Kehanet; Melez Prenses (Tamam...

By mavi7654

301K 13.5K 1.4K

Alexandra ailesi tarafından bile önemsenmeyecek kadar önemsiz birisi olduğunu düşünüyordu. Oysa o, insanların... More

*Duyuru (17.03.2018)*
&1&
&2&
&3&
&4&
&5&
&6&
&7&
&8&
&9&
&10&
&11&
&12&
&13&
&14&
&15&
&16&
&17&
&18&
&19&
&21&
&22&
&23&
&24&
&25&
&26&
&27&
&28&
&29&
&30& 1\2
&30& 2\2

&20&

5.3K 294 28
By mavi7654

*Düzenlendi*

Sabah dün akşamdan kalma hafif ağrılarımla uyandım. Kızlar he sabah olduğu gibi odada yoklardı. Yatağımdan kalktım ve banyoya girdim. İşlerimi hallettikten sonra banyodan çıktım. Dolabımda gördüğüm siyah şortu ve altına da siyah ten çorabı giydim. Üzerime yarım kollu kırmızı tişörtümü giydim. Kırmızı kol çantama ince bir ceket, telefonumu, asamı, bir kalem, küçük bir not defteri ve lazım olabilecek bazı şeyleri koydum. Saçlarımı salık bıraktım ve biraz taradım. Makyaj olarak da bir rimel ve azcık ruj sürdüm. Dolunayın ertesi günü tüm kurtlara tatil olduğu için sadece kahvaltıya inip odama geri çıkacaktım. Bu sayede ne zamandır okumayı ertelediğim annemin günlüğüne de zaman ayırabilecektim. Odamdan çıkıp kantine yöneldim. Kızlar burada bulunan masalardan birine oturmuş günlük muhabbetlerini yapıyorlardı. Hemen yiyecek bir tost ve kan alıp yanlarına gittim.

"Naber?" diye sordum yanlarına varır varmaz.

"İyidir senden?" diye sordular hep bir ağızdan.

"İyi ama dün geceden kalma sırt ağrılarım var biraz." dedim cevap olarak.

"Özür dilerim. Seni zorlamamalıydım istersen dönüşmeye bilirdin." dedi Lyandra. Gerçekten üzgün ve mahcup bir ifade vardı suratında.

"Saçmalamayı keser misin Lyandra? Bu senin suçun falan değil." dedim ona bakarak.

"O haklı Lyandra kendini suçlu hissetmeni gerektirecek hiç bir şey yok." dedi Loretta

"Hem seninle zindanlara gelmesi iyi bile olmuş. Kendini kontrol edememe ihtimali vardı." diye onun sözünü tamamladı Ashley.

"O değil de. Şu yeni gelen çocuğu gördünüz mü? Acayip taş çocuk." dedi Buria. Ne çocuğundan bahsediyor bu?

"Hangi çocuk? Şu okula Porsche ile gelen büyücü çocuk mu?" diye sordu Lyandra heyecanla. Teminki üzgün halinden eser kalmamıştı. Ne çabuk değişen bir ruh hali var. İlginç.

"Evet o. Duyduğuma göre adı Nicolas'mış. Ve buraya ülkesi Marsinya'dan gelmiş." dedi aynı ilgiyle Buria. Loretta, Ashley ve ben şaşkın ve anlamamış bir biçimde birbirimize bakıyorduk. O ikisi ise çoktan muhabbeti kurmuşlardı.

"Siz kimden bahsediyorsunuz?" diye sordu Loretta.

"Marsinya prensi Nicolas Flangel'dan." diye cevap verdi Buria.

"Ne zaman geldi bu çocuk?" diye sordum.

"Bu sabah." diye yanıtladı Lyandra.

"Ve siz hemen çocuğun hakkındaki her şeyi öğrendiniz öyle mi?" dedi teğet etmek istercesine Ashley.

"Evet. Ne olmuş ki?" diye sordu Lyandra. Bu erkek muhabbetinden sıkılmıştım. Kanımdan son bir yudum aldım ve masadan kalktım.

"Sohbetinize doyum olmaz gençler ama ben annemin günlüğünü okuyacağım." dedim.

"Ne günlüğü?" diye sordu Buria.

"Sarayın kraliyet odasında buldum. Biraz daha okumazsam meraktan çatlayacağım. Sonra görüşürüz."

"Görüşürüz." aynı cevabı aldığımda ilerledim ve kantinden çıktım. Odama gelince ilk işim üzerime rahat bir pijama takımı giymek oldu. Sonra ise çekmeceye koyduğum kırmızı kapaklı etrafında altın işlemeleri olan defteri çıkardım. Yatağıma uzandım ve derin bir nefes alarak açtım. Önüme bir kağıt düştü. Defteri yanıma bırakıp kağıdı açtım.

Sevgili Meleğim,

Sen bunu bulduğuna göre ben bu dünyadan çoktan ayrıldım. Mükemmel bir kraliçe olacağını hep biliyordum. Eminim öylesindir de zaten. İnan bana seni bırakmayı hiç istemedim bir tanem. Baban ve benim bir seçim yapmamız gerekiyordu. Ya sen ölecektin yada biz seni kurtarırken ölecektik. Her annenin yapacağı gibi ikinci yolu seçtim ben de. Şu anda Ashton denen bir adam başımıza çökmüş durumda. Nasıl olduysa seni ve çok gizli tuttuğumuz güçlerini öğrenmiş. İnan bana ne yaptıysam seni korumak için yaptım. Sıradan insanların içinde hiçbir zaman rahat edemeyip dışlanacağını biliyorum. Ama emin ol zamanı gelip gerçek arkadaşlarına kavuşunca çektiğin yalnızlığı unutacaksın. Umarım kendine çok iyi ve seni yarı yolda bırakmayacak arkadaşlar bulursun. Seni çok sevdim ve sevmeye devam edeceğim. Ölmüş bile olsam emin ol ki hala seni seviyorum.

Annen, Tatyana Hataway.

Mektubu okumayı bitirdiğimde kelimenin tam anlamıyla hıçkırıklara boğulmuştum. Kağıdın üzerinde olan nokta izleri annemin de bu mektubu yazarken ağladığının bir işaretiydi. İki dakikalık hıçkırıklı ağlamanın arkasından kendimi biraz olsun sakinleştirdiğimde günlüğün içinden düşen ikinci bir mektubu elime aldım.

Benim güzel prensesim,

Şu an sadece bir yaşındasın ve bu mektubu okuduğunda muhtemelen beni hiç hatırlamıyor olacaksın. Ayrıca bu mektubu okuduğuna göre hafızanı tazeleyecek bir dakikamız bile olmamış demek. Sen benim hayatımın en güzel parçasısın prensesim. Annen mektubunda ne yazdı bilmiyorum ama eminim ki Ashton denen adamdan bahsetmiştir. O adam çok karanlık bebeğim, hem de tahmin bile edemeyeceğin kadar karanlık. Senden özür dilemek istiyorum Alexandra. Seni bıraktığım için ama bana tüm kalbinle inanmalısın ki bunu isteyerek yapmadım. Bulunduğumuz dönem çok karanlık bir dönem ve senin böyle bir dönemde ölmene göz yumamam. İstersen seni bıraktığımız için beni ve ya anneni hiç affetmeyebilirsin. Ne olursa olsun ölü bile olsam yaptığın her hatada, her tökezlediğinde senin yanında olduğumu, olduğumuzu bilmelisin. Seni bu dünyadaki her şeyden çok seviyorum ve seninle gurur duyuyorum, Prensesim.

Baban, Cristopher Hataway.

Babamın mektubuyla azalmış olan göz yaşlarım çoğaldı. Kimi hakkı vardı onları benden almaya? Kim böyle canice bir şey yapabilirdi? Bu yaptıkları canilik değil de ne? Henüz bir yaşındaki bir bebeği anne ve babasından ayırmak, bu dünyadaki en büyük haksızlık bence. Ama size söz veriyorum anne ve baba intikamınızı alacağım. Size söz veriyorum ki o Ashton denen pisliğin hayatını kendi ellerimle alacağım. Hıçkırıklarım yavaş yavaş iç çekişlere yerini bırakıyordu. Derin bir nefes aldım ve kendimi toparlamaya çalıştım. Aklıma annem gelince kendimi toplama çabam boşa gitmiş oldu. Yaklaşık on beş dakikalık hıçkırıklarla dolu ağlamamın ardından zorla da olsa kendimi durdurabilmiştim. İç çekişlerim devam ederken dizlerim titreye titreye kendimi banyoya attım. Yüzümü yıkadıktan sonra aynadaki dağılmış kıza baktım. Kırmızı ve şiş gözler, dağılmış saçlar ve ağlamaktan kızarmış, akmaya mecali kalmayan bir burun. Bir süre aynadaki yabancı ile bakıştım.

Kendimi toparlamam gerektiğine karar verdiğimde, hıçkırıklarım ve göz yaşlarım firar etmeyi bırakmışlardı. Kendimi banyoya attım ve kendime gelebilmek için soğuk suyla bir duş aldım. Asamla saçımı kuruttuktan sonra gevşekçe topladım. Üzerime ne olduğunu bilmediğim bir şeyler geçirdim ve normal göründüğüme karar vererek odadan çıktım. Bir süre koridorlarda nereye gittiğimi bilmeden dolaştım. Sonunda durabildiğimde ayaklarımın beni getirdiği yerin okulun kütüphanesi olduğunu gördüm. Yavaş adımlarla içeriye girdim. Sık kullanılmayan ama etkili büyüler hakkında bir kitap alıp kütüphanenin gözden en uzak köşesine geçtim. Bir daha uzun bir süre günlüğü açmaya cesaretim olmayacağını çok iyi biliyorum. Bu sürede de diğer kitaplardan okuyarak vaktimi geçirebilirim.

**************

Elimdeki kitabı aldığım rafa geri yerleştirdikten sonra kütüphaneden çıktım. Yemek saatinin geldiğini anladığımda adımlarımı yemekhaneye yönlendirdim. Sıraya girip kan, pilav, çorba ve biraz da ekmek aldıktan sonra gözümle yemekhaneyi taradım. Ashley ve Buria'yı görünce yanlarına ilerleyip masaya oturdum.

"Nasılsın?" diye sordu Buria.

"İyi sayılırım." dedim içimi çekerek.

"Günlükte üzücü bir şeyler mi yazıyordu?" diye sordu Ashley. Günlükte değil de mektupta yazanları hatırlayınca tekrar ağlayacak gibi oldum ama kendimi toparladım.

"Bu konuyu bir süre konuşmasak? Hem kızlar nerede?" diye sordum.

"Tamam canım sen nasıl istersen." diye anlayışla cevap verdi Buria. Çok deli dolu biriydi ama yeri geldiğinde bir anne kadar anlayışlı olabiliyordu.

"Loretta kantinden bir şeyler alıp odaya çıktı. Şu saçma iksir dersinden yaklaşık sekiz sayfalık bir ödev cezası aldı. Lyandra da sürüyle ilgili bir şeyler söyleyip gitti. Açıkçası pek dinlediğim söylenemez." dedi Ashley diğer soruma cevap vererek.

"Tamam." dedikten sonra tabağımdakileri yemeye başladım. Bizim için sessiz geçen bir yemekten sonra tabaklarımızı bırakıp odalarımıza ayrıldık. Uzun bir süre kızlarla sohbet ettikten sonra aklıma kızlardan alıp geçirmeyi unuttuğum astronomi ödevi geldi. Masanın başına geçtim ve bir satır Ashley'in bir satır Loretta'nın ödevini alarak ortaya güzel bir ödev çıkardım. Bazı cümlelerde ana konuyu bozmadan ufak değişiklikler yaptım. Ödev bitince yarın hem çanta hazırlamakla uğraşmak istemediğim için hem de unuturum düşüncesiyle ödevi çantama koydum. Hazır çanta hazırlamaya başladım düşüncesiyle de diğer gerekli şeyleri koydum. Biraz daha muhabbet ettikten sonra Profesörlerin gazabına uğramamak adına yatıp uyuduk.

Continue Reading

You'll Also Like

51K 1.2K 45
0531*******; Tanışalım mı 0531*******; Hadi ama cevap verr Aram; Anlamadım? 0531*******; Neyi anlamadın hayatımın anlamı tanışmak istiyorum Aram; Par...
180K 12K 38
Reagan küçüklüğünden beri güçlerini kontrol edemiyor, bu güçlerle nasıl başa çıkacağını bilemiyordu. Birde bu yetmezmiş gibi gözlerini açtığında bir...
61.6K 4.4K 55
Beyaz ve siyah iki Ejderha biri aydınlık diğeriyse karanlık peki ya birbirlerine aşık okurlarsa ve bir kız çocukları olursa kız kimin tarafında olur...
259K 14.5K 70
Silah alım satımı ile ilgilenen bir kızın taşındığı şehirde tanıştıkları insanlar ve bazı eylemlerinden doğan aşklar, dostluklar... Ortaya çıkan bazı...