KALBİMDEKİ ÇİZGİLER

By busekurada

1.2M 65.1K 14.4K

Bloglar sessiz tipler için en muhteşem günlüklerdir.Peki ya bu günlük bende geçmise dair bir anı olarak kalma... More

1- Köstebek Yakalandı
2- İnatçılık
3- Herkesten Farklı
4-Nedenlerim
5- Şiir Gecesi
6- Sana Acıyorum
7- Dayanamıyorum
8- Öyle Biri Değilim
9- Kapsama Alanı
10- Bu Kıza Değer
11- Söz Vermiştin
12- Eksik Kalan Her Yanım
13- Sınırını Aşma
14- İlk Arkadaş
15- İzin Ver
16- Dengesiz
17- Acıyan-Acınılan
18- Dayanırsak Varız
19- Aitlik
20- Büyün Bozulsun
21- İki Valiz Kadar
22- Tek Zarar
23- Küçük Kız
24- En Sevimli Hediyem
25- Cezam
26- Oyuncak
BÖLÜM DEĞİLDİR
27- Hastalıklı Sevgi
28- Yara
29- Cesaret Değil Alışkanlık
30- Çare Sende
31- Sevdiğini Söyle
32- Rüyaymış Gibi Yaparız
33- Sarıl Bana Sıkıca
34- Benim Ayıbım Olsun
35- Hep Sana Geleceğim
36- Yine Yeniden
37- Yanacak Can Kalmadı
38- Yirmi Bir Gün
39- İhanetinden Korkan Gitmez
40- İyileşene Kadar Beklerim
41- Hayatındaki Herkesim
42- Aynaya Değil Bana Bak
(YGS MAĞDURLARINA)
43- İkimizin Ayıbı
44- Bana Baksın Sadece
45- Ölene Kadar Çok Kere
46- Aşk Kalır
47- Basit Bir Fotoğraf
48-Canımsın Sen
49- Özata'nın Yeni Aşkı
50- MORG
51- Hakkını Vereceğim
52- Sevmeyi Sen Öğrettin
53- Fazla Sevgi
54- Kalbimdeki Çizgiler
55- Pembeli
56- Bizim Ufaklığın Annesi
57- Gidersen Hikaye Kalırsan Efsane
58- Dikenlerine İnat Çiçek Açar
59- Gitme
60- Kerem'i Sevmiyorsun
61- Seninleyim
63- Sevimli Misafir
64- Günün 20 Saati
65- Sevdiğini Kollamak
66- Sevimli Köstebeksin
67- İspat
68- Hisse
69- Mezarını Kazıyorum
70- Çıkılabilecek Bir Yol
71- Kökünden Keserim
72- Kıpkıvırcık Saçlı Bir Kız
73- Bizi Korumak
74- Bir Dirhem Fazlası Elem
75- Sonsuza Kadar Hep
Duyuru
Teşekkürler..
76- Yeni Bölüm ♡

62- Birinci Yıl

23.7K 851 385
By busekurada

Zeynep'in Ağzından

Gece yarısı Kerem'in kollarında yatmaya devam ederken üzerimdeki yorganın aksine ona sokuldum beni ısıtması için. Kollarının arasında aksi söz konusu olmuyordu zaten. Parmağım sol tarafındaki dövmede dolaşırken suratımdaki gülümsemeyi silmekle uğraşıyordum,evet,fazla sırıtıyordum.

"Uyumuyorsun." diye mırıldandığında kafamı olumlu anlamda sallayıp boynuna küçük bir öpücük bıraktım.

"Acıktım biraz,bir şeyler yiyelim mi?" deyip tek kolumdan destek alıp doğruldum yerimden. Benden farksız değildi,onun da suratında tatlı bir gülümseme vardı.

"Olur,yiyelim."

Yerdeki iç çamaşırlarımı giyip dolabıma yöneldim. Altıma şort,üzerime de pijamalarımla giydiğim eski bir tişörtü geçirip bende kalan Kerem'in giysilerinin olduğu kısma baktım. Eşofmanı vardı. Yatağa bırakıp "Mutfaktayım." diyerek çıktım odadan. Karnımdan sesler geliyordu artık,çok acıkmıştım. Dolaptan çıkarttığım köfteleri tavaya yerleştirip bir tencereye de makarna suyu koydum. Köftelerle ilgilenirken Kerem gelmişti bile. Belime sarılıp önce saçıma,sonra biraz eğilip yanağıma ve boynuma öpücük bırakınca "Rahat durur musun?" dedim sırıtarak.

"Bilmem,durabilir miyim?" dedi yanıma geçip paketteki makarnayı tencereye boşaltarak. Ben gülmemeye çalışıp dudağımı dişleyerek köftelere bakarken o da makarnayla ilgileniyordu.

"Çok güzelsin." dediğinde kafamı çevirip ona bakarken gülümseyip"Teşekkür ederim." diye mırıldandım.

"Böyle gülümsemeye devam edersen birkaç saat daha aç kalacaksın güzelim."

Dudağımı dişleyerek dolaptan tabak aldım. Tavadaki köfteleri ona yerleştirip masaya koyduktan sonra Kerem'in makarna sosu hazırlayışını izlerken dolaptan meyve suyu çıkartmayı da ihmal etmedim. Bardaklara onları koyup sandalyeye oturduğumda Kerem de gelip yanıma oturdu makarna tabaklarını masaya bırakıp.

"Kilo alacağız." deyip yemeye başladığında bende aynısını yaptım,önümdeki tabağa gömüldüm adeta. Çok acıkmıştım.

"Kerem,çok güzel olmuş." deyip makarnadan yerken "Çünkü ben yaptım." dedi ukala bir tavırla. Göz devirip tabağımdakiyle aşk yaşarken elindeki çatalı bırakıp beni izlemeye başladı. Bir süre tepkisiz durdum,yemeğime devam ettim ama sonunda dayanamayıp "Neden öyle bakıyorsun ki?" dedim ona bakarak.

"Çünkü seni izlemek yemek yemekten daha güzel."

"Ama acıktın."

"Doydum." deyip gülümseyerek bana bakarken yarım kalan köftemi de yedim. Bende doymuştum. Biz neden bu kadar hızlı yiyorduk acaba?

"Sen masayı toplar mısın?"

"Yatacak mısın?"

Kafamı olumlu anlamda salladığımda oturduğu yerden kalkıp alnıma bir öpücük bıraktı ve "Sen yat,on dakikaya geliyorum." dedi. Gülümseyerek kafamı sallayıp odama gittim bende. Elimi hızlı tutarak dolaptan yeni bir nevresim çıkarttım. Çarşaftaki kan izi beni utandırıyordu haliyle. Kerem gelmeden onu kirli sepetime atıp yenisini serdim hemen.

"Ne yapıyorsun?" diyen Kerem'in sesiyle yerimden doğrulurken "Ben şey..." dedim nevresime bakıp.

"Neden uğraştın?"

Yanıma geldiğinde yatağa bakarken "Leke vardı." dedim.

"Yarın hallederdik."

"Onun üzerinde uyuyamazsın ki."

"Neden?"

"İğrenmez misin?"

"İğrenmek mi? Saçmalama. Sana ait hiçbir şeyden iğrenmem ben." dedi beni kollarının arasına alıp. Sıkıca sarılmıştı yine,çok seviyorum bu durumu.

"Seni seviyorum." dediğinde gülümsedim sadece,sonra onun ışığı kapatıp gelmesini bekledim. Birlikte yattığımızda yeniden kollarındaki yerimi alırken "Uykun yoksa konuşalım mı?" dedim.

"Tabiki konuşalım." deyip boynumu öptü.

"Arkadaşlarımla buluştuğum akşam var ya..."

"Zeynep,o konuya girmesek güzelim?"

"Bu başka konu."

"Peki."

"Cansu vardı masada. Bana şey dedi..."

"Ne dedi?"

"Kerem gibi bir adamı nasıl tavladın dedi."

"Pişt,bana dön bakalım." dediğinde yüzümü ona dönerken eliyle başına destek verip dikleşti biraz.

"Devam et."

"Ben çirkin miyim?"

"Bak ya... Bunu soruyor musun gerçekten?"

"Ama hiç susmadı,o kadar insanın içinde bana bunları söyledi. Senin attığın fotoğrafı görmüş de,yanlışlıkla beni etiketlediğini düşünmüş,o kadar imkansızmışız yani gözünde."

"Buna mı canını sıkıyorsun?"

"Evet."

"Sen beni görünüşüm için mi seviyorsun?"

"Hayır."

"Bende durum farklı mı sence?"

Bir şey demedim,sakallarına dokunuyordum.

"Sen benim hayatıma giren en güzel kadınsın,öyle olmasan da umrumda olmazdı. Bundan elli yıl sonra kimin güzelliği kalacak ki?"

"Beni sana yakıştırmıyor. Acaba herkes böyle mi düşünüyordur?"

"Cansu demiştin değil mi?"

"Evet,neden?"

"Yarın gidip onu da döveceğim. Onun baktığı senin güzelliğin değil. Muhtemelen sizin okulda popülerliği olan işim yüzünden çekemiyordur. Bazen beni şaşırtıyorsun. Zeynep,sen bir sokaktan geçtiğinde insanlar dönüp dönüp bakıyorlar,güzelliğini sorguluyor musun gerçekten?"

"Öyle mi?"

"Öyle,güzelsen bana güzelsin,gerisi kimseyi ilgilendirmez."

Dudağına küçük bir öpücük bırakmıştım bile. Yüzümü boynuna yerleştirip gözlerimi kapattığımda "Tüm gün ne yaptın?" diye sordu.

"Erdem amcayla gezdik biraz."

"Nereyi?"

"Kandilli'ye götürdü beni sahil seviyorum diye. Seninle ilk yemek yediğimiz yerde yemek yedik,sonra da gezindik biraz."

"Güzelmiş."

"Çok iyi biri değil mi? Beni seviyor."

"Cümlende mantık hatası var."

"Neden?"

"Seni seven biri benim gözümde çok iyi olabilir mi?"

"Haklısın galiba."

"Onu da dövmek istiyorum hatta."

"Bak işte... Sonra trip atma Zeynep!"

"Öyle ama,etrafında karşı cinsinden birinin olmasını istemiyorum."

"Çok konuşma."

"Yarın anneme gidelim mi?"

"Bende onu diyecektim,ne zamandır gitmiyorum."

"Tamam,akşam yemeğine gideriz."

"Olur." dedim mırıltıyla,bir süre sonra da uyuyakaldım kollarında.

Ertesi sabah gözlerimi aralarken onu yanımda göremeyince yerimden doğrulacaktım ki "Duş al güzelim,yarım saatlik işim çıktı,hemen geleceğim." yazan notu gördüm. Yine birileri erkenci....

Vücudumda tatlı bir yorgunluk vardı. Kendimi banyoya attım hemen. Küvete gitti bakışlarım. Güllerle doluydu içi.

Soyunup beklemeden içine attım kendimi. Su ılıktı,Kerem gideli çok olmamış yani. Yarım saat kadar içinde yattım,vücudum rahatlamıştı. Duşumu alıp banyodan çıkacakken aynadaki not kağıdına takıldı gözüm. "Hazırlan,gezelim biraz." yazıyordu. Sırıtarak odama geçiş yaptım. Dolaptaki elbiselerime bakınmaya başladım.

Seçtiğim elbiseyi yatağa bıraktıktan sonra aynanın karşısında saçımı kuruttum önce. Sonra elbisemi giyip hafif de makyaj yaptım ve Kerem'den gelen mesajı da görünce hızlıca çıktım evden.

Sokağa geçtiğimde onu arabasına yaslanmış bir halde beklerken görünce elbisemin yırtmaçları belli olmasın diye adımlarımı küçük küçük atarken fark etti beni. Önce yüzüme,sonra kaşlarını çatıp elbiseme bakmaya başladı.

"Günaydın." deyip yanına giderken "Sadece on dakikan var." dedi ciddi bir ifadeyle.

"Neye?"

"Gidip üzerini değiştirmeye."

"Ya Kerem... Ama çok seviyorum ben bu elbiseyi."

"Bende seni çok seviyorum güzelim,hadi.." dedi evi işaret edip.

"Çıkartmazsam ne olur?"

"Burada dururuz böyle."

"Ama çok kötüsün."

"Ama sende çok iyisin,dengelememiz gerek değil mi?"

Omuz silkip eve geri döndüm el mahkum. Elbiseyi çıkartıp altıma bir pantolon,üzerime de beyaz bluz geçirdim. Bu sefer de değiştirmemi isterse iyi evde oturalım derim vallahi.

Yeniden evden çıkıp yanına gittim. Derin bir nefes alıp "Neden çirkin olamıyorsun?" diye mırıldanışı mutlu etmişti beni. Gülümseyip yanına giderek boynuna atladığımda kollarını belime sarıp boynuma birkaç öpücük bırakarak "Bugün ayrı bir güzelsin." dedi.

"Neden acaba?"

"Bilmem,neden?"

"Kerem Özata'ya ait olma durumunun etkileri galiba,bilemeyeceğim. Bugün bende güzel hissediyorum kendimi."

"Sana her gün kendini güzel hissettirebilirim."

"Öyle mi?"

"Aynen." deyip alnımı da öpünce sırıtıp evinden çıkan Ozan'a baktım.

"Kumrular.." dedi kaldırımdan seslenip.

"Yavru kuşum." dedim bende ona bakarak.

"Çok güzel olmuşsun yine."

"Teşekkür ederim." dediğimde Kerem'in "Hadi gidiyoruz." dediğini duyunca Ozan'a "Akşam gelip ifadeni alacağım." dedim Zeliha konusunu kastedip,kafasını olumlu anlamda salladığında da arabaya bindim.

Yola çıktığımızda telefonumla uğraşırken Kerem elimi tutmaya başlayınca aklıma gelen fikirle kamerayı açtım ve elime öpücük bırakırken resmini çektim.

O bir şeyin farkında değildi tabi. Sosyal hesabıma girip bana yolladığı nottaki cümleyi yazarak paylaştım bu fotoğrafı.

"Aşk en güzel şey,insanın en temayüllü olduğu şey..."

Kerem'i de etiketlemiştim. Bildirim sesiyle o da kendi telefonunu eline alırken sırıtarak beğenenlere bakmaya başladım. Arada göz göze geliyorduk,bana göz kırpmıştı,bende buna karşılık sırıtmama devam ediyordum. O sırada gelen yeni bildirimde Kerem'in beni etiketlediğini görünce heyecanla girdim direkt profiline. Eski bir fotoğraftı bu.

Üzerimdekilerden anladığım kadarıyla hasta olduğum dönemlere ait... Ne ara çektiğini bilmiyorum bile. Altına benim yazdığımın devamını getirip "Ne bir keresi? Hep kere. Ölene kadar çok kere..." yazmış beni etiketleyerek. Kabul,böyle bir hamle beklemiyordum. Telefonu torpidoya bırakıp koltukta dizlerimin üzerine basarak ona yaklaştım,kollarımı boynuna dolamıştım bile.

"Canım mısın nesin ya?!" deyip yanağını önce öpüp sonra ısırdığımda "Kaza yapacağız." dedi sırıtarak.

"Yapalım be!" deyip yeniden öpüp koltuğuma geri oturdum. Yeniden elimi tutup dudaklarına bastırırken de "Acıktın mı?" diye soruşuyla kafamı olumlu anlamda salladım. Son zamanlarda sürekli acıkıyordum zaten. O eski halimden eser yok şimdi. Bir oturuşta bir bütün ekmeği bitirebilecek gücü görebiliyorum kendimde,bu biraz üzücü tabi. Sürekli çıkan göbeğimle bakışmayı sevmiyorum.

"Sabah ne işin vardı?"

"Şey... Annem çağırdı,önemli bir durum yok."

Kafamı sallayıp yolu izlemeye devam ettim. Bir süre sonra arabayı sahil kenarına park ettiğinde onunla birlikt bende indim. Elimi tutup yürürken ona uyum sağladım. Denizin içinde uzun bir iskele vardı. Geniş aralıklarla masalar sıralıydı üzerinde. Denizle iç içe olduğu için çok güzeldi haliyle.

"Hoş geldiniz Kerem bey." diyen adama bakarken Kerem bir şey söylemeden iskeleye basmamı sağlarken arkamdan onun da gelişiyle en uçtaki masaya yürümeye başladım. Sandalyemi çektiğinde bu nazik tavırları sırıtmama sebep oldu haliyle,oturup onun da karşıma yerleşmesini beklerken kahvaltı siparişimizi vermişti bile.

Garson gittiğinde "Beğendin mi?" deyip bana bakarken gülümseyip denize baktım bende,dibi görünüyordu resmen. "Çok beğendim." dedim elimi tutmasına izin verip.

"Bugün ne yapmak istersin?"

"Bilmem,özellikle yapmak istediğim bir şey yok. Yan yana olalım yeter."

"Ne zaman evleneceğiz?" dediğinde gülümseyerek baktım ona. "Bilmiyorum ki." dedim mırıltıyla. Gülümsedi önce,sonra da "Bugün yapacağımız şeyi buldum galiba." dedi.

"Ne yapacağız?"

"Kahvaltıdan sonra görürsün."

Kafamı sallayıp garsonun getirdiklerini masaya yerleştirmesini izledim. Söz konusu Kerem olunca abartıyordu. Acıktım demeye bu yüzden korkuyorum. Masayı doldurttu.

Önümdeki tabağa istediklerimi alıp yemeye başladığımda "Kerem,benim yarın Ozan'la birkaç işim var." dedim.

"Ne işiymiş?"

"Kız meselesi,anlamazsın sen." dediğimde gülüp "Peki." dedi.

"Bak sürekli aramak yok ama."

"Tamam."

Kızmaması içimi rahatlatmıştı. Bir tartışmayı daha kaldıramayacaktı bünyem.

Uzun süren bir kahvaltıdan sonra arabaya geri dönünce merak ettim nereye gideceğimizi. Yolu izledim bu yüzden. Sonundayda kaşlarım çatılmıştı. Şirkete gelmiştik.

"Kerem.." deyip ona bakarken arabadan inmişti bile çoktan. Bende indiğimde elimi tutarken "Çalışırken seni mi izleyeceğim yani?" dememe gülüp "Birlikte çalışacağız." diye mırıldandığında kapıdan girmiştik bile. Yüzüme bir gülümseme yerleştirdim çünkü herkesin bize bakacağından emindim. Asansöre yönelirken Burak'ın sesini duyduğumuzda duraksadık. Kerem'in sessizce küfür etmesi de gülmeme sebep oldu haliyle.

"Vay,Zeynep Gencel,sen buralara uğrar mıydın?" dediğinde Kerem "Toplantıda olman gerekmiyor muydu senin?" dedi.

"Bitti toplantı çoktan." dedi Burak yine bana bakarak. "Çok güzelsin her zamanki gibi."

Gülümsedim sadece. Kerem elimi daha sıkı kavrıyordu şimdi. Bu adam kıskançlık konusunda level atlamış gibi sanki.

Asansörün kapısı açıldığında önden ben binerken arkamdan da o geldi,kapı kapandığındaysa "Bak seni ilk ve son kez uyaracağım." dedi yüzüme bakıp.

"Ne oldu?"

"Bir daha şu herife gülümseme."

"Olur." dedim gülümseyip,yaklaşıp alnımı öptüğünde de en üst kata gelmiştik bile. Odasına geldiğimizde masasından iki kalem aldığını gördüm. Sonra "Gel.." deyip yeniden elimden tutup çıkarttı beni odadan. Ne yaptığımız hakkında tek bir fikrim yoktu. Sadece gözüme çarpan elindeki kalemlerdi. Yeşilli olan benim kalemimdi,aylar önce burada onunla çalışırken kullandığım kalemim...

"Bir dakika."deyip durdurduğumda elindeki kalemleri işaret ederken "Bende kalmıştı." diyerek göz kırptığında gülümseyip "Detaylar diyorsun.." dedim.

"Aynen. Önce böyle küçük eşyalarını,sonra seni aldım bak." deyip güldüğünde bende gülüp göğsüne yasladım yüzümü.

"Başka neyim var?"

"Bileklik,fular,tişört,bir de pijamaların."

"Bende unutkanlıktan hatırlamıyordum tabi."

"Evlenirsek geri veririm." dediğinde "Tamam." dedim kafamı olumlu anlamda sallayıp. Sonra da yeniden asansörü kullanıp en alt kata indik. Stajerlerin olduğu odaya girdiğimizde içerisinin kalabalık olduğunu görünce "Herkes dışarı." deyişiyle ona baktım. Ne yapıyor bu?

Herkes bana tuhaf bakışlar atarak dışarı çıktığında Kerem kapıyı kapatıp "Otur güzelim." deyince burada onunla inatlaştığım günler geldi gözümün önüne. Dediğini yapıp oturduğumda dolaptan aldığı eskiz kağıtlarından birini bana verdiğinde önüme kalemi de bırakışıyla "Ne yapacağım?" diyerek baktım ona.

"Ev..."

"Neden?"

"Evlenince yeni bir eve ihtiyacımız olacak bence."

"Gerçekten mi?" dedim. O an gözlerimin içi parlamıştı kabul. Onun da evi vardı,kirada olsam da benimde vardı,birlikte orada kalabilirdik,yeni ev fikrini hiç düşünmemiştim ben.

"Evet,benim evim çocuklarımız için uygun değil pek,yeniden dekore etmektense yenisini yapalım." deyip yanıma oturduğunda "Kafanda var mı ki bir şey?" diye sordum.

"Yok,sen çizeceksin o yüzden."

"Ama benimde yok,üzerinde biraz düşünsek?"

"Düşünelim."

"Göl kenarındaki eviniz çok güzel. Ona benzese süper olur,çok büyük olmasın zaten." deyip bir şeyler karalamaya başladım. İki katlı bir ev çizecektim,bir de terası olacaktı. Birlikte uzanıp yıldızları izleyebileceğimiz bir teras ve Kerem'in çiçeklerle donatabileceği bir bahçe...

Evin dış hatlarını kabaca çizdiğimde Kerem de içiyle ilgilenmeye başladı. Klasik,salon,mutfak ve iki tane oturma odası alt kattaydı. İkinci katta yatak odamız,iki tane çocuk odası ve küçük bir oda daha vardı,ne için kullanılacağını bilemiyordum.

Önümdeki kağıttan kafamı kaldırırken pencereden bakıp havanın karardığını anladım. Uzun zamandır kalem almamıştım elime ve gerçekten çok özlemiştim,bunu fark ettim.

"Güzel oldu bence." deyip benim gibi kağıtlara bakarken "Bahçeyi dekore etmek çok zevkli olacak." diye mırıldandığımda "Bencede." deyip yanağıma küçük bir öpücük bıraktı. Sonra "Yoruldum." deyişiyle onun gibi bende oturduğum yerden kalktım. Bende çok yorulmuştum. Ellerim ağrıyordu hatta.

"Eve gidip koltuğuma oturmak istiyorum artık,ne biçim sandalye bunlar?" dedim suratımı buruşturarak. Sırıtıp masadakileri aldı eline ve çekmeceye yerleştirdi,sonra da kilitledi. Anahtarını da bana verdikten sonra elimden tutup buradan çıkmamızı sağladı. Önce odadan,sonra şirketten çıkıp arabaya bindiğimizde onun evine gittiğimizi fark ettim. Yol boyunca müzik dinledim,o da telefonuyla bir şeyler yaptı.

Sonunda eve geldiğimizde benden önce girerken içerideki loş ortam dikkatimi çekti önce. Kenara çekilip benim girmemi bekledi,bende merakımdan hemen attım kendimi zaten salona. Yerde gül yaprakları vardı ve ışıklar yanmıyordu,mumlarla süslüydü her yer. Şaşkınlıktan elim ağzıma gitmişti bile.

Küçük oturma odasının sürgülü kapısına gidene kadar topuklarıma yapışmıştı bile güller,öyle çoklardı ki... Kapıdan geçip büyük salona geçtiğimdeyse bir masa karşıladı beni.

Arkama dönüp Kerem'e baktım o an,gülümseyerek beni izliyordu. Eve gelip uyuruz diye düşünmüştüm ama şimdi yorgunluğumdan eser bile kalmamıştı.

"Ben..." dedim ama cümle kuramadım bile. Heyecandan ellerim buz gibi olmuştu. Bu sürprizlere alışamamıştım hâlâ. İlk günki gibi kalbim yerinden çıkacakmış gibi atabiliyordu.

Masanın üzerindeki yemeklere bakarken Kerem elini belime koyarak sandalyeyi işaret etti,kafamı sallayarak oturdum hemen. Karşıma geçtiğinde istediğini yapıp yemeğe başladım onunla birlikte. Ama tabağımdan çok odaya bakıyordum. Güllerle doluydu! Evin içi fena halde gül kokuyordu. Gözlerimin içi yanıyordu resmen. Kendimi bu kadar değerli hissetmeye alışkın olmadığım için galiba,Kerem'in her hareketinin altında eziliyormuş gibi hissediyordum.

Kısa süre içinde kalkıp mutfağa gitti ve elinde bir pastayla döndü. O an düşündüm,doğum günüm değildi. Pastayı önüme bıraktığında üzerindeki resim dikkatimi çekerken "Hayatıma girişinin birinci yılı." dedi mırıltıyla. Bense hâlâ pastaya bakıyordum. Üzerinde Kerem'e ters bakarkenki fotoğrafım vardı. Evet,bu galiba şirkette ilk geldiğim zamandı.

"Şaka mı bu?"

"Gelip anlaşmayı imzalamanın üzerinden bir yıl geçti Gencel." dediğinde şaşkınca ona bakmaya devam ediyordum.Bu tarihi aklında tutmuş olması bende şok etkisi yarattı doğal olarak. Elimdeki çatalı bırakıp ayağa kalkarak ona sımsıkı sarıldığımda "İyi ki.." dedi mırıltıyla boynumu öpüp.

"Kerem,iyi ki.." diyerek önce yanağına sonra dudağına öpücükler bıraktığımda "Pastayı yesen iyi olacak,sevdiğinden aldım." dedi göz kırpıp geri çekilerek. Bu da diyetteyken bana yolladığı pasta. Bu adamın hiçbir detayı unutmaması öyle muhteşem ki!

Dediğini yapıp pastayı kesip tabaklarımıza koydum,o yemedi pek,her zamanki gibi. Bense görmemiş gibi daldım,yine formumdayım.

Tabağım bittiğinde müzik setiyle uğraştığını görünce sırıtarak kalktım yerimden. Duyduğum müzik sesiyle hiç beklemeden yanına gidip boynuna sarılırken "Uzun zamandır dans etmiyorduk." dediğimde "Kavgadan zaman bulamıyoruz tabi." deyip alnını alnıma yasladı.

Daha önce dinlemediğim bu şarkının sözlerini ezberlemeye çalıştım bu dakikadan itibaren.

"Düşünüyorum da,karşıma çıkmasaydın her şey eskisi gibi anlamsızca devam ediyor olacaktı."

"İyi ki karşıma çıkmışsın,son bir senedir tek şükür sebebim sensin Kerem."

Gülümseyip şarkının sözlerini mırıldandı kulağıma. "Ben eyvah bilmezdim,eyvahım oldun. Ben Allah bilmezdim,dergahım oldun." dediğinde gülümseyip göğsüne yaslanarak kapattım gözlerimi. Sonsuza kadar böyle kalmamız mümkün değil miydi acaba?

Müzik bittiğinde "Bir saniye." deyip geri çekildiğinde ona baktım. Yemek masasında duran küçük kutuyu alıp geldiğinde merakla ona bakarken içinden çıkanlar dişlerimi göstererek gülmeme sebep oldu.

"Artık bunları takalım ki bizi tanımayan insanlar yanlış hareketlerde bulunmasınlar değil mi?"

Kafamı olumlu anlamda salladığımda önce birini kendi parmağına taktı. Diğerini de alıp kutuyu koltuğa fırlattıktan sonra elimi tutup önce küçük bir öpücük bıraktı,sonra da yüzük parmağıma taktı yüzüğü.

"Eline bir benim elim,bir de bu yüzük yakışıyor baksana." deyip avucuma da bir öpücük bırakınca kendime engel olamayıp dudaklarına yapıştım. Yüzük takacaktı resmen! Çoğu erkek takmazken Kerem yüzük takacaktı! Bunun içimdeki çiçek,böcek,kelebek... Ne varsa hepsini harekete geçirdiğini biliyor mu acaba?

"Annem tutturdu yardım edeceğim diye,onunla da konuşalım ve artık evlenelim tamam mı?"

"Geç bile kaldık." dedim gülümseyip. Tatmin olmuş bir şekilde alnımı öptü önce,sonra da elimi tutup merdivenlere yöneldi.

Yüzümdeki aptal sırıtışla merdivenleri çıkıp üst kata çıktığımızda bir odaya girdik birlikte. Vay canına dedim o an! Film sahnelerindeki gibi,romantik bir odaydı.

Kalbim daha hızlı çarpmaya başlamıştı şimdi. Koltuğa oturduğumda "İzlemen gereken şeyler var." dedi bilgisayarı kucağına alıp. Bir şeyler açarken ben koltuktaki güllere bakmakla meşguldüm.

"Bak şimdi..." dediğinde güvenlik kamerası görüntüleri olduğunu anladım. Kerem'in odasına ilk girişim.

"Ya... Bunları mı buldun?!" deyip ekrana daha dikkatli bakarken Kerem'in bana itici bakışları ilgimi çekti. O zamanlar tuhaf değildi tabi bu ciddiyeti. Birbirimizle konuşuyorduk,Kerem bakışlarını her başka yöne yönelttiğinde ona gözlerimi deviriyordum.

"Ama gıcık ediyordun." deyip kendimi savunmaya geçerken başka bir tarihe atladı.

"En sevdiğim bu,bak şimdi.." dediğinde stajer odasındaki toplantıya atlamıştı. Herkes konuşuyordu tek tek,sonra Kerem benimle ilgili bir şey söylüyordu. O an yakınlaştırdı ve benim yüzüme odaklıydı sadece. Salak diyordum,mırıldandığım belliydi. Bana baktığında da gülümsüyordum.

"Ya ama!" deyip yüzümü omzuyla kapattım. Tamam,şimdi böyle izleyince birazcık utanmış olabilirim.

"Tam bir cadıymışsın."

"Sinir ediyordun ama!"

"Kaldır kafanı,bak bakalım." dediğindeyse yeni bir tarihti bu. Yine onun odasındaydık. Kahve götürüyordum. Önüne bıraktığım kahveyle ilgili söylenirken de gerizekalı diyordum,dudaklarımdan çok belliydi.

"Ya tamam,izlemeyelim." deyip kapattığımda bilgisayarı bırakıp "Cesaretli kızsın." dedi.

"Nefret ediyordum senden."

"Belli zaten,öldürecekmiş gibi bakıyormuşsun."

"Hepsini izledin mi?"

"Evet."

"Of!"

"En güzellerinden biri de sekreterim odaya girdiğinde önce onun eteğine,sonra bana bakmandı. İnkar ediyordun ama senin de bana ilgin varmış,belliydi çok."

"Ben abazalık yapıp bakıyor musun diye baktım,ilgiyle alakası yoktu canım!"

"Bir de,birlikte odamdan çıkarken elini tuttuğumda karşıda bize bakan kızlara gülümsemen güzeldi,sıkıldıkça izlerim."

"Her yerde kamera mı var?!"

"Evet."

"Ama bu çok adice!"

"Salak ve gerizekalı deyişlerin gözümün önünden gitmiyor. Asıl senin yaptığın adice!"

"Sinirimi bozuyordun."

"Sinir küpü gibi dolanıyordun sende. Benlik değil,ruh halin öyleydi."

Haklıydı biraz,o sinirlendirmese de çevreye karşı atarlı giderli hallerim vardı benim.

Parmağımdaki yüzüğe bakarken "Biraz daha bana bak." diye mırıldanıp dudağımı öptüğünde "Çok güzel." dedim elimi havaya kaldırıp.

"Güzellik kavramıma sadece sen aitsin,bu tarz şeyler değil." diyerek yeniden elimin üzerini öptüğünda "Burada mı yatacağız?" dedim yeri işaret edip.

"Evet,güzel olur diye düşündüm,yerde yatmayı seviyorsun. Film de izleriz." dediğinde kafamı sallayıp kendimi yere attım bile çoktan. Karşı duvardaki televizyonu açıp yanıma uzandığında o başlayan filme bakarken bende onu izlemeye başladım. Kendimi onun yanında hiç olmadığım kadar mutlu hissediyorum,ailemden aldığım yaralar bile önem kazanıyor bu noktada. Kerem'in o yaraları sarışı içimde öyle muhteşem bir duygu oluşturuyor ki,önceden isyan ettiğim şeylere şimdi iyi olmuş aslında bile diyebiliyorum.

Her zamanki çekingen tavrımın aksine bir tutum sergilemek istedim,artık ona aittim ve çekinmeyecektim,dün geceden sonra...

Önceden Kerem'e sarılırken daha fazlasını hissetmek istiyordu her hücrem,bunun yolunu da bulmuşken çekingen olmayacaktım.

Omzunda yatarken biraz doğrulup dudağına sert bir öpücük bıraktığımda yukarı kayan bluzum yüzünden açılan belimde elini hissettiğimde nefesimi tutma ihtiyacı duymuştum bile.

İyice doğrulup bir cesaret bacaklarımı ayırarak kucağına oturduğumda bana şaşırmış gibi bakıyordu,farkındaydım. O yüzden çok da bakmaması için eğilip dudağını öpmeye devam ederken elinin bluzumda dolaştığını fark ettiğimde kucağında dikleşip üzerimdekini fırlatıp attım mumların olmadığı köşeye.

Kucağında oturuyordum,haliyle onu hissediyordum. Dudaklarından mırıltıyla dökülen adım gülümsememe sebep olurken önce dudağını sonra da boynunu öptüğümde "Beni zorlama." deyip sırıttığını görüp omuz silkerken kendi bluzum gibi onun da tişörtünü çıkartmıştım.

Bakmaya çekindiğim kaslarına dokunmam için fırsattı bu. Elimi karnında dolaştırırken garip sesler çıkartmaya başlayınca gülüyordum ki ne olduğunu anlayamadan kendimi altında buldum.

"Zorlama demiştim." deyip üzerimizdeki fazlalıklardan kurtuldu o saniye içinde. Ellerim yanaklarında dolaşırken çıplak vücutlarımız birbirine değdiğinde cesaretli yanım uçup gitmişti bile. Gözlerimi kapattığımda Kerem'in dudaklarını göğsümde hissederken ellerimle yüzümü kapatmak bile istedim ama izin vermezdi. Dudakları göbeğime kadar indiğinde mırıltılarıma engel olmak adına dudaklarımı dişlerken parmaklarını mahremiyetimde hissedince gözlerimi aralayıp ne yapıyor diye bakacaktım ki dudaklarını dudaklarıma bastırarak buna engel olmuştu. Parmaklarını hissediyordum şimdi. Dün geceki gibi acılı değil,gayet tatlı bir histi. Kız ortamlarında çokça konuşulan bir konuydu bu,ilk gece... Benim de korkularım vardı haliyle ama biliyorum ki Kerem korkmamı gerektirecek hiçbir şey yapmaz,o yüzden kendimi son derece rahat hissediyorum kollarında.

Kendime engel olamayıp kalçamı havaya kaldırdığımda parmaklarını geri çekti. Yüzüne baktığımda göz kırpınca da alt dudağına sert bir ısırık bıraktım,ve sonra hissettiğim hafif bir sızı...

Onu hissettiğimde ellerim omuzlarına giderken "Çok güzelsin Zeynep." dedi mırıldanarak. Boynuma dudaklarını bastırıp hareket ettiğinde "Durma lütfen." demiştim bile. Bunu nasıl dediğim hakkında tek bir fikrim bile yoktu.

İstediğimi yaparken dudaklarımı dudaklarına bastırıyordum sesim çıkmasın diye,o ise kafasını geri çekiyordu sanki bundan zevk alıyormuş gibi. "Nefesimi kesiyorsun." dediğinde gözlerim kapalı bir halde bu anın tadını çıkartırken nefeslerimizin birbirine karışmasını dinliyordum bir yandan da.

Bir süre sonra,dün geceki gibi rahatlarken vücudum kendimi salmıştım bile. Kerem'in suratını buruşturduğunu fark etsem de umursamadım o an,vücudumu kontrol edemiyordum. Kasılmam geçecekken içimde hissettiğim sıcaklıkla onun göğsüme yatmasına izin verirken boynuna sarmıştım yine kollarımı.

Dakikalar sonra ikimiz de sessizleşirken kendini yanıma bırakışıyla saniyesinde kollarında bulmuştum kendimi. Parmağımdaki yüzükle bakışarak boynunda yatarken "Bazen şansa kafa attığımı düşünüyorum." diye mırıldandı.

"Neden?"

"Yeryüzündeki en muhteşem kadın benim karım olacak."

"Öyle miyim?"

"Öylesin." dedi saçımı öpüp,bense bu cümlelerin ve vücudumdaki rahatlığın etkisiyle kapatıverdim gözlerimi.

Kerem'in Ağzından

Sabah gözlerimi aralarken Zeynep'i yanımda göremeyince altımı giyip odaya geçtim. Dolaptan aldığım eşofmanı da giydikten sonra yüzümü yıkayıp aşağı indiğimde ortalıkta güllerin olmadığını fark edip mutfağa geçtim. Zeynep bir şarkı mırıldanarak yemek hazırlıyordu. "Ben uyurken kalkma bir daha." deyip arkasından sarıldığımda "Günaydın." deyip gülümsedi. Her gün bu gülümsemeyi görebilmek için her şeyimden vazgeçebilirim. Eğilip yanağına birkaç öpücük bıraktım hemen. Yine mis gibi kokuyordu.

"Kahvaltıdan sonra Zehra teyzeye gidelim mi?"

"Olur,gidelim." deyip geri çekilerek dolaptan çıkarttığım tabak ve bardakları masaya yerleştirdim. Sonra da onun hazırladıklarını masaya yerleştirmesini izledim.

Birlikte uzun süren bir kahvaltı yaptıktan sonra "Hazırlanıp geliyorum,sende toparlamakla uğraşma,temizlik için gelecekler zaten." deyip merdivenlere yöneldim. Anneme gitmemiz gerekiyordu bir an önce çünkü artık hazırlıklara başlamak istiyordum.

Beni umursamayıp "Pis misin Kerem? Böyle bırakılmaz." diyerek toplamaya başladı,Zeynep ve titizlikleri...

Odama geçip kısacık sürede duş aldıktan sonra bir jean bir de siyah tişört giyip gözlüklerimi ve arabanın anahtarını da alarak aşağı indiğimde Zeynep bahçede telefonla konuşuyordu.

Yanına gidip dinlemeye başladım. Emre diye mırıldanmıştı. Nasıl olduğunu soruyor. Kısa bir görüşmeden sonra kapattı ve "Gerçekten aramız düzelsin istiyor olabilir mi?" dedi bana bakıp. Tabiki hayır.

"Hayır,ona güvenme Zeynep."

"Ama.."

"Bak,daha önceden yaptıklarını biliyorsun. Duygularını kullanmaya çalışıyor sadece,Emre bu."

"Haklısın." dedi kafasını sallayıp. Elimle yüzüne gelen saçı arkaya savurduğumda "Gidelim hadi." deyip elimi tutarak peşinden çekiştirdi beni. Arabaya binip yola çıktığımızda da sessizleşip camdan dışarıyı izlemeye başladı.

"Ne düşünüyorsun?" dedim elini tutup. Gülümseyip "Ben artık çalışmak istiyorum." dedi, kafamı olumlu anlamda sallayıp "Desene artık şirketteyken seni özlemeyeceğim." diye mırıldandım bende. Avantajımaydı bu durum.

"Senin çalışanlarının hepsi bana tuhaf tuhaf bakıyorlar,başka yerde çalışs..."

"Saçmalama Zeynep,ben dururken ne demek başka yer?"

"Ama..."

"Bu adamı nasıl yola getirdi diye bakıyorlardır,fazla takılma." dediğimde kafasını olumlu anlamda sallayıp dışarıyı izlemeye devam etti.

Kısa bir süre sonra annemin evine geldiğimizde benden önce inince peşinden bende gittim. Annem kapıyı açıp sarılmıştı bile ona ben gelene kadar. Tuhaf ama Zeynep annemi Gamze'den bile çok seviyor,bu da beni mutlu ediyor haliyle.

"Nasılsın Zehra teyze?" deyip gülümsediğinde annem beni umursamadan onunla birlikte girmişti bile içeri. Güldüm bu duruma.

Kapıyı kapatıp içeri girdiğimde ikisi koltuğa oturmuş bir şeyler konuşmaya başlamışlardı.

"Gamze evde mi?" dedim bende karşılarındaki koltuğa yerleşip. O sırada Gamze mutfaktan çıkıp gelmişti. Yanıma oturup yanağımı öptüğünde Zeynep bize bakarken "Gamze'yi hatırlaman güzel." dedi imalı bir şekilde. Umrumda değildi nedense, gülümseyip "İşlerim var." dedim omzuma yaslanmasına izin verip.

"Aksesuar mı bu?" deyip yüzüğe dokunduğunda annem "Yok,evleniyorlar baksana." dedi Zeynep'in elini tutup. Bende bunun için geldim zaten buraya. Tutturdu düğün hazırlıklarında bende yardım edeceğim diye,bunları konuşsak artık iyi olacak.

"Evlenmek mi? Emin misin?" dedi Gamze sanki Zeynep burada yokmuş gibi. Başladık yine. "Sus Gamze." diye mırıldandığımda Zeynep bakışlarını kaçırırken sinirlendim doğal olarak. Her seferinde aynısını yapıyor Gamze,bu patavatsız konuşmalarından bıktım artık.

"Burak'la konuşmuştuk,evlenmek istemediğini söylemişsin."

Bak işte! Zeynep kaşlarını çatıp yüzüme bakarken annem de ondan farksız değildi.

"Biz bunu Burak'la Zeynep hayatımda değilken konuştuk Gamze."

"Zeynep'le öylesine zaman geçirdiğini düşünüyorduk."

Telefonuyla ilgilenmeye başladığında annem "Aç mısınız?" dedi konuyu değiştirip. Zeynep kafasını olumsuz anlamda sallayınca da "Gel bahçede oturalım seninle." dedi elinden tutup onu kaldırarak. Gamze'nin yanında rahat edemediğinin o da farkındaydı.

Onlar bahçeye gittiğinde Gamze'ye bakıp "Zeynep'i üzüyorsun." dedim.

"O da çok kırılgan,ne dedim ki sanki?"

"Bakışların bile yetiyor. Gamze,kalbini mi kırayım?"

"Neden evleniyorsun onunla?"

"Bunu soruyor musun gerçekten? Ne kadar sevdiğimin farkında değil misin?"

"Sana yakışmıyor Zeynep,ayrıca kafasına esince seni bırakmalarını da hesaba katarsak..."

"Gamze,kes!"

"Bağırma bana Kerem!"

"Bir daha Zeynep'le ilgili ağzından tek bir şey duymayacağım!"

"Olur." dedi ani bir şekilde yanımdan kalkıp,sonra da arabasının anahtarını alıp çıktı evden. Güne gayet güzel başlamıştım oysaki. Bu kız her seferinde sinirimi bozuyor. En sonunda aramızdaki tüm ipleri kopartacağım galiba,beni buna mecbur bırakıyor.

Zeynep'e bakmak için bahçeye geçtim,Gamze'yi daha fazla düşünüp sinirimle mücadele etmeyecektim. Annemle konuşuyorlardı,bölmemek için duraksadım biraz.

"Zehra teyze,ben çok fazla yemek yapmayı bilmiyorum." dediğinde sırıttım o an,sanki az önce sinirlenen ben değilmişim gibi. Çok küçük şeyleri dert ediyordu kendine.

"Öğretirim ben sana kızım,yemek yapmakta ne var sanki? Hem Kerem ev işlerine yardımcı olacak birilerini bulur."

"I-ıh. Başka birine gerek yok ki,neden başka birinin yaptığı yemekleri yesin? Evleniyoruz sonuçta."

Bak sen Zeynep Gencel'e. Evlilik deyince bir adım geri kaçardı hep ama neleri düşünüyormuş.

"O zaman öğretirim ben sana."

"Kerem en çok mantıyı sevdiğini söylemişti,onu yapabiliyorum ama karnıyarık yapamıyorum,bir kere denemiştim."

"Onu da seviyor." dedi annem gülüp.

"Evet,o yüzden öğrenmeye çalıştım zaten."

Bu gidişle ayakta dikilip sırıtmaya devam edecektim."Ne konuşuyorsunuz bakalım?" diyerek yanlarına gittiğimde Zeynep'in yanındaki sandalyeye oturunca annem "Kek yapmıştım,durun ondan getireyim."deyip gitti yanımızdan. Zeynep de bana bakıp gülümserken dudağına küçük bir öpücük bırakıp "Demek yemek yapmayı bilmiyorsun." diyerek göz kırptım.

"Bizi mi dinledin?"

"Evet."

"Ayıp! Ayrıca yemek yapmayı biliyorum,sadece her yemeği yapamıyorum."

"Aç kalalım,birlikte olduğumuz sürece bunun ne önemi var ki?"

"Romantiklik yapmaya çalışma canım. Aç duramazsın sen."

"Duramazsam seni yerim."

Göz kırpıp yaklaşarak yanağını ısırdığımda "Demek evlilik düşünmüyordun." dedi Gamze'nin söylediklerini hatırlatıp. Kafamı salladım bende.

"Düşünmüyordum,sevimli köstebeğim hayatıma girene kadar.

-BÖLÜM SONU-

Continue Reading

You'll Also Like

38.4K 2.1K 40
Komşunuz Barış Alper Yılmaz olursa ne mi olur?
395K 32.9K 27
Melez Kaplan Taehyung, Melez Tavşan Jungkook ile sevgili olmak istiyordu Ha birde onu altında inletmeyi... [texting+düz yazı] #3 - taekook [13.08.202...
1.2M 107K 47
taehyung, jungkook'un hoşlandığı kişiyle arasını yapmaya çalışır. texting + düzyazı 13.02.2022 - 11.06.2022
226K 21.1K 27
010 ***: hamileyim jungkook: sen kimsin