AMAZON ☽☾

By SelCeyC

1.3K 117 88

Bundan yüzyıllar önce yine oradaydı. Kadın, tarihin tozlu sayfalarında bile yer etmiş bir savaşçıydı. Bu sava... More

0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8

0.1

437 26 15
By SelCeyC

Bundan yüzyıllar önce yine oradaydı. Kadın, tarihin tozlu sayfalarında bile yer etmiş bir savaşçıydı.

M.Ö. 5.y.y. Artemisia Bugünün Türkiye sınırlarında yer alan kadın savaşçı dünyada varoluş nedeni çözmüş ona hizmet etmek yerine kendine hizmet etmesini sağlamıştı. Zekiydi, güçlüydü , kararlıydı ve hepsinden önemlisi kendinden emindi.

Yüz yıl savaşlarında baş melek Michael'ın sözlerini işittiğini söyleyen ve duru görüye sahip olan Joan Of Arc, 17 yaşında Fransız komutanı olmuş devrindeki kadınlara fark atmış ve kendini keşfetmişti.

3.yüzyılda Trieu Thi Trinh henüz 20 yaşındayken 1000 kişilik bir ordu toparlayarak ayaklandı. Defalarca kez zaferi göğüsledi onu anımsamak için belli imgeler verilse; 2 kılıç bir altın elbise ve bir fil yeterli olurdu.Zihnimize kazınan ve ardından gelen kadınlara örnek olan sözleri ise hala zihinlerde yankılanır.

"Rüzgarda yolculuk etmek ve dalgalarda yürümek, Doğu denizinin balinalarını kesmek, sınırları temizlemek ve insanları boğulmaktan kurtarmak istiyorum. Niye başkalarını taklit edeyim, başımı eğip diz çökeyim ve bir köle olayım? Niye kendimi bayağı ev işlerine adayayım?"

"Fırtınalarda seyahat etmek, açık denizlerdeki köpek balıklarını defetmek, köleliği tarihe gömmek istiyorum; herhangi bir erkeğin sevgilisi olup onun önünde eğilmek değil."

Bu sözleri onun üzerindeki altın kıyafetler kadar parlak , altında bulunan fil kadar güçlü ve yanından ayırmadığı kılıcı kadar keskin olarak tarihe yazılacağını net bir şekilde ifade eder.

1868-1869 yılları arasında süren savaşlara katılan Nakano Takeko Dünyada yer alan en iyi kadın samuraylardan biriydi. Ancak gelmiş geçmiş en iyi kadın samuray ondan 700 sene önce yaşayan Tomoe'ydi. Onunla birlikte kadının savaştaki yeri tekrar düşünülür oldu.

M.S 60 civarlarında Kraliçe Boudicca Victoria Döneminde dirilen efsanesi sayesine en iyi şekilde hatırlanır. Kelt kabilesi Kraliçesi olan Boudicca belki de gelmiş geçmiş en iyi anne olma ünvanına hak kazanır.

16.y.y.'da yaşayan Grace O'Malley hem çok iyi bir savaşçı hem de bir korsandı.

1870'lerde yaşayan Lozen, "Kırk dönümlük Cehennem "olarak anılan bir kampa zorla esir edilmiş. Ardından önderliğinde bir grubu kurtarmıştır.Onu görenlerden duyulan sözler ise şu şekildedir;

"Güzel bir atın üzerinde muhteşem bir kadın olan Victorio'nun kardeşi Lozen'ı gördüm: . Kadın savaşçı Lozen! Bir erkek gibi at sürebiliyor, ateş edebiliyor ve dövüşebiliyordu."

267 yılında ailesinin bir suikaste kurban gitmelerinin ardından Zenobia Palmira İmparatorluğunun başına geçti.O gerçek bir savaşçı kraliçeydi.

Ne yazık ki tarih içerisinde yer alan pek fazla benliğini keşfeden kadınımız yok. Belki de bunun nedenlerinden biri gibi devlet adamlarının ettiği sözlerdi. Örneğin "Babam ahlaktır, annem ahmak..." veyahut "Kadınlar bize savaş için gerekenden fazlasını üretebilirler." Bu sözlere bakıldığında algı yanılgısı yaşanmış , kadının toplumdaki yeri yadsınmış ve hor görülmüştür.

İlk çağda Anadolu kadına yüce Tavannana unvanını vererek sözünü dinlemişken , yüzyıllar içerisinde kadın peçenin arkasından korkarak konuşan bir mahlukata dönüşmüştür.

Fakat kadın yine de bir savaşçıdır. Doğduğu andan itibaren hem de...Elinde kılıcı olmadan , silahı olmadan savaşmıştır.

Gözü kör, ruhu uykuda dünyayı parmaklarının ucunda idare etmeyi denemiştir her kadın.

Ama her kadın denemelerinde başarılı olamamıştır.

Kadının eline silahını alışı görünmeyen onca nedenin üzerine görünen tek bir nedenle bağdaştırılır hep.

Tıpkı 1.Dünya savaşında olduğu gibi. Sömürgeye ihtiyaç vardı, kadın kontrol edilmekten sıkılmıştı. Pazar bulunması gerekiyordu, kadın zekiydi. Silah lazımdı bolca silah, yakıp yıkmak yok etmek için. Kadın sabretti.

Bir sabah kargaşa başladı Avusturya-Macaristan veliahttı bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürülmüştü. Savaş borazanı öttü.Bizim hikayemize gelecek olursak eğer;

Kimine göre Libya , kimine göre Kafkasya'da gerçekleşti bu.

Bir söylenceye göre soyları, zalimlikleri yüzünden tahttan indirilen iki İskit prensesi Scolopotus ve Hylinos ile başladı. Bu iki prenses, aileleri, takipçileri ve takipçilerinin aileleriyle birlikte yurtlarından ayrılarak Kafkasların eteklerinde bir devlet kurdular.Yeni bir ülke arayışındaki tüm göçebe kavimler gibi önceleri öldürdüler ve yağmaladılar. Fakat ele geçirilen halklar öç almak için gizlice silahlandılar. Bunu izleyen ayaklanmada İskit efendilerini yenmeyi başardılar. İskitlerin bütün erkekleri öldürüldü. İskitlerde savaş eğitimi kadın erkek ayrımı yapılmadan herkese verilirdi. Savaş eğitimi almış olan İskit kadınları kaçmayı başardılar. Peşlerinden gönderilmiş bir birliği de yenmeyi başarmış, takipçilerinden kurtulmuşlardı.
Erkekleri olmayan ve eskiden hükmettikleri insanlar tarafından esir edilmenin aşağılayıcılığına katlanmayı reddeden kadınlar Meotis Gölü (Azak Denizi) bölgesinde tamamen kadınlardan oluşan bir devlet kurdular. Biri devlet işlerini biri de orduyu yönetecek iki kraliçe seçtiler. Güçlü bir ordu oluşturduktan sonra savaşçılıklarını denemek üzere savunmayı bırakıp saldırıya geçtiler. Buna rağmen başarılı olmaktan uzaktılar; nüfuslarının artmaması onlar için bir dezavantajdı. Yeni kazandıkları özgürlükle evliliğin kölelik olduğuna inandıkları halde soylarının tükenmesi tehlikesi, yakın topluluklarla anlaşma yapmalarını gerektirdi. Bu geçici birlikteliklerden doğan erkek bebekler babalarına geri verildi; kızlarsa yaya ve at üzerinde dövüşebilmek üzere çocukluktan itibaren eğitim gördüler.

Bu yeni doğanlara ve ardından yetişen bu kahraman kadınlara AMAZON adı verildi.

Kadın tarih sahasında ilk kez gölge olmaktan çıkıp varlığını ispatladı.

Gizli bir örgüt gibi günden güne güçlendi.Kadının adını erkeğin üstüne çıkarmayı görev bilmiş feminist düşünce sistemini günümüze taşıdı.

Bu savaşçı kadınlar, korkusuzdu, acımasızdı, güçlüydü, kararlıydı, zeki ve çevikti, bir meleği andıran kadar güzel bir şeytan kadar sinsiydi. İstediklerini elde etmeden de durmaya niyetleri yoktu.

Amazonlar ne kadar özgür yaşam prensibini benimsemiş olsa da onların da kuralları vardı.

1- Tanrıçaya saygısızlık etmek yok.

2- Kadın erkekten üstündür.

3- Kabileye safkan olmayanın katılması olanaksız.

4- Erkek çocuğu kabilede barınamaz.

5- Çiftleşilen Ademoğlu ile duygusal bağ kurulursa karşı cinsiyete ölüm cezası verilirken kabile üyesi kısırlaştırılır.

6- Irk, renk , dil ayrımı yapılmaksızın gezegendeki her dişi kabile üyesinin canı tehdit edilmedikçe korunmalıdır.

7- Gizlilik Esastır.

8- Suçlu Hamile kadın öldürülemez , bebek kız olursa alınır. Erkek olursa öldürülür ve kadının bedeni Tanrıça toprağına bırakılıp döngüye devam etmesi için toplanılır.

Bunlar sekizler yasası olarak tüm kabile tarafından bilinir ve gelecek nesillere aktarılırdı.

Özgürlüğüne zor kavuşmuş kadın yüzyıllar boyunca bu kurallar çerçevesinden bir adım uzaklaşamadı.Ta ki o güne kadar...

Eğer Amozonlar arasında safkan karşılaştırması yapılsa bu soydan gelen bir kız çocuğu listenin başında yer alırdı.Hippolyte diğer Amazonlardan farklı olarak baba bakımından da özeldi.Babası savaş tanrısı Ares idi.Onun soyu da bu özelliği sürdürmüştü.

20.y.y ortalarında Hippolyte soyundan meydana gelen bir kız çocuğu.

Bu dişiye Concordia adı verildi.

Peri kızlarını bile kıskandıran bir güzelliği vardı, bal renginde gözlerine ve saçlarına küçük burnu , dolgun dudakları eşlik ediyordu.Dudaklarını her araladığında melodi gibi kahkahası etrafı dolduruyordu.

Büyüyordu hem de çok hızlı, henüz 6 yaşındayken annesini kaybetmişti.Doğduğu gün ise ikiz kardeşini. Bunlar onu kötü etkilememişti.O diğerlerinden bile acımasızdı. Öldürüyordu, bunu kendini korumak için değil sadece zevk aldığı için yapıyordu hem de. Tatmin olmak için. Karşısına çıkabilecek kadar cesur kimse yoktu. Ya da salak mı demeliyim? Onun karşısında kazanmak imkansızdı.O 20.yüzyılın Aşil'iydi. Mükemmel'in kelime karşılığıydı. Halkının gelecekteki lideri.

Fakat unutmamak gerekir ki Aşil'in de bir zaafı vardı.Ölümsüzlük suyuna daldırılmıştı. Dışarıda kalan topuğu ise onun ölümü olmuştu. Concordia'nın da Aşil Topuğu varlığının 19.senesinde ortaya çıkacaktı.

Karanlıktı... zifiri karanlık...Ölüm sessizliği onun varlığına bile hakim olmuşken karşısında otların arasında dolaşan geyiği izledi.Gözlerini kıstı, herhangi bir hareketini kaçırma riskini göze alamazdı. Sırtından yavaşça okunu çıkardı, yayına yerleştirdi. Onun kanının aktığını görmek istiyordu. Aldığı derin nefesle eş zamanlı olarak oku kendine doğru çekti, yay gerildi....Karanlığın içindeki ballar parıldadı ve acı dolu bir inleyiş ormanı kapladı.Fakat bu geyikten geliyor olamazdı. Zaten inleyiş acı, ani ve kısa olmuştu. Concerdia daha önce kulaklarının ihanetine uğramış olsaydı zihninin onunla oyun oynadığını düşünürdü.

Çıplak ayakları yaprakların ve çalıların arasında dolaştı, temkinli olmak zorundaydı.Elini sağındaki ağaca dayadı , dinledi.Nefes, nefesi duyuyordu. Sıktı ve düzensizdi. Dinledi ve ulaştı. Karşısındaki kanayan Ademoğlunu görünce tiksintiyle süzdü. Bıçağını çıkardı. Hiçbir şey hissetmiyordu. Ok zaten ölümcül bir noktaya isabet etmişti ve hemen tedavi edilmezse ölmesi kaçınılmazdı, tedavi edilse bile ağrılı bir süreç onu bekliyordu.Zaten bunun farkında olan da yalnızca o değildi.

Ademoğlu yapmadı, ona yalvarmadı gözlerini gözlerine dikti ve "Öldür beni" diyerek tısladı. Concerdia önce şaşırdı ardından gözlerini sımsıkı yumdu onu öldürerek , istediğini vermeyecekti.Bu korkusuz Ademoğlunu kullanmaya karar verdi. Onunla konuşmayacaktı. Onu baştan aşağı süzdü. Mirası ona benzeyecekti. Gözleri ayaklarının altında yer alan çimen kadar yeşildi.Saçları siyahtı ve kirli sakalı ona farklı bir hava katmıştı.Uzun boylu ve kaslıydı. Belki iş görürdü.

Concerdia karar vermişti. Bu adamı kullanacaktı, hem onu cezalandıracak hem de neslinin devamını sağlayacaktı.

,"*://^.h


Continue Reading

You'll Also Like

38.2K 3.4K 19
Babasının şeytanla anlaşması üzerine hayatı değişen Jeon Jungkook, Gölge avcısı olarak hayatının daha ne kadar batacağını bilemez. Jungkook için batm...
1M 68.6K 84
Hiç bilmediğiniz bir yerde, tanımadığınız varlıkların arasında bir şeytana bağlı olduğunuzu öğrenseniz, ne yapardınız? Üstelik tüm varlıkların soyu s...
65.6K 3.5K 29
Gece yarısı sokakta karşısına çıkan evsiz bir kediyi evine alan bir kız en fazla kediyle ne yaşayabilirdi? "ben aslında evine aldığın kediyim, " ger...
7.6M 420K 78
Fantastik #1 Siz hiç bir ruha aşık oldunuz mu? Gülüşünden bihaberken ya da öfkelendiginde nasıl baktığı bilemeden sonsuz bir melankoninin içine düştü...