BTS İLE HAYAL ET

By HoseoksHopes

161K 6.3K 5.2K

Bts ile küçüklü büyüklü hayaller... More

J-Hope ile hayal et ^_^
Jungkook İle Hayal Et ;-)
Jimin İle Hayal Et (^^)
Suga İle Hayal Et :-$
RapMon İle Hayal Et B-)
Taehyung İle Hayal Et O:-)
Jin İle Hayel Et :-*
Suga İle Hayal Et :-$
Jungkook İle Hayal Et ;-)
Jimin İle Hayal Et (^^) ~ Part 1 ~
Jimin İle Hayal Et (^^) ~ Part 2 ~
J-Hope İle Hayal Et ^_^
Jungkook İle Hayal Et ;-)
Jin İle Hayal Et :-*
Taehyung İle Hayal Et O:-)
RapMon İle Hayal Et B-)
J-Hope İle Hayal Et ^_^
Suga İle Hayal Et :-$
Taehyung İle Hayal Et O:-)
Jimin İle Hayal Et (^^)
Jungkook İle Hayal Et ;-)
Jin İle Hayal Et :-*
RapMon ile Hayal Et B-)
Taehyung İle Hayal Et O:-)
Jungkook İle Hayal Et ;-)
J-Hope İle Hayal Et ^_^
RapMon İle Hayal Et B-)
Suga İle Hayal Et :-$
Taehyung İle Hayal Et O:-)
Jimin İle Hayal Et (^^)
Jin İle Hayal Et :-*
J-Hope İle Hayal Et ^_^
Jungkook İle Hayal Et ;-)
Jimin İle Hayal Et ^^
RapMon İle Hayal Et B-)

Jungkook İle Hayal Et ;-)

4K 214 147
By HoseoksHopes

Bu bölümü jeonsooyun adlı okuyucuma ithaf ediyorum😘😘

Umarim beğenirsin😃

Medya coh hoj 😍😍😍😄😆

Keyifli okumalar ~

--------------------------------------

"Ben çıkıyorum ergenus 😂"

"😠 Sana kaç kere bana ergenus deme dedim 😠"

Sırıttın.

"Tamam ergenus kizma😂😁"

Jungkook kaşlarını iyice çatınca dayanamayarak gidip yanağından öptün.

"Kook çok alingansin hayatım 😂 Ama seni kızdırmaya bayılıyorum.😃"

Bu sefer siritan taraf Kook'du.

Bir hamlede seni koltukla arasına aldı. Ardından muzhipce bakmaya başladı.

"Ben de seni öpmeye bayılıyorum ama surekli yapamiyorum bu haksızlık sen beni surekli kizdiriyorsun."

Ardından seni öpmeye çalışınca koltukla arasından sıyrıldın.

Kook hayal kırıklığıyla surat asinca bu haline dayanamayıp dudağına küçük bir öpücük kondurdun.

Aninda asilan suratı eski haline döndü.

"Sakin benden başkasını böyle öpme."

"😕 Sacmalama JungKook. Ne senden başkasını öperim ne de senden başkasına bakarım. "

Kook alındığını anlayinca yanina geldi.

"Biliyorum hayatım. Sadece.. öyle bir şey olursa yaşayamam.."

Gulumsedin. Ardından ayakkabilarina giyerek evden çıkmadan önce Kook'a döndün.

"Fazla geç kalmam sen beni beklemeden yat."

Gecenin bir köründe Mi Hi sana mesaj atıp gelmeni söylemişti. Sen de gecenin köründe ne oldu diye arasan da acmamisti.

Bu yüzden endişelenip evine gitmeye karar vermiştin. Kook gelmek için çok ısrar etse de Mi Hi nin klasik depresyon vakalarından biridir diye gelmesine izin vermemiştin.

"Tamam ama aradığımda acmazsan saniyesinde dibinde biterim ona göre."

Gözlerini devirip cantani da aldıktan sonra apartmandan çıkıp arabaya bindin.

Kook'un seni kıskanması hoşuna gitmiyor değildi ama bazen çok fazla abartiyordu.

Hatta bir keresinde gece tuvalete kalktigin zaman seni yaninda göremeyince dışarı çıkıp seni aramaya başlamıştı.

Kook'un annesi onu küçükken bırakmıştı. Psikolog bir arkadasina bunu anlattığında bunun küçüklüğünde geçirdiği travmadan kaynaklandigini bu aşırı kıskanç davranışlarının da kaybetme korkusu yüzünden olduğunu söylemişti.

Yani Kook küçükken annesinden görmediği sevgiyi senden gördüğü o boşluğu seninle dolduruyordu.

İkinci kez annesini kaybetmek istemediği için de aşırı kıskanç davranıp seni kimseyle paylaşıyordu.

Kafandaki dusuncelerle Mi Hi'nin evine gelmistin.

Arabadan inip kapiyi çalacağın sirada mesaj geldi.

Mi Hi'den;

(Adın) ben Seon Ah'ın evindeyim. Buraya gel.

Kaşlarını çattın. Bu işte kesin bir iş vardı. Sen Seon Ah'tan nefret ederdin. Surekli Kook'la yakın olmaya çabalıyordu. Mi Hi bunu biliyordu ama yine de Seon Ah'ın evine mi gitmişti?

Kafani olumsuz anlamda salladin Mi Hi öyle yapmazdı. Kesinlikle bir şey vardı ve bunu öğrenmek için Seon Ah'ın evine gitmek zorundaydın.

Arabaya bindigin anda aklına gelen şeyle alt dudağını dişledin. Kook Seon Ah'ın evine gittiğini öğrenince ne tepki verirdi ki acaba?

'Sonucta Mi Hi'nin yanina gidiyorum.' diyip kendini avuttuktan sonra Seon Ah'ın evine gitmeye başladın.

Tedirgin olsan da arabadan inip kapiyi caldin. İçinden 'Ne diye bu lanet eve gelirsin ki Mi Hi? Gostericem ben sana hele bi bulayim seni!?' diye geçirdin.

Ardından kapı açılınca yüzündeki iğrenç ifadeyle Seon Ah kollarını göğsünde bağlamış halde sana bakıyordu.

"Seon Ah bana o iğrenç ifadeyle bakmayı kes ve hemen Mi Hi'yi cagir!"

Dedigin şeylerle anında yüzü düşerken içeri girmen için iki adım geri çekildi.

"Çok sevgili arkadaşın ağlamaktan banyodan çıkamıyor. Onu o halde getirmemi beklemiyorsun herhalde. Git kendin bak!"

Kaşlarını çatarak Seon Ah'ın açık bıraktığı kapıdan girerken onu hafifçe ittirmiştin.

Hizlica bütün evi dolaşarak banyo olduğunu düşündüğün yerin kapısına geldin.

İçerden su sesleri geliyordu. Kesinlikle banyo burası diyerek kapiyi tıklattın.

"Mi Hi ben geldim (adın). İyi misin?"

Cevap gelmemişti ama su sesi kesilmişti.

"Mi Hi iyi misin dedim!"

Yine cevap gelmeyince iyice endiselendin.

"Mi Hi içeri geliyorum!!" yine cevap gelmeyince kapı kolunu yavaşça indirerek içeri girdin.

Saskinca etrafına bakmaya başladın kimse yoktu. Bir kaç adım atıp duşakabinin olduğu yere bakarken kapının sertce kapanma sesini duydun.

Tedirgin bakışlarını arkana kapının oldugu yere çevirdin ve korkuyla iyice geriye cekildin.

Kapının arkasında belinde sadece bir havluyla psikopatça sırıtan bir Woo Bin vardı.

Woo Bin de tıpkı Seon Ah gibi size çok şey çektirmişti. Özellikle sana takıntılıydı. Kaç kere onunla olman için seni zorlamış olan sapığındı.

İlk başta Kook'a belli etmemiştin ama elinde sonunda öğrenmişti ve büyük çaplı bir sinir krizinden sonra Woo Bin'i bir güzel benzetmişti.

Ki bu yaklaşık iki ay önceydi. Şimdi Woo Bin hastaneden çıkmış ve yaraları de neredeyse iyileşmişti.

Düşüncelerinden sıyrılmanı sağlayan şey Woo Bin'i siritarak ustune gelmesiydi.

İyice geriledin taa ki sırtın banyonun duvarına yaslanana kadar.

"Woo Bin yaklaşma!"

Woo Bin sanki inadina yapıyormuş gibi yavaş olan adımlarını hızlandırdı ve anında dibine girdi.

Nefesini yuzunde hissederken mümkünmuş gibi kafani biraz daha geri çekmeye çalıştın.

"Geçen sefer JungKook seni elimden aldı.."

Bir tutam saçını kulağının arkasına atıp tek eliyle yüzünü tutunca anında elini ittirdin.

Bu onu iyice sinirlendirirken ellerini tek eliyle tuttu.

"Peki bu sefer seni kim kurtaracak?"

Yutkundun. Aklina Kook geldiği zaman ağlamamak için kendini zor tutuyordun.

Ellerini kurtarmaya çalışırken bağırdın.

"Bunu yanına bırakmaz Woo Bin! Bırak beni seni şerefsiz!"

~Walla su an bayağı saydiriyorum Woo Bin'e~

Woo Bin'in ellerini birakmasiyla ufak çaplı rahatlarken hemen belinden tutmasiyla daha çok cirpinmaya başladın.

"Artık benimsin güzelim. Boşuna çabalıyorsun."

Yine siritinca suratının ortasına tukurmek istedin.

"Eğer şimdi beni birakmazsan Kook seni öldürür!!"

Omuz silkti.

"Jungkook beni her tülü öldürecek zaten. En azından tadına bakmaliyim.."

Dudaklarına iyice yaklaştı.

"Ölmeden önce.."

Öpecegi sırada telefonunun sesi duyulunca şaşkınlığından faydalanarak tüm gücünle onu ittirip telefonunu çıkarttın. Kook arıyordu.

Hemen telefonu acicagin sırada Woo Bin sinirle elinden çekmiş ve yere fırlatıp paramparça olmasını sağlamıştı.

Sen korku dolu bakışlarını ona çevirirken o ise sinirle sana yaklaşıyordu.

Aniden yanından hızla geçip kapıya kostun. Woo Bin siritarak sana ilerlerken kapı kulpuna asılıp açmaya çalışıyordun.

Lanet kapı açılmıyordu. Çaresizce ağlamaya başladın. Woo Bin ve Seon Ah sana çok büyük bir oyun oynamıştı.

Woo Bin aninda yanında biterken seni tutup ne kadar çabalasan da ağlasan da banyonun zeminine yatırmayı başarmıştı.

Göz yaşların iyice sel olurken hala kurtulmaya çalışıyordun. Ardından yalvarmaya başladın.

"Lü-lütfen.. yapma."

Woo Bin sana aldirmayip üzerine çıktıktan sonra dudaklarını dudakları arasına aldı.

Sen çıldırmışçasina cirpinip kurtulmaya çalisinca Woo Bin seni iyice sıkıştırdı ve hareket dahi edemez hale geldin.

Seni daha sert öperken kafani sağa sola sallayıp kurtulmaya çalıştın.

Bu çaban da boşa giderken Woo Bin iyice kendini sana bastırdı.

Elleri kıyafetlerinin üzerinden bedeninde dolaşırken ruhun çekiliyormuş gibi hissediyordun.

Beyninde Kook'un sözleri yankilaniyordu.

"Sakin başkasını öpme.."

Ağlaman iyice siddetlenirken iyice güçsüz hissediyordun kendini.

Gözünün önünde beliren Jungkook'un gözleriyle sertce Woo Bin'in dudağını ıssırdın.

Bu yaptigin normalde acı vermesi gerekirken ters teperek Woo Bin'e daha çok zevk vermişti.

Artık ağlayacak gücün dahi kalmamıştı. Aniden Woo Bin'in geri çekilmesiyle umutlanmistin taa ki iki elini bluzunun yakalarına yerleştirip ortadan ikiye ayıranana kadar.

Aninda çığlık atıp kendini kurtarmaya çalışsan da Woo Bin tekrar seni öpmeye basladigi için çığlığın boğuk çıkmıştı.

Woo Bin'in elleri çıplak belinde ve sırtında dolaşırken tek hissettigin şey igrenmekti.

Aynı şeyi Kook'la yaşamış olsaydın çok farkli duygular hissederdin. 'Bunu yapamam..' diye geçirdin içinden.

'Daha Kook'un bile olmamisken başkasının asla olamam..'

Gözyaşlarının her bir damlası yüzünü ordan saçlarını ıslatırken kapının kırılmasıyla anında Woo Bin senin üzerinden kaldırılmış artık duvarla öpüşüyordu.

Sen mahvolmuş bir halde kapıya dönerken gordugun kişiyle kalan son gücünle hafifçe gulumsemeye başladın.

JungKook gözlerinden ateş saçarak iki adimda Woo Bin'in yanında giderken yumruk yaptığı eliyle rastgele yüzüne gecirmeye başladı.

Ardından kukrercesine bağırmaya başladı. Her kelimesinde Woo Bin'e daha sert geçiriyordu yumruğunu.

"Sen!" Woo Bin'in yere yatırıp suratina yumrugu geçirmişti.

"Benim olana!!" Ardından karnina yumrugu geçirince Woo Bin psikopatca gulumsemeye başladı.

"Dokundun!" Woo Bin'e sertce kafa atınca kan kusmaya başladı.

"Bu dudaklarla" ağzının ortasına yumrugu geçirdi.

"Onu öptün!!!" Kook sinir krizi geciriyordu. Woo Bin'i öldüresiye döverken hala yerde yatiyordun. O kadar güçsüz hissediyordun ki kendini.. Az önce yaşadığın korkudan sonra..

Jungkook her yumrugunda daha sert vururken Woo Bin çoktan bayilmisti. Eli yüzü kan içindeydi. Ama Kook hala olduresiye dovuyordu.

Yerinde dogrulmaya çalışırken sessizce fısıldadın.

"Kook.."

Sesin çok az cikmasina rağmen gözleri aninda seni bulmuş ve kana bulanmış elleriyle Woo Bin'i ittirdikten sonra yanına gelip ceketini ustune örtüp seni kucagina almıştı.

Öfkesi biraz olsun geçse bile bakışları hala yumuşamamıştı. Senin aksine sana bakmıyordu sadece gözlerinden alev saçarak yola bakıyordu.

Karanlık sokaktan geçerken onun böyle olması canını yakıyordu. Kim bilir ne kadar canı yanmıştı.

Bu düşünceyle tekrar ağlamaya başlarken titreyen elini yavaşça uzatip yüzüne dokundun.

Kısa bir sure sana baksa bile tekrar yola odaklanmıştı. İfadesi duygusuzdu.

Ağlaman şiddetlenmişti. Kokusunu içine çeke çeke ağlıyordun. Kahve kokan o kokusunu...

Nihayet eve geldiğinizde zar zor durdurmuştun ağlamanı.

Kook kucagindaki senle içeri girdikten sonra ışığı açmadan direk yatak odasına gidip yatağa oturduktan sonra sana iyice sarildi.

Karanlıkta oturuyordunuz.

Bir sure sonra yanağında bir ıslaklık hissedince ona döndün.

Jungkook'un gözyaşları çenesinden süzülüp yanagina damlıyordu.

Eskisine göre daha güçlü çıkan sesinle elini yanagina koydun.

"Jung-Kook.."

Kızarmış gözlerini sana çevirdi. Ağlaması siddetlenirken senin yüzünü omzuna gömdü.

Kafani çekmeye çalışsan bile izin vermeyerek kulagina fısıldadı.

"Lütfen.. Sadece uyu.."

Yavasca gözlerini yumarken güç aldığın tek sey onun yanında olmakti..

Ertesi sabah ısrarla çalan kapı ziliyle gözlerini araladin. Kendi yatağınıza yatiyordun ve ustunde de yorgan vardi.

Yorgani ittirdin ve üzerinde kırmızı ayicikli pijamalarin olduğunu gordun.

'Demek Jungkook giydirdi..' diye dusundun. Ardından dün gece olanlar aklına gelince tekrar gözlerin doldu.

Gozlerinle odayı taradın ama Jungkook yoktu. O sırada kapı ısrarla çalmaya devam etti.

Belki Kook'dur diye koşarak kapiyi açtın. Mi Hi endişeli yüz ifadesiyle sana bakıyordu. Anında sana sarildi.

"Mi-Hi.."

Mi Hi içeri geçip kapiyi kapattıktan sonra seni omzundan tutarak oturma odasındaki koltuklardan birine oturttu.

"(Adın) her şeyden haberim var. Ama sadece sus ve beni dinle."

Kaşlarını kaldırarak saskinca onu onayladın.

"Dün telefonumu kaybettim ve bakmadigim yer kalmadı en son çalınmış olma ihtimaline karşı polise gittim ve bana sinyalin Seon Ah'ın evinden geldiğini söylediler. Polislerle beraber Seon Ah'ın evine gittik. Once inkar etti ama polisler evi arayinca telefonu bulundu. Telefonu biraz kurcalayinca sana benim ağzımdan mesaj attığını gordum. Hemen Seon Ah'ı zorladim. Gözünü korkutunca her şeyi anlatti. Woo Bin'le nasıl bir olup size oyun oynadığını hepsini anlattı. Vee ben de ses kaydına aldım. Polisler de şahit."

Ardından telefonundan kaydı açtı. Gerçekten de Mi Hi herşeyi kaydetmişti.

Gozlerin doldu. Yine de bu o iğrenç herifin sana dokunduğu öptüğü gerçeğini degistirmiyordu.

Mi Hi elini omzuna koydu.

"JungKook nerde? Onun bu kaydı dinlemesi gerekiyor."

Kafanla onayladıktan sonra bütün evi aradin ama Kook yoktu. İçini aniden bir korku kapladi. Hemen Mi Hi nin telefonunu alıp aradin.

Çalınca rahatca bir nefes aldın ama kisa bir sure sonra yan odadan Jungkook'un telefonunun sesi gelince yüzün tekrar asıldı. Telefonunu burda bırakmıştı.

"Mi Hi.. ben korkuyorum.. şimdi ne yapacağız."

Mi Hi kararlılıkla konuştu.

"Merak etme (adin) onu bulacağız."

Ardından bir kaç telefon görüşmesi yaparken koltuğa oturup ellerini kafana koyup dusunmeye basladin.

Nereye gitmiş olabilirdi..

Aklına gelen şeyle aninda ayağa kalktin. Kelimeleri tekrar beyninde yankılanıyordu.

'Sadece.. Öyle bir şey olursa.. yaşayamam..'

Korku tekrar bütün vücudunu ele geçirirken Mi Hi'nin arkandan bagirmasini umursamayip koşarak evden ciktin.

Yaşayamam demişti. Öyleyse gidebileceği tek bir yer vardı. Bu ihtimalin yanlış olması için içinden dua ederken son hız koşarak sokakları geçiyordun.

Sahile geldiğinde hemen kayalıkların ustune ciktin. Gordugun bedenle nefesini tutarken bağırdın.

"JungKook!"

Arkasını bile dönmeden bağırdı.

"Git burdan (adın)!"

"Jungkook! Hayır bunu yapamazsın!"

Yavasca sana döndü. Gözleri ağlamaktan kızarmış ve sismisti.

"Sana yaşayamam demiştim!"

Sinirle onun yanina gittin. Uçurumun kenarına.

"Hadi atla o zaman! Bil ki anında ben de atlarım!"

Kaşlarını çattı.

"Hayır! Sen atlamayacaksin!"

"Sen de atlamayacaksin!"

Cevap vermeyerek sadece aşağıya baktı. Bu sefer sesini alçalttın.

"Annen böyle olsun istemezdi Kook. Ben de seni böyle kaybetmek istemiyorum.."

Ardindan ona sıkıca sarılip kayalıklardan uzaklaştırdın.

Yere oturduğunda yüzünü boynuna gömüp ağlamaya başladın. Kook da ağlıyordu..

Sonunda sakinleşip geri çekildiğinde birbirinizin gözlerine baktınız.

Sen hiç bir şey soyleyemezken Kook dudaklarina bakıp fısıldadı.

"Orda başkasının izi var.."

Hemen kolunla sertce dudaklarını sildin.

"Artık yok.."

Kook hafifçe gulumsedi.

"Öyle geçmez.."

Bakışlarını yere indirip üzgünce yere bakarken aniden hissettigin dudaklarla kafani kaldırdin.

Kook seni öpüyordu. Özlem dolu ve yavaşça. Ait olduğun adamin boynuna kollarını dolarken eş zamanlı olarak gözlerini kapattın.

Kook geri çekilip alnını alnına sonra fısıldadı.

"Artık sadece benim izim var.."

Gulumsedin. Kook devam etti.

"Sadece bana aitsin.."

Tekrar ettin.

"Sadece sana aidim.."

--------------++--------+-+-------------------

Ee beğendiniz inşallah 😂😃😊

Vee okullar açılıyor. Yarın. Yaraniza tuz bastım 😭😭😭😭

Neyse umarim bu yıl sinava girecek olanlar istedikleri yeri tutturur benim kardeşim de girecek dua edin janlar 😍😍😘

Sizi seviyorum😘

Oy ve yorum unutmayiiiinn~~

Ve son bir sey;

Buraya kadar okuduysaniz helal olsun 300 sayfalik bir kitap okumuş oldunuz 😜😜😛😛😊😊😊😊😁😁😁😂😂




Continue Reading

You'll Also Like

52.9K 5.8K 20
Taehyung bir katildir ve hapishaneden kurtulmak için taklit yaparak akıl hastanesine girer. O sırada orada hasta yatan Jungkook ile karşılaşır ve Jun...
21.1K 1.9K 44
Eğlenmek için yazıyorum, eğlenmek isteyenleri hikâyeme bekliyorum🖤
41.9K 5.5K 43
çünkü hiçbir kelebek tek başına yaşayamaz sevdasını
17.4K 2.7K 30
biz harikalar diyarını bulduk, sen ve ben onun içinde kaybolduk. ve bu sonsuza dek sürebilirmiş gibi davrandık.