Sen Gitmeden Önce.

By jensenology

8M 170K 11.3K

☆ ★ WATR 2013 En İyi Teen Fiction Hikayesi ★ ☆ Genç bir kızın yıllar sonra İstanbul'a dönüp geçmişiyle tekrar... More

-1- Bahşiş.
-3- Anılar.
-4- Sahilde parti.
-5- ''Seninle aynı yatakta asla yatmam.''
-6- Kıyafetler.
-7- Fahişe ?
-8- Anılardan kaçamazsın.
-9- Çalışma.
-10- Kaza ?
-11- Yolculuk.
-12- Konfetiler..
-13- Tüm dileklerimde o vardı.
-14- Doğruluk-cesaretlik ve biraz da sarhoşluk..
-15- Düne dair anıları hatırlamak.
-16- Olmak istediğim yer.
-17- "Tutmam gereken bir sözüm var."
-18- Artık gerçeklerin vaktiydi.
-19- Yapılacaklar Listesi.
-20- ''Eğlence anlayışınız bu mu cidden ?''
-21- 4 peluş hayvan.
-22- ''Bu bir evlenme teklifi değildi.''
-23- Üniversite mevzuları.
-24- "Evinin önünde."
-25- Minik sır.
-26- "Acaba bu sebep Buğra olabilir mi ?"
-27- Bir bar sürprizi daha.
-28- Kız tavlama teknikleri.
-29- "Sana bu kadar yakından bakmak.."
-30- Siyah ve dantelli.
-31- "Lades yapalım mı ?"
-32- "Kampa mı gitsek ya ?"
-33- Davetsiz misafir.
-34- Küçük sürpriz.
-35- Kamp Kahkahaları.
Notumsu bir şey.
-36- İltifatlar.
-37- Uzun bir yürüyüş fikri.
Minik dünyamız.
-38- "Sleeping with sirens,"
-39- "Pasif kalan her zaman bendim, Buğra."
-40- Gerçeklerin acı versiyonu.
-41- İyileşme süreci.
-42- Yine bir kural listesi.
-43- İşkence zamanı.
-44- Hazan vakası.
-45- "Buraya kadardı."
-46- Karmaşık olaylar döngüsü.
-47- Mail saçmalığı.
-48- Karşılık vermeme durumu.
-49- ''Ve son bir şey,''
-50- Loser.
-51- Minik bir döngü.
Özel bölüm. ☆ Yıllardan kesitler. ☆
-52- Esmer çocuk.
-53- Koala mevzusu.
Final.
Veda Şeysi.
İkinci Kitap!

-2- ''Sana arkadaşlık etmek istiyormuş.''

193K 4.1K 231
By jensenology

Tamam, biraz ekşınsız - ekşın sjdlasdsa- bir bölüm oldu ama olsun.  İYİ OKUMALAR :)

Sabah uyandığımda bileğimin acısı biraz daha hafiflemişti, artık dünkü kadar acımıyordu. Buz işe yaramıştı demek ki.  

Yataktan hızlıca kalktım ve kıyafetlerimi değiştirdim. Üstüme kırmızı salaş tişörtümü, altıma ise beyaz şortumu giymiştim. Makyaj yapmak istemiyordum, pek havamda değildim zaten ama göz altlarım berbat görünüyordu. Resmen mora dönmüştü. Yüzüme hafif bir şekilde pudra sürdüm, bir de eyeliner. Başka hiçbir şey yapacak halim yoktu. Uzun, kahverengi saçlarımı da öylesine bir topuz yapmıştım. Aynaya baktığımda o kadar da kötü görünmediğimi fark ettim. Sadece biraz sıradan ve sade görünüyordum, o kadar. Zaten ben kahverengi saçlarım ve sıcak çikolata rengindeki gözlerimle her zaman sıradan görünürdüm.

Sıcak çikolata demişken.... Ben gerçekten acıkmıştım. Telefonumu da cebime tıktım ve beyaz Converse'lerimi giyip hızlıca otelin alt katına indim. Biraz kahvaltı yapmak için açık büfeye doğru ilerlerken yanıma Buğra ve bir adamın gelmesiyle durmak zorunda kalmıştım.  

"Merhaba Hazal." dedi, Buğraya benzeyen adam elini uzatırken. Daha doğrusu Buğra ona benziyordu. Sanırım babasıydı. Adam genç görünmediği gibi yaşlı da görünmüyordu ama fazlasıyla atletik bir vücudu vardı. Samimi bir şekilde gülümseyerek elini sıktım ve "Merhaba," deyip duraksadım. 

"Adım Semih." dedi gerçekten samimi bir şekilde. Oğlunun aksine, her zaman gülümseyen biri gibiydi. Eh, oğlu geldiğimden beri hiç tebessüm bile etmemişti bana. Belki de sadece bana öyle davranıyordur, bilemiyorum.  

"Merhaba Semih bey." dedim daha deminki cümlemi toparlayarak.  

"Baban benim kardeşim gibidir. Semih amca diyebilirsin bana."  

"Peki." dedim geveleyerek. Babamın şu her zaman bahsettiği adamdı. Çocukluklarından beri birlikte büyümüşler ama bizi tanıştırdıklarını hiç hatırlamıyordum. 

"Eh, neyse, Buğra bugün sana arkadaşlık etmek istiyormuş. Ama söyleyememiş. Bu yüzden ben söyleyeyim dedim. Gezersiniz, sana etrafı falan gezdirir." dedi gözlerimin içine baka baka yalan söyleyerek. 

Gözüm bir anda Buğra'ya takılınca gülmemek için kendimi zor tutmuştum. Gözlerini pörtletmiş bir şekilde babasına bakıyordu.  

"Buğraya bu nazik teklifi için teşekkür ederim." dedim, Buğraya sırıtarak bakarken. Gezmemizi isteyen kişinin Buğra değil de babası olduğu çok belliydi. Ama onun gıcığına gitmek için kabul etmiştim. Eh, bana geveze demeden önce düşünmesi gerekirdi. 

"O zaman ben gidiyorum, işlerim var. İyi eğlenceler size." diyerek yanımızdan ayrıldı babası. Yani Semih amca. Her neyse. 

''Tamam, ne yapıyoruz ?'' dedim, Buğra'ya bakarak. 

Kocaman bir sırıtma belirdi yüzünde. ''Ben arkadaşlarımın yanına gidiyorum. Senin ne yaptığın beni ilgilendirmiyor.'' Ve arkasını dönüp otelin çıkış kapısına doğru ilerledi. ''Hey ! Bekle.'' derken peşinden ilerlemekle meşguldüm.

Bıkkın bir surat ifadesiyle bana döndü. ''Yine ne var ?''

''Ihhmm, bir düşüneyim. Baban var. Yani bugünlük benimle uğraşmak zorundasın. Yoksa babana söylerim. Cidden yaparım bunu. Hem gerçekten i--''

''Tamam, yeter. Yürü.'' dedi elini ileri doğru uzatarak. Zaferle gülümsedim ve kıvırta kıvırta yürümeye başladım. Aslında pek kıvırttığım söylenemezdi. Ben bu yürüyüşe havalı yürüyüş diyordum. Aman, ne havalı ama. 

Birkaç adım attıktan sonra ona doğru döndüm ve ''Nereye gidiyoruz ?'' diye sordum.

''Arkadaşlarımın yanına.'' dedi gözlerini devirerek. 

Onu sinir etmek hoşuma gitmişti. Cidden. Çok rahatlatıcı bir duyguydu.

Bir saniye.

Arkadaşlarım mı dedi o ? Hayır, hayır, hayır. Olamaz ! Doruk. Onunla yüz yüze gelemezdim. 3 sene sonra olamazdı. Tamam bunu 2 gün önce her şeyden çok istiyordum ama şimdi olmazdı. O kızla sevgili olduğunu bilirken... Ah. Şimdi cidden mahvolmuştum. 

''Ben gelmeyeceğim. Vazgeçtim.'' dedim tekrardan otele doğru yürürken. Seri bir hareketle kolumu tuttu ve beni kendine doğru çevirdi. Şu ''Bırak, kolumu acıtıyorsun.'' repliğini söylemek isterdim ama acıtmıyordu. Gayet rahat bir şekilde tutuyordu. Ve havalı. 

''Hayır, yürüyorsun. Şimdi babama hesap veremem. Ve senin yüzünden bir daha azar işitmeyi istediğimi hiç sanmıyorum.''

''İyi tamam, acıdım, geliyorum seninle.'' dedim sırıtarak. Bu dönek, bir anda tavır değiştiren halime ben bile şaşırmıştım. 

''Seni anlayamıyorum.'' dedi ve başını iki yana sallayarak önümden yürümeye başladı. 

''Ben de seni anlayamıyorum zaten.'' diye mırıldanarak yürüdüm peşinden. 

Geçenki aynı yerde toplanmıştı hepsi. Doruk da aralarındaydı. Yine gülüp kahkaha atıyorlardı. 

''Hey, millet !'' dedi Buğra, onlarla aramızda 5-6 adım falan varken. Buğra onlara seslenene kadar bizi hiç farketmemişlerdi bile. 

Hepsi bize dönerken ; şu esmer olan kız ve Doruk bize dönmemişti, aralarında konuşuyorlardı hala.

Kızıl saçlı olan ve aralarında en sevimli görünen kız ''Merhaba, ben Arya.'' dedi gülümseyerek. 

''Hazal.'' dedim gülümsemesine karşılık verirken. 

Konuşmamla, Doruğun susması bir olmuştu. Yavaşça yüzünü bana doğru döndü. Gözleri şaşkınlıkla pörtlemişti. Ayağa kalkıp, arkadaşlarının arasına katıldı. Şu esmer olan kız da onun peşinden kalkmıştı zaten. ''Ne o, gruba ne zamandan beri yeni birilerini alıyoruz ?'' Bunu o kadar çirkef ve o kadar soğuk söylemişti ki saçını başını yolasım geldi. Saçını başını yolmam için başka sebeplerim de vardı tabii. Sinirlerime hakim olmak için elimi yumruk haline getirdim ve tırnaklarımı avucuma batırdım. İçinden 10'dan geriye doğru sayıyordum. Her sinirlendiğimde böyle yapardım. Eh, biraz acırdı ama olsun.

Buğra esmer kıza dik dik bakarak ''Hazal grupta değil, sadece arkadaşım. Üstelik sana onun gruba katılıp katılmasıyla ilgili bir şey sorduğumu hatırlamıyorum Ada ?'' dedi. Meydan okurcasına bakıyordu. Buğra'nın bu grupta - veya çetede - yarattığı etki göz önüne alınırsa grubun ele başı gibi bir şeydi sanırım. Ada omuz silkti ve sinirle gidip yerine oturdu. Oh, iyi oldu. 

Doruk şok olmuşçasına bana bakmayı bıraktığında, ''Ben Doruk,'' dedi kendini tanıtarak. Sanki tanımıyordum ! Sesini duymak her ne kadar eskileri hatırlatsa da iyi gelmişti. Sesi yine aynıydı, fazla erkeksi. 

''Sana inanamıyorum. Ben sana güvenmiştim. Hayatımda değer verdiğim ilk kişiydin. Ben de senin tek aşkındım. Şimdi ne değişti ? Piçin birini görünce beni unutup, onun altına mı yattın?''

''Sürtük.''

Yıllar önce dedikleri şeyler daha dün söylenmişcesine beynimde yankılandı. O tanımıyormuş gibi yapıyorsa, ben de öyle yapacaktım. Aramızda hiçbir şey olmamış gibi. Hiçbir anı yaşamamış gibi. 

''Hazal.'' dedim gülümsemeye çalışarak. Bu biraz zor olsa da gülümseyecektim. 

Daha öbürleriyle tanışamadan ''Gel, yeni kız.'' deyip kolunun altına aldı beni, saçı siyah ve dağınık olan çocuk. Öbür kasıntı erkeklerin yanında gerçekten çok sevimli duruyordu. 

Beni onlardan biraz uzaklaştırınca konuşmaya başladı. ''Bak, sana bizim salakları anlatayım.'' dedi gülerek. ''Şu turuncu saçlı olan kız var ya --''

''Turuncu değil o kızıl.'' diye düzelttim, gülerek.

''Biz ona turuncu deriz. Çok kızar ama olsun. Her neyse kızıl kafa olan yani Arya ile şu Ramones tişörtlü olan çocuk sevgililer. O Ramones tişörtlü olanın da adı Kaan.'' Kızıl kafa demesine istemsiz olarak kıkırdamıştım. 

Gülümseyip devam etti. ''Şu sarışın olan Selin. Onun sevgilisi yok zaten. Onu geçiyoruz. Sonra şu esmer, sana tip tip bakan kız da Ada. O bizden başka herkese karşı soğuk davranır zaten, takma. Onun yanındaki kumral olan da Doruk. Onlar sevgililer. Doruğa ufacık bir gülümsesen bile Ada seni düşman listesine alır. O yüzden onlara hiç bulaşma. Buğra'yı zaten tanıyorsun. O da çok soğuktur, fark ettiysen. Kaan ile ikisi kardeş. Eh, Kaan'ın kime çektiği belli. Ve ben de Berk. Grubun komedi bankasıyım. Biraz fazla konuştum ama bu kadar. Kısa bir süre bizimle olsan da bizi tanıman gerektiğini düşündüm.'' Hayatımda ilk defa bu kadar konuşan birini görmüştüm. Hem de aralıksız. 

Diğer dediklerini umursamayarak ''Kaan ile Buğra kardeş mi ?'' dedim. Ağzım şaşkınlıktan açılmıştı.

''Evet.'' diye cevapladıktan sonra ''Hangisi daha büyük ?'' diye sordum. 

''İkizler.'' diye cevapladı sırıtarak. Hadi canım ! Olamaz, değil mi ?

''Fazla benzemiyorlar ama öyle.'' dedi ve beni tekrardan oraya doğru sürükledi. 

Kaan elindeki sigarayla gerçekten çekici görünüyordu. Buğra ile ikiz oldukları her hallerinden belliydi zaten. İkisinin de umursamaz tavırlardı vardı. Tek farkları Buğra'nın daha bebeksi, Kaan'ın ise daha erkeksi hatlarının olmasıydı. Ve ben her halükarda bebeksi hatlı erkekleri seçerdim. Hayır, Buğra ile alakası yok. Tercihlerim böyleydi. Biz birlikteyken Doruk da öyleydi. Daha sevimliydi, şimdiki kadar kasıntı değildi en azından. Sevimli bir yüzü vardı. Şimdi ise tamamen olgunlaşmıştı. Pislik. 

Buğra etrafta yoktu. Sarışın olan kızın -Adı Selin'di değil mi ?- yanına oturdum. 

Şirin olmaya çalışarak ''Merhaba,'' dedim. Ama pek olduğum söylenemezdi. 

Elindeki telefondan yüzünü kaldırdı ve benimle aynı şekilde selam verdi. 

Kısa ve boş konuşmalardan oluşan bir muhabbetten sonra ''Buğra nerede ?'' diye sordum, merakıma yeni düşerek. Buradan bir an önce gitmek istiyordum. Zaten Doruğa bakmamak için kendimi bayağı zorlamam gerekiyordu. 

''Kaykay sürüyor herhalde, bilmiyorum.'' dedi eliyle arka tarafları göstererek. Ayağa kalktım ve gösterdiği tarafa doğru ilerledim. Öbür çocuklar tüm kadro olarak yerlerinde oturuyordu. Berk Arya ile, Doruk ise yine Ada ile konuşuyordu. Kaan tek başına sigara içiyor, Selin de telefonuyla uğraşıyordu. Gerçekten çok acayip bir grup, diye düşündüm ve Buğra'nın olduğu tarafa doğru yürümeye devam ettim. 

Arka tarafa vardığımda etrafı saran ağaçlar ve köşede kaykayıyla uğraşan Buğra ile karşılaşmıştım. Aramızda pek mesafe olmadığı için ayak seslerimi duymuş olacak ki başı hala yere doğru eğikken hafifçe kaldırdı. Çok hafifçe. Ve bakışlarını bana sabitledi. Gülümsemesi bu kadar mesafeden bile resmen parlıyordu. Ve o gamzeleri.. Ah, cidden gamzesi olduğunu yeni farketmiştim. Hiç gülümsemediği için. Oraya koşup gamzelerine dokunmamak için ellerimi yumruk yapmak zorunda kalmıştım. Tamam, gamzeleri severdim ama bu ayrıydı. Daha güzeldi. Hiç kimsede görmediğim kadar. Ve yanağına bir göçük oluşturmuştu resmen. Bunun ona ayrı bir çekicilik kattığını söylemeden geçmiyorum. 

''Bensizliğe dayanamıyor musun ?'' dedi sırıtması daha da genişlerken. Ve sonra yeniden başını kaykayına çevirip tekerleğiyle uğraşmaya devam etti. 

Multimediadakiler bizimkiler. Onur'u çok daha sonraki bölümlerde göreceksiniz tabii, orası ayrı konu.

Continue Reading

You'll Also Like

2.4M 38.5K 55
- Ahh...abim gelicek yapamayız.. Üstümdekileri delice yırtarak çıkardı. - Abini boş ver gece. Bugün gelmeyecek güzelim Erkekliğini boxer'ından çıkar...
3.6M 133K 74
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...
866K 17.1K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
829K 35K 50
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...