KARANLIK TOPRAKLAR ALEVYON

By ZATAWOLF

24.3K 6.2K 1.9K

Malik piramitlerin gölgeleri altında Mısırın eşsiz güzeliği ve muhteşem Nil nehri kıyısında büyüdü. 19 Yaşınd... More

_YOLCULUK _
Turkiye -İstanbul
Ölüler Kitabı
**Kurtlar Geçidi**
**Ruhlar Bölgesi**
Büyücü Karla ve Kral Niu
{CADILAR ORMANI }
..GİZEMLİ PATİKA ..
«AL£VYON»
●M£L€KL£®◎Yμ®Dμ●
↓←Kμt§anmıš K€mikl£®→↓
Enfal Kalesi
ÖLÜMÜN MELODİSİ
Krallıklar Savaşıyor

★Ş£H®İ ©£H£NN£M★

1.5K 393 94
By ZATAWOLF

Patika bitmiş şehri cehennemin sınırlarına dayanmışlardı . Yorgun argın bitik bir şekilde patikayı geçmişlerdi .

Hepsinin dinlenmeye ihtiyacı vardı . Cabir
"Bir yerde kamp kuralım ve bu gün dinlenelim yarın erken saatte yola çıkarız . "

Karla
"Evet . Cabir söylediklerinde haklısın . Kimsenin yürümeye takati kalmamış ,herkes çok yorgun. "

Malik ve diğer arkadaşları kamp kurup geceyi geçirecek bir yer aramaya başladılar . Çok geçmeden altı oyuk büyük bir kaya buldular .

Malik
"Burası uygun ,kampı buraya kuralım . Bizim için emniyetli , bizi azda olsa gelebilecek tehlikelere karşı kamufle eder. "

Cüce Mehd
"Kesinlikle burası dinlenmek için harika bir yer . Bu gün rahat bir gece geçirmek istiyorum ."

Lori ve muhafızlar kılıçlarını, zırhlarını çıkardılar.
Onlarda çok yorulmuşlardi.

Cüce Mehd

"Karla bize gideceğimiz şehir konusunda biraz bilgi verirmisin ?"

Karla

"Tabi . Herkes yerleşsin ben geliyorum ". Kısa bir sure sonra . Karla geldim dedi, "şimdi mevzuya gelelim . Evet... şehri cehennem ..."

Kara şövalyenin hükümdarlığı altında bulunan şehri cehennem alevden oluşan bir şehirdir . Ejderhaların hüküm sürdüğü bu viran yer aslında daha önce Kral Niu ya aitti . Yaptığımız Diriliş savaşında bu şehri kaybettik .

Kral Niu'nun binlerce muhafız kaybettiği o savaş ta büyük bir yenilgiye ve hüsrana uğradı . Kanlı ,bir okadarda çetin geçen o savaş bizden çok şey almıştı .

Kral Niu ilk defa geri çekilmek zorunda kalmıştı . Savaşı kaybetmemizin sebebiyse ittifakımız olan Kızıl Mızrak ülkesinin kralı Asitorun saf değiştirmiş olmasıydı .

İhaneti asla cezasız kalmayacaktı. Kara Şövalyeyle iş birliği yaptı ve bizi sırtımızdan vurdu . Şuanda Şehri Cehennemin sınırları en üst seviyede korunuyor .

Şuana kadar kimse bu şehirden geçmeye cesaret edemedi . Şehir ejderhalar , lavcılar, Asitorun kanatlı muhafızları ve Kara Şövalyenin muhafızları tarafından korunuyor .

Kral Niu Şehri Cehennemin sınırlarını ve hükümdarlığını tekrar ele geçirmek için şuanda çok büyük bir ordu kuruyor . Ejderhalar, çok tehlikeli yaratıklar bu bölgeden geçebilmemiz için onları atlatmalıyız .

Elinizden geldiği kadar onların ağızlarından püskürttüğü ateşe maruz kalmamaya çalışın . Bunların yanı sıra birde Lavcılar bulunuyor .

★✩★✩

Lavcılar ateşle beslenirler . Çok uzun bir süre olmasada uçma kabiliyetine sahiptirler . Ellerinde lav kafesleri taşır, içlerinden lav kuşlarını üstlerinize gönderirler . Lav kuşları kişiye saldırdıkları anda bedenine konar ve kemiklerine kadar eritirler .

Lavcıların ülkesi olan Alevyonun genç kralı Sabirin gizemli bir şekilde ortadan kaybolmasıyla Kara Şövalye ordusuyla kolay bir şekilde ülkeyi ele geçirdi . Her ne kadar da Kral Sabirin Kara Şövalye tarafından öldürüldüğü düşünülse de bu ispatlanamamıştır.

Bunun üzerine Alevyon halkı hükümdarsızlıgın verdiği tedirginlikle hiç savaşmadan teslim oldular .

Sözünü bitiren Büyücü Karla benim bildiklerim bu kadar . Şehrin içi ne dende korunduğunu Kara Şövalye ve şehirin içindekiler dışında kapasiteli bir şekilde bilen yok .

Malik

"Peki, Kral Sabirin nasıl biri olduğunu biliyormusunuz? "

Evet diyerek cevap verdi Büyücü Karla ve sözlerine ekledi Kral Sabir yirmi üç yaşında, sarımsıtırak saçları , doğuştan âmâ , orta boyda ,yakışıklı olduğu kadar cesur. O ateşe hükmeden bir Kral . Gözlerinin doğuştan âmâ olması ona hiç bir şey kaybettirmemiș tam aksine onu daha güçlü daha azimli olmasını sağlamış .

Kral Sabir hiç kimsenin sahip olmadığı bir güce sahip ,onun görmeyen gözlerinin yol göstericisi avçunda hükmettigi alevdir .

Cabir Büyücü Karla'nın sözünü keserek. Affedersiniz bayan Karla .

Bukadar güçlü ve ayni anda cesaretli bir insani alt etmeye güçleri nasıl yettiğini dogrusu merak ediyorum . Karla derin ,derin bakıyordu Cabir in gözlerine sonra içten gelen acınası bir evetle haklısın dedi Cabir e .

Büyük ihtimalle kendisine haince bir pusu kuruldu ve tuzağa düştü . Başka bir ihtimal veremiyorum . Ama nasıl bir pusu olduğu ve nasıl bir hainlik aklımın ucundan dahi geçmiyor .

★★★

Cüce Mehd

"Bunlar sadece tahminler anlaycağımız bu konu hakkında kimse bilgi sahibi değil . Artık uyumamız gerektiğini düşünüyorum yarın bizi uzun bir gün bekliyor . "

Karla ve Malik dışında herkes uyumak için bir köşeye kıvrıldı. Malik "Nöbetçi olarak ben kalabilirim siz uyuya bilirsiniz . "

Karla

"Çok yorgunum ama uykum yok . Uzun zamandır beraberiz ve hemen hemen sizin hakkınız da en ufak bir bilgiye sahip değilim . Bildiğim tek şey senin bir kurtarıcı olarak seçilmiş olman ".
Malik sırt üstü yattığı yerden kalkıp doğruldu . Bacaklarını bağdaş kurup Büyücü Karla nın karşısına oturdu .
-Benim hakkımda neyi öğrenmek istiyorsun ?

"Hakkında öğrenmek istediğim çok şey var . Anlatmanız mümkünse ,mesela anlatmaya kendi ailenden başlaya bilirsin ."
"Aslında .... "dedi ve sustu Malik ,anlatmak istemezcesine.

"Çokmu merak ediyorsun ?"Beni ohalde iyi dinle". Ben annemi hiç göremedim. Annem beni dünyaya getirdiğinde hayatını kaybetti .

O zamanlar Mısır İngiliz işgali altındaydı .İngilizleri şöyle düşün sizdeki kılanlar bizde ülkeler yani onlar farklı bir kılan . Ben , abim Cabir ve babam zor geçinen bir aile . Birde bizden bir şehir uzaklıktaki büyük babam . Hayatım sürekli savaşlar ve yokluk içinde geçti .

Annemin yokluğuna henüz alışamamış olan abim hayatın ansızın nerden geldiği belli olmayan ikinci tokkatıyla sarsıldı . Annemin yokluğu beni etkilememişti . Çünkü ona alışacak kadar görmedim ama bu tokat beni derinden etkilemişti .

Çünkü henüz annemin ölümünün üstünden yedi yıl geçmişti . Ve biz babamızı da kaybemişttik . Anlatılanlara göre bir İngiliz subayı bir Mısırlı kıza zorla sahip olmak istemiş o esnada babam tevafuken orda bulunuyor ve bunu görünce kendi gururuna yedirememiş. Subayın elinden kızı almış kız babamın arkasına sığınmış yalvarırım beni ona geri verme ya beni öldürün ya da ona vermeyin . İngiliz subayı kızı ısrarla isteyince babam bir yumrukla ingiliz subayını yere devirir.

Yere düşen ve neye uğradını şaşıran subay biraz kendine gelince diz üstü çökmüş ağzı kan revan içinde askerlere seslenerek . " Askerler ! Askerler !... "çok geçmeden beş , altı asker ilerde kurulu çadırdan çıkıp gelmişler .

"Şunu tutun da bir ingiliz askerine yumruk atmak neymiş öğrensin." İki asker önce kızı almışlar babamdan . Kollarından tutup onu biraz geriye doğru götürmüşler . Kızın feryatları çırpınışları boşuna .

Babam her ne kadar buna izin vermek istememişse' de sayıca çok oldukları için daha fazla kızı almalarına engel olamamış . Diğer askerlerde babamın kollarına girmişler ve onu diz çökertmeye çalışmışlar .Babam direnince.
"Kızı getirin . Tam karşıma acele edin ".

İki asker sürükleyerek subayın karşısına getirirler kızı .
-"Kaldırın onu ! "
Onun olacakları seyretmesini sağlayın . Babamı tutan askerlerden bir tanesi babamın saçlarından tutup başını geriye çekmiş .

"İyi izle hayatın boyunca unutamayacaksın bunu ."

Elini silahına atar ve namlusunu kızın alnına dayar ve tek el silah sesi duyulur genç kız yere yığılır. Babam sinirden ve hiç bir şey yapamamanın verdiği o ölümden beter duyguyla sağa, sola savurur askerleri ve askerlerden kurtulur subayın boğazına yapışır . Arkadan gelen asker babamın ensesine bir dipçik vurur ve babam düşer . Askerler tekrar babamı tutarlar . Ve subay kıpkırmızı olmuş yüzüyle babamın yanına gelerek ."Herkese ibret olsun" dedikten sonra silahı babamın şakağına dayar ve bir el ateş eder babam orda hayatini kaybeder .

Daha sonra bize büyük babam sahip çıkar ve bizi o büyütür . Okuma çağına kadar bizimle büyük babam ilgilenirdi .

İngilizlerin Mısır üstünde baskısı artırınca büyük babam zorunlu bir şekilde Mısırdan kaçar ve Türkiye'ye yerleşir .

Bir gün bir mektup geldi . Ve bize Türkiye gelmemiz gerektiği yazıyordu mektup ölmüş olan büyük babamdandı ölmeden önce yazmıştı bu mektubu anlaşılan yakın bir arkadaşına vasiyet etmişti "ölümümden sonra bu mektubu değerli torunlarıma ilet "

Mektup elimize ulaştığında bir kere daha yıkılmıştık hayatımız da bize sahip çıkan son kişiyide kaybetmiştik . Büyük babam naaşı Mısıra istedik ve onu defnettik .

Mektupta büyük babam Türkiyeye gitmemizi istediğini yazmıştı . En kısa zamanda bizde Türkiye ye gittik ve şuanda burdayım gerisini biliyorsun bitmek bilmeyen bir maceranın içinde bulduk kendimizi .

Karla hafif yutkundu .

"Çok üzüldüm ,ailene olanlar için . Size bu konuda ısrar ettiğim için beni affedin lütfen ."

"Önemi yok zaten bir gün anlatacaktım o gün bu günmüş ben size teşekkür ederim beni dinlediğiniz için, çok geç olmuş bizde uyursak iyi olur yorucu bir gün daha bekliyor bizi. "
"Evet hakklısınız yarın yorucu olacak dinlenmeliyiz . İyi geceler "
İkisi daha sonra uyumak için uygun biryere uzandılar .

Sabahın ilk ışıklarıyla uyandılar . Lori muhafızları kaldırdı gitme zamanı gelmişti uzun ve zorlu bir yolculuk bekliyordu Malik ve arkadaşlarını .

Uyandıklarında Cüce Mehd ve Cabir'in aralarında olmadıklarını fark ettiler.
Lori
"Askerler , Malik'e haber verin Cüce Mehd ve Cabir'in aramızda bulunmadığını bildirin" .
Muhafızlar az ilerde bulunan Malik'in yanına ulaştıklarında durumu haber verdiler .

Malik

"Kimsenin telâşlanmasına gerek yok büyük ihtimalle avlanmak için burdan ayrılmışlardır . Birazdan gelirler korkmanıza gerek yok ."

Malik Henüz cümlenin son kelimelerini tüketmeden ,günaydın arkadaşlar diye seslendi Cabir omuzun da koca bir ala geyikle .
"
"Avlanmaya çıkmıştık acıkmışsınızdır kahvaltı için bunu bulabildik ". Lori muhafızlardan geyiği hazırlamalarını istedi . Malik abisi Cabir 'e sizde olmasınız arkadaşlar aç kalırdı . Teşekkür etmemiz gereken asıl kişi cüce Mehd dedi Cabir .

"Yemek için ikinize de teşekkür ederiz. "
Yemek bitmiş artık yola çıkmak için toparlamışlardi . Herkes kılıçlarını kuşanmış gitmek için hazırdı . Son hazırlıklarını ve son kontrollerini yaptılar ve yola çıktılar . Dumanın hic tükenmediği o şehirin bitmek tükenmeyen alevleri o dehşet verici görüntüsüyle tam karşılarındaydı yüksekce bir dağın eteklerinden seyrediyorlardı , şehri cehennemi . Korkmamak, ürpermemek içten bile değildi . Dört tarafı dağlarla çevrili bu şehir,, ölüm çıkmazına benziyordu adeta .

Geri dönmek ya da farklı bir yerden geçmek onların hem zaman kaybına hem de yorulmalarına ve nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya kalacaklarını bilmemeleri demekti .
Bu yüzden bu şehirden geçmeleri gerekiyordu . Şehri cehennemin içine girmişlerdi . Sesiz ,sakin ve dikkatli bir şekilde ilerliyorlardı gökyüzünde yüzlerce ejderha şehri dışardan gelecek saldırılara karşı gözetliyorlardı .

Zeminde ise Lavcılar muhafızlar ve şehri korumak amaçlı bir çok yaratık . Her yer alev çukurları yer yer toprak bulunuyor ve aşırı bir sıcaklık . Yapacakları en küçük hata hepsinin canına mahal olabilir . Gözetleme kulelerinde Kara Şövalye'nin muhafızları ve kulelerin dibinde atlı süvariler .

Düşündüklerinden daha zordu geçmek . Kimseye fark ettirmeden geçmeleri gerekiyordu . Şehir çok sıcaktı sicil sicil ter damlaları alınlarından gözlerine doğru akıyordu. Kayaların ve kurulu muhafız çadırlarının arkalarına gizlenerek ilerliyorlardı . Bir anda Cabir sessiz bir şekilde durmalarını istedi . Önlerinde iki nöbetçi asker duruyordu . Lori'den gelmesini istedi Cabir . Lori hızlı ve sessiz bir şekilde Cabir'in yanına geldi .

Cabir

"Sağda' ki benim "

Lori başını salladı . Daha sonra arkaları dönük askerlere gizli bir şekilde yaklaştılar . Cabir ve Lori askerlerin boyunlarını hızlı bir hamleyle kırdılar . Ve ölen askerleri görünmeyen bir yere çektikten sonra kıyafetlerini askerlerin kıyafetleriyle değiştirdiler .

Cabir diğer arkadaşlarına işaret ederk ilerlemelerini istedi. Hızlı bir şekilde ilerledi Malik ve arkadaşları .

Ejderhalar gök yüzünde uçuyor etrafı gözetliyorlardı . Lavcılar ellerinde kafesler lav çukurlarının üstünden karşıdan karsıya kısa uçuşlar yapıyor ve yolları kontrol ediyorlardı. Yavaş ve bir o kadar sessiz ilerlerken bir anda Lavcılardan bir tanesiyle karşı karsıya geldiler . Lavcının yapacağı en küçük hamlede bütün kara şövalyenin askerlerinin dikkatlerini buraya çekecekti . Cabir, hareket edip diğerlerini harekete geçirmemesi için elindeki kılıçı var gücüyle indirdi .

Lavcı bir anda başından aşağa inen kılıç darbesiyle yukardan aşağı ikiye ayrıldı . Ne olduğunu anlamayan Lavcı bir anda küle döndü . Cabir'in giydiği asker kıyafetleri Lavcı 'yı şaşırtmış olmalıydı . İlerde bir kaya görünüyordu. Herkes ilerde görünen kayaya doğru koşuşturmaya başladı .

Şehrin merkezine kadar gelmişlerdi .
Yer yer bulunan tünellerden geçiyor gizlenerek şehrin içinde ilerliyorlardı.
Kayanın ardından tünele geçmek için tekrar koştular ve tünele girdiler. Tünelin içine girdiklerinde soluk soluğa kalmıştı herkes .

Biraz dinlenirsek iyi olur dedi Malik .
Cabir , Lori siz önden çıkın biz ardınızdan çıkacağız . Dinlendikten sonra Cabir ve Lori tünelin diğer tarafından çıktılar hemen arkalarından sırayla Malik ve diğerleri çıktı. En geride arkalarını kollamak için iki tane muhafız bırakmışlardı . Son olarak onlar tünelden çıktılar. Cabir herkesin geldiğinden emin olmak için geriye döndüğünde arkalarındaki büyük tehlikeyi farketti.

Heybetli duruşuyla bir ejderha tünelin üstüne konmuş onları seyrediyordu . Cabir korku dolu sözlerle tünele geri dönün ! Tünele geri girin ! Ejderha yerinden havalanarak üstlerine doğru uçtu . Devasa kanatları ve cüssesiyle ağzını açtı ve arkada kalan iki muhafızı bir anda ağzından püskürttüğü alevle küle çevirdi. Bir boy yükseklikte uçuyordu ejderha . Lori ve Cabir tünele doğru koşturun diye bağırdı .

Var güçleriyle koşturmaya başladılar .
Karla

"Malik ! Malik ... ! Kitabı koru ,kitabı koru . "
Ejderhaların sayısı gittikçe artıyordu. Ejderha ilerden manevra yaparak geri döndü . Alçaldı Lori ve Cabir'e çok yakındı . Daha hızlı ! Daha hızlı koşun tam arkanızda diye haykırdı Malik . Ejderha iyice yakınlaşmıştı onlara . İkisini yakalamak için pençelerini uzattı . Cabir ejderhanın hamlesini fark edince yere uzan Lori diyerek haykırdı .

Lori için yapa bilecek hiç bir şey yoktu çığlıklar içinde ejderhanın pençeleri arasında gök yüzüne yükseldi . Gözden kaybolmak üzere olan ejderha Lori'yi bıraktı . Lori çığlıklar içinde düşerken Lavcılar lav kuşlarını üstüne saldılar acı çığlıkları duyuluyordu . Sonunda bir lav çukuruna düştü . Bunlar gerçekleşirken Malik ve arkadaşları tünele girmekteydiler . Onlarca ejderha ve lavcı girdikleri tünele doğru geliyorlardı her iki tünel çıkışını kapatmışlardı .
Sonumuz geldi. Hayır Cüce Mehd sonumuz gelmedi. Burdan çıkmanın bir yolunu bulacağız dedi Malik.

Cüce Mehd
"Ama nasıl ?"
Karla
"Düşünüyorum ... düşünüyorum...
Kitabı aç Malik ! Lavcılar veya ejderhalarla ilgili bir bölüm varmı kontrol et ."
Malik sırtında çantanın içinde bulunan Ölüler kitabını hemen çıkardı . Sayfaları seri bir şekilde çevirmeye ejderhalar ve Lavcılar hakkında bir bilginin olup olmadığına bakıyordu .

-Burda yok yada ben bulamıyorum . Tamda bu esnada ejderhalardan bir tanesi hızla tünelin girişine uçarak girdi . Tünel küçük olduğundan tünelin ağzına çarparak tünelin girişini yıktı . Malik ve arkadaşlarına ulaşmasına ramak kalmıştı. Ejderha pençelerini uzattı kaçacak yerleri kalmamıştı . Pençeleri yetişmediği için başını içeriye soktu ve keskin dişleri hilal şeklinde göz bebeğiyle içerde bulunan Malik ve arkadaşlarına ulaşmaya çalışıyordu. Karla bir anda asasını kaldırdı ejderhanın yüzüne doğru poryus otulyus ,asanın ucundan yıldırıma benzeyen bir ışık ejderhanın yüzünde dağıldı . Canı yanan ejderha bir anda geriye doğru çıkmaya çalıştı . Tünelin ağzı ejderhanın can havliyle yaptığı sert reflekslerle biraz daha yıkıldı.

Malik
"Ejderhalardan içeriye girmek isteyen çok olacak . Tünel daha ne kadar dayanır bilmiyoruz . Artık son demlerimizi yasıyoruz . "

Cabir
"Bir fikrim var onların dikkatini dağıtırsak ileride bulunan tünele ulaşa bilme şansımız var . "Aramızdan bir gönüllü gerekiyor .
Herkes bir birine bakıyor . Ölüm sessizliği çökmüştü içeriye .
Tamam ben gidiyorum dedi Cabir .

Malik

"Hayır ! Hayır ! Sen gitmiyorsun kura çekeceğiz kurada kim çıkarsa o gidecek. Şimdi herkesten yerden küçük bir taş almasını ve bana vermesini istiyorum . "

Herkes küçük bir taş aldı ve Malike verdi .

-Şimdi sizin bana verdiğiniz taşları avcuma koydum . Sizler sırayla gelecek gözleriniz kapalı bir şekilde avcumun içindeki taşlardan ilk dokunduğunuzu alacaksınız . En büyük taşı alan arkadaşımız tünelin diğer çıkışından çıkacak ve dikkatlerini çekecek. Cabir herkesin gözlerini kapatığından emin olmak için elleriyle gözlerinizi kapatacak . Anlaşılmayan , sormak istediğiniz soru varmı ?
Kimse ses çıkarmayınca .
-Anlaşıldı herkes söyleneni anlamış .

Malik avcuna aldığı taşları sallayarak karıştırdı .

Durun dedi muhafızlardan bir tanesi ben gönüllü gidiyorum Kral Niu bizi bu yüzden gönderdi . Şimdi var güçünüzle koşun . Muhafız bir anda tünelin diğer çıkışına doru . Yaşasın Kral Niu! Yaşasın Kral Niu ! Nidalarıyla var gücüyle koşmaya başladı . Tünelden çıkmıştı çok uzaktan haykırışları duyuluyordu.

Malik diğer çıkışa doğru koştu etrafa biraz göz attıktan sonra "ortalık sakin bir iki muhafız var onları atlata biliriz . Şimdi koşun ...! Var güçleriyle koşturmaya başladılar.

Kısa bir süre sonra tünele ulaştılar hepsi tünelin içine girdiler . Tünelin içinde çok az dinlendikten sonra tekrar koşturmaya başladılar . Tünelin diğer çıkışına doğru . Muhafızlar çıkışa ulaşmak üzereydiler . Tünelin çıkışına ulaştıklarında durdular . Bu bir tuzak diye haykırdılar muhafızlar .Ansızın bir ejderha çıkışın önüne kondu . Ve ağzından aleve püskürdü, üç muhafız alevlere yakalandılar . Yanan muhafızların bedenleri içeriyi adeta bir meşale gibi aydınlattı. Kulakları çınlatan acı çığlıkları . Birer birer ölüyorlardı . Her ölen biriyle umutları da ölüyordu yavaş yavaş . Geriye döndüklerinde tünelin girişinde Lavcılar duruyordu . Pusuya düşmüşlerdi .

Cüce Mehd
"İşimiz bitti. Çok büyük bir kıskaca yakalandık ve oyuna getirildik . Şimdi ne planımız var ?"

Karla tünelin tavanına bakarak . Yukarda havalandırmak ve tüneli aydınlatmak için pencereler var ama bizim oraya ulaşmamız mümkün değil . Ulaşırsak bile ejderhalar çıktığımız anda bizi parçalara yada küle çevirirler . Aklıma hiç bir fikir gelmiyor . Savaşarak ölmekten başka şansımız yok .

Lavcılar ikiye bölündü aralarında simsiyah ata binmiş bir süvari girişin içine kadar geldi .

Ben Kara Şövalyenin komutanlarından Zeban.
"Sizlere bir teklifim var. "

Cabir
"Nedir teklifiniz ?"

"Siz Malik ve kitabı bize teslim edin bizde geriye kalanların gitmesine izin verelim . "

Karla
"Onlara güvenemeyiz . Seni ele geçirdikleri anda bizi burda öldürecekler . Ama kitap ve sen bizimle oldukça bizi öldürmeye cesaret edemezler . "

Cabir
"Haklısın Karla . Malik bizimle birlikte oldukça bizi öldürme cesaretinde bulunamazlar lakin sadece onu ve kitabı ele geçirmekse düşünceleri her halükarda bizi öldürecekler . "

Zeban
"Sabrım tükeniyor ya istediklerimi verin yada ölün . "

Malik istediklerinizi asla alamayacaksınız ! Asla!

"Hepsini öldürün çocuğu ve kitaba zarar vermeyin ." Lavcılar lav kuşlarını tünelin içine saldılar . Binlerce lav kuşu tünelin içine girdi. Tünelin diğer çıkışın da ejderhalar içeriye alev püskürtmek için bekliyorlardı . Ölüm an ve an yaklaşıyordu. Son kez göz göze geldiler .

Karla

"Ben öleceksem de asil bir şekilde ölmek istiyorum . "
Asasını kaldırdı gelin ve görün .
Bu sözler çaresizliğin verdiği cesarettendi . Onlara karşı hiç şansları yoktu .

Lav kuşları yaklaştıkça Malik ve arkadaşları biraz daha diğer çıkışa yaklaşıyorlardı. Umutlar tükenmiş ölümün onları almasını bekliyorlardı . Kaçacak yer yoktu artık bir tarafta ejderhalar bir tarafta lav kuşları .

Tünelin tavanından bulunan havalandırmadan gürültülü bir şekilde bir şey düştü ne olduğunu kimse anlatamadı. Ortalığı bir toz bulutu kapladı . Cabir toz bulutu içine koşturarak girdi .

"Sakin ol yoldaş . Sana zarar vermek istemiyorum . "

İki avcunda alev olan , biri çıka geldi toz bulutu arasında . Karla mutluluk ve şaşkınlık içerisinde yüzünde tatlı bir sevinç ifadesiyle Sabir! Bu Sabir ! Sevinç çığlıkları attı. Karla koşarak Sabire sarıldı.
"Seni kaybetiğimizi sanıyordum . Yaşıyorsun ve karşındasın ."

"Olanları daha sonra anlatırım Karla.
Önce şu tehlikeyi engelemem gerekiyor ."

Lav kuşları Sabir'le karşı karşı geldiklerinde bir anda durdular .
Sabir
"Alevyona geri dönüyorsunuz bu Alevyon Kralının size emridir ."

Lav kuşları bir anda geri döndüler Kara şövalyenin muhafızlarına saldırıya geçtiler . Sabir ejderhalara dönerek avcımdaki ateşe güçlü bir şekilde üfledi . Ateş yirmi adım ileriye kadar gitti . Sabir yerden bir karış kadar yüksek te duruyordu . Alevin arkasın dan gitti . Ejderhalara seslenerek yurdumuza geri dönün dedi . -Gitmeden önce buraya yapılması gereken ne varsa yapın Kara Şövalyenin bütün muhafızların öldürün gerisini ben hallederim . Ejderhalar Lavcılar şehri cehennemi bir anda harabeye çevirdiler . Sabir dışarı çıkalım diye seslendi . Yavaş yavaş tünelden çıktılar . Şehri cehennem yerle bir olmuştu . Ejderhalar ve Lavcılar şehri talan etmişlerdi . Şehri cehennemden yavaş yavaş çıkmaya başladılar. Şehrin çıkışına geldiklerinde Sabir şehri cehenneme dönerek avuçlarındaki ateşi daha hararetli bir şekilde yaktı . Ellerini yavaşca kaldırdı .
Ellerini kaldırmasıyla şehri cehennemin içinde bulunan bütün lavlar gök yüzüne yükseldi . Elini daha sonra hızlı bir şekilde indirdi . Bütün lav şehri cehennemin üstüne sağnak yağmur misali yağdı. Şehir tümüyle alevlere teslim oldu . Malik ve arkadaşları bu dehşetli manzara karşında donup kalmışlardı . Sabir burda isimiz bitti gidiyoruz dedi.

Karla
"Bunca zaman nerdeydin merak ettik. Herkes seni öldü biliyor . "

Sabir
"Herşey anlatacam artik Alevyona gidiyoruz . "

Continue Reading

You'll Also Like

484K 81.4K 71
❝Karanlık çöktüğünde parlayan tek yıldız benim. Ben, sonsuz ışığın başladığı yerim.❞ Eleta tanıdığı bütün kişiler tarafından yalanlarla kandırılmıştı...
165K 10.6K 53
~Fantastik~ "Öfkenin ve dansın zarafeti, olacak her şeyin sebebi... ~ Yaratıkların kol gezdiği, tehlikenin hüküm sürdüğü dünyada; onları avlamak için...
195K 8.1K 15
"MARDİN'DE AŞK" Birbirlerine olan aşklarını ifade etmek için konuşmaya gerek yok . Belki de sessizlik, kalplerinin birbirine daha da yakınlaşmasına...
1.1M 69.6K 85
Hiç bilmediğiniz bir yerde, tanımadığınız varlıkların arasında bir şeytana bağlı olduğunuzu öğrenseniz, ne yapardınız? Üstelik tüm varlıkların soyu s...