monacrómach

By mercuriety

2.8K 175 88

'kurtarılabilmek için ölümün kıyısına kadar gelmek gerekiyordu.' second raund \end More

I can plainly see.
the call of the void
sessiz yağmur lambaları
sourness\an chéad
kelimelerin ışıklı yıldızlar
yaralı ve derisi yüzülmüş cümleler
death embryos
the sleep of reason produces monsters
beynimde doğum sancıları
our souls is still hand in hand
heart drowning in fingertips \ r2
ışıklı bir ağız
night 0000cm \ dialogues
kelime hücrelerinde
black nights cold ırises
yumuşak dehşet
giyotin gibi bir inanç \final

prologue

214 6 0
By mercuriety

Yaklaşık yarım saattir salıncakta oturmuş yağmuru dinliyordum.Birkaç hafta önce ona 'onu bir daha görmeyeceğimi 'söylemiştim.Onunla açık alanda kalmak bile sinirlerimi boğuyordu.Islanan saçlarımı geriye tararken ayaklarımın altında ki çukurda birikmiş olan suya eğilip ayaklarımı çırpmaya başladım.'Onu böyle bırakamam'düşüncesi beynimde köşe kapmaca oynuyordu.Henüz alkolü kaldırabilecek durumda olmadığını bile bile sarhoş olmuştu.Tanrım! daha 19 yaşındaydık(!) Neden içtiğini bilmemek,uçurumun kenarında sallanırken,bir anda kendini boşluğa armağan etmek gibiydi.

İçinde her zaman zayıf ve gelişmeyen bir taraf olduğunu biliyordum.Annesini kaybettiği günden beri biraz daha içine kapanmıştı.Dayanıklılığı zekası kadar dahi değildi.Üstelik Jooyoung,onu bana bırakıp gitmişti.Ellerimi ceplerimden çıkarıp ona döndüm.Saçları arkaya düşmüş,alnını ortaya çıkarmıştı.Yağmur yüzüne çarpıp dağılırken,her şeyin onda nasıl bu kadar mükemmel durması akıl alır gibi değildi.Böyle düşünmemeliydim.

Ayaklarımın içine girmeye çalışan ıslaklık git gide büyürken tekrar ona döndüm,bakışlarımın kesik kesik oluşu nedensiz değildi.Her zaman yetinmeyi bilen biri olmuştum.Ona gözümü kırpmadan bakmamam gerekirdi.Fazlasına gerek yoktu.
Üstelik üstünde sadece gri bir sweatshirtü vardı.Elleri sıkışıp kaldığı küçük salıncakta belli belirsiz dağılıp aşağıya sarkıyordu.Böyle giderse üşütecekti,gövdesindde  ıslanmayan tek bir hücre bile yoktu ve rüzgar estikçe emilen soğukluk, artık üşütmeye başlamıştı.O üşüyordu,hissediyordum.Y ani ben üşüyordum,onun da üşümesi lazımdı.Ayağa kalkıp Jooyoung'un kaldırımın üstünde açık bıraktığı şemsiyeyi alıp geri döndüm.Daha fazla ıslanmamıza izin veremezdim.Yağmur kalınlaşmaya başlarken geriye dönüp Yun'un omzuna vurdum. ''Ya! ya! ayağa kalk!'' Tabi ki uyanmadı(!)Uyanmayacağını zaten biliyordum,uykusunun ağırlığı bir fil kadardı.Üstelik ondaki normal bir uyku değildi,derinliği konusunda 2 kat düşünmeniz ve daha büyük bir şey yapmanız gerekirdi;mesela tokatlamak ?

Oturduğu yerde kıpırdayamadığı için kaşlarını çatıp hareket etmeye çalışmıştı.Biraz daha burada kalırsak bütün bir haftayı hasta bir şekilde geçirmemize şüphe yoktu.Ben bir kez daha uyarırken dudaklarını ıslatan yağmurun tadına bakıp ağzını şapırdatmaya başladı.Şemsiyeyi ona uzatıp bütün hırsımla omzunu deldim.Sağ elini yanağının altına sıkıştırıp bana arkasını döndü.''Ben işemeeeyeeceeğim,kıvvvırcıklı pirrrsinng'' Tanrım ! Ağzını yayarak konuşurken çenesinin yana kayıp bağımsızlığını ilan edeceğini falan düşündüm.Poposu dışında bütün vücudu dışarıdaydı,orada uyuyabileceğini sanmıyordum.
Sarhoşken insanların,beyinlerindeki farkındalık kısmının buharlaştığını duymuştum,galiba şu an tam da o kısma geçiş yapmak üzereydik. İşte başlıyorduk!

O an belkide uyandırmamak en iyi çözüm diye düşündüm,parmaklarımın arasındaki şemsiyeyi döndürmeye devam ederken.Bırakıp gidemeyeceğim engeli karşıma geçip göz kırptığın da kolundan tutup ayağa kaldırmaya çalıştım.Başarabildiğim tek kısım için hiçte fena olmadığını söyleyebilirdim.Yalnız en ufak hareketinde  içi su dolu çukura oturması an meselesiydi.Şu an karşıma spastik gibi duruyordu.Gülmemek için dudaklarımı sıktım.Sırtı salıncağa dayalı bir şekilde aşağı sarkıyordu,kollarıysa gökyüzünü gezintiye çıkmıştı.Kollarına eşlik eden ve gelişi güzel kıvrılan parmakları baletlerin sanatsallığını kıskandıracak şekilde kusursuzdu.

Şemsiyeyi kolumun arasına sıkıştırıp,kolunu omzumdan geçirmek için eğildim.Beklemediğim bir anda,gerçekten hiç beklemediğim bir anda, sokağın sessizliğine ihanet edercesine''Ahjumma bir tane daha soju lütfen!'' diye bağırdı.Suratına geçirdiğim tokat sayesinde biraz da olsa kendine geldiğini umarak evine kadar yürüdük. 


Jooyoung,ben ve Yun yan yana sıralanmış bloklarda neredeyse 19 yıldır yaşıyorduk.Birbirimize ait her şeyi bilecek kadar iyi bir dostluk büyütmüştük.Joo'un bir kız kardeşi vardı.Baekhyun ve ben tek çocuk olduğumuz için aramızdaki ilişki dostluk kadar basit değildi.İster istemez bu güçlü ve  sağlam olan bağı yırtıp atamıyordunuz.Normal biri olsaydı orada bırakıp gidebilirdim ama dediğim gibi iş Baekhyun'a geldiğin de durum metamorfoza uğruyor .
Neredeyse evline yaklaşmışken,bir anda omzumdaki kolunu gevşetip daha aşağıya taşıdı.Düşüncelerim, her ne kadar tazeliğini korusa da onunla büyük bir kavga etmiştik, bunun sonucunda da birbirimizle konuşmama kararı almıştık.Yani ben onu görmek istemediğimi düşünecek kadar ileri giderek bu kararı almıştım.

Bugünlük görmezden gelerek gözlerimi ona diktim.Kafası aşağıya düştüğü için yağmur saçlarına çarpıp süzülürken damlalar halinde bölünüp kopmaya başlıyordu.Tam bu an da gözlerimi ondan hiç ayırmadan kulağıma dolan sesi dinlemeye başladım;

강해 보여도 웃고 있어도,혼자일 때가 많아

güçlü görünsem de,gülümsesem de zamanımın çoğunu yalnız geçiriyorum

걱정 하나 없어 보여도, 말이 많아

hiç endişem yokmuş görünsem de,söylemek istediğim çok şey var,

떠나지 그냥 곁에만 있게 해줘 아무리 생각해도

beni bırakma,sadece senin yanında kalmama izin ver

Biraz önce karşılaştığım Yun'la şimdikinin arasındaki farklılık enteresan şekilde büyüktü.Sesindeki gerçeklik,sarhoş olma durumuna inatla net ve aklı başındaydı.Boynuma çarpan sesi, saçlarımın arasından kurtularak garip bir şekilde yayılıyordu.Bunu nasıl yapabildiğine anlam vermem güçtü. Sırtıma uzanan eli rahatsız etmeye başlamıştı,başımı ona çevirdim ve gözlerinin hala kapalı olduğunu gördüm.

Elimde olmadan şarkı hakkında düşünmeye başlamıştım.İlk defa duyduğum bir şarkıydı bu..Muhtemelen kız arkadaşı için yaptığı bestelerden biriydi diye düşündüm.Daha öncelerden beri Yun'un şarkı yazdığını biliyordum,hatta bir kaç kez tanık olmuştum bu da onlardan biriydi yani muhtemelen.

Öncelikle bu duruma neden sinirlendiğimi daha sonra düşünecektim,nasıl olsa evin önüne gelmiştik ve artık ayılması lazımdı.Eve gitmek zorundaydım.Kendine gelmesi için kolunu sertçe vurdum. Hakimiyetsiz olan vücudu sallanarak kapıya çaptı. Ağzından acıdığına dair çıkan sese aldırmayıp,suratına doğru sakin ama alttan alttan sinirlenmeye başladığımı gösteren bir şekilde bağırmaya başladım.Rezil olmak niyetinde değildim,ayrıca burnum akıyordu ve donmuştum.O ise hala uyukluyordu.

''Anahtarların nerde?!''

''Üşüyorum...''

''Baekhyun anahtarların nerde?'' diye devam ettim.

''Tuvalete düşürdüm.'' deyip gülmeye başladı!Düşürmüş olamazdı,saçmaladığına adım kadar emindim.İnsanların sarhoşken gerçekten çekilmez olduklarını da duymuştum.Ama bu kadarı fazlaydı.Yılın komedyen ödülü kesinlikle Yun'un olmalıydı.!Kesinlikle!

Ceplerini karıştırıp nihayet anahtarları bulduğum da içeri girip,onu odasına fırlattım.Bu vaziyette yatağına yatamazdı,o yüzden halının üzerine bıraktım.Bundan sonra başının çaresine bakabilirdi.Hem,ben zaten üstüme düşeni fazlasıyla yapmıştım.Son olarak ısıtıcısını açıp evime dönecektim.Annem beni böyle görmemeliydi.
Mutfaktan çıkarken,onun hala bıraktığım yerde olduğunu gördüm.Üstünü çıkartıp uyumaya başlasa iyi olurdu.Hasta olmaması için evet bunu yapmalıydı.

Tamam Autumn, son olarak hangi kıyafetleri giymesi gerektiğini seçip gidebilirsin. 

Seçecektim,çünkü bu halde kazak yerine başka bir şey giyebilirdi.Odasına ilerleyip dolabının kapağını açtıktan sonra kazaklarından birini seçmeye başladım.Umarım mayıştığı yerden kalkıp arkamda dikilmez ve bana hırsız muamelesi yapmazdı.Çünkü ani hareketlerden tırsıyordum.

Ben dolabını karıştırırken sayıklamaya başlamasıyla ona döndüm.Sesi çok sızılıydı.''Ona,o kadar çok benziyorsun ki...benziyorsun...gideceksin...onun gibi...'' Destek aldığı elini kaldırıp gözlerine götürdü.Arkası bana dönük olduğunu için hiçbir şey göremiyordum ama aydınlatıcı ve karanlık bir gece de gölgesini çözümlemek o kadar da zor değildi.

Ay'ın bu gece hiç olmadığı kadar lacivert ve gizemli oluşu,nedensiz bir şekilde tüylerimi ürpertti.Ben burnunu çekişine ve sessiz nefes alışlarına dalmışken ayağa kalktığı gibi hatırlayamadığım bir çabuklukla karşıma geçip ''Git ! '' diye bağırdı. ''Defol Git !''

Yorgun düşen gözlerine bakıp,o güne kadar hiç görmediğim bir şey gördüm. Anlamlandırılamayacak kadar anlamsızdı.Ve ben bu belirsizliğe atlamak ve orada boğulmak istedim.Onu ilk defa böyle görüyor olmak,bastırdığım bir çok şeyin ruhunu serbest bırakmama neden olmuştu.Bakışlarının hissettirdikleri 19 yıldır hayatımda olan ve birbirimiz için sadece çocukluk arkadaşı etiketinden ileri gitmediğimiz zamanlardaki gibi değildi.Karşısında hareketsiz kalıp neden cevap vermediğimi ikimiz de biliyorduk.Bu benim hep yaptığım bir şeydi,1 hafta önce kız arkadaşını bilerek yaraladığımı düşünüp karşımda dakikalarca beni suçlayıp bağırdığı zaman bile,haksız olduğunu söylemek yerine sustuğum gibi.

Gözlerimi ondan ayırırken,elimdeki kazağı yatağına fırlatıp kapıya yöneldim.Arkamdan gelen ve duyabildiğim tek fısıltı ondan başkasına ait değildi:

''Hayır gitme.''

Continue Reading

You'll Also Like

3.5M 201K 36
Kız kardeşinin hatası yüzüden ceza alan ve ailesinden veto yiyen Rojbin, parasız pulsuz bilmediği bir şehre sürgün edilir. Tabi bu sürgüne ek deli do...
864K 87.3K 44
[04.04.2017 Gizem/Gerilim #3] Üniversiteyi yurt dışında okumak için Kore'den ayrılıp California'ya gelen Jeon Jungkook, kimsenin dilinden düşmeyen Fr...
3.1M 16.9K 3
'Umudun gece ise, ay'a tutun.' ∞ (15/08/2018; Başlama tarihi.)
25.5M 908K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...