Sen Gitmeden Önce.

By jensenology

8M 170K 11.3K

☆ ★ WATR 2013 En İyi Teen Fiction Hikayesi ★ ☆ Genç bir kızın yıllar sonra İstanbul'a dönüp geçmişiyle tekrar... More

-1- Bahşiş.
-2- ''Sana arkadaşlık etmek istiyormuş.''
-3- Anılar.
-4- Sahilde parti.
-5- ''Seninle aynı yatakta asla yatmam.''
-6- Kıyafetler.
-7- Fahişe ?
-8- Anılardan kaçamazsın.
-9- Çalışma.
-10- Kaza ?
-11- Yolculuk.
-12- Konfetiler..
-13- Tüm dileklerimde o vardı.
-14- Doğruluk-cesaretlik ve biraz da sarhoşluk..
-15- Düne dair anıları hatırlamak.
-16- Olmak istediğim yer.
-17- "Tutmam gereken bir sözüm var."
-18- Artık gerçeklerin vaktiydi.
-19- Yapılacaklar Listesi.
-21- 4 peluş hayvan.
-22- ''Bu bir evlenme teklifi değildi.''
-23- Üniversite mevzuları.
-24- "Evinin önünde."
-25- Minik sır.
-26- "Acaba bu sebep Buğra olabilir mi ?"
-27- Bir bar sürprizi daha.
-28- Kız tavlama teknikleri.
-29- "Sana bu kadar yakından bakmak.."
-30- Siyah ve dantelli.
-31- "Lades yapalım mı ?"
-32- "Kampa mı gitsek ya ?"
-33- Davetsiz misafir.
-34- Küçük sürpriz.
-35- Kamp Kahkahaları.
Notumsu bir şey.
-36- İltifatlar.
-37- Uzun bir yürüyüş fikri.
Minik dünyamız.
-38- "Sleeping with sirens,"
-39- "Pasif kalan her zaman bendim, Buğra."
-40- Gerçeklerin acı versiyonu.
-41- İyileşme süreci.
-42- Yine bir kural listesi.
-43- İşkence zamanı.
-44- Hazan vakası.
-45- "Buraya kadardı."
-46- Karmaşık olaylar döngüsü.
-47- Mail saçmalığı.
-48- Karşılık vermeme durumu.
-49- ''Ve son bir şey,''
-50- Loser.
-51- Minik bir döngü.
Özel bölüm. ☆ Yıllardan kesitler. ☆
-52- Esmer çocuk.
-53- Koala mevzusu.
Final.
Veda Şeysi.
İkinci Kitap!

-20- ''Eğlence anlayışınız bu mu cidden ?''

144K 3.2K 134
By jensenology

"Gitmek zorundayım." dedim, umursamaz görünmeye çalışarak.

"Hayatımda bu kadar saçma bir zorunluluk görmedim !" dedi sinirle.

Şu anda karşı karşıya duruyorduk.

"Sakin ol," dedim onu yatıştırmak istercesine. ''Tercih işlemlerim falan var. Onları halletmem gerekiyor ama sınavdan kaç puan aldığımı bile bilmiyorum. Bakmaya cesaret edemedim, İzmir'e dönünce bakacağım. Eğer iyi bir puan kazanmışsam tercih işlemleri yapacağım. Onlar bittikten sonra belki tekrar gelebilirim. Ama eğer alamamışsam --'' Duraksadım.

Ellerini saçından geçirdi. Sinirliydi. ''Alamamışsan ?'' dedi, devam etmemi istercesine.

''O zaman İzmir'de durup marta kadar inek gibi çalışacağım.''

"O zamana kadar görüşemeyeceğiz yani ?" Başımı salladım. "Buğra'nın haberi var mı peki ?" diye sordu. Şimdi daha sakin görünüyordu.

Bu sefer de başımı iki yana doğru salladım.

"Ama haber vereceksin, değil mi ?"

Hiçbir tepki vermedim. Hareket bile etmedim. Sokağın ortasında durmuş bir şekilde Kaan bana bakarken ben de yere bakıyordum.

"Haber bile vermeden çekip gideceksin yani ?" Sorularının cevabını biliyordu ama yine de soruyordu.

"Zorundayım ! Eğer ona söylersem o bana ne diyecek bilmiyor musun ? Gitmememi, onun yanında kalmamı söyleyecek. O karşımda dururken nasıl onu bırakıp gidebilirim ki ?!" diye bağırdım. Şu sıralar ilk başta sakin kalıp, sonradan fazla yüksek sesle bağırmayı alışkanlık haline getirmiştim sanırım.

"Bırakamazsın. Buğra'yı tanıyorsam o da sana tekrardan kavuştuktan sonra seni asla bırakmaz Hazal. Ne olursa olsun sana yine gelir."

"Biliyorum," dedim, mutsuz bir ruh hali içindeyken. "Yüzlerce kez söyledi."

**

Kaan ile tekrardan bizimkilerin yanına döndüğümde daha da mutsuzlaşmıştım. Göğüs kafesime kocaman bir ağırlık çökmüş gibi hissediyordum. Ama son günümü de böyle asık suratla geçiremezdim. Yüzüme yalan bir sırıtma kondurdum ve ''Eee sıradaki maddeyi kim seçiyor ?'' dedim, direkt olaya atlarcasına. Herkes meraklı bir biçimde bize -yani Kaan ve bana- bakarken akıllılık edip ''Ne oldu ?'' diye soran kişi Buğra'ydı.  ''Sonra anlatırım.'' dedim kısaca cevap vererek. Şimdi herkesin önünde cevap vermeye üşeniyordum açıkcası. Cebimden kalan 5 kağıdı da çıkardım ve onlara doğru uzattım. Kaan önüme geldi ve ''Umarım eğlenceli şeyler çıkar.'' diye mırıldana mırıldana bir kağıt seçti. 

''Eğlence anlayışınız bu mu cidden ?'' dedi ve ardından gözlerini devirdi. 

Hepimizden ''Neymiş, neymiş ?'' sesleri çıkarken bıkkınca yanıtladı. ''Hepimiz komik kıyafetler giyip sokakta bağıra bağıra şarkı söyleyecekmişiz.'' 

Selin ''Çok güzel olacak !'' diye sevinirken diğer hepsi ''Saçmalamayın abi ya,'' tepkilerindeydi genelde. 

Kural kuraldır. Her maddeye uyulmak zorunda. 

Bir kıyafet mağazasına doğru ilerlerken ''Geri zekalısın,'' dedim Kaan'a. Gerçekten de bu saçma şeyi yapacaktık. Gerçekten. Bu yüzden şimdi de kıyafet almaya gidiyorduk. Sokakta bağırarak şarkı söyleyecek olmamız yetmiyormuş gibi bir de komik kıyafetler giyecektik. Hah, bir bu eksikti.

''Gözlerini pörtleterek ''Benim ne suçum var ? O maddeyi yazan Selin'di.'' dedi Kaan'cık. 

''Olabilir, seçen sendin. Bir kağıdı bile düzgün seçemiyorsun.'' diye mızmızlandım. 

''Tamam. Sinirlerin bozulmuş senin.'' dedi ve kafasını önden uzatıp yanımda duran Buğra'ya yöneltti bakışlarını. ''Şu sevgilini al başımdan.'' dedi bıkkınca.

Buğra da sadece sırıtmakla yetinmişti. Tekrardan ''Geri zekalı,'' diye mırıldandım ve başımı Buğra'nın omzuna yasladım. Buğra sol kolunu omzuma atmıştı ve ben şu anda ikizlerin ortasında duruyordum. 

Ve tam önümüzde de Berk fotoğrafımızı çekmekle meşguldü. Tıpkı sabahtan beri yaptığı gibi. Umursamadım. Pozların doğal olması daha iyiydi. Hiç değilse kameralar karşısında kasılmıyordum.

Selin bizi bir mağazaya çağırınca, adımlarımızı sağ tarafa yönelttik. Ah, mağaza mı dedim ? Kostüm dükkanı diyecektim.

"Yok abi ya, geri dönüyorum ben." Bunu diyen Arya idi. Ve benim iç sesim de aynı şeyi söylüyordu.

Selin "Kurallar," diyerek bir hatırlatma yaptı. Erkekler ise itiraz etmek yerine susmayı tercih etmişti. Boşuna sessizlik en büyük silahtır dememişler. Bu suskunluklarından ben bile korkmuştum bir an.

Uzun uğraşlar sonucunda Selin bizi dükkana sokmayı başardı. Raflara bakınırken kocaman bir penguen kostümü çıkardı aralarından. Kaan'ın üstüne doğru tuttu kıyafeti. Üstünde nasıl durduğunu incelerken "Hmmm," gibi sesler de çıkarmayı ihmal etmiyordu. Kaan'ın bakışları ise sinir ve şaşkınlık arasında gidip geliyordu. Selin "Bence bu tam senlik." dediğinde kendini daha fazla tutamadı ve "Sikseler giymem bunu !" dedi sinirle. Cümledeki anlamsızlığa bakın ya.

Kaan'ın yanına yaklaştım usul usul. "Yanlış cevap," dedim kıkırdayarak. "Ne olursa olsun, o kıyafetleri giyeceksin babacığım."

Dırdırlar ve itirazlarla geçen yaklaşık 1 saatten sonra hepimiz hazırdık. Kostümlerimizi giymiş bir şekilde sahilin başlangıç yerinde durmuş, bize tip tip bakan insanları inceliyorduk. Hayır, kesinlikle ne kıyafetleri giydiğimizi açıklamak istemiyorum ! Tam bir rezillik. Fiyasko. İğrenç. Yani bu kıyafetleri başka hangi kelime anlatabilir bilemiyorum. Ama en iyimiz Kaan olmuştu. Şu penguen kıyafeti çok güzel uymuştu ona. Ve bize gelirsek....Buğra, tavuk mu horoz mu olduğunu anlayamadığım bir kostüm giymişti. Yani tepesinde horozlar gibi bir ibibik vardı ama horoz olamayacak kadar sevimli bir hayvandı. O yüzden tavuk kostümü demeyi tercih ediyorum. Berk ise.. Panda kıyafeti giymeyi tercih etmişti. Yani böyle siyah-beyaz pofuduk bir hayvan, içinde de Berk. Ne sevimli bir ikili, değil mi ? Doruk da papağan kıyafetiyle birlikteydi. Rengarenk tüyleri olan bir kostümdü işte. O değil de gidip benim en nefret ettiğim hayvanın kostümünü giymişti. Gerçi önceden en nefret ettiğim hayvan Doruk'tu ama dediğim gibi artık ondan nefret bile etmiyordum. "Ada da su kostümü giydi. Hani adaların etrafı sularla kaplıdır ya," gibi bir espri yapmak isterdim ama midem kaldıramaz bu espriyi. Neyse, Ada da kurbağa kostümü giymişti. Arya bir kelebek kostümü giymeyi tercih ederken, Selin ise arı kostümü giymişti - yani ikisinin de antenleri vardı - Ve ben ise.... Bir fil kostümü giymiştim ! Hani bildiğimiz gri renkte olan, kocaman kulakları olan hayvan ? Sevimli bir şeydi ama Kaan'ın bana yakıştırdığı hayvan fil olunca ister istemez sinirlenmiştim. Ama yine beni mutlu etmeyi başarmıştı eşek. Çok yakıştığını, sevimli göründüğümü falan söylemişti. Eee ne yapabilirim ? Karşımdaki kişi Kaan olunca sinirli kalmayı bile başaramıyordum.

En sonunda etraftaki insanlar bakmaktan vazgeçtiğimizde "Eee hangi şarkıyı söyleyeceğiz ?" diye çok dahice bir soru yöneltti Ada.

"Ajdar -Şahdamar," dedim ve ardından kocaman bir kahkaha attım.

"Saçmalama. Aptal mısın nesin ?" demelerini beklerken hepsi "İyi fikir." diyerek onaylamışlardı beni. Heeeey ?

"Saçmalamayın. Şakasına demiştim onu." diyerek sıvışmaya çalışsam da yine de o şarkıda kararlılardı. Arsız Bela'nın şarkılarından birini desek bu kadar rezil olmazdık ya, o derece.

Selin "1-2-3 ! Başlıyoruz !" diye bağırırken içimden hayatıma lanetler savurmakla meşguldüm. Bugünkü o iğrenç maddeler yüzünden sayılardan bile nefret etmiştim.

Selin, Ada ve Arya "Şahdamar, şahdamar, ajdaaaaar," diye şarkıya başlamışken sahil boyunca yürümeye başlamışlardı bile. Doruk-Berk-Buğra-Kaan ve Hazal beşlisi yani biz ise arkada durmuş aptal aptal onları seyrediyorduk. Kızlar bize döndüler ve "Hadi !" diyerek bizi şarkı söylemeye teşvik etmeye çalıştılar ama biz yeremize çakılmıştık resmen. O hallerine gülmemek için kendimizi zor tutuyorduk. Zaten başlıklarımızı da çıkardığımız için utanma katsayım daha da artmıştı ! Kim olduğumuz belli oluyordu sonuçta. Bizi videoya alsalar hiç yadırgamazdım bile. E sonuçta ben de hayvanat bahçesinden kaçmış bir grup hayvan görsem ben de video çekerdim. Olmadı bir imza falan isterdim yani. Kaan'ın, elinden tutup "Hadi hayatım, sen de söyle." diyen Arya'ya cevabı çok basitti. "Şarkı sözlerini bilmiyorum." Sonra da yaramaz çocuklar gibi suratını buruşturup kollarını önünde birleştirdi.

Arya şarkının sözlerini ona tekrarladıktan sonra "Hayır Arya, şarkı falan söylemem ben." diye itiraz etti. Arya'nın da inatlaştığını görünce kafasına başlığı geçirdi. Kendi penguen başlığını, kelebek kostümü giyen Arya'nın kafasına. Bu görüntüyü görünce kahkahalarımız iki misline çıkmıştı. Biz elimizdeki kendi kostümlerimizin başlıklarını daha rahat kahkaha atmak için yere bırakmışken, Kaan da piç sırıtışını takınmıştı. Arya kafasındaki tüy yumağını - yani penguen kafasını - çıkartırken kahkaha atmakla meşguldü. "Aptal !" dedi kahkahalarının arasında. Kaan da bu kahkahalarına karşılık olarak paytak paytak 2 adım atıp Arya'nım tam önünde durdu ve peluş, uzun kollarını ; kırmızı kelebeğimiz Arya'ya sardı. Ve kelebek dedim diye Arya'nın kostümünü ince bir şey sanmayın lütfen. Tontik bir şeydi. Kelebeklerle tek ortak yanı antenleri ve kanatlarıydı yani. Ve iki göbekli kostüm ile nasıl sarılabildiklerini siz düşünün. Biz sırıtarak bu iki salağa bakarken Doruğun kaşları çatık bir şekilde yan tarafıma doğru baktığını fark etmiştim. Kafamı çevirdiğimde bana doğru sırıtarak yaklaşan birini gördüm.

''Hey !'' dedi sanki selamlaşırmış gibi. ''Hayvan kostümlerine bu kadar meraklı olduğunu bilmiyordum Hazalcım. Senin gibi güzel bir kızın daha seksi kıyafetler giymesi gerekir, böyle kostümlerle o vücudunu kapatmaya ihtiyacın yok.''

Ayayayay dün ekleyeceğimi söylemiştim ama arkadaş durumları falan derken yazamadım, o yüzden biraz geç eklemek zorunda kaldım. Kusura bakmayın arkdşlr.

20. Bölüüüüüm !!! Bitti yani. Ay daha dün gibi hatırlıyorum 30 Temmuz'u. Yani ilk bölümü eklediğim günü. Hangi ara 20 bölüm yazmışım ya ? Yanımda olduğunuz için çoook teşekkürler, siz olmasanız buralara kadar gelemezdim, biliyorsunuz. Hepinizii çoookkk seviyorum, bunu da biliyorsunuz zaten.

Continue Reading

You'll Also Like

180K 7.9K 37
-"Bizden olur mu dersin?" -"Çoktan olmadı mı zaten sevgilim?"
6M 406K 46
Ceylin, kendi içinde yaşayan, dış dünyayla ilişki kuramayan, tek dostu kitaplar olan bir üniversite öğrencisidir. Hayata dair beslediği tek sevgi ken...
55.8K 5K 24
"Delibal, hem şifa hem zehir."
151K 9.7K 55
. . Başlangıç tarihi: 10.03.24