"Evet. Tüm gerçeği bilmek istiyorum."

Continue Reading

You'll Also Like

187K 6.9K 25
espriler için davetlisiniz :)
1.7K 152 9
"𝐵𝑎𝑛𝑎 𝑒𝑙𝑖𝑛𝑖 𝑣𝑒𝑟... 𝑠𝑎𝑛𝑎 𝑛𝑒 𝑘𝑎𝑑𝑎𝑟 𝑔𝑢̈𝑐̧𝑙𝑢̈ 𝑜𝑙𝑑𝑢𝑔̆𝑢𝑚𝑢𝑧𝑢 𝑔𝑜̈𝑠𝑡𝑒𝑟𝑒𝑦𝑖𝑚."
57.7K 1K 20
Uyurken arkadas edinmeyi denedinizmi hiç? Aksam oldugunda yatmak icin sabirsizlandiginiz olmadimi ? Arkadasinizla bulusmaya gitmek icin uyumaniz gere...
9.4K 898 29
[TAMAMLANDI] jisung ve felix olağanüstü şeylere bayılırlardı bir gün bir kütüpahanede gizli bir geçit bulurlar bakalım bu iki arkadaş Lee krallığın v...