dangerous passion. || larry.

By pofudukhazza

165K 5.9K 4.2K

Kafede çalışan genç bir çocuk -Harry- ve her gün bu kafeye gelen bir iş adamı -Louis- Bir tutam da fantezi?? ... More

One.
Two.
Three.
Four.
Five.
Six.
Hakkımda bilinemeyen 20 şeycik
Seven
Eight
Ten
Eleven
Twelve
Thirteen
Fourteen
Fifteen
Sixteen
Seventeen
Eighteen
Nineteen
Twelve
Twenty One
Twenty Two
Twenty Three
Twenty Four
I Will Die
Twenty Five
Twenty Six
Twenty Seven
Twenty Eight
-_-
Twenty Nine
Thirty

Nine.

5.5K 190 193
By pofudukhazza

Yaa bölüm ithaf etmek istiyorum ama kişi bulamıyorum.İthaf isteyenler yorum ata bilir :DD

Şuan arabada yemeğin olacağı restorana doğru ilerliyorduk.Louis arabayı normal hızda sürerken ben de elimi radyoya doğru uzattım.Şarkı çalmaya başladığında Louis bana bakıp gülümsedi ve "sevdiğim şarkı." dedi şarkıyı ima ederek.Bruno Mars - Grenade ~multimedya~şarkısı arabayı doldururken geriye yaslanıp gülümsedim.Bu şarkıyı seviyordum.Mırıldanarak şarkıya eşlik ederken arabanın yavaşladığını hissetdim.Dikkatle etrafa baktığımda lüks bir restorana gelmiştik.

Arabayı durdurduktan sonra vale kapılarımızı açtı.Louis havalı bir şekilde anahtarı valeye atarken ben de ona yaklaştım.Beni içeriye yönlendirdi diğer eli belimdeki yerini alırken.İçeri geçtiğimizde klasik müzik sesi hafif duyuluyordu.Masalar arasında epey yer vardı ve fazla masa yoktu.Yuvarlar bir masaya doğru ilerledik.Masada 4 erkek vardı.Hepsi bir birinden şık giysili ve bir o kadar da yakışıklı adamlardı.Masaya yaklaştığımızda bakışlar bizi buldu."Aa merhaba Mr.Tomlinson. " dedi sarışın bir adam ve masadan doğrularak Louis'in elini sıktı.

Diğerleri de kalkarak ilk Louis'in sonra da benim elimi sıkarak yerlerine oturdular.Biz de masadaki yerlerimizi aldıktan sonra isimlerini yeni öğrendiğim -Thomas,Sam,Adam,Zayn- adamlara gülümsedim hafifçe.

"Sevgilim,Harry Styles." dedi beni onlarla tanıştırırken.Yanaklarım pembeleşirken ellerime baktım."Memnun oldum Mr.Styles." dedi Adam bana bakarken."Ben de memnun oldum." dedikten sonra garson masaya yaklaşarak konuşmamızı böldü.Siparişlerimizi verdikten sonra konuşmaya başlandı.

İlk evvel aile,ilişki falan konuşulurken sohbet iş konusuna geldi.Onlar bilmediğim terminler kullanarak konuşurken ben önümdeki et parçasıyla oynuyordum."Müsadenizle,lavaboya gitmem gerek." dedim oturduğum sandalyeden hafifçe kalkarak."Seninle geleyim mi bebeğim?" Dedi Louis bana doğru."Hayır gerek yok." dedim ben de sorusunu yanıtlayarak.

Lavaboya doğru gidip içeri geçtim.Ellerimi yıkadıktan sonra kapıyı yeniden açıp dışarı çıkacaktım ki,içeri itilmemle ne olduğunu şaşırdım.Karşımda yeni tanıştığım Zayn'i görmemle gözlerim açıldı."Bakın burada kim varmış?Louis'in küçük sürtüğü." dedi saçlarımı okşarken.Bir anda saçlarımı eline dolayıp çekmesiyle ağzımdan acı inilti yükseldi."Ne yapıyorsun?" dedim tıslarcasına.Dudaklarını kulağıma yaklaştırarak "Louis'den uzak dur orospu çocuğu." dedi ve hızla tuvaletten çıktı.

Yerimde durup kendime gelmeye çalıştım bir kaç dakika.Toparlandıktan sonra Louis'in yanına giderken Zayn'in yerinde oturduğunu fark ettim.Ellerim yumruk olurken hemen sandalyesinin yanına gelip "Hangi yüzle burada oturacaksın?" Dedim hafif bağırarak.Üzerimde olan gözler laflarımla şaşırarak bana bakıyorlardı.

"Bir şey mi oldu Harry." dedi sanki hiç bir şey bilmiyormuş gibi.Sinirlerim daha da gerilirken hemen onu sandalyesinden yakasından tutarak kaldırdım.

"Harry ne yapıyorsun?" Dedi Louis bana bağırarak."Louis bana tu-" sözlerimi tamamlamadan Louis kolumu tutarak beni dışarı sürükledi.Hızla uzaklaşırken tüm masalar bize bakıyordu.

"Neyin var senin?" dedi dışarı çıktığımızda.

"Beni tehdit etti tamam mı?Senden uzak durmamı.Ve benim bir sürtük olduğumdan bahsetti."  

"Saçmalama Harry.Zayn en iyi arkadaşlarımdan biri.Az önce de iş ortaklarımdan olan Paul'la telefon görüşmesi yaptı."

"Hayır! Beni tehdit etti diyorum! Anlamıyor musun?"

"O öyle bir şey yapmaz! Zayn'i kaç yıldır tanıyorum!"

"Peki ben yalandan birisine iftira atar mıyım?!"

Dişlerini sıktı.Yüzümdeki sert ifade beni ürpedirken kolumdan tuttu.Elleri kolumu sıkarken hızla gözlerim doluyordu.

"Kıskançlık krizlerine girerek beni.." dedi ve gözlerini etrafta dolaştırdı.Tekrar yüzüme eğilerek "Beni utandıramazsın!" dedi sanki fısıldarcasına.

Son söylediği sözleriyle sanki kalbimin kırık parçalarının sesi kulaklarımda çınlıyordu.

Benden utanıyordu...

Bana inanmıyordu...

Gözlerine hayalkırıklığıyla baktım belki gözlerinde pişmanlık göre bilirim umuduyla.Ama gördüklerim sadece kızgın bir surattı.

Bir şey söylemeden yavaşça arkamı döndüm."Benden utanıyorsun." diye mırıldandım.Bunu ona değil de aslında kendi ruhuma söylüyordum.Dediklerini kavramaya çalışıyordum.

Fısıldarcasına "Benden utanıyor." dedim tekrar.

Hiç duymamışta ola bilirdi bu sözlerimi.Bir şeyler söylüyordu ama onu dinlemiyordum.Arkamı döndüm ve ilerilemeye başladım.

Dolan gözlerimden firar eden gözyaşlarım birer birer süzülüyordu.Yutkundum boğazımdaki yumrudan kurtulmaya çalışırken.

Bir kaç adım attıktan sonra kolumun tutulmasıyla kafamı arkaya çevirdim."Nereye gidiyorsun?" diye adeta kükredi kulağıma."Cehenneme VİP biletim var.Gelmek istermisin?" dedim gözlerine bakarak.Sesim neden titriyordu ki?.

"Ne saçmalıyorsun?" dedi kolumu sıkarak.O kadar sıkıyordu ki, elime kan gitmiyordu sanki."Siktir git Louis." dedim kolumu çekmeye çalışarak.

"Hiç bir yere gidemezsin?!"

"Gidiyorum!Bak ve gör!"

"Siktir git o zaman." dedi beni kolumdan iterek.Dengemi kaybederek yere düştüğümde kolumda feci bir ağrı hissetdim.

Çığlıklarım hızla restorant önünde yayılırken kendime engel olamadım.O kadar acıyordu ki, sanki kolumu kopartmıştılar.Koluma baktığımda garip durduğunu gördüm.Koluna dokunan ellerle sanki kolumu gerçekten de koparmıştılar.

İkinci çığlık ağzımdan firar ederken dişlerimi sıktım daha fazla ağlamamak için.

"Dokunma." dedim zorlukla.Gözlerimden yaşlar zaten süzülmeye başlamıştı.

Gerekse acıdan gerekse kalbimin kırılmasına ağlıyordum yerde çocuk gibi.

Ona güvenmiştim.Ona sığınmıştım.Onu sevmiştim.Ama bana hiç inanmadığını,güvenmediğini anlamıştım bu gün.Beni sevmiyordu bile.Kullanmıştı işte.Başka açıklamaya gerek yoktu.

"Ha-Harry özür dilerim.Hadi hastaneye gidelim koluna bir şey var mı bakalım?"

"Ağhh Niall'ı ara."

"Harry hadi inat etme."

"Niall'ı ara dedim!"

"Harry bak sa-"

Onun lafını keserek sağlam elimi cebime atıp telefonu çıkardım.Niall'ı zorla bulduktan sonra arama tuşuna bastım.

¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤

"Aman Tanrım,Harry.Ne oldu?"

Niall'ın sesini duymamla kafamı çevirdim.Yaklaşık 10 dakikadır onu bekliyordum.Louis yanımda duruyordu ama hiç konuşmamıştık.Daha doğrusu ben onunla konuşmamıştım.O bir kaç  şey zırvalamıştı.Bana dokunmasına da izin vermemiştim.

Sesin geldiği yere baktığımda Niall ve otuzlu yaşlarında bir adam buraya geliyordu.Sırtım duvara yaslı bir şekilde oturuyordum kaldırımda.Arada gereksizce süzülen göz yaşları vardı.Ha bir de hıçkırıklarım. O kadar boktan bir durumdaydım ki,kolumu hissetmiyordum sanki acıdan.

"Siktir.Harry koluna noldu?Sen neredeydin kolu bu hale gelirken Louis ?Neden hastaneye gitmediniz?"

Niall konuşurken doktor olduğunu anladığım adam gelip yanıma çökmüştü.Yavaşça koluma dokunmasıyla bağırmam duyuldu tekrar.

"Kolu çıkmış.Beyfendi şuan yapacağım bir az kolunuzu acıta bilir." dedikten sonra kolumu tutarak seri bir hareketle kolumu eski haline getirdi.

O kadar bağırmıştım ki.Gırtlağımdan çıkan ses dalgası kendi kulaklarımı bile sağır yapmıştı.

O kadar acıyordu ki,ilk düştüğüm anda bile bu kadar acımamıştı."Tanrım.Çok.Acıyor." dedim hala bağırırken.Göz yaşlarım artık görüşümü git gide  bulanıklaştırıyordu.Niall yanıma yaklaşıp elimi tuttu bana güç vermek istercesine.

Louis'e baktığımda bana bakıyordu.Demin aradığım pişmanlık vardı gözlerinde ama artık hiç birşey umrumda değildi.

Niall beni kucağına alırken doktor "Hastaneye gitmeliyiz alçıya alınmalı."dedi.Niall arabasına doğru giderken Louis "Ben götürürüm." dedi."Niall beni hastaneye götür." dedim kafamı göğsüne yaslarken.

"Harry bak özür dilerim.Lütfen seni götürmeme izin ver."

Onu duymamış gibi yaparak kafamı iyice gömdüm Niall'ın göğsüne.Niall anlamış olacak ki,beni kendi arabasına götürdü.Ağlamam durmuştu ama hıçkırıklarım ve iç çekmelerim durmamıştı hala.Arabaya yavaşça oturttu beni.Deminki doktor da bindi arabaya.Niall arabayı çalıştırırken dışarıya baktım.Louis girişin önünde duruyordu.Gözleri dolmuştu.Arkasında gördüğüm vücutla sanki kolumun ağrısı daha da arttı.Zayn yaklaşarak elini Louis'in omzuna koydu.Louis kafasını çevirerek Zayn'a baktığında acı bir şekilde gülümsedi.Zayn bir şeyler derken Louis de kafasını sallayarak içeri gitti.

Yüzümde acı bir gülümseme oluştu.Ben onun için her şeye razıyken o hiç beni umursamıyormuş.Gözlerim yeniden dolmuşdu.Bitmişti artık.Belki de rüyadan uyanmıştım.Ailemin attığı tokat beni yere düşürürken Louis,ayağa kalkmaya çalıştığım ellerime vurarak beni tamamen gömmüştü.Yanımda hiç kimse kalmamıştı Niall'dan başka.Belki de pes etmeliydim.Ha?

Sanki denizdeydim ve denizdeki dalga ileri gitmemi engelliyordu.Geri de gidemiyordum hatta.Gömülüyordum...

Ama derine değil.

Sonsuzluğa...

LOUİS'e KÜFÜR BEDAVA.

Sikik beyinli orospu göteleğinin piç yavrusu.

Merak etmeyin fazla edebiyat yapmayacağım :") :") Yani umarım

Continue Reading

You'll Also Like

9.4K 1.4K 22
zehra, eskisi gibi hande'nin kolları arasında güvende hissetmek istiyordu. ama artık o huzur dolu anların yerini kaygılar almıştı.
70.8K 5.8K 23
nasıl olsa görmez diye düşünen yağmur çözer, barış alper yılmaz'ın mesaj kutusunu not defteri olarak kullanmaya başlar. - hayat beni tekrardan 13 yaş...
115K 13.4K 34
değişiyorsun, dayanamıyorum
15.9K 2.2K 51
arda, hoşlandığı çocuğa açılmak için abisinin arkadaşı ferdi'den yardım istiyor. [slowburn] [yarı texting]