Bad Luck [EXO Fanfic]

De skydarknblue

26.2K 1.6K 2.2K

Hikayem için yaptığı kapaklardan ötürü @darknesshcr 'e teşekkür ederim. Mai multe

Tanıtım
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Özür
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24

Bölüm 19

253 19 104
De skydarknblue

Dans yarışmasına son iki gün kalmıştı. Min Ah ve Haneul kendi çaplarında hazırlık yapıyorlardı. Jongin, kızların ne yaptığına bakmak için yukarı kata çıktı. İkisi yarım saattir Min Ah'ın odasındaydılar. Jongin kapının önüne gelince durdu. Kapı koluna elini koydu. Açsam mı açmasam mı diye düşündü. Kendi kendine "En son izinsiz kapıyı açtığımda başıma kötü şeyler gelmişti." dedi. Bir kızın odasına izinsiz girmeyi tekrar göze alamazdı. Jongin, tekrar bunu yapmayı göze alamadı. Kapı kolundan elini geri çekti. Geldiği yere doğru tekrar yürüdü. Merdivenlerin başına gelince biraz durdu ve 'geri gitsem mi?' diye düşündü. Kızların içeri de ne yaptığını gerçekten merak ediyordu. Merakı içini kemiriyordu. Arkasına döner gibi oldu ama son anda vazgeçip merdivenlerden aşağıya indi. İki insan, iki kız nasıl olur da yarım saattir odadan dışarı çıkmazdı. Jongin odaya gitmek için kendince bir bahane arıyordu. 

Tanıdık bir sesin çığlık atışı duyulduğu an "İşte bahanem." dedi kendi kendine. Merdivenlere doğru yürüdü. Hızlı adımlarla merdivenlerden çıkarken sırıttığının farkında bile değildi. Jongin, kapının önüne gelince hiç tereddüt etmeden kapıyı açtı. İçeride kızlar karşılıklı olarak yere oturmuş, paçalarını sıvamış, bacaklarını da birbirine uzatmışlardı. Yanlarında da garip şeyler vardı. Jongin'in anlam veremediği şeyler.

Kızlar ağızları açık kalmış, gözleri kocaman olmuş bir şekilde içeriye dalan genç adama bakıyorlardı. Kızlar gözlerini Jongin'den alıp birbirlerine baktıkları an çığlık atmaya başlamışlardı. 

Kızların çığlık atmasıyla Jongin'de çığlık attı. "Arkamda mı yoksa? Ha?"

Jongin hiç kıpırdamadan yerinde duruyordu. Kalbi güm güm atıyordu, kalbinin sesi bütün odanın içerisine yayılmıştı. Yüzü korkudan mosmor olmuştu, ifadeleri büzüşmüştü, kapının kolunu tutan elleri titriyordu. Korkudan kapının kolunu daha da sıkıyordu. Sesinin tonunu düşürerek konuştu. "Hırsız arkamda mı? Yapılı mı?" 

Jongin hırsıza gücünün yeteceğini düşünüyor olmalıydı. Kızlar birden gülmeye başladılar. Jongin ne olduğunu anlamamıştı. O baştan beri, günün başından beri bu kızların ne iş çevirdiğini anlamamıştı. Sonunda dönüp arkasına bakma zahmetinde bulundu. Arkasında hiç kimse yoktu. Hiç kimse. 

Jongin derin bir nefes alıp verdi. Sıktığı kapının kolunu bıraktı. Kızların olduğu yere dönüp baktığında zoraki olarak gülümsedi. "Hah, şey. Korkmadım ki."


Yerde oturan kızlardan birisi konuştu. "Emin misin abi korkmadığına." Biraz duraksadı ve hıhladıktan sonra devam etti. "Koku yayıldı."

Jongin kardeşinin ne dediğini anlamamıştı. "Ne?"

"Az önce korkudan altına ettin ya."

Min Ah'ın karşısında oturan Haneul gülmeye başladı. Min Ah'ın sözlerini komik bulmuştu, Jonginse tam aksi. "Kes sesini. "

Haneul gülmeyi kesip konuştu. "İçeri neden izinsiz girdin? Dersini almadın mı sen?"


"Çığlık atıp duruyorsunuz, ne iş-" lafını yarıda kesti. Kasılarak konuştu. "Hırsız var sandım koşup geldim."

Min Ah gülerek konuştu. "Geldin de ne oldu? Korkudan altına s*çtın."

"Düzgün konuş."

Min Ah bir şey söylemek için ağzını açtı fakat Haneul'ın konuşmasıyla geri kapattı. "Ne iş çevirdiğimizi merak ettin, değil mi? Hırsız bahanesi de işine yaradı."

"Bu sizin çığlık attığınız gerçeğini değiştirmez. Nedenini söyleyin bakayım?"

Haneul, Min Ah'a döndü. "Senin abin salak. Bizi bu halimizle görmesine rağmen hiçbir şeyi fark etmedi."

Jongin kızların ne dediğini anlamıyordu, sadece arada geçen, kendine edilen hakaretleri, küfürleri anlayabiliyordu.

"Abi kız kıza oturmuşuz, bacaklarımızı sıvamışız, ne yapıyor olabiliriz? Çık dışarı."

Jongin kız kıza kelimesi geçince bir şeyler anlamaya başlar gibi olmuştu. Jeton yavaş yavaş düşmeye başlıyordu. "Ağda."

Min Ah oturduğu yerden kalktı. Abisine doğru yürüdü. Kapıdan tuttu. "Çık dışarı." Bir yandan Jongin'i dışarı doğru itiyordu bir yandan da kapıyı kapatmaya çalışıyordu. En sonunda abisini dışarı çıkarıp kapıyı kapatmıştı. 

Arkasında, yerde oturan kıza döndü. "Sana sesini dizginle demiştim."

"Çığlık atan sendin, ben değil."

Min Ah kendini savunmak için ağzını açtı ama ikinci kez susmak zorunda kaldı. Kapının ardındaki kişi konuşuyordu. "Kapınızı kilitleseydiniz, böyle olmazdı." 

Jongin lafını söyleyip merdivenlere doğru yürüdü. Kardeşi kapıyı açıp onu kovalamayı düşünüyordu fakat koşamadığı için olduğu yerden bağırdı. "Aptal."

Merdivenlerden aşağı inmiş olan Jongin yukarı sesini duyurmak için bağırdı. "Bana da öğretsenize nasıl yaptığınızı."

Min Ah abisine ikinci kez 'Aptal' dedikten sonra içeriye girdi ve kapıyı kapattı. 

1 Gün Sonra

16.52

Yatağın üzerindeki telefonunu eline aldı. Kilit tuşuna basıp ekranı açtı. Saat 12.52 idi.Otobüs 13.30 da kalkacaktı. Telefonunun tuş kilidine basıp telefonu kilitledi. Telefonu pantolonunun ön sağ cebine koydu. Yatağın kenarında duran siyah sırt çantasını yerden alıp omzuna taktı. Odadan çıktı.Merdivenlerden aşağı kata indi. Karşısında heyecanla gülümseyen kıza gülümseyerek karşılık verdi. "Haneul çok heyecanlıyım." 

Haneul kafasını sallayarak onayladı. O da heyecanlıydı. Haneul birini arar gibi etrafına bakındı. Daha sonra Min Ah'a sordu. "Jongin nerede, gelmeyecek mi?" İçinden 'Bana söz verdi' diye geçirdi. 

Min Ah sakince Haneul'ın sorusunu cevapladı. "Sehun abi ile birlikte geleceklermiş."

"Sehun da mı geliyor?" Haneul dilini tutamamıştı. 

Min Ah, Haneul'ın sorusuna gülerek karşılık verdi. "Hadi çıkalım, geç kalacağız."

17.23

Otobüsün kalmasına 7 dakika kala Min Ah ve Haneul otobüsün bulunduğu yere gelmişlerdi. Haneul otobüse doğru yürürken iki de bir arkasına bakıyordu. İçinden 'Jongin nerede?' diye geçirdi.
Otobüse bindiğinde çoğu kişi gelmişti fakat Jonginle Sehun yoktu. Min Ah ve Haneul boş koltuklardan birine oturdular. 
Haneul kolundaki saate baktığında, saat 13.27 olmuştu. Otobüsün kalkmasına son 3 dakika. 
Haneul sürekli pencereden dışarı bakıyordu. Haneul'ın bu halini gören Min Ah konuştu. "Noldu, bir sorun mu var?"

"Hayır, sadece Jongin ve Sehun nerede kaldı. Otobüsün kalkmasına çok az kaldı."

Haneul Sehungili beklerken Minseok ve Mark otobüse binmişti. Mark Haneul'ın yanından geçerken gülümsedi. Haneul da ona karşılık verdi. "Geç kaldınız, ama yetiştiniz."

"Evet, Minseok abi yüzünden geç kaldık."

"Niye?"

"Onu Minseok abiye sor, nedenini bende bilmiyorum. Beklemekten harap oldum zaten."

Haneul Minseok'a soru sormaya kalmadan Minseok arka tarafta boş koltuklardan birine çoktan oturmuştu. Mark da onun yanındaki boş koltuğa oturdu. 

Haneul tekrar dışarı baktı. Fakat gelen giden yoktu. Şoför otobüse binip "Kalkıyoruz." dedi. Haneul hemen atladı. "Bir kaç dakika daha bekleyemez miyiz?"

"Hayır, üzgünüm." Şoför otobüsü çalıştırdı ve yavaşça hareket etmeye başladı. Haneul heyecan ve korku içindeydi. Pencereden dışarı baktı, tekrar. Jongin ve Sehun'u görünce hemen bağırarak konuştu. "Şoför Bey geliyorlar, bekleyin lütfen." 

Şoför arabayı durdurdu. Kapıyı açtı. İçeri nefes nefese Jongin ve Sehun girdi. Şoför kapıyı kapatıp tekrar hareket etmeye başladı. Jongin nefes nefese arka tarafa doğru yürüdü. Min Ah abisine sordu. "Niye geç kaldınız?"

Jongin yorulmuştu, konuşmaya mecali yoktu. Onun yerine Sehun konuştu. "17.40 da kalkıyor sanıyorduk."

Min Ah inanmamış gibiydi. "Bahaneye bak. Kızların geç hazırlanmasından şikayetçi olursunuz, kendiniz geç hazırlanırsınız."

Jongin araya atıldı. "Aslında Sehun saat 17.00 ken hala uyuyordu. Onu uyandırmak için çok çabaladım."

Haneul, Jongin'in dediklerine güldü. Sesli güldüğünün farkında değildi. Jongin bir süre gülen bu kıza baktı. Jongin içinden 'Ne güzel gülüyor' diye geçirdi. 

Sehun bu hoş ortamı bozdu. "Neye güldün?"

Güldüğünün farkında bile olmayan Haneul kafasını kaldırdığında herkesin kendine baktığını gördü. "Hiç, aklıma bir şey geldi de."

Sehun konuştu. "Biz de yedik."

Jongin araya girdi. "Neyse, hadi bir yere oturalım." Otobüste Haneul ve Min Ah'ın arkasın boştu sadece. Jongin cam kenarına oturdu, yani Haneul'ın tam arkasına. Sehun da Jongin'in yanına oturdu. 

Yol boyunca Sehun kulaklık takmış, kendisini dinlemeyen Jongin'e bir şeyler anlatıyordu. Sehun Jongin'in kulağından kulaklığını çıkardı. "Abi sen beni niye dinlemiyorsun? Burada önemli bir şey anlatıyorum."

Jongin, Sehun'un elindeki kulaklığını alıp konuştu. "Senin kız tavlama hikayelerini, senin okeyde nasıl yenildiğin hikayeleri, han nehrinde gördüğün saçma peri masalını dinlemek zorunda mıyım ben?"

Jongin kulaklığını tekrar kulağına taktı. Kafasını koltuğa yaslayıp pencereden dışarı bakıyordu. Dışarı değil de pencereye baktığında Haneul'ın yansımasını gördü. Haneul da kulaklık takmış, dışarıyı seyrediyordu. Kafasını koltuğa yaslamıştı. Jongin kafasını yasladığı koltuktan kaldırdı ve Haneul'ın oturduğu yani kafasını yasladığı koltuğa kafasını yasladı. Aynı yastıkta yatıyorlarmış gibi hissettiriyordu. Jongin penceredeki Haneul'ın yasımasına bakmaya devam ediyordu. Haneul koltuktan kafasını kaldırıp tekrar hızla kafasını koltuğa koyduğunda Jongin sarsıntıyı hissetmişti. Jongin de kafasını koltuktan kaldırıp sertçe tekrar koydu. Belki Haneul hissetmiştir diye düşündü. 

Boynu ağrıdığı için kafasını koltuktan kaldırdı. Ama onunla aynı yastıkta yatıyormuş gibi hissetmek ona iyi gelmişti. Boynu ağrısa da kafasını tekrar koltuğa koydu. Arada bir duvar misali koltuk olsa da Haneul'a bu kadar yakın olmak onu heyecanlandırmış ve mutlu etmişti. 

Aradan neredeyse  iki saat geçmişti. Yaklaşık bir saatlik yolları daha kalmıştı. Jongin Haneul'ın suratını izlemeyi kesmişti. Gözlerini kapatmış, yarı uykuluydu. O sırada otobüsün durduğunu fark etti. Merakla gözlerini açtı. Her kafadan bir ses çıkmaya başlamıştı. Sehun, Jongin'e döndü ve sordu. "Noldu acaba? Niye durduk ki?"

Şoför otobüsten aşağı indi. Aradan bir kaç dakika geçtikten sonra tekrar otobüse bindi. "Herkes sakin olsun. Benzinimiz bitmiş. Yakın bir yerlerde benzin istasyonu olacak. Oraya gidip benzim alıp geleceğim. Hiç kimse otobüsten ayrılmasın." 

Şoför tekrar otobüsten indi. Jongin söylenmeye başlamıştı. "Benzin mi bitmiş? Yola çıkıyorsun, benzini kontrol etmiyor musun?"

Sehun'u ittirerek oturduğu yerden kalktı. Çoğu kişi gibi Jongin de otobüsten aşağı inmişti. Dışarı da otobüsün etrafında yürüdü. Cebindeki sigara paketini çıkardı. Bir dal alıp paketi tekrar cebine koydu. Çakmakla sigarayı yaktı. Yanan sigarayı ağzına götürüp içine çekti. Sigarayı ağzından çekip dumanını dışarı verdi. O sırada omzundaki el sayesinde irkildi. Arkasına dönüp baktığında Sehun elini omzuna koymuş, Haneul ve Min Ah ise Jongin'e şaşkınlıkla bakıyordu. Elindeki sigarayı arkasına saklamaya çalıştı. Sehun, Jongin'in omzumdan elini çekti. Min Ah konuştu. "Saklama gördük bile."

Jongin açıklama yapmak istedi fakat Haneul ortamdan ayrılınca geri sustu. Min Ah ve Sehun tekrar otobüse bindi. Jongin ise elindeki yanan sigarayı içip içmemekte tereddüt etti. Sonra boş verip sigarayı içti. Sigarasını bitirince yere atıp ayağıyla ezdi. Tekrar otobüse bindi. Yerine oturdu. Kafasını arkasına yaslayıp gözlerini sımsıkı kapattı. Aradan yarım saat geçmişti. O sırada şoför geldi. Benzini arabaya yükleyip otobüse bindi. "Herkes burada mı?"

Jongin kapattığı gözlerini açtı. Etrafına bakındı. Şoför ise otobüsteki kafaları saydı. "1 kişi eksik." 

Jongin tekrar etrafına bakındı. "Kim eksik?" 

Continuă lectura

O să-ți placă și

502K 57.5K 34
alfa jungkook, en yakın arkadaşının kardeşi olan omega taehyung'a deliler gibi aşıktı.
22.9K 6.4K 12
panik atak jisung & hallederiz minho
450K 36.8K 28
Melez Kaplan Taehyung, Melez Tavşan Jungkook ile sevgili olmak istiyordu Ha birde onu altında inletmeyi... [texting+düz yazı] #3 - taekook [13.08.202...
265K 25.1K 26
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...