behind the screen (türkçe çev...

Por fairyboinamu

7.7K 711 196

Tessa'nın hayatı tam anlamıyla bir kâbus.Babası içiyor ve onu dövüyor ve üvey annesi ona kötü davranıyor.Buna... Más

chapter 1
chapter 2
chapter 3
chapter 4
chapter 5
chapter 6
chapter 7
chapter 8
chapter 9
chapter 10
chapter 11
chapter 12
chapter 13
chapter 14
chapter 15
chapter 16
chapter 17
chapter 18
chapter 20
chapter 21
chapter 22
chapter 23
chapter 24
chapter 25
chapter 26
chapter 27
chapter 28
chapter 29
chapter 30
chapter 31
türkçesi kıt çevirmen
chapter 32
chapter 33
chapter 34
chapter 35
chapter 36
chapter 37
chapter 38
chapter 39
chapter 40
chapter 41
chapter 42
chapter 43
chapter 44
chapter 45
chapter 46
chapter 47
chapter 48
chapter 49
chapter 50
chapter 51
chapter 52
chapter 53
chapter 54
chapter 55
chapter 56
chapter 57
chapter 58
chapter 59
chapter 60
hi ?

chapter 19

128 14 0
Por fairyboinamu

mesai'm olaysız bitmek üzereyken  aklıma carlos'a dünki olayı anlatmak geldi.böylece sıkıştırılan kızlara daha iyi dikkat edebilirdi.böylece eve gitmeden önce bunları ona anlatmaya karar verdim.

amanda ve benden sonra mesai ye başlayan bir garson  gelip gidebileceğimizi işaret ettiğinde teşekkür edercesine el salladım.

sandy'e ,bizden sonra mesai'si olan garsona daha kimin siparişlerini alması gerektiğini söyledikten sonra dyan ve grubuna son bir bakış atıp üzerimi değiştirmek üzere dolabıma gittim.

maalesef o grup hala gitmemişti ama bende gidiyordum o yüzden artık rahatsız olmama gerek yoktu.

normalde iş çıkışı direk eve gittiğim için carlos yanına geldiğimde şaşırdı.

"hey tessa. ne oldu?" dedi derin sesiyle.kısa bir gülümseme ile barın önündeki taburelerden birine oturdum.hala burada olan henry de ilgiyle biraz yanımıza yaklaştı.neyse zaten olayı biliyordu.

"sadece dün iki herifin bir kıza tecavüz etmeye kalkıştıklarına şahit oldum onu söyleyecektim." carlos kaşlarını çatarak tezgah'a yaslandı.tüm dikkati bendeydi.

"tabi hemen müdahele ettim ama yinede haber vermek istedim."

carlos beni başıyla onaylarken dalgın görünüyordu." evet teşekkür ederim.bundan sonra daha dikkatli olurum.bir daha böyle bir şey olursa bana haber ver.benim mekanımda kimse kızları rahatsız edemez."

sesi her zamankinden daha derin ve ciddiydi.sırtımdam bir ürperti geçti.şu saniyede ciara'yı neyden kurtardığımı fark ediyordum.belki de onu gözümün önünden ayırmamalıydım bugün oldukça iyi görünüyordu ama ne zaman tekrar şoka gireceği belli olmazdı.

yanımda oturan henry kadar kasılmıştım.aynı şekilde ona baş salladım.ama amanda'nın sesi ile düşüncelerimden koparıldım.

"billy,gitmenizi rica edeceğim! hayır size içecek bir şey daha vermeyeceğim!"

hemen dönüp olaya bir bakış attım.

amanda burada daimi müşteri olan ve her gün içen altmış yaşındaki adamın karşısında duruyordu.

anlaşılan bugün de bardağın dibine bakmıştı çünkü ayağa kalkarken tehlikeli bir şekilde yalpaladı.

"sen kendini ne sanıyorsun seni velet! bir müşteriye böyle davranılır mı?!" diye yankılandı sesi tüm salonda.ne henry nede ben yeteri kadar hızlı hareket edemeden adam elini kaldırıp itiraz etmek üzere olan amandaya tokat attı.ondan sonrası zaten çok hızlı gelişti.

amanda dengesini kaybedip yere kapaklanırken billy tehlikeli bir şekilde karşısına geçip bağırmaya devam etti." şimdi git bana whisky'mi getir ve daha saygılı ol!"

o bir şey daha yapamadan henry ile yanlarına ulaşmıştık.

henry hemen amanda'nın yanında dizinin üzerine çöküp onu benim ve billy den uzağa çekti.

"billy sakin.." ben daha cümlemi bitiremeden bana doğru yalpalayıp vurmaya yeltendi.

yumruğundan kurtulmak için bir adım geri kaçtım.babamdan daha dengesizdi.

evet bunu mor çenen den de anlıyoruz !dikkatini topla!

bu sefer iç sesimi dinleyip adamın diğer kolundan da kurtuldum.sonra bileğini yaklayıp kolunu sırtına doğru çevirdim böylece etrafına vuramayacaktı.

"sakin olun!" diye tısladım biraz daha yüksek ses ile ve diğer kolunu da yakaladım.

"hayır ! ben buraya para ödüyorum bu veledin tek yapması gereken bana içkimi getirmek!"

alkol kokusu burnuma dolarken aklıma uğraşmam gerek tek alkoliğin burada olmadığını hatırlattı.

evde beni bu gece neler bekleyeceğine dair düşüncelerden kurtuldum.şu an daha önemli bir işim vardı.

bakışlarım amandayı bulduğunda şaşkınca eli kırmızı yanağındaydı.alt dudağı hafifçe patlamıştı ama çok da kötü görünmüyordu.henry'nin göğsüne sığınması ile suratımda küçük bir gülümseme belirdi.dikkatimi tekrar billy'e verip sakince onunla konuşmaya çalıştım.

"amanda ve benim sizin için daha fazlasını yaptığımızı biliyorsunuz. sizinle ilgileniyoruz.bu yüzden oğlunuzu arayacağım ki sizi eve götürsün böylece uyuyup ayılabilirsiniz."

gerçekten onunla konuşurken sakinleşmişti ama sonuna doğru yine kıpırdamaya başladı.

"ben sarhoş değilim! ayılmama gerek yok!" diye bağırdı deli gibi tutuşumdan kurtulmak icin kendini sağa sola atarken.

dudaklarımı birbirine bastırıp onu daha sıkı kavradım ama bu hiç kolay değildi. kalbim deli gibi atıyordu.lanet olsun! sanırım yanlış kelimeleri kullanmıştım.

"tabi ki değilsiniz! ama yorulmuşsunuzdur! birazdan dinlenebilirsiniz!" dedim hatamı düzeltmeye çalışarak.

derin bir nefes verirken sakinleşti hatta o kadar kendini saldı ki düşmemesi icin onu tutmam gerekti.

"haklısınız hayatım.gerçekten yoruldum o yüzden oğlumu arayın."derin bir nefes alıp geri verdim.

sürekli değişen duygular sonum olacaktı.ama artık rahat duracaksa benim icin daha iyidi.yavaşça başımı sallayıp gülümsedim ve yaşlı adamı çıkış kapısına doğru götürmeye başladım.

bakışlarımı restoranta gezdirdiğimde herkesin bakışları benim ve yanımdaki yaşlı adamın üzerindeydi.dyan ve grubu bile bize bakıyordu.

ama bu sefer nefesimi kesen buz gibi soğuk bakışlar değildi.dan'in batan çimen yeşili gözleriydi.yıllardır bana kin ile bakan gözlerde şu an başka bir şey vardı.kalbimi zıplatan daha yumuşak bir şeyler.ama gözleri gözlerimi bulur bulmaz bakışları kilitlendi  ve eski haline döndü.sol tarafımda hissettiğim acıyı görmezden gelip barın arkasından ne olur ne olmaz diye çıkmış olan carlos'a baktım.

her şey yolunda dercesine ona baş salladım.her zaman oldukça sesli olan restorant'a sessizliği  ve kulaklarımda atan adrenalin sesini bölen tek şey sesiz hıçkırık sesleriydi.

kısaca yerimde durdum ama billy için pek farke etmiyordu zaten yarı uyukluyordu.arkama doğru baktığımda mümkün olduğunca sessiz ağlamaya çalışan amandayı gördüm.midem kasılırken sadece yanına koşmak istedim ama şu an mümkün değildi.henry başının üzerinden bana bakarken sessizce onu teselli etmeye çalışıyordu.

"onu arkaya götür bende geliyorum." dedim henry'e.sessiz konuşmama rağmen sesim büyük salonda sessizliği bölerek yankılandı.

henry onaylarcasına başını sallayıp amandayı kucakladı ve arkaya adımladı.bende yanımdaki yaşlı adamı dışarı çıkarmak üzere tekrar harekete geçtim.

akşam serinliği yüzümü yalarken billy'i zorla girişte duran bankın üzerine oturttum ve cebimden telefonumu çıkardım.

billy'nin oğlu rick'in numarasını artık ezbere biliyordum.onu ilk defa aramıyorduk ama billy ilk defa bir garsona vuruyordu.

rick'i korkutmak istemediğinden hikayenin o kısmını anlatmadım.on dakika sonra orada olacağını söyleyip aramayı sonlandırdı.

telefonumu cebime geri koyduktan sonra derin bir nefea verip omuzlarımı hareket ettirdim sırtım her hareketimde sızlıyordu ama ağrıyı görmezden gelmeye çalışıyordum.

billy'e doğru eğildiğimde sessizce horlayarak uyukluyordu.hayat ona güzel.

arkamda duyduğum adım sesleri ile hemen doğrulup arkamı döndüm.

dyan ve yanındaki 13 erkeği gördüğümde şaşkınca tek kaşımı kaldırdım.daha da şaşırtıcı olan ise yanlarında hiç kız olmamasıydı.

"ee tessa yine her şey kontrolün altında mı?" dedi dyan sesinde alay vardı.

evet babasından ailesinden ve özel hayatından da anlaşıldığı üzere..

iç sesimin dediğine cevap vermeyeceğimi söylememe bile gerek yok sanırım.

"şu an alay etmek için doğru bir zaman olduğunu düşünmüyorum dyan.ama evet her şey kontrolüm altında yani bir dahakine sen ve beş hamamböceğin tehdidimi ciddiye alırsınız."

bakışlarım en az dyan'ınki kadar soğuktu.havada çıtırdayan buz'un sesini duyar gibiydim.

"bekle! bize az önce ne dedin sen?!" diye sinirlendi cole her zamanki gibi.

iç çekerek tek kaşımı kaldırdım
"cole sevgili karnıbaharım seni sinirlendirmek çok kolay."

yeni takma isim nerden aklıma gelmişti bilmiyorum ama hoşuma gitmişti. blumencole...ehehe.

( kısa açıklama almancada blumenkohl : karnıbahar. çocuğun adı cole yani blumencole ...gibi bir espirisi var işte)

anlaşılan başkalarının da komiğine gitmiş olacak ki dyan'ın arkasında birileri sessizce kıkırdamaya başladı.

gülen kişiyi görmek için hafifçe eğildim.o da hala gülerken dyan'ın yanına geçti.dyan kadar boyu ve çalışılmış bir vücudu vardı.ama saçları kum rengindeydi ve gözleri mavi'ydi.

"bu kız çok tatlıymış.onu neden anca tanıyorum?" dedi bana çapkın bir gülümseme yollarken dyan'a dönerek tek kaşını kaldırdı.

"bana öyle gülümseme!" diye çıkıştım kollarımı göğsümde birleştirirken.bu sefer tek kaşını bama kaldırırken daha fazla sırıttı."nasıl?"

soğuk bir bakışla cevap verdim." şu beni-herkes-ister-ben-çok-ateşliyim gülümsemesi ."

beni şaşırtacak şekilde daha geniş bir şekilde sırıtırken kendini beğenmiş bir şekilde konuştu. "ama beni herkes ister ve ben çok ateşliyim"

bu sefer sırıtan bendim.

"evet tabi dedem bile senden daha iyi görünüyor. ki o son üç yıldır toparğın altında çürüyor."

ilk olarak gözleri şaşkınlıkla büyüdü ama sonra bir "badboy" olduğu aklına gelmiş olacak ki gözlerini sinirle kıstı ve sessizce hırladı.

"hep bize gelmiyormuş demek ki jake." dedi seth elini onun omzuna koyarak.ama gülmemek için kendini kasıyordu.

jake omzunu silkip seth'in elinden kurtuldu ve beni tekrar süzdü.ama oek umursamadan tekrae dyan'a döndüm.

"benden ne istiyorsun? ve sen kimain ki insanara benim hakkımda sorular soruyorsun?!"

Seguir leyendo

También te gustarán

101K 5.7K 33
TAHASSÜR Cihan ve Kamerin hikayesi... Yıllar önce birbirine verilmiş sözler... Yıllarca birbiriyle kavuşmayı bekleyen iki insan yıllar sonra tekrarda...
61K 1.3K 31
bir gün ansızın babam yanında onlarca siyah takım elbiseli adamlarla gelmişti ben okulu bitirmeyi planlarken o benimle evlilik planları kuruyordu ond...
713K 14.2K 21
༺༻ Bütün hakları saklıdır "Ben geldim" Gülümseyerek ve son harfi uzatarak kurduğum cümle ile o da gülümsedi. Sandalyesini biraz masadan geri çekti...
757K 31.6K 49
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...