*...*
Ne demişti o? Şu an bir rüyada olmalıyım. Eğer bu bir rüyaysa sonsuza kadar rüyada kalmayı tercih ederim. Benden bir cevap bekliyor ve ben ne demem gerektiğini bilmiyorum. En iyisi içimden geçen herşeyi söylemek.
"Kuzey özür dilerim ama sana aşık mıyım bilmiyorum. Senden hoşlandığımi hatta seni sevdiğimi soyleyebilirim ama sana aşığım diyemem. Evet sen yanımda olmayinca eksik hissediyorum. Sen yanıma gelince senin kokunla içim huzur doluyor. Sensiz bu dünyada yasanmaz gibi hissediyorum. Sen olmadan hep bir yanim eksik kalır gibi hissediyorum. Evet Kuzey seni seviyorum. Seni çok seviyorum. Biz imkansızız ama ben imkansızı başarmayı istiyorum. Senin sonsuza kadar ışık kaynağın olup karanlığını aydınlatmak istiyorum..." icimdeki mutlulugun tarifi yoktu. Aynı şey Kuzey için de geçerliydi. Gözlerinin içi parlıyordu. Bana sarıldı. Sonsuza kadar bu şekilde kalabilirim. Kulagina fısıldadım.
"Seni seviyorum" aynı şekilde o da kulagima fısıldadı.
"Sana aşığım" Bende bu cümleyi kuracagım günü bekliyorum.
Hasan amca yanımıza gelmişti. Kalktığımızda masaya takıldım ve sendeledim. Kuzey hemen elimden tuttu.
"Şilan dikkat et!" Kuzey'e gulumseyip Hasan amcaya döndüm.
"İyi geceler hasan amca"
"İyi geceler kızım da sen Şilan denmesinden hoslanmazdin"
"Evet ama Kuzey bana Şilan demeyi tercih ediyor" dediğimde bana gülümseyerek baktı.
"Vardır elbet bir sebebi" dedi göz kırparak. Acaba bir sebebi var miydi? Ben sırf inat içün öyle dediğini dusunuyordum ama şu an sebebi olup olmadığını çok merak ediyorum. Arabaya bindiğimizde ikimiz de emniyet kemerimizi taktiktan sonra Kuzey arabayı surmeye başladı. Daha fazla dayanamadım ve sordum.
"Kuzey bana Şilan demenin bir sebebi var mı?"
"O nerden çıktı şimdi?"
"Işte. Öylesine aklıma geldi. Hadi cevap ver"
"Çünkü Şilan isminin anlamini sana yakıştırıyorum." Neydi ki ismimin anlamı?
"Ne ki benim ismimin anlamı?"
"Yuh Şilan ya hiç mi arastirmadin?"
"Hayır sevmedigim için araştırma gereği duymadım"
"KuZey"
"Anlamadim?"
"Şilan isminin anlamı Kuzey" dedi.
"Sen bu yüzden mi bana Şilan diyorsun?"
"Evet"
"Bide bana Kuzeyi yakistiriyorsun"dedim gülerek.
"Evet"dedi göz kirparak.
Biraz daha ilerlemistik. Aklıma gelen soruyla Kuzey'e döndüm.
"Kuzey birşey sorucam ben senin telefonunda ne diye kayitliyim?"
"Şilan'ım diye kayitlisin"
"Hadi ikimiz de kaydettiğimiz isimleri degistirelim" telefonunu eline aldı bende kendiminkini elime aldım. İşi bitince telefonunu yerine koydu.
"Ne diye kaydettin?"
"Herşeyim..." gerçekten bu söz benim içın çok degerliydi. "Sen?" diye sorduğunda bende cevap verdim.
"Huzurum..." en uygunu buydu cunku kuzey benim huzur kaynagimdi.Hiç bitmemesini dilediğim...
Eve geldigimizde kimseyi uyandirmamaya dikkat ederek içeri girdik. Ama sanırım yakalanmıştık. Işığın birden açılmasıyla ikimiz de arkamıza döndük.
"Defnee!"
"Ne Defne ne? " dedi sinirle noldu bu kıza ya?
"Kızım Manyakmısın başkası sandık ya!" dedi Kuzey bende onaylarcasina başımı salladim. Ödüm koptu burda!
"Pardon da mal mısınız? Evde benden başka kim var? Annemler evde yoklar" kız da haklıydı sonuçta.
"Hayırdır Defne sana bi cesaret gelmiş abinim lan senin"
"Allah allah abi şimdi hiç artistlik yapma ödüm koptu benim evde yanlız."
"Noldu bişey mi oldu? Biri felan mı geldi eve?" Kuzey endişeli gorunuyordu. Bizde nasıl düşünemedik ya kızı evde yanlız bırakıp gittik.
"Yok ya ben korku filmi izliyodum sonra size bağırdım ama ses gelmedi bende korkudan aşağı inemedim. Kapinin sesini duyunca da aşağı indim." Ohh çok şükür kötü birşey olmamıştı.
"Benim değişik kardeşim. Bişey oldu sandim. İzlemesene korku filmini. Hayır korkuyorsan niye izliyorsun ki?"
"Abi ya adı üstünde korku filmi korkmak için var asıl korkmayan izlemesin." haklıydı valla. Bende çok korkarım ama yine de izliyorum bazen. Tabi mecbur kalmadıkça.
"Ha abi bide Ceyda aradı. Sana ulaşamamis beni aradı. Merak etmiş seni" O kim be! Aman hemen heyecan yapmayım belki kuzeni felandir.
"Aman ulaşamaz inşallah bidaha" Oha o zaman kuzeni felan değil bu CEYDA!
"Pardon da ben olaya fransız kaldım. Kim bu Ceyda!?" Bunu Kuzey'e bakarak söylemiştim. Ama cevabı Defne verdi.
"Abimin eski takıntılı sevgilisi" Oo kuzey bey iyiymiş eski sevgili felan bide takıntılısından.
"Hıı iyiymiş neyse ben yatıyorum" deyip odaya ciktim. Kuzey telefonu çaldığında bana kim olduğunu soylememisti sadece önemsiz bir arkadaş demişti. Demek bana yalan söylemiş. Bi sinirle üstümü değiştirdim. Gecelik giydim ve yerime yattım. Telefonuma gelen mesaja baktigimda daha çok sinirlendim.
"Sen beni kıskandın mı?" kendini ne sanıyor bu ya tabiki kiskandim!
"Şilan bana görüldü atma" ben cevap vermeyince ard arda mesaj atmaya başladı.
"Ya sende sevmiyorsun görüldü atılmasını"
"Şilan tamam sana söylemem gerekirdi ama anımızın bozulmasını istemedim."
"Şilan tamam hatamı kabul ediyorum."
"Hadi bi cevap ver"
"Yeter ama haa çok büyüttün olayı"
"Özür dilerim"
"Bundan sonra da mesaj atmak zorunda degilsin" ışte bu son mesajiydi. Acaba gerçekten biraz abartmış mıydım? Ama o da bana gerçeği söyleseydi. Odaya Defne girdi.
"Anlat çabuk!"
"Dur bi ya neyi anlatiyim?"
"Ne demek neyi anlatiyim başla ışte nereye gittiniz? Ne konuştunuz?"
"Benim gittiğim bir yer var oraya gidip çay içtik bişey konuşmadık."
"Ne ya tüm yol boyunca sustunuz mu?"
"Yoo yani normal sıradan konuları konuştuk"
"Bana bak Derin eğer benden birşey gizliyorsan. Seninle ömür boyu konuşmam" Defneye yalan soyleyecek halim yok demi. Bide benimle konuşmamasini göze alamam"Tamam ya ışte biz sevgili olduk." kız sanırım şu an soktaydi. Çünkü hiçbir tepki vermiyordu. Defne ve tepki vermemek aynı cümlede bile yer alamazdi.
"Defne kanka iyi misin?" cevap vermiyordu. Son çare koluna bir tane yapıştırdım acıyla inledi.
"Napiyon be Manyak parmaklarinin izi çıktı." gerçekten de kolu kıpkırmızı olmuştu ve parmaklarımın izi çıkmıştı. Ama napiyim yani o da öyle mal gibi durmasaydi.
"Kusura bakma ya gerçekten sen öyle tepki vermeyince bende şoka girdi herhalde dedim."
"Tabi şoka girdim Derin normal birşey mi sen bana bide bence beni sevmiyor dedin ama şimdi sevgilisiniz. Ayyyyy dur ben çok sevindim şimdi!Nasıl oldu anlatsana abim sana ne dedi mesela?"
"Ya öyle aşırı önemsenecek birşey yok karanligimdaki ışık kaynağım olur musun dedi."
"Yuh!Yuh!Yuh! Abim mi dedi bunu? İnanamadim şu an!"
"Valla duyunca bende inanamadim. Birden bende şok oldum ama kabul ettim."
"Şimdi siz baya baya sevgilisiniz yani!"
"Evet ama şu an aramız iyi değil."
"Dakika bir gol bir ne ara bozdunuz arayı ya?"
"Işte ceyda konusu ceyda biz yoldeyken aradığında bana yalan söyledi.Sonra gerçeği eve gelince senden öğrendim."
"Aaa demek bu yüzden bir atarla yanımızdan gittin."
"Evet ona sinirlenip gittim. Sonra da bana mesaj atıp özür dilediğinde onun mesajlarina cevap vermedim."
"Bir dakika dur o sana mesajlar attı kaç mesaj attı bide senden özür mü diledi abim?"
"Evet 9 mesaj attı ve özür diledi bide 4 kere aradı"
"Ve sende hiçbirine cevap vermedin?"
"Evet cevap vermedim çok sinirliydim"
"Bence hata yapmissin çünkü abim hayatı boyunca gerçekten değer vermediği kimseden özür dilemedi. Ben onun kardesiyim benden bile sadece bir kere özür diledi."
"Oha! Gerçekten mi? " evet anlamında başını salladı. Işte şimdi napicam ben? Ama kesinlikle suçlu olan ben değilim.
1- Bana yalan söyleyen oydu bana yalan soylememesi lazım
2- ben sınırlı olduğum için cevap versem işler daha da kötü olacaktı.
Sinirli oldugumda kimseye cevap vermiyorum. Çünkü cevap versem kalbini kıracağım aramizin düzeleceği varsa da duzelmeyecek. Ya da iyice bozulacak.Bunları yarın düşünmeye karar vererek gozlerimi kapattım.
Uyandığımda telefonuma baktım. Saat daha beşti. Sabahın beşi. Susadigimi hissettim ve Defneyi rahatsız etmeden odadan çıktım. Babamdan bir mesaj vardı.
"Kızım ben bugün saat 12:00' da eve dönüyorum sende öğleden sonra gelsen iyi olur." yazıyordu. Yani artık Kuzeyle aynı evde olmayacaktım. Ben mesajı okurken mutfağa gelmiştim bile. Bir bardak çıkardım ve şu içtim. Geri odama çıkarken kulagima müzik sesi geldi. Müziği takip ettim. Ses Kuzeyin odasından geliyordu. Odanın kapısı aralıktı. İçeri girdigimde masada birşeylerle uğraşan Kuzeyi gördüm. Yanına gittim.
"Kuzey" ilk şaşırmıştı ama sonra tekrar işine döndü.
"Tamam madem konusmayacaksin dinle o zaman.
Evet senin bana yalan soyledigine çok sinirlendim. Ve yanınızdan ayrıldım. Sonra da sana hiçbir türlü cevap vermedim çünkü sinirliydim. Bu benim kuralım gibi birşey. Sinirliyken kimsenin kalbini kırmamak için onlarla iletişime geçmem"
"Gerekirse kalbimi kır ama yine de aç o telefonu! Sesinden mahrum etme beni! Evet yalan söyledim çünkü o zamanki mutlulugumuzun bozulmasını istemedim. Korkuyordum,korkuyorum..." şaşırdım. Çünkü kuzeyi hiç bu halde görmemiştim. Görmek de istemiyorum. Hiç beklemedigim bir anda bana sarıldı. Bişey demesine izin vermeden hemen kulagina fisildadim.
"Bende özür dilerim" gulumsedigini anlayabiliyordum. Bende gülümsedim. Ayrildigimizda "Sen bu saate kadar uyumadın mı ?"
"Yok ya biraz uyudum ama sonra uyandığımda uykum kaçtı bende öyle uğraşıyordum.Sen?"
"Bende şu içmeye kalmıştım da sonra müzik sesini duyunca senin odana geldim. Neyse ben odama gideyim" gitmek için arkamı döndüğümde Kuzey bilegimden tuttu.
"Uykun geliyor mu?"
"Yok aslında hic uykum gelmiyor" gülümsedi ve yatağının üstündeki battaniyeyı alarak beni kolumdan tuttu. Bahçeye ciktik. Salıncaga oturmami işaret etti ve bende dediğini yaparak salıncağa oturdum. O da battaniyeyi alarak yanıma oturdu. Hafifçe sallanmaya başladık. Sessizliği bozan ben oldum.
"Çok seviyorum be!" dedim gülerek. Aslında başka birşey söyleyecektim ama birden içimden gelmişti ve agzimdan bu çıkmıştı. Bu dediğime o da gülümsedi ve saçıma bir öpücük kondurdu. Yine ona döndüğümde bana ne var dercesine bakmıştı.
"Öğleden sonra gidiyorum babam gelmiş." benim yüzümün düştüğü gibi onun da yüzü düşmüştü. Burda onunla sonsuza kadar yasayabilirim. Aslında evlensek nasıl olurdu acaba? Aman neyse! Bunları düşünmek için daha çok çok erken hem Kuzey de bu yönde birşey düşünmüyordur.
"Derin" Kuzey bana ikinci kez ismimle hitap etmişti. Bana Derin demesini daha çok seviyorum.
"Kuzey sen bana hep Derin desene senden bunu duymayı daha çok seviyorum."
"Olur prenses bundan sonra sana Derin derim ama arada Şilan da derim haa onu çok seviyorum" tamam anlamında başımı salladim. Ama o bana başka birşey söyleyecekti.
"Derin aklıma ne geldi biliyor musun?"
"Ne geldi?"
"Düşünsene biz evlenmişiz şu çimlerin üstünde çocuklarımız oynuyor bizde böyle onları izliyoruz."
"Çocuklarımız derken?"
"İki tane cocugumuz olsun"hemen lafını kesip atladım. Benim de kurduğum hayallerim vardı sonuçta!
"Evet iki tane olsun. Biri kız biri erkek"
"Sana benzeyen gözleri senin gibi olan bir kizimiz olsun" bu soyledigine gülümsemiştim.
"Oğlumuz da sana benzesin senin gibi kahve gözleri olsun" şu an tarif edilemeyecek bir duyguyla dolmustu içim. Bunun içinde korku da vardı. Ya bu söylediklerinin hiçbiri olmazsa, hayallerimiz boşa çıkarsa...
Telefonumun çalmasıyla hemen açtım. Amcam ariyordu endiselendim.
Söylediği şeyle yerimde buz kesmiştim. Gözümden bir damla yaş yanaklarıma süzülürken elimden telefon düşmüştü.