Ölümcül Saplantı (+18)

By KIZILWings

316K 6.6K 2.5K

Günahlar ateşe dönüştü diye aşk özgürlükten vazgeçer miydi? O halde hangi bedende olduğunun ne önemi vardı... More

UYANIŞ/kökenin Dönüşü - 1
İçerik (ÖNEMLİ)
Karşılaşma Bölüm 1
Merak Bölüm 2
Ruhsuz Bölüm 3
Gösteriş Bölüm 4
EREN
oyun Bölüm 5
saklı kalan Bölüm 6
shakespeare Bölüm 7
TİMUÇİN
karmaşa Bölüm 8
tehlikeli çağrış Bölüm 9
AYAZ
Tutku tohumu Bölüm 10
Günah Tohumu Bölüm 11
ARSIZ Bölüm 12
ALPER
DönüşüM Bölüm 13
Arzu Bölüm 14
KAAN
Düş Bölüm 15
"Yasak Anılar" Bölüm 16
Şeytan ve Ayrıntı Bölüm 17
Öfke Bölüm 18
Saklı Hisler Bölüm 19
Büyülenmiş Bölüm 20
Bekleyiş Bölüm 21
Tehlikeli sezgiler Bölüm 22
Heves ve İhtiras Bölüm 23
Sarıl Bana Bölüm 24
Kader Çıkmazı Bölüm 25
Geçmişin İzleri Bölüm 26
Sevgisiz Bölüm 27
FeveraN Bölüm 28
Değişim Bölüm 29
Oyna benimle Bölüm 30
Ateşler içinde Bölüm 31
Çelişki Bölüm 32
Aşk kalır Bölüm 33
Korku Bölüm 34
Trajedi Bölüm 35
Kayıp Bölüm 36
Gitme Bölüm 37
Kaçış Bölüm 38
Arayış Bölüm 39
Aşk-ı Hüsran Bölüm 40
Serzeniş ve aşk Bölüm 41
Saplantı Bölüm 42
Günahkar Bölüm 43
Esaretin Sonu Bölüm 44
Sözler Bölüm 45
Çırpınış Bölüm 46
Rüyalar ve Gerçekler Bölüm 47
İkinci Hal Bölüm 48
Susma Bölüm 49
Kalbin sesi Bölüm 50
Zaman Bölüm 52
Galibi sen Bölüm 53
DUYURU...:P
KARANLIK SEVGİLİ(Tanıtım)
"SOLUKSUZ"
Çıkarsız Bölüm 65
imza günü
davetsiz Bölüm 66
Hisler ve Gerçekler Bölüm 67
Yeni kız Bölüm 68
Gerçeğin yüzü Bölüm 69
Yüzleşme Bölüm 70
Yeni Dünya Düzeni
Final Bölüm 71

Rüya Bölüm 51

1.8K 64 70
By KIZILWings

          Merhabalar yeni bölümü geciktirmeden atayım dedim.. Efenim Bu arada söylemek zorundayım biliyorum  seviyorsunuz ancak türk dizileri gibi, 100 bölümlük  yazmamak yahut Kurtlar vadisi gibi, 10 yılı devirmeyelim tadında kalsın diye,, neyse çok uzatmıyım.. Finale yaklaşıyoruz efenim haberiniz ola.. Keyifli okumalar..:)


Hani  bir rüya görürsünüz de hiç uyanmak istemezsiniz ya işte öyle bir şeydi. Bir rüya görmüşlerdi. Acı, tatlı, yakıcı ama zevkli, her şeyi içinde barındıran tuhaf bir rüya. Anlamı var mı diye sormadan yaşamışlardı belki de, yada yaşanılanın kendisi bir hayalden ibaretti aslında. Belli miydi? Değildi. Belirsizdi Timuçin. Senin için, onun için, herkes için. Artık uyanma vaktiydi. Gerçekçilik hayalin sonunda nasılsa seni bekliyor olacaktı.

Gözlerini açtı Kuzgun. Bu gece bilmem kaçıncı kez onu takip etmek adına derin uykularından uyanmıştı. Yine, yeniden. Ama yanındaydı işte. Burnunun dibinde yatıyordu. Güzel teniyle, hoş kokusuyla, küçük burnu ve bakır saçlarıyla. Buradaydı. Derin bir nefes aldı ve biran daha sokuldu ona. Baştan beri öldürmek istediği bu veledin kollarına böyle sokulmak isteyeceği kimin aklına gelirdi. O gitmesin diye ona sımsıkı sarılacağı. Olmuştu işte, nihayet delirmişti.

Ayaz'a gitmesine müsaade etmeyecekti. Kendisinin olan şeylere başkalarının dokunmasına izin veremezdi. Vermeyecekti. Bunun adının ne olduğu önemli değildi. Dün gece onu kollarına alıp saatlerce seviştikten ve tamamen kedisi ile doldurduktan sonra ne kendisi, ne de o gitmeye yüz gösterecekti. Bu sapkın bir esir almaydı belki, yada Kaan'ın ne hissettiğini anlamaya mı başlamıştı. Bilmiyordu. Umurunda değildi.

Kımıldayarak yavaşça gözlerini açtı Eren. Kuzgunun kısık gözlerini gördüğünde hızla nefes alıp vermeye başladı.

"Ne yapıyorsun öyle?"

"Seni izliyorum."

"Bu oldukça korkutucu." Dedi bakışlarını kaçırmak isterken Eren ve yavaşça gülümsedi Kuzgun.

"Beni korkunç mu buluyorsun, bu ne şeref."

"Kes dalgayı. Senden hep korktum ben." Diye itiraf ederken alt dudağını ısırdı. Bekledi Timuçin ve sordu.

"O halde neden üstüme gelmeye devam ettin? Niçin beni kendine bağımlı yaptın? Mazoşist misin Eren sen?"

Derin bir nefes alırken söyleyeceklerini tartıyor gibiydi."Senden korktuğum doğru." Dedi. "Ama ölümden korkmuyordum ben. İçinde yaşadığım, her gün ölümün soğuk nefesinin ensemde dolaştığını bile bile yaşamanın ne demek olduğunu bilemezdin sen. Bu oyuna intikam uğruna başladığımı biliyorsun." Diyerek bakışlarını yavaşça Timuçin'in gözlerine doğrulttu. "Bana gerçekten bakacağını yada dokunacağını tahmin etmedim. Param, adamlarım yada silahlarım yoktu senden intikam alabilmek için. Yalnızca kumar oynadım. Şansımı denedim. Başta tutmayacak gibi görünüyordu. Ama seni öptüğümde bana karşılık vermen ve  zevk aldığını görmem. Bunlar işleri değiştirmişti. Seni bir erkeğe, yani kendime aşık edebilirsem ancak bu şekilde bana yaşattıklarının bedelini sana ödetebilirdim. İstiyordum. Kendinden nefret etmeni ve hayatını karartmanı görmek istiyordum. İyiden iyiye düşünüp bu oyuna devam ettim." Deyip sustu. "Beni mahvetmiştin. Ayaz'a nasıl yalvardığımı bilemezdin. Senin okuluna yazılmak için senin sınıfında olabilmek için. Hayatımda ilk kez ondan yardım istedim. Nasıl küçüldüğümü bilemezdin."

"Paraya, adamlara yada silahlara. Sen zaten hepsine sahipmişsin Eren. Gücün kendisine sahipmişsin. Ayaz'a söyleseydin. İntikam için bu kadar beklemezdin."

"Bu benim meselemdi." Dedi Eren, gözlerine bir keskinlik yerleştirerek. Bekledi ve sırt üstü dönerek kolunu alnına koyup tavanı izlemeye başladı Timuçin. O zaman gözlerini kısarak, parmaklarını uzatıp Kuzguna dokunmak istedi ama biranda durdu. "Ayrıca, söylesem de fark etmezdi. Ayaz alamazdı istesede intikamı mı. En fazla depolarını yağmalatır, sana maddi zararlar verirdi. Benim isteğim senin canının yanmasıydı. Gerçekten yanması."

"Yandı Eren. Başardın. Gerçekten yaktın. İntikamını fazlasıyla..."

"Sus. İntikam aldığım falan yok. Eğer gerçekten almış olsaydım. Yanar mıydı benimde böyle, yanar mıydı canım. İnsanın içi acır mı bak, acıyor işte."

Başını çevirip Eren'i izledi.

"Ben, kesinlikle bir deliyim. Kesinlikle sıyırdım." Diye fısıldarken Timuçin, gülümsedi Eren.

"Eh, deli deliyi görünce sopasını saklarmış. Bende çok normal sayılmam."

"Orası kesin." Derken başını çevirdiğinde o, Eren şok yaşamış gibi suratını büzerek Kuzguna bir yumruk attı.

"Seni adi. Çok kötüsün."

Timuçin gülerken Eren'i kendine çekmeye çalıştı ama Eren mızmızlanarak onu itmeye çalışırken biranda durdu. Başına saplanan ani bir sızı neredeyse görüş alanını karartmak üzereydi. Beyninin sol kısmı zonklamaya başladığında dişlerini sıkıp nefes almaya çalışırken inledi.

"Hey numara yapma yemezler kedicik." Derken Timuçin, Eren'in inlemeleri biraz daha arttı. "Eren, Eren sen ciddi misin? Ne oldu söyle bana." Diyerek onu tutmaya başladığında,Eren başını yatağa bastırarak belini kaldırırken bağırmaya başladı.

"Eren. Eren hadi. Hadi Hastaneye gidiyoruz."

"Dur. Dur Timuçin." Derken nefes almaya çalıştı. "İlacım. İlacımı ver bana."

"İlaç, tamam ilacın. Tamam, tamam vereceğim nerede o."

"Çekme-ah, ahh, ikinci, ikinci çekmecede timuçin. Çabuk ol ne olur canım yanıyor." Timuçin jet gibi fırlayarak çekmeceleri açmaya çalışırken yıktı ve hızla bulduğu bir ilaç şişesini Eren'e getirip içirdi. Doğru ilaçtı Değil mi? Titremeye başladığında Eren, onu kendine çekti.

"Tamam. Tamam şişşt. bişey yok şimdi geçecek kedicik. Tamam şimdi geçecek."

Diye telkin ederken ne olup bittiğini anlayamıyordu Kuzgun. Neler oluyordu böyle? Neyi vardı Eren'in? Hızla nefes alıp verirken yaklaşık on dakika öyle onu sıkıca tutup telkin ederken Kuzgun, Eren'in solukları nihayet düzene girmeye başlamıştı. Timuçin Eren'in yüzünü tutup ona baktığında o kısık gözlerini ona çevirdi.

"Neyin var senin?"

"Önemli bir şey değil. İlaçlarımı almayı unuttum hepsi o."

"Bu önemsiz gibi durmuyor. Ne ilacı onlar?" Derken tek kaşını kaldırdı Timuçin.Eren başını çevirmek istedi ama izin vermedi Kuzgun.

"Önemli değil Timuçin. Sinirsel. Yatıştırıcı onlar. Oluyor bazen böyle." Diyerek ellerini yüzünden çekmeye çalıştı.

"Ne zamandan beri var?" Diye sorduğunda Timuçin, kaşlarını çattı. Eren öylece durup dudaklarını ısırdı ve tekrar gözlerine baktı.

"Oldu bayağa."

"Ne ka-daa-r?"

Onu izlerken Eren, dişlerini sıkarak hızla  sarılıp öpecekti ki kımıldamasına izin vermedi Timuçin.

"Rahat dur Eren. Soruma cevap ver."

"Çok. Uzun. Zamandır Timuçin. Bırak artık beni." Diyerek dişlerinin arasından konuşurken ondan kurtulmaya çalıştı ama öylece tutmaya devam etti onu Kuzgun. "Hadi bırak, bırak beni Timuçin. Yapma canım yanıyor. Yakma canımı." Alnını, alnına dayarken bekledi ve  söylendi Kuzgun.

"Yapma. Bazen insanların idealleri onları hata yapmaya sürükler. Hata ise idealleri insanlardan üstün görmektir. Ben yaptım. Ben büyük hatalar işledim Eren, bazı şeyleri saklamak kaybetmek demekmiş bunu bilemeden hata üstüne hatalar işledim. İnsanların kim olduklarından çok, nerede, hangi statüte olduklarıyla ilgilendim. İyi, doğru, yanlış benim için önemsizdi. Elimde silah, gözümde kan var diye geçmişin yada geleceğin önemi olmazdı hiç. Korkmazdım ben Eren. Onun ne olduğunu bilmezdim bile. Uzun zamandır gerçekten korktuğum anları yalnızca senleyken yaşadığımı fark ettiğimde kendime inanamadım. Bu gecede, bu gecede onlardan biriydi. Kaybetme korkusu insanın içini yiyip bitiren bir kurt gibi, sürekli içten içe  kemirmesi yavaş yavaş ölmeye eş Eren." Derken gözlerini kapadı. "Gözlerimi açtığımda orda olduğunu bilmeliyim. Bunu bilmem gerek."  yavaşça dudaklarını okşayarak yüzünü avuçladı Eren.

"Burdayım sevgilim."

Timuçin gözlerini açarken titredi. Ve Eren usulca devam etti. "Beni, tüm dünyadan sakla. İçine en derinlere göm. Beni sev, beni öp kuzgun ama bana esir gibi davranma. Beni soyutlaştırma. Nihayetinde bende etten kemikten bir insanım. Düşüncelerim, duygularım, inanışlarım var. Kendini tamamen bana ada diyemem sana bu sana haksızlık. Beni hayatının sonuna kadar bakılmaya muhtaç biri gibi göremez, yada bir kadın gibi davranamazsın. Aynı korkuları paylaşıyoruz ama farklı havayı tenefüs ediyoruz." Derken bir anda onu altına aldı Kuzgun.

"Aynı havayı teneffüz ederiz o halde, ikimizde bir oluruz. Kapa gözlerini."

"Yapma. Başımı döndürüyorsun Kuzgun. Gözlerimi kaparsam düşerim." Derken hızla nefes almaya başladı.

"Gözlerini kapat." Dedi tekrar otoriter bir sesle. Hızla nefes alıp verirken dişlerini sıkarak gözlerini kapadığında Eren, yüzünü ona yaklaştırıp alnını alnına dayadı. "Şimdi beni takip et." Dedi. "Benimle aynı anda nefes al." Derken o, yavaşça ona ayak uydurdu Eren. "İşte böyle, bak gördün mü? Artık aynı havayı teneffüs ediyoruz. Şimdi biriz. Artık benden bir şey gizleyemezsin. Neyin varsa, her ne olursa." Diyerek hızla boynunu öptüğünde derin bir nefes aldı ve gözlerini açtı Eren.

"Ahh,,Timuçin..."

Bir çift gözden aynı rüyayı görmek gibiydi gördükleri. Aynı saplantı, aynı tutku, aynı korkulardı yaşadıkları. Kaybetme. Eninde sonunda olacak kaçınılmaz son bulacak herkesi, kaçamayacak kimse, kaçamayacaktı hiçbir yere zira ondan kaçış yoktu.

Tıpkı kaçamadıkları gibi Alper ve Kaan'ın. Yağmur damlası gibi, kara bulutları anımsatır gibi. Hangisi hangisiydi peki? Hangisi bir diğeriydi. Parmakları dudaklarında hızla nefes alıp veriyordu Alper. Sıcak, çok sıcaktı. Hem acı verici, hem yakıcı, hem de zevk dolu bir sıcaklık. Korkuyordu. Ama korkmak olanları değiştirmiyordu. Tıpkı olacakları değiştirmediği gibi. Nefes almaya çalışırken omuzunun üzerinden arkaya bakmaya çabalayarak parmaklarıyla çarşafı sıkıyordu. Kaan'ın şehvetten kısılmış gözleri ve korkutucu hareketleri onu hem deli gibi korkutuyor, hemde daha fazlasını istemesine neden oluyordu. Sert halleri canını yakıyordu. Lanet olası neyi ispatlamaya çalışıyordu öyle?

Dokunuşları okşarken biranda sertleşiyor ve onu acı ile zevkin ortasında bırakıyordu. Ne kadar süredir işine devam ettiğini bilmiyordu Alper ama durması için söylenmiyordu da. Ne yaptığını umursamamaya çalışıyordu fakat umursanmayacak gibi hareket etmiyordu. Aklı bulanıyordu. Dört bir yanını çepe çevre kuşatıyordu. Şamdanların aydınlattığı oda da yalnızca ikisinin çıkardığı çığlıklar ve inlemeler yankılanıyordu. Bir zehre bulanmışta Alper'in bedeni, Kaan onun tek panzerhiymiş gibi hissediyordu. Ona muhtaçmış gibi. Kaçamadığı, kaçsa da onsuz hayatta kalamayacağı...

"Yava-aş..."

"Alper..."

"Daha fazla,,"

"Alper."

"Hmm..."

"Alper, Alper sana diyorum." Hızla gözlerini açtığında nefesi sıklaştı. Öyle ki adeta şok yaşamıştı. Koltukta oturmuş öylece televizyona bakarken yavaşça başını gelen sese çevirdi. "Neyin var?" Dedi Kaan.

"Yok. Yok bir şeyim."

"Neden tuhaf sesler çıkarıyorsun o zaman?"

"Tuhaf mı? O da ne demek? Sensin tuhaf."

"Ne oluyor böyle sana ateşin mi var?" Diyerek elini uzattığında refleks olarak eline vurdu Alper. Sonra birden gözlerini açarak şok bir vaziyette ayağa kalktı.

"Yok birşeyim dedim ya. Ne sorup duruyorsun?" Deyince  öfkeyle, Tek kaşını kaldırdı Kaan.

"Ne yani, muayyen günlerinde ki kadınlar gibi hareket eden sen ama fırçayı yiyen ben mi olacağım?"

" Sen ne bekliyordun acaba? Ayrıca bana kadın muamelesi yapmaman gerektiğini daha kaç kere söyleyeceğim. Ben senin lanet olası metresin değilim."

"Hayır daha iyisisin." Derken gözlerini kısarak devirdiğinde Kaan,  hızla yumruk atmamak için kendini zor tuttu Alper.

"Senden. Senden nefret ediyorum."

Kaan ayağa kalktı ve ilerden bir elma kapıp havada tutarak üzerine silerken Alper'e baktı. "Ah bilmediğim bir şey söyle." Diyerek elmasını ısırırken önüne yürüdü Alper.

"Lanet olası evinden de nefret ediyorum. Adamlarından da, kestiğin raconundan da, alemlerde dayılanman dan da. Silahlarından, her şeyinden." Derken hırsla soludu.

Öylece bakarken gözlerini hiç kaçırmadan "Bir şeyi unuttun sarışın." Dedi.

"Neymiş o?"

"Sex." Derken dondu Alper. "Ne oldu? Bu unutulacak bir şey değil sanırım. İçinde defalarca oyalanırken ben, hiçte nefret ediyormuşsun gibi sesler çıkarmıyorsun. Hatta yardım bile ediyorsun. Öyle zamanlarda nefretini rafa kaldırıyorsun sanırım.

"Kapa çeneni."

"Ah bildim mi?" Az önce hayallere dalmış bizi düşünmüyor muydun sen ha?"

"Kapa çeneni dedim."

"Ne hayal ettin Alper? Eğlenceli miydi? Zevk aldın..." Hızla yumruk attı sonunda suratına Alper.

"Kapa çeneni dedim sana lan. İğrenç mahluk. Hepsi senin yüzünden. Pislik herif. Şimdi geçmiş karşıma alay mı ediyorsun benle? Nefret ediyorum her şeyinden. Bana yaptıklarından, yakılmalısın sen. Pskopat zorba. Defol, defol seni görmek istemiyorum." Diye bağırırken gözleri dolduğunda hızla nefes alıp vererek kızarmış bir yüzle Kaan'ın pocerface yüzüne baktı. Hiç konuşmadı Kaan. Biran daha baktı Alper'e "Dilediğin gibi olsun." Dedi ve koltuktan ceketini alarak kapıya doğru yürümeye başlayınca öylece boşluğa bakmaya başladı Alper. Bu, bu da neydi böyle? Başını çevirip arkasından baktığında o  kapıdan çıkmıştı. Ardından seslenecek gibi oldu  ama o çoktan gitmişti. Sahiden kendisini burada tek başına mı bırakmıştı? Ne kadar süre? Ne zamana dek? Geri dönecekti değil mi? Geri dönerdi!

Arabanın tekerlek seslerini duyduğunda adeta şok geçirdi. "KAAN..." Diye bağırdı. "Nereye gidiyorsun?" diye fısıldarken öylece oturdu.

Zaman, güzel bir rüyanın arta kalan parçalarını sürüp yerine kabuslardan görüntüler bırakırken ikinci bir esintinin yakın zamanda olmayacağını bildirir gibiydi. 

                                 Yorum ve votelerinizi eksik etmeyin efenim,,,,:P

Continue Reading

You'll Also Like

124K 8.8K 89
Öğretmen ama AŞKA ÖĞRENCİ (Texting) • Anaokulu öğretmeni olan Beyza yoğun bir sene geçirdiği için yeni dönemde dinlenmek için görev değişikliği yapmı...
25.3M 902K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
759K 51.7K 33
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
1.7M 89K 48
En yakın arkadaşının hattını değiştirmesi sonucu, ona yeni numarasından mesaj atmaya çalışan Ada, aslında mesajı attığı kişinin bir yıldır hoşlandığı...