Ölümcül Saplantı (+18)

By KIZILWings

316K 6.6K 2.5K

Günahlar ateşe dönüştü diye aşk özgürlükten vazgeçer miydi? O halde hangi bedende olduğunun ne önemi vardı... More

UYANIŞ/kökenin Dönüşü - 1
İçerik (ÖNEMLİ)
Karşılaşma Bölüm 1
Merak Bölüm 2
Ruhsuz Bölüm 3
Gösteriş Bölüm 4
EREN
oyun Bölüm 5
saklı kalan Bölüm 6
shakespeare Bölüm 7
TİMUÇİN
karmaşa Bölüm 8
tehlikeli çağrış Bölüm 9
AYAZ
Tutku tohumu Bölüm 10
Günah Tohumu Bölüm 11
ARSIZ Bölüm 12
ALPER
DönüşüM Bölüm 13
Arzu Bölüm 14
KAAN
Düş Bölüm 15
"Yasak Anılar" Bölüm 16
Şeytan ve Ayrıntı Bölüm 17
Öfke Bölüm 18
Saklı Hisler Bölüm 19
Bekleyiş Bölüm 21
Tehlikeli sezgiler Bölüm 22
Heves ve İhtiras Bölüm 23
Sarıl Bana Bölüm 24
Kader Çıkmazı Bölüm 25
Geçmişin İzleri Bölüm 26
Sevgisiz Bölüm 27
FeveraN Bölüm 28
Değişim Bölüm 29
Oyna benimle Bölüm 30
Ateşler içinde Bölüm 31
Çelişki Bölüm 32
Aşk kalır Bölüm 33
Korku Bölüm 34
Trajedi Bölüm 35
Kayıp Bölüm 36
Gitme Bölüm 37
Kaçış Bölüm 38
Arayış Bölüm 39
Aşk-ı Hüsran Bölüm 40
Serzeniş ve aşk Bölüm 41
Saplantı Bölüm 42
Günahkar Bölüm 43
Esaretin Sonu Bölüm 44
Sözler Bölüm 45
Çırpınış Bölüm 46
Rüyalar ve Gerçekler Bölüm 47
İkinci Hal Bölüm 48
Susma Bölüm 49
Kalbin sesi Bölüm 50
Rüya Bölüm 51
Zaman Bölüm 52
Galibi sen Bölüm 53
DUYURU...:P
KARANLIK SEVGİLİ(Tanıtım)
"SOLUKSUZ"
Çıkarsız Bölüm 65
imza günü
davetsiz Bölüm 66
Hisler ve Gerçekler Bölüm 67
Yeni kız Bölüm 68
Gerçeğin yüzü Bölüm 69
Yüzleşme Bölüm 70
Yeni Dünya Düzeni
Final Bölüm 71

Büyülenmiş Bölüm 20

3.7K 103 14
By KIZILWings

Merhabalar millet,, işte yine ben..:P ve yine bomba gibi bir bölüm sezen Aksu'nun parçalarıyla yazdım dinleyerek okuyabilirsiniz resimdekiler Eren ve Timuçin..:P sizi seviyore...

"Şimdi sahip ol bana."

Sözlerinde hiç tereddüt yoktu. Yada bakışlarında sinsi bir ifade. Bir adım geri attığında Timuçin ona tepeden bakmaya devam etti. Eren gözlerini kısıp, biran için gülümsedi.

"Ne o korktun mu? Sahi geçen sefer pek bir hevesliydin." Diyerek dudaklarını ısırdı. Timuçin de gözlerini kısarken beklediği Eren'in döndüğünü hissetti. Bir an için o da gülümsediğinde Eren'i kolundan tutarak sürüklemeye başladı. Ama o, kendisine karşı koymadı yada bırakmasını söylemedi. Neredeyse hevesle denebilecek hızda onu takip etmeye başladı. Bodrum kata inen kapının önüne geldiklerinde Timuçin boşta kalan eliyle kapının kolunu hızla tutacakken biranda yumruğunu sıktı ve bezgin bir ifadeyle alnına koydu. Neden ses çıkarmıyordu bu kedi. Biran için dönüp arkasına baktığında boş gözlerle kendisini izlediğini fark etti. Neyi vardı bugün bunun?

Onun böyle sessiz duruşundan tatmin olmuyordu Timuçin. Aksi taktirde bu kez kendi arzuları için onunla sevişmiş olacaktı. Onu kızdırmıyor, eline bir koz vermiyordu. Eğer böyle devam ederse bu durum Eren'in elinde bir koza dönüşecekti. Buna izin veremezdi. Yolunu değiştirip onu tekrar kolundan çekerek dışarı çıkardı. Yağmur dinmişti. Hızla arabaya bindiklerinde sessizdiler.

Sürücü koltuğun oturup arabayı hızla sürmeye başladığında Timuçin onun gergin olduğunu görebiliyordu Eren. Ağzını açsa hızını daha da arttıracakmış gibi geliyordu. En iyisi sessiz kalmaktı. Bu canavarın kendisini inine götürdüğünü biliyordu. Derin bir nefes aldı ve gözlerini kapayarak başını geriye yasladı.

Çok geçmeden tek katlı bir villanın önünde durdurdu arabayı Timuçin. Bu güzel evin bahçesi ve etrafı çeşitli ışıklarla süslüydü. Hızla arabadan indiklerinde Eren kapının yanında beklemeye başladı. Timuçin bir iki adımda Eren'in yanına gelip hızla bileğinden kavrayarak içeri sürüklemeye başladığında kendini bir aptal gibi hissetti. Yinede durmayacaktı. İçeri geçerek alt kata indiklerinde hızla kolundan odaya savurdu Eren'i. Dengesini topladığında Eren onu izlemeye koyuldu. Öfke yoktu, Nefret yada başka bir şey. Hayır, hayır bir şey gördüğüne emindi Timuçin. Ama ne olduğundan emin değildi.

Ceketini çıkardı ve kravatını çözerken bakışlarını ondan kaçırmadı. Gömleğinin düğmelerini çözerken kuzgun, dudaklarını ısırdı Eren. Bu delilikti. Ama bu kedi gözlerini dikmiş kendisini böyle izlerken vücudunun garip bir şekilde ısındığını hissetmesi de garipti. Büyülüyor muş gibi kendisini, öyle ki her hareketinde biraz daha kendisine çekiyor gibiydi. Biranda gözlerini kaçırıp nefes aldı Timuçin ve hızla gömleğini çıkardı. Eren'in vücudunu süzdüğünü hissedebiliyordu. Bir iki adımda kuzgunun yanına geldi Eren. Yutkunarak parmaklarını uzatıp göğsüne dokunduğunda nefes alışları hızlandı kuzgunun ama o yüzüne bakmıyordu Eren'in. Parmaklarını boynundan göğsüne dek indirdiğinde Eren biran için durdu. O zaman başını yavaşça çevirip ona baktı Timuçin. Kravatını çözdü ve ceketini çıkardı. Düğmelerini tek tek çözerken dudaklarını ısırmaya devam ediyordu Eren. Kuzgundan kısaydı ve vücudu oldukça güzeldi. Timuçin'in ki gibi kaslı adonisleri yoktu. Narin yapılı ve güzeldi bu kedi. Timuçin kadar bronz tenli değildi. O, beyazdı. Parmaklarını uzatıp yavaşça yüzüne dokunacakken durdu kuzgun. O anda gözlerini kapayıp dudaklarını araladı Eren ve hızla nefes alıp vermeye başladı. Timuçin yüzünün hizasında tuttuğu parmaklarını yavaşça indirerek yanaklarına, çenesinin hizasından boynuna ve göğsünden karnına dek götürdüğünde nefesi sıklaştı Eren'in. Kendisine dokunmasını mı istiyordu? Nefret etmiyor muydu bundan? Neden hiç konuşmuyordu? Yada bir atakta bulunmuyordu? Ne düşündüğünü anlayamıyordu Timuçin. Biran için gözlerini açtığında Eren, kuzgunun kendisine sert bir keskinlikle baktığını gördü. Ama neden?

Yavaş adımlarla Eren'in üzerine yürümeye başladığında Timuçin, o da geriye adımlamaya başladı. Neden o sıcak ortam birden bu denli soğumuştu? Neden bakışları soğuk fırtınaları anımsatır olmuştu?

"Aramızda kini sıcak bir bağ ile karıştırmıyorsun değil mi kedicik?" Dediğinde Timuçin yutkunmuştu Eren. "Ben gay değilim ufaklık. Senin gibi değilim ben." Dediğinde adeta tükürürcesine çıkmıştı ağzından kelimeleri. Biran için sağ gözü seğirdi Eren'in. Kendisinin öyle olduğunu mu zannediyordu? Ne sanıyordu kendisini. Ona karşı bir çekim hissettiğini inkar edemezdi ama onunda etmediğini söylemesi yalan sayılmaz mıydı? Yinede sessiz kaldı. Neden sürekli kendisini bu duruma düşürüyordu. Aptal mıydı? Neden ona boyun eğiyordu? Hızla Eren'in yanına gelip tek eliyle onu ittiğinde sırt üstü yatağa düştü. Kaşlarını çatıp dirseklerinin üzerine kalkacağı sırada bir ses duydu, yutkundu ve donup kaldı. Bu sesleri tanıyordu. Bu onun tecavüz sahneleriydi.

Yüzünde sinsi bir kibirle bakarken Timuçin, biranda Eren'in üzerine eğilerek yatağa uzandı. Ama ona bakmıyordu Eren bakışları ekrandaydı ve o hala konuşmuyordu. Biran sonra kulağına eğildi Timuçin.

"Kendini ekranda görmek heyecanlı mı? Bence hoşuna gidiyor kedicik. O günde hoşuna gittiğine bahse varım. Böyle şeylere alışık olmalısın. Nasılsa yalnızca benle yada onlarla sevişmedin. Bunu daha öncede yaptın. Hadi söyle, inkar et. Benden nefret ettiğini söyle, çırpın. Yapabildiğin yalnızca bu kadarı. Bundan fazlası olamazsın."

Bekledi ama cevap gelmedi Eren den. Hiçbir hareket yoktu. Biran için başını kaldırıp Eren'in yüzüne baktı Timuçin. Ama onun gözleri hala ekrandaydı. Dudakları ve gözleri kızarmıştı. Zümrüt gibi parlayan yeşil gözlerinden sağına ve soluna sıcak göz yaşları dökülüyordu. Onu öyle gördüğünde şaşırdı Timuçin ve şaşkın gözleriyle ona bakmaya devam ederken bakışlarını yavaşça Timuçin'e çevirdi Eren. İçinde o her zaman gördüğü öfke yine yoktu. Bakışları umutsuzdu. Donuk bir ifade vardı. Gözyaşları dökülmeye devam ederken nefesi kesilmiş gibi uzun soluklar alıp vermeye başladığında tek kaşını kaldırıp söylendi Timuçin.

"Neden susuyorsun be konuşsana?" bekledi ve kaşlarını çattı. "Bilerek mi yapıyorsun?" Biran sonra "CEVAP VERSENE LANET OLASI." Diye bağırıp sıktığı yumruğunu yatağa geçirdiğinde sarsıldılar ama yinede gözünü bile kırpmadı Eren.

Biran sonra parmaklarını uzatıp Timuçin'in kolunun altından sırtına dokunduğunda irkildi Timuçin.

"Be, ben bundan hoşlanmıyorum. Bu canımı yakıyor." Gözlerini sıkıca kapayıp dudaklarını ısırdı. "Canım yanıyor." dİye fısıldadı. Biran onun kendisine bakmayan yüzüne öylece baktı kuzgun. İsterik bir gülümsemenin ardından oturup televizyonu kapadı. Kollarını dizlerinin üzerine koyarak öylece boş boş baktığında gözlerini açıp tavanı izlemeye başladı Eren. Sağ elini boynuna koyarak derin bir nefes aldı Timuçin ve oflayarak dışarı verdi.

"Ne sanıyorsun sen. Ne sanıyorsun kendini? Hevesle başlattığın oyunu yarıda bırakıp, acınası gözlerle bana bakıyor ve durmamı söylüyorsun. Durdurma tuşunun olmadığını bilmiyor muydun?" Bir anda ayağa kalktı. "Beni öfkelendirip, azdırıp, çıldırtıp sonrada bu gözlerle beni durdurmaya çalışıyorsun." Hızla kolundan tutup oturttu Eren'i. "Kimsin lan sen? Kim oluyorsun? Kim oluyorsun da beni alt etmeye çalışıyorsun. Kendi saçma dünyana alet etmeye çalışıyor, aklımı bulandırıyorsun. Sahi, yapabilir misin? Benle başa çıkabilir misin gerçekten? Yapamazsan, yapamıyorsan bu aptal gösterişlerin de nedir? Beni kızdırmak hoşuna mı gidiyor?" Diyerek öfkeli gözleriyle bakmaya başladığında:

"Bir nedene ihtiyacın var değil mi?" Diye sordu Eren ve ayağa kalktı. "Bana dokunman için bir nedene ihtiyacın var." Deyip bir adım attı. "Bir kez daha bu günaha yaklaşman için bir sebep lazım sana. Biliyorum." Her kelimesinde ona doğru bir adım daha atıyordu Eren. "Korkularını, heyecanlarını, arzularını." Diyerek önünde durdu. "Bir kez daha ateşe atıyorum seni kuzgun. Tıpkı seninde beni attığın gibi."

Dedi ve hızla parmaklarıyla yüzünü tutarak onu öpmeye başladı. Öyle ateşli, kendinden geçirici ve cezbediciydi ki, ona karşı koymakta zorlanıyordu. Düşünceleri, duyguları, bedeni bir aptal gibi ona susamıştı. Sanki ona ihtiyacı varmış gibi. Sanki yüzlerce yıl onu beklemiş gibi. Onu arzulayıp, tüm yaptıklarını sineye çekecek kadar özlediğini fark ettiğinde Eren bir kez daha kendisinden nefret etti. Biran sonra kollarını ona sarmaya başladığında Timuçin, çıplak bedeni kendisine değmeye başlamıştı. Onu Kendine biraz daha bastırdığında, sıcak bedenini tamamen hissetmeye başladı. Bu çocuk bu kadar sıcak mıydı sahi? Oysa kendisinin buz tuttuğuna yemin edebilirdi. Kollarını boynuna doladığında Eren iki eliyle poposundan tutup sıktı Timuçin ve tek bir zıplayışta bacaklarını onun beline attı kedicik. Tıpkı söylediği gibi bir kedi kıvraklığı vardı bu çocukta.

Dudaklarının tadı ateş gibiydi. Hayır belkide zehir gibi, öyle ki bedenini kavurdu geçti. Eren gözlerinin önüne gelen uzun perçemlerinin arasından biran lığına Timuçin'in arzulu yüzüne baktığında onunda kendisini özlediğini gördü. Bunu inkar edemezdi. Bunu dokunuşlarında hissediyordu. Biran içinde kendine engel olamadan inledi Timuçin ve Eren'in alt dudağını emmesine izin verirken onu yavaşça yatağa taşıdı. Aralarında hiçbir şey istemiyordu şimdi. Hızla hem kendi, hemde onun pantolonunu çıkardı. Eren'in boynuna yöneldiğinde hassas yerini dişledi ve o anda küçük bir inleme duyduğunda gülümsedi. Bacaklarıyla kuzgunu kendine bastırırken Eren bir elinin parmaklarını yumuşak saçlarının içinden geçirdi. O kendisini öpmeye devam ederken alt dudağını ısırıp başını yatağa bastırdı Eren ve çenesini havaya kaldırırken sıkıca gözlerini kapadı.

O anda gözlerinde bıraktığı yaşları yavaşça süzülmeye başlamıştı. Bu canavarın altında kıvranırken düşüncelerini bölerek ona her şeyi unutturmasından nefret ediyordu. Ona dokunuşları en zayıf anını kolluyor, ellerini, kollarını bağlayıp onu bir fırtınanın ortasına sürüklüyordu. Tüm gücüyle karşı koymasının bir anlamı kalmıyordu artık.

Ve hissettiklerini hissetmesini istiyordu Eren. En derin ve karanlık arzularla sahip olurken kendisine, bedeni bir ateş gibi kavrulurken biran bile durmasını istemiyordu. Timuçin Eren'in pembe göğüs uçlarını hızla ağzının içine aldığında derin bir nefes alarak iç çekti kedicik. Gerildiğini hissettiğinde kendisi gibi kuzgunun da sertleştiğine emindi. Bu şekilde kendisini emerken boşaltabilirdi kuzgun ama bunu hemen istemiyordu Eren. Ona dokunmak için parmaklarını baksırın içinden geçirdiğinde üzerinde ki bu devasa adamın titrediğine şahit oldu. Bu onu heyecanlandırmıştı. Onu okşamaya başladığında, gözlerini kapayıp dudaklarını ısırdı Timuçin, o anda sıcak nefesini boynundan kulağına vermeye başladı Eren ve bir kez daha ürperdi kuzgun. Öylesine sertleşmişti ki adeta bir kaya gibi olduğunu fark ettiğinde gülümseyecek ken yapmadı. Ama Timuçin kalçasını sertçe ona sürtmeye başlamıştı.

"Iıhh..." Gözlerini kapamış sesine engel olmaya çalışırken Eren dokunuşlarını sertleştirmişti Timuçin. "Ahh... Evet, biraz daha, biraz daha kuzgun. Daha aşşağı..." Diye kulağına fısıldarken biranda Eren'in iki kolunu başının yanına atıp sıkıca tutmaya başladığında nefes nefese yüzüne bakmaya başladı. O ise kızarmış yüzüyle dudaklarını aralamış kısık gözleriyle onu izliyordu. İstemiyordu durmasını Eren, şimdi duramazdı. Onunda kendisi gibi yandığını biliyordu. Bacaklarını ona sürtmeye başladığında kalçasını ona doğru kaldırmaya başladı. O küçük oyunlarından birini oynamıyordu değil mi? Elleriyle çarşafı sıkmaya çalışırken kendini ona itmeye çabalıyor ve sesli nefeslerini dışarı veriyordu. "Bekleme..." Diye fısıldarken kollarını ona sarıp onu içine almak için tuhaf bir istek duydu. Timuçin tuttuğu Eren'İn kollarını gevşetmeye başladığında ondan kurtulup hızla Timuçin'e sarılarak sıkıca saçlarından tutup kendine bastırdı. "Devam et kurt adam. Durma. Buradan sonra duramazsın. İstiyorsun benim gibi. Bu yanlış biliyorum. Benden nefret ettiğini biliyorum, beni bir sürtük gibi gördüğünü bildiğim gibi. Doğru, nefret ediyorum bu durumdan, senden, kendimden, bir diğerinden. Bu ne inkar, nede itiraf. Beni yakıyorsun. Bunun sonu yok, bunun bir sınırı yok. Ve sen... Bana usulca yada hoyratça her yaklaştığında aklına her düştüğümde bir çıkmaza düşeceksin kuzgun. Bana yaşattığın azabın sonucunda bu senin lanetin olacak."

Başını kaldırıp keskin bakışlarla yüzüne bakarken kuzgun, parmaklarıyla saçlarından yanaklarına kadar okşamaya devam etti Eren. "Bu da benim sana sözüm olsun." Diyerek kaldığı yerden devam etti. Karşı gelemedi Timuçin, öyle ki ne diğeceğinden emin olamadı. Ama ona kapılıyordu. Onun sözlerine, bakışlarına, dudaklarına... Eren: Bu küçük serseri, bu lanet kedi, bu can düşmanı...

Birden bacaklarından baksrını sıyırıp erkekliğini ona sürttüğün de titredi Eren. Arzu, şehvet, ihtirasla doldu her bir yanı. Ve çok geçmeden içine girmeye başladı kuzgun. Kendisini hazırlamadığı için acı çekecekti Eren ama umurunda değildi. Onunla yüzleşmek acı ve zevkle aynı anda dolmak demekti. Nede olsa onun hayatında bir azap meleğiydi bu kuzgun. Biran sonra Eren'in inlemelerinin arasında içine iyice yerleşti Timuçin. Bu farklıydı hissediyordu. Bu delilikti biliyordu. Onu bu kez farklı görmeye başlamıştı. İçinde gelgitlerini hızlandırdıkça Eren'in inlemeleri de derinleşiyordu. Ellerini başının yanında yatağın iki yanına koymuş çarşafı sıkarken kızarmış dudaklarını ısırmış, gözlerini sıkıca kapamıştı. Onu öyle izlerken Timuçin son bir kez kendini ona doğru itti ve bedenine sıkıca sarılmaya başladığında Eren şevkle sırtını çizdi. O anda ikisi de sertçe boşaldı.

Kollarını Timuçin'in boynuna dolamış kendi boynuna bastırırken Eren ikisi de nefes almaya çalışıyordu. O anda yavaşça ellerini sırtına sürtmeye başladığında elinin altında kaygan bir şey hissetti. Başını kaldırıp gözlerini kırparak baktığında sırtında iki koca kanat dövmesi olduğunu fark etti. Bu da neydi? Neden daha önce farketmemşti? Tabi ya, daha önce seviştiklerinde dahi onun sırtını görmemişti. Ayaz'ın da sırtında yeşil ve kırmızılarla süslü , estetik bir ejderha dövmesi olduğunu hatırladı.

Kalkmaya çalıştığında biran için Timuçin'in onu yatağa bastırdığını hissetti. Nefes alıp çenesini yukarı kaldırdığında bir elini alnına bastırdı Eren.

"Seksten sonra birlikte yatmamızın bir anlamı yok. Bana duyduğun tek ilgi altında inlemem. Öyle bile olsa benle sevişebilirsin ama sahip olamazsın kuzgun, bunu en başında söylemiştim."

Dediğinde ani bir sızı hissetti. Kuzgun parmaklarıyla onu sıktığında başını kaldırıp keskin gözleriyle Eren'e baktı. "Canın yandı mı kedicik. Daha fazla yansın istemiyorsan kes sesini. Bu yataktan biri kalkacaksa bunun önceliği bana ait. Kimse beni arkada bırakamaz."

Dudaklarını kapadığında Eren onun kızgın yüzüne biran için baktı. Gözlerini kıstığında parmaklarını perçemlerinin arasından alnına, burnuna ve dudaklarına değdirdi. Biran ne yaptığını farkettiğinde hızla elini geri çekti. Sinsi bir gülümseme sergilediğinde kuzgun, başını eski pozisyonuna çevirdi. Biran için durdu Eren. Şaşkın gözlerine boş bir ifade yerleştirirken, biran sonra keskin bir bakış attı.

Sahi, bundan sonra ne yapacaksın kuzgun?

Yorum ve vote'lerinizi eksik etmeyin, bir daha ki bölümde görüşmek üzere beni özleyin anacım,,,:O



Continue Reading

You'll Also Like

2.3M 74.8K 58
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı? Ters köşelere doyamayacağınız. Her an şaşırarak sürükleneceğiniz bir kitap hayal edin.. Sonra oku...
351K 28.6K 45
"Uyan, kavga et, sigara iç, dolandır, uyu. Hayır, ben bundan ibaret değilmişim.." K.T. Bir dolandırıcı çetesinin üyesi olan Karmen, çeteyle birlikte...
1.7M 101K 62
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
401K 31K 10
Boş kalan son sayfa dolmadan, kibritler yere saçılmadan, yanan son mum sönmeden, bu yabancı duman her yanımızı sarmadan ve onlar beni bulmadan bul be...