dangerous passion. || larry.

By pofudukhazza

165K 5.9K 4.2K

Kafede çalışan genç bir çocuk -Harry- ve her gün bu kafeye gelen bir iş adamı -Louis- Bir tutam da fantezi?? ... More

Two.
Three.
Four.
Five.
Six.
Hakkımda bilinemeyen 20 şeycik
Seven
Eight
Nine.
Ten
Eleven
Twelve
Thirteen
Fourteen
Fifteen
Sixteen
Seventeen
Eighteen
Nineteen
Twelve
Twenty One
Twenty Two
Twenty Three
Twenty Four
I Will Die
Twenty Five
Twenty Six
Twenty Seven
Twenty Eight
-_-
Twenty Nine
Thirty

One.

19.2K 406 267
By pofudukhazza

(Düzenlenmiştir.)

Of, nerede kaldı? Acaba gelmeyecek mi bugün? Hayır canım gelir sadece geç kaldı biraz. Trafikte kalmıştır kesin. Hiçbir zaman aksatmaz, tam saatinde burada olurdu. Ezberlemiştim artık geliş saatlerini. Biraz psikopatça olsa da elimdem bir şey gelmiyordu. Etkisi altına almıştı beni.

Niall'ın sesiyle düşüncelerimden ayrıldım:

"Geldi seninki," dedi muzipçe.

Kafamı kapıya çevirdiğimde orada olduğunu gördüm. Bakışları kafeyi bir süre taradıktan sonra beni buldu. Dudağının sağ kenarını yukarı kıvırarak boş bir masaya geçti.

"Nereden benimki oluyor canım?" dedim Niall'a dönerek.

Bir şey ima edermiş gibi gülümsedi. "Hadi hadi," dedi. Ardından ona baktı. "Her gün buraya gelip kendi masasıyla senin ilgilenmeni istiyor. Neden acaba?"

Ona cevap vermedim, sadece gözlerimi devirdim.

"Bakar mısınız?" Sesleniyordu. Bana doğru dönmüş, onunla ilgilenmem için sesleniyordu. Masaya doğru yavaş adımlarla gittim. Önlüğümün cebinden küçük not defterimi ve kalemi aldım. Bakışlarımı ona yönelttim. "Buyurun ne alırdınız?" Bana bakıp gülümsedikten sonra, karşısındaki menüye bakıp tekrar bana döndü. "Çikolatalı pasta ve sade kahve lütfen." Siparişlerini not defterine yazdıktan sonra, "Beş dakikaya geliyor, efendim," dedim. Bir şey söylemesine izin vermeden mutfağa doğru ilerledim.

Pasta ve kahve hazırladıktan sonra onları tepsiye koydum, masaya doğru ilerleyerek pasta ve kahveyi masaya bıraktım. Doğrulurken, yüzüme bakıp gülümsedi ve, "Teşekkürler," dedi. Ufak bir baş sallaması verdim ve yeni gelen müşterilerle ilgilenmek için yanından ayrıldım. Tepsiyi mutfağa bırakırken aklım yüzüne kondurduğu muhteşem gülümsemesindeydi. Müşterilerle ilgilenirken ara sıra bakışlarını yakalıyordum; ama bunlar saniyelik bakışlardı.

Yaklaşık yarım saat sonra hesabı istemek için bana tekrardan seslendi. Hesabı alıp, bırakırken bana baktı ve, "Louis. Adım Louis," deyip bugün bilmem kaçıncı kez gülümsedi. "Peki ya sen?" dedi ismimi merak ederek.

"Harry," dedim ve hesap kutusunu alıp masadan ayrıldım. Acaba çok mu soğuk davranmıştım, diye düşünmedim değil. Aman. Ne soğuk davranacağım canım. O benim sadece müşterim. Aslında "benim" bile değil. Kafeye gelen bir müşteri sadece. Kendisiyle ilgilenmem için beni istemiş olması bir şeyi değiştirmiyor. Kendimi bir şey sanmaya başlamadan diğer müşteriyle ilgilenmeye başladım.

*

Çıkış saatimde montumu giyip dışarı çıktım. Yağmur bardaktan boşalırcasına yağmaya devam ediyordu. Adımlarımı hızlandırıp evimin olduğu caddeye doğru yürüdüm. Dar pantolonum şimdiden ıslanmıştı. Ellerimi montumun içinde yumruk yaparak ısınmaya çalıştım.

Yağmur yavaş yavaş azalıyordu. Zaten bir saatten fazla yağıyordu, çıkış saatimde bittiği için şanslıydım.

Arkamdan gelen ayak sesleriyle arkama baktım. Üç tane, yirmi yaşlarında, yürümelerine bakılırsa sarhoş erkekler geliyordu. Adımlarımı daha da hızlandırdım. Ayak sesleri git gide yaklaşıyordu. Koşmaya hazırlaşıyordum ki birinin kolumdan tutmasıyla dengemi kaybettim.

"Bebeğim bizimle eğlenmeye ne dersin?" diye sordu aralarından biri. Sarhoş olduğu için konuşmasını zorlukla anlamıştım.

"Siktir git," dedim küfür ederek.

"O, küçük prensesimiz küfür biliyormuş." Bu sefer diğeri konuşmuştu. Diğer ikisi de kahkaha attı.

"Rahat bırakın beni!" diye bağırarak sesimin sokakta yankılanmasına izin verdim.

"Yoksa ne yaparsın, şimdiden korkmaya başladım." Alaylı sesi, yüzüne yumruk indirme isteğimi artırıyordu.

Yalandan bir korkma numarasıyla ellerini havaya kaldırdı. Diğer ikisi de üzerime gelmeye başladı. Daha ne olduğunu anlayamadan biri, iki elimi de tutup başımın üzerinde birleştirerek beni yere yatırdı. Başımı sertçe çarptığı için canım acımıştı. Diğeri gömleğimin yakalarını tutup kollarını iki yana açtı. Ardından doğrularak çıplak kalan üstümü edepsizce süzmeye başladı. Çırpınıp, elime sıkıca tutundan kurtulmaya çalışırken, boş tekmelerimi de savuruyordum. Düğmeler yere saçılırken ben ağlamaya başlamıştım. Ayakta dikilen ve bana ilk laf atan yanıma eğilerek boynumu emmeye başlamıştı. Emmesi ısırılmaya geçerken canım yanıyordu, boynumu sağa sola oynatarak kurtulmaya çalışıyordum, çırpınıyordum, ama beni sıkıca tutuyorlardı.

Büyük bir çığlık attım: "Yardım edin!"

Boynumu emen kafasını kaldırdı. "Senin gibileri çok gördüm, ilk önce senin gibi çığlık atarlar. Ama sonra da devam etmemiz için ellerinden geleni yaparlar."

Yalancı bir inleme sesi çıkardı. Midemin bulandığını hissettim. Artık hıçkırıklarım durmuyordu. Elleri pantolonuma inerken tekrardan çırpınıp, çığlık atmaya başladım. Kenardan benim çırpınışlarımı izleyen ayaklarımı yere sabitledi ve ağzımı kapadı. Artık kıpırdayamıyordum. Tamamiyle hareket alanım yok olmuştu. Pantolonum da yeri boylarken yalnızca boxerımla kalmıştım.

Beni soyan, kendi kıyafetlerinden kurtulmaya başladığında ağzımı tutanın dalgınlığından yararlanıp, "Yardım edin!" diye tekrarladım. Ağzım yeniden kapatılırken artık göz yaşlarım gözlerimde biriktiği için buğulu görüyordum. Hıçkırıklarım boğazıma dizilmişti; bu nefes almamı engelliyordu.

Karşımdaki pantolonunu da çıkardıktan sonra bana yaklaştı yeniden. Boxerım lastiklerinden tutulup aşağı çekilirken artık hiçbir şey hissetmiyordum. Boş bakışlarımla beni soymasına izin veriyordum. Boxerımı dizlerimin üzerinde bırakırken kendi çamaşırına yaklaştı.

Tam çıkarıcakken bir güç tarafından arkaya doğru savruldu. Bir kaç tanımlayamadığım sesler gelmeye başlamıştı. Beynim uyuşmuş gibiydi, hiç bir şey duymuyordum. Ayaklarımdaki ve ellerimdeki basınç kalkmıştı. Bana yaklaşan silüeti zor fark ettim, gözlerim kararmaya başlamıştı. Ardından bir ses duydum:

"Harry. Harry. Beni duyuyor musun?"

Cevap veremiyordum. Beni nereden tanıdığını bile bilmiyordum. Bana yaklaşan silüet, yerdeki parçalanmış giysileri üzerime geçirmeye başladı. Kıpırdayacak gücüm bile yoktu, bu yüzden beni giydirmesine izin verdim. Hiç bir şey söyleyemiyordum. Sırtımda ve bacaklarımda hissetiğim ellerle havalandım. Kollarım iki yana düşmüştü.

Git gide sesleri algılamaya başlamıştım. Beni taşıyanın yüzüne baktığımda bunun Louis olduğunu gördüm. Beni siyah bir arabanın arka koltuğuna nazikçe koydu. Kendisi de ön koltuğa oturdu. Sonra arabayı sürmeye başladı. Bir süre sonra camdan gördüğüm kadarıyla büyük bir eve geldik. Kendi koltuğunun kapısını açtı. Gözlerim yorgunluktan kapanırken, kapının kapanma sesini duydum. Sonra benim olduğum tarafın kapısı açıldı. İçeri aniden giren soğuk hava beni titretmişti. Beni eve kucağında taşıyarak koltuğa uzattı. Sanki yeni yeni algılamaya başlamış gibi ağlamaya başladım. Bacaklarımı kendime çekip kollarımı sardım ve yüzümü dizlerime gömdüm.

Hıçkırıklarımı durduramıyordum. Ağlamam git gide şiddetini artırdı. Kendimden iğreniyordum. Masum değildim ama tecavüz beni daha da derine batırmışdı. Çıkmaz bir derine.

*

Etrafında hissettiği kollarla geriye çekilen genç adam kendisine sarılan kolları itmeye başlamıştı. "Yapma, yapma," diye sayıklıyordu aynı zamanda. Her şeyi atlatmıştı. Kendisini terk eden anne babasını, yine onu terk eden ilk aşkını ama bu onun için son noktaydı sanki. Karşısındaki adam ise şaşırmıştı. Onu kurtardığından beri genç adam hiç bir tepki vermemişti ama şimdi canından can kopuyor gibi ağlıyordu. Ne yapacağını şaşırmıştı.

Ona vurmasını aldırmadan kucağına aldı genci. "Tamam bebeğim. Benim. Yanındayım, korkma." Genci banyosuna götürdü. Kendi başına yapamayacağını bildiği için genç adamı soymaya başladı. Genç ise daha şiddetli ağlamaya başlamışlı. Adam gencin yüzünü elleri arasına aldı. "Harry, bana bak." Genç ise çırpınarak ağlamaya devam etti. "Harry, bana bak," dedi tekrar, ama genç olan sanki onu duymuyordu. "Harry!" dedi Louis bağırarak. Sonunda gencin dikkatini çekebilmişti.

"Benim Louis, korkma tamam mı?Sana hiç bir şey yapmayacağım. Şimdi seni yıkayalım." Gencin ağlaması dinmişti ama hıçkırıkları hâlâ odanı çınlatıyordu. Yavaşça başını salladı. Adam genci soymaya devam etti. Boxerı üzerinde kalacak şekilde çıkarttı üzerindekileri.

Genç adamı dolmuş küvete koydu. Kendi de sadece boxerı ile suya girdi. Çocuğu yıkamaya başladı; onu kafede gördüğünden beri unutamıyordu. Her gün o kafeye gidip bir şeyler yiyordu. Onu yarım saat görmek bile yetiyordu onun için. Genci düşünüp kendini rahatlattığı zaman bile seks yaptığından daha çok zevk almıştı bir keresinde. Ama şimdi onu böyle görmek darmadağın ediyordu, büyük olanı.

Genci yıkadıktan sonra havluya sararak kendi de yıkandı. Genci odasına kadar taşıdı. Ona kendi kıyafetlerinden vererek odadan çıktı çünkü onu daha fazla utandırmak istemiyordu.

Aşağı mutfağa inip gence sıcak süt kendine de sert bir kahve hazırladı. Odaya çıktığında onu yatağın önündeki kanepede üzerini değişmiş şekilde otururken gördü. Yaklaşıp sütü uzatarak gülümsedi. "Teşekkür ederim" dedi, ama sesini kendisi bile duyamamışdı.

İçecekleri bittikten sonra konuşmaya başladı Louis:

"Burada uyuyabilirsin, bir şey olursa ben karşıdaki odadayım. İyi geceler."

"İyi geceler." dedi genç olan da.

*

Gece kabusla uyandı genç adam. Sırılsıklam olmuştu gördüğü rüya yüzünden. Kendi başına uyumaktan hep korkmuştu ama sevgilisinden ayrıldığından beri yalnız uyuyordu. Tecavüz olayı yüzünden bu da üzerine tuz biber olmuştu. Louis'in söyledikleri geldi aklına: "Bir şey olursa ben karşıdaki odadayım." Çaresizce Louis'in odasına girdi. Uyuyordu büyük olan doğal olarak. Yanına gidip durdu ve seslenmeye başladı: "Louis, Louis." Büyük olan gözlerini kırpıştırarak araladı. Onu karşısında gördüğüne şaşırmıştı. Ellerini arkaya yaslayarak oturur pozisyona geldi. "Bir şey mi oldu Harry?" Sesi boğuk ve pürüzlüydü ki, bu da Harry'in kalp atışlarında artım yaratıyordu.

"Şey... ben kâbus gördüm de ve... Im... İzninle, yani sen de istersen, yani istersen derken demin söylediğim gibi izninle yani şart değil, ben sadece şansımı denedim, eğer şey izi-"

"Harry yanımda uyuyabilirsin." Büyüğün sözleri ile Harry'nin gözleri büyüdü. "Teşekkür ederim," dedi sadece ve yatağa yatarken büyük olan gencin terlediğini gördü. "Harry üzerindekileri çıkaralım, hasta olacaksın," dedi ve gence verdiği kendi pijamasının tişörtünü -doğal olarak büyüktü- çıkardı. Alt kısmını da çıkararak sadece boxerla kalmasını sağladı. Zaten hava sıcak olduğu için yarı çıplak kalmasına izin verdi. Harry yatağa girdiğinde Louis'in de sadece boxerla olduğunu gördüğünde yanaklarının ısındığını hissetti; nedensizce utanmıştı.

Önce Harry yattı ve sırtını Louis'ye döndü. Louis, Harry'nin pürüzsüz cildini süzdü, gerçekten de mükemmeldi. O da sırtüstü uyuma pozisyonuna girdi. Bugün olanlar her ikisinin sinirlerini bozmuşlu. Ama ikisi de artık hep bir birlerini göreceklerini biliyorlardı.


《GB》

Continue Reading

You'll Also Like

14.1K 3.9K 21
"Kusura bakma seni rahatsız ediyorum ama sana söylemem gereken bir şey var. Ben hamileyim."
95.7K 7.3K 45
Uyuşturucu bağımlısı bir kadın ve ona aşık olan Kerem Aktürkoğlu. • º • º • º • º • º • º • º • º • º • º • Başlangıç - 08.06.24 Bitiş - 1...
13.8K 591 19
Yan daireden gelen sesler gün geçtikçe artıyordu. Artık dayanılmaz bir hale gelmişti. Her gece başka bir kadın girip çıkıyordu...
116K 14.4K 23
Kim Namjoon, kendisine verilen görevi yerine getirmek için sahte bir aile kurmaya karar verir fakat birbirlerinden deli gibi nefret eden Taehyung ve...