Ceylan
Kendimi eve attığımda yorgunluktan ölmek üzereydim.
Çamurda sürün!
Kafanı kaldırma!
Üstümden vızır vızır gerçek mermiler geçiyor
Sahaya in,
Çatışmaya başla
Takımını koru.
Kendimi yatağa attım.
Üstüm başım bitik haldeydi ama düşünecek halim yoktu.
Kafamı yatağa koyar koymaz aklıma geldi.
Kızım çok çalışman lazım senin.
Millet beş saat uyuyorsa sen üç uyuyacaksın.
Kalk ayağa,
İlk günden böyle olmaz.
Parkura geldiğimde,nöbet tutan askeri yanıma çağırdım
''Ben atış yapacağım sen de zaman tutacaksın''
''Emredersiniz komutanım''
İlk önce tabancayı kılıftan çıkartma zamanıma çalışmam gerekiyordu.
Sekiz kere denedikten sonra,
Bir saniye düşürebildim.
Sonra g3 e geldi sıra.
Bunda iyiydim ama gene de kendimi riske atmak istemiyordum.
Beş kere denedikten sonra onu da halletmiştim.
Oğuzun çalıştırmadığı şeylere geçtim.
Elime on kasatura aldım.
Üzerime yerleştirdim.
Az önce vurduğum hedefleri yana çevirdim.
Koşarak atmam gerekiyordu.
Kendimi zorlamalıydım.
Başladım koşmaya
9 da bir.
Sonuncusunu atarken dengeyi sağlayamadım.
''Kaç saniye asker''
''12 komutanım''
''Fazla''
Bıçakları yerinden söküp tekrar başladım koşmaya.
Bu sefer de iki tanesi sapladığım tahtadan düştü.
Hepsinin mıh gibi çakılmasını istiyordum
''Kaç saniye''
''12 Komutanım''
Hem daha sert hem de daha hızlı atmam lazımdı.
Bıraktım bıçakları orada.
Parkurdan sonra tekrar dönecektim.
Parkur için silahımı tekrar aldım elime.
Başladım koşmaya
Bir yandan da Oğuz burada olsa ne derdi diye düşünüp
Kendime hakaretler yağdırıyordum.
Daha hızlı kızım!
Hadi komando yap şu parkuru
Kaldır kıçını!
Asker olmak saç kazıtmayla olmaz Ceylan hanım
Sizin için plaza inşa edelim buraya
Kaldıracaksın o götünü.
Ölmek üzeresin Ceylan.
''Kaç dakika asker''
''3;30 komutanım''
Gelişme vardı.
Bir kere daha girdim parkura
Bu sefer de 3;20
Sıkıntıyla tekrar geçtim kasaturaların başına.
Hem yan bakacaktım,hem düz koşacaktım hem de bıçakları saplayacaktım.
Düşündüğümde zor gibiydi ama yaparken eğlenceli bile sayılırdı.
Askerin tuttuğu sayaçtan sinyal gelince koşmaya başladım.
Sinirimi,gücüme yansıtmam lazımdı.
Sevdayı düşündüm.
Hırlayabilirdim şuan.
Sen öyle adamı bulmuşsun a be salak.
Artık ne yap yap sevdir kendini.
Yatağına bile girmişsin.
Daha belanı mı arıyorsun.
Yatağına girmiş dimi?
Girmiş.
Elimdeki kasaturaların bittiğini bir kaç adım sonra anladım.
''9 saniye komutanım''
''Sağol asker ,yordum seni de''
Asker selam verip ayrıldı.
Kasaturaları tahtalardan sökmeye başladım.
Ama arkamda birinin olduğunu hissedebiliyordum
Oğuz olmalıydı.
Son kasaturayı da çıkardığımda.
Arkamı dönmeden geriye fırlattım.
''Aferin asker,beni yakalamayı öğreniyorsun artık.''
Giydiği kamuflajın omuz kısmından atış tahtasına isabetlemiştim onu.
Kasaturayı çekip kolunu kurtardı.
''Sen beni mi takip ediyorsun'' dedim sesimi kızgın yapmaya çalışarak.
Ama içimden ona kızmak kesinlikle gelmiyordu.
Her an bir yerlerden çıkabilecek olması,
Bu fikir bile kendimi güvende ve mutlu hissettiriyordu.
Mutlu?
Eskiden güvende hissediyordun?
Şimdi mutlu da oldun.
Mutlu mu oluyordum
Ellerini dalmış gözlerimin üzerinden geçirdi.
''Pilot olmuşsun asker uçuyorsun''
Kafamı iki yana salladım
''Dalmışım ''
''Nereye daldın böyle?
Yüzünde güller açıyor''
Sesi bozulmuşa benziyordu.
''Şeyi düşünüyordum.''
''Neyi?''
Durdum bi an arkamı dönüp yürümeye başladım
''Eskiden sen yanımdayken sadece güvenli hissediyordum,
Az önce mutlu olduğumu da düşündüm ona şey yaptım''
Ay çok utanç vericiydi.
Saçma bir şekilde koşmaya başladım.
Ceylan ne yapıyorsun sen
Kafayı mı yedin kızım?
Paniklemiştim.
Yüzümde bir alev bir de aptal bir sırıtış vardı.
Kaçan kovalanır,o da başladı koşmaya.
Aynı hizaya geldiğimizde haklı olarak sordu
''Ceylan,niye kaçıyorsun kızım,manyak mısın?''
Aklımdaki en aptalca şeyi söyledim
''Koşuyorum komutanım,hani komandoyum ya,
Eğitim maiyetinde ''
Kolumdan çekip durdurdu.
''Kaçmakla koşmak arasındaki farkı anlarım Ceylan.
Sen bana dürüst davrandın.
Benim de sana dürüst davranmama izin ver''
İkimizin de postallarına bakıyordum şimdi ben.
''Evet,ilk geldiğinde istemedim seni
Zorla verilmiştin bana
Ama şimdi senin yanında ben de kendimi mutlu hissediyorum.
Mutlu ve tedirgin''
Kaşlarımı çatarak ona baktım.
Gülümseyerek
Baş parmağıyla çattığım kaşlarımı düzeltti
''Tedirginim çünkü sana bir şey olacak diye ''
Bir adım geri çekildim.
''Bunu konuşmuştuk ama ''
Sözümü bitirmeme izin vermeden konuştu
''Ben operasyona çıksam,tedirgin olmayacak mısın?''
Başımı eğdim tekrar
''Olacağım ama sana bir şey olmayacağını biliyorum ben''
''Ben bilmiyorum işte.''
Sinirlenmiştim.
''Öğrenirsiniz o zaman yakında Üstteğmenim'' diye bağırarak eve koşmaya başladım.
Eve gittiğimde hemen balkon kapımı kilitledim
Kapımı da kilitledim
Bunların onu durdurmayacağını biliyordum ama onu görmek istemediğimi anlardı herhalde.
Kendimi banyoya attım.
Kurdun yırttığı omuzlarım sıcak suyu görünce sızlamaya başlamıştı
Kurşun yaram da hafiften iyileşiyor gibiydi.
Dudağım da sızlıyordu.
Ben ajanken bu kadar hasarı aynı hafta içinde almamıştım be
Ama o zaman ajandın.
Nedir yani bunların yanında?
Sıfır.
Havluma sarılıp odama geçtim.
Yatağımın üzerinde askeri pijamalar duruyordu.
Gülümsedim.
Üzerime giydikten sonra gidip balkon kapısını kontrol ettim.
Kilitliydi.
Her yer kilitliydi.
Aklımın bir köşesinde bunu da öğretmesi gerektiğini tutmalıydım.
Şimdi uyumak için çok az bir vaktim vardı.
Üç saat sonra uyanmalıydım.
--------
Oğuz.
Yatak odamın kapısına kadar gelmişti.
Bekliyordu.
Ne adım atıyor ne de bir ses çıkarıyordu.
Nefesini tutmuştu.
O daha eve girmeden,kendi balkonunun kapısını açarken uyanmıştım.
Ama dün yaptığım hatayı yapmak istemiyordum.
Kızım niye bekliyorsun
Uyandıracaksan uyandır
İzlemek nesidir?
''Daha bekleyecek misin asker?''
Yavaşça gözlerimi açtım.
Gene paniklemişti.
Gülümsedim.
Öpülmeyi tercih ederdim ama böyle uyandırılmak da güzeldi.
''Ben,
uyuyorsan,
gitmeyeceksek,
Koşu,
ben,
çantam
tamam
uyu hadi sen.''
Bu sefer sesli bir kahkaha attım.
''Sen bu sersemlikle ajan olduğuna emin misin asker?''
Kaşlarını çattı gene .
''Ben normalde böyle değilimdir'' Dedi postallarına bakarak
''Normal olmayan ne ?''Zorluyordum.
''Çıplaksınız komutanım '' Dedi sırtını dönerek
Üstüme yatak örtümü çektim.
Boxerımla yatıyordum.
''Etkilendin mi asker?''
İşin piçliğine vurmaya başlamıştım.
Hışımla arkasını döndü.
''Kendinize güveniyorsanız ,siz emir verin ben de soyunayım Üst teğmenim''
Sinirden köpürmüştü.
Ellerimi tamam anlamında havaya kaldırdım.
Dışarı çıktı.
O çıkınca ağır adımlarla giyinmeye başladım.
Sınırları zorlama oğlum
Eline yüzüne bulaştırma
Ama sinirlenince o kadar güzel oluyor ki
Onunla uğraşmak.
Dışarı çıktığımda yoktu.
Koşuya bensiz başlamış olmalıydı.
Her zaman gittiğimiz yolda değildi.
Sanırım dünkü tırmanışı tekrar yapacaktı.
Bu karanlıkta yapmasını istemiyordum.
Dün gün ağarırken tamamdı.
Uzaktan durup onu izledim.
Öyle bir hırsla tırmanıyordu ki.
Sanırım sınırı aştın bu sefer oğlum.
O çıkmaya başlarken ben de tepenin diğer tarafından koşmaya başladım.
----------------------------
Ceylan.
Ne var yani öyle görünce biraz paniklediysem
Hayır tamam vucut var
Sergilemek zorundalar.
Bi de üstüne etkilendin mi demiyor mu
Yok ya ben taştım.
Sen taşsın anladık da.
Oha uçuyorum!
Ellerim boşlukta kayadan bir kaç santim uzaklaştım.
Havada asılı kaldım.
Şahitlerim var.
Ve yukarı çekiliyorum
Öldüm de Allah yanına mı çekiyor derken.
Oğuz beni kayanın üstüne çekip oturttu.
Kendi de oturdu.
''Sen benim eşekliğime bakma,erkeklerin içinde böyle oluyorsun bi süre sonra''
''Nasıl oluyorsun yani
Şimdi sen erkeklerin arasında
Yani ilgilerin
Gay gibi''
Buracıktan atlardım aşağıya.
Sonuçta gaylerde çok yakışıklı kaslı tipler oluyordu.
Hatta maço olanları
Kadın sevgilileri olanlar da oluyordu.
Ve asker de de oluyordu.
''Ceylan saçmalama'' diye bağırdı.
''Yani kabalaşıyorum onu kastetmiştim
Senin de kafan nereye çalışıyo be kızım''
Gülmeye başladım.
O da sabır anlamında kafasını yana çekip söylendi.
Ben kendimi tutamayıp geriye atıp gülmeye başladım
Bir Bordoya bu soruyu sormuştum.
Cesarete bak!
''Gülme sallandırırım aşağıya seni''
''Yapsana bi kere daha çok güzeldi uçuyorum sandım''
''Gel bakalım''
Kucağının arasında ayaklarımı koyabilmem için yer açtı
Kucağının içine oturttu beni.
Sonra bileklerimden tuttu.
Yavaşça aşağıya kaydım.
''Çocuksun daha biliyorsun değil mi?''
Bağırarak cevap verdim
''Belki çocuğum ama uçabiliyorum ben.''
Ne zamandır bu kadar mutlu olmamıştım.
Havada kahkahalar atıyordum.
Şuan biri şu halimizi görse hem ona hem de bana deli derdi şüphesiz.
Birbirine uyan iki deliydik
Hadi ben istedim
Sen neden yapıyorsun.
Sonra birden çekip kucağına oturttu beni.
Gülüşüm suratımda asılı kalmıştı.
Gülen gözlerle ona baktım.
Yoooo
Yoo
Çok tehlikeli komutanım.
Gözlerimi kıstım.
Yavaşça dudakları yaklaştı.
Bir saniye kadar bekledi dudaklarımın üstünde.
Bana sanki asır gibi gelmişti.
Elleriyle belimi sardı.
-----------------------------
Oğuz.
''Gel bakalım''
Başımın belası.
İstediği şeye bak.
Çiçek iste,çikolata iste
Yamaçtan aşağı sallandır beni ne demek.?
Kucağıma oturduğunda bu manzaraya karşı belinden sarılıp
kokusunu içime çekmek istiyordum.
İncecik bileklerinden tuttum
Kırılmasın lan bileği.
Çok da sıkma oğlum sen gene .
Yavaşça aşağıya sallandırdım.
Kaç kilosun kızım sen 40 kilo ancasın.
Öyle mutlu olmuştu ki.
Gözlerinden ışık çıkıyordu.
''Çocuksun daha biliyorsun değil mi?''
Beni hiç takmamıştı.
''Belki çocuğum ama uçabiliyorum ben.''
Benim gibi duygusuz itin teki değildi.
Duygusuz musun oğlum sen?
Korkaksın sadece!
İçinden geçenleri yapamayacak kadar korkak.
Ceylanı yukarı çekip kucağıma oturttum.
Güneşin ilk ışıkları yüzüne çarparken,o kadar iştah açıcı gözüküyordu ki.
Gülümseyen gözleriyle bana bakıyordu.
Amk erkeklerin içinde kala kala gülümsemeyi unutmuştum
Hayvan gibi gülerdin ama gülümsemek
Bu sadece kadınların size bahşedebileceği bir şeydi.
Gözlerimden anlamış olacak ki gözlerini kapattı.
Şuan o kadar huzurlu ve hazır duruyordu ki bana
İçim eridi.
Ben
bordo bereli Oğuz üst teğmenin
içi eridi.
Dudaklarına dokunmama ramak kalmıştı.
Geri dönüşü olmaz olan gerçekleşmek üzereydi.
Bütün bedenim beni ona iterken.
Durdum.
Yapamazdım.
Bu kızı bu işin içine sürüklememeliydim.
İyi bir sevgili olmamıştım
Şimdi bu kız,
Gül gibi kız
Benimle birlikte operasyona gittiğinde ne olacaktı?
Ben adamların boğazını keserken ne olacaktı?
İğrenmeyecek miydi benden?
İğrenecekti.
Derin bir nefes aldım.
Belini sıkıca sarıp
alnından öptüm.
Dudaklarımı ayırmadım.
Bu bir özürdü.
Dudaklarını adem elmama bastırdı.
Nefesinin sıcaklığı boynumdaydı
Yapma güzelim, zorlaştırma ikimiz için de.
Sarıldım bütün gücümle.
Sanki yarın gidecekmiş gibi.
O da bana sarıldı.
Anlamasını umdum.
Ters çevirip sırtımı göğsüme yasladım.
Başını omzuma koydu.
Bizi böyle bırakın demek çok isterdim.
Kışlaya baktım sonra.
Dizilmiş askerleri görebiliyordum
Ellerini belinde tutuğum ellerime koydu.
Kokusunu içime çektim.
''Bayrak olan yer neresi?'' dedi parmağıyla gösterip.
Umrumda bile değildi
Boynunu bir kere daha koklayabilirsem şans benim için.
Bakmadan konuştum
''Diyarbakır kalesi,istersen bir gün götürürüm seni''
Sonra aklına bir şey gelmiş gibi döndü bana
''Ya şey soracaktım,siz böyle maaş falan ne zaman alıyorsunuz?''
''Ne yapacaksın,paraya mı ihtiyacın var?''
Omuz silkti geri döndü.
''Bir işim var da para lazım''
Haydaa
Hadi erkek olsa karıya gidecek dersin.
''Ne işi?''
''Özel ''
Kendime çevirdim.
''Yani özel dediysem,bir şeyler almam lazım benim,kadınsal şeyler''
Nefesimi verdim
''Öyle desene be kızım,ne gerekiyorsa gider alırız birazdan''
Şaşırarak sordu.
''Sen de mi geleceksin?''
''Tabi geleceğim asker,sen bana devletin emanetisin''
Düşündü,sonra kısık sesle
''Emanete hıyanet olmaz tabii '' dedi
Sıkıntıyla iç çektim.
''Sikerim devletini,konu o değil''
Ne demedi.
Anlat demedi.
Sustu.
Anlamadı.
Anlatmadım.
Bir kere daha sarıldım.