Ultisüper uyarı: MiHi yi de sevin o sizin en yakın arkadaşınız sadece 🙃☺
Medya--> JK&JM - We Don't Talk Anymore 😎😁
Keyifli okumalar janlar 🌸
--------------------------------------------------
"JungKook! Ya şunu bi düzgün yaz ya!"
Jungkook kaşlarını kaldırdı.
"Ha! Maalesef düzgün olanı taze bitti efendim bununla yetinmek zorundasınız."
Dalga geçerek söylediği şeyle omzuna vurdun.
Gecenin bir yarısı herkes yattıktan sonra okulun bodrum katında buluşmuş ve pankartları hazırlamaya çalışıyordunuz.
Şimdi ne pankartı diye soracaksınız hemen açıklıyorum kkk.
İki yıldır beden derslerinde çekmediğiniz şey kalmamıştı. Çünkü ortada beden dersi yoktu. Aşırı disiplinli bir özel okul olduğu için zaten bir ders olan beden dersinde de ders işliyordunuz. ~(TT)~
Asıl şaşırtıcı olan şey kimsenin bu güne kadar itiraz etmemiş olmasıydı. Taa ki senin de canına tak edene kadar.
İçindeki lidoyu çıkarıp milleti toplamış ve liderlik konuşması yapmıştın.
Sorun şu ki kimse idareye karşı çıkmak istemediği için seni dinleyen üç kişi vardı. En yakın kankeytocampingin Mi Hi, en yakın erkek kankeytocampingin Jimin ve mecburiyetten birtanecik sevgilin Jungkook.
Sen de sinirlenip kendin mudireyle konuşmaya gitmistin. Ama sonuç olarak ceza puanı yiyip oturmustun.
Ama tabii ki sen (adın)din. Asla kolay vazgecmezdin. ~Ne güzel gaz veriyom sksj~
Bu yüzden pankartlarla protesto yapmaya karar verdin. Sonucta kimse protesto yapıyor diye ceza puanı veremez diye dusunuyordun.
Ustelik planina göre idarenin bir şey demedigini gorunce herkes size katılacaktı. En azindan öyle umuyordun.
Gözün tekrar JungKook'un yaptığı pankarta kayinca çığlık attın.
"Yaah! Jeon JungKook! Sana düzgün yaz demedim mi ben!"
Jungkook uykulu gozlerle bir sana bir de pankarta baktı.
"Ne yapmisim ki?"
Tek kaşını kaldırdin.
" 'Beden dersi hakkimiz söke söke alırız!' yazacaksin."
Ardindan yazdığı şeyi okumaya başladın.
" 'Beden dersi hakkimiz söke söke düzgün yazariz!' değil!!??!😠"
Jungkook esnedi.
"Şimdi de beni mi suçluyorsun?! İki saattir düzgün yaz düzgün yaz diyip duruyorsun ne yapayım bilinç altima işlemi-"
"Kook sus!"
"Ne ya-"
"Jungkook sus dedim!" Endişeyle kapıya baksan da Jungkook anlamamisti.
"Ha şimdi de trip yiyoru-" sözünu 3877373372. kere kesip kolundan tuttuğun gibi masanın arkasına çektin.
"Ne oluyo-" sabır çekerek elini JungKook'un ağzına bastırdın. Bir milyon kere sus deneme rağmen hala konuşuyorsa ya uykusuzluk kafa yapmıştı ya da beyni erimişti.
"Ayak sesleri geliyor. Biri buraya geliyor!" diye fısıldayarak bağırdın. ~nasıl oluyorsa artık kkk~
Ayak sesleri iyice yaklasinca iyice masanın arkasına sindin. Elin hala Kook'un ağzındaydı ama sen bunu fark edemeyecek kadar kapıya odaklanmıştın.
Sonunda kapı açıldığında gelenleri gorunce derin bir nefes aldın. Maalesef aynı durum Kook için söz konusu değildi.
Mi Hi ve Jimin içeri girip kapıyı kapatınca sen de ayağa kalktın.
Jungkook nihayet nefes almaya başlayınca öksürmeye basladi.
"Öhö.. Beni.. öhö öhö.. boğmaya mi öhö çalışıyorsun sen öhö öhö!"
Suçlulukla gulumsedin.
"Ah Kookie~ Ya ben öyle şey olunca şey ettim yani sonra şey oldu. Bilirsin şey.."
Ardından sirince siritip ~ki ben hiç beceremem~ Mi Hi ve Jimin'e döndün.
"Jimin 😊 sen 😊 Kook'a 😊 bak 😊 da 😊 ölmesin 😊 "
Jimin sana 'Deli la bu' bakışı atıp Kook'un yanına gitti.
Sen de çoktan pankartlarin başına oturmuş olan Mi Hi'nin yanına gittin.
Eline kalem alıp kaldığım yerden devam ettin. Mi Hi sana bakmadan konuştu.
"Öldüreydin jojuğu."
Görmese de göz devirdin.
---
"İşaretimle koşuyoruz okey?"
Mi Hi onaylarken Kook tepki vermemişti. Jimin ise hala nasıl kaçarim diye hesap yapıyordu.
Sesini yükselterek tekrar sordun.
"Okey?!?"
Bu kez hepsi tırsarak aynı anda onayladı.
"Okey!"
Önüne dönerek tekrar okulun girişini gözlemeye başladın. Neredeyse bütün öğrenciler gelmişti. Mudire ve diğer hocalar da gelince harekete gececektiniz.
Bir sure bekledikten sonra mudirenin geldiğini görünce işaret verdin.
"Şimdi!"
"O kadar acele etmeyin bakalım. O ellerinizdekiler ne?"
Duyduğun sesle alt dudağını dişleyerek arkani döndün.
Karsinda beden öğretmenini gorunce tuttuğun nefesi verdin. Neyse ki o da bu durumdan fazlasıyla şikayetçiydi.
Beden dersleri olmayinca işkence edeceği öğrenci de olmuyordu.
~Burdan beden hocama selamlar. İnş. takside cüzdaninizi unutursunuz da 8273636272636 metre koşarsınız emi. Saygılar~
"Hocam siz miydiniz 😊 Biz şey yapıyorduk. Şey işt-"
Yine bir 'şey' döngüsüne gireceğini anlayan Mi Hi hemen duruma el attı.
"Çok sevgili ve saygılı değerli çok sevdiğimiz hocamı-"
Mi Hi'nin yağcılar kraliçesi olmaya doğru hızla koştuğunu gören Jimin lafa atladı.
"Hocam bence oldukça gereksiz ve saçma bir şey yapiyoruz. Ustelik oldukca utanç veric-"
Jimin'in iyice sıçıp batirdigini anlayan JungKook girdi bu sefer lafa.
"Sonuç olarak protesto yapmak için biz konuşurken çoktan odasına gitmiş olan Mudireyi bekliyorduk."
Sen şaşkınca arkani döndün. Ortada ne mudire vardı ne de başka biri. Zil çaldığı için herkes çoktan gitmişti.
Yine her zamanki gibi en akıllınız Kook olmuştu.
Tekrar beden hocaniza döndüğünüzde adamın beyni yanmış bir şekilde orda dikildigini gördün.
Hemen yanina gidip elini yüzünün önünde salladın.
"Seonsaeng-nim! Alooo hacı orda mısın?"
Adam kafasını sallayarak kendine geldi.
"Ha?! Aferin size hep böyle olun. Benden size tam destek. Hadi şimdi evlere dağılın."
Ardından arkasına dönüp gidince kaşını kaldırıp bakmaya başladın.
"Adamın beynini yaktiniz la daha yeni geldik okula evlere dağılın diyor."
Jimin kapıya yöneldi.
"Valla ben anlamam arkadaş sonuçta gidin dedi. Ben gider. Tutmayın beni. Hadi eyw."
"Hiç bir yere gitmiyorsun efendim!" Ensesinden tutan Mi Hi ile suç işlemiş küçük çocuk gibi geri döndü.
Sense elindeki posterlerle kalakalmiştın. Hemen olağanüstü zeki beyninde B planı oluşturdun.
"Bakın şimdi bu posterleri bahçeye saklıyoruz. Ders çıkışı aynı plan. Okey?"
Hepsi onaylayınca bahçeye saklayıp sınıflara dağıldınız.
---
Ders çıkışı tekrar aynı pozisyonda beklemeye basladiniz.
Beş on dakika sonra mudire geçince Mi Hi böğürdü.
"Aha mudire!!"
Mudire kaşlarını çatıp size dönünce içinden Mi Hi'ye söverek işaret verdin.
"Şimdi!"
Aynı anda saklandiginiz yerden çıkarken herkes şaşkınca size bakıyordu.
Müdire de tek kaşını kaldırmış sizi izliyordu.
Pankartlari kaldırıp bağırmaya basladiniz.
"Beden dersi hakkimiz söke söke alırız! Beden dersi hakkimiz söke söke alırız!!'
Mudire de dahil herkes kahkahalarla gülmeye başlayınca ne olduğunu anlamasaniz da devam ettiniz.
Milletin pankartlara bakıp guldugunu farkedince hemen pankarta baktin.
"'(Adın) 28 gün boyunca banyo yapmayarak rekor kırmıştır.' mı?!! Bu ne şimdi??!!"
Ardından herkes kendi pankartindakini okumaya başladı.
"Mi Hi her gün makyaj yaptığını sanarak yüzüne pastel boya sürüyor."
Mi Hi yüzünü buruşturdu.
"Ben makyaj yapmam ki??!"
Ardından Jungkook sinirle konuştu.
" 'JungKook hâlâ küçük bir bebek gibi altına yapıyor.' Bunu yazanı bir bulursam var ya #%!?!3@#&#!!"
~Yoğun derecede +18 kufur icerdiginden dolayı sansürlenmiştir.~
Ardından Jimin pankartinda yazani okudu.
"Ama bu resmen bana edilmiş bir küfür. 'Jimin'in baklavalari yerine şeker pareleri var.' Hadi bir tane olsa neyse. Şeker pareLER. Birden çok yani!!"
Sinirle gozlerinle etrafı tararken kimin yaptığını biliyordun. Kesinlikle Seon Ah'dı.
~Kızı iyice piç ettim helal ossun bana djsj~
Seon Ah bir köşede kahkaha atıyordu. Kendi kendine mirildandin.
"O kahkahaları bir tarafından sokup ağzından çıkartmazsam ~anladiniz siz onu kk~ bana da (adın ) demesinler!"
Tam arkani dönüp gidecekken müdirenin sesiyle çivilenmiş gibi olduğun yerde durdun.
"Küçük hanım! Okulun huzurunu bozduğunuz için cezalısınız."
Ardından Mi Hi ve JungKook'a döndü.
"Siz de yardım ve yatakliktan cezalısınız." ~yardim neyse de yataklık nasil oluyor tovbeeee 😐😓😮😫😕😳~
Mi Hi ve JungKook itiraz edeceği sırada arkadan sıvışmaya çalışan Jimin okurların olduğu gibi müdirenin de gözünden kaçmadı.
"Sen de cezalısın Park Jimin! Hepiniz cezalısınız! Şu an sınıfında olmayan herkes cezalı!! Topunuz cezalı!! Hepiniz bütün elalem topluca cezalı!!?"
Mudire acayip gaza gelmişti. Bir hoca gelse günaydın dese ona da ceza verecek gibiydi.
Herkes aninda siniflara koşarken siz de sınıfa gidiyordunuz Jimin hariç.
O tam ters yöne okul çıkışına doğru gidiyordu taa ki müdire önüne geçene kadar.
"Sen nereye yawrim??!'
Jimin bilmisce konuşmaya başladı.
"Ben nasıl olsa cezalı olduğum için sınıfa gitmeme gerek yok."
Jimin surekli okuldan kaçmak için bahane arıyordu. ~Çünkü Jimin'in içine bir adet ben kaçmıştı.~
Hepiniz Jimin sıçtın yawrim diye söylenirken mudirenin şaltelleri atmıştı çoktan.
"Yok ya!??! Doğru sınıfına! Cezaniz ikiye katlandı. Okul çıkışı odama gelin!!?"
---
"Senin yüzünden!?"
"Asıl senin yüzünden!?"
"Nasıl benim yüzümden?! Kimin yüzünden buradayız acaba?!"
"Kimin yüzünden cazamiz ikiye katlandı da hala buradayız acaba??!"
Mi Hi dayanamayarak araniza girdi ki bunu yaparak hayatının hatasını yapmış oldu.
"Ya yeter başım ütülendi. Susun!"
İkiniz de aynı anda cevap verdiniz.
"Sen karışma!"
Jimin biraz dusunup Mi Hi'ye döndü.
"Pardon da senin kafan elbise mi ki ütülensin?"
Herkes Jimin'e 'Sen ciddi misin?!' bakışı atarken JungKook dayanamayıp konuştu.
"İkinizde yettiniz ama! Geldiğimizden beri Mi Hi ile ben çalışırken siz orda oturmuş senin suçun! yok senin suçun?! Bilmem farkında mısınız ama yardım etseydiniz çoktan bitmişti?!?"
Mi Hi de kollarını göğsünde birlestirip kafasıyla onaylayınca mecburen ayağa kalktın.
"Tamam ne yapmalıyım?"
---
"Zalım müdire yaktı biziiğğğ!! Of belim😭"
"Hiç konusma Jimin senin yüzünden😠"
"Ne benim yüzümden ya senin yüzünde-"
Jungkook ya sabır çekerek yanina geldi ve yine birbirinizi suçlamaya başlamaya başlamışken seni anında omzuna atıp koşarak Jimin ve Mi Hi den uzaklaştırdı.
"Jun-JungKook?! Dur düşücez şimdi?!"
~Bunu da buraya bırakırım ehüehüejü~
K
ook güldü.
"Düşürmem merak etme."
En azından gece olduğu için kimseye rezil olmam diye keyfini çıkartmaya başladın.
On dakika sonra JungKook durduğunda ne oldu diye arkana bakmaya çalışsan da Kook'un omzunda olunca pek de mümkün olmuyordu.
Ardından JungKook seni omzundan indirdi.
Geldiginiz yere baktın.
Kuaför??¿
Saclarina baktin.
"Hayır JungKook?! Hayatta olmaz kestirmem saçlarımı olmaaaa-"
"Benim birtanecik sevgilim bağırıp da güvenliği başımiza toplama istersen. Ayrica gordugun gibi dükkan çoktan kapanmış. Ayrica ben niye senin saçını kestirmek isteyim?"
Tek kaşını kaldırarak ona baktin.
"E ne işimiz var o zaman gecenin bu saatinde burda?"
"Hâlâ anlamadın mı?"
Bir sure dusundukten sonra hayır anlamında kafani salladın.
Kook da derin bir nefes alıp anlatmaya başladı.
"Bak şimdi hani bizim pankartlar vardı ya işte onlari değiştiren Seon Ah mış. "
"Evet bunu biliyorduk zaten."
"Bu kuaför, Seon Ah hanımefendinin her gün okula gelmeden önce gittiği kuaför."
İşte şimdi bir şeyler yerine oturmaya başlıyordu. Kook'un yanağını sıktın.
"Aferim Kookie benim yanımda dura dura akillaniyorsun."
Sen egonu okşarken Kook göz devirip dükkanın arka tarafina gitti.
"Burda bir arka kapı var ama yıllardır kullanılmadığı için hiç kimsenin haberi yok veee..."
Cebinden çıkarttığı anahtarları gözünün önünde salladı. Fazla mı akıllanmıştı ne?
"Anahtarlarını almayı başardım. 😊"
"İyi de ne yapacağız ki içeride? Güvenlik kamerası diye bir şey var hatırlatırım."
"Sevgilini hiç tanımamışsın o işi çoktan hallettim. Bizim yapacağımız tek şey boyaları değiştirmek ve bir kaç küçük teknik işlem."
Elindeki tornavidayı nerden çıkarttığını anlamasan da onayladın.
Bu plan kurma işinde senden iyi olan biri varsa o da Kook olmalıydı.
Kook anahtarla kapıyı açınca sessiz olmaya gayret göstererek içeri girdiniz.
Sen hemen boyaların olduğu kısma giderken Kook da fon ve kurutma makineleriyle uğraşıyordu.
Üzerinde Seon Ah yazan küçük boya kasesini bulunca sirittin.
Aklina Seon Ah'ın dip boyası gelmiş saçlarının alacağı şekil gelince sırıtman genişledi.
Kenardaki boyalardan alıp acımasızca hepsini karıştırdın. Hangi renk olacağını sen de merak ediyordun.
İşin bitince Kook'un yanina gittin. Onun da işi bitmiş her seyi yerine koyuyordu.
İkiniz de siritarak kuaförden çıktınız ve kahkahalar eşliğinde eve gittiniz.
Ertesi gün sabah uyanınca vahiy inmiş gibi aklina gelen planla sevinç dansı yapmaya başladın.
Ardından Mi Hi 'yi arayıp anlatmaya başladın.
"Bak şimdi Mi Hi bu gün butun velileri okula toplamamiz lazım. Müdire hanım bizimle başa çıktı ama bakalım okul aile birliği ve sevgili velilerine de ceza verebilecek mi?"
"Hı? Ne? Saat kaç farkında mısın sen?" Ardından telefonu yüzüne kapatınca göz devirdin.
Hemen okul aile birliği başkanı olan Mi Hi nin annesini aradin.
"Merhaba efendim. (Adın) ben.."
Kadina butun derdini yakındığında neredeyse beynini yikamistin ama ikna olmuştu. Bu gün diğer velileri de alıp okula gidecekti.
Anlaşılan bu gün çok güzel bir gün olacaktı. Kahvaltıni yaptıktan sonra ıslık çalarak evden ciktin.
Okula gitmeden önce Kook, Mi Hi ve Jimin ile buluşup dün Kook ile olanları ve senin Mi Hi nin annesiyle olan konuşmalarını anlattin.
Konusa konusa okula vardiginizda gordugun manzarayla ağzını açmış şaşkınca bakiyordun.
Nerdeyse bütün veliler toplanmış ellerinde pankartlarla mudirenin ustune yuruyordu. Mudire de köşeye sıkışmış halde bir şey diyemiyordu.
Trajik olan en başta senin annen vardı. Siritip annene doğru koşarken JungKook icinden 'boşuna anasına bak kızını al dememişler değil mi?' diyerek peşinden koştu.
Annenin yanina gidip bir tane pankart aldıktan sonra sen de onlara katıldın. Peşinden Kook, Mi Hi ve Jimin de size katıldı.
Yavaş yavaş butun öğrenciler size katılıyordu. Planın ise yaradığı için acayip mutluydun.
Biraz daha müdirenin ustune gidince kadın çığlığı bastı.
"Auyyhh!! Yeter mudire falan değilim ben!! İstifa ediyorum hadi bb."
Kadin kosa koşa okuldan çıkınca siz de arkasından şaşkınca bakiyordunuz.
Okulunuz adını tarihe 'Müdiresini kaçırtan ilk okul.' olarak yazdırmıştı.
Arkadan biri bağırdı.
"Mudire olmazsa nasıl beden dersimizi alacağız??!"
Bunun üzerine herkes kendi arasında konuşmaya başlayınca Mi Hi'nin annesi öne çıktı.
"Susun ve dinleyin. Ben bu okulun aile birliği başkanı olarak kendimi mudire ilan ediyorum."
Herkes onaylayıcı sesler çıkarınca devam etti.
"Vee haftada üç saat beden dersi koyuyorum!"
Öğrencilerden büyük bir çığlık yükselirken veliler alkışlıyordu.
Zilin calmasiyla yeni mudireniz tekrar konuştu.
"Şimdi herkes sınıflara!?"
Herkes büyük mutlulukla sınıflara dağılırken en mutlusu sendin sonuçta senin sayende olmuştu bunlar değil mi?
Sinifa gidip sirana oturunca kapıdan giren kişiyle mutluluğun artacağını hissettin.
Seon Ah kafasinda butun saçlarını örten bir bereyle içeri girmek üzereydi.
Kapıdan girmek üzereyken beresi kapının yanındaki çiviye takilinca bere kafasından çıktı.
Herkes büyük sessizlikte ona bakıyor ve saçlarının aldığı şekli anlamaya çalışıyordu.
Saçları asker yeşili gibi bir renk olmuştu ama aralarda morlar sarılar kızıllar siritiyordu. Kafasi gökkuşağına dönmüştü.
Unicornun sıçtığı bir gökkuşağına dönmüştü.
Bütün sınıf aynı anda kahkahalara boğulurken sen de Kook un sayesinde arka tarafı tavus kuşunun kuyruğu gibi havaya kalkmış olan saça bakıp karnina ağrılar girerek guluyordun.
Senden bir farkı olmayan Mi Hi ye dönüp mirildandin.
"Umarim bizimle uğraşmamayı öğrenmiştir 😂😂"
-----------------+---------------+--------------------
Laned ossun sonunda yb geldi yeyeyyehehwh dediğinizi duyar gibiyim
😂😂😁😂😁😂😁😂😁😂😂😁😂😁😂😁😂😁😂😂😁😂😁😂😁😂😂😂
E nabıyonuz nassınız falan
(İçses:ah zavallı açlıktan kafayı sıyırdı😐)
Ne alakası var ehüeheüeheüejeğ
Oruçluyuh aga acıktım 😄😁
24 saatimin 20 si yemek yiyerek geçiyodu şimdi oruç olunca dedim neden yb yazmıyorum mal mıyım 😂😁
Neyse umarım beğenmişsinşzdir janlarım 😘😍
Şu sıralar müko bi bölüm üzerinde çalışıyorm haberiniz ola 😁😁
Son olarak;
BU NASIL BİR FAN ARTTIR AQ
Kendinize iyi bakın hoşçakalın😁
(İçses: ve bu deliye katlandığınız için teşekkürler)
😂😁😂😁😂😂😂😂😂😁😂😁😂😁😂😁😁😂😁😂😁😂😁😂😁😂😂😁