"hey jimin. acaba benimle randevuya çıkar mısın diye merak ediyordum." hoseok iron man izlerlerken söyledi.
"tabiki isterim." jimin patlamış mısırı yiyip kıkırdarken cevapladı.
jimin gülümseyip kafasını hoseok'un göğsünde dinlendirirken sordu, "güzel değil mi hyung?"
hoseok iç çekip jimine bakarken mırıldandı, "evet öyle."
"hoseok, seni sevdiğimi söylemek için çok mu erken?"
"hayır değil ve ben de seni seviyorum jimin."
ikili filmi izlemeye devam ederken jimin kıkırdayıp hoseok'a daha da yaklaştıp sarıldı.
----
"tahmin edin kim geldi sürtükler"
ikili elinde mcdonals çantasıyla içeri giren yoongi yüzünden uyanınca sızlandı.
"ewww neden" jimin çantaları görünce mızmızlandı.
"merak etme jimin-ah sana soslu noodle ve kızarmış tavuk aldım" jin ona teşekkür eden jimin'e torbayı verirken söyledi.
hepsi birbirleriyle bir kaç hikaye paylaşırken oturma odasına dağınık bir şekilde oturmuşlardı.
"siz çocuklar garipsiniz." hoseok jimin'e sarılıp onun tavuğundan çalarken söyledi.
"yaah" jimin hoseok'un omzuna vururken sızlandı.
"çocuklar tatlı davranmayı bırakın üzülüyorum." yoongi söyledi.
"aww merak etme hyung ben sana sarılırım." taehyung yoongi'ye sarılmaya giderken itildi.
jimin somurtan jungkook'a bakınca gülümsedi.
ikisi de iç çektiğinde hoseok jimin'e baktı.
jimin'in telefonu çalmaya başladı ve jimin mutfağa girdi.
jimin: merhaba
bilinmeyen: park jiminle mi görüşüyorum?
jimin: evet?
ve sonra hat kesildi. jimin odaya dönerken kimin aradığını ve adını nerden bildiğini merak etti.
hoseok, jimin düzgün oturabilsin diye hareket ederken sordu, "o kimdi?"
namjoon'u dinleyen jimin cevapladı, "bilmiyorum"
;;;;;;
bugün ölüm günüm. beni güzel hayırlayın...